Emeği geçen herkesin ellerine sağlık teşekkür ediyorum çok güzel bir tanıtım videosu olmuş İnşallah bu video sayesinde köyümüz gençleri Köyü'nün, ata toprağının değerini anlar ve bu topraklara sahip çıkarlar
@emrahgenctir18472 жыл бұрын
Maşallah 🧿
@ahmetsafak5872 жыл бұрын
Köyümüzün 2022 belgeselini yeni izledim ve çokta beğendim. Ama bir konu aklıma takıldı ve bu konu hakkında yazmak istedim. Belgeselde konuşan köyümüzün değerli büyükleri, gençlerin köylerine sahip çıkmaları gerektiğini ve bu yüzden gelir getirisi olabilecek ceviz ağacı ektiklerini söylediler. Gençlerin köye sahip çıkması için bu konu ne kadar etkili olur bilmiyorum ama bende etkisi olmadı. Köyümü neden sevdiğimi size açıklamak istiyorum. Köy lokalinde yapilan sohbetleri her zaman sevmişimdir. Fahri (Kocatepe) abinin hızlı ve heyecanlı anlattığı eski hikayeler, Necmi (Hirik) abinin kendine has ses tonu ile sohbete eşlik etmesi, Naci (Hirik) abinin ve Yusuf (Hirik) abinin yüksek ses tonlarıyla bazen bağırarak anlattıkları öyküler, Nizamettin (Hirik) abinin esprili mizacı unutmadıklarım arasında. Diğer yandan köylülerimizle olan muhabbetleri her zaman severim. Hacigilin Cemalin (Özten) bana “Çırdike” deyişi, Kadir emminin bana “Korkoplu” deyişi , İbrahim (Vural) amcanın cumalarda yaptığı müezzinlik, Dursun (Vural) abinin zurnasının sesi hala kulaklarımda. Öteyüzde oturan Hamdi (Kola) amcanın sapan yapmada yardım etmesi, Osman (Hirik) emminin ve Ümit (Oktay) emminin eşekleri hala gözlerimin önünde. Tarla komşumuz olan Vedat (Kıran) emminin bizim tarafa taşan çileklerini yedikten sonra onunda kendi tarafına taşan bizim cevizleri alacağını söylemesi ve arada geçen samimi muhabbet. Feyzullah (Kola) emminin harmanda eski ot kesme makinesi ile kestiği taze otların kokusu, köyün çeşitli fırınlarında pişen çöreklerin nefis kokusu, Kıranların dolapbaştaki (ismi yanlış olabilir :) siz anladiniz) tarlada içtiğim kara demlik çayının kokusu hala burnumda. Mevlut (Hirik) eniştemin bana olan ayrı sevgisi ve garajındaki atölyesinde bana yaptığı çakı hala aklımda. Mahmut (Şafak) dayımın kapının önüne oturup gelene gidene “dudoo,dudoo” deyişleri, Mehmet (Şafak ) amcamın kedisi Mestan’ın miyavlamaları hatırladıklarım arasında. Köyümle alakalı sevdiğim başka şeylere gelirsek köy derneğimizi seviyorum. İstanbul’da olduğum her zaman bütün dernek etkinliklerine gitmişimdir biraz baba zoruyla biraz isteyerek. Yaşımızın el verdiği kadar bir işin ucundan tutardık. Çocukluğumda dernek başkanı olan Aziz (Kola) abinin bize yaptığımız hizmetten dolayı bir eyvallah demesi ufak harçlık vermesi hatirladigim güzel şeyler arasında. Köylülerin dernek yada köy hakkında hararetli konuşmaları, Turan (Kıran) abinin biraz eleştirel ve sorgulayıcı tavrından sonra diğer köylülerimizin sinirli çıkışlarına karşı Kamil (Kocatepe) abinin “Arkadaşlar bırakın kendini ifade etsin, muhalefetsiz bir toplum gelişemez” sözü hala aklımda. Daha anlatabileceğim çok hikaye çıkar düşünürsem. Sadede gelecek olusam beni köyüme bağlayan şey dağlar, taşlar , ağaçlar, evler değil , insanlar ve hikayelerdir. Ne yazikki son zamanlarda köye gittiğimde eski zamanlardaki tadı alamıyordum. Belki sorun bendedir yada çocukken herseye saf bakıyorduk büyüyünce bazı şeyler anlam kazandığı için farklı geliyor. Yazımda ismi geçen ve geçmeyen vefat eden bütün köylülerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Hayatta olan köylülerimize de sağlıklı, mutlu, huzurlu bir hayat diliyorum. Saygı ve sevgilerimle. Ahmet ŞAFAK.