Пікірлер
@IbrahimKaya-uw9mj
@IbrahimKaya-uw9mj 2 ай бұрын
YA ALLAH YA MUHAMMED LAİLAHEİLLAH ALLAH RAZI OLSUN HOCAM
@kamileatik6043
@kamileatik6043 2 ай бұрын
Hatmimi gönderdim ama ismim geçmedi kanalda yeniden mi hatim duası yapmam gerekir
@kerimack9202
@kerimack9202 2 ай бұрын
Maşallah Hocam, çok istifade ettik
@ozlemkidemli338
@ozlemkidemli338 2 ай бұрын
Hocam hatimlerle ilgili bahsetmediniz dua bekledik
@muctebakaratas1416
@muctebakaratas1416 2 ай бұрын
Hatim duası sahur yayınında yapılacak
2 ай бұрын
Televizyona gönderiyoruz. Sahurda inşallah
@ozlemkidemli338
@ozlemkidemli338 2 ай бұрын
Tamam teşekür ederim hocam
@melihaenverova2972
@melihaenverova2972 3 ай бұрын
Okadar güzel anlatiyorsun hocam, ben raziyim Allahim da senden razi olsun
@user-nr4uh8ge5o
@user-nr4uh8ge5o 4 ай бұрын
Selamun Aleykum Hocam Annemi yeni kaybettim.Tüm Hocaların içinde sizi severdi ve taktir ederdi.Benim içinde vesile oldu benimde en çok sevdiğim Hocamız sizsiniz Hocam.ALLAH sizden razı olsun
@makbulepeker8302
@makbulepeker8302 5 ай бұрын
Allah'ın kabul etsin gökyüzündeki yıldızlar kadar 🤲 dua ile
@makbulepeker8302
@makbulepeker8302 5 ай бұрын
Ağzına yüreğine sağlık hocam selâm ve dua ile hayırlı akşamlar
@Koray-sl8up
@Koray-sl8up 8 күн бұрын
Hz. İsa gökten inmiyecek diyor geri gelmeyecek diyor hocan ona ne diyecen
@afatalizade1116
@afatalizade1116 5 ай бұрын
❤🤲🤲
@mehmetmehmet5672
@mehmetmehmet5672 6 ай бұрын
Sünnet yerine tabi ki kaza kılınır
@Necm
@Necm 6 ай бұрын
Namazın kazası yoktur hadis diye uydurulan pek çok şey yüzünden insanlar günaha giriyor bunların hesabı bilmeyenlere yanlış şeyler söyleyen hocalar ve uyarıldıkları halde dinlemeyen,öğüt almayanlaradır Nisa 101.102.103.ayetler ve 103.ayetin son cümlesi namazın kazasının olamayacağının delilidir,bu gün namaza başlayan bir insan kılmadığı namazlar için tevbe eder.
@sivasmerkez7811
@sivasmerkez7811 11 ай бұрын
NACTA BUE DUA EDUYU
@sivasmerkez7811
@sivasmerkez7811 11 ай бұрын
BEN GABUNU ACUYU
@bahar1959.
@bahar1959. Жыл бұрын
Arka plândaki gösteriş de ne diye!..
@deryaazs4385
@deryaazs4385 Жыл бұрын
Bu şahis itikadi bozuk biridir. Dinlemeyin bunu. Benden söylemesi gerisini siz bilirsiniz
@ananasannanas8118
@ananasannanas8118 Жыл бұрын
Tam 10 yıldır olduğum yerdeyim bir gram maddi manevi yükselme yaşayamadım hiçbir duam ve dileğim gerçekleşmedi. Bir insan kismetsiz nasipsizse bahtıda karaysa ne etse olmaz bu kadar..
@gamzebiroglu6234
@gamzebiroglu6234 Жыл бұрын
Siz nekadar mükemmel bir hocasiniz Allah'ım başımızdan eksik etmesin diğer hocaları dinledim hicbirsey anlamadım
@fatmadogan-vo9nf
@fatmadogan-vo9nf Жыл бұрын
Allah ve Resulü selam ve bereketi üzerinize olsun Veysel karan zikir tavsiye ederim çok güzel bir zikir Allah herkese nasip etsin inşallah
@guluzarayaz3309
@guluzarayaz3309 Жыл бұрын
Maşallah maşallah
@aytenaydin7577
@aytenaydin7577 Жыл бұрын
Hocam sizi böyle görmek cok güzel eşinizle görmek iyi görevler sizlere saglikli mutlu günler dilerim
@libragemini1389
@libragemini1389 Жыл бұрын
Ama dünyada bir eşine rastlayamadığınız şekilde , bir millet kendi eçdadına duşman edilmiş ve yeni nesil tarihinden habersiz kalmıştır . Gerçeklerin ortaya çıkarak ummetimizin Kitabullah ve ardından tarihi ile barışması dileğiyle . / İlay-i Kelimetullah ./ Selam olsun Ad kardeşlerine ./ Selam olsun Şuayb’a ./ Rahman olan Allah’ın yolu en güzel yoldur./ Yemin olsun ki biz, onlardan öncekileri de fitne yoluyla denemişizdir. Allah, özüyle sözü bir olanları elbette bilecektir. Ve O, yalancıları da elbette bilecektir. Ankebût, 3./Yoksa o kötülükleri sergileyenler bizi geçeceklerini mi sandılar! Ne kötü hüküm veriyorlar! Ankebût, 4./Allah'a kavuşmayı umanlara gelince, şu bir gerçek ki, Allah'ın belirlediği vakit mutlaka gelecektir. O, Semî'dir, Alîm'dir. Ankebût, 5./Ve kim didinir, gayret sarfederse hiç kuşkusuz, kendi benliği lehine gayret sarfetmiş olur. Gerçek olan şu ki, Allah, âlemlere muhtaç olmaktan uzak, mutlak bir Ganî'dir. Ankebût, 6./İman edip hayra/barışa yönelik hareketler sergileyenlere gelince, biz onların çirkinliklerini elbette ki örteceğiz! Ve biz onları, yapmakta oldukları işlerin en güzeliyle elbette ödüllendireceğiz! Ankebût, 7./Biz insana, anne-babasına en güzel bir biçimde davranmasını, şunu söyleyerek önerdik: "Eğer onlar, hakkında hiçbir bilgin olmayan bir şeyle bana ortak koşman için seninle çekişirlerse, o takdirde onlara itaat etme. Yalnız banadır dönüşünüz. Nihayet, ben size yapıp-ettiğiniz şeylerin haberini bildireceğim." Ankebût, 8./İman edip hayra/barışa yönelik eylemler sergileyenlere gelince, biz onları elbette ki iyilik/barış severler arasına koyacağız. Ankebût, 9./O Rahman, arş üzerine egemenlik kurmuştur. Tâ-Hâ, 5./İnkâr edenler, iman edenlere dediler ki: "Bizim yolumuzu izleyin, sizin günahlarınızı biz taşırız." Oysa onlar, iman edenlerin günahlarından hiçbir şeyin taşıyıcısı değillerdir. Gerçek şu ki, onlar tamamen yalancıdırlar. Ankebût, 12./İbrahim'i de gönderdik. Toplumuna şöyle demişti: "Allah'a kulluk/ibadet edin, O'ndan sakının. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır." Ankebût, 16./"Allah'ın berisinden; bir takım putlara tapıyorsunuz, yalan/iftira üretiyorsunuz. Sizin Allah dışında kulluk/kölelik ettikleriniz size hiçbir rızık veremezler. Rızkı Allah katında arayın; O'na kulluk edin, O'na şükredin. O'na döndürüleceksiniz." Ankebût, 17./"Eğer yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı. Resule de düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir." Ankebût, 18./Hiç görmediler mi, Allah, yaratmayı nasıl başlatıyor, sonra onu tekrarlıyor/yeni baştan yapıyor. Kuşkusuz bu, Allah için çok kolaydır. Ankebût, 19./De ki: "Yeryüzünde dolaşın da yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride Allah öteki oluşmaya da vücut verecektir. Allah, her şeye Kadîr'dir.Ankebut 20./ Siz ne yerde ne de gökte kimseyi âciz bırakamazsınız. Ve sizin, Allah'tan başka ne bir dostunuz vardır ne de bir yardımcınız. Ankebût, 22./Toplumunun İbrahim'e cevabı sadece şunu söylemeleri oldu: "Bunu öldürün, yahut yakın!" Ama Allah onu ateşten kurtardı. İnanan bir toplum için bunda elbette ibretler vardır. Ankebût, 24./İbrahim dedi: "Şu bir gerçek ki, siz dünya hayatında aranızda sevgi oluşturmak için Allah'ın berisinden putlar edindiniz. Sonra, kıyamet gününde birbirinizi tanımaz olacaksınız, bazınız bazınıza lanet edecek. Hepinizin varacağı yer cehennemdir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır." Ankebût, 25./O'na Lût iman etti. Ve dedi: "Ben Rabbime hicret edeceğim. Kuşkusuz, O, mutlak Azîz, mutlak Hakîm'dir." Ankebût, 26./Biz, İbrahim'e İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik. Onun soyu içine peygamberliği ve Kitap'ı yerleştirdik ve onun ödülünü dünyada verdik. Âhirette de o, elbetteki iyilik ve barış sevenler arasında olacaktır. Ankebût, 27./Lût'u da gönderdik. Toplumuna şöyle demişti o: "Öyle bir iğrençliğe bulaşıyorsunuz ki, sizden önce âlemlerden bir tek kişi bunu yapmamıştır." Ankebût, 28./ İki doğunun Rabbi de O'dur, iki batının Rabbi de. Rahmân, 17./Doğunun ve batının Rabbidir O. Tanrı yoktur O'ndan başka. O'nu vekil et! Müzzemmil, 9./"Erkeklere gidiyorsunuz, yol kesiyorsunuz, toplantılarınızda çirkinlikler sergiliyorsunuz, öyle mi?" Toplumunun cevabı sadece şunu söylemek oldu: "Eğer doğru sözlülerdensen, hadi getir bize Allah'ın azabını!" Ankebût, 29./Yeryüzünde kasılıp kabararak yürüme! Çünkü sen, yeri asla yırtamazsın, uzunlukça da dağlara ulaşamazsın. İsrâ, 37./Lût dedi: "Rabbim, şu bozguncular topluluğuna karşı bana yardım et." Ankebût, 30./Elçilerimiz, İbrahim'e müjdeyi getirdiklerinde şöyle dediler: "Biz şu kentin halkını helâk edeceğiz. Çünkü ora halkı zalim oldular." Ankebût, 31./İbrahim dedi: "Ama orada Lût var." Dediler: "Orada kim olduğunu biz daha iyi biliyoruz. Elbette ki onu ve ailesini kurtaracağız. Karısı hariç. O, geride kalanlardan olacak." Ankebût, 32./ Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. Şöyle dedi: "Ey toplumum, Allah'a ibadet edin. Âhiret gününe umut bağlayın. Bozgunculuk yaparak ülkenin huzurunu kaçırmayın." Ankebût, 36./Âd'ı, Semûd'u da böyle yaptık. Bu, onların yurtlarından/meskenlerinden açıkça belli olmaktadır. Şeytan onlara amellerini süsleyip püslemişti de kendilerini yoldan çıkarmıştı. Oysaki, bakıp görebilen insanlardı. Ankebût, 38./Karun'u, Firavun'u, Hâmân'ı da öyle yaptık. Yemin olsun, Mûsa onlara açık-seçik kanıtlarla geldiği halde, yeryüzünde büyüklük tasladılar. Ama öne geçemezlerdi. Ankebût, 39./Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla... Fâtiha, 1./Sizin İlah'ınız Vâhid'dir, bir tek İlah'tır. İlah yoktur O'ndan başka. Rahman'dır O, Rahîm'dir. Bakara, 163./O gün, eğip bükmesi olmayan davetçiye uyarlar. Rahman'ın huzurunda sesler kısılır, artık bir hışıltıdan başka şey işitmezsiniz. Tâ-Hâ, 108./O küfredenler seni gördüklerinde, seni şu şekilde alaya almaktan başka birşey yapmazlar: "İlahlarınızı diline dolayan bu mu?" Ama Rahman'ın zikrini/Kur'an'ı bizzat onlar örtüp inkâr ediyorlar. Enbiyâ, 36./Resul şöyle yakardı: "Rabbim, hak ile hükmet! Bizim Rabbimiz Rahman'dır. Sizin nitelendirmelerinize karşı yardımına başvurulandır, Müsteân'dır." Enbiyâ, 112./Rahman'ın kulları, yeryüzünde böbürlenmeden/rahatsız etmeden yürüyen kişilerdir. Cahiller onlara hitap edince, "Selam!" derler. Furkân, 63./"Süleyman'dan bir mektup. Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla başlıyor." Neml, 30./Sen ancak o zikire/Kur'an'a uyan ve görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarırsın. Böylesini, bir bağışlanma ve seçkin bir ödülle müjdele! Yâsîn, 11./Rahman ve Rahîm'den indirilmedir bu... Fussilet, 2./Dediler ki: "Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!" De ki: "Mucizeler Allah katındadır. Bana gelince, ben açıkça uyaran biriyim. Hepsi bu." Ankebût, 50./De ki: "Sizinle benim aramda tanık olarak Allah yeter. Göklerde ne var, yerde ne var biliyor O. Bâtıla iman edip Allah'ı inkâr edenlere gelince, işte onlar hüsrana uğramışların ta kendileridir." Ankebût, 52./Ey benim iman eden kullarım! Hiç kuşkusuz, benim yerkürem geniştir. O halde, yalnız bana kuluk/ibadet edin. Ankebût, 56./Her can, ölümü tadacaktır; sonra bize döndürüleceksiniz. Ankebût, 57./Nice hayvanlar var, kendi rızkını taşıyamaz. Allah onları da rızıklandırıyor, sizi de. Semî'dir O, Alîm'dir. Ankebût, 60./Bizim uğrumuzda didinenleri biz, yollarımıza elbette ulaştıracağız. Allah, güzel düşünüp güzel davrananlarla mutlaka beraberdir. Ankebût, 69./Azap ve kaygu, tartıda ve ölçüde hile yapanlara lanet olsun; Mutaffifîn, 1./Vay haline o gün, yalanlayanların! Mutaffifîn, 10./Onlar ki din gününü yalanlarlar. Mutaffifîn, 11./Yaklaştırılmış olanlar tanıklık ederler ona. Mutaffifîn, 21./
@user-hv1vw5gj2e
@user-hv1vw5gj2e Жыл бұрын
Mustafa hocam Allah sizi qorusun 🤲
@nurayyilmaz3800
@nurayyilmaz3800 Жыл бұрын
Selam olsun degerli hocamiz ve esine sohbetlerini cok severim ve dinlerim cok sükür almanyanin bir sehrinde kitap fuarinda tanismakda nasip oldu hocamizla bana saygilar hocam 😊
@libragemini1389
@libragemini1389 Жыл бұрын
Rüyamda kartalı yakalayıp odanın içine atım . Ve Kartal odanın duvarındaki La ilahe illallah Muhammeden Resulullah yazısının üzerine doğru gitti ve heykele benzer bir şekil aldı . Ertesi günde Kartalı Türkiye hatırası üzerinde gördüm .
@nurcanbeyen8852
@nurcanbeyen8852 Жыл бұрын
Hocam Allah razı olsun hocam evlatlarınızı başından eksikliğini göstermesin rabpim çok değerlisiniz eşiniz evlatlarınla uzun ömürler versin rabpim inşahlah hocam bir gün nasip etsin bizlerede gelirseniz mutlu oluruz eşinizle beklerim İstanbul pendikten selamlar
@rahimevarol6283
@rahimevarol6283 Жыл бұрын
Selamünaleyküm kardeşler biz iyiliği yap bizi görenimiz var allah'ımız var o bizi görüyor o bize rızık veriyor o bize hiç kızmıyor Allah rahim rahmet Vedud ya şafi elhamdülillah Allah var her şey var Allah yok hiçbir şey yok Allah'a emanet olun
@sarsar9574
@sarsar9574 Жыл бұрын
Hocamızın yanındaki eşimi
@nison5393
@nison5393 Жыл бұрын
Bende ilk defa gördüm hoca diyor hanim benim esim dedi evet yanindaki mustafa hocanin esiymis
@sarsar9574
@sarsar9574 Жыл бұрын
Sağ olun izledim tekrar aynen eşiymis Allah daim etsin inşallah çok seviyoruz ailecek hocamızı Allah razı olsun 🤲
@hamidiyekarakoca8480
@hamidiyekarakoca8480 Жыл бұрын
Ziyaretini Allah Kabul etsin Hocam
@makbulepeker8302
@makbulepeker8302 Жыл бұрын
Allah'a kabul etsin Allah'a razı olsun hocam selam dua ile hayırlı günler
@libragemini1389
@libragemini1389 Жыл бұрын
Allah aşkına ./Allah iman edenlerin Mevlasıdır , küfe sapanların ise Mevlası yoktur ./Kaf. Şanı yüce, ilahî cömertlikle dolu Kur'an'a yemin olsun ki, Kâf, 1 ./ Ve sûra üflendi. İşte bu, geleceği vaat edilen gündür. Kâf, 20./ Bir söz sarfetmeye dursun, yanındaki gözcü hemen zaptediverir. Kâf, 18./ Sonra buhar/duman halindeki göğe yöneldi de ona ve yerküreye şöyle seslendi: "İsteyerek veya istemeyerek gelin!" Onlar şöyle dediler: "İsteyerek geldik!" Fussilet, 11./Elif, Lâm, Râ. Bir kitaptır bu. Ki indirdik sana, çıkarasın diye insanları Rablerinin izniyle karanlıklardan nura; Hamîd, Azîz olanın yoluna... İbrahim, 1./Eğer çekip giderlerse de ki: "Allah bana yeter. İlah yok O'ndan başka. Yalnız O'na dayandım ben; büyük arşın sahibi O'dur." Tevbe, 129./Güneş'i ısı ve ışık kaynağı; Ay'ı, hesabı ve yılların sayısını bilesiniz diye bir nur yapıp ona evreler takdir eden O'dur. Allah bütün bunları rastgele değil, şaşmaz ölçülere bağlı olarak yaratmıştır. Bilgiyle donanmış bir topluluk için ayetleri ayrıntılı kılıyor. Yûnus, 5./Sor onlara o deniz kıyısındaki kentin durumunu. Cumartesi günü azıp sınır tanımazlık ediyorlardı. Sebt yaptıkları gün balıkları onlara akın akın gelindi; sebt yapmadıklarında ise onlara gelmezdi. Yoldan sapmaları yüzünden onları böyle imtihan ediyorduk. A’râf, 163./Kitaba sarılanlar ve namazı/duayı yerine getirenlere gelince, biz, barışsever iyilerin ödülünü zayi etmeyiz. A’râf, 170./Bir zaman, dağı tepelerine bir gölgelik gibi çekmiştik de onu üstlerine düşüyor sanmışlardı. "Size verdiğimizi kuvvetle tutun ve içindekini hatırınızdan çıkarmayın ki korunabilesiniz." A’râf, 171./Güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var. Dahası da var. Onların yüzlerine kara da bulaşmaz, zillet de... Cennetin dostlarıdır onlar; sürekli kalıcıdırlar orada. Yûnus, 26./Müminlere bir kılavuz ve muştudur o. Neml, 2./Hani, bir ateş görmüştü de ailesine şöyle demişti: "Bekleyin! Gözüme bir ateş ilişti. Olabilir ki, ondan size bir kor parçası getiririm, yahut onun üzerinde bir kılavuz bulurum." Tâ-Hâ, 10./Ve ben seni seçtim; o halde vahyedilecek olanı dinle!" Tâ-Hâ, 13./Tâ, Hâ. Tâ-Hâ, 1./Cevap verdi: "O, benim asamdır. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma ağaçtan yaprak indiririm. Onda, işime yarayan başka özellikler de vardır." Tâ-Hâ, 18./Buyurdu: "Yere at onu ey Mûsa!" Tâ-Hâ, 19./ Tâ-Hâ, 34./Buyurdu: "İstediğin sana verildi, ey Mûsa!" Tâ-Hâ, 36./ Hak geldi batıl yok oldu , batıl zaten yok olmaya mahkumdu ! / Jihad Allah içindir ! / La tahzen iinellahe / O odur ki, geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı yarattı. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. Enbiyâ, 33./ Hamt, Fâtır olan Allah'adır; gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan O'dur. Yaratışta/yaratılmışlarda dilediğini artırır O. Hiç kuşkusuz, Allah her şeye gücü yetendir. Fâtır, 1.// Sen dağlara bakar da onları donuk-durgun görürsün. Oysaki onlar, bulutların dolaştığı gibi dolaşmaktadır. Her şeyi güzel ve yerli yerinde yapan Allah'ın sanatıdır bu! Yaptıklarınızdan gereğince haberdardır O! Neml, 88./ Göklerin de yerin de mülkü/yönetimi Allah'ındır. Allah Kadîr'dir, her şeye gücü yeter. Âl-i İmrân, 189./ Allah yolunda öldürülmüş olanları ölüler sanma sakın. Hayır! Onlar diridirler. Rablerinin katında rızıklandırılıyorlar. Âl-i İmrân, 169./ İşte bu Allah'tır sizin Hak Rabbiniz. Hak'tan sonra, sapıklıktan başka ne kalır ki? Peki, nasıl oluyor da yüz geri döndürülüyorsunuz? Yûnus, 32./Sakınıp korunanlara vaat edilen cennetin temsilî anlatımı şu: Altından ırmaklar akar, yemişleri de sürekli, gölgesi de. İşte korunup sakınanların son yurdu. Kâfirlerin son yordu ise ateş... Ra’d, 35./İ onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana gösteririz yahut da seni vefat ettiririz. O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer. Ra’d, 40./
@libragemini1389
@libragemini1389 Жыл бұрын
El-Kadir ./ Er-Rahman ./ El-Hamid ./ En-Nafi . / El-Hadi ./ El-Evvel ./El-Bedi ./ Zü’l -Celal-I-Ve’l-İkram ./ El-Baki./ El-Ahir ./El-Zahir ./ El-Batan ./El-Vali ./El-Ganiyy./ Es-Sabur ./ Er-Reşid./El-Kayyum ./El-Vacid ./El-Macid./ El-Muhsi ./El-Mücib ./El-Hakim./El-Vedüd ./ El-Celil ./El-Hasib ./El-Mukit ./El-Alim ./El-Azim ./El-Halim ./El-Habir ./El-Latif ./El-Hafiz./El-Aziz ./El-Cebbar ./El-Muheymin ./El-Fettah ./ El-Adl ./El-Mü’min ./Er-Rezzak ./El-Hakem ./Es-Selam ./El-Basir ./ Es-Semi ./ El-Kuddüs./El-Kahhar ./Es-Semi ./ El-Kebir ./Er-Rahim ./ El-Melik ./El-Bari ./ Er-Rafi./El-Gafur ./ 🌈./ Allah bunu, sadece bir müjde olsun ve o sayede kalpleriniz huzur ve rahatlık bulsun diye yaptı. Yardım yalnız ve yalnız Allah katındandır. Hiç şüphesiz Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. Enfâl, 10./İşte gördünüz! Hadi tadın onu! Küfre sapanlar için ateş azabı da var. Enfâl, 14./Her kim böyle bir günde, savaşmak için başka bir yer tutmak yahut başka bir birliğe katılmaya gitmek dışında onlara arkasını dönerse, Allah'tan bir gazaba çarpılmış olur. Varacağı yer cehennemdir onun. Ne kötü varış yeridir o! Enfâl, 16./Siz öldürmediniz onları, Allah öldürdü onları. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı. İnananları kendisinden güzel bir imtihanla denemek için yaptı bunu. Allah; işitendir, bilendir. Enfâl, 17./Gördünüz ya, Allah küfre sapanların tuzağını fersiz bırakır. Enfâl, 18./ Küfre batmışlar sizlere karşılaştıklarında zor duruma düşerse, arkalarını dönüp kaçarlar . /Sana harp ganimetlerini sorarlar. De ki: "Onlar Allah ve Resul içindir. O halde Allah'tan korkun ve aranızda barış ve esenliği kurun. Ve eğer müminler iseniz Allah'a ve O'nun Resulü'ne itaat edin!" Enfâl, 1./Gerçek anlamda müminler, işte bunlardır. Rableri katında dereceler, bağışlanma ve bol bir rızık var onlar için. Enfâl, 4. / Dediler: "Onları diline dolayan bir genç duymuştuk. Kendisine 'İbrahim' deniyor." Enbiyâ, 60./Dedi: "Hayır, ben değil. Şu büyükleri yapmıştır onu. Hadi, sorun onlara eğer konuşabiliyorlarsa!" Enbiyâ, 63./ Ona tuzak kurmak istediler de biz onları hüsranın en beterine uğrayanlar yaptık. Enbiyâ, 70./İsmail, İdris, Zülkifl, hepsi sabredenlerdendi. Enbiyâ, 85./Hepsini rahmetimize soktuk. Onlar hak ve barış için çalışanlardandı. Enbiyâ, 86./Sâd. Zikir/öğüt/uyarı dolu Kur'an'a yemin olsun ki, Sâd, 1./Bunların hepsi, resulleri yalanlamaktan başka bir şey yapmadılar. Sonunda azabım hak oldu. Sâd, 14./ Alemlerin Rabbi dilemedikçe sizler dileyemezsiniz ./ İşte bunlar hidayeti satıp şaşkınlığı, affedilmeyi satıp azabı almışlardır. Ne kadar da dayanıklıdırlar ateşe!... Bakara, 175./Nûn! Yemin olsun kaleme ve satır satır yazdıklarına Kalem, 1./Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında, rüzgârların bir düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır. Bakara, 164./ Ey insanlar! Yeryüzündeki nimetlerden temiz ve helal olmak şartıyla yiyin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o size açık bir düşmandır. Bakara, 168. /( Bakara 168 ayeti son sıralar çok geliyor ona göre daha dikkatli olunuz yemeklerde , helal ve haramda. / De ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı süsü, güzel, temiz ve tatlı rızıkları kim haram etmiş?" De ki: "Dünya hayatında onlar, inananlar için de var. Kıyamet gününde ise yalnız inananlar içindir onlar." Bilgiden nasipli bir topluluk için biz, ayetleri böyle ayrıntılı kılıyoruz. A’râf, 32./ De ki: "Rabbim, ancak şunları haram kıldı: "İğrençlikleri-görünenini, gizli olanını-günahı, haksız yere saldırmayı, hakkında hiçbir kanıt indirmediği şeyi Allah'a ortak koşmayı, bir de Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemeyi." A’râf, 33./Buyurdu: "Orada hayat bulacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan çıkarılacaksınız." A’râf, 25./Ey âdemoğulları! Şu bir gerçek ki size, edep yerlerinizi örtecek giysi de indirdik, süs ve gösterişe yarayacak giysi de... Ama korunup sakınmaya yarayan giysi en hayırlısıdır. İşte bu, Allah'ın ayetlerindendir. Düşünüp öğüt almaları umuluyor. A’râf, 26./Şunu da söyle: "Rabbim bana adaleti emretti. Her mescitte yüzlerinizi O'na doğrultun. Dini yalnız O'na özgüleyerek O'na yakarın. Tıpkı sizi ilk yarattığı gibi O'na döneceksiniz." A’râf, 29. / Bir helal ve haram denetimi olmalıdır , gida mühendisleri tarafından örneğin ./ "Rabbinizden af dileyip O'na yönelin. Rabbim Rahîm'dir, rahmeti sınırsızdır; Vedûd'dur, çok sevgilidir." Hûd, 90./Dedi: "Ey toplumum! Sizce kabilem Allah'tan daha mı güçlü ve onurlu! Allah'ı arkanıza atıp dışlanmış hale getirdiniz. Rabbim, yapıp ettiklerinizi çepeçevre kuşatmıştır." Hûd, 92./"Ey toplumum! Elinizden geleni yapın, ben görevimi yapıyorum. Yakında bileceksiniz rezil edici bir azabın kime geleceğini, yalancının kim olduğunu! Gözetleyin, ben de sizinle beraber gözetliyorum." Hûd, 93./Emrimiz gelince Şuayb'ı ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. Zulmedenleri o yüksek titreşimli sayha yakaladı da öz yurtlarında yere çömelmiş hale geldiler. Hûd, 94./ "Ey toplumum! Ölçüyü ve tartıyı tam bir dürüstlükle yapın. İnsanların eşyalarını tırtıklamayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak dolaşmayın." Hûd, 85. /"Eğer inananlar iseniz, Allah'ın bıraktığı kâr sizin için daha hayırlıdır. Ben sizin üzerinizde bir bekçi değilim." Hûd, 86./Dedi: "Ey toplumum! Ya ben Rabbimden bir beyyine üzerindeysem, bana, lütfundan güzel bir rızık vermişse!... Size yasakladığım şeylerde, size söylediğimin aksine davranmak istemiyorum. Gücüm ölçüsünde barış ve iyilikten başka bir şey de istemiyorum. Başarım ancak Allah'ın desteğiyledir. Yalnız O'na güvendim ben, yalnız O'na yöneliyorum." Hûd, 88./"Ey toplumum! Bana kafa tutmanız, sakın sizi Nûh kavminin yahut Hûd kavminin yahut Sâlih kavminin başlarına gelen musibetle yüz yüze getirmesin. Lût kavmi de sizden pek uzak değil." Hûd, 89./"Rabbinizden af dileyip O'na yönelin. Rabbim Rahîm'dir, rahmeti sınırsızdır; Vedûd'dur, çok sevgilidir." Hûd, 90./Biz, onları tehdit ettiğimiz şeyi sana göstermeye elbette kadiriz. Mü’minûn, 95./En güzel olan neyse onunla sav kötülüğü. Onların nasıl nitelendirme yaptıklarını biz daha iyi biliriz. Mü’minûn, 96./Ve de ki: "Rabbim, şeytanların dürtüklemelerinden sana sığınırım!" Mü’minûn, 97./"Onların, başıma üşüşmelerinden de sana sığınırım Rabbim!" Mü’minûn, 98./Sor: "Yedi göklerin Rabbi ve o büyük arşın Rabbi kimdir?" Mü’minûn, 86./"Allah'tır!" diyecekler. De ki: "Hâlâ benden sakınmıyor musunuz?" Mü’minûn, 87./Şunu da sor: "Eğer biliyorsanız söyleyin. Kimdir o, her şeyin melekûtu/aslı-esası elinde olan? O koruyup gözeten ama korunup gözetilmeyen?" Mü’minûn, 88./De ki: "Eğer biliyorsanız, yeryüzü ve içindekiler kimindir?" Mü’minûn, 84./"Allah'ındır!" diyecekler. De ki: "Hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz?" Mü’minûn, 85./Hayır, hayır! Biz onlara hakkı getirdik ama onlar tam anlamıyla yalancıdırlar. Mü’minûn, 90./Allah, çocuk edinmemiştir. O'nunla beraber herhangi bir ilah da yoktur. Eğer böyle olsaydı, her ilah kendi yarattığını yok ederdi ve mutlaka biri ötekine üstün gelmeye çalışırdı. Allah'ın şanı onların nitelendirmelerinden yücedir, arınmıştır. Mü’minûn, 91./ El-Fatiha ./ "Şüphesiz onlar benim düşmanım. Ama âlemlerin Rabbi dostum." Şu’arâ, 77./
@libragemini1389
@libragemini1389 Жыл бұрын
🌈
@libragemini1389
@libragemini1389 Жыл бұрын
Horeb dağı
@libragemini1389
@libragemini1389 Жыл бұрын
Ey Peygamber! Müminleri çarpışmaya teşvik et! Sizden sabırlı yirmi kişi olsa, küfre sapanların iki yüzüne galip gelir; sizden yüz kişi olsa, onların binine galebe çalar. Çünkü onlar gereğince anlamayan bir topluluktur. Enfâl, 65./Rableri onlara cevap verdi: "Ben sizden, erkek-kadın hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım. Hep birbirinizdensiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda işkenceye uğratılanlar, çarpışıp da öldürülenler var ya, onların kötülüklerini yemin olsun örteceğim. Ve yemin olsun ki onları, Allah katından bir karşılık olarak, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım." Allah katındandır karşılıkların en güzeli. Âl-i İmrân, 195. Küfre sapanların öyle belde belde dolaşmaları seni sakın aldatmasın. Âl-i İmrân, 196. Azıcık bir nimetlenmedir o. Sonra onların varacağı yer cehennem olacaktır. Ne kötü yataktır o! Âl-i İmrân, 197./ Allah ve resulünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu; Tevbe, 1./Yeryüzünde dört ay daha dolaşın ve bilin ki siz, Allah'ı âciz bırakamazsınız. Şu da bir gerçek ki, Allah inkârcı nankörleri rezil eder. Tevbe, 2./Bir de Allah ve resulünden insanlara Büyük Hac günü bir duyuru var: Allah da O'nun elçisi de müşriklerden kesinlikle uzaktır. O halde, tövbe ederseniz bu sizin için hayırlıdır. Yok eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, siz Allah'ı acze düşüremezsiniz. Küfre saplananlara acıklı bir azabı muştula! Tevbe, 3./Antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size karşı bir eksiklik sergilemeyen ve aleyhinizde başka birine yardım etmeyenler müstesnadır. Artık, onlara verdiğiniz sözü belirlenen süreye kadar tam bir şekilde koruyun. Şu bir gerçek ki Allah, sakınanları sever. Tevbe, 4./Ey iman sahipleri! Sabredin, sabır yarışı yapın, nöbet tutarak savaşa hazırlıklı bulunun ve Allah'tan sakının ki, kurtuluşa erebilesiniz. Âl-i İmrân, 200./De ki: O, Allah'tır; Ahad'dır, tektir! İhlâs, 1./Allah'tır; Samed'dir/tüm ihtiyaçların, niyetlerin, övgülerin, yakarışların yöneldiği tek kuvvettir! İhlâs, 2./Ne doğurmuştur O, ne doğurulmuştur! İhlâs, 3./Hiç kimse O'nun dengi ve benzeri olmamıştır, olamaz! İhlâs, 4./"Ey Rabbimiz! Bir çağırıcının, 'Rabbinize inanın!' diye imana çağırdığını işittik ve iman ettik. Ey Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla bizim. Kötülüklerimizin üstünü ört ve bize iyilerle birlikte ölmek nasip et." Âl-i İmrân, 193./Allah'ın ayetlerini nasıl basit bir ücret karşılığı sattılar da Allah'ın yolundan alıkoydular. Gerçekten ne fena şeylerdir onların yapmakta oldukları. Tevbe, 9./Bir mümin hakkında onlar ne bir yemine saygı gösterirler ne de bir antlaşma şartına. Onlar düşmanlık dolu, azmış kişilerin ta kendileridir. Tevbe, 10./Bununla birlikte tövbe eder, namazı/duayı yerine getirir, zekâtı verirlerse, artık sizin, dinde kardeşlerinizdirler. Biz ayetlerimizi, bilen bir topluluk için böyle açık seçik ortaya koyarız. Tevbe, 11./Eğer verdikleri ahitten sonra yeminlerini bozar, dininize saldırırlarsa, o zaman küfrün elebaşlarını öldürün. Çünkü onların yeminleri yoktur. Böyle yaparsanız hal ve gidişlerine son verebilirler. Tevbe, 12./Ona ilişkin ne kendilerinin bir ilmi vardır ne de atalarının. Söz olarak ne büyüktür ağızlarından çıkıveren! Onlar bir yalandan başka şey söylemiyorlar. Kehf, 5./Hani, o yiğit gençler o mağaraya sığındılar da şöyle dediler: "Ey Rabbimiz, katından bir rahmet ver bize ve bizim için bir çıkış yolu lütfet işimize." Kehf, 10./Hamt o Allah'a ki, kuluna Kitap'ı, kendisinde hiçbir eğiklik ve çelişme yapmaksızın indirdi. Kehf, 1./Katından dosdoğru gelen açık bir söz olarak indirdi onu. Ki, zorlu bir iş ve oluş konusunda uyarsın ve barışa yönelik hayırlı ameller sergileyen müminlere, kendileri için güzel bir ödül öngörüldüğünü muştulasın... Kehf, 2./Ve "Allah bir çocuk edindi" diyenleri uyarsın diye indirdi onu. Kehf, 4./Ve diyorlar: "Rabbimizin şanı yücedir, Rabbimizin vaadi mutlaka gerçekleşecektir!" İsrâ, 108./Biz onu hak ile indirdik ve o hak ile indi. Seni de ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. İsrâ, 105./Onlar ki, verdiklerini, Rablerine dönecekleri için kalpleri ürpererek verirler; Mü’minûn, 60./İşte bunlar, hayırlarda yarışırlar. Ve hayırlarda önde gidenler de onlardır. Mü’minûn, 61./Biz, hiçbir benliğe gücünün yeteceğinden daha azını yüklemenin dışında bir teklifte bulunmayız. Bizim katımızda, hakkı söyleyen bir kitap vardır. Onlara haksızlık edilmez. Mü’minûn, 62./Artık sen onları bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak. Mü’minûn, 54./Sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve oğullarla güçlendiriyoruz onları, Mü’minûn, 55./Ve iyiliklerine koşuyoruz. Hayır, farkında olmuyorlar. Mü’minûn, 56./Süre tanıyorum onlara. Çünkü benim tuzağım pek yamandır. A’râf, 183./ Ne olurdu, bunlar, Allah ve resulünün kendilerine verdiklerine razı olsalardı da şöyle deselerdi: "Allah bize yeter. Allah bize lütfundan verecektir; resulü de. Zaten biz, gönlümüzü yalnız Allah'a bağlamışız." Tevbe, 59./ Onlar ki, Rablerine saygıdan titrerler, Mü’minûn, 57./Onlar ki, Rablerinin ayetlerine iman ederler, Mü’minûn, 58./Onlar ki, Rablerine ortak koşmazlar, Mü’minûn, 59./De ki: "Sizinle benim aramda tanık olarak Allah yeter. Göklerde ne var, yerde ne var biliyor O. Bâtıla iman edip Allah'ı inkâr edenlere gelince, işte onlar hüsrana uğramışların ta kendileridir." Ankebût, 52./Onlar ki sabrettiler ve yalnız Rablerine dayanıp güvenmektedirler. Ankebût, 59./Elif, Lâm, Mîm. Rûm, 1./Yenilgiye uğratıldı Rûm. Rûm, 2./Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınmaları ve incitilmemeleri için çok daha uygun bir yoldur. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. Ahzâb, 59./Şu bir gerçek ki, Allah ve melekleri, o Peygamber'e destek verirler/onun şanını yüceltirler. Ey inananlar! Siz de ona destek olun/onun şanını yüceltin ve ona içtenlikle selam verin. Ahzâb, 56./Yeryüzü, Rabbinin nuruyla parıldamış, Kitap ortaya konmuş, peygamberler, tanıklar getirilip aralarında hakla hüküm verilmiştir. Onlar asla haksızlığa uğratılmazlar. Zümer, 69./Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla... Fâtiha, 1./Hamt, âlemlerin Rabbi Allah'adır. Fâtiha, 2./Rahman'dır, Rahîm'dir O. Fâtiha, 3./Din gününün Mâlik'i/ sultanıdır O... Fâtiha, 4./Onlar da şöyle derler: "Hamt olsun o Allah' a ki bize vaadini yerine getirdi, bizi yeryüzüne mirasçılar yaptı. İşte, cennetten istediğimiz yerde konaklıyoruz. İş yapıp değer üretenlerin ödülü ne de güzelmiş!" Zümer, 74./Yemin olsun, sana da senden öncekilere de şu vahyedilmiştir: Eğer şirke saparsan amelin kesinlikle boşa çıkar ve mutlaka hüsrana düşenlerden olursun. Zümer, 65./Allah Haalik'tir, her şeyin yaratıcısıdır. Her şey üzerine Vekil olan da O'dur. Zümer, 62./Öyle değil! Kendisini ısrarla kınayan benliğe de yemin ederim. Kıyâme, 2./İşte bugün, iman sahipleri, küfre batmışlara gülüyorlar. Mutaffifîn, 34./Koltuklar üzerinde seyrediyorlar. Mutaffifîn, 35./Nankör kâfirler, yapmış olduklarıyla ödüllendirildiler mi? Mutaffifîn, 36./Bir kaynak ki, iyice yaklaştırılmış olanlar içerler ondan. Mutaffifîn, 28./Şu bir gerçek ki, suça batmış olanlar, iman sahiplerine gülerlerdi. Mutaffifîn, 29./Rabbinin o Al'a,o yüce adını tespih et! A’lâ, 1./O ki yarattı, düzene koydu, A’lâ, 2./O ki miktarını, şeklini belirledi, yolunu çizip aydınlattı. A’lâ, 3./O ki otlağı çıkardı, A’lâ, 4. / • Es Salatu Ve’s-Selamu Aleyke Ya Rasulallah! * Es Salatu Ve’s-Selamu Aleyke Ya Habiballah! * Es Salatu Ve’s-Selamu Aleyke Ya Nûre Arşillah! * Es Salatu Ve’s-Selamu Aleyke Ya Hayra Halgillah! * Es Salatu Ve’s-Selamu Aleyke Ya Seyyidel Evveline Vel Ahirin! * Vel Hamdü Lillahi Rabbil Alemin!”/ • “Ey Allah’ın Resûlü, salat-u selam senin üzerine olsun! * Ey Allah’ın Habibi, salat-u selam senin üzerine olsun! * Ey Allah’ın Arşının Nuru, salat-u selam senin üzerine olsun! * Ey Allah’ın mahlukatının hayırlısı, salat-u selam senin üzerine olsun! * Ey öncekilerin ve sonrakilerin efendisi, salat-u selam senin üzerine olsun! * Hamd alemlerin Rabbi olan Allah içindir!” /İlk yaratan da O'dur, tekrar yaratan da O'dur!! * Bürûc, 13./Gafûr O'dur, Vedûd O! * Bürûc, 14./Arşın sahibidir; Mecîd'dir, şanı yüce olandır! * Bürûc, 15./İstediğini hemen yapandır. * Bürûc, 16./İş onların iddialarının aksinedir! O, çok yüce bir Kur'an'dır. * Bürûc, 21./Korunmuş bir levhada/Levh-i Mahfûz'dadır. * Bürûc, 22./Geldi mi sana Ğaşiye'nin/her şeyi her yandan sarıp kaplayacak olanın haberi! * Gâşiye, 1./Yüzler vardır o gün zilletle öne eğilmiştir. * Gâşiye, 2./Çalışmış, boşa yorulmuştur. * Gâşiye, 3./Yemin olsun zamana/çağa/gündüzün iki ucuna/sabah namazına/ikindi vaktine/Asrısaadet'e ki, * Asr, 1.
@libragemini1389
@libragemini1389 Жыл бұрын
Allah buyurdu: "Pazunu kardeşinle kuvvetlendireceğiz; size öyle bir güç/kanıt vereceğiz ki size ulaşamayacaklar. Ayetlerimize yemin olsun ki, siz ve size uyanlar, galip gelenler olacaksınız." Kasas, 35. /De ki: "Hak geldi, artık bâtıl ortaya yeni bir şey çıkaramaz; eskiyi de geri getiremez." Sebe’, 49. De ki: "Eğer saparsam, öz benliğim aleyhine saparım. Doğruyu ve güzeli bulursam bu, Rabbimin bana vahyettiği sayesindedir. Çünkü O, Semî'dir, Karîb'dir." Sebe’, 50. Bir görsen onları korku ve telaşa düştüklerinde! Artık kaçış-kurtuluş yok! Çok yakın bir yerden yakalanmışlardır. Sebe’, 51./De ki: "Ben sizden herhangi bir ücret istemedim; o sizin olsun. Benim ödülüm yalnız Allah'tandır. Ve O, her şey üzerinde bir Şehîd, gerçek bir tanık..." Sebe’, 47./De ki: "Benim Rabbim, gerçeği ortaya koyar. Gaybları en iyi bilen O'dur." Sebe’, 48./Gün olur, onların hepsini bir yere toplar, sonra meleklere sorar: "Şunlar, sadece size mi kulluk/ibadet ediyorlardı?" Sebe’, 40./De ki: "Rabbim, kullarından dilediğine rızkı bolca-genişçe verir, dilediğine de kısarak verir. Bir şey infak ederseniz O, onun yerine başka bir şey lütfeder. Rızık verenlerin en hayırlısıdır O. Sebe’, 39./Ki sizin ilahınız hiç kuşkusuz bir ve tektir. Sâffât, 4./Göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir O; doğuların da Rabbidir O. Sâffât, 5./ Nûn! Yemin olsun kaleme ve satır satır yazdıklarına Kalem, 1./Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerini yaratmaya güç yetiremez mi? Elbette güç yetirir. Her şeyi bilen Alîm, sürekli yaratan Hallâk O'dur. Yâsîn, 81./O, bir şeyi istediğinde, buyruğu sadece şunu söylemektir: "Ol!" Artık o, oluverir. Yâsîn, 82./Her şeyin kaynağı/egemenliği elinde olan o yaratıcının şanı çok yücedir! Sonunda O'na döndürüleceksiniz. Yâsîn, 83./İşte o Allah'tır sizin Rabbiniz! Her şeyin yaratıcısıdır O. Tanrı yok O'ndan başka. Durum bu iken, nasıl oluyor da çevriliyorsunuz? Mü’min, 62./Allah'ın ayetlerine kafa tutanlar, işte böyle döndürülürler. Mü’min, 63./Hayy O'dur! Tanrı yoktur O'ndan başka. Dini kendisine özgüleyerek dua edin O'na. Hamt olsun âlemlerin Rabbi'ne! Mü’min, 65./De ki: "Ben, Rabbimden bana açık-seçik ayetler gelince, sizin, Allah'ın berisinden yakardıklarınıza kulluk etmekten yasaklandım. Ben, âlemlerin Rabbi'ne teslim olmakla emrolundum." Mü’min, 66./O O'dur ki; sizi önce topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan yarattı. Sonra sizi bebek olarak annelerinizin karnından çıkarıyor, sonra güçlü çağınıza ulaşasınız ve nihayet ihtiyarlar olasınız diye sizi yaşatıyor. İçinizden bir kısmı daha önce vefat ettiriliyor. Tüm bunlar, belirlenen bir süreye ulaşasınız ve aklınızı işletesiniz diyedir. Mü’min, 67./O O'dur ki, hem hayat veriyor hem öldürüyor. Bir iş ve oluşa hükmedince, ona sadece "Ol!" der; o hemen oluverir. Mü’min, 68./Bakmadın mı Allah'ın ayetleri hakkında tartışanlara, nasıl döndürülüyorlar! Mü’min, 69./Kitap'ı ve resullerimiz aracılığıyla gönderdiğimizi yalanlayanlar, yakında bilecekler! Mü’min, 70./Sonra onlara şöyle denecek: "Ortak koştuklarınız nerede?" Mü’min, 73./Sen sabret! Çünkü Allah'ın vaadi haktır. Onları tehdit ettiğimiz şeyin bir kısmını belki sana gösteririz, belki de seni vefat ettiririz. Sonunda onlar bize döndürülecekler. Mü’min, 77./Akıl ve gönül sahipleri için bir yol gösterici, bir hatırlatıcıdır o. Mü’min, 54./Allah odur ki, yeryüzünü sizin için durulacak yer, göğü bir bina yaptı; sizi yaratıp donattı ve görünüşünüzü güzel yaptı, sizi temiz ve güzel nimetlerle rızıklandırdı. İşte bu Allah'tır sizin Rabbiniz! Âlemlerin Rabbi olan Allah ne kadar yücedir! Mü’min, 64./De ki: "Ey insanlar, ben sizin için, açıklayıcı bir uyarıcıdan başkası değilim." Hac, 49./"Korkma! Biz sana bilgin bir oğlan müjdeliyoruz." dediler. Hicr, 53./Yerde hiçbir debelenen yoktur ki, rızkı Allah'ın üzerinde olmasın. O, onun karar kıldığı noktayı da bilir, emanet edildiği yeri de. Herşey, apaçık bir Kitap'tadır. Hûd, 6./Allah sana bir zarar dokundurursa, onu kaldıracak olan başkası değil, yine O'dur. O sana bir hayır dilerse, O'nun lütfunu reddedecek yoktur. Kullarından dilediğini lütfuyla nasiplendirir. Gafûr'dur O, Rahîm'dir. Yûnus, 107./Elif, Lâm, Râ. Hakîm ve Habîr olandan bir kitaptır ki bu, ayetleri önce muhkem kılınmış, sonra ayrıntılı hale getirilmiştir. Hûd, 1./Ki başkasına değil, yalnız Allah'a ibadet edesiniz! Kuşkusuz, ben size O'ndan gelen bir uyarıcı ve müjdeciyim. Hûd, 2./Af dileyin Rabbinizden; sonra da tövbe ile O'na yönelin ki, belirlenmiş bir süreye kadar sizi güzel bir nimetle nimetlendirsin ve her farklı derece sahibine hak ettiği ödülü versin. Eğer yüz çevirirseniz, o takdirde sizi büyük bir günün azabıyla korkuturum. Hûd, 3./Tüm yeminleriyle Allah'a yemin ettiler ki, eğer kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklar. Söyle onlara: "Mucizeler ancak Allah'ın katındadır." Mucize geldiğinde de iman etmeyeceklerini anlamıyor musunuz? En’âm, 109./Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. En iyi işiten, en iyi bilendir O. En’âm, 115./O halde, O'nun ayetlerine inanıyorsanız, üzerine Allah'ın adı anılmış olanlardan yiyin. En’âm, 118./Allah'ın, kabulünü üstlendiği tövbe, bilgisizlikle kötülük işleyip de çok geçmeden tövbe edenler içindir. Allah, işte böylelerinin tövbesini kabul eder. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. Nisâ, 17./ Allah, iman sahiplerinin Velî'sidir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfre sapanlara gelince, onların dostları tâğuttur ki, kendilerini nurdan karanlıklara çıkarır. Bunlar cehennemin dostlarıdır. Orada uzun süre kalacaklardır onlar. Bakara, 257./Allah'ın kendisine mülk ve saltanat verdiğini iddia ederek/Allah kendisine mülk- saltanat verdiği için, Rabbi hakkında İbrahim'le çekişeni görmedin mi? İbrahim şöyle demişti: "Benim Rabbim odur ki, hayat verir ve öldürür." O da şöyle demişti: "Ben de hayat veririm, ben de öldürürüm." İbrahim, "Allah, Güneş'i doğudan getiriyor, hadi sen onu batıdan getir!" deyince, küfre sapan o adam apışıp kalmıştı. Allah, zalimler toplumunu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. Bakara, 258./ Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla... Fâtiha, 1./Hamt, âlemlerin Rabbi Allah'adır. Fâtiha, 2./Rahman'dır, Rahîm'dir O. Fâtiha, 3./Din gününün Mâlik'i/ sultanıdır O... Fâtiha, 4./Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Fâtiha, 5./Dosdoğru giden yola ilet bizi... Fâtiha, 6./Kendilerine nimet verdiklerinin, üzerlerine gazap dökülmemişlerin, karanlığa/şaşkınlığa saplanmamışların yoluna... Fâtiha, 7./Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde, Nasr, 1./Ve insanları kitleler halinde Allah'ın dinine girerken gördüğünde, Nasr, 2./Tespih et Rabbini O'na hamt ile! Ve O'ndan af dile! Çünkü O, Tevvâb'dır, günahları affeder sınırsız bir şekilde. Nasr, 3./Ki onlar, gayba inananlar, namazı/duayı yerine getirenlerdir. Ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden, başkalarına pay çıkaranlardır. Bakara, 3.
@sadkahmetdurul2321
@sadkahmetdurul2321 Жыл бұрын
.
@libragemini1389
@libragemini1389 Жыл бұрын
Semaya kalkan şehadet parmağıdır . / Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla... Fâtiha, 1. Hamt, âlemlerin Rabbi Allah'adır. Fâtiha, 2. Rahman'dır, Rahîm'dir O. Fâtiha, 3. Din gününün Mâlik'i/ sultanıdır O... Fâtiha, 4. Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Fâtiha, 5. Dosdoğru giden yola ilet bizi... Fâtiha, 6. Kendilerine nimet verdiklerinin, üzerlerine gazap dökülmemişlerin, karanlığa/şaşkınlığa saplanmamışların yoluna... Fâtiha, 7. / amin ./ Elif, Lâm, Râ. Hakîm ve Habîr olandan bir kitaptır ki bu, ayetleri önce muhkem kılınmış, sonra ayrıntılı hale getirilmiştir. Hûd, 1. / Hayır, hayır! Sizin Mevlâ'nız Allah'tır. Ve O, yardımcıların en hayırlısıdır. Âl-i İmrân, 150./İkiyüzlülere şunu muştula:Kendileri için korkunç bir azap öngörülmüştür. Nisâ, 138./Hem göklerdekiler hem yerdekiler Allah içindir.Vekil olarak Allah yeter. Nisâ, 132./ Ve Allah sana onur ve kudret dolu bir yardımla destek verecektir. Fetih, 3. / Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır! Dilediğini affeder, dilediğine azap eder. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. Fetih, 14. / O seninle el tutuşup sözleşenler var ya, onlar gerçekte Allah ile bey'atleşiyorlar. Allah'ın eli onların ellerinin üstündedir. Kim ahdi bozar, döneklik ederse kendi aleyhine döneklik etmiş olur. Ve kim Allah'a verdiği sözde vefalı davranırsa, Allah ona büyük bir ödül verecektir. Fetih, 10. / Bedevilerden, geri bırakılmış olanlar sana şöyle diyecekler: "Bizleri, mallarımız ve ailelerimiz oyaladı. O halde bizim için Allah'tan af dile." Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Allah size bir zarar dilerse, yahut bir yarar murat ederse, O'nun sizin için dilediğine kim engel olabilir?" Doğrusu şu ki, Allah, sizin yaptıklarınızdan haberdardır. Fetih, 11. / Şu bir gerçek ki, biz seni, bir tanık, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Fetih, 8. / Yalnız Allah'ındır göklerin ve yerin orduları. Azîz'dir Allah, Hakîm'dir. Fetih, 7. / Geri bırakılanlar, ganimetleri almak üzere gittiğiniz zaman şöyle diyecekler: "İzin verin, biz de size uyalım!" Onlar Allah'ın kelamını değiştirmek istiyorlar. De ki: "Bize asla uyamazsınız! Allah önceden de böyle buyurmuştu." Bu kez şöyle diyecekler: "Hayır, siz bizi kıskanıyorsunuz." İşin doğrusu şu ki, onlar çok az anlıyorlar/onlar, az bir kısmı hariç, anlamıyorlar. Fetih, 15. / Ey Peygamber! Küfre sapanlarla ve münafıklarla mücadele et ve onlara karşı sert davran! Varacakları yer cehennemdir onların. Ne kötü dönüş yeridir o! Tahrîm, 9./ Gökleri ve yeri ortaya çıkarandır, Fâtır'dır O. Size, benliklerinizden eşler yapmıştır; davarlardan da çiftler. Bu tarz içinde üretiyor sizi. O'nun benzeri gibi bir şey yoktur. Gereğince işiten, gereğince görendir O. Şûrâ, 11. / Göklerdeki ve yerdeki her şey O'nundur. Öylesine yüce, öylesine büyüktür O! Şûrâ, 4./Tarafımdan söyle: "Ey iman eden kullarım, Rabbinizden korkun! Bu dünya hayatında güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var. Allah'ın toprağı/yeryüzü geniştir. Sadece sabredenlere, ücretleri hesapsız ödenecektir." Zümer, 10./De ki: "Bana, dini yalnız Allah'a özgüleyerek, O'na ibadet etmem/O'nun için iş yapıp değer üretmem emredildi." Zümer, 11./"Ve bana, müslümanların ilki olmam emredildi." Zümer, 12./De ki: "Eğer Rabbime isyan edersem büyük bir günün azabından korkarım." Zümer, 13./De ki: "Ben, dinimi yalnız kendisine özgüleyerek, Allah'a ibadet ediyorum/O'nun için iş yapıp değer üretiyorum." Zümer, 14./"Siz O'nun dışında dilediğinize kulluk/ibadet edin." De ki: "Hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana atanlardır. Dikkat edin! Apaçık hüsranın ta kendisi işte budur." Zümer, 15./Onların üstlerinde ateşten gölgeler, altlarından da gölgeler vardır. İşte Allah, kullarını bundan korkmaya çağırıyor. "Ey kullarım, benden sakının!" Zümer, 16./Tâğuttan, ona kulluk etmekten kaçınıp Allah'a yönelenlere müjde var! Muştula kullarıma! Zümer, 17./Hayır, kurtaramazsınız! Rablerinden sakınanlara gelince, onlar için üst üste bina edilmiş odalar var; altlarından ırmaklar akar. Allah'ın vaadidir bu, Allah vaadine ters düşmez. Zümer, 20./ Görmedin mi, Allah gökten bir su indirdi de onu toprak içindeki kaynaklara ulaştırdı. Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler çıkarıyor. Sonra ekin kurur da sen onu sararmış görürsün. Sonra da onu kuru ufantı haline getirir. İşte bunda, akıl ve gönül sahipleri için mutlak bir ibret var. Zümer, 21./Bu ikisi, iki denizin birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Bunun üzerine balık da denizde bir deliğe doğru yola koyuldu. Kehf, 61./Onlara, şu adamın haberini de oku: Kendisine ayetlerimizi vermiştik; onlardan sıyrılıp çıktı, şeytan da onu peşine taktı; nihayet o, azgınlardan oluverdi. A’râf, 175./Dileseydik onu, o ayetlerle yüceltirdik. Ama o, sonsuza dek kalacakmış gibi,yerküreye bağlandı; iğreti arzularına uydu. Onun durumu şu köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan dilini sarkıtarak solur, kendi haline bıraksan dilini sarkıtarak solur. Ayetlerimizi yalanlayan toplumun örneği işte budur. Bu hikâyeyi anlat ki düşünüp taşınabilsinler. A’râf, 176. /Gözler onu fark edip kavrayamaz. Oysaki O, gözleri görür/bilir. O Latîf'tir, lütfu çok olduğu halde kendisi görülemez; Habîr'dir, her şeyden haberdardır. En’âm, 103./İşte bunun için sen çağrıda bulun/dua et ve emrolunduğun gibi dosdoğru yürü. Onların boş arzularına uyma ve şöyle de: "Allah'ın Kitap'tan indirdiğine inandım. Aranızda adaleti sağlamakla emrolundum. Allah'tır, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz. Bizim amellerimiz bize, sizin amellerinizin size. Bizimle sizin aranızda delil yok. Allah bizi biraraya toplayacaktır/aramızı bulacaktır. Dönüş O'nadır." Şûrâ, 15./Resuller var, hayat ve hatıralarını daha önce sana anlattık; resuller var, hayat ve hatıralarını sana anlatmadık. Allah, Mûsa'ya kelime kelime söz söylemişti. Nisâ, 164.
@libragemini1389
@libragemini1389 2 жыл бұрын
Eğer bir kadın,kocasının sadakatsizliğinden,yahut kendisine sırt çevirmesinden endişe ederse aralarını bir barış girişimiyle düzeltmelerinde kendileri için bir sakınca yoktur. Ve barış hep hayırdır. Nefisler, cimrilik ve doymazlığa hazır hale getirilmiştir. Güzel davranır, sakınıp korunursanız Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdar olacaktır. Nisâ, 128. / Bunlar, Rabbinin sana, hikmetten vahyetmiş olduklarıdır. Allah'ın yanına başka tanrı koyma ki, kınanmış ve kovulmuş bir halde cehenneme atılmayasın. İsrâ, 39./ Biz, gerçeği, Kur'an'da türlü biçimlerde ifade ettik ki, düşünüp anlayabilsinler. Fakat bu onların sadece kaçışlarını artırıyor. İsrâ, 41./De ki: "Eğer onların dediği gibi Allah'la beraber ilahlar olsaydı, o zaman onlar arşın sahibine varmak için elbette bir yol ararlardı." İsrâ, 42./O hep tespih edilen, onların söylediklerinden çok uzak ve çok yüksek; hem de ölçüye sığmayacak kadar yüksek... İsrâ, 43./Yedi gök, yerküre ve bunların içindekiler O'nu tespih ederler. Hiçbir şey yoktur ki, O'nu överek tespih etmesin; fakat siz onların tespihlerini fark edemezsiniz. O Halîm'dir, Gafûr'dur. İsrâ, 44./ Tanrınız bir tek tanrıdır. Böyle iken, âhirete inanmayanlar, kibre saplandıkları için kalpleri inkârcı olmuştur. Nahl, 22./Allah'ın nimetlerini saymaya kalkarsanız, onların sonunu getiremezsiniz. Allah, gerçekten Gafûr ve Rahîm'dir. Nahl, 18./"Her yüksek tepeye/yola şaşılacak bir bina kurarak/bir işaret dikerek mi eğleniyorsunuz!" Şu’arâ, 128./ De ki: "Ortak tuttuklarınız içinde, yaratışa başlayan, sonra, yarattığını çevirip bir daha yaratan kim var?" De ki: "Allah! Yaratışı başlatır, sonra onu çevirip yeniden yaratır. O halde nasıl oluyor da başka bir yöne döndürülüyorsunuz?" Yûnus, 34. / Hud süresi . / Bu Kur'an, Allah'ın berisinden birilerince yalan isnatlarla oluşturulmuş değildir. O, kendinden öncekinin tasdiki ve Kitap'ın ayrıntılı kılınmasıdır. Kuşku ve çelişme yoktur onda. Âlemlerin Rabbi'ndendir o. Yûnus, 37./Yoksa, "onu uydurdu" mu diyorlar! De ki: "Eğer doğru sözlüler iseniz Allah dışında, elinizin yettiklerini de çağırın da onun benzeri bir sure ortaya çıkarın." Yûnus, 38./ De ki: "Ben kendime bile Allah'ın istediği dışında bir zarar verme yahut yarar sağlama gücünde değilim. Her ümmetin bir eceli var. Ecelleri geldiğinde bir saat geri de kalamazlar, ileri de gidemezler." Yûnus, 49./Şöyle söyle: "Diyelim O'nun azabı size gündüzün veya geceleyin gelecektir. Suçlular bunlardan hangisini aceleyle ister?" Yûnus, 50./Göklerin de yerin de mülk ve yönetimi Allah'ındır. Diriltir de öldürür de. Sizin için Allah dışında ne bir dost vardır ne de bir yardımcı. Tevbe, 116./ çekişmeye devem edeçeklerdir . / Nefisler, cimrilik ve doymazlığa hazır hale getirilmiştir. Güzel davranır, sakınıp korunursanız Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdar olacaktır. / İnsanlar bir tek ümmet haline gelmeyecek olsalardı, o Rahman'a nankörlük edenlerin evlerine gümüşten tavanlar çatar, sırtlarına binip yükselecekleri merdivenler/asansörler yapardık. Zuhruf, 33./Evlerine kapılar, üzerlerinde yan yatacakları koltuklar yapardık; Zuhruf, 34./ Sizin yaratılmanız da diriltilmeniz de bir tek canlınınki gibidir. Allah Semî'dir, Basîr'dir. Lokman, 28./ güzel düşünüp ve güzel davranmak . / Hem akıl , hemde gönül sahibi ( yani kaptan kirk ve spock ikisi bir arada ) ./ Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirene. Şems, 7./ Allah'a verdikleri sözü, onu antlaşma haline getirdikten sonra bozanlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi parçalayanlar ve yeryüzünde bozgun çıkaranlara gelince, böyleleri için lanet var. Yurdun en kötüsü de onların olacak. Ra’d, 25./ Ey iman sahipleri! Hepiniz toptan barış içine girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bakara, 208. / Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve özü-sözü bir kişilerle beraber olun. Tevbe, 119./ Akraba bile olsalar, cehennem halkı oldukları açıkça belli olduktan sonra müşrikler için af dilemek ne peygambere yakışır ne de iman edenlere. Tevbe, 113./ Bu şekilde kalplerinizin dayanıklı hale gelmesi umulur ./"Kitap, bizden önce iki topluluğa indirildi. Biz onu okuyup araştırmaktan gerçekten habersizdik." demeyesiniz. En’âm, 156./ Mal ve can ile Allah duşmanlarına Jihad etmeniz gerekiyor en güzel biçimde . Geçmişte çok kez sizler hakkında ; oturun kadınlar ile beraber ayeti geldi , ama ben Çekindim sizlere söylemekten . Geçen bir musluman oldu ve cenazesini firavun taşıdı ve kimse ağzını açamadı . Sizler böyle davrandıkça sizlerin cenazesini’de olduğunuzde firavun taşır ! Bu da kalbinizi parçalar . Dünyanın bilğisini getirin cesaret olmadıktan sonra kaç kuruş eder tebliğiniz . Sizler önden gitmeniz gerekiyor . Bana muslumanlardan ilki olmam emredildi ve sizde bunu örnek alınız , mısvak alarak ançak kendinizi kandırırsınız . "Gir cennete!" denildi. Dedi: "Kavmim bir bilebilseydi? Yâsîn, 26./ Sizlerin duşmanı iman sahibleri değildir ! Sizlerin jihad etmeniz gereken İblis ve iblis orduları’dır . İblis orduları devletin ve ülkedeki dinin başındadır, sizler ise azınlıktasınız ! Lakin savaşın onlarla ki Allah onları sizin ellerinizle perişan etsin ayeti gelmiştir 2 gün evvel . Ey peygamber iman edenleri savaşa teşvik et diye gelmiştir !!! Ama her nedense bunu bir türlü sizlere geçmişte’de anlatamadım , bu sefer anlayaçağınızdan’da şüpheliyim, ne yazık ki . Allah’ın bilğisine mi kibir ve inat etmektesiniz yoksa Musa’ya demişlerdi ya ; Musa sen git Allah’ınla savaş ! Geçmiş alimler oldu ve kazandıkları kendilerine . Şimdi sizlerin eylemleri ve söylemleri önemli, geçerli , Allah’ın yardımını diliyordunuz ve yardım geldi siz ise oturup bakmaktasınız. İslami altın çağ olaçaktır Allah’ın izni , dileği ve yardımı ile . Geçmişte birçok Resuller bir arada gelmiştir . Şimdi de öyle . Gerçi bu dönemde çoğu birbirinden habersizdir, daha uyanmamıştır , eğer kibir ve gururunuzdan vazgeçerseniz onları ve kendinizi görmeye başlayabilirsiniz . Hepinizi ikna olursanuz ve bu şekil davranırsanız çok bereketli bir dua olaçaktır bu , aksi halde belki sizleri yok eder ve yerinize başka bir kavim getir . / Kim var Allah'a güzel bir şekilde borç verecek? Ve Allah böyle birinin verdiğini birçok kez katlayarak artıracaktır. Allah, kabz haliyle kısar, bast haliyle açıp genişletir. Ve yalnız O'na döndürülürsünüz. Bakara, 245. / yani buğun bakarak rahatlıkla şunu söyleyebiliriz ; geçmişteki Halifelerin, sahabelerin tırnağı olamasınız , çünkü onlar canlarını ortaya koyarlardı ./ Allah yolunda savaşın ve bilin ki Allah, herşeyi duyar, her şeyi bilir. Bakara, 244./ Bir korku ve endişe duyarsanız yürüyerek veya binit üzerinde kılın. Güvene kavuştuğunuzda bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah'ı zikredin. Bakara, 239./ Peygamberleri onlara dedi ki: "Allah, Tâlût'u size kral gönderdi." Şöyle konuştular: "O bizim üzerimizde nasıl saltanat kurabilir? Yönetimde biz ondan daha çok hak sahibiyiz. Ona bir mal genişliği de verilmemiştir." Peygamber dedi ki: "Allah onu seçip size üst olarak gönderdi. Onu bilgi ve beden gücü yönünden üstün kıldı." Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah, mülkü genişletendir, her şeyi bilendir. Bakara, 247./Nebileri onlara şöyle söyledi: "Onun mülk ve saltanatının belirtisi o Tabut'un size gelmesidir. Onun içinde Rabbinizden bir huzur, Hârun hanedanının, Mûsa hanedanının bıraktığından bir kalıntı vardır. Onu melekler taşır. Eğer iman sahipleri iseniz, bunda sizin için elbette bir ibret vardır." Bakara, 248./Câlût ve ordusuyla karşılaştıklarında şöyle yakardılar: "Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır. Ayaklarımızı yere sağlam bastır. Ve küfre sapanlara karşı bize yardım et." Bakara, 250./İşte bunlar Allah'ın ayetleri. Onları sana hak olarak okuyoruz. Yemin olsun ki sen, gönderilen elçilerdensin. Bakara, 252./ Görünen o ki sizlerin çoğu Allah’ın beş bin meleklerle sizlere destek veririm ayetini inkar eden bir ummetsiniz ! Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk ki, gerçeği görüp bilerek inananlardan olsun. En’âm, 75. / tüm dünyaya baya gösterilmiştir bu geçtiğimiz dönemde göklerin ve yerin melekutu , yoksa gördüğünüzü mu inkar etmektesiniz . İsrailoğulları’nı Allah denizi yardı ve arasından geçirdi ve ona rağmen imtihan edildiler dana ile ve 40 yıl çölde dolaştıllar ve Allah onları hem güneşten korudu hemde karınlarını doyurdu çölde . / Nûh dedi: "Binin içine! Onun akıp gitmesi de demir atması da Allah'ın adıyladır. Benim Rabbim elbette ki Gafûr'dur, Rahîm'dir." Hûd, 41./ aranızda önde gidenler vardır ve onlar üstüne alınmasınlar , zaten onları Allah biliyor .
@ins202
@ins202 2 жыл бұрын
Allah razı olsun hocam kurtulmak istediğim bir imtihan var... Allah beni Salih kullarından eylesin
@amine220ful
@amine220ful 2 жыл бұрын
Allah razi olsun coook hayirli oldu bu konusmaniz cok aydinlatdi beni
@nuraybagc1356
@nuraybagc1356 2 жыл бұрын
Selamun aleykum hocam sizi seviyoruz memleketimi çok güzel anlattınız Allaha emanet
@libragemini1389
@libragemini1389 2 жыл бұрын
Kuşkusuz, benim kullarım üzerinde senin hiçbir sultan olmayacaktır." Vekil olarak Rabbin yeter. İsrâ, 65./ Göğün ve yerin O'nun emriyle ayakta durması da O'nun ayetlerindendir. Sonra sizi bir çağrıyla davet ettiğinde siz yerden hemen çıkacaksınız. Rûm, 25./Yaratmaya ilk başlayan/yaratılanları ilk yaratan O'dur. Sonra onları çevirip yeniden yaratacaktır. Bu O'nun için çok da kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce örnekler/en yüce sıfatlar O'nundur. O'dur Azîz, O'dur Hakîm... Rûm, 27./ 27 Onlara Âdem'in iki oğlunun haberini de gerçek olarak oku. Hani, ikisi birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmişti, ötekinden kabul edilmemişti. "Seni mutlaka öldüreceğim." dedi. Öteki: "Allah sadece takva sahiplerinden kabul eder." dedi. 28 Beni öldürmek için elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatmayacağım. Şu bir gerçek ki, ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." 29 "Ben istiyorum ki, sen benim günahımı da senin günahını da yüklenip ateş halkından olasın. İşte budur zalimlerin cezası!" 30 Nihayet nefsi onu kardeşini öldürmeye ısındırdı, o da onu öldürdü. Böylece hüsrana uğramışlardan oldu. 31 Derken, Allah, kardeşinin cesedini nasıl saklayacağını ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. O dedi ki: "Vay be! Şu karga kadar bile olamıyor muyum ki, kardeşimin cesedini saklayayım." Bu arada, pişmanlık duyanlardan olmuştu. 32 İşte bu yüzden biz, İsrailoğulları üzerine şunu yazdık: Kim bir kişiyi, bir kişiye karşılık yahut yeryüzünde bir fesat sebebiyle olmaksızın öldürürse, insanları toptan öldürmüş gibidir. Ve kim bir kişiye hayat verirse insanlara toptan hayat vermiş gibidir. Andolsun, resullerimiz onlara açık-seçik kanıtlar getirmişlerdir. Ama onlardan birçoğu bunun ardından da yeryüzünde zulüm ve azgınlığa sapmaktadır. ( Maide ) /Ne olurdu, bunlar, Allah ve resulünün kendilerine verdiklerine razı olsalardı da şöyle deselerdi: "Allah bize yeter. Allah bize lütfundan verecektir; resulü de. Zaten biz, gönlümüzü yalnız Allah'a bağlamışız." Tevbe, 59./ Şöyle yakar: "Rabbim! Beni, gireceğim yere doğruluk-dürüstlükle sok, çıkacağım yerden doğruluk-dürüstlükle çıkar. Katından bana yardımcı bir güç/kanıt ver." İsrâ, 80./Ve de ki: "Hak geldi bâtıl yıkılıp gitti. Bâtıl, yok olmaya zaten mahkûmdu." İsrâ, 81./ 61 Hani, meleklere: "Âdem'e secde edin!" demiştik; onlar da secde etmişlerdi. Ama İblis secde etmemiş, şöyle demişti: "Çamur olarak yarattığın kişiye secde mi ederim?" 62 Yine dedi: "Şu benden üstün kıldığına bir baksana! Yemin olsun, eğer beni kıyamet gününe kadar ertelersen, onun soyunu, pek azı hariç, hükmüm altına alacağım." 63 Allah buyurdu: "Defol git! Onlardan kim sana uyarsa, cezanız cehennem olacaktır. Ne de mükemmel ceza." 64 "Onlardan güç yetirdiğini sesinle yerinden oynat. Atlıların ve yayalarınla yaygara çıkarıp üzerlerine çullan. Mallarda, evlatlarda onlara ortak ol, onlara ha bire vaatte bulun." Şeytan onlara bir aldanıştan başka ne vaat eder ki?! 65 "Kuşkusuz, benim kullarım üzerinde senin hiçbir sultan olmayacaktır." Vekil olarak Rabbin yeter. 66 Rabbiniz odur ki, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde gemiler yürütüyor. O, size karşı gerçekten çok merhametlidir. 67 Denizde size bir zorluk dokunduğunda, O'nun dışındaki tüm yalvardıklarınız ortadan kaybolur. Fakat O, sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. İnsan çok nankördür. 68 Peki, kara tarafında sizi yere geçirivermesinden yahut üstünüze çakıl savuran bir kasırga göndermesinden emin misiniz? Sonra kendinize hiçbir vekil bulamazsınız. 69 Yoksa sizi bir kez daha oraya gönderip üstünüze kırıp geçiren bir fırtına salarak, inkâr ettiğinizden dolayı sizi boğmayacağından emin misiniz? Sizin adınıza, bizden bunun öcünü alacak birini de bulamazsınız. 70 Yemin olsun, biz, âdemoğullarını onur ve üstünlükle donattık, onları karada ve denizde binitlerle yükledik. Onları, güzel ve temiz rızıklarla besledik. Ve onları, yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık. ( İsra ) ./ Allah, iman sahiplerinin Velî'sidir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfre sapanlara gelince, onların dostları tâğuttur ki, kendilerini nurdan karanlıklara çıkarır. Bunlar cehennemin dostlarıdır. Orada uzun süre kalacaklardır onlar. Bakara, 257./Şu bir gerçek ki, insanların İbrahim'e gönülce en yakın olanları, elbette ona uyanlar, bu peygamber, bir de iman sahipleridir. Allah, müminlerin Velî'sidir. Âl-i İmrân, 68./Sizden iki takım, korku ile bozulmak üzereydi. Halbuki Allah onların Velî'siydi. Müminler yalnız Allah'a güvenip dayansınlar. Âl-i İmrân, 122./De ki: "Göklerin ve yerin Fâtır'ı olan o yaratıcıdan, o yedirip doyuran ama kendisi yedirilip beslenmeyen Allah'tan başkasını mı velî edineyim?" De ki: "Bana, İslam'ı/Allah'a teslim olmayı seçenlerin ilki olmam emredildi." Ve sakın şirke sapanlardan olma! En’âm, 14./Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden birtakım velilerin ardına düşmeyin. Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz! A’râf, 3./1 Yemin olsun incire, zeytine, 2 Tûr-i Sîna'ya, 3 Ve şu güvenli kente ki, 4 Biz insanı, gerçekten en güzel bir biçimde yarattık. 5 Sonra da onu düşüklerin en düşüğüne/aşağıların en aşağısına çevirip attık. 6 İman edip hayra ve barışa yönelik iş üretenler müstesna. Bunlar için kesintisiz bir ödül vardır. 7 Böyle iken dini sana ne yalanlatır? 8 Allah, yargıçların en güzel hüküm vereni değil mi? ( Tin ) /1 Yerküre, o sarsıntıyla sarsıldığı zaman, 2 Ve toprak, ağırlıklarını çıkardığı zaman, 3 Ve insan: "Ne oluyor buna?" dediği zaman, 4 İşte o gün yerküre, tüm haberlerini söyler/anlatır. 5 Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir. 6 O gün insanlar, yapıp ettikleri kendilerine gösterilsin diye kümeler halinde ortaya fırlayacaklardır. 7 Artık, kim bir zerre miktarı hayır üretmişse onu görür. 8 Ve kim bir zerre miktarı şer üretmişse onu görür. ( Zil Zal ) ./ O Allah'tır ki, rüzgârları gönderir de onlar, bulutu savurur. Sonra Allah o bulutu gökte dilediği gibi yayıp döşer, onu parça parça eder. Nihayet sen onun arasından yağmurun çıktığını görürsün. Sonra onu kullarından dilediğine ulaştırdığında onlar, müjde almış gibi sevinirler. Rûm, 48./1 De ki: O, Allah'tır; Ahad'dır, tektir! 2 Allah'tır; Samed'dir/tüm ihtiyaçların, niyetlerin, övgülerin, yakarışların yöneldiği tek kuvvettir! 3 Ne doğurmuştur O, ne doğurulmuştur! 4 Hiç kimse O'nun dengi ve benzeri olmamıştır, olamaz! ( İhlas ) ./ Saat gelip kıyamet koptuğu gün, günahkârlar dünyada bir saatten başka kalmadıklarına yemin ederler. Onlar işte böyle çevriliyorlardı. Rûm, 55./ Sûra üflenmiştir; Allah'ın dilediği kimseler dışında göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yere yıkılmıştır. Sonra sûra bir daha üflenmiştir. İşte hepsi ayağa kalkmış bakıyorlar. Zümer, 68./Herkesin yapıp ettiğinin karşılığı tam verilir. O, onların neler yaptıklarını daha iyi bilmektedir. Zümer, 70./Ve sûra üflendi. İşte bu, geleceği vaat edilen gündür. Kâf, 20./Her benlik, yanında bir güdücü, bir de tanık olduğu halde gelir. Kâf, 21./Siz, ikiniz! Tüm nankörleri, inatçıları cehenneme atın! Kâf, 24./ O gün, yer çatır çatır yarılıp onlardan çabucak uzaklaşır. Bu yalnız bizim için kolay olan bir haşretmedir. Kâf, 44./Biz onların neler söylediklerini çok iyi biliyoruz. Sen onların üstüne bir zorba değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara sadece Kur'an'la öğüt ver. Kâf, 45./Yemin olsun, biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı günde yarattık. Ve bize hiçbir yorgunluk dokunmadı. Kâf, 38./Artık onların söylediklerine sabret ve Güneş'in doğuşundan önce de batışından önce de Rabbinin hamdiyle tespih et! Kâf, 39./O gün cehenneme: "Doldun mu?" deriz. O ise: "Daha yok mu?" der. Kâf, 30./ Ve cennet, takva sahiplerine yaklaştırılmıştır; hiç uzak değildir. Kâf, 31./Görmediği halde Rahman'dan ürperen ve Allah'a yönelik bir kalp getiren herkese... Kâf, 33./Esenlikle girin oraya! Sonsuzlaşma günüdür bu. Kâf, 34./ Haykıranın çok yakın bir yerden sesleneceği günü dinle! Kâf, 41./ O gün o müthiş sesi hak olarak dinleyecekler. Ortaya çıkış/diriliş günüdür bu. Kâf, 42./Biz, evet biz hayat veriyoruz, biz öldürüyoruz. Ve dönüş yalnız bizedir. Kâf, 43./Hayır, sandığı gibi değil! Biz onun parmak uçlarını da tam bir biçimde düzenlemeye gücü yetenleriz. Kıyâme, 4./ 53 Hayır, öyle şey olmaz! Doğrusu şu ki, âhiretten korkmuyorlar. 54 Hayır, iş, sandıkları gibi değil! O bir öğüt verici/bir düşündürücüdür. 55 Dileyen düşünür onu, öğüt alır. 56 Ve onlar, Allah'ın dilediği dışında, öğüt alamazlar. Sakındırmaya ve affetmeye ehil olan O'dur. ( Müddessir ) /İnsan için tablolar/levhalar/ekranlar sunandır o/deriyi yakıp kavurandır o. Müddessir, 29./ Siz, ikiniz! Tüm nankörleri, inatçıları cehenneme atın! Kâf, 24./
@libragemini1389
@libragemini1389 2 жыл бұрын
Ey insanlar! Sizi de sizden öncekileri de yaratan Rabbinize ibadet edin ki, korunabilesiniz. Bakara, 21./ Ey iman edenler! "Râina!" demeyin, "Unzurna!" deyin/"Bizi davar gibi güt!" diye konuşmayın, "Bize bak!" diye konuşun ve dinleyin. Kâfirler için korkunç bir azap vardır. Bakara, 104. Ehlikitap'ın küfre sapanlarıyla müşrikler, Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Ama Allah, rahmetini dilediğine özgüler. Allah, büyük lütfun sahibidir. Bakara, 105./Biz bir ayeti siler, unutturur veya ertelersek ondan daha iyisini veya onun bir benzerini getiririz. Allah'ın her şeye gücü yeter olduğunu bilmedin mi? Bakara, 106./Bilmedin mi ki göklerin de yerin de mülk ve saltanatı yalnız Allah'ındır. Sizin için Allah'tan başka ne bir velî vardır ne de bir yardımcı. Bakara, 107./Yoksa siz de resulünüzden, daha önce Mûsa'dan istekte bulunulduğu gibi isteklerde bulunmak mı diliyorsunuz?! İmanı küfürle değiştirmeye kalkan, yolun dosdoğrusunu saptırmış olur. Bakara, 108./Namazı/duayı yerine getirin, zekâtı verin. Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz her hayrı, Allah katında bulacaksınız. Hiç kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. Bakara, 110./"Yahudi yahut Hıristiyan olandan başkası cennete asla giremeyecek." dediler. Bu, onların hurafeleri/anlamını bilmeden okuyuşları/kuruntularıdır. De ki onlara: "Eğer doğru sözlü iseniz hadi getirin susturucu kanıtınızı!" Bakara, 111./Ey iman sahipleri! Sabra ve namaza/duaya sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkunuz olmasın ki, Allah sabredenlerle beraberdir. Bakara, 153./Ey insanlar! Yeryüzündeki nimetlerden temiz ve helal olmak şartıyla yiyin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o size açık bir düşmandır. Bakara, 168./Ey iman sahipleri! Size verdiğimiz rızıkların temizlerinden yiyin ve -eğer yalnız O'na kulluk/ibadet ediyorsanız- Allah'a şükredin. Bakara, 172./Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazılmıştır. Hür kişiye karşılık hür, köleye karşılık köle, dişiye karşılık dişi... Kim kardeşi tarafından herhangi bir şekilde affa uğrarsa, bu durumda örfü izlemek ve affedene en güzel biçimde bir ödeme yapmak gerekir. İşte bu, Rabbinizden size bir hafifletme ve bir rahmettir. Kim bundan sonra azgınlık ve düşmanlık ederse onun için korkunç bir azap vardır. Bakara, 178./Ey aklı ve gönlü işleyenler, kısasta sizin için hayat vardır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır. Bakara, 179./Ey iman sahipleri! Oruç sizden öncekiler üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır. Bakara, 183./Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda haccı kendisine gerekli kılarsa hacda kadına yaklaşmak, kötülüğe sapmak, kavga ve çekişmeye girmek yoktur. İyilik olarak yaptığınızı Allah bilir. Azık edinin. Hiç kuşkusuz azığın en güzeli takvadır. Ey akıl ve gönül sahipleri, benden sakının! Bakara, 197./Ey iman sahipleri! Hepiniz toptan barış içine girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bakara, 208./Ey iman edenler! Alış-verişin, dostluğun, şefaatin olmadığı o gün gelmeden önce size verdiğimiz rızıktan infak edip dağıtın. Küfre sapanlar zalimlerin ta kendileridir. Bakara, 254./Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir. Biz size, herşeyi açık seçik gösteren bir ışık gönderdik. Nisâ, 174./Ey Ehlikitap! Resulümüz size geldi. Kitap'tan saklamış olduklarınızın çoğunu size ayan-beyan açıklıyor; çoğundan da geçiyor. Şu bir gerçek ki, size Allah'tan bir ışık ve apaçık bir Kitap gelmiştir. Mâide, 15./Gaybın anahtarları O'nun yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde olanı da bilir. O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Toprağın karanlıklarındaki bir dâne, yaş ve kuru her şey apaçık bir Kitap'ın içindedir. En’âm, 59./Düşünmediler mi ki, o arkadaşlarında cinnetten eser yok. Apaçık bir uyarıcıdan başkası değildir o. A’râf, 184./Bir iş ve oluşta bulunsan, Kur'an'dan bir şey okusan; herhangi bir iş yapsanız, siz ona dalıp gitmişken biz üstünüzde mutlaka tanıklarız. Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey, ondan daha küçüğü de daha büyüğü de Rabbinden uzakta/gizli kalmaz; tümü apaçık bir kitaptadır. Yûnus, 61./Gerçek, katımızdan onlara geldiğinde şöyle demişlerdi: "Hiç kuşkusuz, bu, apaçık bir büyüdür." Yûnus, 76./Elif, Lâm, Râ. O apaçık, apaydınlık Kitap'ın ayetleridir bunlar. Yûsuf, 1./Ve de ki: "Ben, evet ben, apaçık konuşan bir uyarıcıyım!" Hicr, 89./Yemin olsun ki, biz, onların, "Kur'an'ı ona bir insan öğretiyor" demekte olduklarını biliyoruz. Nispet etmeye uğraştıkları adamın dili yabancıdır. Oysaki bu, apaçık Arapça bir dildir. Nahl, 103./Kullarıma de ki: En güzel olan neyse onu söylesinler. Çünkü şeytan, aralarına yamukluk sokar. Şeytan, insan için apaçık bir düşmandır. İsrâ, 53./İşte sana gerçeği apaçık gösteren Kitap'ın ayetleri... Şu’arâ, 2./Küfre sapanlar şöyle dediler: "Kıyamet saati bize gelmez!" De ki: "Hayır, öyle değil! Gaybı bilen Rabbime yemin olsun ki, o size mutlaka ve mutlaka gelecektir! Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile Rabbimden gizli kalmaz. Zerreden daha küçük veya daha büyük hiçbir istisna olmamak üzere, her şey apaçık bir Kitap'ta belirlenmiştir; Sebe’, 3./Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/layık olamaz da. Ona vahyedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kur'an'dan başka şey değildir; Yâsîn, 69./Şöyle dediler: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir." Sâffât, 15./Şu bir gerçek ki, biz sana apaçık bir fetih nasip ettik. Fetih, 1./Allah'a ve resulüne karşı gelenler, kendilerinden öncekilerin çarpılıp tepelendikleri gibi çarpılıp tepeleneceklerdir. Biz, gerçekleri apaçık gösteren ayetler indirmişizdir. Küfre sapanlar için, rezil edici bir azap vardır. Mücâdele, 5./Meryem oğlu İsa'nın da şöyle dediğini hatırla: "Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim. Benden önce Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmet adında bir elçiyi müjdeleyici olarak gönderildim." Fakat İsa'nın müjdelediği elçi onlara apaçık deliller getirdiğinde: "Bu, katıksız bir büyüdür!" dediler. Saff, 6./Bu böyledir. Çünkü resulleri onlara apaçık deliller getirip dururken onlar: "Bir insan mı bize kılavuzluk edecek?!" deyip küfre saptılar ve yüz çevirdiler. Ve Allah hiçbir şeye muhtaç olmadığını gösterdi. Allah, sınırsız zenginliğin, sonsuz övgülerin sahibidir. Teğâbun, 6./De ki: "Rahman'dır O, O'na inandık biz ve yalnız O'na güvendik. Yakında bileceksiniz kimmiş apaçık sapıklığın içinde." Mülk, 29./Gören kişi için cehennem apaçık ortaya çıkarılmıştır. Nâzi’ât, 36./Yine yemin olsun, onu gözünüzle apaçık göreceksiniz! Tekâsür, 7./Ey insan, sen Rabbine varmak için çok didinecek, sonunda O'na kavuşacaksın! İnşikâk, 6./Ey giysisine bürünüp kenara çekilen! Müddessir, 1./Ey giysisine bürünüp yatan! Müzzemmil, 1./Ey Peygamber! Küfre sapanlarla ve münafıklarla mücadele et ve onlara karşı sert davran! Varacakları yer cehennemdir onların. Ne kötü dönüş yeridir o! Tahrîm, 9./Ey iman edenler! Etkili öğüt veren bir tövbe ile Allah'a yönelin. Umulur ki Rabbiniz, çirkinliklerinizi ve günahlarınızı örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. O gün Allah, peygamberi ve onunla birlikte inananları utandırmayacaktır. Onların ışığı önlerinden ve sağ yanlarından koşup gelir. Şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Işığımızı tamamla ve bizi bağışla! Sen her şeye Kadîr'sin, her şeye gücün yeter." Tahrîm, 8./Ey iman sahipleri! Kendilerinizi ve ailelerinizi öyle bir ateşten koruyun ki, yakıtı insanlarla taşlardır. O ateşin başında çok katı, çok sert melekler vardır. Onlar, kendilerine emir verdiği konuda Allah'a isyan etmezler ve emredildikleri şeyi yaparlar. Tahrîm, 6./ Ey Peygamber! Allah'ın sana helal kıldığı şeyi, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek neden haramlaştırıyorsun? Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. Tahrîm, 1./Allah onlar için şiddetli bir azap hazırladı. Artık Allah'tan korkun, ey iman etmiş akıl ve gönül sahipleri! Allah size bir Zikir/bir uyarıcı/bir düşündürücü indirmiştir. Talâk, 10./Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız, sizi, Allah'ı anmaktan/Allah'ın zikri olan Kur'an'dan alıkoymasın! Böyle bir şey yapanlar, hüsrana uğramışların ta kendileridir. Münâfikûn, 9
@farukdertli9558
@farukdertli9558 2 жыл бұрын
Kaza namazı diye bir namaz yok
@mayknayk8103
@mayknayk8103 2 жыл бұрын
Dua ile kaderinin değişmesi kaderindendir.
@libragemini1389
@libragemini1389 2 жыл бұрын
"Hemen Firavun'a gidin, şöyle deyin: 'Âlemlerin Rabbi'nin resulleriyiz biz." Şu’arâ, 16./ İşte sana gerçeği apaçık gösteren Kitap'ın ayetleri... Şu’arâ, 2. Onlar iman etmiyorlar diye kendini üzüntüden tüketir gibisin. Şu’arâ, 3. Eğer istersek gökten üzerlerine bir mucize indiririz de boyunları onun önünde perişanlıkla eğilip kalır. Şu’arâ, 4./O Rahman'dan kendilerine söze bürünmüş yeni bir hatırlatma gelmeye dursun, ondan mutlaka yüz çevirirler. Şu’arâ, 5./Ve hiç kuşku yok, senin Rabbin gerçekten mutlak Azîz, mutlak Rahîm'dir. Şu’arâ, 9./Mûsa dedi: "O hem sizin Rabbinizdir hem de önceki atalarınızın Rabbidir." Şu’arâ, 26./Firavun dedi: "Şu size gönderilmiş bulunan resulünüz gerçekten tam bir deli." Şu’arâ, 27./Mûsa dedi: "Eğer aklınızı işletirseniz O, doğunun, batının ve bunlar arasındakilerin de Rabbidir." Şu’arâ, 28./Dedi: "Benden başka ilah edinirsen, yemin olsun seni zındanlıklar arasına atarım." Şu’arâ, 29./Nihayet büyücüler belirlenen bir günün, belirlenen bir vaktinde bir araya getirildi. Şu’arâ, 38./Halka da: "Siz de toplanır mısınız?" denildi. Şu’arâ, 39./"Sanıyoruz ki, büyücülere uyacağız, eğer galip gelirlerse." Şu’arâ, 40./ Bunun üzerine onlar, iplerini ve değneklerini ortaya attılar ve dediler: "Firavun'un onur ve yüceliği aşkına biz, evet biz galip geleceğiz." Şu’arâ, 44./Mûsa da asasını attı. Bir de ne görsünler, o onların hüner olarak ortaya getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor. Şu’arâ, 45./Bunun üzerine büyücüler, secdelere kapandılar. Şu’arâ, 46./Dediler: "İnandık âlemlerin Rabbi'ne." Şu’arâ, 47./"Mûsa'nın ve Hârun'un Rabbine." Şu’arâ, 48./Firavun haykırdı: "Ben size izin vermeden ona inandınız ha! Anlaşıldı, o sizin hepinize sihirbazlığı öğreten büyüğünüz. Yakında bileceksiniz. Yemin olsun, ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlamasına keseceğim ve yemin olsun sizi toptan asacağım." Şu’arâ, 49./Mûsa'ya şunu vahyettik: Kullarımı geceleyin yola çıkar. Mutlaka peşinize takılacaklar. Şu’arâ, 52./İki topluluk birbirini görecek hale gelince, Mûsa'nın adamları seslendi: "İşte şimdi yakalandık!" Şu’arâ, 61./Mûsa dedi: "Hayır, asla! Rabbim benimledir, bana kılavuzluk edecektir." Şu’arâ, 62./Bunun üzerine Mûsa'ya, "Asanla denize vur!" diye vahyettik. Deniz hemen yarıldı, her dalga kümesi kocaman bir dağ gibi oldu. Şu’arâ, 63./Ötekileri de oraya yaklaştırdık. Şu’arâ, 64./Mûsa'yı ve beraberindekileri toptan kurtardık. Şu’arâ, 65./Sonra ötekileri boğduk. Şu’arâ, 66./Bunda elbette bir ibret vardır ama onların çoğu inanmış kimseler değildi. Şu’arâ, 67./Ve şüphesiz, senin Rabbindir O mutlak Azîz, mutlak Rahîm. Şu’arâ, 68./Hani babasına ve toplumuna şöyle demişti: "Siz neye ibadet ediyorsunuz?" Şu’arâ, 70./"Şüphesiz onlar benim düşmanım. Ama âlemlerin Rabbi dostum." Şu’arâ, 77./De ki: "Sizi gece ve gündüz Rahman'dan kim koruyabilir?" Hayır, hayır! Onlar, Rablerinin zikrinden/Kur'an'ından yüz çeviriyorlar. Enbiyâ, 42./Yemin olsun, senden önceki resullerle de alay edilmiştir. Sonunda, onlarla eğlenenleri, alay konusu yaptıkları şey kuşatıverdi. Enbiyâ, 41./De ki: "Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum." Ama sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler ki! Enbiyâ, 45./ 51 Yemin olsun, İbrahim'e daha önceden, doğruyu bulma gücünü vermiştik. Onu bilmekteydik biz. 52 Babasına ve toplumuna şöyle demişti: "Şu başına toplanıp durduğunuz heykeller de ne?" 53 Dediler: "Atalarımızı onlara kulluk/ibadet eder bulduk." 54 Dedi: "Vallahi, siz de atalarınız da açık bir sapıklık içine düşmüşsünüz." 55 Dediler: "Sen gerçeği mi getirdin yoksa oynayıp eğlenenlerden biri misin?" 56 Dedi: "Hiç de değil! Sizin Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir ki, onları yaratmıştır. Ben de bunlara tanıklık edenlerdenim." 57 "Allah'a yemin ederim, sırtınızı dönüp gidişinizden sonra, putlarınıza bir oyun çevireceğim." 58 Sonunda onları parça parça etti. Yalnız en büyüklerini bıraktı ki, dönüp ona başvurabilsinler. 59 Dediler: "Tanrılarımıza bunu yapan kesinlikle zalimlerdendir." 60 Dediler: "Onları diline dolayan bir genç duymuştuk. Kendisine 'İbrahim' deniyor." 61 Dediler: "Halkın gözleri önüne getirin onu ki, açıkça görebilsinler." 62 Dediler: "Tanrılarımıza bunu sen mi yaptın, ey İbrahim?" 63 Dedi: "Hayır, ben değil. Şu büyükleri yapmıştır onu. Hadi, sorun onlara eğer konuşabiliyorlarsa!" 64 Bunun üzerine kendi benliklerine döndüler de şöyle dediler: "Siz, zalimlerin ta kendilerisiniz." 65 Sonra, yine kendi kafalarına döndürüldüler: "Vallahi, sen de bilirsin ki, bunlar konuşamazlar." 66 İbrahim dedi: "Siz, Allah'ın berisinden, size hiçbir şekilde yarar sağlamayan, zarar veremeyen şeylere mi tapıyorsunuz?" 67 "Yazıklar olsun size ve Allah'ın berisinden taptıklarınıza! Siz hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?" 68 Dediler: "Yakın bunu! Eğer birşey yapacak kişilerseniz, ilahlarınıza yardım edin." 69 Biz de şöyle dedik: "Ey ateş, İbrahim'e bir serinlik ol, bir selam ol!" ( Enbiya ) / Göklerde ve yerde bulunan herkes, Rahman'a kul olarak gelecektir. Meryem, 93./ 9 Ulaştı mı sana Mûsa'nın haberi? 10 Hani, bir ateş görmüştü de ailesine şöyle demişti: "Bekleyin! Gözüme bir ateş ilişti. Olabilir ki, ondan size bir kor parçası getiririm, yahut onun üzerinde bir kılavuz bulurum." 11 Onun yanına geldiğinde kendisine "Mûsa!" diye seslenildi. 12 "Benim ben, senin Rabbin! Hadi, pabuçlarını çıkar; sen kutsal vadide, Tuva'dasın." 13 "Ve ben seni seçtim; o halde vahyedilecek olanı dinle!" 14 "Hiç kuşkulanma ki ben Allah'ım! İlah yoktur benden başka! O halde bana ibadet et ve namazını/duanı, beni hatırlayıp anmak için yerine getir." ( Taha ) ./ Şanı yücedir o Allah'ın ki toprağın bitirdiklerinden, onların öz benliklerinden ve nice bilmediklerinden bütün çiftleri yaratmıştır. Yâsîn, 36./"Ben, sizin Rabbinize iman ettim, artık dinleyin beni!" Yâsîn, 25./Bir zaman, cinlerden bir topluluğu, Kur'an'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Onu dinlemeye hazır hale geldiklerinede: "Susup dinleyin!" dediler. Dinleme bitirilince de uyarıcılar olarak kendi toplumlarına döndüler. Ahkâf, 29./ Bu böyledir, çünkü Allah hakkın ta kendisidir. O, ölüleri diriltiyor ve O, herşey üzerinde kudretiyle egemendir. Hac, 6./Ve saat mutlaka gelecektir. Kuşku yok onda. Ve Allah kabirlerdeki şuurlu varlıkları diriltecektir. Hac, 7./Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ındır. Allah Muhît'tir, her şeyi çepeçevre kuşatmıştır. Nisâ, 126./Güneş, kendine özgü bir durak noktasına/bir durma zamanına doğru akıp gidiyor. Azîz, Alîm olanın takdiridir bu. Yâsîn, 38.
@revanziya9597
@revanziya9597 2 жыл бұрын
Merhaba hocam. Ben ancak farz namazları kılıyorum. Bu nə kadar doğrudur.
@enguzelilahiler7469
@enguzelilahiler7469 2 жыл бұрын
Allah razı olsun hocam hayırlı akşamlar olsun inşallah amin 🌹🤲
@ayseakdogan6546
@ayseakdogan6546 2 жыл бұрын
Hoca lütfen peygamberimizden kaç yüzyıl sonra mezhepler ortaya çıktı onu bi açıklar mısınız
@hayatisarnk8483
@hayatisarnk8483 2 жыл бұрын
Kuran da hangi ayette namaz çeşitleri var...?Yok sünnet-adak-farz-kaza gibi şey yok.Görüşlere göre. Kimin görüşleri.İçine ettiniz Din in.Palavra larla milleti ateist ve deist yarattınız! Dinsizsiniz hepiniz.Hüküm çıkıyormuş.Hepimiz din sizsiniz.Onlarca mezhep,yüzlerce tarikat,binlerce cemaat.Birleştirici olan din leri sapkın emelleriniz ve para-mal-mülk için parçalayıp savaştırdınız insanları aldatarak.Yeter artık.Sapkın lıklarınızı bırakın.Milletin de Namusundan ,Malından,Mumkunden,Çoluk çocuğundan,Bade lemekten elinizi cekin.Her palavra da Hz.Muhammed de böyle yapıyordu diye Peygamberimiz suçlamayın.Lâdini soytarılar.