Рет қаралды 135,966
Fatih Kısaparmak o doğduğunda takvimler 31 Ocak 1961’i gösteriyordu.
Elazığ’ın Maden ilçesinde soğuk karlı bir günde dünyaya gözlerini açtı.
Annesi Yıldız Hanım, emekli bir ilkokul öğretmeni; babası Necip Bey ise, sırasıyla ortaokul ve öğretmen okulu müdürü, il millî eğitim müdürü, ortaöğretim genel müdürü ve bakanlık teftiş kurulu başkanı olarak hizmetler vermiş; basılı beş eseri de bulunan bir bürokrattır.
Doğduğu gün Elazığ’da yollar bile kapandığı için babası onu 3 gün sonra görebildi.
Eğitimci bir ailenin çocuğu olan Fatih’in çocukluğu şehir şehir gezmekle geçti. Hatta öyle ki, 2. Sınıf eğitimini 3 farklı okulda gördü.
Elazığ Namık Kemal İlkokulu’nda eğitimine başladı Fatih. Anne ve babasının tayinleri nedeniyle sırasıyla Edirne, İstanbul ve Ankara’ya gitti. İlkokul, ortaokul ve liseyi başkent’te bitirdi. Ankara’da Deneme Lisesi’nden mezun olan Fatih, öğrencilik yıllarında Tasvir Gazetesi adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde foto muhabirliği yaptı.
Üniversite sınavlarına giren Fatih, Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ni kazandı. Ancak onun hayali hukuk fakültesiydi. Bursa’da geçirdiği 1 yılın ardından yeniden sınavlara giren Fatih, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanarak hayalini gerçekleştirdi.
Üniversite döneminde ise, başta Varlık olmak üzere çeşitli edebiyat ve sanat dergilerinde şiirleri, röportajları ve araştırmaları yayımlandı.
1982’de Yukarı Fırat Havzası'ndaki inceleme ve derlemelerini topladığı "Dil Folkloru Açısından Harput Ağzı" isimli bilimsel çalışması, ayrıca, "Ve Ağır Sevdam" adını taşıyan bir şiir kitabı da bulunmaktadır.
Fatih, çok sevdiği ve kişiliğimin mimarı dediği babası Necip Güngör Kısaparmak’ı kaybetti. Babasının ölümüyle sarsılan Fatih, derdini elinden hiç düşürmeyeceği saza anlattı.
1985 yılında besteci, söz yazarı ve yorumcu olarak profesyonel sanat yaşamına atıldı. Müzikle tanıştıktan sonra Hukuk Fakültesi’ni bırakan Fatih, Ankara Devlet Konservatuvarı ile Ankara Radyosu’nda müzik, Devlet Güzel Sanat Galerisi’nde de resim çalışmaları yaptı.
Takvimler 1987’yi gösterdiğinde stüdyoya girdi Fatih ve ilk albümü olan Kilim Nazlı Bebe’nin ilk versiyonunu çıkardı. Ancak bu albümün kıymeti 3 yıl sonra anlaşıldı.
1989’un sonlarında çıkardığı Kilim Nazlı Bebe’nin ikinci versiyonu müzik listelerini alt üst etti.
O yıllarda TRT’ye çıkamayan Fatih Kısaparmak, yaptığı bestelerini dönemin ikinci ekranı olarak görülen Türkiye polis radyosu’na götürdü ve kariyerindeki dönüm noktası da bu oldu.
Kilim Nazlı Bebe’nin Polis Radyosu’nda çalmasıyla birlikte ismini ve sesini geniş kitlelere duyuran Fatih Kısaparmak Unkapanı’nda uzun kuyruklara neden oldu. 3 yılda 3500 adet satan albümü, sonraki aylarda milyonlara ulaşma başarısı gösterdi. Hatta o dönem, Fatih Kısaparmak’ın Kilim ve Yarına Kaç Var- Bekle Küçüğüm albümleri birbiriyle yarıştı.
Yazmaya devam eden Fatih Kısaparmak, kariyerinde toplam 18 albüm çıkardı. "Çağdaş Ozan", "Bay Kilim" ve "Türkü Baba" olarak da tanındı.
Kaleme almış olduğu eserlerde baba sevgisi her zaman dikkat çekiyordu. Özellikle “Bu Adam Benim Babam” adlı türküsü babasına olan saygısı ve özleminin kelimelere dökülmüş haliydi.
#FatihKısaparmak #ŞebnemKısaparmak #BuAdamBenimBabam