"Aşk" üzerine çeşitli belgeseller izlemiş, farklı farklı filozofların aşk hakkındaki düşüncelerini irdelemiş, aşkın ta kendisini de salt bir şekilde yaşayanlardanım. Bana kalırsa aşk dediğimiz şey bence insanın ruh eşini bulma arzusundan daha çok (mesela hiçbir aşık aynı rüyalara dalmazlar) biyokimyanın bir nevi hacklenmesi durumu. Sonuçta duygusal evrimini tam anlamıyla gerçekleştirememiş, bunu aşamamış olan basit sapiensleriz sonuçta fazlası değil. Hayatın normal seyrini değiştiren, hiç olanı var olana, var olanı da anlamlı bir hale getiren, elde edilen bu anlamdan da "biriciklik" çıkartılan bir hacklenmedir tabi bu! Aşk'ı oluşturacak bütün dinamikler (misal feromonların uyumu gibi) evren ile adeta anlaşma yapmışcasına bir araya gelir ve bünyelerde bir anlamda big bang (hormon) patlaması etkisi yaratır. Tabi bu işin birde big crunch kısmı var ki nice filozof, nice şair bu uğurda biraz contaları yakmıştır:) Son olarak sizi izlemekten gerçekten çok keyif alıyorum.
@birsnakyuz28 күн бұрын
Güzel yorumunuz ve katkılarınız için çok teşekkür ederim. Gerçekten de aşkın biyokimyasal ve nöral etkileri başlı başına bir inceleme konusu ama tabii benim ele aldığım kısım işin biraz daha felsefi ve düşünsel boyutu oluyor. Desteğinize minnettarım. 😊
@Sinegoat28 күн бұрын
@birsnakyuz Ben olaya biraz işin soğuk, sıkıcı ve nihai olan gerçekliğiyle yaklaşmak istedim. Bir anlamda "aşk'ı tanımlayıp, onu aşabilmenin" düşünsel reçetesini vermeye çalıştım yalnızca. Belki haddime değil ama algoritma ve ulaşabilirlik asla şevkinizi kırmasın. Anlatım şeklinizi, tonlamanızı ve vurgularınızı çok değerli buluyorum. İnsanda anti depresanımsı bir etki bırakıyor.