Рет қаралды 421
Bu izleti, tesadüfen elime geçen bir videonun ses kalitesinin düzeltilmesiyle oluşturulmuştur. Videodaki dış sesler (alkışlar ve harici konuşmalar) temizlenmiş, arka planda canlı olarak çalınan ve videonun seyrini bozacak seviyede olan bağlama sesi azaltılmıştır. Bu işlemlerden sonra videoya altyazı eklenmiş, konuşmaların ses tonları eşitlenmişir. Senaryo yazarının ve oyuncuların profesyonellik iddiası yoktur. Oyun; oynandığı zaman, yayınlanmak amacıyla değil yalnızca orada sergilemek amaçlı sergilenmiştir. Kayda alan arkadaşlar, 8-9 Ağustos'taki etkinliklerin genel videosunu düzenlemek için çekim yapmaktadır. Çekimi yapan arkadaşlara da ayrıca çok teşekkür ederiz.
Oyunun senaryosu 1 gün gibi kısa bir sürede yazılmış; oyuncular da Ankara, İzmir ve Kayseri gibi farklı şehirlerden katıldığı için 1 gece gibi kısa bir sürede hazırlanmıştır. Oyunun oynanma fikri ve senaryosu şahsıma aittir. Oyunun oynadığı yer, Çanakkale Savaşı'nın en yoğun geçtiği yerlerden biri olan 57. Alay Şehitliği'ne yürüme mesafesindedir. Bu sebeptendir ki; gösteri Şehit toprağı üstünde uyumak ve nöbet tutmak için Çanakkale'ye giden; altındaki toprakta binlerce Şehit olduğunu bilerek gece uykuya dalabilen insanları daha fazla duygulandırmıştır.
Oyunun kurgusu; Çanakkale Cephesi'ndeki asil kahramanlarımızın mezarlarından kalkıp toplumsal meselelerde Türk Milleti'ne hesap sormalarına dayalıdır. Oyundaki karakterlerin hepsi, Çanakkale'de mücadele vermiş kahramanların canlandırmasıdır. Tarihi karakterler olmaları hasebiyle fikrimce senaryo daha da değer kazanmıştır.
İlk sahnedeki Baykal Altay, Ağustos 1914'te Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı görevine getirilen ve 18 Mart Çanakkale Zaferi'nde çok büyük bir pay sahibi olan Cevat Paşa'yı canlandırmaktadır.
İkinci sahnedeki Timurhan Tanrıkut, Mehmetçik sıfatına ismini verdiği rivayet edilen ve Çanakkale'de silahı parçalanınca çavuşu olduğu birlikle birlikte İngiliz birliğine saldırıp onları geri çekilmeye zorlayan Bigalı Mehmet Çavuş'u canlandırmaktadır. Yaralandıktan sonra tedavisi bitince kendisine izin verilen Mehmet Çavuş; iznini kullanmadan tekrar cepheye koşup savaşmış, Mustafa Kemal Paşa'nın Cevat Paşa'ya yolladığı rapor ile de dönemin Başkomutan Yardımcısı Enver Paşa tarafından Harp Madalyası ile ödüllendirilmiştir.
Üçüncü sahnedeki Rümeysa Sakar, Hemşire Safiye Hüseyin Elbi'yi canlandırmaktadır. Safiye Hüseyin, Balkan Harbi'nde ve Çanakkale Cephesi'nde gönüllü hemşirelik yapmış bir milli kahramandır. Türk esirlerin ve öğrencilerin durumunu tespit etmek için Avrupa'ya giden Safiye Hüseyin, buradaki vatandaşlarımızın gemi ile yurda dönmesini sağlamıştır. Cumhuriyetin kurulması ile birlikte hayır kurumları ve derneklerde görevler yapmış olan Safiye Hüseyin, Türk kadınının sosyal hayata karışması için faaliyetler göstermiştir.
Dördüncü sahnedeki Nisa Akkurt, Mücahide Hatice Hanım'ı canlandırmaktadır. Mücahide Hatice Hanım dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şekilde Çanakkale Cephesi'nde ve Kurtuluş Savaşı'nda birçok cephede erkek kılığında Ahmet ismiyle savaşmış bir kadın kahramandır. Çanakkale Cephesi'nde 9 yerinden yaralanmış bir Gazi olmasına rağmen Kurtuluş Savaşı'nda bulunması onun ne denli büyük kahraman olduğunun göstergesidir.
Beşinci sahnedeki Taha Yıldırım, Üsteğmen Hasan'ı canlandırmaktadır. Üsteğmen Hasan, Çanakkale Boğazı'ndaki Dardanos Bataryası'nda görev yapmaktadır. Cevat Paşa'nın müjdeli haberi vermek için aradığı Üsteğmen Hasan, Cevat Paşa'nın doğan kızını görmek için kendisine verdiği 3 günlük izni “Komutanım, düşman her an saldırabilir, böyle bir durumda arkadaşlarımı yalnız bırakamam. Yalnız aileme söyleyin kızımın adını Didar koysunlar” diyerek reddetmiş, düşman donanmasının yaptığı top saldırısı sonucu görüşmeden hemen sonra bataryası başında üzerine düşen top mermisi ile kızı Didar'ı hiç göremeden Şehit düşmüştür. Bu olay, Çanakkale'yi geçilmez kılan kahramanlıkların yalnızca bir tanesidir.
Altıncı sahnedeki Emre Cuşan, Atatürk'ün izinde millet mücadelesi veren Türk gençlerini canlandırmaktadır. Okuduğu şiirdeki "Türk doğuruyordu dağlar" ifadesi, Çanakkale cephesinde Britanya Ordusu'nda görev yapan Ian Hamilton'un Gelibolu'daki hatıralarında yazdığı "İndirdiğimiz onca vahşi darbeye rağmen, gebe dağlar hâlâ Türk doğurmaktaydı!" ifadesine ithafendir. Ülkemiz zor zamanlardan geçmektedir ancak ona feda olan Türk gençleri hep var olmuştur ve var olacaktır. Türk gençliği, umutsuzluğa düşmeyerek vatanına sahip çıkacak düşmanın donanmasıyla, silahı ve tankı tüfeğiyle geçemediği vatanımızı son damla kanına kadar koruyacaktır. En ufak çakıl taşından en büyük dağına kadar, bir damla suyundan denizine kadar; havasıyla, suyuyla dağıyla, taşı toprağıyla bu memleket Türk milletinindir. Türk milleti her koşulda zorlukları aşmasını bilmiştir ve yine başaracaktır. Türk gençleri için vatani konularda ölmek bile söz konusu olabilir ancak korkmak asla söz konusu olmayacaktır!
Başta Çanakkale kahramanları olmak üzere bütün Şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz.