Ege köyleri tarihi ve güzel yapılarıyla muhteşem gulzel
@HayriGundur-s6g13 күн бұрын
Centsanki
@yasarmusaoglu102126 күн бұрын
Allah rahmet eylesin, çocukluğumdan beri favorimdir.Ma Mehmet Bey’in ısrarla seri üretime geçmeme sebebini şu an anlayabiliyoruz.Özellikle son 1 senedir Tadım’ın adından başka her şeyi değişti.Sanırım seri üretime geçtiler, defalarca mail attım geri dönüş olmadı.Bir kez de telefonla görüşmüştüm damadı imiş sanırım, durumu anlattım sağolsun dinledi ama her geçen gün daha kötüye gitti.Son aldığım koliden sonra bir daha alacağımı sanmıyorum…
@mehmetsamurlu6489Ай бұрын
Vay ereglim vay eski günleri yad ettim
@Nermin-sy1tmАй бұрын
Canım kardeşim derman kadasta her zam an
@neclaakdil31712 ай бұрын
Kapat gozlerini muzigin keyfini cikar herkesin biryerde derdine dokunuyor
@neclaakdil31712 ай бұрын
😢
@neclaakdil31712 ай бұрын
O tren bizim icin coktan kacti busaatten sonra belki hic gelmezlerdeniz
@ilkeratc29473 ай бұрын
Kara trenler bir nostalji onlarla çok yolculuk yaptı m
Ordaki dede sapkali benim dedem allah rahmet eylesin huzur icininde yat 😢😢😢😢 (not) mustafa parlak dedem
@mustafakokbudak9983 Жыл бұрын
Eşşeağını gaybitmiş arisamali gibi
@zey9089 Жыл бұрын
merhabalar bu belgesel için çok teşekkürler çok güzel olmul 4.35 de dedem ve kuzenlerimle birlikte görüntülerimiz var kesilmemiş daha uzun hali elinizde var mı benimle iletişime geçebilir misiniz eğer varsa ben de bir kopyasını alabilir miyim
@cevdetyucel-ji1gc Жыл бұрын
Adam mefat etti daha biz ekmeni yiyoruz dükkana gelen müşteri tadım varsa alışveriş yapıyor ALLAH RAHMET EYLESİN MEKANI CENNET OLSUN
@AliÖzbakir-m8g Жыл бұрын
Alen Budan Bizim liseye ingilizce öğretmeni olarak geldiler.Bir anımı var .okulun dış kapısında dururken Bakırcilardan bir bakır kazan satın almış kazanı göstererek Osmanl bu diyerek sevinerek gittiğini unutmadım.
@reyyanreyyan9723 Жыл бұрын
💐🌺💐🌺💐🌺💐🌺💐🌺💐🌺
@Gothe44 Жыл бұрын
Bu videoyu çeken acilen yönetmen olmalı
@halilozincerabbimrazolsun5223 Жыл бұрын
SEVGİLİ KARDEŞİM NE KADAR YÜREĞİ GÜZEL İNSANSINIZ SAYIN MEMDUH BEYE BÖYLE SİZİN GİBİ GÜZEL BİLİNMEYEN DEĞERLERİMİZİ BİZLE BULUŞTURDUĞU İÇİN TEŞEKKÜRLER EDİYORUM BEN EREĞLİ LİYİM SEN KİMLERDENSİN GÜZEL İNSAN YÜCE RABBİME EMANET OLUN İNŞAALLAH AMİN
@halilozincerabbimrazolsun5223 Жыл бұрын
Senin müziğine dedirtme ıslık ne demek davar mi suluyon
@halilozincerabbimrazolsun5223 Жыл бұрын
RAHMETLİ MÜDÜRLERİMİZ MEHMET ÜLKÜ VE FERHAT KOYUNCUOĞLU
@halilozincerabbimrazolsun5223 Жыл бұрын
EREĞLİ NİN GEÇMİŞTE ÇOK HATIRALARI OLAN MAALESEF BUGÜN OLMAYAN GÜZELLİKLERİNİ VE KAYBOLAN DEĞERLERİNİ ANLATAN BİR YAPIM OLMUŞ...EMEĞİ GEÇENLERE TEŞEKKÜRLER EDİYORUM
@ahmetmsrloglu4200 Жыл бұрын
Memduh Ekici beyefendiye bu güzel videoyu şehrin geleceğine hediye ettiği için teşekkür eder, Mehmet aga,yı olağanüstü mücadelesi için tebrik ederim. Karaman, dan sevgilerimle.
@erolozdemir170 Жыл бұрын
Servet emmiciğim benim Allah rahmet eylesin mekanın cennet olsun ruhun şad olsun ışıklar nurlar içinde uyu emmiciğim
@erolozdemir170 Жыл бұрын
Kazım dayım benim dayım Allah rahmet eylesin mekanın Cennet olsun ruhun şad olsun ışıklar nurlar içinde uyu dayıcığım
@turguttufekci1512 жыл бұрын
Barış gönüllüleri aslında çok iyi niyetli insanlardı. Ancak bu proje Türkiye'nin nüfus yapısını tespit etmek için Amerika devleti tarafından geliştirilmişti. Türkiye bedava İngilizce öğretmeni temini için projeyi kabul etmişti.
@ibrahimayata54142 жыл бұрын
Teşekkürler hemşehrim eskilere gittim. Yeni yılınız kutlu olsun.
@ugurergen69502 жыл бұрын
Çok güzel sagolasin turgut kardesim sagliklar diliyorum
@irfankodal58272 жыл бұрын
Öüziği ayarlıyamamışsın kınuşmaları bastırıyor
@irfankodal58272 жыл бұрын
Agop mıhcıyı 2011 yılında Modada ki evinde Selçuk BAYBURT la ziyaret ettim..Evine ilk girdiğimde içeride Ereğli kokusu vardı.Diller benim anam babam şivesiydi.Ocakta koyun etinden biber ve yaprak dolması pişiyor,misgibi kokuyordu.Bizden biri bizim ailemizdi onlar.Anlattığı hikayeleri birebir bende yaşadım çocukluğumda,bize oturmaya gelen komşunun bahçesine gece kiraz çalmaya giderdik.Birgün ceviz ağacının tepesinde koyunlarımıza doldurduğumuz cevizlerle bahçe sahibi Elmas hanıma yakalanmış,üzülerek binbir emekle topladığımız cevizlerli aşağı atma şartıyla ağaçtan inebilmiştik..Hey gidi günler..
@irfankodal58272 жыл бұрын
Çok gerçekci anlatmış 60 yıllarda bizim çocukluğumuz ereğlide aynen böyle geçti,Dünyanın en güzel çocukluğu EREĞLİ de yaşandı.
@musakaraca29222 жыл бұрын
😀😃😃💟💟💟❤❤❤❤😄😄🤩😍🙂😆😋🤩🤭😛👍👍👍💋💋💋💌
@halilguler81372 жыл бұрын
Kardeşim kara trenin gelişini bize gösterdiğin için çok teşekkür ederiz
@hidayetyardmc83532 жыл бұрын
Allah Rahmet Eylesin mekanı cennet olsun kalanların Başı sağolsun kazim Emmi Ruhun şaad olsun
@ysti65522 жыл бұрын
Doğu Akdeniz’de çözüm ne? |Prof. MEHMET EFE ÇAMAN PhD. Daha önceki yazılarımda Türkiye’nin doğu Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki yaklaşımlarını kaleme almış, analiz etmiştim. Çok tepki alsam da bunları yazmak, tarihe not düşmek önemlidir kanımca. Esas olarak Türkiye’de yönetime gelmiş bulunan Avrasyacı derin devlet unsurlarının nasıl bir dış politika anlayışında olduklarını bugünkü haşin ve agresif Türkiye pozisyonlarından anlamak mümkün. Belirttiğim üzere, Türkiye Lausanne düzenine aykırı işler peşinde görünüyor. Bugün sosyal medyaya düşen bir videoda Doğu Perinçek, Ahmet Hakan’la olan bir programda doğu Akdeniz’de sorunların hukukla ve müzakerelerle değil, askeri güçle, hatta savaşla çözülebileceğini söylüyor. Perinçek İslamcı tayfanın ahmak meczuplarından biri değil. Öyle olsa yanıt da vermezdim zaten. Fakat bilindiği üzere rejimin derinleri, özellikle de donanmadaki askeri kanat, Mavi Vatan denen yayılmacı ve Lausanne Antlaşması’nın altını oyan bir pozisyonu Erdoğan ve çevresine dayatmış durumdalar. Her ne kadar Erdoğan Karadeniz’de doğalgaz bulundu şovu yaparak gaz da almaya çalışsa, “tanrılar kurban istiyor”. Derinlerden gelen sese kulak verdiğimizde, gelen ritmin savaş tamtamları olduğunu fark ediyoruz. Erdoğan da tabanının bu tür bir ortamda ekonomik sorunları, geçim sıkıntısını, işsizliği, çürümeyi falan düşünmeyeceğinin, neo-Osmanlı hayallere dalacağının farkında. Hatta muhalefet denen rejim partileri de, hararetle bu yayılmacı Mavi Vatan diskuruna sahip çıkıyor, onu kullanıyor. Dediğim gibi, ben yazılarımda gerçekleri yazdım ve uluslararası hukuk metinlerine göre - temel olarak Lausanne olmak üzere - Türkiye’nin söylem ve tezlerinin statükodan sapma olduğunu ve makul çizginin çok ama çok dışında olduğunu izah ettim. Bana sosyal medyadan yanıt yetiştirenlerin çoğu da Türkiye’yi korumaya çalışan, bugünkü yayılmacı yönelimi destekleyen kişiler. Ortak argümanlardan biri, Yunanistan’ın doğu Ege adalarını - Lausanne Antlaşması’na aykırı olarak - silahlandırmış olması. Bu konular çok teknik olmakla beraber, insanların bilgilendirilmesi için özetlenmeleri şart. Fakat ne kadar derine girersek o kadar daha fazla bilgi gerekiyor. Hak ve haksızlık ekseninden yaklaşıp, “Yahu Ege kocaman bir deniz! İki eşit parçaya bölsek ya!” türü bir yaklaşım, gerçeklerden kopuk! Dahası hakkaniyetli de değil. Devletlerin egemenlik hakları ve sınırları uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukukun en önemli konularından biridir. Yunanistan’ın Ege adaları üzerindeki egemenlik hakları tartışılamaz. Türkiye’nin sorun olarak algıladığı şey, bazı Yunan adalarının Anadolu kıyı şeridine olan yakınlığıdır. Fakat bu, olan gerçekleri değiştirmiyor. Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adaları ile Anadolu’ya 3 deniz milinden daha yakın ada, adacık ve kayalıklar hariç olmak üzere, Ege denizindeki bütün ada, adacık ve kayalıklar Yunanistan’a aittir. “Yahu bu da çok fazla ama!” türü kahvehane muhabbetini ciddiye almak mümkün değil. Sahip olunmayan toprak, ister anakara isterse ada olsun, fark etmez; size ait değildir. Nokta! Bu adaların Yunanistan’a intikali, uluslararası antlaşmalara göre gerçekleşti. Ayrıca dünün hadisesi de değil. 1923’te Lausanne Antlaşması imzalandı ve adalar Yunanistan’a kaldı. On İki Ada İtalya’nındı, İtalya savaşı kaybedince İkinci Dünya Savaşı ertesinde Paris Konferansı’nda bu adalar da Yunanistan’a geçti. Türkiye buna itiraz etmedi, zaten edecek uluslararası hukuk zemini de yoktu. Türkiye bu nedenle Paris’e delegasyon göndermeye bile gerek duymadı. Şimdi şunu tespit edelim. Adaların da anakaralar gibi kıta sahanlığı, karasuları ve münhasır ekonomik bölge hakları vardır. Bunu Türkiye kabul etmiyor. İyi de, bunun bir önemi yok. Ortada bir uluslararası hukuk kuralı var. Bu 1983 Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde yazıyor. Evet, Ankara bu sözleşmeyi imzalamadı, dolayısıyla kendisi için bağlayıcı değil. Fakat bu aynı zamanda bir sözlü uluslararası hukuk kaidesidir. Dahası, adaların bu statülerini tanımamak, pratikte bir şeyi değiştirmez. Statüko budur. Statüko değişimini Yunanistan hiçbir zaman kabul etmeyecek. Durum 1945 sonrası Sovyetler’in Boğazlarda üs talep etmesi ve Kars ve Ardahan’ı istemelerine benziyor. Neden Türkiye bu talepleri kabul etmedi? Çünkü haklıydı! Bugün de Yunanistan bu Ege adalarının statüleri ve hakları konusunda haklı. Gelelim Ege adalarının silahlandırılması sorununa. Şimdi Yunanistan bunu ne zaman yaptı? Türkiye Ege Ordusu’nu kurduktan sonra! Türkiye’nin NATO kapsamı dışında tuttuğu Ege Ordusunu kurma nedeni nedir? Tümüyle Yunanistan’a yöneliktir bu ordu. Bu bir. İkincisi, Yunanistan’ın Ege adalarını silahlandırmasının diğer bir nedeni, 1974 Kıbrıs çıkartması sonrasında, tıpkı Kıbrıs gibi, Ege konularının da bir anda damdan düşer gibi gündeme getirilmeye başlanmasıdır. Oysa Ege sorunları denen şey, 1950 öncesinde yoktu. 1950’lerden sonra, özellikle Demokrat Parti, giderek daha pro-aktif bir dış politika izlemeye başladı. Kıbrıs bu nedenle Türk dış politikasının en temel mücadele alanlarından biri oldu. Yunanistan 1974 sonrasında Türkiye Kıbrıs’tan askeri varlığını çekmeyince ve adada eski Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının gereği olan nizamı yeniden kurdurtmayınca tedirgin oldu. Dahası Türkiye KKTC’yi 1980’lerin başında, darbeci generallerin arzusu istikametinde kurdurunca, Türkiye uluslararası hukuk bakımından tümüyle işgalci konumuna düştü. Bugün Kırım’a olan Rus işgal ve ilhakını kınıyoruz, değil mi? İşte Türkiye’nin Kıbrıs’taki konumu budur. 1974 müdahalesini garantör devlet sıfatıyla gerçekleştiren Türkiye, kendisine o statüyü veren Londra ve Zürih Antlaşmalarının gereğini yapmadı. Oysa müdahalenin resmi amacı, Nikos Sampson’un EOKA’cılarla beraber yaptığı darbeyi etkisiz kılmaktı. Gerekçe buydu. Yani Kıbrıs anayasasını yeniden geçerli kılmak! Adada anayasal düzeni sağlamak! Yoksa o antlaşmalar kendisine adayı işgal etme ve Kıbrıs’ı bölme (taksim) olanağını Ankara’ya vermiyordu. Bu koşullarda Yunanistan Türkiye’nin Ege’de de benzeri bir tutum içine gireceğinden korktu. Ve adaları asgari savunmalarını sağlamak için silahlandırdı. Silahlandırma ne demektir? Yunan askerinin kendi adasını korumak için orada bulunmasıdır. Bugünkü yayılmacı Ankara rejimi tutumuna bakınca, Yunanistan’ın bu hamlesi gereksizdi diyebilir misiniz? Türkiye bugün alenen komşusunun egemenlik alanını tanımadığını ilan ediyor. Yunanistan bu koşullarda adalarını savunamayacak durumda olsa sizce bu Yunanistan’ın toprak bütünlüğü bakımından bir tehdit olmaz mıydı? Bakın, uluslararası politika aksiyon ve reaksiyon üzerinde ilerliyor. Türkiye aksiyon yaptı, şimdi bunun bir reaksiyona sebep olması kaçınılmaz. 1974 sonrası Kıbrıs’tan askerini çekmeyerek Türkiye statüko değişikliği yapmıştır. Bu aksiyondur. Yunanistan ise reaksiyon olarak Ege adalarını silahlandırmıştır. Türkiye 1974’ten beri bir başka ülkenin topraklarının yüzde kırkını askeri işgal altında tutuyor. Bunu söylememden rahatsız mı olunuyor? Üzgünüm ama gerçek budur. Ve bunu Annan Planı ile (adadan askeri çekmek ve Kıbrıs’ı yeniden birleştirmek) Ankara’daki bugünkü iktidar mümessilleri de zımnen kabul etmişlerdir. Şimdi Perinçek, sözcüsü olduğu grubun arzularını açıklıkla dile getirmiş. Ne diyor? Bu işi savaş çözer diyor! Buna katılıyor musunuz? Yanıt evetse, size kötü bir haberim var. Bu vatanseverlik falan değil. Bunun adına yayılmacılık derler. Meselenin temeli, iyi ve kötü arasındaki ince çizgidir. Türkiye bugün Lausanne düzeninin temellerini dinamitliyor. Bunu velev ki Yunanistan yapsa bile, Ankara’nın Lausanne Antlaşması’na tüm gücüyle sahip çıkması gerekirdi. Neden mi? Lausanne Sèvres Antlaşması’nı geçersiz kılan metindi de ondan! Lausanne olmazsa, Sèvres geçerlidir. Türkiye kendi varlık garantisi olan Lausanne metninden sıkılmışa benziyor. Fakat bu metnin alternatifi ne, hiç düşünmüyor. Kimse kusura bakmasın ama bu çok zekice bir pozisyon değildir. Dahası, bu hukuken ve ahlaken de zayıf bir pozisyondur. Daha da önemlisi bu pozisyon tehlikelidir. Ne için? Türkiye’nin o çok değer verdiğini söylediği toprak bütünlüğü için. Umarım Ankara’daki meczuplar ve bir avuç ikinci sınıf maceracı Enver Paşa profili subay ülkeyi ateşe atmaz.
@reneerenee25722 жыл бұрын
Harika bir çocukluk ne masum ne güzel anılar komşuluk gelenekler görenekler sevgi,saygı ne şanslılarmış.kalben bir anlatım sevgi dolu aşk dolu. Nurlarda yat e mi🥰
@erolozdemir1702 жыл бұрын
Kazım dayıcığım allah rahmet eylesin mekanın cennet olsun ruhun şad olsun ışıklar nurlar içinde uyu
@haydaracar61182 жыл бұрын
Ben Arzumanoğlu arzuman yunus bozoğlan torunuyum.sülalem ile bu şenliğe iştirak etmiştik..bu paylaşım için teşeklür ederim can
@ozlemgunseven47752 жыл бұрын
güzel ilçem çesmeden akan suyunu hicbirseye degismem