Açıkçası videolardaki kasvet asla beni rahatısız etmedi. Aksine hoşuma gidiyor. Bir arkadaşımla dertleşmek gibi hissettiriyor. Belki ben konuşmadığımdan bu tam olarak sohbet sayılmaz ama Aytuğ benim söylemek istediğimi de söylüyor. Yani Aytuğ hem ben oluyor hem beni dinleyen ve benle konuşan hayatımda olmayan o dostum oluyor.
@cnnarslan12 жыл бұрын
🦋
@cananarslan22062 жыл бұрын
🌝🌼
@dgnblgl39742 жыл бұрын
ikinizin sohbeti doyumsuz ... Finalde okunan şiir tüm yayını bastırdı teşekkürler. Özellikle okuyan kardeşime tesekkürler...
@ibrahimbeg2 жыл бұрын
O kadar çok seviyorum ki bu seriyi, hıç sıkılmadan izliyorum, kendiliğinden akıp gidiyor. Sondaki o şiirler ruhumu bedenimden alıp başka bir yere götürüyor, hani çok güzel bir kitabı okurken kendinizi bir karakterin yerine koyup kaybolursunuz ya o kitapta, işte aynen öyle.
@yunusemre38572 жыл бұрын
her hafta sizi dinlediğimiz için sizle samimiymiş gibi hissetmemize rağmen adımızı bile bilmemeniz size ne hissettiriyor
@yunusemre38572 жыл бұрын
@Kafka Spark ben de aynı şeyleri hissediyorum mesela yüksek bir yere çıkıp şehir ışıklarına baktığımda her bir ışığın bir hayatı simgelemesi çok garip hissettiriyor, yorumun için de teşekkürler
@sherifg2 жыл бұрын
@@yunusemre3857 Yıldızlara bakıp orada hayat var mı diye merak etmekten daha anlamlı görünüyor bana da. Bir dönem bu yaşadığın hissi çok yaşadım ben de. Her insan bir dünya ve biz başka başka sebeplerle çok azına çok az miktarda temas edebiliyoruz ne yazık ki. Temas ettikçe de yakıcı ve zorlayıcı şeylerle boğuştum hep, zaman zaman kaçıp uzaktan seyretmek ve hayal etmek de bir sonraki temasa hazır hissedip hazırlığa yeniden başlamak olsa gerek (:
@emrekayik2 жыл бұрын
Etimoloji gerçekten mükemmel bir bilim dalı. Bu konuda öğrendiğim bir şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Fransızca chiffre (rakam), İtalyanca cifra, Latince cifra'dan geliyormuş. Latince cifra da Arapça الصِّفْر ʾaṣ-ṣifr'dan, yani bildiğimiz sıfırdan geliyormuş. Bunlarin kökünde de sanskritçe Śūnya (शून्य) yer alıyormuş. Sunya budistlerin meditasyon sırasında olmaya çalıştıkları, hiç, boşluk/yokluk gibi anlamlara geliyormuş.
@ahmetcankaymak15372 жыл бұрын
Tavsiye edebileceğim kitap var mı?
@emrekayik2 жыл бұрын
@@ahmetcankaymak1537 ●Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü - İsmet Zeki Eyüboğlu ●Nişanyan Sözlük - Sevan Nişanyan Bu kitapların dışında eski sözlükleri inceleyebilirsin. Codex Comanicus, Divan-ı Lügatit Türk gibi eski lügatlara bakabilirsin. Aklıma gene gelirse burayı düzenlerim.
İlker Hocamla geniş bir sohbet programı yapsanız keşke. Doyum olmuyor girişteki konuşmanıza ve o sorularınıza. İyi ki varsınız. Bu kanalı keşfettiğimi için çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Tüm FLU TV ekibine teşekkürler.
@alpaslansahin278911 ай бұрын
Verimli bir toprak gibi olmuş video. Ne düşünceler büyür buradan. Sondaki çocuk güzel okumuş şiiri
@afenerli2 жыл бұрын
Baştaki sohbetler keyifli oluyor. Biz de sanki dahilmişiz gibi dinliyor, kendi kendimize de cevaplıyoruz bazen.
@denizkirimsoy17322 жыл бұрын
Konuya dikkat çektiğin için çoook teşekkür ederim Aytuğ. Her konuda olduğu gibi kökenbilim/bilgisi de zor zenaat. Eklemek istediğim, bence çok önemli noktalar var. 1. Dilin (aynı zamanda toplumsal algıyı da ya da dayatılanı da taşıdığı için) üzerinde çok oynanmış. Konuyla ilgili sağlam bilgiye ulaşmak çok zor. Tek kaynak asla sağlıklı olmaz. Bu açıdan dil, siyasi, toplumsal ve halkbilimsel okumalardan gayrı tutulamaz. 2. Kelimenin nereden geldiği değil, nasıl geldiği, hatta geldiği dile nasıl geldiği çok daha dikkat çekici. Etimoloji tarihten gayrı tutulamaz. 3. Dil, herkesin çok iyi bildiği ama bir o kadar da hiç kimsenin hiç bir şey bilmediği bir konu. Bir vakitten sonra yazılı kaynaklara ulaşılamadığı için güzel hikayeler gibi "kanıtlar" yoldan çıkarıcı. Gerçek, neredeyse imkansız. Kısaca; tarih, siyaset, sosyoloji ve halkbilim bakış açılarıyla bu videodaki kelimelerle ilgili tartışmalarım olabilir. :-))) Olabildiğince en geniş ve en eski kaynakların tümünden yararlanılarak hazırlanmış tek bir Türkçe kökenbilgisi sözlüğü var bence: Nişanyan'ın Türkçe Kökenbilgisi Sözlüğü. Bu sözlük çalışmalarına dayandırarak yazmış olduğu yan çıktılar (Mesela Elif'in Öküzü) de oldukça ilginç. Ha, yeterli mi ve sağlıklı mı? Yukarıda değindiğim noktaların hepsine birden baktığınızda elbette değil. Ancak, olabilecek en sağlam temelleri olan sözlük, bu. Bütün dillerde olduğu gibi. Bu tür çalışmaların sonunu getirmek, yeniden vurgulamak gerekirse, imkansız. Tam benim konum olduğu için kendi reklamımı da yapacağım yüksek müsaadenizle: Bazı kelimeler üzerine derin dalış yapıyorum. Bir yandan da bir sözlük hazırlığım var. Makalelerime (dolayısıyla da ulaşabildiğim tüm kaynaklara) academia.edu adresinden ya da blogger adresim üzerinden benim adımla erişebilirsiniz.
@deniz-vp8dj2 жыл бұрын
Aytuğ abi idolümsün resmen, tam bir cümle mühendisi gibisin. Sende zaten mühendis kafası olduğu çok belli. Bu yıl kazanabilirsem ben de mühendislik okumak istiyorum.
@Harveyspecter412 жыл бұрын
9:54 bu kelimenin açıklamasını dün Kelime Oyunu'nda izledim. Hoş bir tesadüf oldu
@ozgur64052 жыл бұрын
En iyi karşılıksız örneklerden biri de favorim 'Weltschmerz' dir. Bu harika kelime farklı şekillerde tarif edilmeye çalışılır. Kısaca 'dünyanın acısı' şeklinde ifade edilse de 'Mevcut yaşam koşullarının ve mevcut dünyanın ideal dünya ile uyuşmaması durumundan ortaya çıkan depresyon hali' şeklinde ifade edilmesi en iyisi gibi.
@dogusarifakdere95582 жыл бұрын
belki diğer içeriklere nazaran biraz daha az reytingi var ama biz gençler için çok güzel ve zengin içerikler. Bunca dezenformasyon arasında böyle özgün yapıtlar görmek ve kendimize, benliğimize ulaşmak yolunda düşündürücü içerikler görmek çok güzel. elinize sağlık.
@denisars20822 жыл бұрын
Uzun yıllardır benim türlü mecralarda söylediğim şeyleri, İlker abi direkt şekilde söylemiş. Çeviri, karşı tarafın cümlelerini direkt aktarmak olamaz çünkü karşı tarafı birebir anlatmak gibi bir şansı kimsenin yok. Çeviri yapıldığında karşı tarafın anlattığını birebir çevirmekten çok, Türkçe'de en uygun şekilde karşılamak önemli olan...
@nurhayattekin55672 жыл бұрын
Her video sonunda damağımda tanıdık ,güzel bir tat kalıyor. Kendime benzettiğim az sayıda insanlardansınız, iyi ki varsınız 🍀
@antbalci2 жыл бұрын
Konuşmanızı keyifle dinliyorum. Sondaki şiir kısmına gelince dinlemeden derhal kapatıyorum.
@panda_invention18102 жыл бұрын
_'iki düşün, bir konuş.'_ diye boşuna belirtmemiş büyüklerimiz 😒
@veysizeyrek2 жыл бұрын
Müşkülpesent, zayiat ve bilmukabele kelimeleri harika.
@denizyolduz59062 жыл бұрын
Kabağın başa patlaması deyiminin kökenini merak eder dururum... bu harika bölümler için ne kadar teşekkür edilse az. iyi ki varsınız.
@murataytekin13022 жыл бұрын
İlker hocamla baştaki muhabbetiniz de çok güzeldi keşke biraz daha uzun tutsaydınız.
@omergedemen28612 жыл бұрын
Galiba çok farklı bir dönemde yaşıyoruz. Hayatta kalmak kolay, yaşamak çok zor. Tek bir sorum var: "hocam peki ne yapalım."
@ZulkufYldrm2 жыл бұрын
Hocam Söz-Çük hikayelerini çok sevdim. Bu serinin devamı gelsin.
@ahmetkaradag20902 жыл бұрын
Tombekiyi yakıyorum ve açıp seni dinliyorum. Sevgiler
@leylakarimova94292 жыл бұрын
Farscadaki “endişeli” sözü “düşünceli” anlamında kullanılıyor dediğinde, aklıma Azerbaycan türkçesinde de “endişeli görünüyorsun” anlamına gelen, “fikirli görünüyorsun” diye bir ifade var. “Endişe” ve “fikir” deyimde ya da dilde aynı anlamda kullanılıyor. Program yine su gibi aktı geçti, İlkerle Aytuğun sohbeti ayrı keyif veriyor. Benim aslında sormak istediğim birden fazla soru var ama bugün birini sorucağım. Sence nasıl hala ölümü, öleceğimizi bildiğimiz halde, süper egomuza yenilib, sanki sonsuza dek yaşayacak gibi davrana biliyoruz ? Duygularımızı ifade etmekden tutun da, nasıl hayat yaşamak istediğimize karar vermeye kadar? Bireylerden ziyade çoğunluğun bunu isteyib de kurtulamaması ve “diğerleri teslim olsun, sonra ben olurum” mantığıyla düşünürsek.
@sinemkaya83642 жыл бұрын
Ardımda, kentin içinde geniş ve dümdüz yollarda lambaların soğuk aydınlığında, Yaman bir toplumsal olay can çekişiyor, pazar gününün bitişiydi bu. Bulantı Yine çok güzeldi teşekkürler flu tv ve Aytuğ Akdoğan
@eminimsakayapyorsunuzbyfeynmen2 жыл бұрын
ne zaman Aytuğ beyi dinlesem roman okuyasım geliyo .
@buraksavas15312 жыл бұрын
Kırgiztan'da yaşıyorum. "Nun" kırgız ve kazak dilinde ekmek doğru. Ayrıca bizim kullandığımız "düşünmek" fiiline onlar "tüşünmek" diyor ancak "anlamak" manasında kullanıyorlar. Yani "tüşündüm" dediğinizde "anladım" demek oluyor. Gene süper bir bölüm. Daha önce de dile getirmiştim, Nevzat hoca ile Aytuğ beyi aynı programda görmek çok güzek olurdu.
@aazz67902 жыл бұрын
Merhaba Aytuğ. Türkiye'nin ekonomik durumu yüzünden ortalama bir gencin kültürel ve sanatsal aktivitelere, tiyatroya, sinemaya, konsere, seyahat etmeye, kendilerini kısıtlamadan hobi edinmeye, hatta ayda üç beş kitap almaya bile ya asgari bir bütçe ayırabilmesi ya da hiç ayıramaması konusundaki stresine karşı neler söyleyebilirsin? Gelecekle ilgili ne düşünsek kursağımızda kalıyor...
@yerindedurmaz2 жыл бұрын
sadece bu bölümde değil, flu tv'nin diğer programlarında ve bölümlerinde de gördüm bunu; kediler gelip korkusuzca sırtüstü atıyorlar kendilerini yere. çok iyi bakılıyor, çok kıymet veriliyor ve güvenleri hiç sarsılmıyor olmalı.
@onurkaraman9432 жыл бұрын
İrademiz var mı ? (Bence yok) Cevabın yok ise; çevremiz ve yaşadıklarımız bilinç altımızı, bilinç altımız irademizi nasıl etkiler ? Kısaca ezbere mi yaşıyoruz ? Her zamanki gibi çok güzel bir bölümdü teşekkürler 😊
@denizile49562 жыл бұрын
Videoyu bi hafta gecikmeli izledim sizden özür diliyorum resmen zamanı kaçırmışım gibi hissediyorum şiir tam ruh halime uygundu ve konuştuğunuz bütün cümleler
@emirkara5532 жыл бұрын
Aytuğ abi seni dinlerken farklı dünyalara gidiyorum seviliyorsun abi
Hangover hikayesini Aytuğ abi daha önce anlatmıştı sanırım ama benim açımdan hiçbir kusur yok zira bu dinleyişimde daha farklı şeyler düşündürdü.
@canyldz62152 жыл бұрын
Tanrıya bakış açını çok merak ediyorum. Bununla ilgili bir bölüm çekersen çok sevinirim, seviniriz.
@sumeyyegultekin46952 жыл бұрын
Bir çevirmen olarak kesinlikle ben de aynı şeyi düşünüyorum. Gördüğümüz cümleyi aynen çevirmek o cümlede zaman zaman anlam kaybına yol açıyor. Bu yüzden aslında çok da vermek istediği anlamdan sapmadan tercüme etmek gerekiyor. Aslında biraz yorum katmak lazım sanki 👍
@nazarbinici37552 жыл бұрын
Bölümde, şiirde, çok güzeldi. Çok güzel okudu oyuncumuz.
@melisagunaydin70692 жыл бұрын
instada görünce saati dikkat etmemiştim 10 dk bu videoyu aramıştım :))
@dilekesmer80582 жыл бұрын
Bende😊
@sister34482 жыл бұрын
Zweisamkeit, sevdaya dahildir, evet.. Ne güzel dedin, bilmiyorlar, anlamıyorlar, iki kişilik yalnızlığın güzelliğini..
@muhammedhamza45962 жыл бұрын
Ben bazen kendime kelime uyduruyorum. Son uydurduğum kelime "toryane" anlamı da felaket derecede güzel. Bilmiyorum, bazen bazı hisleri tarif etmek için ağzımdan garip sesler çıkıyor ve anlamsız gibi gelse de "neden anlamsız olsun ki, bence güzel" deyip o ses kütlesine anlam yüklüyorum. Aytuğ hocam, benim en sevdiğim yazar olan Victor Hugo ve onun en kült eseri, sefiller hakkında ne düşünüyorsunuz? Gerçekten merak ediyorum, okudunuz mu? Okuduysaniz o sayfalar sizlere ne hissettirdi? Onun dışında da, 18 yaşındaki bir gence bir tavsiye vermekten çok, ona bir şey söyleme imkanınız olsa, sizi severek izleyen 18. yasındaki bir gence, neler söylemek isterdiniz?
@ffatiharslan2 жыл бұрын
Harika bir bölüm olmuş. Bir iki yerde durdurup üzerine düşündüm. Ayrıca kedi videosu esprisi güzeldi.
@sazilye41112 жыл бұрын
5:50 bir şeyi özenerek yapmanın keyfi ve daha önce hiç yapmadığın bir şeyi yapabildiğini gördüğünde gelen ılık meltem: '''oha bunu da yapabiliyorum''' 🧡
@tuberklz2 жыл бұрын
ne güzelmiş iki başınalık. yalnızlık bakiyken, ancak paylaşabilir insan. ve evet, paylaşılabilir yalnızlık dahi. ama istemez insanlar
@balibali322 жыл бұрын
Ozan Osmanpaşaoğlu, şiir ezberlenmiş, ustalıkla okunmuş tebrikler 👏
@Sapienporta2 жыл бұрын
İyi ki varsınız. Terapi gibi videolar.
@neslihanorak44552 жыл бұрын
Geçen bölüm çok güzeldi bence. Lütfen böyle devam edin kedisiz
@alikvanc97492 жыл бұрын
Harika bir şiir ve harika bir yorumlama.Teşekkürler bizi Behçet Necatigil ile tanıştırdığınız için🙏👏👏
@wel_zana29742 жыл бұрын
"Nan" Kürtçe de ; 1.ekmek 2.yemek,aş 3.gıda yiyecek. Anlamında kullanılır. 'Nan eski dilde ekmek' demiştiniz bende ona ekleme yapmak istedim.
@leventsekerler75262 жыл бұрын
Sevan nisanyan sözlük ! Emeginize teşekkürler.
@gizemyenikler65952 жыл бұрын
Güzel programdı emeğinize sağlık.
@gokhanerdogan86272 жыл бұрын
Ya Aytuğ, ben İlker CANİKLİGİL ile sohbetinizi çok seviyorum. Böyle sohbet programları çekseniz beraber keyifle izlerim. Hadi eyvallah 😉
@mehmetuzun-dl2li2 жыл бұрын
Aha Şeyhim yeni video atmış. Vay sen hoşgelmişsin
@daddykorkut2 жыл бұрын
'proustyen' bir an: bir tadın ya da kokunun bizi geçmişe götürüp, içimize umut ve şükran dolması olayıdır. ismi marcel proust'dan gelir. kayıp zamanın izinde'yi okuyanlar kelimenin uyandırdığı hissi çok daha iyi anlamıştır sanıyorum :) özellikle yoğun edebiyat sevenlere eseri şiddetle tavsiye ederim.
@zehratorun8072 жыл бұрын
14:25 sizi hiç tanımadığım birine o kadar benzettim ki....
@mostegu Жыл бұрын
Sekreter: secret "salgılamak" anlamından geliyor salık veren anlamında. Tabi insanın sırrını saklayan kelimesi daha bir vurucu geliyor kulağa. 7:33
@KeremErgener2 жыл бұрын
Hangover kelimesinin etimolojisinin bahsi geçen hikayeye dayandığına dair bir rivayet süregelmekte. Kelimenin kökeninin insanların ipte uyumasıyla alakası yoktur ve maalesef bu romantik düşünce gerçeği yansıtmamaktadır. Bu kelimenin kökeni geçen akşam içilen içkinin etkilerinin ertesi gün hissedilmesine dayanmaktadır. Hang kelimesi burada askıda anlamını taşırken over kelimesi önceden gelen anlamındadır. Türkçe tercümesi olan akşamdan kalma bu bakımdan etkiyi çok doğru bir şekilde anlatan bir tamlamadır.
@sherifg2 жыл бұрын
Harika bir içerik olmuş yine. Özellikle kedi videolarına bayıldım, iyi bir seçki 😋 keder benim de ağırlıklı ruh halim olsa da zamanla bunu yüceltmektense dengelemeyi öğrenmeyi deniyorum. Oysa ki uzun yıllar kedersiz insanların boş hayatlar sürdüğüne inanmıştım. Ya da anlam verememistim. insanlığın altından kalkması zor zamanlardan geçtiği dönemlerde absurde sığınması gibi arada kedi videolarına ciddiyetle bakmak neden olmasın. Asıl konuya dönersem. Çaban, emeğin için bolca teşekkürler, tekrar tekrar izlemelik ve sindirmelik güzel derlemeler sunuyorsun kesinlikle. yeterince güzel ifade edememis hissediyorum o yüzden yeni videolarda bu çabayı sürdürürüm artık 🙂
@oykudeniz75252 жыл бұрын
Merhaba. Bir cümle kurarken anlamı daha iyi yansıtmak, iletideki atmosferi alıcıya daha dolaysız yoldan aktarmak için veya sadece kulağa daha hoş gelmesinden dolayı cümle içinde yabancı sözcükler kullanmak hakkındaki görüşlerin nelerdir? İngilizce bilen insanların cümle içinde ingilizce sözcükler kullanmasına irrite olan birçok insan var. Dilin sürekli değişen yapısı ve global dünya bağlamında türkçeyi, dilimizi korumak ne anlama gelir; bunun sınırı nasıl çizilebilir?
@hanmutfak2 жыл бұрын
Keşke daha sık ve uzun olsa programınız… ve cok cok daha fazla kitap önerilerinde bulunsanız keşke
2 жыл бұрын
Program güzel olmuş, kelimeler ve deyimlerin hikayelerini dinlemek keyifliydi. Yüreğinize emeğinize sağlık ❤️🌷 Farklı dillerdeki ortak deyimlerden de bahsetseniz güzel olabilir. Mesela basit bir örnek vereyim: “Söz gümüşse sükut altındır” hem İngilizce hem de Hollandaca ile ortak bir deyim. Toplumların / insanların düşünme şekillerindeki benzerlikleri de gösteriyor. “Lafı ağzımdan aldın” deyimi de ortak mesela :)
@feritozbey58142 жыл бұрын
'fernweh'(13:56) sözcüğü bana Irvın Yalomun şu sözünü hatırlattı: Bazen sahip olmadığım hayatın yasını tuttuğumu düşünüyorum.
@nurhayattekin55672 жыл бұрын
Çok güzeldi, teşekkürler 🍀
@gamzebozkurt57512 жыл бұрын
Merhaba, programınız dolu dolu ve oldukça etkili; öneriler, alıntılar, konular sizin anlatımınızla da birleşince izleyici sanki büyülü bir zihinsel sürece giriyor. Soruma gelirsem " Fikir-efkar anlam değişiminden çağrışım yaptı. Düşüncelerden çıkamama ihtimalini göze alarak ve belki de bunun zevkine ve acısına doymamacasına her daim düşünmek mi yoksa düşünmemek mi? Sizce yaşamak için hangi yolu tercih etmeli insan?" Teşekkürler...
@BurakHocam2 жыл бұрын
Sizi hiç tanımadığım birine o kadar benzettim ki... 14:16 (Benim sayfalarca yazıp anlatmaya çalışacağım şeyi tek cümlede özetlemiş.👍🏼)
@burakburhan55922 жыл бұрын
Bu bölüm harika olmuş aytuğ abi kediler toparlamış bidahakine düşen pandalar koyarsan güzel olur teşekkürler 🤣
@apollonsound2 жыл бұрын
Almanca bir kelime vardır ben çok seviyorum. Weltschmerzen; Dünya ağrısı.
@orhanorhan25802 жыл бұрын
yaşım hafiften geçkin olmaya başladıysa bile şuana dek kimseye başın sağolsun diyemedim, hep kaçtım arkadan da çok laf işittim tabiki.. Sondaki şiir biraz beni anlatıyor, sevdim..
@cesx23932 жыл бұрын
Zorba en sevdiğim kitap. Umarım herkes okur herkes beğenir. Muazzam bir eser :)
@has.durmaz2 жыл бұрын
İyi yayınlar
@a.z.g.l56292 жыл бұрын
Cok mutluyum musmutlyum aytug gelmış
@ozguryalcin352 жыл бұрын
Vay güzel bölümdü. Kedi videoları dışında geri kalanı harikaydı. Özellikle sondaki şiire bayıldım. Teşekkür ederim.
@yigitbartk18022 жыл бұрын
Şans kavramını nasıl yorumluyorsun , yaşanan olayların düşünülen fikirlerin okunulan kitapların hepsinde şansın etkisini bilmek nasıl hissettiriyor ?
@inciozkan15042 жыл бұрын
Zorba çok etkileyici bir kitap👍⚘
@ugurlanugur2 жыл бұрын
Keyifliydi 👏👏👏
@tayfunaydn43682 жыл бұрын
Bazen kendi karamsar ve melankolik hâlimden zevk alıyorum, hoşuma gidiyor. Aynı durum sende de oluyor mu? Bu arada önceki bölümün çok kasvetli olduğunu düşünenlerle dalga geçişini sevdim.
@franzkafkaveski63842 жыл бұрын
"Çizmeyi aşmak" deyiminin kökeni antik Yunan'da Apelles isimli bir ressamdan geliyor diye biliyordum ben. Hatta Sunay Akın da o şekilde anlatır. Demek ki bu konuda da rivayetler muhtelif.
@thorebu2 жыл бұрын
İnsan olmaya nasıl katlanıyorsun? Sevgiler
@sametnaras2 жыл бұрын
Seni uzun zamandan beri zevkle takip ediyorum ve benim de nacizane şiirlerim var. Sence bir şairin değerinin anlaşılması için onu okuyacak yalandan bir kalabalık mı gerek? Toplumun gözünde çok değer görmüş şairler var ama değer görmemiş çok iyi bir şair anlaşılmadığı için şanssız mıdır? Anlaşılmak bir lüks müdür yoksa ihtiyaç mı? Şiirin muhatabı şair midir yoksa okuyucu mu?
@yusufsonmez3532 жыл бұрын
Kedi videolarının olması alaycı ve keyifli olmuş.
@nassude50292 жыл бұрын
Hayal gücü ile kaygı duygusu arasında nasıl bir bağlantı vardır?
@systematicbsk2 жыл бұрын
Her şeyde Tanrı’yı bulabilmek harika bir motivasyon
@whatthe62732 жыл бұрын
Hayatında hiç kitap okurken hikayesini saniyeler içinde her zerresine kadar unuttuğun ama anlamak istediğini bir ömür unutmayacak gibi aklında kaldığı dönem oldu mu
2 жыл бұрын
Yüreğine sağlık 👏👏✌️
@deniz5502 жыл бұрын
Kariyer seçimi, üniversitede bölüm seçimi yapılırken nelere dikkat edilmeli? Biri diğerine dönüştürülemeyecek farklı ilgi alanlarına ( örneğin fizik ve sosyal bilimler ) sahip bir kişinin seçim konusunda kararsız kaldığında bakacağı şeyler ne olmalı? Bu konuda ilham verebilecek edebi eserler var mıdır?
@aensarince2 жыл бұрын
Sorunuz için çok teşekkür ederim. Yıllar önce kafamı meşgul eden fizik ve edebiyat sevdası ikilemimi aşamadan bir seçim yapmak zorunda kaldım ben. Belki sorunuz başkalarının seçimlerine yardımcı olur. Sevgiler.
@ozgur64052 жыл бұрын
Kendi kararsızlık ve tercih dönemlerimi düşündüğümde ve şu anda pişmanlık ile memnuniyet arasındaki halin devam ettiğini gördüğümde bunun herhangi bir şekilde tatmin edici sonuçlanmayacağını düşünüyorum. Burada ilham verici herhangi bir şeyden bahsetmeyeceğim. Son 6-7 yıllık deneyimlerimi aktaracağım. Lise son sınıf ve bir sene mezuna kalmak üzere yaklaşık 2 sene kadar o dönem için bilinçli bir araştırma ve kendimi tanıma sürecim oldu. Bu süreçte ne kadar ilgimi çekse de asla sağlık sektöründe çalışamayacağımı ve herhangi bir sağlık personeli görevi yapamayacağımı anladım örneğin. Daha çok üretime dayalı (sanayiden bahsetmiyorum) bir alana yönelmem ve kendimi böyle doyurmam gerekiyordu. Hem bu konuda büyük bir açlık çekiyordum hem de uzun yıllar bir işi yapılabilir kılan onun değişebilmesiydi ve bu çok önemli. Kesinlikle 30-40 yıl boyunca excel dosyalarıyla, evraklarla, bir çocuğun dişiyle ya da aynı müfredatın derslerini vermekten mutlu olamayacağımı biliyordum. Edebiyata ve psikolojiye meylim olsa da daha çok tasarımın ve sanatın bir arada olduğu iki bölüm kaldı elimde: Mimarlık ve Otomotiv tasarımı. Her ne kadar sanat okulunda okuma isteğim olsa da maddi gerekçeler gereği (şimdi çok fark etmiş gibi) sanat okulunda heykel veya resim okumayı çoktan çerçevenin dışına itmek zorunda kalmıştım. Her neyse. Otomotiv sektörünün tasarım ayağı Türkiye'de çok kapsamlı olmadığı ve imkan sunmakta yetersiz kaldığı için Mimarlık tercih ettim. Türkiye'nin en iyi birkaç okulundan birinde 4.yılım şu anda. Hâlâ mimarlığa ve mimarlık tartışmalarına ilgi duyuyor ve çok zevk alıyor olsam da 4 yılda beni bezdirecek kadar yoruldum ve usandım. Tasarımcı olmak üzere çıktığım yolda günümüz şartlarında büyük ofislerde bile detay çizmek veya grafiklerle uğraşmak şeklinde belirli iş bölümleri halinde çalışmak gibi sebeplerle pişmanlık duydum. İş imkanlarının azlığını bilerek tercih ettim ancak tabii 5 yıl sonra bunun büyük bir ivme ile çok daha uzaklara gidebileceğini öngörmek 18 yaşında biri için pek mümkün değildi. Uzatmayayım: 24 yaşındayım. Hâlâ zevk alıyor, ilgi duyuyor, günün birinde etkileyici bir yapının bitmiş halini görmeyi umuyor olsam da bu süreç için çok da gücüm olmadığını anladım. Çeşitli parlak fikirler olsa da hepsi büyük sermaye istediği için şu an küçük çaplı bir atölye açıp özgün ahşap tasarımlar yapmayı düşünüyorum. Babam da 40 yıllık marangoz olduğu için ahşapla ilişkim vardı ve şu an beni doyuracak tek seçeneğin bu olacağını düşünüyorum. Sanat okulu okumamanın eksikliği de giderdilebilir belki böylece. Sonuç olarak, lütfen sizi ruhen doyuracak neyse ona gidiniz. Eskisi gibi meslek edinme ile hayatta kalınmıyor. Bugün her türlü üretim (içerik, sanat, mimarlık, edebiyat...) nitelikli olduğu sürece para kazandırabilir. Ruhunuzu doyuracak olan neyse onun peşinden gitmek en sağlıklı karar olacaktır. Bunun için üniversite diplomasına da gerek olduğunu düşünmüyorum. Ancak insanın olgunlaşması sürecinde böyle bir kurum yardımcı olabilir, tercih meselesi. Umarım sağlıklı kararlar alır ve sizin için en uygun olana erişmiş olursunuz. Sevgiler.
@ruzgar38432 жыл бұрын
Naçizane fikrimi söylememe izin verirseniz. Türkiye gerçeğinde, para kazanabileceğin bir meslek seçimi gerçeğini gözardı etmeden, bu seçeneklerden sana en uygun olanı seçmelisin. Mesela, biyolojiye ilgin varsa, tıp, fiziğe ilgin varsa elektrik-elektronik müh., Matematiğin çok güçlüyse bilgisayar (yazılım) mühendisliği gibi. Ailenden sana maddi bir yardım gelmeyecekse ve sosyolojiye ilgin varsa, Türkiye gerçeğinde seçmek çok mantıklı değildir. Para kazanıp, ihtiyaçlarını karşılamayamadıktan sonra sevdiğin işi yapmak,romantizmin ötesine geçemez.
@ozgur64052 жыл бұрын
@@ruzgar3843 Sizce tıp okumuş bir insan biyoloji bilimine dair açlığını nasıl doyurabilir? Gerçekten tıp okuyan birinin biyoloji ile ilgileniyor olmasını beklemiyorsunuz değil mi? İkisinin birbiri ile ilgisi olmadığını biliyorum çünkü. Hemen yanımdaki arkadaşlarım her sınav haftası yüzlerce sayfa slayt ezberliyor, staj döneminde onlarca insan bakıyorlar, dosya dolduruyorlar. Bu insanların biyoloji ile uzaktan yakından ilgisi kalmıyor maalesef. Hatta benim bölümüm de öyle. Pencere detayı, kapı detayı öğreniyorsunuz. Gece gündüz o kadar çok çizim yapıyorsunuz ki ne sanatla ne tasarımla bağınız kalıyor. Sadece bir şeyleri çiziyor oluyorsunuz. Sadece birilerine, bir şeylere hizmet veriyor ve onları tatmin etmeye çalışıyor oluyorsunuz. Bununla birlikte şu an doktorlar parasal anlamda bir işçi ile çok yakın noktadalar. Üstelik işçilerden daha çok çalışıyor ve daha kalifiye olmak zorundalar. Mimarlar asgari ücrete yakın bir parayla çalışıyor. O yüzden artık bu "gözde" bölümlerin bir değeri yok. Bugün bir belediye işçisi bir mimardan fazla para kazanabiliyorsa, ne değeri var allah aşkına bir açıklar mısınız? (işçiyi küçümsediğim düşünülmesin, sadece bir mimar veya doktor bu paralara çalışmamalı. yoksa işçilerin aldığı maaşları fazla görmek asla mümkün değil)
@ruzgar38432 жыл бұрын
@@ozgur6405 ülkemizde son yıllarda herşeyin dengesinin kaçtığı su götürmez bir gerçekliktir. Ancak, özellikle tıp, özellikle alt ve orta gelir ailelerin zeki, çalışkan çocukları için hala garanti bir meslek şansıdır. Ben, bir liseli öğrencinin, derslere ilgisi bakımından, üniversite bölümü seçmesi gerekliliğini savunurken, tabi ki tıp için biyolojiyi söylemem gerekir. Fizik diyemem ya. Belki kimya derim. Tabiki, adı üstünde zaten birisi biyoloji bilimi, diğeri tıp bilimi. Aynı olma ihtimali var mı? Benzer yönlerinden bahsedebiliriz sadece. Velhasılı kelam, dediğimde tutarsızlık yok ancak bunca emeğin, yılların karşılığını almadıkları yadsınamaz bir gerçektir. Eh bundandır, son 1 yılda 10 bin doktorumuz yurt dışına gitmiştir.
@yusufylmaz42822 жыл бұрын
Hocam bir Ulus Baker videosu bekliyorum.
@bahattinozturk41952 жыл бұрын
Behçet Necatigil'den bahis açılınca geçmişe gittim, sağolun.. 6-7 yıl kadar Beşiktaş da, Behçet Necatigil Sokak da, Behçet Necatigl'in o tarih kokan evinde oturduğum günler aklıma geldi :)
@azcanli2 жыл бұрын
Oğuz Atay özel bölümü yapmayı düşünüyor musun?
@aydndemir89992 жыл бұрын
Uzun zamandır şu sorunun cevabını arıyorum. Şiirle hayatını devam ettiren (roman - öykü tam oturmamışken) bir milletin şimdilerde şiirden soğumasına hatta dalga geçmesine, küçümsemesine neye bağlıyorsunuz? Ve bunun çözümü var mı? Tekrar şiirin altın cağını yaşatmamız mümkün mü?
@pott1ble2 жыл бұрын
maalesef mümkün değil
@erginhayal2 жыл бұрын
@@pott1ble konu kapatılmıştır. Entrylere arşiv kısmından ulaşabilirsiniz :)
@kazm65072 жыл бұрын
Varoluşun ve kendine yetme sığınabileceğin bir kendiliğin olması gibi şeyler bazen imkansız geliyor , diyorum ki acaba bu sadece başkalarına bağlanmanın korkaklığını entelektüel bir şekilde kapatmanın farklı bir yolu mu ? Araştırmalar gösteriyor ki en mutlu olanlar en sosyal olanlar . Ve varoluş da bir yerde yalnızlığa rağmen kendine yetmeyi gerektiriyor , varoluşçuluk sadece kendi yarattığı benliğe derin bir yalnızlık ağır bir derinlik pahasına tapınmanın bir yolu mu , iyi olan ya da olmayan ne bilmiyorum , ama hiçbir şey yeterince doğru değil gibi
@yaseminkaya67142 жыл бұрын
Ben de bu aralar Tanpınar okuyorum. Nasıl bu kadar geç okudum diye üzülmekteyim. Onu okudukça sonrasında gelen pek çok edebiyatçının köklerini daha iyi anladığımı düşünüyorum. Başta Oğuz Atay. Tanpınar'ın hikayelerinden çok yeni sözcük öğreniyorum. "Benirliye benirliye yürüyordu". Ürkerek, korkuyla şaşırarak anlamına geliyormuş.
@sygt422 жыл бұрын
Abi super ya, cok tesekkurler :)
@sahandaistakoz62082 жыл бұрын
0:57 Hissikablelvuku,Fevkalbeşer
@hayrunisakaya68302 жыл бұрын
Aytuğ abi bu aralar kafama takılan bir şeyi sormak istiyorum, etrafımızda ya da içimizdeki çoğu şeyi sınıflandırıp belli kalıplar çıkartıyoruz devamındakileri onlarla uyumlu olup olmamasına göre yargılıyoruz ya da uygun olmayışı ile sınıflandırıyoruz ya (fena genelleme yaptım her neyse) edebiyatta da bu sınıflandırmayı yapmasaydık şu an daha farklı türlere sahip olabilir miydik? yoksa çok daha azına mı sahip olurduk? son olarak teşekkür ederim, seni seviyorum.
@emrecelik692 жыл бұрын
Selam bu bölümün konusundan yola çıkarak şunu sormak istiyorum; sizce kişilere verilen isimler kişinin karakterini, mizacını, huyunu etkiler mi belirler mi ve tam tersten sormak gerekirse edebiyatta genellikle kahramanlara verilen isimler kişilik yapısından yola çıkarak mı konulur? Teşekkürler.
@orcunnisli2 жыл бұрын
Gelecek bölüme bir soru: Eğer Neil Gaiman'ın belirttiği gibi "Yazarlar yalancıdırlar" sözü doğruysa, bunu yine bir yazardan öğrenmenin paradoksunu nasıl çözebiliriz? Bir de, yine bu ifade doğruysa, neden bir yazara gelecek bölüm için soru soruyorum/soruyoruz?
@mehmedcenkhanugur-2 жыл бұрын
Kendisi yalancıymış...
@yasinkozan28642 жыл бұрын
“tüm giritliler yalancıdır ve ben giritliyim.” paradoksuna benzer bir paradoks..
@mehmedcenkhanugur-2 жыл бұрын
@@yasinkozan2864 Öyle de ortada paradoks yok... Tek yalancı bu yalanı söyleyen... Geri kalan iş adamına göre... Bir takım yazarlar doğrucu olmasaydı dünyâ nerede olurdu? Şimdi nerede? Bu kıyas bile mes'eleyi aydınlatmaya kâfîdir.
@denizkirimsoy17322 жыл бұрын
"yalan" kelimesinii birinci, yaygın temel anlamından çıkarıp daha genişleterek ve derinleştirerek düşündüğünüzde sorunun cevabını bulabilirsiniz. Sanat için de aynı şey söylenir: "Sanat yalandır, sanatçı da yalancı". Bu bakış açısıyla dil de yalandır mesela. e-l.m-a sesleri ile ısırabileceğiniz bir elma var olmuyor, bir takım sesler varoluyor ve bu sesler birileri tarafından hep başka türlü algılanabiliyor. O halde "elma" da, resmi de, sesleri de her şey yalan :-)
@alimesutdemir73092 жыл бұрын
Bir süre önce sorduğunuz soruyu ben yıllardır düşünüyorum. Ve düşünce tarzıma o kadar çok etkili oldu ki... Şimdi soruyu tekrardan size yöneteceğim üzerine biraz laflamakta mahsur yok bence. " Karşılıksız yapılan birşey var mı? "
@benjamingorenje9712 жыл бұрын
Merhaba, sorum şu şekilde olacak: Bilinmeyen ama sezilen(umulan) biri nasıl gelir? Dehşetli değil mi bunun heyecanı ile yaşamak ve yine dehşetli değil mi bunu görmeden ölmek? Yoksa gerçekten kalmadı mı ilaç gibi gelecek bir insan, yoksa gerçekten geçtik mi köprüyü çoktan? Artık yoz muyuz?
@cansudemir25802 жыл бұрын
keyifle izledim❤️🔥
@gunes11272 жыл бұрын
Hayatı, hayata anlam katan bu sözcükleri, cümleleri bu kadar derinlemesine incelerken popüler kültürde bahsedilen " Anda kal, mutlu ol!" duygu durumunu yaşamakta zorlanmıyor musunuz ?
@sometimes94172 жыл бұрын
şu hafta sonu videoları sabahları yükleseniz. millette kahvaltıda izleyebilse.
@devrimpekdemir14722 жыл бұрын
Bilgisayar kelimesi Prof Aydın Köksal tarafından pek çok bilişim terimiyle birlikte dilimize kazandırılmıştır.