Allah rahmet eylesin 😪 bu solan bahçede artık bize de yer yok… ünsal ünlü den gelenlere selam olsun
@caferunal45973 жыл бұрын
Bu ne kadar kuvvetli bir ses ve hancere.cuk uzun yillatdsn beri dinleriz.maşaAllah.Eser de fevkslde, Rab omrune ömur katsın Alaaeddin hocanin.Gufte sahibi Faruk Nafiz'in ruhu şâd olsun
@suleymankader5044 жыл бұрын
Türk müziğinin en güzel şarkılarından biri.Inanılmaz bir müzikal estetik var.
@deryacagatayyilmaz9502 жыл бұрын
Nasil acik tertemiz bir ses billur un anlami bu olsa gerek
@vatan1919 Жыл бұрын
Sözleri yazan Şair Faruk Nazif Çamlıbel ve Bestekar Alaatin Yavaşça'nın muhteşem eseri.
@halidecakar22893 жыл бұрын
BİR ŞARKI BİR HİKAYE... Faruk Nafiz Çamlıbel iki çocuğunun annesi Azize Hanım hastalanınca, tanıdığı olan kadın doğum doktoru Alaaddin Yavaşça’ya danışır. Yavaşça, Şair ile eşini kendisinden daha tecrübeli olan hocasına götürür ve o doktor kanser teşhisini koyar. Alaaddin Yavaşça’nın dilinden olay şöyledir : “-Faruk Nafiz Çamlıbel`i bilirsiniz. Gelmiş geçmiş şairlerin en büyüklerinden biridir Çamlıbel. Çok iyi, sevdiğim bir dostumdu o benim. Yaşı elbette benden ileriydi ama saygı dolu bir ahbaplık vardı aramızda. Bir gün muayenehaneme geldi. O zamanların çok meşhur ve yanına varmayı bırakın, randevu almak için bile ter dökülen bir genel cerrah hocamız vardı. Eşinin rahatsız olduğunu söyledi. O cerrah hocamıza göstermemiz için yardım talep etti. Hocayı iyi tanıyordum. Aradım, söyledim yanına çağırdı bizi. Hanımefendiyi muayene etti. Sonra beni yanına çağırdı ve teşhisini söyledi: “Alâeddin kardeşim, durum fena. Göğüsten başlamış tüm koltuk altını sarmış kanser. Mutlaka vücudun başka yerlerinde de metastaz yapmıştır. Bu hastayı hiçbir şekilde ameliyat etmek istemem. Hekim olarak yapacağımız ilaçlar verip ömrünün son demlerini mümkün olduğunca ağrısız geçirmesini sağlamaktan ibarettir.” Ben yıkıldım duyunca. Nasıl söyleyeceğim ki bunu Faruk Nafiz Bey`e. Eşinin üzerine titreyen, ona delice sevdalı bir adam. Kırılgan, duygulu, şair bir adam. Nasıl derim, nasıl söylerim? Ben o dev şairin koluna girip; “Gel biraz yürüyelim üstat` dedim. Bin dereden bin su getirir gibi anlatabildim acı tabloyu ona. Hiçbir şey söylemedi. Çıt bile çıkarmadı gitti. Yıkıldı ama bir süre sonra hanımefendi vefat edince geldi esas yıkımı... Haftalar sonra yine geldi bana. Omuzları, avurtları çökmüş, gözleri kan çanağı bir halde.. Cebinden katlanmış bir kâğıt çıkartıp açtı, uzattı. “Bunu yazdım. Bestelersen sevinirim” dedi ve yine çıktı gitti” ‘Artık Bu Solan Bahçede Bülbüllere Yer Yok. Bir Yer ki Sevenle, Sevilenlerden Eser Yok. Bezminde Kadeh Kırdığımız Sevgililer Yok. Bir Yer ki Sevenle Sevilenlerden Eser Yok. Makam : Hicaz / Usûl: Düyek Güftekâr: Fâruk Nâfiz Çamlıbel Bestekâr: Alâeddin Yavaşça.Anısına saygıyla.
@manasalphan3 жыл бұрын
Gözlerim doldu. Bu topraklardan böyle insanlar da geldi geçti. Onlarla aynı döneme denk gelemedik, ona yanarım.