"Eğitim Sistemi İtaat Etmeyi Öğretiyor. Akıl Vahye Değil, Vahiy Akla Tabi Olmalıdır"

Teke Tek'te Fatih Altaylı'nın konuğu Dücane Cündioğlu oldu.
HT Bilim Tarih Felsefe
➤ Dünya Tarihi
➤ Osmanlı Tarihi
➤ Cumhuriyet Tarihi
➤ Bilim Tarihi
➤ İlk Çağ Uygarlıkları
➤ Günümüze Işık Tutan Felsefeci ve Bilim Adamları
➤ Din - Felsefe Tartışmaları
➤Tarihte Doğru Bilinen Yanlışlar
➤ / htbilimtarihfelsefe

[@alparslan5760]

Yüce Rabbimiz Kur'ân-ı Kerim'i bizlere niçin gönderdiğini şöyle açıklar: “Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, kalplerdeki hastalıklara bir şifa, inananlara bir rehber ve rahmet gelmiştir.” (Yunus 10/57). Akıl ve sağduyu sahipleri için doğruyu-eğriyi gösteren bir rehber, bir öğüt ve ibret kaynağı olmak üzere. Ve işte bugün, tüm insanlığı kucaklayan son mesajımızı, Kur’an’ı gönderdik. Mümin 54. Ayet meali

[@muhendisChe]

"Tamamlanmak değil değişmek, gelişmek" Çok önemli bir tespit..

[@alparslan5760]

Yüce Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’i bizlere niçin gönderdiğini şöyle açıklar: “Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, kalplerdeki hastalıklara bir şifa, inananlara bir rehber ve rahmet gelmiştir.” (Yunus 10/57). Hem pratik hem deteorik hikmeti cem eden Kur’ân-ı Kerim biz insanlara geldi. O, amelî (pratik) hikmet yönüyle hem amellerin güzelliklerini ve çirkinliklerini ortaya koyar, güzel amellere yöneltip çirkin amellerden sakındırır; teorik (nazarî) hikmet yönüyle ise, kalplerdeki şüphelere ve kötü itikatlara bir şifadır, inanan insanları hakka ve hakikate götüren bir rehberdir ve bir rahmettir. Böylece onları dalalet karanlıklarından kurtarıp iman nuruna çıkarır ve cennet makamlarına erdirir. Ayette mev‘ıza, şifâ, hüdâ ve rahmet kelimelerinin ‘elif-lâmsız’ gelmesi, büyüklük ifade eder. Bu ayette; özellikle ahiretle ilgili açıklama ve uyarıların yer aldığı önceki ayetlerin ardından Kur’an’ın öğüt, şifa, rehber (hüdâ) ve rahmet olarak gösterilmesiyle, bu açıklama ve uyarıların niçin yapıldığı da anlaşılmış olur. Çünkü ahireti inkâr etmek ve bunun neticesinde âhiret sorumluluğunu hissetmeden yaşamak iman ve amelde sapma demektir. İşte Yunus/57. ayette özetlendiği üzere Kur’ân-ı Kerim öncelikle; 1) Bu tür sapmalara karşı insanlara öğüt (mev‘ıza) vermekte, onları aydınlatmakta; 2) İkinci olarak her bir insanın gönül dünyalarına hitap ederek oradaki manevî ve ahlâkî hastalıkları tedaviye yönelmekte, insanın iç dünyasını arındırmasını, doğru inanç ve güzel erdemler kazanmasını sağlayıcı hükümler (şifâ) getirmekte; 3) Üçüncü olarak Kur›an›ın uyarı ve öğütlerini ciddiye alıp şifa verici hükümlerini benimseyen müminin doğru ve yanlışları görmesine, ebedî kurtuluşa yönelip hak yolda yürümesine rehberlik etmekte (hüdâ); 4) Nihayet bu kemal derecelerini aşan müminlerin Allah’ın sevgi ve merhametini kazanmalarını sağlamaktadır. Kur’ân-ı Kerîm’in özellikle müminler için bir rehber ve rahmet olarak gösterilmesi, insanların Kur’an karşısındaki tavrıyla ilgilidir. Çünkü inatçı ve ön yargılı tavırlarıyla daha baştan doğru ve hayırlı olan şeylere kendilerini kapatanlar, nübüvvet ve vahiy nurundan yararlanamazlar; özünde hidayet ve rahmet olan Kur’an bunlara fayda sağlamaz, hatta ziyanlarını artırır (bk. İsrâ 17/82). Nitekim A‘râf 7/179’da; “...Onların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da sapkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır” buyurularak bu hususa açıklık getirilmiştir. ÖNE ÇIKAN VİDEO Müfessir Râzî, peygamberlerin doğruluğunu kanıtlayan biri mucize, diğeri aklî burhan olmak üzere iki farklı delil şekli bulunduğunu belirtir ve bu ayeti, Resulüllah’ın hak peygamber olduğunu aklî olarak kanıtlayan delillerden biri olarak gösterir. Yunus/58. ayet ise mealen şöyledir: “Söyle onlara, Allah’ın lütfu ve rahmetiyle, evet bununla sevinsinler; çünkü bu, onların toplayıp biriktirdiklerinden daha değerlidir.” Taberi gibi müfessirler, bu ayetteki “Allah’ın fazlı (lütfu)” ile İslâm dininin, “Allah’ın rahmeti” ile Kur’ân-ı Kerîm’in kastedildiğini belirtseler de, her iki ifadeyi, İslâm ve Kur’an da dâhil olmak üzere bütün nimetleri içine alan bir kapsamda yorumlamak daha uygundur.Bu çerçevede âyetin, bir önceki ayette sıralanan öğüt, şifâ, rehber (hüdâ) ve rahmet olma özellikleri dolayısıyla Kur’an’ın müminler için Allah’ın bir lütfu, rahmetinin bir tezahürü ve dolayısıyla gerçek huzur ve mutluluk kaynağı olduğuna işaret ettiği de düşünülebilir. İnsanoğlunun mutluluğu yanlış yerlerde aramaması konusunda veciz bir uyarı ve aydınlatma değeri taşıyan bu âyete göre, ne olursa olsun bir şeylere sahip olmamız değil, sahip olduğumuz şeylerin Allah’ın lütfu sayılmaya değer olup olmadığı önemlidir; maddî ve mânevi imkânları Allah’ın bize ihsanı, O’nun bize olan sevgi ve rahmetinin bir tecellisi olarak görmeli, asıl Allah bize böyle bir lütufta bulunduğu için tutum ve davranışlarımızla mutluluğumuzu sergilemeliyiz. Esasen ancak böyle bir duruş sayesindedir ki insan, hem nimetlerin önemini ve değerini doğru olarak kavrar hem de onların kendine yüklediği sorumluluğun bilincine erip yerine getirir (Kur’ân Yolu ve Beydâvî tefsirlerinden özet). Kendimizi/aklımızı Kur’ân’a rehber değil, Kur’ân’ı kendimize/aklımıza rehber edinip esenlik yurduna ermek duasıyla

[@alparslan5760]

Akıl vahye uymak zorunda. Akıl vahyi anlamak içindir anlayıp uymak için vardır. Akıl vahye şekil veremez. 40 yıl düşünmüşsünüz ama batının karanlık kitaplarında yolunuzu şaşırmışsınız . Akıl Allah'a teslim olmadıktan sonra her yanlış düşünceye doğru diyerek kendini aldatabilir bir özelliği sahip. Vahiy ışıktır akıl ise göz.

[@alparslan5760]

Aklı karışık birinin "Allah'ın varlığının delili nedir?" şeklinde ki sorusuna cevap vermeden önce, Allah'ın varlığını ispata dair istediği delilin yapısını teyit etmek önemlidir. Zira yaratıcının varlığı konusunda aklı karışık olanların ve ateistlerin birçoğu açık, kolay ve net delilleri bir kenara bırakıyor; aslında hiçbir sonuca ulaştırmayan, dolambaçlı, uzun yolları istiyorlar. Allah'ın varlığı bilgisine ulaşma adına metodik ve objektif ölçülere değil, zevklerine ve kişisel isteklerine dayalı şartlar koşuyorlar. Onlara ne kadar delil ve ispat sunsanız da kendilerinin ortaya koyduğu kişisel isteklerine uymadığı sürece bu fayda vermeyecektir. Bu tıpkı İsrailoğullarının Musa ()'a, "Ey Músá! Allah'ı açıkça görmedikçe sana asla inanmayız" Bakara 55. demelerine benzer. Nitekim onlar burada iman için gerekli olacak delili, onu somut bir şekilde görmeyle sınırlandırmışlardır. Bu, geçmiş zamanlardan bu yana Allah'a ve resûlüne inanmayanların miras aldığı bir özelliktir. Ancak farklı alanlardaki kati hakikatlerin geneline ulaştıran argümanların ve ispatların kritiğini yaptığınızda bunların mutlak anlamda ve somut şekilde görmeyle sınırlandırılmadığını fark edeceksiniz. Örnek vermek gerekirse bizim Eflatun, Aristo ve Selahaddin Eyyübi gibi bazı tarihi şahsiyetlere olan kati düşüncemiz ne gözle görmeye ne de doğrudan hissetmeye dayalıdır bilakis bunların dayanağı haberdir ki bu da bilginin kaynaklarının bir bölümünü oluşturur. Allah Teala'nın varlığını ispat, aklın buna ulaşmada yorulmayacağı kadar fitri, akli ve açık bir meseledir. Zira insanın aklında yerleştirilmiş olarak bulacağı ve kaçınılmaz şekilde ondan yoksun olamayacağı bir ilkeye dayalıdır. Bu, eserden müessire geçmek kaidesidir. Hatta yaratıcının varlığını kabullenmeyen çoğu ateist dahi bu ilkeyi ulühiyet konusunda inkar etse bile hayatının diğer işlerinde tatbik etmektedir. Eserlerin, eylemlerin ve olayların arkasında bunları ortaya koyan güçleri aramak hiçbir insanın aklını yitirmesi dışında feragat etmeyeceği bir husustur. Zira insan zihni, eşyanın kendi tabiatına uygun bir sebep olmaksızın hiç yoktan ortaya çıkmasını tasavvur edemez. İnsan aklı, beyaz kâğıt üzerinde bulunan mükemmel bir insan resminin, arkasında bir uzman olmaksızın meydana gelebileceğini nasıl tasavvur edemiyorsa aynı şekilde insanın bizzat kendi varlığının her şeye güç yetirebilen ve her şeyi bilen bir yaratıcı olmaksızın meydana gelebileceğini hayli hayli tasavvur edemeyecektir. Hiç yoktan meydana gelen diğer şeyleri de buna kıyaslayınız. Hiç yoktan var edilen şeyin mükemmel ve komplike yapısı arttıkça, kişide bu şeyin arkasında yatan, mükemmelliği ve komplikeliğinin niteliğine uygun sebebi araştırmaya dair ihtiyaç da artacaktır. Zira akıl, sonradan ortaya çıkan şeylere baktığı takdirde, bunların arkasında sadece bir sebebin bulunmasıyla ikna olmayacaktır. Tam aksine bu sebebin, ortaya çıkan şeyin yapısına uygun nitelikte olması gerekir. Aklımız 8 yaşındaki bir çocuğun bilgisayar üretmesini nasıl kabul etmiyorsa -bunun sebebi son derece karışık olan işletim sistemi, bu işin bilgi, deneyim ve olgun bir akıl gerektirmesidir- aynı şekil de bizim de evrenin sebepsiz veya hiçbir özne olmadan yaratılması bir yana, en ince yasalara tabi olan bu son derece komplike düzeni yaratanın cahil ve aciz olduğunu kabul etmemiz mümkün değildir. Mesele oldukça açık, bir o kadar da kolay olmasına rağmen çoğu insan bu açıklık ve basitlikten yüz çevirmektedir. Basitleştirilmesi gerekeni karıştırmakta, kolaylaştırılması gerekeni zorlaştırmaktadırlar. Dolayısıyla Allah Teala'nın varlığına dair bizi direkt hakikat bilgisine götürmeyecek deliller talep etmektedirler.

[@georgemillers6412]

Dini söylemlerin delilleride irrasyoneldir.inançlar duygusaldır tartışılmaz ispatlanamaz sadece inanılır.bu bütün inançlar için geçerlidir.mahiyetleri aynıdır.bilinmeyeni sadece hissedersin ama ispatlayamassın ispat bilimde olur gözlem ve deneye dayanır

[@alparslan5760]

@@georgemillers6412 ispatların kendisi deneye ve gözleme dayalı. Bütün mahlukat halıkını gösteriyor. Bütün eserler yaratıcıyı gösteriyor. Hâlâ deney ve gözlem diyorsunuz . Yaratıcıyı madde sanmayın.o görülen hiçbir varlığa benzemez. Akıl Allah'ın zatını hayal edecek, onu görecek kapasitede yaratılmamıştır. Nasıl ki görmediğimiz nice maddeyi hayal edemiyorsak Allah'ın varlığına kesinkes inanalır ama hayal edilemez bir özellikte yaratıkdık. Nasıl ki bir kitap katibin varlığını gerektiriyor bir yaratılmış da bir yaratıcının varlığını gerektirir. Misalen Kitabı deney ve gözlemle kendiliğinden var olmayacağını cümlelerin kendiliğinden meydana gelmeyeceğini ve kitabın biri tarafından doldurulduğunu deney yoluyla gözlemlerizve kanıtlarız . Aynı şekilde bir tohumu toprağa koyarız sularız ve yaratıldığını gözlemleyebiliriz bu da deneydir o da arada tek fark kitabın var edeni görülür bir madde tohumun yaratıcısı görülmez bir varlık bunun hikmeti de sınav içinde olmamızdır bu kadar net olan bir durumu karışık hale getiren insanların saçma düşünceleridir.

[@ArkWn]

Akil insanî, sınırlı ve yaratilmistir ve her akıl bir de degildir, vahiy ise rabbanidir, ilmi ve varliginin basi sonu olmayan insan aklı dahil herseyi yaratandan gelmistir. Her akıl vahye tabii olmali, Allahin izin verdigi ölcü ve sinirlar icinde akıl kullanilmalidir. Insan aklı vahyin önüne gecemez.

[@georgemillers6412]

Ciddimisin??

[@Joker-ce3ro]

Sen şuna benim beynim kendi düşüncem yok sorguslamiyrium bı fikir uretemiyorum de çık laf cambazlığı yapma

[@Joker-ce3ro]

Allahin sınırladigi yok din tüccarı sınıfı sınırlıyor ekmek tekneleri sonuçta sorgulama beynini kullanma itaat et diyen yalancılar din tüccarlaridir he öyle bı din varsa o da yalandir sorgulama düşünme diyrsa kesin bı halt vardır

[@key-g]

Vahiy, bazı akıllı insanların akıllarını kullanarak, aklını kullanmayan insanları gönüllü köle yaptıkları araçlarıdır. Son derece beşeridir, rabbani falan değildir. En önemlisi de yöreseldir, ilkçağ çöl ve ekvator kültürüne hitap ederm

[@alparslan5760]

İman, bir şeyi gönül huzuru ile benimseme, ona içten ve yürekten inanmadır.İslam'a göre iman, Hz.Peygamber'in Allah'tan getirdiklerinin doğruluğunu kabul edip onlara gönülden inanmayı ifade eder. Bu inanca sahip olan kimseye "mü'min" inancının gereğini tam bir teslimiyetle yerine getiren kişiye de "müslüman" denir. İnsanın neye, nasıl ve niçin inandığını bilmesi önemlidir. İslam alimleri imanı; kalp ile tasdik dil ile ikrar olarak tarif etmiştir. İman esasında bir kalp işidir, kalbin tasdikidir. Fakat insanın sosyal yaşantısında Müslüman muamelesi görebilmesi için inandığını diliyle de söylenmesi gerekir. Dini esasları çok iyi bilmek, kalbin tastiki olmadıkça kişiyi imanlı yapmaz. Buna en iyi örnek İslam üzerine çalışmalar yapan batılı akademisyenler yani müsteşrikler/ oryantalistlerdir.Din, dil,bilim, düşünce, sanat ve tarih gibi alanlarda İslam dünyasını inceleyen ve bu sahada değer yargıları üreten bu kişilerin engin bilgileri onların iman etmelerini sağlamamıştır. Bilinen şeyin imana dönüşebilmesi için onun his ve kalp yoluyla benimsenmesi yani tasdik edilmesi gerekir.

[@zekiozdal9594]

Dücane bey sendeki değişim bizleri çok yüreklendirdi.

[@okuldanhater]

kesinlikle katılıyorum

[@alparslan5760]

Ve işte bu Kur’an da, tüm insanlığa göndermiş olduğumuz feyiz ve bereket kaynağı bir kitaptır; o hâlde onu adım adım izleyin ve emirlerine karşı gelmekten sakının ki, merhamete lâyık olabilesiniz. Enam 155. Ayet meali

[@aysealtiner608]

AKIL HER ŞEYE YETSEYDİ ALLAH BİZE KİTAP PEYGAMBER GONDERMEZDİ

[@Joker-ce3ro]

Aynen hayatında hiç zahmet edip inandığı kitabı okumayan gereksiz konuştu

[@Joker-ce3ro]

Kur'an'da akıl sahipleri ibaresi var düşünenler için falan diyor aklın yoksa kitabida anlamiyon yani

[@ahmetemre9335]

Olayların oluşum aşamalarını anlatmak asla kim yaptı sorusuna cevap vermek olamaz bir binanın yapımı süresi binanın ustası değildir demiiii

[@ahmetemre9335]

TÜM ATEİSTLERE BİR SORUM VAR bilene bir sıkımlık diş macunu hediyemiz vardır arkadaşlar günlük hayatımızda bilgisayarların yapmış olduğu işlemlerinin bilimsel incelemesini yapsak kitaplar dolusu bilgileri ortaya çıkartıp gösterebiliriz demiiii peki bu bilgisayarın yaptığı işlemlerin gerçek faili bilgisayarın kendisimidir yoksa onu tasarlayıp yapan yazılımını bilgisayarın beynine yerleştiren mühendise mi aittir LÜTFEN SORUMA CEVAP BEKLİYORUM TÜM ATEİSTLER CEVAP VEREBİLİR HAYDAAA YARIŞMA BAŞLADI

[@piqtumya]

Bizi yapan mühendisin Allah olduğunu nerden biliyorsun . Ben cevap veriyim kurandan ve rivayetlerden. Kur'an da pek çok çelişki ve günümüze uymayan ayetler var dolayısı ile Kur'an'ın tanrı kelamı olup olmadığını test ettiğinde malesef tanrı kelamı olamayacağını anlıyorsunuz. Bizi yapan bir mühendis varsa da henüz keşfedilemedi

[@alparslan5760]

Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiğinde, “Hayır, atalarımızdan gördüğümüze uyarız” dediler. Ya atalarının aklı bir şeye ermemiş, doğru yolu bulamamışlarsa! Bakara 170 . Ayet meali

[@key-g]

Masaldır. Amacı milyonlarca insanı aklını kullanmadan bu sözlerin sahiplerine köle etmektir. Başarılı da olmuştur.

[@muhendisChe]

Buhrandan çıkış, burhani düşünmekle mümkündür.

[@ahmetemre9335]

Harika bir fabrikayı veya makinayı yapan mühendis onun çalışma sistemini kullama kılavuzunda yazar hatta bir ustabaşı tayin eder aynen öylede kâinat fabrikasını ve insan makinesini yapan Allah Kur'an kitapçığı ile Hz Muhammed sav ustabasisini tayin etmiştir demiiii

[@alparslan5760]

“Rabbinizden size gönderilen kitaba uyun! Allah'ı bırakıp başka dostlar edinmeyin! Onların peşinden gitmeyin! İnkâr edenler Allah'tan başka dostlar edinirler. Araf 3. Ayet meali

[@key-g]

Hikaye, masal.

[@dedo2002]

Olayı ıskalamş.

[@alparslan5760]

Akıl gözdür vahiy ise ışıktır. Allah hidayet versin size de bize de

[@ahmetemre9335]

Gölge oyununu izleyen aklı başında her insan bilir ki perdenin arkasında akıllı şuurlu bilinçli irade sahibi biri tarafından oyun idare edilmektedir aynen öylede kâinattaki olayları inceleyen aklı başında her insan bilir ki perdenin arkasında olayları yaratan ve yöneten Allah'tır demiiii

[@sukurabi4868]

Keramet akilda degil istikamettedir

[@alparslan5760]

Rabbim kimseyi şaşırtmasın . Ya Rabbi ayağımızı kaymaktan koru .

[@fatih-ow1jl]

Âmin

[@alparslan5760]

@@fatih-ow1jl Kanmayın bunlar Kur'an ve hadis dersi almak yerine batı filozofların kitaplarını ve kıt akıllarını rehber edinmişler. Kardeşim bunlara aldanmayın. Akıl yeterli , üstün ve ölçü koyan olsaydı Kur'an ve Hz Muhammed a. s. niye geldi o zmn. Allah'ın yüce sözleri kıt akıllara mı tabi olacaktı ? ➡️“Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, kalplerdeki hastalıklara bir şifa, inananlara bir rehber ve rahmet gelmiştir.” (Yunus 10/57). ➡️Ve şüphesiz bu Kur’an, inananlar için iyi bir rehber ve rahmettir. Neml 77 . Ayet Meali ➡️Hiç şüphesiz O (Kur’an), elbette şerefli bir Elçinin (Allah tarafından vahyedilen) sözleridir. (Allah'ın sözleri senin kıt aklına mı tabi olacak) Hakka 40. ➡️Kim, kendisine haklar sağlayan, doğru, hak yol, Allah'ın kitap ve peygamberle gösterdiği yol açıkça ortaya konduktan sonra, ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulullah'a, sünnetine karşı çıkar mü'minlerin yolundan İslâmî hayat tarzından ayrılıp, başka bir yola giderse, onu tercih ettiği, sorumluluğuna katlandığı yolda bırakırız. Onu cehenneme atarız, cehennemde kalmaya mahküm ederiz. Orası ne kötü bir cezalandırma ve nihaî bir dönüş yeridir Nisa 115. Ayet meali Eğer Biz Onu, A’cemi (Arapça dışında bir dilde) olan bir Kur’an kılsaydık, herhalde (ve haklı olarak): “Onun ayetleri (anlayacağımız biçimde ve kendi dilimizle) açıklanmalı değil miydi?” diyeceklerdi. “Arap olana, A’cemi (Arapça olmayan bir dil) mi?” (diyerek karşı geleceklerdi.) [Not: Bu ayetler Kur’an’ın farklı dillere tercüme edilmesi gereğine de işarettir.] De ki: “O, iman edenler için bir hidayet ve bir şifa (vesilesidir). İman etmeyenlerin ise kulaklarında bir ağırlık (ve sağırlık) varmış (gibi) O (Kur’an) onlara karşı bir körlüktür (ve hiç anlaşılmaz sözler gibi gelir). İşte onlara (sanki) uzak bir yerden seslenilir(miş ve kendilerini hiç ilgilendirmezmiş şeklinde bir tavır sergilenir).” Fussilet 34. Ayet Kendimizi/aklımızı Kur’ân’a rehber değil, Kur’ân’ı kendimize/aklımıza rehber edinip esenlik yurduna ermek duasıyla.

[@Joker-ce3ro]

Aynen aynen ne alaka lan olum koyun olmayın kendi fikriniz olsun diyor adam ne anladin ne diyon ya

[@alparslan5760]

@@Joker-ce3ro yeterince akledemiyorsun ne sen ne Dücane .

[@piqtumya]

Dücane hocam yine harika anlatmışsın ağzına sağlık

[@aysealtiner608]

VAHİY AKLIN ÜZERİNDE DEĞİLMİ

[@alparslan5760]

Kanmayın bunlar Kur'an ve hadis dersi almak yerine batı filozofların kitaplarını ve kıt akıllarını rehber edinmişlerdir. Kardeşim bunlara aldanmayın. Akıl yeterli , üstün ve ölçü koyan olsaydı Kur'an ve Hz Muhammed a. s. niye geldi o zmn ➡️“Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, kalplerdeki hastalıklara bir şifa, inananlara bir rehber ve rahmet gelmiştir.” (Yunus 10/57). ➡️Ve şüphesiz bu Kur’an, inananlar için iyi bir rehber ve rahmettir. Neml 77 . Ayet Meali ➡️Hiç şüphesiz O (Kur’an), elbette şerefli bir Elçinin (Allah tarafından vahyedilen) sözleridir. (Allah'ın sözleri senin kıt aklına mı tabi olacak) Hakka 40. ➡️Kim, kendisine haklar sağlayan, doğru, hak yol, Allah'ın kitap ve peygamberle gösterdiği yol açıkça ortaya konduktan sonra, ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulullah'a, sünnetine karşı çıkar mü'minlerin yolundan İslâmî hayat tarzından ayrılıp, başka bir yola giderse, onu tercih ettiği, sorumluluğuna katlandığı yolda bırakırız. Onu cehenneme atarız, cehennemde kalmaya mahküm ederiz. Orası ne kötü bir cezalandırma ve nihaî bir dönüş yeridir Nisa 115. Ayet meali Eğer Biz Onu, A’cemi (Arapça dışında bir dilde) olan bir Kur’an kılsaydık, herhalde (ve haklı olarak): “Onun ayetleri (anlayacağımız biçimde ve kendi dilimizle) açıklanmalı değil miydi?” diyeceklerdi. “Arap olana, A’cemi (Arapça olmayan bir dil) mi?” (diyerek karşı geleceklerdi.) [Not: Bu ayetler Kur’an’ın farklı dillere tercüme edilmesi gereğine de işarettir.] De ki: “O, iman edenler için bir hidayet ve bir şifa (vesilesidir). İman etmeyenlerin ise kulaklarında bir ağırlık (ve sağırlık) varmış (gibi) O (Kur’an) onlara karşı bir körlüktür (ve hiç anlaşılmaz sözler gibi gelir). İşte onlara (sanki) uzak bir yerden seslenilir(miş ve kendilerini hiç ilgilendirmezmiş şeklinde bir tavır sergilenir).” Fussilet 34. Ayet Kendimizi/aklımızı Kur’ân’a rehber değil, Kur’ân’ı kendimize/aklımıza rehber edinip esenlik yurduna ermek duasıyla.

[@Joker-ce3ro]

Değil akıl insanın en değerli şeyi kullanmamayı öğütleyen herkes yalan söylüyordur

[@ahmetemre9335]

Süleymaniye camisini inceleyen aklı başında her insan mimar Sinan'ın harika mimarlık ve mühendislik dehasını anlar ve Selimiye camisini görmesede onu yapabileceğine inanır aynen öylede kâinat sarayını inceleyen aklı başında her insan bilir ki bu sarayı yapabilen Allah'ın ikinci bir sarayı rahatlıkla yapabileceğine inanır demiii

[@turgutgulkran4854]

Peki, Allahı yaratan varmıdır?

[@tektin]

​@@turgutgulkran4854 yaratilan yaratıcı olamaz Allah hep vardı

[@turgutgulkran4854]

@@tektin Yorumu yapan arkadaş Selimiye camisini örnek verere, bunun bir kişi tarafından tasarlandığını söylüyor, buna ne diyelim şimdi.

[@ahmetemre9335]

@@turgutgulkran4854 arkadaş önce bir Ateist olarak bu soruyu soramazsınız çünkü yok dediğiniz Allah'ın tarihçesini sormak için insanın aptal olması gerekir demiii Ancak varlığını kabul ettiğini söylüyorsan ve Ateizmin yalan olduğunu hiçbir şeyin tesadüfen olamıyacağını itiraf ediyorsan bana yaz ondan sonra bende senin sorunu cevaplayayım

[@ahmetemre9335]

@@turgutgulkran4854 arkadaş mesele bir kişinin yapıp yapmaması değildir 1. Cansız maddelerin bir araya gelerek bu camiyi oluşturmaları imkânsızdır 2. Bu caminin oluşabilmesi için akıl ilim irade ve güç bulunmak zorundadır ancak bu sıfatlara sahip olan birinin veyahut birilerinin bu camiyi yapabilir olduğunu anlıyoruz. Bu hakikati kabul ettikten sonra araştırıp tek kişi veya çok kişi yapıp yapmadığını bulabiliriz Mesela ben sana kâinatı yapanın neden terk olması gerekir ispat ediyorum 1. Bir köyde iki muhtar bir ilde iki vali bir devlette iki devlet başkanı olamaz olursa herşey karışır ve yönetim olamaz 2. Kainatta bir düzen olduğu ve her işin bir kanuna kurala göre işlediğini bilim ispatlıyor. Mesela güneşin ayın yıldızların galaksilerin çok hassas ölçülerle kanunlarla hareket halinde olduklarını bilimin tespit ettiğini biliyoruz 3. Ayrıca herşeyin tek elden çıktığına delil mesela Türkiye'deki insan modeli nasıl ise ve insana hangi cihazlar takılmış hangi duygular verilmiş ise Çin'deki ve ABD deki insana da aynı cihazlarla ve aynı yerlere takılarak aynı modelde yaratılmıştır ve aynı duygularla yaratılmışlardır. Demek ki Türkiye'deki insanı kim yaptı ise Çin'deki ve ABD deki insanı da o yapmıştır demiiii Bunları diğer canlılar içinde çoğaltabiliriz 4. Mesela tek güneş Türkiye'deki çiçeklere bitkilere ışığı ile ısısı ile hangi rengi veriyorsa dünyanın her yerindeki çiçeklerin ve bitkilerinde aynı renklerle aynı genetik yapıda oluştuğunu görüyoruz işte bu sebepten bu güneşi kim yaptı ise dünyadaki tüm çiçekleri ve bitkileri de o yapmıştır demiiii teşekkürler

[@ahmetemre9335]

İdam sehpası karşısında kurulmuş ölüm sırasını bekleyen bir insana hangi oyuncaklar teselli verebilir imansız bir insanın dünyadaki durumu böyledir ölüm ona göre yokluk olduğu için her an ölme ihtimali bulunduğu ve ölümden kurtuluş olmadığını bilerek yaşamak zorundadır

[@ahmetemre9335]

Cennet ucuz değil cehennem dahi lüzumsuz değildir