Рет қаралды 41,395
Şeytan, başlıca yedi türlü hile ve taktikle insanı sapıtmağa çalışır.İlk defa ibâdeti terk ettirmeğe gayret eder.Onu Allah yolundan ayırmak ister. Eğer kişi, (Benim ibâdete ihtiyacım var ebedî hayat için bu geçicidünyada biraz azık hazırlamalıyım) diye düşünür ve şeytanın vesvesesini defederse |ikinci hileye geçer.
(Acelesi yok, daha ömrün çok. Biraz da dünyadan
murâdını al. Sonra tevbe edersin.) der.
Kişi, (Ecelim elimde değil, eğer bugünün işini yarma bırakırsam yarının işini ne zaman yapacağım. Çünkü her günün kendine yetebilen bir işi vardır.) diyerek şeytanı susturursa bu sefer tam bir taktiğe baş vurur, Acele et, acele et der, (Hemen bu hayırlı işi bitir. Sonra bir İkincisini yaparsın)
Basiretli kişi onu bu sefer de susturur. (Kusursuz olarak sonuçlandırılan az iş, kusurlu olarak yarıda bırakılan çok işten hayırlıdır.) der. Bu sefer şeytan
kişinin bu sözünden faydalanmak ister, (ibâdeti çok güzel ve kusursuz yapıyorsun. Herkes görse de seni örnek
alsa. ) der. Böylece ibâdetine riya sokmak ister
Fakat aldığı cevap sert ve susturucudur. (Allah’ın gördüğü yetmiyor mu? însanlann görmesiyle ne kazanabilirim?).
Fakat şeytan tilki hikâyesi misâli aldatmacalarına devam eder.
- Ne büyüksün. Ne uyanıksın. Ne kadar faziletli
bir insansın .
Beşinci aklatmaca da şu cevapla tesirsiz kalır.
- Ni’met sahibi Allah’tır. Bana verdiği hususî başarı, yaptığım işin değeri ona aittir. Eğer Allah benim ibâdetime kıymet vermeseydi hiç bir değeri olmazdı.
Seytan şimdi altıncı ve en büyük taktiklerinden birini kullanmaktadır. Onun bilhassa bu hilesine karşı çokuyanık olmak gerekir.
Der ki:
- Bütün ibâdetlerini gizli yap. Hiç kimse görmesin.
Nasıl olsa Allah biliyor.
Bunu söylemekten maksadı bir çeşit riyaya sebep
olmaktır. Çünkü halk arasında, (o her ibâdetini gizli yapar.) diye fısıltılar dolaşmağa başlar. Uyanık kişi şeytanı bu sefer de def’eder. Der ki:
- Ey Allah’ın lânetine uğramış! Şimdiye kadar ibâdetime mâni olmağa veya onu bozmağa çalışıyordun.
Şimdi güya ibâdet etmemi istiyorsun. Maksadın gene bozgunculuk. Ben Allah’ın kuluyum. Ona itaat, ibâdet etmek zorundayım. O benim efendimdir. ister benim ibâdetimi açıklar, isterse gizli tutar. İbâdetimi insanlara göstermek veya onlardan gizlemek hiç bir şey ifâde etmez.Dilerse hatırlı, dilerse hakîr olurum.
Şimdi şeytan yedinci ve son kozunu oynamaktadır.
(İbâdete ne lüzum var) der. (Eğer sen bahtiyar olarak
yaratıldı isen, ibâdeti terketmekle bir şey kaybetmezsin
Yok, bedbaht yaratıldı isen ibâdetin sana faydası olmaz.
Basiretli olan, bu vesveseyi de def’eder.
Der ki:
- Ben Allah’ın kuluyum. Kula itaat gerekir. Allah
rabbımdır; dilediği gibi hükmeder, dilediğini yapar. İbâdetin bana faydası vardır. Çünkü eğer ben bahtiyar olarak yaratıldı isem bu bahtiyarlığımın daha fazla olması için ibâdet etmeliyim. Bedbaht olarak yaratıldı isem ibâdete gene ihtiyacım var. Hiç olmazsa ileride (keşke ibâdet etseydim. Belki Allah beni cezalandırmazdı.) Diye
pişmanlık duymam.
İtaatkâr olarak cennete girmek, âsîolarak girmekten daha iyidir. Kaldı ki Allah’ın sözü doğru, va’di haktır. Sözünü yerine getirir. İtaat edenlere mükâfat vereceğini va’detmiştir.
îman edip sonra itaat ederek Allah’a kavuşan bir kimse elbette cehenneme değil,cennete girecektir. Fakat bu, kişinin ibâdetinin karşılığı değildir. Sırf Allah va’dettiği içindir. Allah’ın va’dinin
doğru olduğu Kur’anda, bahtiyar kişilerin ağzıyle haber
verilmektedir.
- Allah’a hamdolsun bize olan va’dini tuttu.
(İMAM-I GAZALİ r.a)
Lalegül Fm'de yayınlanan ve İbrahim Soydan Erden'in hazırlayıp sunduğu Halil İbrahim Sofrası programının ses kaydıdır
Yeni yüklenen videolardan haberdar olmak için tıklayıp abone olabilirsiniz.
/ ibrahimsoydanerden
#şeytan #oyun #günah