Her Müslüman cennete gidecek mi? | Prof. Dr. Caner Taslaman

  Рет қаралды 5,742

Habertürk TV

Habertürk TV

2 жыл бұрын

Coğrafya din tercihinde etkili mi? Her Müslüman cennete gidecek mi? Dine ulaşamayanlar yaptıklarından sorumlu mudur?
Felsefeci - İlahiyatçı Prof. Dr. Caner Taslaman #NedirNeDeğildir'de anlattı.
"Gücü Özgürlüğünde"
Doğru Haber, Dinamik Sunum, Kaliteli Program, Güçlü Yorum
Haberturk TV KZbin Kanalına Abone Ol ➤ hbr.tk/QNhqSs
➤ / haberturktv
➤ www.haberturk.tv
➤ / haberturktv
➤ / haberturktv
➤ / haberturktv
#haber #gündem #sondakika

Пікірлер: 33
@Games.cosmix
@Games.cosmix 10 ай бұрын
Merhaba benim bir sorum var namaz kılmayan biri cennete girer mi.
@tayfunkansu7233
@tayfunkansu7233 Жыл бұрын
Oh ne güzel hayat, Allaha inanamıyorum bana herşey serbest :)
@Kddjsidjnxsisij
@Kddjsidjnxsisij 2 жыл бұрын
Öncelikle,bu konuya çok teferruatlı (detaylı) ve çok uzun bir şekilde muhtelif vecihlerden (farklı yönlerden) pekçok cevap verilebilir ancak ben bunlardan birkaç tanesini herkesin anlayabileceği bir şekilde anlatmaya çalışacağım.İlk önce şunu bilmemiz gerekir ki insanlar doğumları bakımından eşittirler yani günahsız,saf olarak dünyaya gelirler. Bu durumu kişinin gayrimüslim (müslüman olmayan) bir anne-babadan doğması bozmaz. Ayrıca bu durum o çocuk için de bir mükellefiyet (sorumluluk) oluşturmaz çünkü hiç kimse bir başkasının günahından,yapmış olduklarından dolayı mükellef tutulmaz.Nitekim Allah Teâlâ Enam Suresi 164. ayet-i kerimesinde, Fatır Suresi 18. ayet-i kerimesinde ve İsra Suresi 15. ayet-i kerimesinde buyurmuştur ki: ( و لا تزر وازرة وزر اخرى) yani bu ayet-i kerimler aracılığı ile Allah Teâlâ bize yapılan herhangi bir amelde doğan mükellefiyetin ancak o amelin (işin) fâilini (o fiili işleyen) bağladığını bildirmektedir.Şuana kadar çıkarmamız gereken sonuç müslüman ya da gayrimüslim bir anne-babadan doğan çocukların aralarında bir fark olmadığıdır.Bir de Nebi Aleyhisselam'dan mervi (rivayet edilen) bir hadiste Nebi Aleyhisselam şöyle buyurmuştur: (عن علي رضي الله عنه عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: "رُفِعَ الْقَلَمُ عن ثلاثة: عن النائم حتى يَسْتَيْقِظَ، وعن الصبي حتى يَحْتَلِمَ، وعن المجنون حتى يَعْقِلَ".) Meâlen: (Ali -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: "Üç gruptan kalem kaldırılmıştır;uyanıncaya kadar uyuyandan,bu­luğa erinceye kadar çocuktan ve akıllanıncaya kadar akıl hastasından." Bu hadis-i şeriften de anlıyoruz ki bir çocuk müslim ya da gayrimüslim bir anne-babadan doğmuş olsa bile o çocuk için buluğ çağına gelen kadar bir mükellefiyet yoktur.Peki buluğ çağına gelse bile bir kişinin mükellef olabilmesi için tebliğin o kişiye ulaşmış olması gerekmektedir.Nitekim Allah Teâlâ İsra Suresi 15. ayet-i kerimesinde buyuruyor ki: (وَمَا كُنَّا مُعَذِّبٖينَ حَتّٰى نَبْعَثَ رَسُولاً) Mealen:(Biz bir resul gönderinceye kadar (göndermedikçe) azap edici değiliz).Bu ayetten anlamamız gereken de bir kişinin mükellef olabilmesi için o kişiye tebliğin ulaşması gerektiğidir.Belki ayette geçen "resul gönderinceye kadar (göndermedikçe)" ifadesinden hareketle biz de bir resul ile mülaki (yani onunla yüz yüze bulunmadık) olmadık diyebilirsiniz ancak burada bu ifadeden resul ile beraber gönderilen tebliği anlamamız gerekir.Nitekim Nebi Aleyhisselam "خاتم النبيين" yani nebilerin sonuncusudur ve tebliği bütün insanlığa şâmildir.Yani bir kişinin mükellef olması için tebliğin o kişiye doğru bir şekilde ulaşması gerekir.Son olarak Bakara Suresi'nin son ayet-i kerimesinde de şöyle buyurulmaktadır: (لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا وُسْعَهَاؕ) yani mealen (Allah hiçbir kimseyi vüsatinin (gücünün) yetmediği birşey ile mükellef (sorumlu) kılmaz).Son olarak şunu da söylemek istiyorum. Bir kimsenin müslüman bir anne-babadan ya da müslüman bir ülkede doğması o kişi için net bir şekilde lehine olmayabilir. Nitekim Bakara Suresinin sonundaki ayette ifade edildiği üzere o kişi tebliği almış olması itibariyle bir yük yüklenmiş oluyor adeta dilemesi halinde bu lehine gözüken durum aleyhine de dönebilir.Yani tebliğ kendisine ulaşmış olduğu halde onu reddebilir de.Bunlara ek olarak mesela Cuma Suresinde Yahudilerden bahsedilir ve Tevrat ile mükellef (yükümlü) tutuldukları halde onu taşımadıkları (amel etmedikleri) için durumları ciltlerce kitap taşıyan eşşeğe benzetilmiştir.Yani bilmiş oldukları halde o yolda olmamışlardır ve bilip onun ile âmil olmadıkları için durum aleyhlerine dönmüştür.Son olarak ben şöyle bir söz söylüyorum ki o da "Nimet,külfettir".Yani bu durum leh ya da aleyhine dönebilir.Çok fazla zamanım olmadığı için bu yüzden de pek derli toplu anlatamadığım yerleri görüp anlamadığınız bir yer olursa sorabilirsiniz.Cevap vermeye çalışırım. (اِنَّ اللّٰهَ لَا يَظْلِمُ مِثْقَالَ ذَرَّةٍۚ) (Nisa Suresi 40.ayet-i kerime) Mealen: (Allah zerre miskal zulmetmez (haksızlık yapmaz))
@AnDluEK
@AnDluEK Жыл бұрын
Bu çağda tebliğnin ulaşmamasından ziyade yanlış bilgi yayılıyor. Yanlış duyan veya yanlış anlayan sorumlu tutulur mu?
@ahmetalp4228
@ahmetalp4228 2 жыл бұрын
Bu tartışma programlarında neden net bir konuşma olmuyor. Hele bu arkadaşımız, Allah afetsin soru sorup cevap istemiyor. Oradaki konuklar çay içsinler kendi aralarında konuşsunlar. MAE lütfen sus adamlar konuşsun. Eğer bir birlerine girerlerse ayırırsın, fazlasına karışma lütfen.
@Kddjsidjnxsisij
@Kddjsidjnxsisij 2 жыл бұрын
Öncelikle,bu konuya çok teferruatlı (detaylı) ve çok uzun bir şekilde muhtelif vecihlerden (farklı yönlerden) pekçok cevap verilebilir ancak ben bunlardan birkaç tanesini herkesin anlayabileceği bir şekilde anlatmaya çalışacağım.İlk önce şunu bilmemiz gerekir ki insanlar doğumları bakımından eşittirler yani günahsız,saf olarak dünyaya gelirler. Bu durumu kişinin gayrimüslim (müslüman olmayan) bir anne-babadan doğması bozmaz. Ayrıca bu durum o çocuk için de bir mükellefiyet (sorumluluk) oluşturmaz çünkü hiç kimse bir başkasının günahından,yapmış olduklarından dolayı mükellef tutulmaz.Nitekim Allah Teâlâ Enam Suresi 164. ayet-i kerimesinde, Fatır Suresi 18. ayet-i kerimesinde ve İsra Suresi 15. ayet-i kerimesinde buyurmuştur ki: ( و لا تزر وازرة وزر اخرى) yani bu ayet-i kerimler aracılığı ile Allah Teâlâ bize yapılan herhangi bir amelde doğan mükellefiyetin ancak o amelin (işin) fâilini (o fiili işleyen) bağladığını bildirmektedir.Şuana kadar çıkarmamız gereken sonuç müslüman ya da gayrimüslim bir anne-babadan doğan çocukların aralarında bir fark olmadığıdır.Bir de Nebi Aleyhisselam'dan mervi (rivayet edilen) bir hadiste Nebi Aleyhisselam şöyle buyurmuştur: (عن علي رضي الله عنه عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: "رُفِعَ الْقَلَمُ عن ثلاثة: عن النائم حتى يَسْتَيْقِظَ، وعن الصبي حتى يَحْتَلِمَ، وعن المجنون حتى يَعْقِلَ".) Meâlen: (Ali -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: "Üç gruptan kalem kaldırılmıştır;uyanıncaya kadar uyuyandan,bu­luğa erinceye kadar çocuktan ve akıllanıncaya kadar akıl hastasından." Bu hadis-i şeriften de anlıyoruz ki bir çocuk müslim ya da gayrimüslim bir anne-babadan doğmuş olsa bile o çocuk için buluğ çağına gelen kadar bir mükellefiyet yoktur.Peki buluğ çağına gelse bile bir kişinin mükellef olabilmesi için tebliğin o kişiye ulaşmış olması gerekmektedir.Nitekim Allah Teâlâ İsra Suresi 15. ayet-i kerimesinde buyuruyor ki: (وَمَا كُنَّا مُعَذِّبٖينَ حَتّٰى نَبْعَثَ رَسُولاً) Mealen:(Biz bir resul gönderinceye kadar (göndermedikçe) azap edici değiliz).Bu ayetten anlamamız gereken de bir kişinin mükellef olabilmesi için o kişiye tebliğin ulaşması gerektiğidir.Belki ayette geçen "resul gönderinceye kadar (göndermedikçe)" ifadesinden hareketle biz de bir resul ile mülaki (yani onunla yüz yüze bulunmadık) olmadık diyebilirsiniz ancak burada bu ifadeden resul ile beraber gönderilen tebliği anlamamız gerekir.Nitekim Nebi Aleyhisselam "خاتم النبيين" yani nebilerin sonuncusudur ve tebliği bütün insanlığa şâmildir.Yani bir kişinin mükellef olması için tebliğin o kişiye doğru bir şekilde ulaşması gerekir.Son olarak Bakara Suresi'nin son ayet-i kerimesinde de şöyle buyurulmaktadır: (لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا وُسْعَهَاؕ) yani mealen (Allah hiçbir kimseyi vüsatinin (gücünün) yetmediği birşey ile mükellef (sorumlu) kılmaz).Son olarak şunu da söylemek istiyorum. Bir kimsenin müslüman bir anne-babadan ya da müslüman bir ülkede doğması o kişi için net bir şekilde lehine olmayabilir. Nitekim Bakara Suresinin sonundaki ayette ifade edildiği üzere o kişi tebliği almış olması itibariyle bir yük yüklenmiş oluyor adeta dilemesi halinde bu lehine gözüken durum aleyhine de dönebilir.Yani tebliğ kendisine ulaşmış olduğu halde onu reddebilir de.Bunlara ek olarak mesela Cuma Suresinde Yahudilerden bahsedilir ve Tevrat ile mükellef (yükümlü) tutuldukları halde onu taşımadıkları (amel etmedikleri) için durumları ciltlerce kitap taşıyan eşşeğe benzetilmiştir.Yani bilmiş oldukları halde o yolda olmamışlardır ve bilip onun ile âmil olmadıkları için durum aleyhlerine dönmüştür.Son olarak ben şöyle bir söz söylüyorum ki o da "Nimet,külfettir".Yani bu durum leh ya da aleyhine dönebilir.Çok fazla zamanım olmadığı için bu yüzden de pek derli toplu anlatamadığım yerleri görüp anlamadığınız bir yer olursa sorabilirsiniz.Cevap vermeye çalışırım. (اِنَّ اللّٰهَ لَا يَظْلِمُ مِثْقَالَ ذَرَّةٍۚ) (Nisa Suresi 40.ayet-i kerime) Mealen: (Allah zerre miskal zulmetmez (haksızlık yapmaz))
@siracegunes4622
@siracegunes4622 6 ай бұрын
Bu önemli bir konu ve neden ilk basamaklarda öğretilmez. Maturudi de, Eş'ari de(hakim görüş), Gazzali de güzel açıklamalar yapmış, insanların haberi yok
@rachelcebeci6971
@rachelcebeci6971 2 жыл бұрын
Adama soru soruyosun, cevabi dinleyemiyosun
@Kddjsidjnxsisij
@Kddjsidjnxsisij 2 жыл бұрын
Öncelikle,bu konuya çok teferruatlı (detaylı) ve çok uzun bir şekilde muhtelif vecihlerden (farklı yönlerden) pekçok cevap verilebilir ancak ben bunlardan birkaç tanesini herkesin anlayabileceği bir şekilde anlatmaya çalışacağım.İlk önce şunu bilmemiz gerekir ki insanlar doğumları bakımından eşittirler yani günahsız,saf olarak dünyaya gelirler. Bu durumu kişinin gayrimüslim (müslüman olmayan) bir anne-babadan doğması bozmaz. Ayrıca bu durum o çocuk için de bir mükellefiyet (sorumluluk) oluşturmaz çünkü hiç kimse bir başkasının günahından,yapmış olduklarından dolayı mükellef tutulmaz.Nitekim Allah Teâlâ Enam Suresi 164. ayet-i kerimesinde, Fatır Suresi 18. ayet-i kerimesinde ve İsra Suresi 15. ayet-i kerimesinde buyurmuştur ki: ( و لا تزر وازرة وزر اخرى) yani bu ayet-i kerimler aracılığı ile Allah Teâlâ bize yapılan herhangi bir amelde doğan mükellefiyetin ancak o amelin (işin) fâilini (o fiili işleyen) bağladığını bildirmektedir.Şuana kadar çıkarmamız gereken sonuç müslüman ya da gayrimüslim bir anne-babadan doğan çocukların aralarında bir fark olmadığıdır.Bir de Nebi Aleyhisselam'dan mervi (rivayet edilen) bir hadiste Nebi Aleyhisselam şöyle buyurmuştur: (عن علي رضي الله عنه عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: "رُفِعَ الْقَلَمُ عن ثلاثة: عن النائم حتى يَسْتَيْقِظَ، وعن الصبي حتى يَحْتَلِمَ، وعن المجنون حتى يَعْقِلَ".) Meâlen: (Ali -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: "Üç gruptan kalem kaldırılmıştır;uyanıncaya kadar uyuyandan,bu­luğa erinceye kadar çocuktan ve akıllanıncaya kadar akıl hastasından." Bu hadis-i şeriften de anlıyoruz ki bir çocuk müslim ya da gayrimüslim bir anne-babadan doğmuş olsa bile o çocuk için buluğ çağına gelen kadar bir mükellefiyet yoktur.Peki buluğ çağına gelse bile bir kişinin mükellef olabilmesi için tebliğin o kişiye ulaşmış olması gerekmektedir.Nitekim Allah Teâlâ İsra Suresi 15. ayet-i kerimesinde buyuruyor ki: (وَمَا كُنَّا مُعَذِّبٖينَ حَتّٰى نَبْعَثَ رَسُولاً) Mealen:(Biz bir resul gönderinceye kadar (göndermedikçe) azap edici değiliz).Bu ayetten anlamamız gereken de bir kişinin mükellef olabilmesi için o kişiye tebliğin ulaşması gerektiğidir.Belki ayette geçen "resul gönderinceye kadar (göndermedikçe)" ifadesinden hareketle biz de bir resul ile mülaki (yani onunla yüz yüze bulunmadık) olmadık diyebilirsiniz ancak burada bu ifadeden resul ile beraber gönderilen tebliği anlamamız gerekir.Nitekim Nebi Aleyhisselam "خاتم النبيين" yani nebilerin sonuncusudur ve tebliği bütün insanlığa şâmildir.Yani bir kişinin mükellef olması için tebliğin o kişiye doğru bir şekilde ulaşması gerekir.Son olarak Bakara Suresi'nin son ayet-i kerimesinde de şöyle buyurulmaktadır: (لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا وُسْعَهَاؕ) yani mealen (Allah hiçbir kimseyi vüsatinin (gücünün) yetmediği birşey ile mükellef (sorumlu) kılmaz).Son olarak şunu da söylemek istiyorum. Bir kimsenin müslüman bir anne-babadan ya da müslüman bir ülkede doğması o kişi için net bir şekilde lehine olmayabilir. Nitekim Bakara Suresinin sonundaki ayette ifade edildiği üzere o kişi tebliği almış olması itibariyle bir yük yüklenmiş oluyor adeta dilemesi halinde bu lehine gözüken durum aleyhine de dönebilir.Yani tebliğ kendisine ulaşmış olduğu halde onu reddebilir de.Bunlara ek olarak mesela Cuma Suresinde Yahudilerden bahsedilir ve Tevrat ile mükellef (yükümlü) tutuldukları halde onu taşımadıkları (amel etmedikleri) için durumları ciltlerce kitap taşıyan eşşeğe benzetilmiştir.Yani bilmiş oldukları halde o yolda olmamışlardır ve bilip onun ile âmil olmadıkları için durum aleyhlerine dönmüştür.Son olarak ben şöyle bir söz söylüyorum ki o da "Nimet,külfettir".Yani bu durum leh ya da aleyhine dönebilir.Çok fazla zamanım olmadığı için bu yüzden de pek derli toplu anlatamadığım yerleri görüp anlamadığınız bir yer olursa sorabilirsiniz.Cevap vermeye çalışırım. (اِنَّ اللّٰهَ لَا يَظْلِمُ مِثْقَالَ ذَرَّةٍۚ) (Nisa Suresi 40.ayet-i kerime) Mealen: (Allah zerre miskal zulmetmez (haksızlık yapmaz))
@euphrates_zan
@euphrates_zan 2 жыл бұрын
Cevap verememiş hiç
@Kddjsidjnxsisij
@Kddjsidjnxsisij 2 жыл бұрын
Öncelikle,bu konuya çok teferruatlı (detaylı) ve çok uzun bir şekilde muhtelif vecihlerden (farklı yönlerden) pekçok cevap verilebilir ancak ben bunlardan birkaç tanesini herkesin anlayabileceği bir şekilde anlatmaya çalışacağım.İlk önce şunu bilmemiz gerekir ki insanlar doğumları bakımından eşittirler yani günahsız,saf olarak dünyaya gelirler. Bu durumu kişinin gayrimüslim (müslüman olmayan) bir anne-babadan doğması bozmaz. Ayrıca bu durum o çocuk için de bir mükellefiyet (sorumluluk) oluşturmaz çünkü hiç kimse bir başkasının günahından,yapmış olduklarından dolayı mükellef tutulmaz.Nitekim Allah Teâlâ Enam Suresi 164. ayet-i kerimesinde, Fatır Suresi 18. ayet-i kerimesinde ve İsra Suresi 15. ayet-i kerimesinde buyurmuştur ki: ( و لا تزر وازرة وزر اخرى) yani bu ayet-i kerimler aracılığı ile Allah Teâlâ bize yapılan herhangi bir amelde doğan mükellefiyetin ancak o amelin (işin) fâilini (o fiili işleyen) bağladığını bildirmektedir.Şuana kadar çıkarmamız gereken sonuç müslüman ya da gayrimüslim bir anne-babadan doğan çocukların aralarında bir fark olmadığıdır.Bir de Nebi Aleyhisselam'dan mervi (rivayet edilen) bir hadiste Nebi Aleyhisselam şöyle buyurmuştur: (عن علي رضي الله عنه عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: "رُفِعَ الْقَلَمُ عن ثلاثة: عن النائم حتى يَسْتَيْقِظَ، وعن الصبي حتى يَحْتَلِمَ، وعن المجنون حتى يَعْقِلَ".) Meâlen: (Ali -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: "Üç gruptan kalem kaldırılmıştır;uyanıncaya kadar uyuyandan,bu­luğa erinceye kadar çocuktan ve akıllanıncaya kadar akıl hastasından." Bu hadis-i şeriften de anlıyoruz ki bir çocuk müslim ya da gayrimüslim bir anne-babadan doğmuş olsa bile o çocuk için buluğ çağına gelen kadar bir mükellefiyet yoktur.Peki buluğ çağına gelse bile bir kişinin mükellef olabilmesi için tebliğin o kişiye ulaşmış olması gerekmektedir.Nitekim Allah Teâlâ İsra Suresi 15. ayet-i kerimesinde buyuruyor ki: (وَمَا كُنَّا مُعَذِّبٖينَ حَتّٰى نَبْعَثَ رَسُولاً) Mealen:(Biz bir resul gönderinceye kadar (göndermedikçe) azap edici değiliz).Bu ayetten anlamamız gereken de bir kişinin mükellef olabilmesi için o kişiye tebliğin ulaşması gerektiğidir.Belki ayette geçen "resul gönderinceye kadar (göndermedikçe)" ifadesinden hareketle biz de bir resul ile mülaki (yani onunla yüz yüze bulunmadık) olmadık diyebilirsiniz ancak burada bu ifadeden resul ile beraber gönderilen tebliği anlamamız gerekir.Nitekim Nebi Aleyhisselam "خاتم النبيين" yani nebilerin sonuncusudur ve tebliği bütün insanlığa şâmildir.Yani bir kişinin mükellef olması için tebliğin o kişiye doğru bir şekilde ulaşması gerekir.Son olarak Bakara Suresi'nin son ayet-i kerimesinde de şöyle buyurulmaktadır: (لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا وُسْعَهَاؕ) yani mealen (Allah hiçbir kimseyi vüsatinin (gücünün) yetmediği birşey ile mükellef (sorumlu) kılmaz).Son olarak şunu da söylemek istiyorum. Bir kimsenin müslüman bir anne-babadan ya da müslüman bir ülkede doğması o kişi için net bir şekilde lehine olmayabilir. Nitekim Bakara Suresinin sonundaki ayette ifade edildiği üzere o kişi tebliği almış olması itibariyle bir yük yüklenmiş oluyor adeta dilemesi halinde bu lehine gözüken durum aleyhine de dönebilir.Yani tebliğ kendisine ulaşmış olduğu halde onu reddebilir de.Bunlara ek olarak mesela Cuma Suresinde Yahudilerden bahsedilir ve Tevrat ile mükellef (yükümlü) tutuldukları halde onu taşımadıkları (amel etmedikleri) için durumları ciltlerce kitap taşıyan eşşeğe benzetilmiştir.Yani bilmiş oldukları halde o yolda olmamışlardır ve bilip onun ile âmil olmadıkları için durum aleyhlerine dönmüştür.Son olarak ben şöyle bir söz söylüyorum ki o da "Nimet,külfettir".Yani bu durum leh ya da aleyhine dönebilir.Çok fazla zamanım olmadığı için bu yüzden de pek derli toplu anlatamadığım yerleri görüp anlamadığınız bir yer olursa sorabilirsiniz.Cevap vermeye çalışırım. (اِنَّ اللّٰهَ لَا يَظْلِمُ مِثْقَالَ ذَرَّةٍۚ) (Nisa Suresi 40.ayet-i kerime) Mealen: (Allah zerre miskal zulmetmez (haksızlık yapmaz))
@oguzhan4925
@oguzhan4925 2 жыл бұрын
Tibet de doğan çocuk Budist, Fransa da doğan Hıristiyan olur. Mısırda Müslüman, İsrail de Yahudi olarak doğulur. Dinler ve inançlar bir isim ve soyadı gibi, bize ailelerimiz tarafından verilir. Müslüman olanlar diğer dinleri araştırıp öğrenip sorgulamadığı gibi, Hıristiyan ve Yahudi olanlar da Müslümanlığı veya başka dinleri araştırıp sorgulamazlar. İnsanların hangi dine inandıklarını belirleyen şey aileleri ve doğdukları coğrafyadır. İsrail oğlu çocuğu olarak İsrail de doğmuş birinin Müslüman çocuk olma olasılığı sıfırdır. Din konusunda mangalda kül bırakmayıp ahkam kesenlerin mensubu olduğu dinini okuyarak tartışarak sorgulayarak seçmediğini hepimiz biliyoruz. İnandığı din diğerlerine göre mükemmel olduğu için Müslüman ya da Hıristiyan olunmuyor. Müslüman veya Yahudi olmanızın nedeni ailenizin dini olması ve tesadüfen doğduğunuz coğrafyadır. Türkiye’de doğduğunuz için Müslüman olduğunuz gibi, Tibet de doğsaydınız Budist, Hindistan da doğsaydınız Hindu, Brezilya da doğsaydınız Hıristiyan olacaktınız. Bu nedenle bir Müslüman olarak başka dinlere inanan insanları hor görmeyi bırakmalısınız. İslam ülkelerine şöyle bir bakınca kimsenin Müslüman kalmak istemediği görülüyor. Adam sırf İsrail de doğdu diye cennete gidemiyor diyen din zaten akla dayanıyor da denilemez. Çocuklar büyürlerken ailenin mensup olduğu din’i uygulamalı olarak görürler. Yeterli görmeyenler ayrıca ailenin dinini öğrensinler diye din eğitimi aldırırlar. Sonuçta çocuklar ileride kendilerini ailelerinin dinine inanır olarak bulurlar. Aile çocuğunun kendi inandığı dine inanmasını bekler. Farklı dinleri öğrenmeye fırsatları olmadığı için sonun da çocuklar adeta aileleri tarafından kendi aile dinlerine inanmaya mecbur edilirler. Başka dinlerin eğitimini de alamadığı sürece çocuklar bu mecburiyetin dışına çıkmayı başaramazlar. Mevcut yapılarda aile içinde büyüyüp de ailenin inandığı dinden başkasına inanmak mantıken mümkün değildir. Bir çocuğun ailesinin inandığı din dışında başka bir dine inanmasını beklemek, Alman bir ailenin çocuğunun beş yaşında Almanca yerine kendine anadil olarak Japoncayı seçmesini beklemek gibidir. Kısaca mantık dışıdır.
@Kddjsidjnxsisij
@Kddjsidjnxsisij 2 жыл бұрын
Öncelikle,bu konuya çok teferruatlı (detaylı) ve çok uzun bir şekilde muhtelif vecihlerden (farklı yönlerden) pekçok cevap verilebilir ancak ben bunlardan birkaç tanesini herkesin anlayabileceği bir şekilde anlatmaya çalışacağım.İlk önce şunu bilmemiz gerekir ki insanlar doğumları bakımından eşittirler yani günahsız,saf olarak dünyaya gelirler. Bu durumu kişinin gayrimüslim (müslüman olmayan) bir anne-babadan doğması bozmaz. Ayrıca bu durum o çocuk için de bir mükellefiyet (sorumluluk) oluşturmaz çünkü hiç kimse bir başkasının günahından,yapmış olduklarından dolayı mükellef tutulmaz.Nitekim Allah Teâlâ Enam Suresi 164. ayet-i kerimesinde, Fatır Suresi 18. ayet-i kerimesinde ve İsra Suresi 15. ayet-i kerimesinde buyurmuştur ki: ( و لا تزر وازرة وزر اخرى) yani bu ayet-i kerimler aracılığı ile Allah Teâlâ bize yapılan herhangi bir amelde doğan mükellefiyetin ancak o amelin (işin) fâilini (o fiili işleyen) bağladığını bildirmektedir.Şuana kadar çıkarmamız gereken sonuç müslüman ya da gayrimüslim bir anne-babadan doğan çocukların aralarında bir fark olmadığıdır.Bir de Nebi Aleyhisselam'dan mervi (rivayet edilen) bir hadiste Nebi Aleyhisselam şöyle buyurmuştur: (عن علي رضي الله عنه عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: "رُفِعَ الْقَلَمُ عن ثلاثة: عن النائم حتى يَسْتَيْقِظَ، وعن الصبي حتى يَحْتَلِمَ، وعن المجنون حتى يَعْقِلَ".) Meâlen: (Ali -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: "Üç gruptan kalem kaldırılmıştır;uyanıncaya kadar uyuyandan,bu­luğa erinceye kadar çocuktan ve akıllanıncaya kadar akıl hastasından." Bu hadis-i şeriften de anlıyoruz ki bir çocuk müslim ya da gayrimüslim bir anne-babadan doğmuş olsa bile o çocuk için buluğ çağına gelen kadar bir mükellefiyet yoktur.Peki buluğ çağına gelse bile bir kişinin mükellef olabilmesi için tebliğin o kişiye ulaşmış olması gerekmektedir.Nitekim Allah Teâlâ İsra Suresi 15. ayet-i kerimesinde buyuruyor ki: (وَمَا كُنَّا مُعَذِّبٖينَ حَتّٰى نَبْعَثَ رَسُولاً) Mealen:(Biz bir resul gönderinceye kadar (göndermedikçe) azap edici değiliz).Bu ayetten anlamamız gereken de bir kişinin mükellef olabilmesi için o kişiye tebliğin ulaşması gerektiğidir.Belki ayette geçen "resul gönderinceye kadar (göndermedikçe)" ifadesinden hareketle biz de bir resul ile mülaki (yani onunla yüz yüze bulunmadık) olmadık diyebilirsiniz ancak burada bu ifadeden resul ile beraber gönderilen tebliği anlamamız gerekir.Nitekim Nebi Aleyhisselam "خاتم النبيين" yani nebilerin sonuncusudur ve tebliği bütün insanlığa şâmildir.Yani bir kişinin mükellef olması için tebliğin o kişiye doğru bir şekilde ulaşması gerekir.Son olarak Bakara Suresi'nin son ayet-i kerimesinde de şöyle buyurulmaktadır: (لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا وُسْعَهَاؕ) yani mealen (Allah hiçbir kimseyi vüsatinin (gücünün) yetmediği birşey ile mükellef (sorumlu) kılmaz).Son olarak şunu da söylemek istiyorum. Bir kimsenin müslüman bir anne-babadan ya da müslüman bir ülkede doğması o kişi için net bir şekilde lehine olmayabilir. Nitekim Bakara Suresinin sonundaki ayette ifade edildiği üzere o kişi tebliği almış olması itibariyle bir yük yüklenmiş oluyor adeta dilemesi halinde bu lehine gözüken durum aleyhine de dönebilir.Yani tebliğ kendisine ulaşmış olduğu halde onu reddebilir de.Bunlara ek olarak mesela Cuma Suresinde Yahudilerden bahsedilir ve Tevrat ile mükellef (yükümlü) tutuldukları halde onu taşımadıkları (amel etmedikleri) için durumları ciltlerce kitap taşıyan eşşeğe benzetilmiştir.Yani bilmiş oldukları halde o yolda olmamışlardır ve bilip onun ile âmil olmadıkları için durum aleyhlerine dönmüştür.Son olarak ben şöyle bir söz söylüyorum ki o da "Nimet,külfettir".Yani bu durum leh ya da aleyhine dönebilir.Çok fazla zamanım olmadığı için bu yüzden de pek derli toplu anlatamadığım yerleri görüp anlamadığınız bir yer olursa sorabilirsiniz.Cevap vermeye çalışırım. (اِنَّ اللّٰهَ لَا يَظْلِمُ مِثْقَالَ ذَرَّةٍۚ) (Nisa Suresi 40.ayet-i kerime) Mealen: (Allah zerre miskal zulmetmez (haksızlık yapmaz))
@kasmciftci9380
@kasmciftci9380 Жыл бұрын
Nereden kitapta yazıyor herşey ahrete gitinmi görürsün kardeşim Allah'a peygambere bağlılık ve verilen görevi yerine getirmek için çalışmak çünkü ahret sonsuz yaşam merkezi ahretir geliyor kıyamet geliyor yakındır Allah İslam alemine hidayet versin inşallah Amin sevgiler saygılar selamlar benden tum İslam alemine hidayet versin inşallah Amin verilen görevi yerine getir gözler görsün Allah Teala hazretleri her zaman konuş melekler her an 70 bin melekleri görüyorum Allah İslam alemine hidayet versin inşallah Amin kazan ahrette herşey sebil kardeşim uyan çarşılar ahhre çalışın çünkü ahret sonsuz yaşam merkezi ahretir başka gidecek yer yok kardeşim ruhunu teslim edilir Mevla Teala hazretleri gösterirse toratan çıkarsın toprakta emir ayitir o kadar Allah hayırlı eylesin amin inşallah
@ihanet-Yorgunu
@ihanet-Yorgunu 2 жыл бұрын
iblise Muslum sorusu ha?
@oguzhan4925
@oguzhan4925 2 жыл бұрын
Tibet de doğan çocuk Budist, Fransa da doğan Hıristiyan olur. Mısırda Müslüman, İsrail de Yahudi olarak doğulur. Dinler ve inançlar bir isim ve soyadı gibi, bize ailelerimiz tarafından verilir. Müslüman olanlar diğer dinleri araştırıp öğrenip sorgulamadığı gibi, Hıristiyan ve Yahudi olanlar da Müslümanlığı veya başka dinleri araştırıp sorgulamazlar. İnsanların hangi dine inandıklarını belirleyen şey aileleri ve doğdukları coğrafyadır. İsrail oğlu çocuğu olarak İsrail de doğmuş birinin Müslüman çocuk olma olasılığı sıfırdır. Din konusunda mangalda kül bırakmayıp ahkam kesenlerin mensubu olduğu dinini okuyarak tartışarak sorgulayarak seçmediğini hepimiz biliyoruz. İnandığı din diğerlerine göre mükemmel olduğu için Müslüman ya da Hıristiyan olunmuyor. Müslüman veya Yahudi olmanızın nedeni ailenizin dini olması ve tesadüfen doğduğunuz coğrafyadır. Türkiye’de doğduğunuz için Müslüman olduğunuz gibi, Tibet de doğsaydınız Budist, Hindistan da doğsaydınız Hindu, Brezilya da doğsaydınız Hıristiyan olacaktınız. Bu nedenle bir Müslüman olarak başka dinlere inanan insanları hor görmeyi bırakmalısınız. İslam ülkelerine şöyle bir bakınca kimsenin Müslüman kalmak istemediği görülüyor. Adam sırf İsrail de doğdu diye cennete gidemiyor diyen din zaten akla dayanıyor da denilemez. Çocuklar büyürlerken ailenin mensup olduğu din’i uygulamalı olarak görürler. Yeterli görmeyenler ayrıca ailenin dinini öğrensinler diye din eğitimi aldırırlar. Sonuçta çocuklar ileride kendilerini ailelerinin dinine inanır olarak bulurlar. Aile çocuğunun kendi inandığı dine inanmasını bekler. Farklı dinleri öğrenmeye fırsatları olmadığı için sonun da çocuklar adeta aileleri tarafından kendi aile dinlerine inanmaya mecbur edilirler. Başka dinlerin eğitimini de alamadığı sürece çocuklar bu mecburiyetin dışına çıkmayı başaramazlar. Mevcut yapılarda aile içinde büyüyüp de ailenin inandığı dinden başkasına inanmak mantıken mümkün değildir. Bir çocuğun ailesinin inandığı din dışında başka bir dine inanmasını beklemek, Alman bir ailenin çocuğunun beş yaşında Almanca yerine kendine anadil olarak Japoncayı seçmesini beklemek gibidir. Kısaca mantık dışıdır.
@ihanet-Yorgunu
@ihanet-Yorgunu 2 жыл бұрын
@@oguzhan4925 Bu nedenle bir Müslüman olarak başka dinlere inanan insanları hor görmeyi bırakmalısınız. İslam ülkelerine şöyle bir bakınca kimsenin Müslüman kalmak istemediği görülüyor."? kimsin? neyi savuyorsun? Muslumanlar kimseyi hor gormez AMA islam dusmanlarinin her gun Muslumanlari katlettiklerini yurtlarindan surduklerini tecavuz ettiklerini somurduklerini niye ifade etmedin bre iblis enigi? Turk islamdir! Turku islamdan ayri gayri imis gostermek isteyenler Sia gorunumlu mecusi Pers iblisi Siy0n Bizans/Yunan'dir, artiklaridir! Turk=Musluman=Turktur! Bu fikir veya fantezi degil bin yillik bir vakadir! yuru git yoluna, zihnini hangi iblise igfal ettirdiysen ona kulluga devam et! sakin ola sakin Sasani Bizans fahuiselerinin yaptigi gibi Turk isimle Turkislma saldirma sakin!
@Kddjsidjnxsisij
@Kddjsidjnxsisij 2 жыл бұрын
Öncelikle,bu konuya çok teferruatlı (detaylı) ve çok uzun bir şekilde muhtelif vecihlerden (farklı yönlerden) pekçok cevap verilebilir ancak ben bunlardan birkaç tanesini herkesin anlayabileceği bir şekilde anlatmaya çalışacağım.İlk önce şunu bilmemiz gerekir ki insanlar doğumları bakımından eşittirler yani günahsız,saf olarak dünyaya gelirler. Bu durumu kişinin gayrimüslim (müslüman olmayan) bir anne-babadan doğması bozmaz. Ayrıca bu durum o çocuk için de bir mükellefiyet (sorumluluk) oluşturmaz çünkü hiç kimse bir başkasının günahından,yapmış olduklarından dolayı mükellef tutulmaz.Nitekim Allah Teâlâ Enam Suresi 164. ayet-i kerimesinde, Fatır Suresi 18. ayet-i kerimesinde ve İsra Suresi 15. ayet-i kerimesinde buyurmuştur ki: ( و لا تزر وازرة وزر اخرى) yani bu ayet-i kerimler aracılığı ile Allah Teâlâ bize yapılan herhangi bir amelde doğan mükellefiyetin ancak o amelin (işin) fâilini (o fiili işleyen) bağladığını bildirmektedir.Şuana kadar çıkarmamız gereken sonuç müslüman ya da gayrimüslim bir anne-babadan doğan çocukların aralarında bir fark olmadığıdır.Bir de Nebi Aleyhisselam'dan mervi (rivayet edilen) bir hadiste Nebi Aleyhisselam şöyle buyurmuştur: (عن علي رضي الله عنه عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: "رُفِعَ الْقَلَمُ عن ثلاثة: عن النائم حتى يَسْتَيْقِظَ، وعن الصبي حتى يَحْتَلِمَ، وعن المجنون حتى يَعْقِلَ".) Meâlen: (Ali -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: "Üç gruptan kalem kaldırılmıştır;uyanıncaya kadar uyuyandan,bu­luğa erinceye kadar çocuktan ve akıllanıncaya kadar akıl hastasından." Bu hadis-i şeriften de anlıyoruz ki bir çocuk müslim ya da gayrimüslim bir anne-babadan doğmuş olsa bile o çocuk için buluğ çağına gelen kadar bir mükellefiyet yoktur.Peki buluğ çağına gelse bile bir kişinin mükellef olabilmesi için tebliğin o kişiye ulaşmış olması gerekmektedir.Nitekim Allah Teâlâ İsra Suresi 15. ayet-i kerimesinde buyuruyor ki: (وَمَا كُنَّا مُعَذِّبٖينَ حَتّٰى نَبْعَثَ رَسُولاً) Mealen:(Biz bir resul gönderinceye kadar (göndermedikçe) azap edici değiliz).Bu ayetten anlamamız gereken de bir kişinin mükellef olabilmesi için o kişiye tebliğin ulaşması gerektiğidir.Belki ayette geçen "resul gönderinceye kadar (göndermedikçe)" ifadesinden hareketle biz de bir resul ile mülaki (yani onunla yüz yüze bulunmadık) olmadık diyebilirsiniz ancak burada bu ifadeden resul ile beraber gönderilen tebliği anlamamız gerekir.Nitekim Nebi Aleyhisselam "خاتم النبيين" yani nebilerin sonuncusudur ve tebliği bütün insanlığa şâmildir.Yani bir kişinin mükellef olması için tebliğin o kişiye doğru bir şekilde ulaşması gerekir.Son olarak Bakara Suresi'nin son ayet-i kerimesinde de şöyle buyurulmaktadır: (لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا وُسْعَهَاؕ) yani mealen (Allah hiçbir kimseyi vüsatinin (gücünün) yetmediği birşey ile mükellef (sorumlu) kılmaz).Son olarak şunu da söylemek istiyorum. Bir kimsenin müslüman bir anne-babadan ya da müslüman bir ülkede doğması o kişi için net bir şekilde lehine olmayabilir. Nitekim Bakara Suresinin sonundaki ayette ifade edildiği üzere o kişi tebliği almış olması itibariyle bir yük yüklenmiş oluyor adeta dilemesi halinde bu lehine gözüken durum aleyhine de dönebilir.Yani tebliğ kendisine ulaşmış olduğu halde onu reddebilir de.Bunlara ek olarak mesela Cuma Suresinde Yahudilerden bahsedilir ve Tevrat ile mükellef (yükümlü) tutuldukları halde onu taşımadıkları (amel etmedikleri) için durumları ciltlerce kitap taşıyan eşşeğe benzetilmiştir.Yani bilmiş oldukları halde o yolda olmamışlardır ve bilip onun ile âmil olmadıkları için durum aleyhlerine dönmüştür.Son olarak ben şöyle bir söz söylüyorum ki o da "Nimet,külfettir".Yani bu durum leh ya da aleyhine dönebilir.Çok fazla zamanım olmadığı için bu yüzden de pek derli toplu anlatamadığım yerleri görüp anlamadığınız bir yer olursa sorabilirsiniz.Cevap vermeye çalışırım. (اِنَّ اللّٰهَ لَا يَظْلِمُ مِثْقَالَ ذَرَّةٍۚ) (Nisa Suresi 40.ayet-i kerime) Mealen: (Allah zerre miskal zulmetmez (haksızlık yapmaz))
@ihanet-Yorgunu
@ihanet-Yorgunu 2 жыл бұрын
@@Kddjsidjnxsisij Tebligle is bitiyor mu? Selcuk bey 930'larda: Men Muslumanim Turkmenim islamin kilici Muslaumanlarin orduyum" Diyerek Oguz Yabgu vergi memurunu reddetmistir. Sultan Tugrul 1055'de Bagdad'a girmis Arab yarimadasi Suriye ve Kusudus'u isgal istilasi altinda tutan Sii Buveyhi ve Fatimi'leri dagitmistir! Ki bunun intikami olarak Sia gorunumlu Mecusi Sasani artigi Pers iran'daki 65 milyon Ehli Sunnet Selcuklu Turkunu siilestirerek hem Selcuklu'nun dagittigi Sii Buveyhi ve fatimi intikamini almis hem Turkislami birbirine dusman etmis kirdirmis hem Avrupanin fethini engellemistir. Her dinden hatta dinsiz Turk var iken Turk ve de Musluman olrak yasayabilmek icin sasagelmis tek Turk Musluman Anadolu Turkudur! Anadolu Turku/Turkislam bin yildir Turk ve de musluman olrak yasabilmek icin kan can verir savasir! iki ezeli iblis Sasani ve Bizans arasinda devsirlmesine eritilip yok edilmesine ragmen!
@ihanet-Yorgunu
@ihanet-Yorgunu 2 жыл бұрын
@@Kddjsidjnxsisij 10 milyon Suriye'liyi Turkiye'ye suren Pers'in emrindeki iran'li Turklerdir! AMA Turkiye'de bu yalin gercegi dile getiren gazeteci uzman asger general prof tek bir kisi yok!?
@dundarbedeloglu3139
@dundarbedeloglu3139 Жыл бұрын
Tamamen boş muhabbet ya şu islami bu kadar sevenler neden islam kurallarıyla yonetilen ülkelere gitmiyor sunuz . Caner taslamanı orda görmek isterdim 🤣
@miyelinkilif
@miyelinkilif Жыл бұрын
Bu toplumun %90 ı Müslüman.Madem ateizme çok meraklisin seni şöyle ufaktan Çin'e alalım
@burakylmazer8175
@burakylmazer8175 Жыл бұрын
@@miyelinkilif nah %90 :D
@the.roman.empire
@the.roman.empire Жыл бұрын
Talha Hakan'ın görüşünün sakat olmasının en büyük delili kendisi aslında) ama haberi yok
Müslüman Olmayan Herkes Cehenneme Mi Gidecek? Deistler Cennete Giremez Mi?
22:10
HT Bilim Tarih Felsefe
Рет қаралды 237 М.
HAPPY BIRTHDAY @mozabrick 🎉 #cat #funny
00:36
SOFIADELMONSTRO
Рет қаралды 18 МЛН
KINDNESS ALWAYS COME BACK
00:59
dednahype
Рет қаралды 169 МЛН
Gym belt !! 😂😂  @kauermtt
00:10
Tibo InShape
Рет қаралды 14 МЛН
Prof. Dr. Caner Taslaman, 5. Gece'de Yahudilik tarihini anlattı
7:18
Dindar Anayasa, Şeriat ve İslam Devleti Hakkında / Caner Taslaman
15:08
Günahı Fazla Olanlar Cehennemden Çıkabilecekler Mi?
7:35
Hristiyan Ülkede Doğanla Mekke'de Doğan Kişi Eşit Mi?
9:38
Sözler Köşkü
Рет қаралды 193 М.
İslam dini bugün için ne söylüyor, geleceğinde ne var?
9:59
Habertürk TV
Рет қаралды 4,3 М.
Kadınların boşanma hakkı var mıdır? | Prof. Dr. Caner Taslaman
12:54