Kanın canın ile yazdığın tefsirleri ALLAH'U TEÂLA bizlere ulaştırdı en güzel şekilde okuyup amel etmek nasip olur İNŞAALLAH
@Semiha496 күн бұрын
👍🙏
@islamucar16096 күн бұрын
Allah razı olsun ebeden rahmet eylesin mekanı cennet olsun mübarek hocamızın ❤MAŞAALLAH ❤İNŞAALLAH
@Mikqil7 күн бұрын
Gerçekten İslam Dinini Unutturmamak için Çok Çalışmış Birisi Kaç kez Öldürmeye ve Zehirlemeye Çalıştılar
@ondererturk07977 күн бұрын
Allah rahmet eylesin mekanın cennet olsun üstadım
@tofiqdasdemirov30138 күн бұрын
👍👍👍👍💯💯💯❤️❤️❤️❤️🤝🤝🤝
@Emrullahozbey8 күн бұрын
İbrahim bin Ethem hz filminden
@ibrahim4729 күн бұрын
❤❤❤❤❤❤❤
@Ebabil_185910 күн бұрын
Bizler hz. Mehdi döneminde geldik..🤲 #HilafetiMuhammediye Selam olsun Said Nursi hz.
@tayfunkna830810 күн бұрын
Nerde böyle insanlar
@Emrullahozbey10 күн бұрын
İbrahim bin Ethem hz filmi
@YaseminKOC-zi2vp11 күн бұрын
İyiki geldin üstadım ELHAMDÜLLAH
@asdsads-u3912 күн бұрын
çok üzücü bir durum gerçekten.. keşke ülkemize darbe yapılmasaydı.. asılması gereken İskilipli Atıf Hoca değildi.
@AbdurrahmanKarasu-i2b13 күн бұрын
ALLAH TEKTİR VE BÜYÜKTÜR❤❤❤❤❤❤
@AbdurrahmanKarasu-i2b13 күн бұрын
SELAMÜN ALEYKÜM
@orhanaksu763813 күн бұрын
Şeyh Mehmet Celali Efendi den de Allah Razı olsun.
@orhanaksu763813 күн бұрын
Hatası ortaya çıkan şeyh şöyle der ben demedim bu öğrenci henüz ders öğüt alacak kıvamda değil hala ders verme derdinde😊
@orhanaksu763813 күн бұрын
Cennetin çocukları için bu dünya cehennem miş. Kimimiz hissediyor kimimiz habersiz. Cehennemde olduğumuzun. Özgür Gazze Özgür Filistin.
@yurdagulkose637814 күн бұрын
Üstadım binlerce sana selam olsun.
@CengizSELCUK_717610 күн бұрын
Amin elfu elfi selâmlar olsun Yâ eyyuhel Üstad
@sunaaydn808815 күн бұрын
Rabbım Rahmet eylesin mekanı cennet olsun Rabbım peygamber Efendimize komşu eylesin Aminnn inşallah Rabbım bizleride sefaatlerine nail etsin inşallah
@EsraTunca-q2n15 күн бұрын
Aziz üstadım benim
@SabriÖNER-q6p15 күн бұрын
Mevlam mekanı cennet eylesin duvasiyla bizlerıde onunla beraber Hz Muhammed Aleyhisselama komşu eylesin amin ecmeın inşallah amin mübarek zat Bediüzzaman hazretleri saidi nürsi mekanı cennet olsun inşallah 🤲🤲🤲🤲🤲🤲
@fatmatekdal58116 күн бұрын
Zafer bey dediklerinizi anlamakta zorlanıyorum. Arka müzik sesinizi bastırmış. Düzelme ihtimali varsa iyi olur.
@suayipakkan675816 күн бұрын
😂😂😂 mahkeme tutanakları böyle demiyor
@CengizSELCUK_717615 күн бұрын
e tabii ki en ucuz ama kesin çözüm yolu olan vatan haini diyecek....
@idrizaliev937716 күн бұрын
Merak ettiģim tek bir şey var ,Acaba her gün 20,tane dilenci gelsa ,,aynısını,mı yapacaksınız
@Mehemmed-6ğ6717 күн бұрын
Allah nefsimize hakim olma hissini esirgemesin İnsallah.Amim
@AygülBakıcı17 күн бұрын
Canım üstadım😢❤❤❤❤❤❤❤
@tv33BSN17 күн бұрын
Bediüzzamân’ın Mîrân aşîret reîsi Mustafa Paşa’ya gitmesi, 1893-94 yıllarında gerçekleşir. Miran Aşîreti, Mardin’in Cizre kazası civarında -o zaman- çoğu göçebe halinde yaşayan bir aşîretti. Bu aşîret Cizre’nin etrafının kadim yerlisi meşhur Buhti aşiretinin bir koludur. Mustafa Paşa da Hamidiye paşalarındandır. Bu aşiretin yayla hududu o zamanlarda Cizre’den ta Siirt’in Pervari ve hatta Bediüzzaman’ın doğduğu nahiyesi lsparit’e kadar uzadığını söylerler.1 Bediüzzamân’ın Mîrân aşîret reîsi Mustafa Paşa’ya gitmesi, 1893-94 yıllarında gerçekleşir. Mîrân aşîret reîsi Mustafa Paşa’ya gitmeden evvel Kubbe-i Hasiye’de ilginç bir rüyâ görür. Bu rüyâ keramet kudreti ile rüyâ haletinin birleştiği bir hâldir. Rüyâda Kutb-u Âzam Abdülkadir Geylâni Hazretleri kendisine bir emir verir. Bu bir rüyâdan daha çok Şeyh Abdülkādir-i Geylânî Hazretleri’nin kerâmet kudretiyle verdiği mânevî bir emirdi ve hemen yerine getirilmesi gerekiyordu. Bediüzzaman “Şeyh Abdülkādir-i Geylânî Hazretleri’nden rü’yâda aldığı emir üzerine Mîrân aşîreti reîsi Mustafa Paşa’ya gider. Mustafa Paşa’nın niçin geldiği sorusuna; “Sizi hidâyete getirmeye geldim. Yâ zulmü terkle namazını kılacaksın veyâhud seni öldüreceğim” cevâbında bulunur.2 Bu hadisenin daha detaylı hâli şöyle cereyan etmiştir: ”Bir gece Şeyh Abdülkādir-i Geylanî Hazretleri’ni rü’yasında görür ve kendisine hitâben: Şeyh Hazretleri: “Molla Saîd! Mîrân Aşîreti Reîsi Mustafa Paşa’ya gidiniz. Ve kendisini tarîk-ı hidâyete da‘vet ediniz. Ve kendisine, yaptığı zulümden vazgeçerek namâza, emr-i ma‘rûfa müdâvim olmasını tavsiye ediniz. Aksi takdirde öldürünüz!” Molla Saîd, bu rü’yâyı görür görmez hemen tedârikini yaparak Mîrân Aşîreti’ne doğru Tillo’dan hareket eder. Mumâileyhin3 çadırına gider. Kendilerinin orada bulunmadığından biraz istirâhatdan sonra Mustafa Paşa içeri girer. Bütün hâzırûn kıyâm ettikleri hâlde, Molla Saîd yerinden bile kımıldanmaz. Kendisinin nazar-ı dikkatini celble, aşîret binbaşılarından Fettâh Bey’den kim olduğunu sorar. Fettâh Bey, Meşhûr Molla Saîd olduğunu bildirir. Hâlbuki, mumâileyh4 ulemâdan fevkal‘âde müteneffir(nefret eden) idi. Şübhesiz bunun da üzerine dahâ fazla kızdıysa da izhâr etmemekde idi. Molla Saîd’e niçin buraya geldiğini sorunca, cevâbında Molla Saîd: “Sizi hidâyete getirmeğe geldim. Yâ zulmü terkle namâzını kılacaksın veyâhûd seni öldüreceğim” demesinden hiddetlenerek dışarı çıkar. Biraz dolaştıktan sonra yine çadıra gider ve Molla Saîd’e niçin geldiğini tekrâr sorar. Molla Saîd: “Sana söyledim yâ! Onun için gelmişim.” Mustafa Paşa: (Çadırın direğinde asılı bulunan kılınca işâret ederek) “Bu pis kılıçla mı?” Bediüzzamân: “Kılınç kesmez, el keser.” cevâbında bulunmuş. Mustafa Paşa tekrâr dışarıya çıkarak biraz gezindikten sonra içeri gider.”5 Bediüzzamân’ın Cezîre (Cizre) âlimleriyle münâzarası 1894’te gerçekleşir. “Mustafa Paşa: “Benim Cezîre’de âlimlerim var. Eğer hepsini ilzâm ettinse senin dediğini yaparım ve illâ seni nehre atarım.” Molla Saîd: “Bütün ulemâyı ilzâm etmek benim haddim olmadığı gibi, beni de nehre atmak sizin haddiniz değildir. Fakat ulemâya cevâb verince sizden bir şey isterim. O da bir mavzer tüfengidir ki şâyet sözünden durmaz isen onunla seni öldüreceğim.” Bu muhâvereden sonra atlarına binerek Cezîre’ye giderler. Yolda kat‘iyyen Molla Saîd’le konuşmaz. Bânî Hânı dedikleri mevkie gelince yorgunluğundan Molla Saîd orada biraz yatar. Uykudan uyanır uyanmaz etrâfında bütün âlimler kitâbları ellerinde beklediklerini görür. Biraz görüştükten sonra hâzırûna çay ikrâm edilir. Cezîre âlimleri ise Molla Saîd’in şöhretini işittikleri için mebhût(şaşkın) bir vaz‘iyyetde çaylarını bile unutarak Molla Saîd’in suâline intizâr etmekte idiler. Molla Saîd ise çayı içmekte iken dalgın dalgın karşısında bulunduğu bir-iki bardak çayı da içer. Mustafa Paşa, hocalarına hitâben: Ben okumuş değilim, fakat Molla Saîd’in mücâdelesinde mağlub olacağınıza şimdi hükmettim. Zîrâ bakıyorum ki, siz düşünmekten çaylarınızı unuttuğunuz hâlde, Molla Saîd kendi bardağını içtikten başka diğer iki-üç bardağı da içti. Bunun üzerine biraz latîfe etdikden sonra Molla Saîd bu âlimlere karşı: “Efendiler! Bendeniz va‘d etmişim, hiç kimseye suâl sormam.6 Binâen-aleyh cevâbınıza muntazırım” der. Hâzır hocalar kırka karîb suâl sormuşlardır. Umûmuna cevâb verdikden sonra, bir suâlin cevâbını sehven yanlış söylediği hâlde karşısındakiler doğru telakkî ederek tasdîk etmişlerdi. Meclis dağılınca Molla Saîd derhâtır eder. Hemen kendilerinin arkası sıra giderek: “Afv edersiniz, bir suâlin cevâbını yanlış söylediğim hâlde farkına varmadınız.” Cevâblarını tashîh etmiştir. Ve dediler: “Hakkıyla şimdi bizi ilzâm ettiniz.” Sonra onlardan bir kısmı nezdlerinde ders okumaya başlamışlar. Bundan sonra Mustafa Paşa, ahdi mûcibince kendilerine bir mavzer tüfengi ihdâ eder ve sözlerinden çıkmaz oldular.”7 Bediüzzaman bir seneye yakın Cezire ve civarında kalır.
@tv33BSN17 күн бұрын
Bediüzzaman’ın Mardin’de Ulu Cami’nin yüksek minaresine çıkıp minarenin şerefesinin üzerinde gezmesi kalabalık bir ahali tarafından izlenir. O sırada hâdiseyi haber alan ve oraya gelen jandarmalar müdahale ederler. Molla Said’i doğru valiye götürürler. Vali zaten böyle bir anı bekliyor olmalı ki, hemen askerleri ve atları hazırlatır. Molla Said’i bir ata bindirirler. Ellerini arkasına bağlarlar. Ayaklarını da atın karnının altına birbirine gaydalarlar. Yanına iki tane de silâhlı asker (Fatih ve İbrahim) verip Bitlis’e doğru yola çıkarırlar. Bu, Molla Said’in elleri ve ayakları bağlı olarak yaptığı ilk yolculuktur. Hadisenin detayını takip edelim. Bediüzzaman Hazretleri 1312 Hicrî; 1895 Milâdî tarihinde Mardin’den Bitlis’e nefyedilmesi esnasında kerametvâri bir hâdise yaşanır. Mardin’den Bitlis’e nefyi esnasında Savur’un Ahmedî Köyü yakınlarından geçerken namaz vakti gelir. Molla Saîd namaz kılmak için kelepçelerin açılmasını ister. Hadise şöyle cereyan ediyor: “Bediüzzaman Mardin’de siyasetle uğraşmakta idi. Ve ilk hayat-ı siyâsiyesi Mardin’de başlamıştır. Bunun üzerine bir mutasarrıfın pençe-i kahrıyla elleri bağlı, taht-el hıfz Bitlis’e nefyedildi. Jandarmalarla yolda giderken namaz vakti hulûl etmiş ve jandarmalara namazı kılmak için ayağını kayıdlardan açılmasını ihtâr etmiş ise de mümanâatta bulunmuşlardır. Bunun üzerine ellerini atar, demir kaydı bir mendil gibi açarak onlara gösterir. Muhafızlar bu hâli, keramet addedip hayretler içinde kaldılar. Molla Said ise muhafızlara tüfenklerinin teslim edilmesini emrederken jandarmalar teslimiyetle rica ve istirham etmişler. “Biz şimdiye kadar muhafız idik. Bundan sonra hizmetçiniziz.” diye Bitlis’e geldi”1 Bir gün Bediüzzaman’a soruldu: “Kaydı nasıl açtın?” Dedi: “Ben de bilmem. Fakat, olsa olsa namazın kerâmetidir.” 2 Hâdise başka bir kaynakta şöyle geçer: “İki jandarma arkadaşıyla yoluna devam eden bu üçlü kafile, Meşhur Şeyhmus-u Anzelî nâmındaki zatın medfun bulunduğu ziyaretgâh mevkiine, yâ da sağlam rivayet olan Mardin Savur kazası Ahmedî Köyü civarına yaklaşınca, öğle namazı vakti hulûl eder. Molla Said-i Meşhur, jandarma muhafızlarından, namazını eda etmek için kelepçelerini açmalarını talep eder. Fakat jandarmalar, şüphelenerek açamayacaklarını bildirirler. Bunun üzerine hiddete gelen Molla Said, kelepçeleri bir mendil gibi açarak önlerine atar. Bu vak’ayı, bizzat içinde bulunmuş jandarma neferi İbrahim’den şahsen dinleyen Molla Abdülmecid Efendi hâtıra defterinde şöyle kaydetmiştir: “Mardin’den Bitlis’e nefyedilirken, muhafızlarından jandarma İbrahim ile bir gün Diyarbakır’da, kahvede konuşurken hikâyeyi şöyle nakletti: - Delikanlı Said’i Mardin’den Bitlis’e menfiyen götürmekle me’mur edildim. Bir jandarma arkadaşım daha vardı. Said’i bir ata bindirerek ayaklarını atın karnının altında kaydettik, gittik. Yolda öğle namazını kılmak için: - “Ayaklarımı açın!” dedi. Biz açmadık, kızdı. Nasıl yaptı bilmedik, baktık ki ayağını açtı, aşağı indi. Biz korktuk, bir şey söyleyemedik. Ne ise abdestini aldı, namazını kıldı. Yine atına bindi ve: “Geliniz kaydı ayağıma vurunuz!” dedi. Fakat biz kaydı vurmadık, öylece Bitlis’e götürdük.3 Yeğeni Merhum Abdurrahman ise, Bediüzzaman’ın Bitlis’e varışını ve sonrasını şöyle devam ettirir: “Muhafızlar bu hâli keramet sayarak hayretler içinde kalırlar ve: “Biz şimdiye kadar muhafızlarınız idik. Bundan sonra hizmetçileriniziz” dediler. Öylece Bitlis’e gelirler. 4 Son Şahitlerden Mustafa Sevilen anlatıyor: “Kelepçelerin nasıl açıldığını sordum” “Sebilürreşad Mecmuası’nda, Üstad’ın gençlik senelerinde Mardin’de jandarmalarla sürgün edilmesinin tafsilatını okumuştum. Yazıda, namaz vakti girince Üstad, namaz için kelepçelerin çözülmesini istiyor, fakat jandarmalar kelepçeleri açmıyorlar. Bunun üzerine Genç Said kelepçeleri bir mendil gibi açarak yere atıp, abdest almak için çeşmeye yöneliyor. Jandarmalar, ‘Aman efendimiz bizi affedin, biz şimdiye kadar sizin muhafızınız idik, bundan sonra hiz- metkârınızız’ diyerek tekrar tekrar af ve özür diliyorlar. “Ben bu hâdiseyi kendilerinden sordum. Bana şu cevabı lütfettiler: “Beyefendi oğlum, ben Hazret-i Kur’ân’ı kendime rehber etmiş, Allah’a teveccüh etmiş bir kimseyim. Hakikaten böyle bir hâdise başımdan geçmişti. Kıbleye dönüp, duâ ettim, sonra bir de baktım kelepçeler açılmış. Kelepçeleri jandarmaya verdiğim zaman jandarma korktu.”5 Hafız Namık Şenel anlatıyor: “Yine Hasan Hüsnü Mola diye bir zat anlatmıştı. Üstad Hazretleri Bitlis’e eli bağlı olarak getirilirken namaz kılmak için jandarmalardan kelepçeyi çözmelerini istiyor. Onlar da kabul etmeyince Üstad Hazretleri kelepçeyi kırıyor, namazını kılıyor. Ben de Üstad’a böyle bir şeyin olup olmadığını sordum. Üstad Hazretleri (hadiseyi doğrularken) belki de namazın kerametidir’ diye cevap verdi.” 6 Dipnotlar: 1- Tarihçe-i Hayat, 2013, s. 72. 2- Tarihçe-i Hayat, 2013, s. 72. 3- Hatıra Defteri, Molla Abdülmecid, s. 11-12. 4- Mufassal Târihçe-i Hayâtı, Cilt-1,1998, s. 124. 5- Necmeddin Şahiner, Son Şahitler, Cilt-3,
@hasim_34117 күн бұрын
ŞERİAT KOL KESİYOR DİYE YAYGARA ÇIKARANLAR LAİKLİĞİN ŞAPKA İÇİN KESTİĞİ BAŞLARA SES ÇIKARMAZLAR
@Elmarİbayev-o6n19 күн бұрын
Ne verirsən onu alırsı sayqı ve yardım gibi❤
@resadeliyev402120 күн бұрын
Verdiyin qədər geri gelir gelsin gelmesin biz yaxsiliq edək bizə o iksanlarin duasi yeterlidir ne xos Allahi sevmek onun yolunda yaxsiliq etmek
@sureyyaruzgar20 күн бұрын
Emeğinize yüreğinize sağlık hocam
@SezaiEtis21 күн бұрын
Palavracı molla Sait dedeigim hangi Sait
@Alparslan_dogruyol21 күн бұрын
Bu yammyamlar iyice cıvıttılar!
@emrahsoltanov21 күн бұрын
😢😢😢
@drcunda121 күн бұрын
Eğer mana alemi ve O'na giden yol gösterilse idi, 🌹 Bu dünyada bir tek kişi bile bir an kalmak istemezdi. RUMI
@suayipakkan675821 күн бұрын
Türk düşmanları fetva verirken ne demiş bu zihniyet bir Türk öldürmek 70 gâvur u öldürmek kadar sevaptır demiş
@ersatyilmaz115021 күн бұрын
kadinda hic dilenci hali yok yarim kilo makyaj car suratinda
@S1x111222 күн бұрын
Şimdiki zenginler bile aç gözlü
@salihboyraz907922 күн бұрын
Bunların pili bitti bunu hangi i. Ne koydu buraya üzerinden para kazanacak
@Hikmet-y2s22 күн бұрын
Hello😊
@RehimeCavadzade-g2j22 күн бұрын
❤❤❤
@yamachkochovali929322 күн бұрын
Бан бу киза ашиким чук гузал кизмиш
@yucelakbas815823 күн бұрын
ALLAH CC RAZI OLA
@mstafasahin690723 күн бұрын
Arap yalanlari uydur uydur kandir
@abdulludba813523 күн бұрын
Mustafa kemalmi? O imana gelmez,
@yucelakbas815823 күн бұрын
ALLAH CC RAZI OLA
@ahmeterol587623 күн бұрын
İhtiyaçtan fszlasını zenginler alır Zaten bu dünyanın sıkıntısı açları doyuramamak değil yokları doyuramadığımızdan geliyo