Рет қаралды 138,999
Gülse Şener… Yani hepimizin tanıdığı ismiyle Gülse Birsel… O doğduğunda takvim yaprakları 11 Mart 1971’i gösteriyordu.
Gültekin bey ile Semiha hanım’ın üçüncü çocuğu olarak İstanbul Cihangir’de dünyaya geldi. İsmini, anne ve babasının adlarının ilk hecelerinden aldı.
İlkokul yıllarında şarkıcı olmak istiyordu. Hatta şan dersleri bile almaya başladı. Ancak, hocasının ‘sesin vasat’ demesi üzerine bıraktı. Şarkıcılıktan ümidini kesen Gülse, oyuncu olmaya karar verdi.
Eve gelen misafirlere kendince küçük gösteriler yaparak oyunculuğa başlasa da ailesi bu duruma müsaade etmedi.
Gülse Birsel çocukluk yıllarını Faruk Bildirici’ye şöyle anlatmıştı;
“Çocukken en büyük hayalim şarkıcı olmaktı. Florya’da bir yazlık evimiz vardı. Annemin simli bir şalı vardı o benim sahne kıyafetimdi. Onu omzuma alırdım bir de teybin küçük mikrofonunu, konsere başlardım. İlk şarkıdan sonra yan bahçeye geçer konsere devam ederdim. Bütün bahçeleri dolaşırdım. Konu komşu alkışlardı mecburen. Akşam olsun herkes bahçelere çıksın konserime başlayayım diye beklerdim. Aslında iki annem iki babam var gibiydi. Ablam 13 yaş, abim 15 yaş büyük benden. Herhangi bir başarıda da alkışlayacak çok insan vardı. Belki de o alışkanlıkla, ilgi isteğinden bu mesleklere yöneldim.”
Daha okula başlamadan önce kitaplarla haşır neşirdi. Onun için kitap okumak bütün oyunlardan daha eğlenceli geliyordu. İlkokuldayken Haldun Taner’in tüm kitaplarını okumuştu. Orta üçteyken Haltun Taner okuduğu okulu ziyarete gelmiş, ancak sadece lise sınıflarını gezeceği için okulda isyan bile çıkarmıştı. Ünlü sanatçı o günleri şöyle anlatıyor;
“Daha okula başlamadan çok kitap okudum. Kitap okumak bütün oyunlardan daha eğlenceli geldi bana. Bana kitap yetiştiremiyorlardı. Babam Haldun Taner’in bütün serisini almıştı. İlkokul üçte dörtteydim. Onları okumadım adeta yedim. Orta üçteyken Haldun Taner bizim okula geldi. Heyecanla sorularımı hazırladım, tanışmayı çok istiyordum. Son anda sadece "Lise sınıfları gelecek söyleşiye" dediler. İsyan başlattım, sınıfta sıraları kırdık. Disiplin cezası aldığımızla kaldık. "Haldun bey tekrar gelecek" diye söz verdiler. Ama bir iki sene sonra Haldun Taner’i kaybettik.”
Liseyi Beyoğlu Anadolu Lisesi’nde okuyan Gülse, okulun tiyatro kulübünün müdavimiydi. Her yıl mutlaka bir oyun sahneleniyordu. Lise sonda oynadığı bir oyun ona Hürriyet’in 1989 Liserarası Tiyatro Şenliği’nde ödül getirdi.
Liseyi bitiren Gülse, yaz tatilinde üç aylığına İsviçre’deki leydi okuluna gitti. Her ne kadar oyuncu olmak istese de ailesini ikna edemeyen Gülse, ailesinin yönlendirmesiyle ekonomi bölümüne kayıt oldu.
Boğaziçi üniversitesi’nde eğitimine devam ederken gazeteciliğe merak saran Gülse, okuldaki ikinci yılında Aktüel dergisine staja başladı. Burada, Ayşe Arman ile birlikte çalıştı.
1994’te üniversiteyi bıraktıktan sonra ailesinin karşısına çıkıp “Sizin istediğiniz oldu, şimdi sıra benim istediğimde” diyen Gülse, Amerika’ya giderek sinema üzerine yüksek lisans eğitimi aldı.
1996 yılında yeniden yurda döndü ve ATV’nin sabah kuşağında dış haberlerin editörlüğünü yaptı. 3 ay süren bu macerasının ardından çeşitli dergilerde yayın yönetmenliği görevlerini üstlendi.
Aktüel dergisinde beraber staj yaptığı Ayşe Arman, 1998 yılında Fransa’da Gülse’yi Murat Birsel ile tanıştırdı. Birbirleriyle çok iyi anlaştıklarını fark eden Murat ve Gülse, 1 yıl sonra nikah masasına oturdu.
2001 yılında Sabah gazetesinde köşe yazarlığı yapmaya başlayan Gülse Birsel, aynı zamanda çeşitli dergilerin yayın koordinatörlüğünü yürüttü. Takvim yaprakları 2002’yi gösterdiği ise, onu tanıdığımız ilk projeyle karşımızdaydı.ATV’de yayınlanan GAG programının metin yazarlığıyla birlikte sunuculuğunu üstlenen Gülse Birsel ismini geniş kitlelere duyurdu.
Ünlü sanatçı, Faruk Bildirici’ye verdiği röportajında şunları söylemişti;
“Gazetecilikte hayat biriktirdim. Tabii birgün senaryo yazarım, bunlar karakter olur birileri bunu oynar diye düşünmedim. GAG’a kadar dergi editörü olarak hayatıma devam ederim diyordum. Sürpriz oldu benim için. ATV’nin GAG’ı hazırlayan ekibi, programı sunacak birini arıyormuş. Yazılarımı okuyunca beni çağırdılar. "Deneme çekimi yapalım, ben onu mizah yazısı olarak gazeteye yazarım" dedim. Deneme çekimi iyi geçti. Ve beni ikna ettiler.”
2003’te bazı GAG metinlerini ve köşe yazılarını Gayet Ciddiyim adıyla kitaplaştırdı.Ekranlarda tanıdığımız bir yüz haline gelen Gülse Birsel, 2003 yılında televizyondaki ilk oyunculuk deneyimini yaşadı. Ünlü oyuncu, Eyvah Eski Kocam dizisinde başrol oynasa da, dizi ilk bölümün ardından yayından kaldırıldı.İlk macerası başarısızlıkla sonuçlansa da, ideallerinden vazgeçmeyi bir an olsun bile düşünmedi. İyi bir yazar, iyi bir oyuncu olmak onun en büyük isteğiydi.11 Şubat 2004’te Atv’de başlayan Avrupa Yakası dizisinin hem senaristliğini hem de başrol oyunculuğunu üstlendi. Kısa sürede fenomen hale gelen dizide Gazanfer Özcan, Hümeyra ve Ata Demirer gibi önemli oyuncular da kendisine eşlik etti.
#GülseBirsel #GülseBirselKimdir #GülseBirselHayatı