Oturub bir taşın üzerine bahtsızlığıma ağladım, Sonra gelip,geçen insanları seyrettim. Herkes biraz yanlızdı Herkes biraz yanlışdı kendi çapında. Daha öğlendi ben acıdan kıvrandığımda... Görüyordum herkesin içini, Seziyordum herkesin tanrısını. Kimi acısına tapıyordu Kimileri sevincinden dört köşe. Herkes kendi yalanına mahkumdu Herkesin acısı kendi kilosundan büyükdü.. Oturdum bir taşın üzerine sigara yaktım Sokakta içilen sigaranın külleri avuçlara dökülür, Acını bir nebze yumuşaltmak için. Avazım çıktığınca bağırma istedim sonra. Sonra düşündüm bir ses varmı ki,tanrıya kadar ulaşıcak. Sövdüm sonra cesaretsizliyimi. Korkumu yenemedim öğlenden akşama akşamdan sabaha. Öğlece oturdum durdum bir taşın üzerinde. Kıyamet yakındı anladım. Kimilerine gec geliyordu ölüm, Kimilerine erkenden misafirdi azrayil. Anladım sonra dengelerin bozuk olduğunu. Sustum sonra. Ağzıma hiç almadım yaşamak sözünü. Kendi içimde döndüm durdum kimsesizliğimde. Oturdum bir taşın üstünde gördüm herkesin telaşını. Sigaram bitti acuçlarım kül taplasına çevrildi. Kaltım taşın üzerinden sonra. Bir üzerine oturduğum taştan özür diledim kabalık ettiğim için. Bir kendime kızdım ağzıma aldığım için yaşamak sözünü. Öğlece bitti gitti tüm olanlar hiç beni şaşırtmadan. Hiç beni kırıldığım yerden onarmadan.. Görüyordum kimseler umursamıyordu hiçbirşeyi. Kimseler bile bakmıyordu etrafına. Sigaram bitti. Bende yürüdüm gittim. Bende öldüm gitti öğlenin vaktinde kalabalığın içinden geçerek kendi içime doğru..

Şişdim derken,içimdeki yanlızlıktı dedim,anlamadınız.. Yüzümü astım,ipini fiyatı arttı.. Konuştum cam kırıkları ağzımı kesti. Varsın ölüm uzaklaşsın benden,ne yazar. Dilimi keser,gözlerime mil çekerim yine akşamları. Nasıl olsa ben susarım yine dargın gecelerde. Heyhat bin kelimelerce susarım,gözlerim konuşur, Ölürüm yine doğulurum yaşamda yerimi bulmak için Ve hep dargın kalırım gecelere. İsmini koyamam isimsiz gecelerin uykusuzluğunun..

Aradım,arandım.. Sonra sarhoş oldum hiç bilmediyim sokağın hiç bilmediyim bir meyhanesinde. Caddeler soğuktu. Ürperiyordu benim gibi gece. Dolaştım durdum kentin sokaklarında. Sarhoştum ya Takmıyordum hiçbirşeyi. Şarkılar mırıldandım, Bir kediyi sevdim, Gökyüzüne ıslık çaldım muhabbet olsun diye. Akşamı sabah ettim, Yine seni düşündüm. Bu böylece sürdü gitti sittin sene. Ne benim sarhoşluğum değişti, Ne sokaklardan vazgeçe bildim, Ne sen çıktın aklımdan.. Ben hep böyle oldum. Bu Böylece sürdü gitti sittin sene. Ben hep seni düşündüm. Seni,sonra yine seni. Bu hep böyle sürdü gitti..

I. ismini koymadığım günlerde yazdım isimsiz şiirlerimi, Boyuna gebermişlik vardı yaşamımda. Hem kendim ölmüştüm, Hem duygularım can çekişiyordu.. Hava da güzeldi ölmek için. Ne barut kokuyordu,ne kan. Birşeyler vardı korktuğum ölürken, Bilmediğim,ama korktuğum birşeyler.. II. Size ne anlatsam,neden bahsetsem ki,şimdi? Dakikaları kovalamamdan mı? Yoksa ölmeğime ramak kala saniyleri öpmeyimden mi? Zamanı tutup,saklamak için çok gec artık. Avuçlarımdan silinip,gitmiş yaşamımın hatrı sayılır izleri.. Görüyorum,gökyüzü artık mavi değil o,kadarda. Koyu bir reng almış tüm gökyüzü.. III. Tüm şiirlerimi bahtımın kararan günlerinde yazdım, Siz anlayın içimde ki,hayat yorgunluğunu.. Taş duvarlar ardında bir gerçek buldum, Yüzümü asdım yağmurlu günlerde utançdan arınmak için. Korktum,öldüm,yeniden hayata doğdum. Ama bu gün son kez ölüyorum korkularımı bir kenara koyup, Bu defa son defa arınıyorum tüm yaralarımdan. Son kez gözlerimi kapatıyorum, Belki,yeniden doğmak için daha güneşli günlere..

Devler ülkesinde küçücük bir gölge kadarım, Duvardan duvara geziyorum.. Bir bilinmezlik var elimin değdiyi her şeyde.. Kimliksizliğim kör eder akşamın esaretine saklanmış beni. Bunca gözegörünmemezlik iyi mi? Bilmiyorum ben. Sesimi çıkarsam kurşuna dizerler, Sussam gün batımında kaybolup,giderim,yok olurum. Minicik bir ihtimal benim böyle huzursuz bir sevdadan huzurlu bir kavuşmaya atlamam. Kimine engel taş duvarlar çıkar, Kimine engeller kapkara bir çukur. Bana rüzgarlar,yağmurlar düşman kesildi. Topuğuma kadar belirginleşen bu hissizlik yankı uyandırmıyor kendi içimden başka bir yerlerde. Ben neden gölge oldum ki, Neden gün işığı beni evlat edendi? Ya da ben annem belledim sabahları üzerime vuran gün şafaklarını. Tıpkı bir anne gibi uyandırıyordu çünki beni her sabah pencereme vuran gün eş. Ben onu anne edindim, O,beni yavrusu diye bildi.. Ben ona sığındım kara gecelerden kopub, O,beni gölgeye çevirdi. Böylece büyüdüm gittim işte. Gençliyimede böyle kavuştum. Bir gölge kadar kaldım. Hiç kopmadım gün işığından. Ne güneşin bağrında yanıp,kül oldum, Ne gölge olmaktan vazgeçtim yaşam boyu. Öylesine savruldum gittim güneşli günlerde. İhtiyaç duymadım rüzgara uçmak için. Zaten bana verilmişti gökyüzü. Benimdi tüm hasretli gökyüzü. Duvardan duvara gezerim yine. Gah gökyüzüne çekilirim sabahları, Gah duvardan duvara gezerim yine öğlen olunca. Böylece yaşar giderim kendimden başkasına yük olmadan. Bir bilinmezlik olur yine elimin değdiyi her yerde. Bir gölge kadarım sanki devler ülkesinde..

Arkamdan bir fatihayı eksik bırakan insanlara küskün öleceğim, Kuşların gözyaşları habercisi olucak cennetimin. Kedilerin önüne bir tas yemek koymam ilgilendirir mi tanrıyı acaba? Hiç bilmiyorum.. Kim ne anlamış iyilikten? Sevabı kim tartmış ki,ağırlığını bilsin. Varsın geçsin zaman böyle tedirgin böyle huzursuz. Ellerimi kıran bu çaresizlik boğazıma dolansın bir sarmaşık gibi.

Temmuz bize göre değildi, Ağustosada kanımız kaynamadı zaten.. İleride eylül var daha,sonbahar gelicek. Üşüyücek yine ellerin,kızaracak burnun,biliyorum. Benimse buzullarla kaplı olucak parmak uçlarım.. Sen başını omuzuma yaslayınca ısınacak, Benimse parmaklarım saç tellerinde dolaşınca.. Böylece geçecek tüm zaman. Sessiz ve huzurlu bir şekilde. İncinmeyecek ne aylar ne mevsimler.. Akıp gidecek tüm bu olanlar. Bizi hiç düşündürmeden.. Bizi hiç kırmadan,dağıtmadan. Büsbütün geçecek..

Kendime bir meşguliyet bulsam, Vazgeçsem seni sevmekten iyi olur. Gün olur korkutur beni yalnızlık. Gün olur ben bıçak dayarım onun boğazına. Günler böylece akıp gider hiç uyutmadan beni. Var mı seni unutmak için bir iş? Var mı sesini unutturacak başka bir ses? Kendime bir iş edinsem, Seni sevmekten başka bir işim olsa, Vazgeçsem seni sevmekten,iyi olur..

Değerli yazarımız bize çok şey katdınız teşekkürler

Bir gün uçmazsa kuşlar, Üzülün olur mu? Bir sabah gökyüzünü mavi göremezseniz bilin ki,bir şair bıraktı şiir yazmayı. Ah benim ince sızım Ah benim derdim Sende bıktın değil mi benden? Nedir bu bir birimizden ayrılamayışımız? Beni anlamıyor bu yağmurlar Eski fotograflardan kalma sevinçlerim var Kasa kasa hüzün saklıyorum kendime kışlık Kaç sonbahar öldüm bilmedi kimseler Cebimdeki son parayıda bağışladım kedilerin aç kalmaması için Sonra döndüm kendimi doyurdum kırgın ümitlerimle Susadım,hayatın zehrini içtim sevda şerbeti yerine. Türküler söyledim ayarsız sesimle bıktırdım geceyi Sokaklar eşlik etti bana avazı çıktığınca Kaç gece daha devam eder bu hasret bilmiyorum Galiba bende bu kalabalık içinde yavaş yavaş gözden kayboluyorum..

Kitapligimda Sait Faik in tum kitaplari mevcut. Kendisi ile alakali her kitap ve dergi de...Ama her kitabevinde Sait usta hangi rafta acaba, Orhan Veli de yaninda mi diye bakiyorum hala. Yok böyle bir usta, yok yok..

canım çekiyor diye sevemem seni bartu

Bir kaç dakikada koca bir yaşamı anlata bilmek,...🌏

Niye çarşıya inemiyor

neredeyse her gün buradayım, dinlemeden günü bitiremiyorum. iyi ki var oldun sait faik ❤

Seslendirme harika

Çok güzel seslendirilmiş

Temas...

Sevgili Onur Bey, İlk işinizin edinilen bu güzel intiba ile, sizin perspektifinizden daha nice şey seyretmeye talip dostları temsilen bir hatırlatma geçmek istedim: Bilmediğimiz muhabbet sahalarınızdan bizi tez vakitte haberdar etmeniz temennisi ile...

Sen kalk yüz yıllık ülkenin bin yıllık fotoğrafını çek. Olacak şey değil a. Var olasın. Bir ömürden bir ömür çıkarmışsın daha ne olsun...

Mükemmel müzik, tarifi imkansız bir bütünlük sağlıyor

Aşık olduğum öğretmenim bunu dinletirken bana “İnsanlar birbirine yasaktır, canım çekiyo diye öpemem seni güzel çocuk” kısmını vurgulu söyledikten sonra çarptı kalbim derin derin

kardeşim bir belgesel yapmissiniz elinize emeğinize sağlik ama konusmalari anlamiyoruz. en azindan bir alt yazi koysaydiniz.

Bu müzik, beni kendine aşık etti. Dinlerken sanki hızlı bir film karesi akıyor önümde. Gerçekten muhteşem 👏👏👏👏👏 her nota ayrı bir söz ayrı bir anıya vurgu yapıyor sanki, sakin ama hüzünlü, hep güneşe bakan umutlu. 🌎😊

Bazı geceler uyumadan önce belgeselinizden parçaları dinleyip kuşları, Burgazada'yı, insan cıvıltısını düşlüyorum. Her birini en içimde hissediyorum. O yüzden yeni bir video öyle iyi geldi ki... Teşekkürler !

güncellemeleriniz için sonsuz teşekkürler🙏🏻

Kütüphaneye ne zaman girsem hiç okumamışım gibi Sait Faik arar gözüm,elim... Defalarca okumak onu ne güzel 🍃 Rahmetle anıyoruz büyük abi❤️

Bu hükümetle yeşil konusunda Sait abi haklı çıkıcak galiba..

hüsnüniyetle anıyoruz Büyük Abi ...

İzlemekten vazgeçmeyeceğim ve izletmek, daha çok kişinin görmesi için hep çaba göstereceğim bir çalışma. Emeğinize sağlık

💙💋

Bundan dört yıl öncesinde kıymetli yazarımızın semaver adlı öykü kitabının kliniğini yapmıştım, esasen bir tez calismamdi, çalışmaya hocamızın tavsip ettiği kitaplarla başladım ve birçok güzellikleri çalışma esnasında yaşadım. Sevmeyi öğretti, her sevginin insanla başlayıp insanla bittiğini, kuşlarla, balikcilarla harikulede adalarla... Özetle sevmeyi öğretti, hem de doyasıya. Rahmetle ve minnetle anıyorum.

Abi bu adam niye çarşıya inemiyor?

Belgesel silindi mi?Neden bulamıyorum?🙄

Bi an haber spikeri gibi sadece noktalama işaretlerine uyarak okuyan bi ses çıkacak diye aklım çıktı. Ama mühteşörr!

Bu videolara gelişigüzel müzik koymanın tek sebebi hikaye, şiir ya da masalı doğru okuyamamaktır. Bu örnekte olduğu gibi...

Ah be Saitim

Filmdeki nolatar daha tokdu sanki o müziği nerden bulabiliriz?

Bu müziği arıyordum bir kaç gündür teşekkür ederiz hatırlatılan duygular için meğersem sözler, ne çok şey katyormuş şarkıya hayatımıza. :) <3

Şu arkadaki PİYANONUN ADINI SÖYLEYİN

Bir insanın iç sesiyle dertleşip yazması büyük bir yalnızlık. Ya da onun dünyasına hakim bir hayatı yaşayanlar ancak anlar..

Işıklar içinde uyu güzel adam. Bize "Dünya değişiyor dostlarım." diye seslenişinin ardından çok zaman geçti. Öyle çok şey değişti ki Sait Ağabey, görsen dönmek istemezsin.

Ama bu çok özel♥️♥️ Ah bu insan yüzleri...

SAİT FAİK VE SÖZ VERMİŞTİM KENDİ KENDİME YAZI BİLE YAZMAYACAKTIM ....SÖZCÜKLERİ HER BİR NOTADA HARF HARF DÖKÜLÜYOR YÜREĞİMİZE VE YAZMASAM DELİ OLACAKTIM DEDİRTİYOR BIKMADAN USANMADAN.YÜREĞİNİZE SAĞLIK .İKİ YILDIR BU MÜZİĞİ ARAMADIĞIM YER KALMAMIŞTI.

teşekkür ederiz♡

Çok hoş müzik 🥰 belgeseli de sinema da izleyen şanslilardanim✌️😃

Çok teşekkür ederiz Onur bey

İşte ben de tam olarak bu müziği arıyordum, teşekkürler. İlk defa bir videonun ilk izleyeni oldum bu arada, video da bu olunca güzel hissettirdi. Hadi +1 atın da şuraya sabitlensin bari hakettiğimi düşünüyorum ;)

okunacak kitaplar olsa da, paran olmasa da evin var... var da var ama sen sıkıntını bunlarla geçirmek istemezsin ki.

ah bu yasaklar! Kendi kendimize, başkasının bize, bizim başkalarına, devletin tebaasına, tebaanın devletine, belediyenin hemşerisine, hemşerinin belediyeye koyduğu, koyacağı yasaklar!.. Yasaklarla çevrili bu dünyada yaşayamasak yasaksız yaşayamazdık. Halbuki hayvanlar, hele ehlileri yasaksız ne güzel yaşıyorlar. Hafif, cilve gibi, o da boğaaz derdinden olan zırıltılardan başka, gel keyfim, gel, yaşamıyorlar mı? Yasakları kabul ettik. İnsanoğlu için yasaklı hayvandır da diyebiliriz. Mikroplar bile birer yasak değil mi? Aşklar yasaktır. Gün olur, sular, yemişler bile yasaktır. İnsanlar birbirine yasaktır. Canım çekiyor diye öpemem seni güzel çocuk! Canım çekiyor diye giremem sana deniz, göğsüm zayıftır; doktor yasağı. Canım çekiyor diye içemem, körkütük oluncaya, aklı boğuncaya kadar; karaciğer yasağı. Canım çekiyor diye bir vapura binip Haydarpaşa'ya, oradan tabana kuvvet Van'a kadar gidemem. Yollarda geberirim.. Çarşıya inemem. Çarşıyı Allah kahretsin. Karamanlı bakkal bıyıklarına inciler dizdirse dizdirebilir. saçlarına altın yaldız yaldızlatsa yaldızlatabilir. Bütün vücudunu gümüşle kaplatabilir. Gümüşün lafımı olurmuş?