döktürdü yine mübarek ki ne mübarek manevi zeka hadiseleri kulağına fısıldayan var belli ki bunca ayrıntıyı görür gibi anlatmak...Münir Baba baba gibi baba Maneviyat Trafosu
@Niyet12.219 күн бұрын
Allah razı olsun, sefaatine nail olalim insaAllah
@fatosaltug99019 күн бұрын
" Defalarca eleklerden eleneceksiniz, altın mısınız, bakır mısınız diye...''
@KüçükAdam-f9p19 күн бұрын
❤ Allah razı olsun ❤
@nezaketunal644213 күн бұрын
❤😊
@aydintanriverdi939419 күн бұрын
🌷🌹🌺
@eminsoylemez11619 күн бұрын
Allah ❤❤❤ razı ❤❤❤ olsun ❤❤❤ Hocam
@CemaliyeTopuz19 күн бұрын
❤️🌹🤲
@OZCANMucevher19 күн бұрын
Allahümme Salli ala Seyyidina Muhammed'in ve alâ ali Seyyidina Muhammed hûu
@eminegozutok289319 күн бұрын
🤲🏻🌷
@gunesulker541819 күн бұрын
❤❤❤❤
@deryatumguc120219 күн бұрын
Allah'ım razı olsun.. Rabbim bizleri de bu ilimden nasipdar eylesin 🤲
@Niyet12.219 күн бұрын
Rabbim himmetini nasip etsin bizlere
@haticenalc299519 күн бұрын
Allah razı olsun
@mehmetali-gb2tm18 күн бұрын
الْمُسْتَق۪يمَ dir. Bundaki hüccete gayet kısa bir işaret şudur: Evet nasıl bir yerden bir yere giden yolların ve bir noktadan uzak bir noktaya çekilen hatların en kısası ise, en doğrusudur ve müstakimidir. Aynen öyle de; maneviyatta ve manevî yollarda ve kalbî mesleklerde en doğrusu, en müstakimi ise en kısa ve en kolayıdır. Meselâ: Risale-i Nur'da bütün muvazeneleri ve küfür ve iman yollarının mukayeseleri kat'î gösteriyorlar ki; iman ve tevhid yolu, gayet kısa ve doğru ve müstakim ve kolaydır. Ve küfür ve inkâr yolları gayet uzun ve müşkilâtlı ve tehlikelidir. Demek bu istikametli ve hikmetli ve herşeyde en kısa ve kolay yolda sevkedilen bu kâinatta, elbette şirk ve küfrün hakikatları olamaz ve iman ve tevhidin hakikatları, bu kâinata güneş gibi lâzım ve vâcibdir. Hem ahlâk-ı insaniyede en rahat, en faydalı, en kısa, en selâmetli yol ise sırat-ı müstakimde, istikamettedir. Meselâ: Kuvve-i akliye, hadd-i vasat olan hikmeti ve kolay, faydalı istikameti kaybetse, ifrat veya tefritle muzır bir cerbezeye ve belalı bir belâhete düşer, uzun yollarında tehlikeleri çeker. Ve kuvve-i gazabiye, hadd-i istikamet olan şecaati takib etmezse; ifratla çok zararlı ve zulümlü tehevvüre ve tecebbüre ve tefritle çok zilletli ve elemli cebanet ve korkaklığa düşer.. istikameti kaybetmesinin, hatasının cezası olarak daimî, vicdanî bir azabı çeker. Ve insandaki kuvve-i şeheviye, selâmetli istikameti ve iffeti zayi' etse; ifratla musibetli, rezaletli fücura, fuhşa ve tefritle humuda, yani nimetlerdeki zevk ve lezzetten mahrum düşer ve o manevî hastalığın azabını çeker. İşte bunlara kıyasen, hayat-ı şahsiye ve hayat-ı içtimaiyenin bütün yollarında, istikamet en faydalı ve kolay ve kısadır. Ve sırat-ı müstakim kaybedilse, o yollar pek belalı ve uzun ve zararlı olur. Demek اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَ pek çok câmi' ve geniş bir dua, bir ubudiyet olduğu gibi bir hüccet-i tevhide ve bir ders-i hikmete ve bir talim-i ahlâka işaret eder. Şualar - 615
@Aydoğan-x1y19 күн бұрын
🌹
@MustafaTaşkesen-w1d18 күн бұрын
😪🤲🤲🤲🎉
@nazanerdemir904619 күн бұрын
❤
@asuturel220319 күн бұрын
😢😢😢😢
@fatihsahin347415 күн бұрын
İnşirah ferahlığı geldi gönlüme
@mehmetali-gb2tm18 күн бұрын
En büyük hidayet, hicabın kaldırılmasıyla hakkı hak, bâtılı bâtıl göstermektir. اَللّٰهُمَّ اَرِنَا الْحَقَّ حَقًّا وَ ارْزُقْنَا اِتِّبَاعَهُ وَ اَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلًا وَ ارْزُقْنَا اِجْتِنَابَهُ اٰم۪ينَ الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَ : Sırat-ı müstakim; şecaat, iffet, hikmetin mezcinden ve hülâsasından hasıl olan adl ve adalete işarettir. Şöyle ki: Tagayyür, inkılab ve felâketlere maruz ve muhtaç şu insan bedeninde iskân edilen ruhun yaşayabilmesi için üç kuvvet ihdas edilmiştir. Bu kuvvetlerin birincisi: Menfaatleri celb ve cezb için kuvve-i şeheviye-i behimiye. İkincisi: Zararlı şeyleri def' için kuvve-i sebuiye-i gazabiye. Üçüncüsü: Nef' ve zararı, iyi ve kötüyü birbirinden temyiz için kuvve-i akliye-i melekiyedir. Lâkin insandaki bu kuvvetlere şeriatça bir hadd ve bir nihayet tayin edilmiş ise de, fıtraten tayin edilmemiş olduğundan bu kuvvetlerin herbirisi tefrit, vasat, ifrat namıyla üç mertebeye ayrılırlar. Meselâ: Kuvve-i şeheviyenin tefrit mertebesi humuddur ki; ne helâle ve ne de harama şehveti, iştihası yoktur. İfrat mertebesi fücurdur ki; namusları ve ırzları pâyimal etmek iştihasında olur. Vasat mertebesi ise iffettir ki; helâline şehveti var, harama yoktur. İhtar: Kuvve-i şeheviyenin yemek, içmek, uyumak ve konuşmak gibi füruatında da bu üç mertebe mevcuddur. Ve keza kuvve-i gazabiyenin tefrit mertebesi cebanettir ki, korkulmayan şeylerden bile korkar. İfrat mertebesi tehevvürdür ki, ne maddî ve ne manevî hiçbir şeyden korkmaz. Bütün istibdadlar, tahakkümler, zulümler bu mertebenin mahsulüdür. Vasat mertebesi ise şecaattır ki; hukuk-u diniye ve dünyeviyesi için canını feda eder, meşru' olmayan şeylere karışmaz. İhtar: Bu kuvve-i gazabiyenin füruatında da şu üç mertebenin yeri vardır. Ve keza kuvve-i akliyenin tefrit mertebesi gabavettir ki, hiçbir şeyden haberi olmaz. İfrat mertebesi cerbezedir ki; hakkı bâtıl, bâtılı hak suretinde gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya mâlik olur. Vasat mertebesi ise hikmettir ki; hakkı hak bilir imtisal eder, bâtılı bâtıl bilir içtinab eder. وَ مَنْ يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ اُوتِىَ خَيْرًا كَث۪يرًا İhtar: Bu kuvvetin şu üç mertebeye inkısamı gibi; füruatı da, o üç mertebeyi hâvidir. Meselâ: Halk-ı ef'al mes'elesinde Cebr Mezhebi ifrattır ki, bütün bütün insanı mahrum eder. İtizal Mezhebi de tefrittir ki, tesiri insana verir. Ehl-i Sünnet Mezhebi vasattır. Çünki bu mezheb beyne-beynedir ki; o fiillerin bidayetini irade-i cüz'iyeye, nihayetini irade-i külliyeye veriyor. Ve keza itikadda da ta'til ifrattır, teşbih tefrittir, tevhid vasattır. İşarat-ül İ'caz - 22