Аллахынын рэхмэте яусын укучыга !!! Жир йозендэге барлык кешелэргэ бэхет телим !!! Жир йозендэ тынычлык булса иде , сугышлар бетсен хэм бер кайчан да башка кабатланмасын иде !!!
@ИльназХисматуллин-у2р Жыл бұрын
Алхам дудилэхи. Бу дуга барча мосылманнарга шифа сэлэмэтлек тыныч тормышлар насип итсен. Инше Аллах алхэм Дулиллэ. Аллахым ярдэмнереннэн ташламасын АминАминАмин🙏🙏🙏
@МаьмуржонМирзаев-ж5щ Жыл бұрын
Кто слушает, всем пусть будет благословение и защита Всемогщего АЛЛАХА! Спасибо за красивое чтение Хазрату!
@РасимГибадуллин-ж4фАй бұрын
АЛЛАХЫНЫН рэхмэте булсын, барчагызга бэхет телим.
@Аиша-с3и6з2 ай бұрын
Благодарю чтеца, очень красивое чтение пусть Аллах даст всем нам счастья обоих миров, защитит нас от всякого зла, наставит на прямой истинный путь, дарует благополучие и удел, взаимную искреннюю любовь тем кто ее ищет. Амин
RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAHIN ADIYLA BAŞLARIM. 🕋🐦💓🌟
@vahideozturk1003 жыл бұрын
Allah razı olsun Haremeyn ailem Allahümme Salli alâ Muhammedin bı adedi ilmike bı adedi maglumatik
@aysenurkaya53593 жыл бұрын
Rabbim haremeyn ailesinden razı olsun
@haticeozturk89263 жыл бұрын
Allah Teâlâ hazretleri izzeti dergahında kabulü makbül buyursun, amellerimiz az Rabbimiz bizi Rahmetiyle yargılasın, âlemlere Rahmet olarak göndermiş olduğu Peygamberlerin Efendisi bizim Peygamberimiz Hazreti Muhammed Sallallahu Vesellemin Şefeatine nail eylesin, onun Sancağı altında bulunan kulların zümresine dahil etsin veremeyeceyimiz hesaplarla huzuruna almasın, emek ve yüreğinize sağlık devamını bekliyoruz kardeşim, teşekkür ederim, Allah razı olsun, dua ve temennilerimle, AMiN
@mehmetuzan3 жыл бұрын
ÇEVŞEN-ÜL KEBİR MÜNACAATI SAHİH MİDİR? Ahmet Ziyaeddin efendinin Mecmuatü'l Ahzab adlı kitabında “Cevşenü'l-Kebir ismindeki duânın Peygamber Efendimize, Uhud Harbi esnasında Cebrail (a.s) tarafından getirildiği, Cebrail (a.s.) Hz. Muhammed'e (s.a.v.): "Üzerindeki zırhı çıkar ve bu duâyı oku. Bu duâyı üzerinde taşır ve okursan zırhtan daha büyük tesiri vardır." demiştir. Peygamber Efendimiz duânın tesirinin sadece kendine mi mahsus, yoksa ümmete de şamil mi olduğunu sorunca, Cebrail (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Ya Rasulullah, bu duâ Cenab-ı Allah'ın sana ve ümmetine bir hediyesidir. Bunun sevabını Allah'tan başka kimse takdir edemez." (1). Yukarıda yer alan rivayet incelendiğinde Cebrail kanalıyla Uhut harbinde Muhammet peygamberimize vahiy getirdiği anlaşılır. Vahiy ise Kur’anda yer alır. Cevşen Kur’anda yer alır mı? Elbette hayır. Ehli sünnet vel-cemaat bilir ki, vahiy geldiğinde Muhammed (sav) sahabilerine okurdu ve vahiy katipleri de vahyi ezberler veya kaydederlerdi. Cevşen inmiş ise en başta Medine sahabilerinin bunu bilmesi gerekir. Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisine göre “Uhut savaşında Rasulullah’ın başında miğferi de vardı ve aldığı darbe ile miğfer kırılmış; Peygamberimizde yaralanmıştı” adı geçen ansiklopedi de Cevşenin kaynağının olmadığını ve dayanağının bulunmadığını ifade edilmektedir (2). Buhari ve Müslim’in hadislerine göre, Uhut savaşında Rasulullah’ın başında miğferi kırılmış; Peygamberimizde yaralanmıştır (3). Anadolu Üniversitesi Hadis Tarihi ve Usulü adlı kitabın 230 ncu sahifesinde şöyle geçer: “Resûlullah (sav) buyurdu ki; “Bir ara Uhud’a doğru yürüyordum. Çok sıcak bir gündü, zırh da ağırdı. Göğe doğru baktım, Sübhan ve Yüce olan Allah’a dua ettim. Bunun üzerine göklerin kapılarının açıldığını gördüm. Nurla çevrili Cibrîl yanıma indi ve dedi ki; “Yüceler yücesi olan Allah sana selam söylüyor, esenlik ve ikramlar sunuyor ve şöyle diyor: “Bu cevşeni: zırhı çıkar, bu duayı oku. Bunu okuduğun ve (üzerinde) taşıdığında o, bu zırhdan daha büyük (güvenlik sağlar!)”. Dedim ki; “Kardeşim Cibrîl, bu sadece benim için mi, yoksa benimle ümmetim için mi?”. “Ya Resûlallah, dedi, bu dua Sübhan ve Yüce olan Allah’dan sana ve ümmetine bir hediyedir. Sevabını da ancak Sübhan ve Yüce olan Allah bilir!. Sabah vakti veya akşam vakti evinden çıkarken onu okuyan veya (üzerinde) taşıyan hiçbir kul yoktur ki, amellerin iyisini yapmış olması sebebiyle hakkı Allah’ın üzerine vacip olmasın! O sanki Tevrat’ı, İncîl’i, Zebûr’u ve Kur’an’ı okumuş olur. Yüce Allah her harfe karşılık olarak ona iki çift hûr-i ıyn verir, onun için Cennet’te bir ev inşa eder, ona Tevrat, İncîl, Zebûr ve Furkân’ın, İbrahîm ve Mûsa’nın sahifelerinin harfleri sayısınca sevap ile Halîl İbrahim, Kelîm Mûsa, Rûhullah Îsa ve Hâtemun nebiyyîn Muhammed’in -sallellahu aleyhi ve sellem- sevabının aynısını verir...”. Bu şekilde başlayıp sayfalarca fazileti anlatıldıktan sonra verilen ve “cevşen” olarak meşhur olan dua, hadis ilmi verilerine göre uydurmadır. Yani hz. Peygamber böyle bir haber nakletmemiştir” (4). Diyanet Ansiklopedisinin Çevşen maddesinde özetle diyor ki: (s.462-464); Farsça asıllı olduğu kabul edilen cevşen kelimesi sözlükte, “zırh, savaş elbisesi” anlamına gelmektedir. Terim olarak Şii kaynaklarında Ehl-i beyt tarikiyle Hz. Peygambere isnat edilip, Cevşen-i Kebir ve Cevşen-i Sağır denilen iki duanın ortak adıdır. Duanın Sünni hadis mecmualarında yer almaması, ayrıca Şii hadis külliyatının ana kaynağı durumundaki Kütüb-i erbeada da bulunmaması, sadece dua mecmuaları gibi ikinci derecede kitaplarda mevcut olması da bu görüşü desteklemektedir. Sonuç olarak Cevşen, kaynaksız mesnetsiz şii duasıdır. Fazileti hakkında söylenenler uydurmadır (5). Muhammed'e vahiy geldiğinde aldığı vahyi ashabiyle paylaşırdı, ashabıda gelen vahyi dinler ve ayetleri ezberlerdi. Ebubekir, Ömer, Osman, Ebuzer, Seyd ibnu Ebu Vakkas, Abdurrahman ibnu Afv, Ebu Hureyre, Abdullah ibni Ömer, İmamı Azam Ebu Hanife, İmam Ebu Yusuf, İmam Muhammed'in kaynaklarında yoktur. Sahih bilinen Buhari ile Müslim’in kaynaklarında yoktur. Cevşen inmişse Ehli Sünnet vel Cemaat’in kaynaklarında neden yoktur. Ana kaynaklarımızda yer alması gerekmez mi? İslam dini Mekke ve Medine beldelerinde peyder-pey ayetleri inerek tamamlandı. O beldenin alimleri, sahabileri diğer hadisleri bildiği gibi Cevşeni bilmesi gerekmez mi? Uhut savaşı müslümanların üstünlüğü ile devam ederken, Mekke müşriklerinin kaçtığını gören ve tepeye yerleştirilmiş bulunan 50 okçular, peygamberimizin emrini unutarak “savaş kazanıldı” diyerek ganimetten pay almak için yerlerini terk ettiler. Mekke ordusunun süvari komutanı olan Halid bin Velid, boş bırakılan o tepenin önünden geçerek, yanındakilerle beraber müslüman ordusunu arkadan çevirdi. Müslümanlar iki ateş arasında kalmıştı. Bu karışıklıkta 70 sahabi şehit oldu. Çevşenin korumasının olması gerekmez mi? Mute savaşında ordu komutanları şehit verdiler. Çevşen olsaydı bu sahabiler okumaz mıydılar. Okuyan sahabiler için Cevşenin koruması ve himayesi olurdu, değil mi? Allah sözünden döner mi? Haşa ve kella. Allah her zaman sözünde sadıktır. Cihat etmek ise Kur’anda Allah'ın emridir. Sonuç itibariyle, Allah kesinlikle hulful vaat etmez ve sözünde sadıktır. Uhut savaşında Rasulullah’ın zırh üstüne zırh giydiği, miğferinin parçalandığı, dişinin kırıldığı, savaşta yara aldığı, tam yetmiş tane sahabinin şehit verdiği herkesin malumudur. Cevşen ül Kebir gerçekten inmiş olsaydı İslam ordu mensupları onu okur ve faziletinden(!) dolayı şehit verende olmazdı. Cihat Kuranda övülmüş bu yolda vefat edenlere şehit ünvanı verilmiştir. Çevşen’in bu zırh görevini görme fazileti Kuranın ruhuna aykırıdır. Müslümanların şehit olması ise Cevşenin uydurma olduğu yöndedir. Çevşenin insan boynunda musga gibi taşınması ise ayrı bir şirktir. Muskanın islamda yeri yoktur. Allah şirk günahını affetmediğini çeşitli ayetlerle ifade etmektedir. Çevşen-ül Kebir duası Şia’nın ikincil kaynaklarında yer alır. Ehli sünnete ise Saidi Nursi kanalıyla Anadoluya geçmiştir. Saidi Nursi risalelerin çeşitli yerlerinde Cevşeni zikretmektedir (6). Bu da Saidi Nursi’nin Kurandan, sahih hadislerden ve İslam tarihinden bihaber olduğunun kanıtı olup alim olmadığının da belgesidir. KAYNAK: (1) Ahmed Ziyaeddin Efendi, Mecmuatü'l Ahzab, İstanbul 1298 R, s. 231-261. (2) Buhari, Megazi 26/113; Müslim, Cihad, 37/101, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi Cilt 7, Sayfa 462-463-464 (3) Buhari, Megazi, 26/113; Müslim, Cihad, 37/101 (4) AYDINLI, Abdullah. Hadis Tarihi ve Üsulu, 9. Ünite, Anadolu Üniversitesi, Eskişehir, S-230 (5) Saidi Nursi ve Cevşen, ehlisunnetkalesi.blogspot.com.tr/2012/02/cevsen-sahih-degildir.html, 09/02/2016 (6) Saidi Nursi ve Cevşen, ehlisunnetkalesi.blogspot.com.tr/2012/10/said-nursi-ve-cevsen.html, 09/02/2016
@neycimiyebakir25063 жыл бұрын
Amin amin amin
@КарлыгашНургалиева-п9ъ3 жыл бұрын
Аумин, Аллаху Акбар
@dilekgunes94293 жыл бұрын
Sual: En kıymetli tesbih yani zikir nedir? CEVAP En kıymetli tesbih, namazlardan sonra çekilen Sübhanallah, Elhamdülillah ve Allahü ekber’dir. Bu tesbihten sonra en kıymetli tesbih ve zikir La ilahe illallah demektir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (En üstün tesbih Sübhanallahi velhamdülillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber’dir.) [Müslim] (La ilahe illallah demek 99 belayı defeder, en aşağısı sıkıntıdır.) [İ.Asakir] (Temcid, yani La havle ve la kuvvete illa billah, 99 derde devadır. Bunların en hafifi sıkıntıdır.) [Hakim] (Zikirde "La ilahe illallah"dan, efdali yoktur.) [Taberani] (Zikrin efdali, La ilahe illallah, duanın efdali de elhamdülillahtır.) [Tirmizi] (Allah indinde en kıymetli söz, "Sübhanallahi ve bihamdihi"dir.) [Müslim] ("Sübhanallah" diyen Uhuddan daha büyük sevaba kavuşur. "La ilahe illallah" ve "Allahü ekber" demek de böyledir.) [Beyheki] (Gece ibadeti zor gelen, hayra mal sarf edemeyen veya düşmanla savaşmaya korkan, çok Sübhanallahi ve bihamdihi desin. Bu, Allah yolunda harcayacağı bir altın dağdan daha kıymetlidir) [Taberani] (Zor bir duruma düşen, "Bismillahirrahmanirrahim ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahil aliyyil azîm" derse, Allahü teâlâ, onu her türlü bela ve musibetten korur.) [Deylemi] (Cennet hazinesi olan, "Sübhânallahi velhamdülillâhi ve lâ ilâhe illallahü vallâhü ekber, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah" demeye devam edenin ağaçtan yaprak döküldüğü gibi günahları dökülür.) [Ramuz] (Dilde hafif, terazide ağır ve bağışlayıcı olan Allah indinde en kıymetli iki cümle: "Sübhanallahi ve bihamdihi, Sübhanallahilazim") [Müslim] (Şu beş şeyi dilinizden düşürmeyin: Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahü ekber, La ilahe illallah ve La havle vela kuvvete illa billah.) [Taberani
@salami89343 жыл бұрын
نجیب
@Tuliprose7623 жыл бұрын
Amin elfu elfu amın 🥀
@Наркас-ш3п Жыл бұрын
Лә хауля үә ләә ҡуүүәтә илләә билләәһ
@Дания-й4ч Жыл бұрын
Я Аллах,яАллах,яАллах.
@ЗиляШириазданова-й8я5 ай бұрын
❤❤❤
@neycimiyebakir25063 жыл бұрын
Ben kurdum benim kanim musluman kanidir hemde cok asil
@elifcivan43993 жыл бұрын
👐👐👐
@melihaslan95093 жыл бұрын
Sanırım böyle etiketler ise yaramiyor..ard arda..
@MadadFarmakhorog10 күн бұрын
Послушать можно конечно , но нужно понимать что ни это молитва не другая дуа не сможет изменить судьбу! Всё чему суждено случится то случится. Не одно живое существо на этой земле не сможет изменить предначертанное.
@dunyaornegiSMM3 жыл бұрын
Kardeşim böyle yüce bir duayı verip de türkçesini vermemek hangi kalbe ışık hangi göze fer ola??? ki Âmiinn diyek anlamadan...
@HaremeynTv3 жыл бұрын
Öyle de yapalım inşallah
@dunyaornegiSMM3 жыл бұрын
@@HaremeynTv inşaAllâhu Teâlâ 💕
@sewdecakmak2 жыл бұрын
Okuyan kim acaba
@ляйзатЖакубекова3 жыл бұрын
&усть
@МуршидаРахманова-б5я11 ай бұрын
Ассалам алейкум напишите пожалуйста тест кто знает
@РавзаФейзухановна11 ай бұрын
Ля Иляхе ИллаАллах.
@mehmetdabak77503 жыл бұрын
Allah razı olsun
@EnesYUNAL3 жыл бұрын
Allah razı olsun
@mehmetuzan3 жыл бұрын
ÇEVŞEN-ÜL KEBİR MÜNACAATI SAHİH MİDİR? Ahmet Ziyaeddin efendinin Mecmuatü'l Ahzab adlı kitabında “Cevşenü'l-Kebir ismindeki duânın Peygamber Efendimize, Uhud Harbi esnasında Cebrail (a.s) tarafından getirildiği, Cebrail (a.s.) Hz. Muhammed'e (s.a.v.): "Üzerindeki zırhı çıkar ve bu duâyı oku. Bu duâyı üzerinde taşır ve okursan zırhtan daha büyük tesiri vardır." demiştir. Peygamber Efendimiz duânın tesirinin sadece kendine mi mahsus, yoksa ümmete de şamil mi olduğunu sorunca, Cebrail (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Ya Rasulullah, bu duâ Cenab-ı Allah'ın sana ve ümmetine bir hediyesidir. Bunun sevabını Allah'tan başka kimse takdir edemez." (1). Yukarıda yer alan rivayet incelendiğinde Cebrail kanalıyla Uhut harbinde Muhammet peygamberimize vahiy getirdiği anlaşılır. Vahiy ise Kur’anda yer alır. Cevşen Kur’anda yer alır mı? Elbette hayır. Ehli sünnet vel-cemaat bilir ki, vahiy geldiğinde Muhammed (sav) sahabilerine okurdu ve vahiy katipleri de vahyi ezberler veya kaydederlerdi. Cevşen inmiş ise en başta Medine sahabilerinin bunu bilmesi gerekir. Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisine göre “Uhut savaşında Rasulullah’ın başında miğferi de vardı ve aldığı darbe ile miğfer kırılmış; Peygamberimizde yaralanmıştı” adı geçen ansiklopedi de Cevşenin kaynağının olmadığını ve dayanağının bulunmadığını ifade edilmektedir (2). Buhari ve Müslim’in hadislerine göre, Uhut savaşında Rasulullah’ın başında miğferi kırılmış; Peygamberimizde yaralanmıştır (3). Anadolu Üniversitesi Hadis Tarihi ve Usulü adlı kitabın 230 ncu sahifesinde şöyle geçer: “Resûlullah (sav) buyurdu ki; “Bir ara Uhud’a doğru yürüyordum. Çok sıcak bir gündü, zırh da ağırdı. Göğe doğru baktım, Sübhan ve Yüce olan Allah’a dua ettim. Bunun üzerine göklerin kapılarının açıldığını gördüm. Nurla çevrili Cibrîl yanıma indi ve dedi ki; “Yüceler yücesi olan Allah sana selam söylüyor, esenlik ve ikramlar sunuyor ve şöyle diyor: “Bu cevşeni: zırhı çıkar, bu duayı oku. Bunu okuduğun ve (üzerinde) taşıdığında o, bu zırhdan daha büyük (güvenlik sağlar!)”. Dedim ki; “Kardeşim Cibrîl, bu sadece benim için mi, yoksa benimle ümmetim için mi?”. “Ya Resûlallah, dedi, bu dua Sübhan ve Yüce olan Allah’dan sana ve ümmetine bir hediyedir. Sevabını da ancak Sübhan ve Yüce olan Allah bilir!. Sabah vakti veya akşam vakti evinden çıkarken onu okuyan veya (üzerinde) taşıyan hiçbir kul yoktur ki, amellerin iyisini yapmış olması sebebiyle hakkı Allah’ın üzerine vacip olmasın! O sanki Tevrat’ı, İncîl’i, Zebûr’u ve Kur’an’ı okumuş olur. Yüce Allah her harfe karşılık olarak ona iki çift hûr-i ıyn verir, onun için Cennet’te bir ev inşa eder, ona Tevrat, İncîl, Zebûr ve Furkân’ın, İbrahîm ve Mûsa’nın sahifelerinin harfleri sayısınca sevap ile Halîl İbrahim, Kelîm Mûsa, Rûhullah Îsa ve Hâtemun nebiyyîn Muhammed’in -sallellahu aleyhi ve sellem- sevabının aynısını verir...”. Bu şekilde başlayıp sayfalarca fazileti anlatıldıktan sonra verilen ve “cevşen” olarak meşhur olan dua, hadis ilmi verilerine göre uydurmadır. Yani hz. Peygamber böyle bir haber nakletmemiştir” (4). Diyanet Ansiklopedisinin Çevşen maddesinde özetle diyor ki: (s.462-464); Farsça asıllı olduğu kabul edilen cevşen kelimesi sözlükte, “zırh, savaş elbisesi” anlamına gelmektedir. Terim olarak Şii kaynaklarında Ehl-i beyt tarikiyle Hz. Peygambere isnat edilip, Cevşen-i Kebir ve Cevşen-i Sağır denilen iki duanın ortak adıdır. Duanın Sünni hadis mecmualarında yer almaması, ayrıca Şii hadis külliyatının ana kaynağı durumundaki Kütüb-i erbeada da bulunmaması, sadece dua mecmuaları gibi ikinci derecede kitaplarda mevcut olması da bu görüşü desteklemektedir. Sonuç olarak Cevşen, kaynaksız mesnetsiz şii duasıdır. Fazileti hakkında söylenenler uydurmadır (5). Muhammed'e vahiy geldiğinde aldığı vahyi ashabiyle paylaşırdı, ashabıda gelen vahyi dinler ve ayetleri ezberlerdi. Ebubekir, Ömer, Osman, Ebuzer, Seyd ibnu Ebu Vakkas, Abdurrahman ibnu Afv, Ebu Hureyre, Abdullah ibni Ömer, İmamı Azam Ebu Hanife, İmam Ebu Yusuf, İmam Muhammed'in kaynaklarında yoktur. Sahih bilinen Buhari ile Müslim’in kaynaklarında yoktur. Cevşen inmişse Ehli Sünnet vel Cemaat’in kaynaklarında neden yoktur. Ana kaynaklarımızda yer alması gerekmez mi? İslam dini Mekke ve Medine beldelerinde peyder-pey ayetleri inerek tamamlandı. O beldenin alimleri, sahabileri diğer hadisleri bildiği gibi Cevşeni bilmesi gerekmez mi? Uhut savaşı müslümanların üstünlüğü ile devam ederken, Mekke müşriklerinin kaçtığını gören ve tepeye yerleştirilmiş bulunan 50 okçular, peygamberimizin emrini unutarak “savaş kazanıldı” diyerek ganimetten pay almak için yerlerini terk ettiler. Mekke ordusunun süvari komutanı olan Halid bin Velid, boş bırakılan o tepenin önünden geçerek, yanındakilerle beraber müslüman ordusunu arkadan çevirdi. Müslümanlar iki ateş arasında kalmıştı. Bu karışıklıkta 70 sahabi şehit oldu. Çevşenin korumasının olması gerekmez mi? Mute savaşında ordu komutanları şehit verdiler. Çevşen olsaydı bu sahabiler okumaz mıydılar. Okuyan sahabiler için Cevşenin koruması ve himayesi olurdu, değil mi? Allah sözünden döner mi? Haşa ve kella. Allah her zaman sözünde sadıktır. Cihat etmek ise Kur’anda Allah'ın emridir. Sonuç itibariyle, Allah kesinlikle hulful vaat etmez ve sözünde sadıktır. Uhut savaşında Rasulullah’ın zırh üstüne zırh giydiği, miğferinin parçalandığı, dişinin kırıldığı, savaşta yara aldığı, tam yetmiş tane sahabinin şehit verdiği herkesin malumudur. Cevşen ül Kebir gerçekten inmiş olsaydı İslam ordu mensupları onu okur ve faziletinden(!) dolayı şehit verende olmazdı. Cihat Kuranda övülmüş bu yolda vefat edenlere şehit ünvanı verilmiştir. Çevşen’in bu zırh görevini görme fazileti Kuranın ruhuna aykırıdır. Müslümanların şehit olması ise Cevşenin uydurma olduğu yöndedir. Çevşenin insan boynunda musga gibi taşınması ise ayrı bir şirktir. Muskanın islamda yeri yoktur. Allah şirk günahını affetmediğini çeşitli ayetlerle ifade etmektedir. Çevşen-ül Kebir duası Şia’nın ikincil kaynaklarında yer alır. Ehli sünnete ise Saidi Nursi kanalıyla Anadoluya geçmiştir. Saidi Nursi risalelerin çeşitli yerlerinde Cevşeni zikretmektedir (6). Bu da Saidi Nursi’nin Kurandan, sahih hadislerden ve İslam tarihinden bihaber olduğunun kanıtı olup alim olmadığının da belgesidir. KAYNAK: (1) Ahmed Ziyaeddin Efendi, Mecmuatü'l Ahzab, İstanbul 1298 R, s. 231-261. (2) Buhari, Megazi 26/113; Müslim, Cihad, 37/101, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi Cilt 7, Sayfa 462-463-464 (3) Buhari, Megazi, 26/113; Müslim, Cihad, 37/101 (4) AYDINLI, Abdullah. Hadis Tarihi ve Üsulu, 9. Ünite, Anadolu Üniversitesi, Eskişehir, S-230 (5) Saidi Nursi ve Cevşen, ehlisunnetkalesi.blogspot.com.tr/2012/02/cevsen-sahih-degildir.html, 09/02/2016 (6) Saidi Nursi ve Cevşen, ehlisunnetkalesi.blogspot.com.tr/2012/10/said-nursi-ve-cevsen.html, 09/02/2016