Рет қаралды 96
CEM KARACA’nın modern hale getirdiği DENİZ ÜSTÜ KÖPÜRÜR TÜRKÜSÜNÜ SESLENDİRDİM VE HİKAYESİNİ PAYLAŞIYORUM BEĞENMEĞİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN DESTEK İÇİN
Cem Karaca’nın eşsiz müzikal dokunuşlarından biri de, deniz üstü köpürür türküsüdür. Bu eser, Muğla’nın Ula köyünden ilham alarak, aşkın, özlemin ve duyguların derinliklerine iner. Cem Karaca, Deniz üstü köpürür eserini kendine özgü yorumuyla Türk müziğinin ölümsüz bir eseri haline getirir. Karaca’nın bu türküdeki duygu yüklü anlatımı, onun sanatındaki derinliği ve özgünlüğü yansıtır.
Osman, Ula’nın Çaydere köyünden bir gençtir ve bir gün köyde düzenlenen bir düğüne katılır. Düğün, Osman’ın dayısı oğluna aittir ve Osman, bekâr gençlerin geleneksel olarak düğün alanındaki kızları süzdüğü bir sıra oluşturur. Bu gelenek, beğendikleri kızları işaret ederek ailelerine görücü gitmek amacıyla kız seçmeyi içerir.
Osman, gözleriyle dolaşırken bir dilbere, yani Gülayşe’ye takılır. Ancak cesareti olmadığından dolayı direkt bir adım atmaz. Bunun yerine, Gülayşe’yi sadece izleyebileceği düğünlerdeki seferlere başlar. Osman, Gülayşe’nin güzelliğine karşı hissettiği tutkuyu ve aşkını dile getiremez, ancak onu sadece uzaktan izleyebilir.
DENİZ ÜSTÜ KÖPÜRÜR: İMKANSIZ BİR AŞKIN EZGİSİ
Osman’ın düğün seferleri zamanla biraz abartılı hale gelir ve neredeyse Ula’nın tüm düğünlerine katılır. Bu durum, Osman’ı tanıyanları, “Osman’sız düğün olmaz” şeklinde şakalar yapmaya iter. Osman, Gülayşe’yi bir düğünde yakalar ve konuşmaya karar verir. Ancak arkadaşları, Osman’ın derdini paylaşması için onu bir kenara götürürler.
Deniz kenarında, Osman’a sorarlar ve Osman, içinde biriken duyguları sadece sevdiği kıza ifade edebileceğini düşünür. Osman, sazını eline alır ve duygularını, aşkını ve özlemini en iyi ifade edebileceği dilde anlatmaya başlar.
CEM KARACA’NIN MODERN DOKUNUŞU
Bu türkü, Cem Karaca’nın kendi tarzıyla yeniden yorumladığı bir anonim eserdir. Gülayşe’nin hikayesi, aşkın ve özlemin derinliklerine bir dokunuş sunar, Osman’ın duygularını melodik bir öyküyle buluşturur. Türk müziğinin köklü geleneğinden doğan bu eser, Ula’nın topraklarında filizlenen gerçek bir yaşam hikayesinin izini sürer.