BİR FİLMİN HİKAYESİ DÜTTÜRÜ DÜNYA

#düttürüdünya
İstanbul, türk filmlerinde çoğu zaman mutluluğun, güzelliğin, zenginliğin ve gücün sembolü olmuştur. Ancak Türk filmlerinde Ankara’yı nadir görürüz. Bu nedenle Ankara fazla bilinmez. Ankara İstanbul’a göre çok farklıdır. Çoğu zaman hüzünlü, her zaman dertli ve her zaman yorgundur. Ankara hem sıcağın hem de soğuğun yaktığı bozkırın garip evladı bir şehirdir. Gri kaplı bulutların altında yaşayan insanların yüzünü güldürmez.
Büyük usta Kemal Sunalın oynadığı Düttürü Dünya filmi, Ankara’yı çok güzel anlatır. Ankarayı en güzel anlatan senaryo bu filimdedir. Düttürü dünya filminde büyük usta Kemal Sunal herkes tarafından düt düt olarak bilinmektedir. Ona Mehmet adıyla hitap eden tek kişi ise karısı Gülsüm’dür. Düt düt Ankara’nın en varoş mahallelerinden birinde menfaatçi ve paragöz kayınçosu Osman abisinin gecekondu evinde yaşamaktadır. En iyi dostu ise Cezmi Baskındır. Filimde Cezmi Baskının adı ise Rıfat’tır ve ikisi de aynı iş yerinde çalışmaktadır. Çalıştıkları yer ise Ankara’nın arka sokaklarında üçüncü kalite pavyondur. İki dost sabahlara kadar pavyonda enstrüman çalmaktadır. Gece 11 de başladıkları mesai sabah saat 4e kadar devam etmektedir. İş çıkışında evlerine dönerken mutlaka yolları üzerindeki fırından sıcak ekmek alırlar. Rıfat ile Mehmet aynı mahallede oturmaktadır. Bu nedenle eve dönerken birlikte yürürler. Yol boyunca hep yaşadıkları sıkıntıları konuşurlar. Film boyunca kirli ve soğuk havada bu konuşulan sıkıntılar adeta izleyenlere hissettirilir. Düt düt bazen evine dönerken bu yokuşlarda mahalleli tanıdıklarına denk gelir. Bu tanıdıklarından biriside kadim abisi Orhan Çağmandır. Ona her rastladığında mutlaka sigara ikram eder ve günün birinde çıkacağını ümit ettiği kasetinden şarkılar okur. Orhan abisi de her seferinde sigarasında bir fırt çekerek düt dütü dinler ve Mehmet’i hep takdir eder. Ama bu şarkıların hiçbiri meşhur olmayacak zaten hayal ettiği kaseti de hiçbir zaman çıkmayacaktır.
Düt düt eve geldiğinde her zaman yorgundur ve üşümüştür. Onu her sabah yenice uyanmış karısı Gülsüm karşılar. Gülsüm her zaman yorgun ve hasta bir kadındır. Kocası düt düdü hiçbir zaman gülerek karşılamamaktadır. Çünkü hayat Gülsüm’ü hiçbir zaman güldürmemiştir. Düt düt de bundan hep rahatsızdır. Düt düdün karısı Gülsüm gençliğinde gündelik temizliklere gide gele yorulmuş ve hastalanmıştır. Geçim sıkıntısı çektikleri ve paraya en çok ihtiyacı oldukları anda bile temizliklere gidememektedir. Gülsümün abisi Osmanda bu güzel aileyi en çok sıkıntıya sokan isimdir. Osman abi kendi evinde kiracı olarak oturan eniştesi düt düdü evden çıkarmak istemektedir. Osman abi gecekondu evini müteahhide vererek oradan gelecek olan evin hesabını yapmaktadır. Zaten filmin sonunda da evlerini başlarına yıktıracaktır.
Osman abi bu kadar sıkıntının içinde eniştesi düt düde ek iş bularak onlara para kazandırtmaya çalışmaktadır. Aslında bunu yaparak bir nebze vicdanını rahatlatmak istemesidir. Zaten filmin sonunda ev yıkılırken eniştesi düt düde “ben size demedim mi” diye sürekli tekrar etmesi de bunun bir nevi göstergesidir. Eniştesi Mehmet’i her fırsatta zor işlere yerleştiren Osman abisi devlete sırtını dayamış bir memurdur. Sürekli müdürlerini övmektedir. Düt düt kayınçosu Osman abisinin bulduğu hiçbir işte dikiş tutturamaz. Çünkü kendisi sanatçı ruhu taşımaktadır. Onun bildiği tek şey çaldığı klarnettir. Girdiği her işin sonunda da atılır.
Büyük ustanın bu filminde yaşadığı ev her zaman soğuktur. Eve ne zaman gelse soba yanmamaktadır. Karısı gülsüme bunu sürekli söylese de yakıtı tasarruflu harcayan karısı Gülsümdür. Gülsüm adeta zor zamanların yaklaştığını hissetmektedir.
Büyük usta Kemal Sunalın bu filimde 3 tane çocuğu vardır. Bunlar Liseye giden kızı mükerrem, zihinsel engelli oğlu doğan ve küçük kızı Fatmadır. Düt düdü en iyi anlayan ve tanıyan büyük kızı Mükerremdir. Yoksulluğu tatmış olan Mükerrem zor şartlarda okuyup hukuk fakültesine gitmek istemektedir. Babası Mehmet de kızından oldukça ümitlidir ve maddi olarak ondan hiçbir şeyi esirgemez. Küçük kızı fatmayla fazla ilgilenememektedir. Çünkü işten hep yorgun gelen Mehmet hemen uyumaktadır. Filimde en savunmasız olan karakter ise zihinsel engelli oğlu Doğandır. Doğan zaman zaman bilinçsiz çıkışlar yapmakta ve aileyi sıkıntıya sokmaktadır. Ancak onunda gidiş yolu babası gibi sanatçı olmaktır. Filmin başında Doğanın babasıyla birlikte türkü söylemesi ve filmin sonunda babasına defle ritim tutması bunun göstergesidir.
Bu güzel filimde, filim güzel sonla bitmez. Filmin devamı ise getirilmemiş ve bu sıkıntıların bitmeyeceği seyirciye adeta hissettirilmiştir. Son sahnede büyük usta Kemal Sunal elinde klarnetiyle pavyon dışına çıkmış, oynak bir hava çalmış ve düştüğü zor durumu Ankaranın soğuna haykırmıştır.

[@AdSoyad-ot3ut]

En iyi 80ler Kemal Sunal filmidir.