Baumgartner - Paul Auster // konuk Seçkin Selvi // Deniz Yüce Başarır ile Ben Okurum

  Рет қаралды 1,434

Deniz Yuce Basarir

Deniz Yuce Basarir

Күн бұрын

1 Mayıs 2024 günü sosyal medyaya kara bir haber düştü. Amerikalı yazar Paul Auster 77 yaşında akciğer kanserine bağlı komplikasyonlar sonucu hayatını kaybetmişti. Müthiş bir sızı duydum kalbimde. Hemen o gri keskin bakışlar geldi gözümün önüne. Son romanı Baumgartner’ı masamın üzerinde okunmayı bekleyen kitaplar yığınının içinden arayıp buldum. Aklıma Ay Sarayı geldi sonra, ilk okuduğum romanı. İlk tanışmamız. Edebiyatta yeni bir ses keşfetmenin o eşsiz hazzı. Sonra 90’lı yıllar geçti gözümün önünden…Her yeni romanı çıktığında yaşadığım heyecan. Bazı yazarlar vardır, sizi asla hayal kırıklığına uğratmayacağını bilirsiniz. Tüm kitaplarını aynı oranda sevmezsiniz belki, ama yine de hiçbiri yarı yolda bırakmaz sizi. Paul Auster benim için öyle bir yazardı işte. Yıllar içinde biraz unutmuştum onu, kabul. 4321 gözümü korkutmuştu, okumamıştım. 2023 yılında yayımlanan Baumgartner’ın son romanı olabileceği aklımdan geçiyordu, niyetleniyordum ama hep araya başka kitaplar giriyordu. Her sevdiği insanın ölümüyle gençliğini bir kez daha kaybeden,- evet sevdiği her yazar, şarkıcı ya da oyuncuda da kaybeden, orta yaşlı bir okur olarak hemen sarıldım kitaba. Romanın ana karakteri de gençliğini çoktan geride bırakmıştı. İnanmazsınız benden bile yaşlıydı. Üstelik yalnızdı. Yastaydı. Ve anladım, Paul yine kendine dönmüş, kendinden dünyayı çıkarmış, yine insanı anlatmıştı. Evet işte, hala benim yazarımdı. Hiç terk etmeyeceğim yazarlarımdan biri olarak kalacaktı. O bir veda mektubu gibi yazmış olabilir son romanı ama ben ona veda etmeyecektim.
"Ben Okurum"da sıcağı sıcağına üzerine konuşmak isteyip istemediğimden emin değildim ama. Önce Baumgartner’ı bitirdim, sonra okumadığım Kış Günlüğü ve Kırmızı Defter’e döndüm ve en sonunda da 4321’e cesaret ettim. Başka nasıl uğurlanır ki sevdiğiniz bir yazar? Veda etmeden, okumaya devam ederek öyle değil mi? Bir de onu unutturmayarak, hep hatırlatarak. Ee o zaman… Paul Auster’ın tam 14 kitabını dilimize kazandıran sevgili Seçkin Selvi’yi aradım ben de. Deneyimli çevirmen, tiyatro insanı, baba dostum olan o zarif hanımefendiyi Ben Okurum"a davet edip, sordum “hangi romanını konuşmak istersiniz?” diye. “Son kitap olsun dedi. Bir veda ne de olsa…” Böylece başladı işte bizim Paul’ü uğurlama ve unutmama törenimiz…
Paul Auster, 3 Şubat 1947’de New Jersey’nin Newark kentinde doğdu. Ailesinin kökleri Doğu Avrupa’ya dayanıyordu. Yahudi bir göçmen ailesinin torunuydu o. Onları hep anlattı. Yazdıklarının köklerinde de onlar vardı. Ama sadece onlar değil elbette. Tüm yaşadıkları vardı. Rastlantıları, olasılıkları, seçimleriyle hayat vardı. Hatta belki de en çok yaralar vardı. Ne de olsa bir insanı hele bir yazarı var eden en çok yaraları değil midir? 2011 yılında yayımlanan anı kitabı Kış Günlüğü’nde şöyle yazmıştı mesela: “…her sabah tıraş olmak ya da saçını taramak için banyonun aynasına baktığında gözüne çarpan yüzündeki yara izleri. Onları pek aklına getirmiyorsun, ama düşününce onların yaşamın izleri olduğunu, yüzüne işlemiş o çeşit çeşit pürüzlü çizgilerin senin kim olduğunu anlatan gizli alfabenin harfleri olduğunu anlıyorsun; çünkü her çizgi iyileşmiş bir yaranın izi ve her yara dünyayla beklenmedik bir çarpışmada, yani bir kaza yüzünden ya da kazanın tanımı “olmaması gereken bir şey” olduğuna göre olmaması gereken bir şey yüzünden olmuş. Olması mutlak olaylara karşı beklenmeyen olaylar; bu sabah aynaya bakarken, önünde sonunda sona ermesi kaçınılmaz bir olay dışında yaşamın baştan sona rastlantılarla, olasılıklarla dolu olduğunu fark ediyorsun.”
Henüz sekiz yaşındayken yazarlığa ilk adımını attı. Ama bir kitap yazıp, yayınlatarak değil. Ailesiyle bir beyzbol maçına giderek. O yıllarda hayatının merkezinde duruyordu bu spor, hoş ilerleyen yıllarda da pek kıyılara köşelere kaçmayacaktı ya. Maçın sonunda, tuttuğu takımın oyuncularından biriyle karşılaştığında ondan imza istedi. Sporcu, kalemin varsa, neden olmasın, dedi. Ama kalemi yoktu. Kör talihe bakın ki, ne annesinin ne de babasının da yanında kalem vardı. Beyzbol oyuncusu da, üzgünüm evlat, kalemin yoksa, imza da veremem, diyerek küçük çocuğu boynu bükük bırakıp çıkıp gitti stattan. Gözyaşlarını tutamayan Paul, kendini her açıdan eksik hissettiğini söylüyor bu anıyı anlattığı Kırmızı Defter kitabında. Sonra da devam ediyor: “O geceden sonra nereye gidersem gideyim yanımda kalem taşıdım. Cebimde bir kalem bulunduğuna emin olmadan evden dışarı adım atmamak bende bir alışkanlık oldu. O kalemle bir şey yapmayı planladığımdan değil, ama hazırlıksız yakalanmak istemiyordum. Bir keresinde boş elle yakalanmıştım, ama bunun bir kez daha olmasına izin vermeyecektim. Geçen yıllar en azından bana şunu öğretti: Cebinde bir kalem varsa, büyük olasılıkla bir gün onu kullanmaya başlamak gelecekti içinden. Çocuklarıma hep söylediğim gibi, işte ben böyle yazar oldum.”
#benokurum #denizyücebaşarır #canyayınları #paulauster #seçkinselvi #baumgartner

Пікірлер: 20
@arzuinal5011
@arzuinal5011 3 ай бұрын
Yaklasik 20 yıl Paul Auster la ayni mahallede yaşadım. Video kasetleri kiraladigimiz günlerde videocuda hep rastlardım karisi ve kızıyla film seçerken. Köpeğini gezdirirken gorurdum. Mahalle kitapcisinda kitap okuma günleri yapardı hiç kacirmazdim. O kadar mütevazi ve kibardı ki. Avrupa'da Amerika'dan daha unlu olduğu ve sevildiği bir gercek. Ben de 80li yıllarda keşfetmiş sonra hiç birakmamistim okumayi. Bence olumu oğlu ve torununun trajik sonu yüzünden çok apansız geldi. Çok üzgünüm.
@gokceonen5523
@gokceonen5523 3 ай бұрын
❤️‍🩹
@ahmetsonmez925
@ahmetsonmez925 Ай бұрын
Gerçekten de hazin bir trajedi şeklinde oldu ölümü, kitaplarındaki gibi
@bediakocabalkan9204
@bediakocabalkan9204 Ай бұрын
Harika bir söyleşiydi. Çok teşekkürler.❤
2 ай бұрын
Ne guzel anlatmışsınız oyle ❤ Boğazım düğüm düğüm bir dostumu kaybetmiş gibi hissediyorum. Gri gozler cok yerinde bir benzetme 🫂
@guldenemrem1925
@guldenemrem1925 3 ай бұрын
Sizi dinlerken, yazar gözümde daha da büyüyor, roman genişliyor😊 sözcükler daha bir güzelleşiyor. Çok teşekkürler 💐
@denizyucebasarir
@denizyucebasarir 3 ай бұрын
Ben teşekkür ederim bu güzel yorum için🙏🏻🦋
@Harunancess
@Harunancess 3 ай бұрын
En içten saygı ve selamlar. Çok teşekkür ederiz.🙏🧿🥰
@emineunal6197
@emineunal6197 3 ай бұрын
Yine harika bir bölümdü. Seçkin Selvi ile tanıştırdığınız için de ayrıca teşekkürler.
@sevgo_60.
@sevgo_60. 3 ай бұрын
Çok teşekkürler
@sunamete4094
@sunamete4094 3 ай бұрын
Merhaba ❤💐 Sonsuz sevgiler 🌞🌿
@sdalka
@sdalka 3 ай бұрын
Nedense sizi dinlerken "sanırım ben okumayı bilmiyor" duygusunu yaşamam normal mi? Veya bu endişeye kapılan sadece ben miyim?
@denizyucebasarir
@denizyucebasarir 3 ай бұрын
:)
@sefaozpnar
@sefaozpnar 3 ай бұрын
❤🥀
@betulyldr6412
@betulyldr6412 Ай бұрын
Baumgartner Heidegger ile değil Kierkegaard ile başlıyor naçizane (:
@hakanatalan2344
@hakanatalan2344 3 ай бұрын
deniz hanım victor hugo nun seffiler kitabının youtube da anlatan güzel bir içerik bulamanım sizin bu kitap hakkında program yaparsanız güzel olur bence
@denizyucebasarir
@denizyucebasarir 3 ай бұрын
Sefiller de listemde. Bakalım ne zaman:)
@hakanatalan2344
@hakanatalan2344 3 ай бұрын
@@denizyucebasarir teşekkür ederim
@fugenmutluergil4076
@fugenmutluergil4076 3 ай бұрын
Edebiyat sevdalısı olarak bütün bölümlerinizi ilgiyle izliyorum.Teşekkür ederim.
@aliulgu6890
@aliulgu6890 3 ай бұрын
📙📘📗👏👏👏💜
Havada Bulut - Sait Faik // konuk Ayfer Tunç // Deniz Yüce Başarır ile Ben Okurum
1:33:02
An Unknown Ending💪
00:49
ISSEI / いっせい
Рет қаралды 54 МЛН
From Small To Giant Pop Corn #katebrush #funny #shorts
00:17
Kate Brush
Рет қаралды 69 МЛН
📚 Yazar-Editör Sohbetleri: Murathan Mungan, Müge Gürsoy Sökmen 📚
58:35
An Unknown Ending💪
00:49
ISSEI / いっせい
Рет қаралды 54 МЛН