Nefsin terbiyesi hatta daha ötesi cana can katma gibi kavramların eksik olduğunu işitebiliyoruz tabii ki doğunun aşırı aydınlanmacılığında, tıpkı batının kaynaktan yoksun egoyu yücelten aşırı aydınlanmacılığı gibi. Anadolu öğretisinde ikisine de yer vardır. Kaynak da vardır insan da vardır. Aşk kavramı üzerine derin düşünme bizi teslimiyetin de ötesine taşan tapınılan ve ya kaçınılan tanrısal(nesnel ve ya özsel) öğelerden aşkın bir kavrayışa ulaştırabilir.
@GunsuEngin4 күн бұрын
@@danebilgici Tüm öğretiyi kısa bir kitapta veya bir videoda öğrendiğimizi sanmak yanılmak olur. Bu bahsettikleriniz için Advaita Vedanta bağlamında yoga öğretisinde Yama Niyamalar’a bakabilirsiniz. Buddha Dharma bağlamında ise 8 aşamalı yol ve “Sila” konusuna bakabilirsiniz.
@o4-v5T4 күн бұрын
Hindu ve tibet gelenekleri ve felsefeleri hakkında birçok video halihazırda bulabiliyor artık... Ama biraz daha uzak, daha uzak yani çin ve 5000 yıllık tao hakkında kaynaklar çok sınırlı biraz da taoizme giriş yapmaya ne dersiniz? Hem Buddha'nın kendisinin çin'in yozlaşmış atmosferini terketip Hindistana geldiği soylentiler arasında (yani Lao Tzu= Buddha) bize bu derin öğreti hakkında video serileri çekmek ister misin? (Tao)
@GunsuEnginКүн бұрын
Merhaba, benim anlattıklarım Hindu ve Tibet değil, Budizm ile Hinduizm iki bambaşka kol. Bir tek Advaita Vedanta serisinde Hindu geleneğini anlattım. Onun dışında Buddha Dharma öğretiyorum. Kaynağı Hindistan’dır ancak sonra moğol istilaları ve bir çok sebepten Hindistan’dan tamamen silinmiş ve Burma, Sri Lanka’ya göç etmiş bir öğreti. Oradan da Tibet ve Çin.. yani Lao Tzu=Buddha bilgisi doğru değil :) Yine de binlerce yıl önce olmuş şeyler bunlar, yani BİLMİYORUZ. Bana gelince 2009’dan beri Buddha Dharma, nörobilim, travma teorileri üzerine çalışıyorum. Diğer KZbinrlardan farklı olarak biraz ordan biraz başka kaynaktan gibi birden fazla alandan azar azar bilgilerle içerik üretmiyorum. Uzmanlaştığım alanda kalıyorum ve bu alandan aktarıyorum. Yani saf entellektüel bilgi aktarmıyorum, yaşadığım yerden konuşmaya çalışıyorum. “Tek bir şey yap ve onu en iyi şekilde yap, tek bir şeyde odanlaklan ve derinleş..” hayat felsefesi bana uyuyor. Bu yüzden bu kanalda da diğer kanallarda bulamayacağınız Buddha Dharma bilgilerini derinlikli olarak bulabileceksiniz belki de. Sevgilerimle
@o4-v5TКүн бұрын
@@GunsuEngin anladım, detaylı bir açıklama olmuş teşekkürler
@alperensaz8739 күн бұрын
Merhaba, kayıtlarınız ve bilinç(lilik) çalışmalarınız ile ilgili detaylı bir geri bildirim vermek isterdim. Bu konularla epeyce ilgiliyim, hatta bir kaç hafta içerisinde “Benlik, Bilinç ve Tanrı” isimli bir doktora tezi savunacağım. Acaba size mail yoluyla ulaşmak mümkün olur muydu? Şen kalın..
@muratbaydar97909 күн бұрын
Merhaba Alperen Bey, Doktora konunuz çok ilgi çekici. Paylaşmanız mümkün mü acaba? Selamlar.
Merhaba, Bu seriyi dinledim. Çok istifade ettim teşekkürler. Bu sunumunuzun 49. dakikasında tezahürün görüngüsel (fenomenolojik) ifadesindeki yer ve zaman kavramlarının nesnel farklılıklarının olmadığı, öznel olarak sezisel varlıkların görüngüsel tezahürün algılamalarından sorumlu olan sezidir. Sezi ya da sezgi insanın diğer nesneleri algılamasını sağlar. bilincin bir diğer yönü olan zihin ise insanın ayrımlar yapmasını sağlıyor olsa da insan denen varlık diğer herhangi bir görüngüden farklı değildir. Bu kısmın sorunlu bir yanı var bana göre ve çeviriden kaynaklanmış olabileceğini düşünüyorum. Şöyle ki, ego zihinde sezgi ve duyu kaynaklarından aldığı verilerle beslenir. Diğer nesnelerin algılanmasını bir süre sonra sezgisel unsurlar üzerinden değil (kalbi his, aşk, tanrı) duyusal unsurlar (duygusal duygusal değil, neyseki duyguların oluşumunda farkındalığımız olmasa bile sezgilerimiz etkindir) üzerinden yapar ( görme, duyma, işitme, derinin hissi gibi). Sezgi ise bu olup biteni başından beri duyumsayan, bilen, ego oluşumunda zihnin belki sırt döndüğü ama yok sayamadığı unsurdur. Zihnin tüm bu olanları bu şekilde okuyabilmesinin dayanağıdır. Bu nedenle doğru anlaşılması önemli ve bu sorunun çeviriden kaynkalandığını düşünüyorum. Buna göre tashihi yaklaşık şöyle olmalıydı; ......öznel (egosal) olarak duyusal varlıkların görüngüsel tezahürün algılamalarından sorumlu olan duyudur. Duyu ve duyu orhanları insanın diğer nesneleri algılamasını sağlar. bilincin bir diğer yönü olan zihin ise insanın ayrımlar yapmasını sağlıyor olsa da insan denen varlık diğer herhangi bir görüngüden farklı değildir. Özsel olarak varlığı evet sezgiyle, görünenin(fenomenin) ötesindeki algısına sezgiyle ulaşırız. Sezgi de duyu da zihni besler. Zihin egoyu çokça duyusal kaynakların çıktılarıyla yaratsa da aslında yaptığı egoyu oluşturmak ve dağılmadan, hazır olduğu zamana kadar onu taşımaktır. Hazır olunca sezgisel verilerin desteğiyle ve çok zaman duyusal egonun kaldıramayacağı bir kriz ya da yüzleşme ile transandantal/aşkın varlığa yer açar. Bence : )
@GunsuEngin9 күн бұрын
@@muratbaydar9790 Ne kadar detaylıca tefekkür etmişsiniz ve bu bölümü yakalamışsınız dikkatle, sağolun. Bence çeviri gerçekten kötü, ama videoda pek diyemiyorum, çevirmen biri yapmamış çeviriyi. Söylediğiniz üzerine düşününce ben de katılıyorum. Sadece sezi derken belki de duyumsamak ‘tan mı bahsediyordu acaba..
@muratbaydar97908 күн бұрын
@@GunsuEngin Burası önemli bir nokta. Doğru anlaşılmazsa Ben'in nasıl O, O'nun nasıl Ben olduğu bilinebilir ama nasıl olduğu anlaşılamaz sanırım. Heideger'in "Hegel'in Tinin Fenomenolojisi" eseri ve Hegel'in Mantık Bilimi'nin girişi transandantala gidişin bir haritasını veriyor bence. O yolu yürümeyi göze alanlar için küçük bir pusula paylaşayım. "Kişi sevmeye karşısındakinden anlamaya kendinden başlar." Şule Öncü. Ben özne, Sen nesne, O arada beliren/olan/görünen dir. Hegel özne nesne öznenin nasıl bir olduğunu (birleştiğini anlatır) kzbin.info/www/bejne/i5PLh3eOh7NlntE
@utkuesas9 күн бұрын
advaita vedanteda hic bir pratik yok pratiga karsidir gelecek te olacak bir yuksek bilinç diye de bir kavramlari yok ...meditasyon da yok