Рет қаралды 262
Hüseyin Rahmi, 1912'de korku edebiyatı alanında öncü bir görev üstlenir. Batılı pozitivist ilkelerle, Batılı bir edebiyat akımını yansıtan "Garâib Faturası Külliyatı (Tuhaf Eserler Külliyatı)" adı altında iki seri kitap yayımlar. Cin, peri, cadı, gulyabani gibi gotik unsurların ana eksenini oluşturduğu, ancak finalinde aklı selimle sonuçlanan bu korku hikâyelerinin ilki Gulyabani, ikincisi ise Cadı'dır. Hüseyin Rahmi, 355 sayfalık Cadı'da, tıpkı Gulyabani'deki gibi, doğaüstü unsurlardan kaynaklandığı varsayılan birtakım korkutucu olayları açığa kavuşturur. Naşit Nefi Efendi ile evlenmeye mecbur bırakılan Fikriye Hanım, Rumelihisarı’ndaki bir yalıda oldukça tuhaf, garip ve bulmacalı bir cinayetler dizisinin ortasında kalır. Bir cadı, bu evliliği ve hayatı zehir etmeye yetecektir.
Özge Yücesoy, “Korku edebiyatı (Gotik edebiyat) ve Türk romanındaki örnekleri” adlı yüksek lisans tezinde Cadı romanının bir korku türü olarak yakın olduğu ekseni şöyle özetler: “Hüseyin Rahmi Gürpınar, bu romanlarında gotik edebiyata ideolojik kaygılarla yaklaşmış ve her iki eserinin sonunda açıklanması mümkün görülmeyen korkutucu olayların izah edilebilir mantıklı nedenleri olduğunu okura göstermiştir. Bu yönüyle, Gürpınar’ın gotik olayları rasyonel açıklamalarla çözüme götüren Ann Radcliffe’in çizgisine yakın olduğu söylenebilir. Ancak hemen belirtilmelidir ki Batı edebiyatında bu çizgi, eserin korkutucu yanını ve buna bağlı olarak okurda uyandırmak istediği etkiyi zedelediği gerekçesi ile fazla tercih edilmemiştir.”
Hüseyin Rahmi’nin Cadı’sı, Türkiye’de büyük bir edebî tartışmayı da beraberinde getirir. Rübab dergisinin 27 Mart 1953 tarihli 51. sayısında Şahabeddin Süleyman tarafından kaleme alınan “Son Bir Eser: Cadı” isimli makalede eserin başarısız olduğu, Hüseyin Rahmi’nin “edebî bir ölüm”le karşı karşıya olduğu yazılır. Bu eleştiriler devam edince, Hüseyin Rahmi bu görüşlere karşı 1913’te "Zamane Münekkidlerine Cevab: Cadı Çarpıyor" adlı 73 sayfalık bir kitap yayımlar ve Şahabeddin Süleyman'a sert bir yanıt verir: “Şahabeddin Süleyman Bey’in bu hikâye hakkında yapmak istediği tenkit değil tecavüzdür. Tecavüz ile edep ise birlikte barınamazlar. Nasıl ki öyle olmuş. Münekkit, estağfirullah mütecâviz; Cadı’dan ziyade edebi rencide etmiş. Hiçbir kimseye karşı: ‘Benim eserimi niçin beğenmiyorsun?’ tahtiesiyle itiraza hakkım yoktur. Fakat bir mahsûl-i sayı balta ile hedme yürüyen bir vahşiye karşı da sükût edilmez. Çünkü o vahşide hiss-i takdîr ve hürmet-i sanat yoktur.” Bu tartışmanın ardından edebiyat dünyasında da konuya dair hareketlenmeler başlar. Sadri Nüzhed Akalınoğlu, "İsyan: Cadı Münasebetiyle Feth-i Meyyit'e Cevab"; Tevfik Mecdi ise "Cadı Meselesine Dair Recm" adlı kitapları yayımlar.
Romanın genel kurgusu, kocasının vefatı üzerine dayısı ve yengesiyle yaşamaya başlayan Fikriye Hanım’ın, yengesi aracılığıyla Naşit Nefi Efendi ile evlendirilmeye çalışılması ve bu durumla bağlantılı iç içe geçmiş olaylar şeklinde tasarlanmıştır. Bu iç içe geçmiş olaylar Fikriye Hanım’ın Naşit Nefi Efendi ile evlenmeye ikna edilme süreci ve Naşit Nefi Efendi’nin eski eşi Şükriye Hanım’ın başından geçen olağanüstülükler şeklindedir. Eserde kurgu Fikriye Hanım’ın Naşit Nefi Efendi ile evlendirilme sürecinde bazı gariplikler olduğuna yönelik duyum alması üzerine Naşit Nefi Efendi’nin eski eşi Şükriye Hanım’la bu konuda konuşması ve Şükriye Hanım’ın da ona başından geçen olağanüstü olayları anlatması şeklindedir. Eserde Naşit Nefi Efendi’nin ilk eşi olan Binnaz Hanım’ın yeniden dirilmesi -eserdeki tabiri ile cadı olması- üzerine olaylar kurgulanmıştır. Binnaz Hanım’ın çeşitli vasıtalarla Şükriye Hanım’ı evlilikten soğutmasına yönelik olaylar ana kurguyu oluşturmaktadır. Yaşanılan olağanüstülüklerin eserdeki kahramanlar tarafından mantıklı bir izaha dayandırılamadığı görülür; ancak Arâm-ı Dil Hanım’ın büyük oğlu Kadir Bey’in olayların mantık dâhilindeki çözümüne yönelik mektubu ile eser sonuçlandırılır. Eserde yer alan olağanüstü ögeler ve fantastik kararsızlık sürecine yönelik tespitler başlıklar şeklinde yorumlanmıştır.
Kitabın 1330 [1914M] tarihli orijinal nüshası için bk. archive.org/details/cad008800...
1914 baskısına uygun olarak sadeleştirilmeden Latinize edilmiş versiyonu için bk. www.tdk.gov.tr/wp-content/upl...
Garaib Faturası Külliyatı'nın ikinci hikâyesinden uyarlanan radyo tiyatrosu altı bölümden oluşuyor:
00:00 1. Bölüm
15:04 2. Bölüm
33:38 3. Bölüm
52:15 4. Bölüm
01:11:28 5. Bölüm
01:30:18 6. Bölüm
Yazan: Hüseyin Rahmi Gürpınar
Radyoya Uygulayan: Fikret Arıt
Reji: Selahattin Küçük
Efekt: Erhan Mesutoğlu
Seslendirme
Kılavuz Kadın: Nezahat Tanyeri
Fikriye: Hale Akınlı
Yenge: Perihan Tedü
Hasibe Hanım: Suna Pekuysal
Şükriye: Gül Gülgün Milor
Baba: Rıza Tüzün
Gülendam: Dilek Üstün
Koca: Zihni Küçümen
Binnaz: Şükriye Atav
Irgat: Ergun Köknar
Bir Kadın: Sevil Uluyol
Kadir: Birkan Özdemir
Yıkıcı: Cengiz Keskinkılıç