Dünya Çapında Aranan Seri Katil Yatağının Altından Çıkar||Jeon Jungkook ile Hayal Et||

  Рет қаралды 8,281

infinity

infinity

Күн бұрын

#hayalet #jungkook #keşfet #keşfetbeniöneçıkar
sabitte💋

Пікірлер: 33
@dil_infinity
@dil_infinity 5 ай бұрын
Dünya Çapında Aranan Seri Katil Yatağının Altından Çıkar Jeon Jungkook-34 Kim Mirana-30 •İdollerimle hiçbir derdim yok •Smut yazmıyorum •Yalnızca Kurgudur Hikayeyi ilk atışımda 1 yorum silinmiş yani hikaye yarım kalmış. Eğer okuduysanız yeniden okumanızı tavsiye ederim :) Kemerini Bağla Başlıyoruz °°° "Üzgünüm Bay Stark, ameliyat için fazla zamanımız yok. Bu bizi de sizi de zorlayacaktır. En doğrusu ilaçlarınıza devam etmeniz olacaktır." Karşımdaki inatçı hastama bir kez daha yalvaran gözlerle bakıyordum. 74 yaşındaki bu inatçı adam itinayla ilaçlarını reddetmeye devam ediyordu. Kabul ediyorum, ilaçların çok fazla yan etkisi var-uyku sorunları ve uzuvlarda uyuşma gibi-ancak ameliyat için çok yaşlı ve güçsüz. "Zamanı olmayan sizler değilsiniz doktor bayan." dedi hüzünle. Biraz düşünüp kafasını aşağı yukarı salladı. "İlaçlarıma devam edeceğim. Gerisi de Tanrı'ya kalmış artık. Verirse en fazla 2-3 yıl ömür verir zaten bana." Yavaşça sandalyeden kalktı, ceketini düzeltti, yere koyduğu deri çantasını alıp bana döndü. "Her şey için teşekkürler doktor bayan. Emekleriniz için minnettarım." Adam yavaşça odamdan çıkarken ona seslendim. "Yaşayacaksınız Bayım." Bana gülümseyip kapıyı sessiz bir şekilde kapattı. Ben de bilgisayarıma dönüp hasta alımını sonlandırdım. Telefonumu ve kulaklığımı çantama atıp askılıktan paltomu aldım. Dışarıda sağanak yağmur vardı. Kafamı kapatma gereği duymadan hızlıca arabama koştum. Asfalttaki çamurlu su topuklarımdan pantolonuma sıçrıyordu. Nihayet arabama geldiğimde koşmama rağmen sırılsıklam olmuştum. Alnıma yapışan saçları çekip aynamı ayarladım. Otoparktan çıkıp kestirme olması adına çevre yoluna ayrılan kola yöneldim. Çevre yolu her zamankinden biraz daha karanlıktı. Ayrıca şehrin en tehlikeli noktası burasıydı. Her gün durmadan bir sürü suç işleniyordu ve doğal olarak bir ton serseriyle doluydu. Karanlık yolda dikkatle ilerlerken kaldırımda küçük bir karartı gördüm. Etraftaki tek ışık kaynağı arabamın farı olduğu için küçük karartının bir insan bedeni olduğunu ancak yavaşlayınca anlayabildim. Arabamı sağa çekip temkinli adımlarla hareketsiz bedenin yanına ilerledim. Biraz daha yaklaşıp bedeni dürttüm. "Bayım, iyi misiniz?" Ses gelmeyince adamı yüzüstü çevirdim. Göğsüne yakın bir yerden sayısız bıçak darbesi almış olan bu adam yaşamı adına vaat verdiğim adamdı. "Bay Stark!?" Hızlıca ihtiyar adamın yanına çöküp nabzını kontrol ettim. Hem bileğini hem de boynunu defalarca kez kontrol ettim ancak bir tek kalp atışı bile hissedemedim. Çantamdan telefonumu çıkartıp yetkililere haber verdim. Gözlerimin ardında biriken yaşlar yavaş yavaş taşmaya başladı. Yaşına rağmen oldukça gür, ak saçlarını yüzünden çektim. "Özür dilerim Bay Stark." Yaklaşan siren sesiyle ihtiyar adamın yanından kalkıp elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim. Kısa bir süre sonra ambulans ve polis araçları art arda yolun kenarında durdular. Beni gören doktorlar hızlıca yanıma sedyeyle geldiler. "Sedyeye gerek yok. Ölmüş." Doktor ihtiyar adamın nabzını kontrol edip diğer doktora bir işaret verdi. Ardından polis telsizini çıkartıp olay yeri inceleme ekibine haber verdi. Diğer bir polis memuruysa hızlı adımlarla benim yanıma geldi. "Bizimle gelmeniz gerekiyor Bayan." "Arabam yanımda. Sizi takip edeceğim." Polis başıyla beni onaylayıp kendi aracına geçti. 10 dakikalık bir yolun ardından merkeze geldik. Polis beni kendi ofisi olduğunu düşündüğüm bir odaya yönlendirdi. O önden ben arkadan odaya girdik. "Oturun lütfen." Sandalyeye oturup derin bir nefes aldım. Olayın şokunu halen atlatamamıştım. 1 saat önce ilgilendiğim hastam vahşice katledilmişti. "Olaydan bu kadar etkilendiğinize göre Bay Stark'ı siz de tanıyor olmalısınız." "Evet. Hastam. Yani ben bir doktorum ve Bay Stark da benim hastamdı. Hastaneden çıkalı 1 saat ya oldu ya da olmadı. Yol kenarında fark ettim. Tanımam biraz zamanımı aldı. Kalbinin yakınında bir sürü bıçak darbesi vardı ama hiçbiri kalbinin üzerinde değildi." Söylediklerimi harfi harfine not alan polis memuru son cümlemi tekrarladı. "Kalbinin yakınında bir sürü bıçak darbesi vardı ama hiçbiri kalbinin üzerinde değildi. Eminsiniz değil mi Bayan?" "Eminim, çok net hatırlıyorum."
@dil_infinity
@dil_infinity 5 ай бұрын
Tam o esnada polis memurunun telefonu çaldı. "Nasıl" "İnceleme yapıldı mı?" "Kalbinin etrafında, doğru mu?" "Yüce Tanrım! Nasıl önlem almazsınız!" "Kapat Gregor cezaevine bizzat ben bağlanacağım." Hızlıca telefonu kapatıp tekrardan bana döndü. "Üzgünüm ama sizi başka bir gün çağırmam gerekecek." "Sorun değil. Umarım bir an evvel çözülür şu mesele." "Çözüldü. Bu cinayet biçimi çok tanıdık. Bir çok kurban aynı kişi tarafından bu şekilde katledildi. Her neyse, tekrardan kusuruma bakmayın. Bir de.." Polis masasından bir kart uzattı. "Lazım olabilir. Beni arayın Bayan." Polisi onaylayıp ondan önce odadan çıktım. Arabama bindiğimde saat çoktan dokuza gelmişti. Radyoyu açıp kontağı çalıştırdım. Bir daha asla kullanmayacağım çevre yoluna uzanan koldan ayrılıp daha işlek olan bir caddeye çıktım. Dikkatimi radyoya verdiğimde yaşanan cinayetten bahsedildiğini anladım. Sesini biraz artırıp radyoya dikkat kesildim. _Akşam 8 sularında yaşanan cinayet oldukça tanıdık. Geçtiğimiz yıllarda 18 kişinin hayatına bu şekilde acımasızca son veren, adına kırmızı bülten çıkartılan seri katil Jeon Jungkook'un hapishaneden firar ettiği ortaya çıktı. Yetkililerden vatandaşlara bir uyarı: Sabah saatleri de dahil olmak üzere evinizin pencerelerini kapalı tutun ve kapılarınızı sonuna kadar kilitleyin._ Duyduğum şeyler tüylerimi diken diken etmişti. Olay dehşet vericiliğini sonuna kadar koruyordu. Nihayet evime geldiğimde temkinli bir şekilde arabadan çıkıp etrafıma bakarak evimin kapısına yöneldim. Kapıyı açıp hızlıca sonuna kadar kilitledim. Pencereleri perdeleriyle beraber kapatıp çıkartmayı unuttuğum paltomu çıkartıp askılığa astım. Bir duşu hakettiğimi düşünerek odama çıktım. Odamın perdelerini de kapatıp balkonumun kapısını kilitledim. Üzerimdeki kıyafetlerden kurtulup banyodan sonra giymek için şortlu pijama takımımı yatağımın üzerine koydum. Banyo yalnızca gözeneklerimi değil ruhumu da açmıştı. Yaşanan onca şeyden sonra kendimi ne kadar rahatlatırsam rahatlatayım bir psikoloğa görünmem gerektiğinin bilincindeydim. Yine de biraz olsun daha iyi hissetmek adına telefonumdan good 4 u açtım. Sesini sonuna kadar açıp şarkıya eşlik etmek adına hızlıca pijamalarımı giyindim. Tarağımla şarkıyı söylerken vücut ve yüz mimiklerimle şarkıyı en dibine kadar hissediyor, hissettiriyordum. Şarkı bitince kendimi nefes nefese yatağıma attım. Bir sonraki şarkının çalmasına izin vermeden uygulamayı kapattım. Sessizlik bir anlığına ürkütücü gelse de kurutma makinem bunu biraz engellemişti. Makineyle işim bittikten sonra tarağımı elime alıp saçlarımı taramaya başladım. Tarakla işim bittikten sonra aynada biraz daha kendime baktım. Gözaltlarım biraz çökmüştü. Çok belli değildi ama yine de bir el atsam iyi olacaktı. Aynamın sağ alt köşesinde olan kreme uzandığım an yatağımın köşesinde deri bir çanta olduğunu fark ettim. Aceleyle arkama dönüp tekrardan yatağımın köşesine baktım. Gerçekten bir deri çanta vardı. Çanta hakkında bildiğim tek şey ise bana ait olmadığıydı. Yavaş ve küçük adımlarla çantanın yanına gittim. Elimi uzatıp çantanın kulpundan asılarak kendime doğru çektim. Yatağımın üzerine oturup çantayı açtım. Bir cüzdan, rapor olduğunu düşündüğüm birkaç kağıt, bir tükenmez kalem ve Franz Kafka'ya ait bir roman çıktı çantadan. Cüzdanı açıp kimliği elime aldım. Kimlik Yasten Stark'a aitti. Nabzım hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu. Kimlik istemsizce titreyen ellerimin arasından düşerken yatağımdan kalkıp masama doğru geriye çekildim. Yalnız olmadığımı hissediyordum ama bu biraz fazlaydı. Boğazımı temizleyip derin bir nefes aldım. "Yalnız olmadığımı biliyorum. Lütfen ortaya çıkacaksan şimdi çık. Astımım ve panikatağım var." Biraz duraksayıp bir ses geliyor mu diye kontrol ettim. Ses yoktu ve nabzım gittikçe artıyor nefesim sıkışıyordu. Bir elimi kalbime koyup diğer elimle masaya yaslandım. "Başlıyor." Masadan daha fazla güç alamayacağımı anlayınca kendimi soğuk zemine bıraktım. Nefes almaya çalıştıkça daha da sıkışıyordum. Nefes alışverişimi kolaylaştırması için yere tamamen uzanıp derin derin nefes alıp vermeye başladım.
@dil_infinity
@dil_infinity 5 ай бұрын
Atak hafifleyince gözlerimi kapatıp başımı sola yatırdım. Gözlerim yeniden açılır açılmaz yatağımın altındaki siyah parlak irislerle temas etti. Bu rahatsız edici temasla beraber çığlığı basmam bir olmuştu. Hızla yerden kalkıp masamda duran vazoyu elime aldım. "Hemen çık oradan seni pislik herif!?" Ben aynı anda panik atak, astım krizi ve şok geçirirken katil olduğundan şüphe duymadığım adam sakin bir şekilde yatağımın altından çıkmaya başladı. Sonunda dizlerini çırpıp yerden kalktığında kendimi ondan biraz daha uzaklaştırdım. "Ne zamandan beri yatağımın altındasın?" "Anahtar sesini duyduğumdan beri. Ama içiniz rahat olsun Bayan, terbiyeli bir katilim ben. Gözlerimi kapattım ancak şunu da bilin isterim, çok güzelsiniz. Hem yüzünüz hem fiziğiniz." Sırıtarak söylediği şeyler sinirlerimi daha da sınarken aynı zamanda ataklarımı da azdırıyordu. "Eğer evimden çıkmazsan polis çağıracağım." Söylerken gayet kararlıydım ancak yatağımın üzerinde duran telefonum bana değil ona daha yakındı. Telefonumu eline alıp incelemeye başladı. "Neyle çağıracaksınız, bununla mı?" Telefonumu yeniden yatağa koydu. "O adamı neden öldürdün?" "Dürüst olacağım. Paraya ihtiyacım vardı. Ayrıca intihar etmek üzereydi. Ona zaten kısa bir zamanının kaldığını söyledim fakat inat etti. Ben de buna kendim son verirsem ikimizin de aleyhine olacağını düşündüm. Öyle de oldu." Katil bana doğru bir adım attığında elimdeki vazoyu ona doğrulttum. "Sakın, sakın yaklaşayım deme." "Size zarar vermeyeceğim Bayan." "Veremezsin zaten." Ağzımdan rahat bir şekilde çıkan sözcüklere karşımdaki adamla beraber ben de şaşırmıştım. "Öyle mi diyorsunuz?" dedi bana doğru bir adım daha atarken. "Hayır demiyorum. Sadece, lütfen evimden çık." "Üzgünüm ama sanırım bir süre boyunca birlikte yaşayacağız. İçiniz rahat olsun güzel yemek yaparım." Kaşlarımı çatıp vazonun ağzını ona çevirdim. "Hayır efendim. Bir gece ansızın kalbimin etrafı sayısız darbeyle çevrilmiş bir şekilde can verebilirim ve bu isteyeceğim son ölüm senaryosu bile değil." "Sizi öldürmeyeceğim. Polislerle bağlantınız olduğunu biliyorum. Eğer sizi öldürürsem bana da ulaşmış olurlar." "Nasıl emin olacağım bundan?" Somurtup önce ceketinin ceplerini, sonra da pantolonunun ceplerini sırasıyla boşalttı. Yere düşen iki çakı bir çakmak ve bir sigara paketini ayağıyla kendinden uzak, bana yakın bir noktaya şutladı. "İkna oldunuz mu?" "Nasıl ikna olabilirim? Defalarca kez cinayet işlemiş bir katil yatağımın altından çıkıyor ve ben de beni öldürmeyeceğine inanarak onu evime alıyorum. Sen olsan aynısını yapar mıydın?" Başını aşağı yukarı sallayıp söylediklerimi onayladı. Vazoyu sakince masamın üzerine bırakıp iki elimi enseme götürdüm. "Nasıl güveneceğim ben sana?" Yatağıma gelişigüzel bir şekilde uzanıp ellerini başının altına yerleştirdi. "Belki de sevgili olmalıyız. Birbirimize daha çabuk güveniriz." "Sevgilim var benim." Bahane olması için söylediğim şey onu sinirlendirmişe benziyordu. "Sıra kimde belli oldu." "Neyse ne gidiyor musun gitmiyor musun?" "Kızım neyi anlamıyorsun? Dışarı çıkamam diyorum. Sana bir şey yapmayacağım diyorum. Söz veriyorum." Yatağımdan kalkıp yavaş adımlarla yanıma geldi. Bu sefer geri çekilmemiş korkuma meydan okumuştum. Sağ elini uzatıp beklemeye başladı. "Söz." Büyük bir tereddütle elini sıkıp hızlıca bıraktım. "Güzel. Çok açım ben, gel bir şeyler hazırlayalım." "Benim evim benim kurallarım. Elini sıktık diye evin sahibi ilan etme kendini." "Öyle olsun." "Düş önüme."
@dil_infinity
@dil_infinity 5 ай бұрын
O önden ben arkadan birlikte mutfağa geçtik. Onu masaya oturtup bıçak gibi şeyleri dolaplara kaldırdım. O ise ben bunları yaparken beni gülerek izledi. Yarım saatlik bir çalışmanın ardından ortaya oldukça lezzetli bir kremalı makarna çıktı. Katilin önüne tabağını koyup kendime çatal ona kaşık çıkarttım. "Yuh artık. Ne abarttın sen de." Sandalyeden kalkmaya yeltendiği an onu durdurdum. "Ben getiririm. Sen zahmet etme." Çekmeceden bir çatal alıp ona uzattım. Yemek boyunca katille göz göze gelmemeye çalışmıştım. Gözleri sürekli üzerimdeydi. Hissediyordum. "Bana bakmayı keser misin lütfen." "Bunu yapabileceğimi sanmıyorum." Tabağımdaki son makarnayı da ağzıma atıp masadan kalktım. "Madem artık ev arkadaşıyız, bulaşıklar senden." "Kabul." Ben oturma odasına geçip bilgisayarımı açtığım esnada katil mutfağı toparlamaya başlamıştı. Yaklaşık 15 dakika sonra yanıma geldi. "Mutfakta işim bitti. Biraz sohbete ne dersin?" "Olur. Anlat bakalım, neden benim evim? Neden yan komşum değil de ben?" "Emin ol yan komşunun güvenlik sistemleri seninkinden daha güçlü." "Denedin yani." "Yalnızca gözlemledim." "Peki sevgili katil arkadaşım. Neden yapıyorsun bunu? Hoşuna mı gidiyor?" "Sen insanları neden iyileştiriyorsun? Bir de ismim Jungkook. Lütfen katil kelimesini kullanma, hoşuma gitmiyor." Sorduğu sorudan ilerleyerek sohbete devam ettim. "Aynı şey mi? Birimiz yaşatırken birimiz yok ediyoruz." "Aynı şey, yalnızca yöntemlerimiz farklı." "Mantığın nasıl çalışıyor senin? Sen insan öldürüyorsun, bense kurtarıyorum." Konu ciddiye biniyordu ve karşımda düpedüz bir katil vardı. Jungkook derin bir nefes aldı. "Bence dinlenmek sana da bana da çok iyi gelecek." Koltuktan kalkıp koridordaki dolaptan çarşaf yastık ve battaniye aldım. "Koltuktasınız katil bey." "Kabul. Koltuğu severim." dedi elimdekileri alırken. "Ayrıca ben sabah 9 gibi evden çıkmış oluyorum. Gelmem de 7-8'i buluyor. Sakın evden çıkayım falan deme." Çarşafı koltuğa sererken beni başıyla onayladı. Daha fazla beklemeden hızlı adımlarla odama çıktım. Kapıyı kapatıp sırtımı kapıya yasladım. Yerde duran çakı ve sigara paketini görünce elimi sertçe alnıma vurdum. Sahi ne yapmıştım ben? Bir katili evime alırken ne düşünüyordum ki? Sabah gözlerimi açtığımda uykumun yeterli olmadığını anlamam pek zamanımı almamıştı. Gözlerimdeki yanma da bunu kanıtlıyordu. Yatağımdan kalkıp odamın içindeki banyoya yöneldim. Yüzümü yıkayıp saçlarımı taradıktan sonra basit bir kombin yapıp aşağı kilitli kapıyı açtım. Kapıyı açar açmaz burnumu güzel bir kahvaltı kokusu doldurmuştu. Adımlarımı hızlandırıp mutfağa indim. Bu katil aynı zamanda gerçekten yetenekli bir şefti. "Günaydın katil bey. Bu ne sürpriz?" "Sana da günaydın. Madem evinde kalıyorum, bu da karşılığı olsun." dedi eliyle sandalyeyi gösterirken. Sandalyeye oturup onun da masaya geçmesini bekledim. Evet, dün gece kendisi yüzünden uyuyamadığım katil bugün bana kahvaltı hazırlıyor. "Dün gece rahat uyudun mu?" dedim kendim gayet rahat uyumuşum gibi. Katil de tam olarak bunun üzerine bastı. "Ben fazlasıyla rahat uyuyabildim ama senin gece üçe kadar uyuyamadığına adım gibi eminim. Eğer bu kadar rahatsızsan gerçekten gidebilirim Mirana." Bakışlarım önümdeki tabaktan katile doğru kaydı. Elinde bıçakla domatesleri doğruyordu. "Bilmiyorum. Henüz güven duvarlarım oluşmadı. Daha dün karşıma çıktın ve herkes seni seri katil diye tanıyor." Domatesleri kesmeyi bitirip bıçağı suya tuttu ve tabağı alıp masaya oturdu. "O zaman bu geceyi değerlendir. Eğer bir gece daha rahat uyuyamazsan yarın gideceğim." O sırada gözlerim saate kaydı. Tam sekizdi. Yeme işlemini hızlandırıp tabağımı suya tutup makineye yerleştirdim. "Benden bu kadar katil." Araya girip ismini 'Jungkook' olarak düzeltti. "Tamam Jungkook. Akşam görüşürüz. Bir de en sevdiğim yemek kremalı mantar çorbası." Hızlıca mutfaktan çıkıp paltomu giydim. Arabamın anahtrını alıp evin kapısını kapattım. Her ihtimale karşı kapıyı dışarıdan kilitledim. Zaten içeride yedek bir anahtar daha vardı.
@dil_infinity
@dil_infinity 5 ай бұрын
Arabama binip hastaneye sürdüm. Beni karşılayan yoğun kalabalığa şaşırmamak tabii ki elde değildi. Arabamı park edip hızlıca kalabalığa doğru ilerledim. Başta pek şaşırmasam da basının gelmesi kafamda soru işaretlerine sebep olmuştu. Beni fark eder etmez mikrofon ve kameralar önüme çekilmişti. "Yumen Stark'ın doktoru sizmişsiniz. Aynı zamanda cesedi de siz buldunuz." dedi gazetecilerden biri. Diğer bir gazeteci de art arda sorular soruyordu. "Cinayet hakkında ne düşünüyorsunuz?" "Cesedi bulduğunuzda yaşıyor muydu? Yaşadığına dair bir sürü söylenti var." "Evet, herkes yaşadığını fakat sizin hastanız olduğu ve şüpheleri üzerinize çekmemek için ölmesini beklediğinizi söylüyor." Derin bir nefes alıp buruşan yüz ifademi düzelttim. "Bay Stark öldürülmeden önce bana gelmişti. İlaçlarını reddeden inatçı bir hastamdı. Uzun zamandır ilgilendiğim bir hastamın ölümüyle ilgili ortaya atılan asılsız iddialara inanmanız canımı sıkmadı değil. Düne gelecek olursak, evime giderken yol kenarında gördüğüm cesedin ona ait olduğu aklımın ucundan bile geçmemişti. Ona yaşayacağına dair bir söz vermiştim. Ve yarım saat sonra cesedini buldum. Nabzını kontrol ettim, vücut ısısını kontrol ettim, akciğerlerinin şişip şişmediğine baktım, stetoskop bile kullandım. Ama yaşamıyordu ve elimden yalnızca ambulansı aramak geldi. Çabaladım ama başaramadım. Yalnızca bu kadar." Daha fazla konuşursam ağlayacağımı bildiğim için hızlıca hastaneye girdim. Odama çıkıp paltomu çıkarttım ve önlüğümü giydim. Hasta alımını başlatıp kafamı masama koydum. Jeon Jungkook başıma çok fazla iş açmıştı. Saat yavaş yavaş yediye geliyordu. Eşyalarımı toplayıp otoparka doğru ilerledim. Dünden kalan yağmur suları asfalt zemini parlatıyordu. Arabamı çalıştırıp işlek olan cadde yolundan evime ilerledim. Arabamı sokağın kenarına park edip yavaşça indim. Tam bahçeme gireceğim sırada arkamdan birinin adımı seslenmesiyle olduğum yerde başımı arkaya çevirdim. "Bayan Miranda." Karşı yolda, ormanlık alanda duran adamı 'Mirana' diye düzelttim. Kendimi tamamen adama çevirip gülümsedim. Kahverengi saçlarının sakladığı ela gözleri vardı. Otuzlarındaydı. Yüzü çok tanıdıktı fakat çıkaramamıştım. Karşıya geçip adamın yanına gittim. "Kusura bakmayın. Babam hep Miranda derdi size. Hep çok iyi bir doktor olduğunuzu söyler dururdu." "Siz Bay Stark'ın oğlu musunuz?" "Evet." dedi gülümseyerek. Yüzü de bu yüzden bu kadar tanıdık gelmiş olmalıydı. "Bir an sizi tanıdığım biri sandım. Babanıza çok benziyorsunuz." Tekrar gülümsedi, bu sefer gözlerime bakıyordu. Gölzerinde kahvenin içine saklanmış derin bir hüzün, derin bir yeşil barındırıyordu. "Babanız için çok üzgünüm. Çok sevdiğim hastalarımdandı. Onu iyileştireceğime söz vermiştim. İyileşiyordu da." "Sizin suçunuz değildi." dedi gözleri dolarken. Yaşlar yanağına damladı, yavaş yavaş süzüldü. "Size sarılabilir miyim?" "Tabii ki." Adama doğru bir adım atmıştım. Tam kollarını bana saracağı sırada adam yere yığıldı. Şaşkın gözlerle yere yığılan adama ve elindeki bıçağa baktım. Bir de tam karşımda bir elinde market poşeti diğer elinde çakıyla duran Jungkook'a. "Sen delirdin mi? Adamı öldürdün!" "Kör müsün Mirana, adamın elinde kocaman bıçak var. Bu kadarına şükretsin." Adamın yanına eğileceğim sırada Jungkook beni kolumdan tutup eve sürüklemeye başladı. Sonunda eve girdiğimizde çantamı sinirle koltuğa attım. "Sen gerçekten kafayı yemişsin! Herhangi bir kameraya yakalansaydın ne olurdu biliyor musun!?" "Asıl sen kafayı yemişsin! Eğer onu öldürmeseydim orada senin cesedin yatıyor olacaktı." "Ben doktorum ve işim insan kurtarmak! Uğruma adam öldürmek değil!" "İşte biz aynı işi yapıyoruz doktor. İkimiz de insan kurtarıyoruz." dedi. Elini serbest bırakıp poşetin sertçe yere düşmesini sağladı. Sinirle üst kata, muhtemelen banyoya çıktı. Market poşetini açıp ne aldığına baktım. Mantar ve krema almıştı. Kendi kendime gülümseyip malzemeleri tezgaha koydum. Odama çıkıp üzerimi değiştirdim. Beyaz tişört ve siyah şort giyip saçlarımı dağınık bir şekilde topladım. Jungkook hala banyodaydı. Odamdan çıkıp banyonun kapısını çaldım.
@dil_infinity
@dil_infinity 5 ай бұрын
İlk çalışımda tepki vermedi, ikincide de. "Küs müyüz?" "Evet ve bence sinirlerimi sınama. Nasıl olsa ben bir katilim ve seni öldürme potansiyeline sahibim." "Önemli değil. Öldürebilirsin." dedim gayet soğukkanlı bir şekilde. Bir katille oyun oynuyor olmak neredeyse umrumda bile değildi. "Hala açım ve bir çorbaya ihtiyacım var." "O halde kendin yap ve beni rahatsız etme!" Sonunda pes edip mutfağa indim. Mantarları paketten çıkartıp güzelce temizledim ve geri kalan işlemleri de sırasıyla yaptım. Çorbam hazırdı ve Jungkook hala tuvaletten çıkmamıştı. "Yemek hazır!" diye seslendim ona doğru. Nihayet kapıyı açtığında saçlarının ıslak olduğunu fark ettim. Duş almış olmalıydı. "Havlu bulamadım." "Bana söyleseydin verirdim." dedim somurtarak banyonun çaprazındaki dolaba ilerlerken. Elime gelen ilk havluyu alıp ona uzattım. "Ayrıca sana yeni kıyafet almalıyız. Leş gibi kokuyorsun." "Bayağı açıksözlüsün." "Anlayacağın dilden konuşuyorum canım." ve birlikte yemeğe geçtik. (...) Jungkook yaklaşık 3 aydır evimde kalıyordu. Bu süreçte birbirimize olan duvarlarımızı yok etmiştik. Öte yandan Bay Stark'ın cinayet dosyası hala çözülememişti. Ayrıca oğlundan da uzun zamandır haber alınamaması polisler tarafından epey şüphe çekmişti. O günden sonra Jungkook cesedi bir şekilde yok etmişti. Bu işlerde profesyonel olduğu her halinden belliydi çünkü adamın yok olması yalnızca 15 dakikasını aldı. Onun için basit olan bu işlem, hayatımda geçirdiğim en sıkıntılı 15 dakikaydı. Bir insana ne kadar bağlanır, ne kadar severseniz ayrılma olasılığı o kadar korkunç gelir derler. Dalga geçtiğim bu düşünce şu an hayat felsefemin tamamıydı. Yatağımın altından çıkan bir yabancı beni bu kadar etkilemiş, bu kadar bağlamıştı ilk gördüğümde çığlık attığım siyah irislerine... Jungkook kapıyı açar açmaz burnuma dolan yemek kokusu neredeyse başımı döndürmüştü. Harika olan oyunculuğumu konuşturmak adına bir iki kez dönüp kendimi Jungkook'un kollarına bıraktım. "Bu koku başımı döndürüyor şefim. Yine harikalar yaratmışsınız." "O zaman daha fazla beklemeden masaya geçin küçük hanım." Belimi kavrayıp kendine çektiğinde çekilmeme fırsat vermeden dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Ayrıldığında dudağını yalayıp gülümsedi. "Boşuna onca tarif sitesinde dolaşmışım. Daha lezzetli olan bir tat buldum galiba." "O halde yemeğe geçebiliriz." dedim az önce yaşananları bir kenara fırlatarak. Hızlıca çekilip doğruca masaya ilerledim. Tam oturacağım sırada kapının çalması ikimizi de tedirgin etmişti. Jungkook tam kapıyı açacağı sırada hızlıca koşup onu kapıdan uzaklaştırdım. Odama çıkması için işaret verdim. Zor da olsa onu çıkmaya ikna ettikten sonra kapıyı açtım. Gelen polis memuru Elon'dı. Bay Stark'ı bulduğumdan bu yana onu 5. görüşümdü. Fakat bu sefer farklıydı. Gözlerinde anlamlandıramadığım bir öfke vardı. "Hoşgeldiniz Bay Elon." "Hoşbuldum." dedi içeriye girerken. Paltosunu alıp askılığa astım. Etrafı toplamaya pek vaktim olmamıştı ve her yerde Jungkook'a ait iz taşıyan şeyler vardı. "Bir misafiriniz mi var? Ya da bir erkek arkadaşınız?" "Ah evet. Aslında acil bir işi çıktı ve gitmesi gerekti. İsterseniz onun yerine siz geçebilirsiniz." "Bana uyar." dedi sandalyeye otururken. Yemek yerken bile bakışlarının üzerimde olduğunu hissedebiliyordum. "Fondöten kapatamamış." dedi gülümseyip boynumdaki izi ima ederek. Bu yemek gittikçe daha rahatsız edici oluyordu. Nihayet her şey bittiğinde onu oturma odasına yönlendirdim. Koltuğa yayılıp bacak bacak üstüne attı. "Görüşmeyeli neler yaptınız Bayan Mirana?" "Hiç." "Şüpheli listesinde 1. sıradasınız. Nasıl bir duygu?" "Cidden insanlar ne sanıyorlar? Aylarca emek verdiğim hastamı bile isteye öldürdüğümü falan mı?" "Eğer bir sonuca varamazsak hapse atacağımız kişi firar eden katil değil siz olacaksınız. O adamdan umudu kestik. Çok profesyonel bir saklambaç oyuncusu. Ancak size gelecek olursak, yasalarla burun burunasınız ve size yardım edebilecek kimse yok." Ben anlamaz gözlerle polise bakarken o gayet rahat bir şekilde gülümsüyordu. "Ben hariç. Sana yalnızca ben yardım edebilirim."
@gemmabecamegemm074
@gemmabecamegemm074 4 ай бұрын
Bişey diyim mi? Bak çok ciddi söylüyorum, uzun süre sonra okuduğum en iyi seri katil kurgusu olabilir. Gerçekten şaheser. Ellerine sağlık..
@Jennie-yc5fn
@Jennie-yc5fn 3 ай бұрын
Offff ÇOK GÜZEL BİR HİKAYEYDİİİİİİİ. KESİNLİKLE BA-YIL-DIMMMM😭😭😭😭HER BİR DUYGUYU HER ZERREMDE HİSS ETTİM ÇOK DUYGULANDIM YAAAAA😭😭😭💗💗💗💗
@lisoostan
@lisoostan 4 ай бұрын
Abi sen ne yaptın ya öff öff o ellerine sağlık döktürmüşsün yine aşırı iyi olmuş şuana kadar tüm kanalların en videosu oldun bence 😉
@dil_infinity
@dil_infinity 4 ай бұрын
Çok teşekkür ederimmmm❤
@UrghxfdHdcvg
@UrghxfdHdcvg 5 ай бұрын
Ya senin hikayelerin şaka mı diğerlerinden ayıran farklı bi anlatım tarzın var ve bu hikayeye ayrı bi hava katıyo
@Melomm3267
@Melomm3267 3 ай бұрын
Yeni abonen hayırlı olsunnnn Hikayeyi çok beğendim yazar olma gibi bir hayalin varsa umarım hakettiğin yeri bulursun ❤‍🩹❤‍🩹
@Tastejeon
@Tastejeon 5 ай бұрын
Bütün kurgular efsane bunun gibi çok güzel bir kalemin var yazar olmayı düşünüyor musun yazar olsan gerçekten paranın dibine vurursun eline sağlık
@dil_infinity
@dil_infinity 5 ай бұрын
Teşekkür ederim gelecekte yan meslek olarak düşünüyorum :) ❤💋
@Koreagirl66
@Koreagirl66 3 ай бұрын
Tek kelimeyle MÜ-KEM-MEL diğerleri gibi aynı konuda değil.(Askım diğerleri gibi diyince senin hikayelerin kast etmedim diğer yazıcıları kast etdim.Yani, onlar hep aynı şeyleri yazıyorlar) Askım bir şey rica ede bilirmiyim? Bu defa Jiminle olan hikaye yazarmısın???
@dil_infinity
@dil_infinity 3 ай бұрын
Tabii ki
@Koreagirl66
@Koreagirl66 3 ай бұрын
@@dil_infinity Tamam ozaman.Ne zaman gelir? 🫰
@dil_infinity
@dil_infinity 3 ай бұрын
@@Koreagirl66 1 haftaya falan
@Koreagirl66
@Koreagirl66 3 ай бұрын
@@dil_infinity Tamam teşekkür ederim 🫰😻
@Stabill06
@Stabill06 5 ай бұрын
AĞLICAM SİMFİ OKUYABİLDİM MÜKEMMEL OFFF AĞAĞAĞ SENİN HİKAYELERİN ÇOK AYRI ÇOK
@EdaÖztaş-s2o
@EdaÖztaş-s2o 2 ай бұрын
Ellerine saglık çok güzel olmuş
@maniacgirl_2018
@maniacgirl_2018 5 ай бұрын
100. Görüntüleme...
@TaearmyJk
@TaearmyJk 5 ай бұрын
Oha çok güzeldiii❤
@Stabill06
@Stabill06 5 ай бұрын
NE DEMEK 3 GÜN SONRA GÖRÜYOM OFF HEMEN OKUAMICAM
@_Yoonmin_Taekook_Hyunlix_
@_Yoonmin_Taekook_Hyunlix_ 5 ай бұрын
Mükemmel olmuşşşşşş 💜💜💜
@kahramanşövalye
@kahramanşövalye 5 ай бұрын
Şarkı adı ne?
@dil_infinity
@dil_infinity 5 ай бұрын
Rumour Has İt-Adele
@kahramanşövalye
@kahramanşövalye 5 ай бұрын
@@dil_infinity Teşekkürler
@Nisaxne
@Nisaxne 5 ай бұрын
Videoyu neden sildin ki
@dil_infinity
@dil_infinity 5 ай бұрын
Eski hikayede eksik bir bölüm vardı yani hikaye yarım gibiydi ben de düzeltip tekrar attım
@Nisaxne
@Nisaxne 5 ай бұрын
​@@dil_infinityhımm anladım
Jeon Jungkook ile hayal et|•"Mafya öğretmenin aşık olduğu öğrencisi kaçırılırsa"OnShot
14:12
𝘋𝘢𝘳𝘬 𝘔𝘰𝘤𝘩𝘪 🥂
Рет қаралды 21 М.
小丑妹妹插队被妈妈教训!#小丑#路飞#家庭#搞笑
00:12
家庭搞笑日记
Рет қаралды 36 МЛН
(Peşimdeki Mafya) Jungkook ile hayal et  1.bölüm
13:36
Endless wish
Рет қаралды 124 М.
Wednesday Dance - Lady Gaga - Bloody Mary
4:05
Ринат Абушаев
Рет қаралды 7 МЛН
𝐉𝐉𝐊 ile hayal et || Psikopat seri katil zorla sana dokunmaya çalışır || 𝐎𝐧𝐞𝐒𝐡𝐨t
3:17
ᴊᴇᴏɴ ᴠɪᴏʟᴇᴛ• #ytabonelerimiçekme
Рет қаралды 27 М.
JJK ~Kız Seni Yerler Yerler~ TB
6:14
J.Jeonxdv
Рет қаралды 40 М.