Рет қаралды 17,068
Nazardan ya da kaderden olsa gerek kimileri kör kurşuna hedef oldu, kimileri trafik kazasında yanarak can verdi kimileriyse çok erkan veda etti. Hüzün, üzüntünün, kaybedişlerin gözyaşlarının ve kara haberlerin üst üste geldiği, üzerinden felaketlerin eksik olmadığı bir müzik grubunun trajik hikayesi bu... Siz onların plak ve kasetlerini ailenizin koleksiyonundan hatırlıyor olabilirsiniz ya da belki hababam sınıfı sayesinde tanıdınız veya böyle bir gurup olduğundan haberiniz bile yok... Kabataş lisesinden okuyan rıfat eke, altan eke, ender akacan, behzat kutlubağ ve bülent ortaç tarafından 1964 yılında kuruldu beyaz kelebekleri gurubu. Sen gidince, ateş böceği, kara kaşlı yar, Bütün Aşklar Tatlı başlar gibi şarkılarıyla dünyaca ünlü olmuş hollanda da bile şarkı listelerinde aylarca zirvede kalmışlardır. Anadolu turneleri, avrupa konserleri derken sahnelerin tozunu alıp şarkılarıyla dillere pelesenk olmuşlardır. Ama bu grubun öyle dramatik bir hikayesi vardır ki yürekler dayanmaz. Grup 1964 yılında kurulduğunda 5 kişiydi. Daha sonra aralarına 7 yaşındaki gitarist ermünent ateşi ve solist ayşe sütçüyü aldılar. Zamanın gazetelerinin promosyon çekilişlerinde konser vermeye başladılar. Ünlü müziysen turgut akyüz ün aralarına katılmasıyla profesyonel müzik hayatına geçiş yaptılar. 1967 yılında solitsleri olan ayşe sütçü evlenip müziği bırakınca yeni solist olarak azize yi aldılar. 1968 tarihinde Azize(gencebay) in solist olduğu dönemlerde iran şahı nın davetlisi olarak sarayda 14 gün kalıp konser verdiler. 1969 sonlarındaysa solistleri azize orhan gencebayla evlenerek müziği bırakır ve guruptan ayrılır. Azize nin yerini doldurmak içinse ülkü üst ü solist olarak alırlar. İşte ne olduysa ülkü üst ün solist olmasından sonra olur. 1970’e büyük ümitlerle girmişti Beyaz Kelebekler. 6 yılın meyvesini toplamak üzereydiler. Gruptaki müzisyen sayısını altıdan yediye çıkarmışlardı, İstanbul’un en büyük gazinolarında programa çıkıyorlar, her gece binlerce müziksevere neşe dağıtıyorlardı. 18 Ocak 1970 Pazar gününe kadar her şey Beyaz Kelebekler’in istediği gibiydi. Zirveye doğru tırmanıyorlardı. Fakat pazar gününü pazartesiye bağlayan gece bir felaket yaşandı. Beyaz Kelebekler pazar gecesi Maksim’deki programlarından sonra iki otomobile binmişler, Adapazarı’ndaki konsere gidiyorlardı. Öndeki otomobilde menacerleri Turgut Akyüz, Ercüment Ateş ve Ender Akarcan vardı. Arkadaki Chevrolet’de ise Altan ve Rıfat Eke kardeşler ile Behzat Kutlubağ, topluluğun kadın solisti Ülkü Üst ve Bülent Ortaç… Eşme köyüne kadar yolculuk gayet iyi geçmişti. Şakalaşıyorlar biraz sonraki konseri konuşuyorlardı. İşte tam bu sırada, saat 01:15’te, Azrail bir kamyonun içinde Beyaz Kelebekler’in önüne çıktı. Şoförün bütün gayreti boşunaydı. Korkunç bir fren sesi, kaygan caddede Chevrolet’nin kamyonla alt alta üst üste dönmesi ve şarampole yuvarlanış… Benzin deposu patlamıştı. Şoförün ve diğer iki Beyaz Kelebek'in kurtulmasında kamyon şoförünün büyük cesareti rol oynamış, çarpışmadan sonra şarampola yuvarlanmasına rağmen, kamyonundan dışarı fırlayan şoför, yanan otomobilin yanına yaklaşarak ellerinin yanmasına aldırış etmeden, şoför arkadaşını ve diğer iki Beyaz Kelebek'i dışarı çıkarmıştır. Üç Beyaz Kelebek ise baygın halde olduklarından, bu sırada alevler de etrafı iyice sardığından maalesef kurtarılamamışlardır. Hükümet doktorunun verdiği bilgiye göre, zaten üç Beyaz Kelebek yanmasalardı da gene kurtulamayacaklardı. Zira, arkada oturan Behzat Kutlubağ'ın vücudu, kazanın olduğu anda boynundan kasıklarına kadar yarılmıştır. Altan ve Rifat Eke'nin de kafataslarında iri iri delikler açılmıştır.'' 19 Ocak 1970’in ilk saatlerinde feci bir trafik kazası, üç grup üyesinin yanarak ölmesine, Beyaz Kelebekler’in kolunun, kanadının kırılmasına sebep oldu… Behzat 23, Rıfat 24, Altan 27 yaşındaydı… Beyaz Kelebekler’in her şeyiydi bu üç pırıl pırıl genç. Üçü de aynı okulda, Şişli’deki özel İktisadi Ticari İlimler Akademisi’nde okuyordu. Geleceğe ümitle, güvenle baktıkları bir devrede, hayatlarının baharında ecel onları sahnelerimizden apar topar alıp götürmüş, arkadaşlarını, bütün Türkiye’yi tarifsiz bir acıya boğmuştu. Gözyaşları 21 Ocak günü Şişli Camisinde hıçkırığa döndü.. Beyaz Kelebekler'in cenaze törenine ilgi çok büyük oldu. Şişli Camii'nin avlusu tamamen dolmuştu. İğne atılsa, düşecek yer kalmamıştı koskoca avluda. Üç musalla taşı, üç tabut, üç imam.. Geride kalan Beyaz Kelebekler'den beşi tabutlara kapanmışlar. Sarsıla sarsıla ağlıyorlardı. Menejerleri Turgut Akyüz'ün gözleri kan çanağı gibi. Yüzü sapsarı. Başını sallayıp duruyor. Dudakları kıpırdıyor, ama ne söylediği pek anlaşılmıyor. Bülent Ortaç, kazadan kurtulanlardanAyağının kütük gibi şiş olmasına rağmen, koltuk değneklerine dayana dayana son vazifesini yapmak için camiye gelmiş. Küçük darbukacı Ercüment Ateş (ölen Behzat'ın teyzesinin çocuğu) kelimenin tam anlamıyle perişan bir halde. #hababamsınıfı #yeşilçam #beyazkelebekler