Çoook güzel bir paylaşim olmuş👍 hayırlara vesile olsun hocam agzina saglik ALLAHCC razı olsun🤲🤲
@ahmetkrpac9418Ай бұрын
30.👍, ALLAH RAZI OLSUN HOCAM 🤲🕋💯❤️🌷🇹🇷🇦🇪
@MuhammetKara-jl6plАй бұрын
Allah razı olsun kardeşler İsveç’ten selamlar Allah izin ve nasip ederse İNSAALLAH sizi ziyarete gelecem sohbetlerinizle bizim kararmış olduğu kalplerimizi etkiliyor
@emineer5160Ай бұрын
LAİLAHE İLLALLAH MUHAMMEDUN RESULULLAH SAV🕋☝
@fatihdogru2686Ай бұрын
Amin 💚
@gulsumkaradere5274Ай бұрын
❤❤ Allah kabul etsin
@emineer5160Ай бұрын
Amiiinnn Amiiinnn Amiiinnn yarabbel Alemiinn🤲🕋🤲
@gulsumkaradere5274Ай бұрын
Ahmet hoca dayim olsun
@emineer5160Ай бұрын
👍👍👍💯💯💯⭐⭐🤲
@emineer5160Ай бұрын
Eline emegine ogüzel yüregine saglık ALLAHCC razı olsun can hocam 🤲🕋☝❤🕋☝
@atakanboraasc6986Ай бұрын
Selamünaleyküm
@emre-rx6nuАй бұрын
Merhaba, Mesnevi deki bu kıssayı yorumlayabilirmisiz, eğer her şey kaderde vardıysa tüm bu çalışmalar ve gayretler neden? "Mesnevî’de Hazret-i Mevlânâ; kader sırrının hayat ve ölüm arasındaki mücerred hakikatini, diğer taraftan ise hayata sımsıkı sığınıp da ölümden kaçmaya kalkışın boş bir telâşe olduğunu, müşahhas şekilde ne güzel îzah eder: Süleyman -aleyhisselâm- devriydi. Saf bir adam, bir kuşluk vakti, kudretli peygamberin sarayına telâşla girdi. Nöbetçilere, hayatî bir mesele için Hazret-i Süleyman’la görüşeceğini söyledi ve hemen huzûra alındı. Süleyman -aleyhisselâm-; benzi sararmış, korkudan titreyen adama sordu: “Hayrola neyin var? Neden böyle korku içindesin? Derdin nedir? Söyle bana!” Adam korku ve heyecan içinde başladı anlatmaya: “-Bu sabah karşıma Azrâil -aleyhisselâm- çıktı. Bana hışımla baktı ve hemen uzaklaştı. Anladım ki, benim canımı almaya kararlı!..” Hazret-i Süleyman sordu: “-Peki, ne yapmamı istiyorsunuz?” Adam yalvarıp yakardı: “-Ey canların koruyucusu, mazlumların sığınağı Süleyman -aleyhisselâm-! Sen nelere muktedirsin. Kurt, kuş, dağ ve taş senin emrinde!.. Rüzgârına emrediver de beni buradan alsın tâ Hindistan’a götürsün. O zaman Azrâil -aleyhisselâm- belki beni bulamaz. Böylece canımı kurtarmış olurum. Medet senden!” Süleyman -aleyhisselâm-; adamın, kaderin bir sırrından bir başka sırrına intikal edeceğinin idrâki içinde rüzgârı çağırdı ve; “‒Bu adamı hemen al, Hindistan’a bırak!” emrini verdi. Rüzgâr bu; bir esti, kükredi ve adamı aldığı gibi bir anda Hindistan’da uzak bir adaya götürdü. Adamın arzusu yerine gelmişti. Öğleye doğru Hazret-i Süleyman, dîvânını toplayarak, gelenlerle görüşmeye başladı. Topluluğun içinde Azrâil -aleyhisselâm-’ı da gördü. Hemen yanına çağırıp; “-Ey Azrâil! Bugün kuşluk vakti bir adama hışımla bakmışsın? Neden o zavallıyı korkuttun?..” diye sordu. Azrâil -aleyhisselâm- cevap verdi: “-Ey dünyanın ulu sultanı! Ben, o adama hışımla bakmadım. Hayretle baktım. O yanlış anladı. Vehme kapıldı. Onu, burada görünce şaşırdım. Çünkü Allah Teâlâ bana o adamın canını Hindistan’da almamı emretmişti. Ben onu burada Kudüs’te görünce; «Bu adamın yüz kanadı olsa, bu akşam Hindistan’da olamaz. Bu nasıl iştir?!.» diye hayretlere düştüm. İşte onun öfke sandığı farklı bakışımın sebebi bu idi.” Hazret-i Mevlânâ bu kıssayı anlattıktan sonra sorar: “Kimden kaçıyoruz? Kendimizden mi? Bu hayalî bir şey… Kimden kapıp kurtarıyoruz?.. Allah Teâlâ’dan mı? Ne boş hayal!.. Dünya, Allah’tan gafil olmaktır. Dünya; para-pul, kadın, giyim-kuşam, ticaret değildir. Bunu bil!..”🤔🤔🤔
@orhanvesarahaltinsari6232Ай бұрын
Yandım Şeyh efendi Suâl e bak değilmiyim.Ben koca karı i'tikadı na dönüyorum kusura bakma.
@orhanvesarahaltinsari6232Ай бұрын
450 kişi döndü bende hacılar ölmedi şükür. Bu yol Muhammed'i
@iremilyasАй бұрын
Allah rızasını bunun içine koydu ise vay benim halime. Doğuştan gergin ve sinirli biriyim o vakit yapacak birşey yok. Hakmidir bu kaybetmesi programladigin birini bu dünyaya gondermek