Рет қаралды 1,254
Rönesans’ın alamet-i farikasına dönüşen mekanik çoğaltma çağının, 1990’lı yıllardan sonra baş döndürücü hızla gelişen sayısal temsil, değerlendirme ve iletişim teknolojilerinin etkisiyle giderek geride kaldığı söylenebilir. İnsan ve toplumbilim alanına yeni bakış açıları, yeni araştırma soruları ve programları kazandıran bu yeni teknolojiler, geçmişte bambaşka amaçlarla üretilmiş arşiv belgelerinin, toplumsal dokümanların yeniden kıymetlendirilmesi ve yorumlanması açısından benzersiz açılımlar sağlar. Bu teknolojiler, üst anlatıları olduğu kadar tekil mikro tarih çalışmalarını da yeniden değerlendirme, arşiv malzemelerini yeniden okuma konusunda fırsatlar sunar. Osmanlı arşivlerinin sayısallaştırılarak erişilebilir kılınması bu gelişmenin en çapıcı örnekleri arasında sayılabilir.
Bostancıbaşı defterlerini yeni tekniklerle değerlendirmeye yönelik bu keşifsel çalışma üç bölümden oluşuyor: Metin madenciliği ve metin madenciliğine ilişkin kısa bir girişin ardından defterlerin kayıt yapısı ve mekânsallaştırma, görselleştirme olanakları birinci bölümde ele alınıyor. 1801 ve 1803 tarihli Bostancıbaşı defterlerinde kullanılan kavram ve terimlerin nasıl kodlanabileceği, farklı düzeylerde kodlanan kayıtların nasıl kategorize edilebileceği ve kayıtların coğrafi kodlama süreci ise sunumun ikinci bölümünde ele alınıyor. Bu çalışmanın bulguları, yaklaşımın geliştirilme olanakları, başka örneklere taşınabilirliği ve kent tarihi yazımına potansiyel katkısı sunumun üçüncü bölümünde irdeleniyor.