İran devrimi yanı sıra Sovyetlerdeki devrimi de şöyle ele alabiliriz, işçi diktatörlüğü yerine bürokratik diktatörlük başa geçmiş, birçok farklı halk bu devrim için can vermişken de aslında bnce gayet maneviydiler. Maalesef kötü sonuçlansa da. Her şey başta güzel oluyor. Sonunda çürüyüp kokuyor işte
@eskitvturkiye7742 жыл бұрын
Hocam fuko giriş kitaplar söyler misiniz fuko alanında neler okumam lazım başlangıçta
@enbiyademirsen8502 жыл бұрын
kanalınıza uzun zamandır aboneydim ama fırsatım olmadığı için ilk videolarınız dışında hiç izleyememiştim. son birkaç saattir videolarınız arasında geziniyorum. özellikle artık türkçe youtube'da da sosyolojik düşünceye yer veren bir kanal olması beni çok mutlu etti. postmodern düşünce yapıları üzerine düşünen amatör bi felsefeci olarak, foucault'ya yöneltilen eleştiriler hakkında şöyle düşünüyorum: kendisi iktidar sistemlerini, öznel deneyimlerin kuruluşlarını incelerken bence tuhaf bi hata yapıyor. şöyle ki batı sistemini batı sistemi ve doğuda gördüğü "yeni doğmakta olan" diye atfettiği hareketi batıdan ayrı bir sistem yapan bir fail, bir cevher varmış gibi bir iddia söz konusu burada. ancak foucault'da iktidarın tahakkümünü sürdürebilmek için meşruiyetini kendi dışında bir nesnel değere yaslamasının bir aldatmaca olduğu sonucu çıkıyor, çünkü nesnel değer aynı iktidar sistemi tarafından sürekli yürürlükte tutulmak zorunda, yani iktidar kendi nesnelliğini kurarak geliyor. sonuç olarak, iktidar o nesnelliğin sınırlarını çizmekle kendi kendinin faili olduğu sürece, kendisi "doğudan ayrı, batı" olarak konumlandırılamaz. onun doğusu, tamamen kendi döngüsü içerisinde icat ettiği bir doğu. öbür taraftan, "doğudan yeni doğan güneş"in batıdan farklı hissettirdiği için en azından umut vaadetmesi de temellendirilemez, çünkü burada birbiriyle asla iletişim kuramayan, çünkü ikisi de tamamen kendi kendine referans vererek ortaya çıkan iki farklı sistem söz konusu. dolayısıyla foucault, batıda gördüğünü iddia ettiğine benzer bir tahakküm sisteminin iran islam devriminde çıkmayabileceğine dair, en azından bir ihtimal gördüğüne dair iddiası bile, bence asla felsefi değil. sebebi bu iki sistemin kendilerini temellendiren, kendilerinden bağımsız bir cevherlerinin olmaması, ikisi de kendi kendine bulaşarak ilerlemekte. bunu gerekçelendirmeye dair söylenenlerin de bariz bir metodolojik hatadan kaynaklandığını düşünüyorum. bu konudaki yorumumu sizin alanınızla ilgili yeni yeni ilgimi çeken bi düşünüre bağlayarak bitirmek istiyorum. bence bu gibi birbiri ile iletişim kuramayacak anlam sistemlerini özcülüğe ya da yıkıcı bir göreliciliğe düşmeden incelemenin birtakım yolları karl mannheim'da bulunabilir. mannheim'ın özellikle ideoloji ve ütopya kavramlarının anlamlı/etik yüklerinden arındırılmış bir kayıtsızlıkla nasıl kullanılabileceğine dair geliştirdiği sistemler, foucault'nun iran'a gittiğinde orada "yeninin imkanı" olarak gördüğü şeyi tamamen etik yüklerle bezenmiş bir ütopiklikle değerlendirmesi problemine derman olabilirdi. ama dediğim gibi, ben felsefeciyim ve mannheim'la tanışıklığım çok yeni. kendimce okuyup, düşünceler üretmeye çalışıyorum ama iletişim kurduğum türkçe konuşan kişiler arasında mannheim en fazla "sosyoloji tarihindeki birisi" kadar tanınıyor. planlarınızda var mı bilmiyorum ama sosyal teoriye yeni yeni ilgi duyan birisi olarak türkçe youtube'da mannheim üzerine konuşulan videoların açlığını çekiyorum. umarım sizden birgün mannheim da dinleriz. teşekkürler video için ^^
@berkaygorkemcoskun2 жыл бұрын
Merhaba, bu değerli yorumunuz ve sosyolojiye ilginiz çok teşekkür ederim öncelikle. Kişisel yorumumum da sizinkine yakın şekilde. Foucault'nun sözde keşfettiği öznellik, aslında yeni bir tahakküm biçimi olarak karşımıza çıkıyor. Ve Foucault'nun temellendirmeleri fazlasıyla öznel kalıyor. Tabii bu nedenlerden dolayı eleştirilmesi kaçınılmaz oluyor. Mannheim ve ayrıca Frankfurt Okulunun eleştirel kavrayışı Foucault'nun savrulmuş olduğu konumun eleştirisini mümkün kılıyor kesinlikle. Bu arada hangi sosyolog üzerine video çeksem diye düşündüğüm şu zamanlarda Mannheim önerisi oldukça yerinde oldu. Çok teşekkürler :)
@dusunizm1717 Жыл бұрын
Dünyayı bir güç oyunu olarak gören bir filozof, nasıl olur da Batı dışında gerçekleşen dini referanslı bir devrimin tahakküme gitmeyeceğini düşünür? Mesele devrimin ilerleyen süreçlerde bir tahakküme gidecek olması ve Foucault'nun bunu farkedememesi değil, Batı dışı bir kültürün Batı modernleşmesine maruz kalmadan ona alternatif olabilmesinin yarattığı bir imkânın varlığıdır. Foucault'yu modern episteme dahilinde ele alırsak onu kavrayamayız. Anti modern ve kaçınılmaz olarak anti ilerlemeci bir düşünürün modern eleştirilere uyarak İran devrimini olumsuzlaması kendiyle çelişir. Ayrıca Foucault hayattayken devrimin şeriata kaydığı zaten görülmüştü. Buna rağmen eleştirilerden olabildiğince kaçtı. Batı düşünce sistemlerine savaş açan bir düşünürün adeta bir Kemalist teyze gibi devrimi eleştirmesini düşünmüyoruzdur sanırım. Sonuç olarak anti evrenselci ve muhafazakar bir düşünür batı dışı toplumların batıyı taklit etmeden kendi varlıklarını, kimliklerini,kültürlerini devam ettirmesini savunmuştur. İçerik için teşekkür ederim, emeğinize sağlık.😊
@zeynepbozbulut59272 жыл бұрын
Fazla bilgi dozu almak için doğru yerdeyim 🤝
@berkaygorkemcoskun2 жыл бұрын
👌💯
@mustafadonmez37352 жыл бұрын
Meselenin şeriat olduğunu düşünmüyorum. Çünkü modernlik tartışmaları içerisinde bu mesele bir yönüyle “batı-dışı modernlik” deneyimi veya denemesi olarak ele alınıyor. Bu açıdan değerlendirildiğinde Foucault’u heyecanlandıran asıl şeyin içerik değil biçim olduğu iddia edilebilir.
@eyyamguder29792 жыл бұрын
Yanlış bilmiyorsam İran'da bulunan bu kadınlardaki "açıklık" ,kıyafet özgürlüğü genelde üst sınıflarda yani asker, zengin, soylu sınıflarda görülüyordu. Alt sınıflar her zaman aynıydı
@ilkayguvenin44892 жыл бұрын
herkese iyi akşamlar, gerçekten güzel bir video olmuş, benim de görüşlerim şu şekilde, Foucault ilk bakışta çok güzel şeyler söylüyor gibi geliyor, fakat benim de bir türlü anlam veremedigim bir modernlik karşıtı bir düşünce sergiliyor, hatta bu bazen çok aşırıya da kaçıyor, herkes farklı düşünebilir, ama ben farklılıklar olmakla birlikte, tarihin doğrusal bir çizgi izlediğini düşünüyorum, yani batının takip etmiş olduğu yolu her toplum takip etmelidir, tekrar belirtiyorum bazı farklılıklar olabilir, yani merdivenleri tek tek çıkarsınız, 3.03 çıkmazsınız, çünkü ayağınız kırılabilir.
@maximilyen2 жыл бұрын
Fuko burada iyi bir aptallık yaptı, onun yerinde olsam utancımdan insan içine çıkamazdım.😀