Rabbim ebeden razı olsun. Gerçekten çok müthiş tespitler şahsen çok istifade ettim

Allah razı olsun.

Hamdullah hiç aynaya bakiyor musun? Kumpasçı fetöculere, sinav sorularini calip devletin kadrolarini peşkeş ceken fetöculere karsı çıkmadan hic kimseye vereceğin ders yok, hamdullah.

İyi yayınlar...

Teşekkürler ağzınıza sağlık

Allah razı olsun

Allah razı olsun hocam hiç kimseyi incitmeden hatasını söylemek , ortaya konuşup herkesin bir nebze olsun ben ne yapıyorum yahu demesini sağlamak ancak bu kadar güzel anlatılır.Agziniza sağlık.❤❤

Hocam Allah istikametten ayırmasın. Sa’yinizi gayretinizi arttırsın.

Taylesanlı dedikleri bunlardır belki de… napalım bize de bunlara katlanmak düştü

❤️❤️❤️❤️❤️👏👏👏👏👏🙏🙏🙏🙏🙏

15 Temmuz öncesi hangi istrğiniz iktidar taŕafından yerine getirilmedi?!

ABD NİÇİN FETÖCÜLERİ BAĞRINA BASIYOR VE KUCAK AÇIYOR ?! İSRÂİL'E DE?! BENZERLİK YOK MU?!

Siz Genelkurmay imamlığı yaptınız mı yapmadınız mı?

Allah razı olsun

DİN ADINA YAPILAN EN BÜYÜK SÖMÜRÜ “Yardımlaşma Duygusu” Tarikatlar- Cemaatler / TİCARET- İBADET DENGESİ Dini oluşumlar, tarikatlar, cemaatler, samimi dindar insanların, dini duygularının bir lider etrafında toplanması ile teşekkül eder. Tarikat ve cemaatlerin ilk sermayeleri; Bu insanların yardımlaşma, zekat ve infaklarının buraya Kanalize edilmesi ile oluşur. İnsanların yardımlarını buralara vermelerinin altında çok çeşitli nedenler vardır. Bu nedenlerin en büyüğü “Allah Rızası için yardım ederek Cennete gitme inancıdır” Bu inanç neredeyse bütün dinlerin ortak paydasıdır. Kur’an’ı Kerimde ise bu konu bir çok ayette işlenmiştir. Kuran’a göre yardımlaşmada öncelik bellidir. Bakara / 177 : İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki,…. (Allah’ın rızasını gözeterek) akrabalara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, zekat verir …Müttakiler ancak onlardır! Rûm / 38 : O halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah’ın rızasını isteyenler için bu, en iyisidir. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir Haşr / 7: Allah’ın, …. verdiği ganimetler, …..yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz. Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın azabı çetindir. Kuran’a göre öncelikli olarak kimlere yardım yapılacağı çok net belliyken , Yardımsever insanlar, aslında çoğu kendileri muhtaç durumda oldukları halde!, inançları veya inandırılmaları nedeniyle, CAMİ/KURAN KURSU/ yapıyoruz diye yola çıkan tarikat ve cemaatlere bu yardımları yaparlar. Böylece, cemaat ve tarikatların ilk sermayeleri tamamen karşılıksız verilen bu paralardan teşekkül eder. Halbuki karşılıksız vermekte ölçü; yukarıdaki ayetlerde çerçevesi çizildiği gibi akrabalara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, muhtaçlaradır. Bunun dışında vermek ticaretin sınırlarına girer. Ticarette bu karşılık, borç verme, kar payı, şirket ortağı olma, hisse sahibi olma gibi durumlardır. Yani Kazan-Kazan durumu söz konusudur. Diğer durumlar ise karşılığın dünyada değil ahirette verilmesi taahhüt eder. Tarikat ve Cemaatler de toplanan paraların ise hem dinen hem de iktisaden bir karşılığı yoktur. Aslında çıkış noktası yardımlaşma yoluyla Dini müesseseler yapmaktır. Bunun için verilen paranın ise hesabının sorulması lazımdır. Hesabın sorulmaması için; Dini lider, bunun alt yapısını oluştururken onun arkasındaki grup ise tamamen karşılıksız toplanan bu sermayeleri, hiç hesapsız harcamaya başlarlar. Çünkü sermayenin asıl kaynakları olan “Dindar insanların” verdikleri paraların hesabını asla sormayacağını çok iyi bilirler. Zaten onlar parayı verirken, karşılıksız verirler, karşılıklarını ötelerde alacaklarına inanmışlar veya inandırılmışlardır. Bu yüzden karşılıksız sermaye cemaat ve tarikatlar için en karlı yatırımdır. Bu sermayeden hiç bir zaman vazgeçilmez. Liderin arasındaki ekip, toplanan sermayeler ile ticari hayata atılırlar. Camiler, Kur’an kursuları ile başlayan ticaret bu tür dini mekanları maddi olarak desteklemek üzere yurt, okul, lokanta, yemek fabrikası, oteller, okul kıyafetleri satan mağazalar, şekilde artarak ve büyüyerek devam eder. Tabi olanların hangi ferdine sorsanız bu müesseseler için kolektif şuur bilinciyle, “bizim” cevabını alırsınız. Çünkü bu “sahiplenme”nin altında her bir ferdin davaya kendilerinden bir şey katmaları vardır. Halbuki sahip olduklarını düşündükleri şeyler hakkında en küçük bir tasarruflarının bile olmadığını düşünmezler. “Bizim” sahiplenmesinin arkasında emek vardır, yardımlaşma, dayanışma vardır, burs vardır, himmet vardır. Ama oluşan güce müdahale yoktur, söz hakkı yoktur, soru sorma, hesap sorma yoktur. Büyüme ile birlikte istihdama ihtiyaç duyulur, bu kez cemaate, tarikata en bağlı, en itaatkâr ve hiç sorgulama yapmayan kişiler oluşturulan ticari işletmelerde çalışmaya başlarlar. Artık dini duygular ile başlayan oluşum, bir ticari holdinge dönüşüm geçirmiş aynı zamanda bir gelir kapısı da olmuştur. Burada üretilen ürünlerin de pazarlama sıkıntısı olmaz, alıcı zaten hazırdır. Hatta piyasa fiyatı 10 birim olan bir ürün dini duygular kullanılarak, mensupları tarafından 12-15 birime satın alınır. Çünkü tabi olan insanlar , bunun ötelerde karşılığı olduğunu düşünürler. Bir müntesip, kutsal!! mekana lideri, gavsı vs. ziyarete gittiğinde, oranın mübarek çorbasını “ücretsiz” içer, ama giriş için sadaka verir. Lideri görebilmek için tarikatın otellerinde ücreti mukabili kalır, lokantasında karnını doyurur, yanmaz kefeni satın alır örnekleri çoğaltabilirsiniz Bu nedenle din ticareti en karlı ticarettir. Ekonomik kurallar ile işleyen bir şirket yılda %50 büyürse din merkezli bir şirket %300-500 büyür. O yüzden, sonrasında bu şirketlerin kurucuları olan samimi dindar insanlara aslında sermaye olarak ihtiyaçları kalmaz. Ama, bu sermaye kaynağından asla ve kat’a vazgeçilmez. Yukarıda belirtik, çünkü bu kaynak ticari olarak tamamen karşılıksız bir kaynaktır. Halbuki bu ne İslami ne de Kur ‘ani bir durumdur. SONUÇ OLARAK Allah Rızası için vermede ölçü Kur’an’da açık ve net olarak bildirilmiştir. İnfak ve yardımda öncelik kişiseldir ve önce muhtaç akrabalara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım esastır ve bu yardımlarda karşılık beklenmez. Diğer durumlarda yapılan yardımlarda ESAS yapılan yardımların ne şekilde kullanıldığının hesabının sorulmasıdır. Eğer hesap sorulmaz ve kontrol mekanizmaları çalıştırılmaz ise hepimizin şahit olduğu kontrolsüz zenginleşmiş DİN ADAMLARI ve dini gruplar oluşur. Müslümanlar inandıkları dinlerinin kaynağı kitaplarını okumadığı sürece maalesef böyle devam eder.

​@hamdullahozturk Mevcut zihniyet ve kadroyla bu işin başarıya ulaşması neredeyse imkânsız görünüyor. Aldatma, çarpıtma ve yalan ise diz boyu. Üstelik, “başarı” ile “hakikat” arasında zorunlu bir bağ da yok. Kişilerin ya da grupların elde ettiği kazanımlar veya uğradığı kayıplar, tek başına onların haklılığını ya da haksızlığını kanıtlamaz. Çünkü bu, aslen bir süreç meselesidir. Burada önemli olan, sonuç ne olursa olsun, mühim olan Allah’ın muradına uygun davranıp davranmadığınızdır. Siz zafer elde etmek zorunda değilsiniz; “başarılı” olmanız da şart değil. Ancak Allah’ın emir ve yasaklarına ve Peygamberimizin (s.a.v.) sünnetine uymakla mükellefsiniz. Bu tutum bazen size zarar getirebilir; fakat asıl mühim olan, doğru ilkelere sadık kalmaktır. Eğer başarı veya sonuç odaklı hareket etmeye fazlasıyla takılırsanız, bu durum sizi eninde sonunda yoldan çıkarır. Çıkardı da bununla bizzat şahit olduğum birçok şeyi burada sıralayabilirim. Eminim ki sizde benim gibi birçok şeye şahit olmuşsunuzdur... Bugüne geldiğimizde, güvendiğimiz pek çok kişinin aslında ne denli kifayetsiz olduğunu açık bir şekilde gördük. Liyakat yok, hesap verebilirlik yok, sorumluluk üstlenme yok, denetim yok, değişim yok; tabanın sesine kulak verme deseniz o da yok. Özetle, “yok oğlu yok!” diyebileceğimiz bir tabloyla karşı karşıyayız. Rabbim bizleri sizlerin rehberliğinden ve hakemliğinden muhafaza eylesin.

Teşekkürler

❤

Teşekkürler...

Hamdullah bey, "yaptığın iş neye tevafuk ediyor bunu hesap etmek zorundasın" diyorsunuz. Hepimiz için geçerli harika bir ölçü. Ben olabildiğince kimseyi rahatsız etmemeye çalışarak, ve herhangi bir olumsuzluğa "tevafuk etmeyecek" şekilde, bu öçüden yola çıkarak birkaç soru soracağım. Malum son 11-12 yıldır, özellikle 15Tden bugüne, çok büyük mağduriyetlere tevafuk eden bir süreç yaşanıyor. Dolayısıyla, cemaatin karar alma ve icra mekanizmalarındaki sorumlu kişilerin yaptıkları ve yapmakta oldukları şeyler bu sürece tevafuk etmiş oldu. Velev ki yaptıkları şeyler istişare ve ortak akıl ürünü ve aynı zamanda hem modern hem dini hukuk vs çerçevesinde olsa bile... Buna göre: 1- Karar alma ve icra mekanizmalarında yer alan ve almış sorumlu kişiler, sizin bu "yaptığın iş neye tevafuk ediyor bunu hesap etmek zorundasın" ölçütüne göre kendilerini nasıl değerlendirmelidir? Onlardan insanların bu kapsamda bekleyeceği davranış ne olmalıdır? 2. Aynı sorumlu kişiler, bu meşum sürece TEVAFUK ETMELERİ BAKIMINDAN, "konumları itibariyle" malum mağduriyetlerin önüne geçememiş, kendi tabirleriyle "kumpastan" insanlarını koruyamamış değiller midir? 3. Mağduriyetlerin önüne geçilememiş ve kumpastan kaçılamamış olması, hiçbir hataları ve günahları olmasa bile "istifa" benzeri reaksiyon gösterilmesi gereken bir "başarısızlık" durumu değil midir? 4. En azından, şimdilerde "nifak" olarak değerlendirilen tepkilerin önüne geçmek için birilerinin başarısızlığı kabullenen bir reaksiyon göstermesi gerekmez mi? (Mesela, önde gelen birilerinin, biz sizi koruyamadık, tuzakların önüne geçemedik vs diyerek kendini pasifize etmesi gibi.) 5. Eğer, "nifak" olduğu iddia edilen tepkiler, gerçekten insanların başarısızlığa karşı herhangi bir reaksiyon görmemesinden kaynaklanıyorsa, bu reaksiyonsuzluğu da tevafuk ettiği "nifak" durumu bakımından "yaptığın iş neye tevafuk ediyor bunu hesap etmek zorundasın" ölçütü ile değerlendirmek gerekmez mi? Teşekür ederim.

🎉

Allah razı olsun Hamidullah Öztürk hocam Rabbim bizleri nöronlardan muhafaza etsin 🤲🤲🤲

Ağzına yüreğine sağlık Allah sizden ebeden razı olsun daim ve Kaim

Hocam çok üstü kapalı konuştun çok anlaşılmadı işin açığı özellikle şu ay takvimli arkadaş

Bir parça eti için ormanı yakan nefis....😢

❤❤❤

👍

Ekip bir tekrar izlemek gerekir. 2012_14 yillarinda anlaşılmayan olayları anlamak

Inanin cok bildiğimizi sanip yaniliyoruz 😢

Evet. Başlık çok çekici... Ama hakikat 😢

Yaptığın işin sonucu büyük mağduriyetlere ve bir çok insanın hak mahrumiyeti yaşamasına neden oluyorsa ki oluyor, hizmette bunların hesap vermesi isteniliyor

Hocam anlayamıyorum ne demek istiyorsunuz. Başka parti ve cemaatlerden kendi yanlışlarını düzeltmesini bekliyoruz. Hizmete gelince yanlışlarımızı konuşmayalım diyorsunuz. Ramazan öncesi konuşanlar değil de "Porsche"nin Ceep"ine binenler daha çok mide bulandırıyor. Bu kadar madur varken bu dünya sevgisi nedir. Lütfen cevap verin. Bana yardımcı olun.

Sizin dediklerinizi aklımda kaldığı şekliyle yazıyorum: -Yaptığının niyetine değil sonucuna bakılır. -Sizi çok iyi tanıyanlar nasıl etkileneceğinizi bilip ona göre sözü söylerler. Eğer birileri bu kritere göre sınıfta kalıyorsa güncel durumda bu sınavı kimse geçemiyor sanırım. Selamlar.

Size inanan insanlara saygınız varsa Allah için artık mantıklı hareket edin.. Zaten bir güven kaosu içindeyiz, saçma çıkarımlar yapıp var olan kredinizi bari siz tüketmeyin.. Allah aşkına kendinize gelin!.. Küfürbaz ne idiğü belirsiz insanlara değer veriyorsunuz, sırf herşeye evet dediği için başınızın üstünde taşıyorsunuz ama sırf bazılarınıza ağır geldi diye doğru konuşan birine iftirada sınr tanımıyorsunuz.. Böyle mi oluyor peygamber mesleği ? İnsaf el insaf!..

amin

amin

İyi ki varsınız gerçekleri sizden öğreniyoruz Allah razı ve yardımcınız olsun .

eleştiri içeriden ve cemaate yönelik olunca hemen fitne oluyor hemen Allaha karşı gelmek oluyor yanlışlar yapılmış hemde çok büyük nereye kadar onu eleştirme bunu eleştirme

❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤

Cemaattekiler Turkiyede herkesin yoldan çıkmış görüyor, cemaatin en güzel yol olduğunu iddia ediyor yoksa bu da mı kibir?

Herkesi kendi konumunda kabul edecektik hani? Kobralarla bile guzel gecinecektir. "Icimizde munafiklar varsa bile Uhud... vs " denerek bu sorgulamalarin onu kesildi hep. E simdi yillarca izimizde kalmis, bir hukuksuzluguna aciktan gunahina sahit olmadgimiz insalara bu keskinlik neden? Iceride bir ser sebekesi olduguna ve bunlarin tekrardan masum insanlari yanlisa sureklemesinden korktuklarini iddia eden ve yanlislarin konusulmasini isteyen insanlari neden kendi konumunda kabul etmiyoruz? Yalan soyluyorlarlarsa iftirsa atiyorlarsa siz de kendi dogrularinizi anlatin, "el uzatamam cunlu beni de yanlisa sokarlar" diyerekten dinlemeyin bunlari demek, otekilestirmenin kacinci boyutu?

ALLAHUEKBER ALLAHUEKBER ALLAHUEKBER

Hocam Allah razı olsun. Hepimizi dini üzerine sabit kılsın. Çok etkilendim.

Yani bu ay takvimi dediğiniz yere kadar bir itirazim yok ama çıkıpta bu kadar önemli meselelerin sırf himmet zekat verilmesini engellemek için olduğunu söylemek gerçekten akıldan çok uzak bir yaklaşım olmuş, kusura bakmayın hocam ama siz de hocanın cenaze törenini anons eden bir insan olarak bu kadar bilinirliginiz ve hizmet temsilinizle böyle basit bir yorum yapmanız hiç olmamış. Diğer mesele de kötü niyet beslemeyen insanların yanlışları nasıl ifade edebileceğine dair hiçbir çözüm platformunuz yok. Ve siz de aslında belki doğal olarak kurum içi konuşulması gereken konuların alelade kanallarda konuşulmasindan rahatsizsiniz, ki ben de öyle, ancak sizde karşılığını gerekli kişilerle kurum içi irtibat kurup konuşma yolunu secmektense alelade herkesin dinlediği bir platformda karşılık vermiş oluyorsunuz. Böyle mukaddes bir hizmeti böyle karşılıklı diss atan rapciler seviyesine düşüp de Allah rızası için mahvetmeyin. Birde kendinize bakın bu kadar insan neden rahatsızlık duyuyor bu üst kademeden diye aynayı kendinize de bir tutun.

Allahım sen den ebeden râzı olsun ayağını kaydırmasın güzel insan işte bize heycan katan kıtmirin sizin gibi hocalar yetiştir mesidir❤

Allah razı olsun.

ay takvimi konusunu anlamadım,

Allah razy Olson. Abi

Başlığı manipülatif atmışki aslında ben onu demek istememiştim diyebilmek için, Abdullah anteplide Osman şimşek gibi hocaefendinin etrafında bi şer ekip var dedi, ne hikmetse ayhan tekineş ve hamdullah öztürk üstüne alındı ve fasıklar ve yoldan çıkmışlar diye cerbeze diyalektik içeren bu videoları yaptılar! Bu iki insanı biz tanımıyorduk son 3-5 yılda gözükür oldular mahrem bi durumlarımı vardı acaba? Neden üstlerine alındılar? Tanımadığımız insanlarada itibar etmeyiz , belliki sesleri çok çıktığına göre hesap verecekleri çok şeyler var ve hesap vermemek için konumlarını kaybetmek istemiyorlar… aslında devrin zalimine benzememek lazım! Zalimin de bizcesi olmaz! Muaviye hz ali dönemini çok iyi okumak lazım, hocaefendinin yıkılası konum hainleri serkarlar sözünü daha iyi anlarsınız.

Çok güzel bir konuya değinmişsiniz. Allah razı olsun