7- KHALID BIN WALID in the conquest of Mecca. (Khalid Bin Walid Book) - Mahmud Sami Ramazanoğlu

  Рет қаралды 330

Abdullah CAN

Abdullah CAN

Күн бұрын

Пікірлер: 5
@AbdullahCANCAN
@AbdullahCANCAN 18 күн бұрын
Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) SOHBETLER ► bit.ly/38VxUjs Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) Dualar ve Zikirler ► bit.ly/3hqN9FB Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) MUSÂHABE 1 ► bit.ly/2ZJRtdn Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) MUSÂHABE 2 ► bit.ly/3jNBlyw Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) MUSÂHABE 3 ► bit.ly/2XZuJW4 Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) MUSÂHABE 4 ► bit.ly/3mnGvmv Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) MUSÂHABE 5 ► bit.ly/3pM2kOz Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) MUSÂHABE 6 ► bit.ly/3Ep4VSP Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) HZ. YÛSUF ► bit.ly/3P4Bv2Y Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) BEDİR GAZVESİ► bit.ly/3FuRi86 Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) HZ. EBÛBEKİR ► bit.ly/3FJ9CKE Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) HZ. ALİ'YYÜL-MURTEZÂ► bit.ly/3UQkWJ4 Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) HÂLİD BİN VELİD KİTABI ► bit.ly/3BsiH82 Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) OSMAN ZİNNÜREYN KİTABI ► bit.ly/3Hr4Kej Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) HZ. ÖMER'UL-FÂRUK KİTABI► bit.ly/3uIlYwh Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) ASHÂB-I KİRAM 1 KİTABI ► bit.ly/3YjktlG Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) ASHÂB-I KİRAM 2 KİTABI ► bit.ly/3Bv9Xhr Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) UHUD GAZVESİ KİTABI ► bit.ly/3iYMONV
@AbdullahCANCAN
@AbdullahCANCAN 18 күн бұрын
7- FETH-İ MEKKE'DE HALİD BİN VELİD (r.a.) (Halid Bin Velid Kitabı) - Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) 1.Bölüm Feth-i Mekke; bütün fütuhatın esası ve din-i mübin-i İslamin satvet ve kudretinin inkişafına mebde olmuştur. Feth-i Mekke'den mukaddem: اِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحاً مُبٖيناًۙ ayet-i celilesi inzal buyuruldu. Cenâb-ı Hak Mekke'nin fethinin vaadi kat'i ile muhakkak olarak vuku bulacağını Habibine bildirmek suretiyle bilcümle mümininin kalplerine teselli vererek keder ve hüzünlerini ferah ve sürura tebdil buyurdu. Diğer âyet-i celilede: لَقَدْ صَدَقَ اللّٰهُ رَسُولَهُ الرُّءْيَا بِالْحَقِّۚ لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ اِنْ شَٓاءَ اللّٰهُ اٰمِنٖينَۙ مُحَلِّقٖينَ رُؤُ۫سَكُمْ وَمُقَصِّرٖينَۙ لَا تَخَافُونَؕ ''Zât-ı uluhiyetime yemin ederim ki Allah Teâlâ Resulünü hakka mukarin olarak gösterdiği rüyasında sadık kıldı ki o rüyada gördüğü şey muhakkak olarak vaki olacaktır. Bunun hilâf olmak ihtimâli yoktur. Zâtı uluhiyetime yemin ederim ki siz düşmanlarınızdan emin ve başlarınızı tıraş ve kırkıcı olduğunuz halde meşiyyet-i ilâhiyye taalluk ettiği zaman elbette Mescid-i Haram'a gideceksiniz. Binâenaleyh bundan sonra siz düşmandan korkmazsınız,'' (Kuran/Feth Sûresi/27.)buyurmuştur. Hudeybiye musalehası hilafına Huzâa kabilesine müşrikler tecavüz ederek nakz-ı ahd etmiş olduklarından bu hatalarını tamir zimmında reis-i Kureyş Ebû Süfyân'ı tecdid ve temdid-i musâleha maksadıyla Medine'ye yolladılarsa da teşebbüsü akim kalarak Ebû Süfyan avdet etmişti. Ebû Süfyan Medine'ye geldiğinde Resul-i Ekrem'in taht-ı izdivacında bulunan kendi kızı Ümm-i Habibe radiyallahu anhâ'yı görmek üzere saadethanelerine geldi. Fakat kızından hiç yüz görmedi. Ebû Süfyan pek acınacak sözler söylediğinden carnaçar Ümm-i Habibe babası Ebu Süfyân'ı eve aldı. Lâkin Fahr-i âlem sallallahu aleyhi ve sellem hâne-i saadetlerinde bulunmadıklarından Ebu Süfyan içeri girdiğinde bilmeyerek gidip Peygamberimizin her zaman oturduğu yere oturunca hemen Umm-i Habibe Hazretleri koştu hiddetle babasının yakasından tuttu da: ''O yere Rasûlullah oturuyor. Habibullah'ın oturduğu yere aduvvullah oturamaz,'' diye öteye çekti, bırakmadı. Ebu Süfyân kızına yalvardı ise de muvafık cevap alamadı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de müracaatını kabul buyurmadı, Sonra Ebû Bekri's-Siddik, Osman Zi'nnureyn, Ali ibn-i Ebi Talib ve Ensârdan Sa'd bin Ubâde ve kibâr-ı ashab-ı kirâma müracaatında onlardan da muvafık cevap alamadı. Sonra Ömer radiyallahu anh-'a müracaat edince o da: - Ben mi size şefaat edeceğim? Bu âlemde bir arkadaş olmayıp da ufak bir karınca bile bana yoldaş oIsa onu kendime refik eder sizinle cenk ve cidâl ederim!'' diye şiddetle reddetti. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz de Mekke seferine hazırlanmak üzere gizli olarak Ramazân-ı şerif evâilinde ''gelsinler'' diye Gıfar, Eslem, Süleym, Eşca, Müzeyne, Cüheyne kabilelerine haber gönderdi. Ebu Katâde radıyallahu anh da bir firka-i askeriyye ile Necid tarafına meşgul göstermek üzere gönderdi. Huzâa kabileleri de Mekke yolunu tutup hiç bir tarafa kuş uçurmaz oldular. Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Ramazan-ı şerifin onuncu günü on bin nefer asâkir-i İslamiye ile oruçlu olarak Medine-i Münevvere'den çıktılar. Diğer kabâil ile Ebû Katâde Hazretleri de yolda yetişerek orduyı hümâyunun mevcûdu on iki bine bâliğ oldu. Hudeybiye musâlehasına itiraz etmiş olanlar iki sene zarfında sulhun âsâr-ı hasenesini görmeğe başladıkça mahcup da olmakta idiler. Hz. Abbas radıyallahu anh evvelce iman etmiş ise de İslam'ını gizler ve Mekke'de ikametle sikayet-i zemzem hizmet-i şerifesini ifa eylerdi. O sırada İslamiyet'ini ilân ederek ehl ü iyâli ile birlikte çıkıp Medine'ye gelirken orduy-ı hümâyuna rast geldi ve ağırlığını Medine'ye gönderip kendisi de Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile Mekke'ye döndü. Hazret-i Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ondan pek memnun olarak: ''Ya Abbas sen muhâcirlerin hâtimesi oldun'' diye buyurdu. Kadid mevkiindeki suya varınca bütün ordu iftar eyledi. Nihâyet orduy-ı islâm Mekke'ye on altı mil mesafede Merru'z-Zahran mevkiine varınca orada muhtelif mahallerde gece müthiş ateşler yakılarak Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz teşrifini Kureyş'e ateş donanmasıyla bildirdi. Bu ateşler arefe gecesi hacıların Arafat'ta yaktıkları ateşe benziyordu. Rüesây-ı Kureyş hayrete düşerek telaş ettiler. Ebû Süfyân, Hakim bin Hizam ve Büdeyl ile birlikte Merru'z Zahran üzerindeki tepeye çıkıp; ''Acaba bu kadar ateş yakan ordu kimler ola!'' diye düşünüp dolaşırken süvâri karakolları tarafından yakalanarak Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hazretlerinin huzuruna getirildi. Muhafızlar arasında Hz. Ömer de bulunuyordu. Ebû Süfyân'ı görünce: Ya Rasûlullah! Ebû Süfyân geliyor. Ruhsat ver hemen boynunu vurayım, derken: Hz. Abbas radiyallahu anh de affını diledi. Hz. Ömer radiyallahu anh'ın eli kılıcının kabzasında Hz. Abbas'ın dili de afv talebinde yekdiğeriyle muarazada iken Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hz. Abbas'a: Bunları çadırına götür, bu gece tevkif et, buyurdu. Hz. Abbas onu ale's-sabah huzuru Resûlullah'a götürdü. Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem: - Ya Ebu Süfyân henüz Lâ ilâhe illallah diyeceğin vakit erişmedi mi? diye sordu. Ebâ Süfyân da: - Eger Allah'tan başka tapacak ilâh yoktur desem ya bu kadar putları ne yapayım? Lat ve Uzza'dan nasıl geçeyim? diye biraz düşündükten sonra Lâ ilâhe illallah deyiverdi. Sallallahu Teâlâ aleyhi ve sellem: - ''Muhammed Rasûlullah'' diyecek vakit daha erişmedi mi? buyurdu, Ebû Süfyân:
@AbdullahCANCAN
@AbdullahCANCAN 18 күн бұрын
7- FETH-İ MEKKE'DE HALİD BİN VELİD (r.a.) (Halid Bin Velid Kitabı) - Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) 2.Bölüm - ''Ya Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem bunun için bana biraz mühlet ver. Zira zihnimde ilişik var,'' diye cevap verdi. Hz. Ömer ise dışarıda geziniyordu ve Ah Ebû Süfyân sen dışarda olsan böyle hezeyan edemezdin! diye kendi kendine söyleniyordu. Hz. Abbas da: - Ya Ebu Sufyan aklını başına al. Ömer dışarıda kılıç ile bekliyor. Başını kesmek için fırsat bekliyor, diye ona nasihat verdi. Nihâyet Ebû Sufyân Muhammed Resûlullah diyerek Hz. Ömer'in pençesinden kurtuldu. Hakim bin Hizam ile Büdeyl ibn-i Verka'da Müslüman oldular. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hz. Abbas'a: ''Ebû Süfyân'ı al da ordunun geçeceği dar bir boğaza götür. Allah'ın askerini; İslam ordusunun ihtişamını görsün, buyurdu. Hz. Abbas: Ya Rasûlullah! Ebû Süfyân iftiharı sever. Onu medâr-ı iftihar bir imtiyaz ihsan buyurunuz, dedi. Sallallahu Teâlâ aleyhi ve sellem Efendimiz de: ''Her kim Ebû Süfyan'ın hanesine girerse emindir. Her kim mescid-i şerife girerse emindir. Her kim evine girip kapanırsa emindir buyurdu. Hz. Abbas da Ebû Süfyan'ı orduy-ı hümâyun'un geçeceği boğazın ağzına götürüp oturttu. Gıfar, Cüheyne ve diğer kabileler alay alay gelip Ebû Süfyân'ın önünden geçmeye başladılar. Seyfullah Hâlid bin Velid radiyallahu anh de Beni Süleym kabilesi dilâverleriyle Ebâ Süfyan'ın hizasına geldiklerinde cümlesi bir ağızdan tekbir aldılar. Ebû Süfyân sordu: - Bu kim? Hz. Abbas: - Hâlid bin Velid, deyince: - Şu bizim Velid'in oğlu Hâlid mi?, dedi. Hz. Abbas da: - Evet, dedi. Kabileler fevc fevc gelip geçtikçe Ebu Süfyân'ın gözü doldu. ''Az vakit içinde, bu kadar kabileleri toplayıp ve cümlesini yekvücut eyleyip de habersizce Mekke'ye kadar sevk edivermek ne büyük iktidardır!'' diye derin fikirlere daldı. Nihâyet Ebû Süfyân'ın ömründe eşini görmediği zırhlara müstağrak olarak önünde Sa'a ibn-i Ubâde olduğu halde Ensarın sancağı görünüp tekbir alarak geliyorlardı. Ebû Süfyân onu görünce: - Ya Abbas! Kardeşinin oğlunun mülk ve saltanatı ne kadar büyümüş, deyince Abbas da: - Sus! O saltanat değil nübüvvettir, deyince Ebû Süfyân da: - Evet nübüvvettir, diye tasdik etti. Sa'd ibn-i Ubâde radiyallahu anh Uhud ve Ahzab harplerinde başkumandan idi. Ebû Süfyân'ın Önünden geçerken: - Ey Ebû Süfyân! Bugün melhame, en büyük harp ve kıtal günüdür. Bugün Kâbe'de kan dökmek helâl kılındığı bir gündür, dedi. Bu hitaptan Ebu Süfyân sarsıldı, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretlerine gelip: Sa'd Bin Ubâde'nin ne söylediğini duydunuz mu? dedi ve söylediklerini haber verdi Resul-i Ekrem Efendimiz de: - ''Sa'd yanlış söylemiş. Bugün Allah'ın ezan sesleriyle Kâbe'nin şanını ilâ edeceği bir gündür. Bugün Kâbe'nin Tevhid libasıyla kisveleneceği bir gündür'' buyurdu. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Kusvâ nam devesine binip sağında Ebu Bekri's-Siddik radiyallahu anh ve solunda Üseyyid ibn-i Hudayr radiyal|ahu anh ve etrafında ashâb-ı güzin ridvanullahi aleyhim ecmâin hazarâtı oldukları halde tekbir sadâları göklere yükseliyordu. Bayrağın Hacun mevkiine dikilmesi için Zübeyr ibnü'l-Avvâm radıyallahu anh'a emir buyurdu. Bu Hacun mevkii Kinâne oğullarının yurdudur ki vaktiyle müşrikin-i Kureyş küfür üzerine burada ant içmişlerdi. Kureyş ile Kinâne oğullarının ahd ü Peymanları icap, Haşim ve Abdü'l-Muttalib oğullarıyla kız alıp vermemek ve içtimaı ve medeni bir günâ münasebatta bulunmamak üzere antlaşmışlardı. Hâşimiler müslim ve gerek gayri müslim Mekke'nin mahallesi olan Şi'b-i Ebi Tâlib'de mahsur gibi iki seneden fazla mustarip bir halde kalmışlardı. Çarşı ve pazarda serbest olarak gezemezlerdi. Kefere-i Kureyş bir kit'a ahitname yazarak Kâbe içine astılar. O ahitnamelerine güve düşüp ''Bismikellahümme'' ibâresinden başka yazıları mahvolmuş olduğunu Cebrâil Aleyhisselâm Resûl--i Ekrem Efendimize bildirmişti. Onun üzerine Ebû Tâlib de onlara haber vermiş ve bunu görerek ahd ü Peymanlarını bozmuşlardı. İşte Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretlerinin çadır da bu Hacun mevkiine kurulmuştur. Vedâ Haccında dahi Resul-i Ekrem Efendimiz Minâ'dan dönüşte yine burasını menzil ittihaz buyurmuştu. ''Allah cezada amansız bir gâlib-i mutlaktır.'' Sonra Eşca' kabilesi geçerken Ebu Süfyân: - ''Sübhanallah, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in büyük düşmanı onlar idi. Şimdi ne acep ona tâbi' ve münkad olmuşlar!'' dedi. Hz. Abbas da: - ''Nûr-ı İslam onların kalbini münevver kılmış. Bu da Allah'ın bir fazl u inayetidir'' dedi. Bütün asâkir-i İslamiye boğazı geçince Hz. Abbas radıyallahu anh Ebû Süfyân'ı salıverdi. Ebû Süfyan Mekke'ye gelince: - ''Ey nâs! işte gelen Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'dir. Kendisine mukabele edemeyeceğiniz bir kuvvet ile geliyor. Ebû Süfyân'ın evine giren emindir. Her kim evine girip kapısını kaparsa emindir ve müslim olun selâmet bulasınız,'' dedi. Ebû Süfyân'in karısı Hind hemen kocasının üzerine hücum edip sakalından tutarak haykırdı. Ebû Süfyân da: - ''Sakalımı bırak. Vallahi Müslüman olmaz isen senin de boynun vurulur. Haydi evine git sesini çıkarma'' dedi. Mekke içine azim bir gulgule düştü. Kimi Harem-i Şerife seğirtti, kimi hanesine kapandı ve kimi Ebû Süfyân'ın evine girdi. Ve kimi de sokaklarda dolaşır ve kimi silahlanır vazıyette idi. Ebu Süfyân'ın iman etmesiyle Kureyş'in ekserisi İslam'a meyletti. Süheyl ibn-i Amr, ikrime bin Ebi Cehil, Safvân ibn-i Ümeyye başına bir miktar asker toplayarak cenge hazır oldular. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz de: Kureyş tarafından taarruz olunmadıkça harbe girişmeyiniz, diye asâkir-i islâmiyenin cümlesine tenbih buyurdu. Yalnız dokuz kişiyi istisna eylemişti. Bunlar Kâbe örtüsünün altına iltica etmiş olsalar da katl olunmalarını emir buyurmuştu. Bütün fırkalar her taraftan vukuatsız olarak Mekke'ye girmeye başladıkları halde Hâlid Bin Velid radiyallahu anh'ın süvari fırkası üzerine Süheyl ibn-i Amr, ikrime, Safvan tarafından hazırlanan kuvvet ile taarruz edilerek ashaptan iki kişi Mekke kurban olarak şehit edildi. Hz. Halid bin Velid dahi cenge mecbur oldu onların üzerine şiddetli hücum ile müşrikinden on üç neferi katlediverip diğerlerini de dağıttı. Hâtemü'I-Enbiyâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretleri Mekke'den sekiz sene evvel hicret buyurarak nasıl çıktığını ve bugün Mekke'ye girerken büyük bir fütuhat ile ve nasıl bir ihtişam ile girdiğini düşünerek Cenâb-ı Hakk'ın bu lutf u kerem ve inayetine karşı son derece ubudiyetkârâne bir vaziyet alarak başını devesinin üzerine doğru eğmişti. O derecede ki mübarek re's-i saadeti devenin boynuna secde eder gibi bir vaziyet almıştı. Halen Zahr denilen Zituvâ mevkiinden itibaren böylece mütevazı ve Cenâb-ı Hakk'a karşı mütezellil bir vaziyette tesbih ve tehlil ve dua ederek ve mübârek başsında siyah imame olduğu halde Mekke-i Mükerremeye duhûl ile doğru Kâbe-i muazzamaya azimet buyurdular. Kâbe-i muazzama göründükte Hâtemü'I-Enbiyâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretleri tekbir almağa başlayınca bilumum ashab-ı kiram ridvânu'llahi teâlâ aleyhim ecmâin de tekbir aldılar. Binlerce ashabın yürekten kaynayan bir aşkla aldıkları tekbir sadâları dağları inletti. Sanki dağlardan hoş geldiniz sadası geliyordu. O gün Cuma idi. iyd-i Fıtra on gün kalmıştı. Ehl-i İslam sanki bir saadet bayramına kavuşmuş idi. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz âmmeye eman verdikten sonra yedi kere beytullahı tavaf eyledi. Ashâb-ı kiram da takip ediyorlardı. Ebı Süfyan bir yerde durup temaşa ederken: - ''Ah bir ordu toplasam da su adamla yine cenge başlasam nasıl olur?'' diye düşünürmüş! O sırada Hâtemü'l-Enbiyâ Efendimiz, Ebû Süfyân'ın yanından geçerken: - ''O adam seni yine rezil ve zelil eder'' deyince Ebû Süfyân tevbe ve istiğfar etdi. - ''Şimdi bildim ki hak peygambersin. Vakıa zihnimde öyle bir kuruntu var idi,'' diye itiraf eyledi. Fudâle bin Umeyr, Sallallahu Teâlâ aleyhi ve sellem Efendimizi tavaf ederken idam eylemek niyetiyle yavaş yavaş yanına yaklaştık da Resûl-i Ekrem Efendimiz ona: - ''Fudâle sen misin? diye sordu. - ''Evet'' dedi. - Ne düşünüyorsun? buyurunca: - Hiç bir şey düşündüğüm yok, zikrullah ile meşgulüm,'' dedikte Resul-i Ekrem Efendimiz güldü: - ''Zihninde kurduğun şeyden tevbe ve istiğfar et,'' buyurdu. Mübarek elini göğsüne koydu.
@AbdullahCANCAN
@AbdullahCANCAN 18 күн бұрын
7- FETH-İ MEKKE'DE HALİD BİN VELİD (r.a.) (Halid Bin Velid Kitabı) - Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) 3. Bölüm O kuruntu zail oldu. imanı kuvvet buldu. Fudâle bu niyetini sonradan kendi hikâye etmiştir. Sallallahu Teâlâ aleyhi ve sellem Efendimiz: ''Cenâb-ı Allah Mekke'nin fethini müyesser kılarsa yarın menzilimiz inşallah Kinâne oğullarının yurdudur ki vak tiyle Kinâne oğulları Kureyş müşrikleriyle beraber küfür üzerine and içmişlerdi'' buyurmuştur. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Hazretlerinin Mekke'ye girerken karşılaştığı çok sevimli bir manzara da şu idi: Abdullah ibn-i Abbas, Abdullah ibn-i Ca'fer-i Tayyar, Abdullah ibn-i Zübeyr'in de içlerinde bulunduğu Haşimî çocuklarının Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizi istikbal etmişlerdi. Bunları severek ibn-i Abbas ile ibn-i Ca'fer'i terkilerine almışlardır. Resûl-i Ekrem, bir müddet Hacun mevkiinde çadır içinde tevakkuf buyurduktan sonra geniş bir kap içinde yıkanıp yeni bir elbise giymişti. Devesine binerek sağında, solunda, önünde ve arkasında ashabı saf bağlayarak Kâbe'ye geldi ve yolda Sûre-i Feth'i okudu, Harem-i şerif'e girdi. Halbuki Kâbe'nin etrafında kurşunla tahkim edilmiş üç yüz altmış put vardı. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz elindeki değnekle putlara dürterek: - Hak geldi batıl gitti, helâk oldu. Hak geldi. Halbuki ölen bâtıl ne icâd ne de öleni diriltmeye muktedir değildir.'' buyurdu. Putlara değnekle dokundukça bir bir yere düşüp seriliyordu. Putlar kâmilen kırıldı. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretleri Kâbe'nin anahtarını Osmân ibn-i Talha'dan alıp Kâbe açılınca Kâbe'ye girdi. Kâbe'nin duvarları suretlerle dolu idi. İbrahim ve İsmail aleyhisselâm'ın da resimleri vardı. Hâciblik hizmet-i şerifesi Ebû Talha ibn'üd-dâr evladına meşrut olduğundan Kâbe-i Muazzama'nın anahtarı daima Osman ibn-i Talha'da idi. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Osman bin Talha'ya: - ''Emanetullah', müebbeden uhdenizde kalmak üzere alınız,'' diyerek Kâbe'nin anahtarını verdi. Osman ibn-i Talha der ki: Hicretten evvel Kâbe'yi ziyaret gününde Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri ziyaret için geldiğinde her nasılsa ben gönülsüz hareket ettim. Bana: - ''Ya Osman! Günün birinde bu anahtarı benim elimde nereye istersem verebilecek bir vaziyette olacağımı senin göreceğini umarım,'' buyurmuştu. Anahtarı alıp da giderken beni çağırarak: - ''Ya Osman; vaktiyle sana söylediğim söz tahakkuk etti mi?'' buyurdu. Ben de tahattur ederek: - Evet tahakkuk etti, dedim. Hübel nam put kırılırken Zübeyr ibnü'l-Avvam radiyallahu anh Hazretleri Ebû Süfyân'a: - ''Senin Uhud vakasında vücuduyla iftihar ettiğin Hübel'i görüyor musun..?'' dedik de Ebû Süfyân: - ''Artık tevbihi bırak! Görüyorum ki Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in Allah'ından başka ilâh olsa idi işler başka olurdu, dedi. Beytullah'ın içerisi putlardan temizlendikten sonra Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Kâbe'nin içerisine girdi. Üsâme bin Zeyd, Bilâl, Osman bin Talha da girdi. Namaz kıldıktan sonra Beyt-i Şerifi dolaşarak her tarafında tekbir getirdi. Ve Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerine hamd ü sena eyledi. Bu sırada bütün Kureyş, Mescid-i Haram'da dolmuş saf bağlamış haklarında ne muamele olunacağını dikkatle intizar ediyorlardı. Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretleri yalnız Kureyş ve Mekkelilere değil bütün beşeriyete seslenerek su hitabede bulundu: - ''Allah'tan başka tanrı yoktur. Yalnız O vardır. O'nun eşi ve ortağı yoktur. O vadine bağlı kalıp vadini yerine getirdi ve kuluna yardım etti. Aleyhimizde toplanan düşmanları yalnız başına hezimete uğrattı. iyi biliniz ki cahiliyet örnekleri ve kan davaları bugün şu iki ayağımın altındadır. Yalnız Kâbe hizmeti ve hacılara su dağıtmak vazifesi başkadır. (Sikayet-i Mekke vazifesi de Abbas ibn-i Abdulmuttalib radıyallahu anh'a biraderi Ebu Talib'den intikal edip gerek cahiliyet ve gerek vakt-i İslâm'da hüccâca zemzem ulaştırmıştır.) Ey Kureyş cemaati, Allah sizden cahiliyet gururunu, babalarla, soylarla büyüklenmeyi gidermiştir. Bütün insanlar Adem'den, Âdem de topraktan yaratılmıştır,'' buyurdu. Sonra sûre-i Hucûrat'daki ayeti okudu. ''Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve sizi milletlere ve kabilelere ayırdık ki tanışasınız bilişesiniz diye (öğünesiniz diye değil.) Çünkü Allah katında en keriminiz en muttaki olanlarınızdır. Allah sizin her halinizi çok iyi bilir ve gizli temâyüllerinize tamamıyla vâkıftır.'' (Kuran/Hucûrat Sûresi/13) Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretleri bu hutbesiyle cihanın medeniyet kapısını açarak helâl ve harama dair bazı hükümleri de bildirdik- den sonra ön safta yer alan Ebû Süfyân gibi Kureyş sergerdelerini çok manalı bir bakışla bir müddet gözden geçirdi ve onlara karşı: Ey Kureyş cemaati! Şimdi size ne muamele edeceğimi sanırsınız? diye sordu. O Fahrü'l-mürselin sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretlerinin ne derece merhametli ve alicenap olduğunu bilen Kureyş müşrikleri ve Mekkeliler bir ağızdan: ''Hayır umarız, Sen kerim bir kardeş ve alicenap bir kardeşin oğlusun'' dediler. Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretleri de: - ''Yusuf'un kardeşlerine dediği gibi ben de size artık bugün geçmişten dolayı tevbih ve muaheze yoktur, derim. Haydi gidiniz, azatsınız'' buyurdu. Bu bir afv-i umumi idi. Evvelce her bir fenalığı irtikâp eden her hangi zalim bir kavmi de afv ile beraber bütün beşeriyete hitaben onları hakka, adâlete, hürriyete, müsavata davet etmiştir. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretleri bu hitabeden sonra Mescid-i Haram'da oturdu. Ebû Bekri's-Sıddik radiyallahu anh pederi Ebû Kuhâfe'nin elinden tutup huzuru nübüvvete getirerek şeref-i İslam ile müşerref olmasına delâlet eyledi.
@Ruken-db1vd
@Ruken-db1vd 18 күн бұрын
ALLAH RAZI OLSUN ALLAHU EKBER AMIN AMIN AMIN ALLAHU EKBER 🌟🕋🌟🕌🕍🤲🏻🤲🏽🤲🏾🤲🤲🏿🤲🏼⚔️🏹🗡🌻🫡🇸🇩🇹🇷💐☝️🕊🕊🕊🕊🕊🕊🕊
Cemaleddin PEREK Ağabey -  Mahmud Sami Ramazanoğlu (ks), MAAİLE 6
54:25
Abdülhamid Han'ı Anlatıyor | Hayati inanç Mükemmel Anlatıyor
15:53
Suffa Meclisi Son Gülen Olmak İçin
Рет қаралды 868 М.
GTA 5 vs GTA San Andreas Doctors🥼🚑
00:57
Xzit Thamer
Рет қаралды 30 МЛН
WILL IT BURST?
00:31
Natan por Aí
Рет қаралды 47 МЛН
ПРИКОЛЫ НАД БРАТОМ #shorts
00:23
Паша Осадчий
Рет қаралды 5 МЛН
The Story of Khalid Ibn Walid | The Sword of Allah
16:08
Ilman Nafiyah
Рет қаралды 162 М.
The Amazing MYSTERIES of CATS in Islam
13:33
Virtuous Islam
Рет қаралды 479 М.
Mahmud Sami Ramazanoğlu'nun Aziz Hatırasına
10:00
Hatırası Aziz İnsanlar
Рет қаралды 2,3 М.
HİÇ YENİLMEMİŞ KOMUTAN SAHABE (Halid Bin Velid)
17:30
Oğuz Işık
Рет қаралды 21 М.
Hz. Mahmud Sami Ramazanoğlu (k.s.)'un Hayatı
17:27
Fatih Gençlik Vakfı
Рет қаралды 51 М.
GTA 5 vs GTA San Andreas Doctors🥼🚑
00:57
Xzit Thamer
Рет қаралды 30 МЛН