Faruk Nafiz Çamlıbel ve Alâeddin Yavaşça ikilisinin super eseri cok guzel okunmus... tesekkurler...
@nikosnikolaou19659 жыл бұрын
Müthiş bir eser, güzel bir yorum. Unutulmaz Yorgo babamın şarkılardan en sevdiği. Sesine, yüreğine sağlık değerli Belgin GÖK hanımefendi. N.G.N.
@Peace-pc9xp Жыл бұрын
Kardes, benim de en cok sevdigim sarkilardan biri...
@mulayimiscan25942 жыл бұрын
Süper ses Tebrikler
@borsadabugun5043 Жыл бұрын
Bu kanal yeniden bu yayınları yapsa ne güzel olur
@abdullaherkan55203 жыл бұрын
Faruk Nafiz Çamlıbel, yaş olarak Alâeddin Yavaşça’dan büyük olsa da iyi dostlukları vardı. Çamlıbel bir gün Yavaşça’nın muayenehanesine gider ve eşinin rahatsız olduğunu onun için o zamanların çok meşhur ve yanına varmayı bırakın, randevu almak için bile ter dökülen bir genel cerrah hocadan randevu almak için yardım istedi. Alâeddin Bey, hocadan randevu aldı. Hoca, Çamlıbel’in eşi Azize Hanım’ı muayene etti ve sonra Alâeddin Bey’i yanına çağırdı:“Alâeddin kardeşim, durum fena. Göğüsten başlamış tüm koltuk altını sarmış kanser. Mutlaka vücudun başka yerlerinde de metastaz yapmıştır. Bu hastayı hiçbir şekilde ameliyat etmek istemem. Hekim olarak yapacağımız ilaçlar verip ömrünün son demlerini mümkün olduğunca ağrısız geçirmesini sağlamaktan ibarettir.’ Bu haber Alâeddin Bey’i yıkmıştı, adeta şok olmuştu. Nasıl söyleyecekti bunu Faruk Nafiz Bey’e. Eşinin üzerine titreyen, ona delice sevdalı bir adamdı Çamlıbel. Nasıl derim, nasıl söylerim? Diye düşündü. Üzüntüsünü içine atarak o dev şairin koluna girip:“Gel biraz yürüyelim üstat” dedi. Hocanın kendine anlattıklarını yavaş yavaş anlattı. Faruk Nafiz Bey, hiçbir şey söylemeden gitti. Aradan geçen biraz zamandan sonra Azize Hanım hayata gözlerini yumdu. O dev şair için esas yıkım olmuştu. Eşinin vefatından sonra Faruk Nafiz Çamlıbel haftalar sonra Alâeddin Bey’in yanına geldi. Omuzları çökmüş, gözleri kan çanağı olmuştu. Cebinden katlanmış bir kâğıt çıkardı ve Alâeddin Bey’e uzattı: “Bunu yazdım. Bestelersen sevinirim” dedi ve başka bir şey söylemeden çıktı gitti. O kağıttaki dörtlün ömrünün en hazin dörtlüğüydü. Dillerden düşmeyecek bir Hicaz şarkının güftesi Usta Bestekâr Alâeddin Yavaşça’nın notalarla süslediği kalbimize nakşeden bir eser olacaktı.