Brian, bir an için ses duymuş gibi olduğunu sandı. Koşuşturan birkaç adam vardı sanki diğerleri de duymuştu bu sesi. Brian, etraflarının sarılmış olduğunu korkusuna kapılmaya başlamıştı ki, Alberto’nun ‘’işte orada’’ diye küçük parlak kağıdı bulmak için aradıkları bir önceki yere doğru atını sürdü. Sonunda büyücülerin arkadaşını yakalamış olduğunu düşünüyordu ve onu Kuytu Orman’dan kurtarıp bu saçma görevi tamamlamak için krallığa geri dönecek ve kraliçe yanındaki bütün hak ettiği yüksek mertebelere kavuşabilecekti. Kalbindeki yüksek mevkilere erişebilme hırsı adeta buraya gelmelerinden önce büyücülerin kendisini ve emri altındaki askerleri uyarmalarını unutturmuştu. Alberto’nun meşalesi gittikçe cansız yanmaya ve en sonunda da karanlığın için de kaybolmuştu. Mogan, Alvin’i tuttu sarsarak ‘’onu bana ver’’ diyerek bağırdı. Alvin, yaşlı adamın kağıdı bulduğunu bu karanlıkta nasıl anladığına bir anlam verememişti, yoldayken görünüşleri hoşuna gitmemişti hatta kendilerine zarar verebileceklerine olan kanısında haklı olduğunu sanmaya başlamıştı, işte başına gelmesinden korktuğu şey gelmişti. Kısa bir sessizlikten sonra Alberto’nun kısa bir bağrış sesini duydular. Daha sonra Alberto’nun atı büyücülerin ve kraliyet askerlerinin yanına hızlıca koşarak gelmişti acı bir kişneme ile ancak üzerinde Alberto yoktu. Brian, artık iyice korkmuş olduğu bir halde geri kaçmaya çalışmak için atına doğru koşarken, Karterr’ın arkasından aldığı bir hançer darbesi ile sırtından boşalan kanlar içinde kalarak yere yığıldığını gördü. Brian, artık korktuğu halde kaskatı kesildiğini sanıyordu. Yaşlı büyücüyü öldüren her neyse işte bundan kurtulamayacağını daha fazla kaçamayacağını anlamıştı. Atlar geriye doğru kaçmaya başlamışlardı. Sawyer, etrafındakileri toplayabilmek için ‘’toplanın’’ diye bağırdı. Ellerini Karterr’ın bulunduğu yöne doğru uzatmıştı, Alvin ve Brian’ın anlamadığı şeyler söylemeye başladı. Sawyer’ı fark eden Mogan, kendisinden kağıdı gizleyen kraliyet askerini tutmayı bırakıp o da Alvin ve Brian’ın anlamadığı sözler söylemeye başladı. Rodrigho’nun, kendilerine karşı büyü saldırısı yaptığını anlamışlardı, büyü sayesinde hem kendilerini hem de yanlarındaki kraliyet askerlerini korumaya çalışıyorlardı. Askerlerin, tek yapması gereken ise büyücülerin yanından ayrılmaması idi. Mogan, sarstığı kraliyet askerinin üzerinde aradığı kağıdın olduğunu görmüştü ancak asker kendisine kağıdı vermemişti. Üstelik o asker şimdi de arkadaşı Sawyer’ın dediklerini yapmıyordu. Alvin, yaşlı adamın kendisini bırakmasını fırsat bilerek elindeki kazmayı yere fırlatıp geriye doğru kaçmaya başladı. Gökyüzü karanlığının yerini kızıllığa bırakmış olduğunu hayretler içerisinde kalarak görüyordu. Genişçe bir kaya fark etmişti düşünmeden gizlendi. Arkasından yükselen büyücülerin ve Brian’ın karışan bağrışlarını duyabiliyordu. Daha sonrasında atların kişneme sesleri yükselmişti. Alvin’in, elindeki meşaleyi elinden atması gerektiği son anda aklına gelmişti en uzağa fırlatmayı denedi. Artık tek görebildiği ay ışığı ile meşalenin aydınlattığı yerlerdi. Bir şeyin tam tepesinden gizlendiği kayanın ardındaki ağaca çarparak durabildiği şekilde fırlatıldığını fark etti. Bu, Mogan’dı. Kuytu Orman’a gelişlerinden beridir gördüğünü söylediği şeylerden bahsedip durmuştu. Kendi ölümünün böyle berbat bir şekilde olacağını da görmüş müydü diye düşünüyordu şimdi de. Mogan’ın ağaca çarpmanın etkisi ile sırtının kırılmış olduğunu çıkan sesten anlamıştı, çarptığı ağaçtan sertçe yere düşerken de boynunu kırılma sesini duymuştu. Mogan’dan boşanan kanlardan kısıtlı hareketler ile kaçmaya çalışyordu. Korku ile karışan duygularından gelen gözyaşlarına hâkim olamıyordu. Alvin, belki de kağıdı başından beri Mogan’a verseydi böyle bir şekilde ölmeyecekti diye düşünüp bütün bunlara sebep olduğu için kendisini suçlu hissediyordu. Uzunca bir çığlık da duymuştu şimdiye kadar duyduğu en dayanılmaz olan gürültüydü. Belirli aralıklarla toprağa vurulan kazma seslerini duyuyordu şimdi de merak edip baktı. Alberto’nun atı yerinden kalkıyordu, demek ki sadece Alberto’ya saldırı yapılmıştı. Tekrar sırtını dayadığında Mogan’ı görememişti, ama tam olarak hemen önündeydi. Alvin, iyice korkmaya başladı elbisesine sakladığı kağıdı hızlıca açıp bakmak için çıkarttı belki kendisini bu durumdan kurtaran bir bilgi bulabilmek umudu taşıyarak. Kağıdın içinde anlam veremediği şekillerden başka bir şey göremiyordu. Artık en son çarenin kınındaki kılıcı olduğuna kanaat getirdiğinde inandığı Tanrılara dualar edip onların kendisini korumalarını istiyordu. Kendisine doğru yaklaşma seslerini işitebiliyordu, meşaleden yaklaşan gölgeleri sezebiliyordu. İlk önce kime veya neye saldırabileceğine karar verebilmek için kendisini gizlediğini düşündüğü kayadan başını hafifçe kaldırıp bakmaya başladı. Kemikten yapılma bir elin boğazına aniden yapışmasıyla korkusu artmaya başladı Alvin’i en yukarıya kaldırırken boğazını kuvvetlice sıkan bu el anlam veremediği bir canavara veya varlığa ne olduğunu bile anlayamadığı bu şey tarafından boğazı sıkılıyordu, suratını tam olarak da görememişti. Alvin boğazını sıkan kemikten elden kurtulmaya çalışıyor ve o korktuğu kemiklerden bu seferde nefes alabilmek için açmaya çalışıyordu kınındaki kılıcı çıkartıp kemikliye rastgele sallamaya çalıştı ancak bu hamlesi kemikliyi boğazını sıkmasından alıkoymaya yetmemişti kılıç kemikliye isabet etmesine rağmen kemikliyi yere serecek kadar kuvvetli bir saldırı yapamamıştı. Bağırıp yardım isteyecek kimsesi de yoktu boğazı sıkılırken fark edebildiği şeyler Brian’ın kollarının güçsüz olduğunu Alberto’ya söylemesine rağmen şimdi elindeki kazma ile toprağı kazıyor olmasıydı. Alberto, sanki şan ve şöhret peşinde koşmak istemiyormuş gibi davranıp halen daha buradan geriye neden krallığa gitmediğine bir anlam veremiyordu. Yaşlı bunakları ve Mogan’ı da aralarında görmüştü ama nasıl olur da Mogan ağaca çok sert çarpmasının etkisiyle o sırtı ve boynu kırılmasına rağmen hatta akan kanlarından kaçınmaya çalışmış olmasına karşın karşısında sapasağlam duruyordu, Karterr’da sanki sırtından hançerlenmemiş ve kan boşalmamış gibi duruyordu. En sonuncu büyücü gibi diğer hepsi de sakince bekliyorlardı hayatta olmalarına rağmen kendisini kurtarmaya çalışmıyorlardı. Hiddetli Ak’ı meşalenin yansımasından tanımıştı ama meşaleyi tutanın, meşalenin yansıttığı kadarıyla görebildiği saçları sapsarı ve saçının uzun olmasından dolayı sol gözünü kapattığı sağ gözünün ise masmavi olduğunu gördü. Bu demek oluyordu ki geçmişi görebildiğini söyleyen Mogan başından beri haklı olduğunu anladı. Başka bir kemiklinin de kendisine hançer saplamak üzere olduğunu gördü ancak buna engel olamamıştı çabaları boşa çıkmıştı. Kemikli, hançer darbesini karnına yapınca Alvin, artık daha fazla kaçmak için çırpınmıyordu.
@hakandurgun8140 Жыл бұрын
Abi Night King 3. Bölümde öldü gitti aq şaka gibi. 8 sezon bekledik
@kylecrane128 ай бұрын
Bunu kimse konuşmuyor, boşuna bekledik kaç sezon
@merlin78022 ай бұрын
azor ahai ışık tanrısı ölüm tanrısı yüzsüzler hepsi geri plana atıldı
@patrickbateman4609Ай бұрын
@@merlin7802 knk arya starkın night kingi öldürmesi zaten night kingin bütün karakter gelişimini ve o büyük hikayesini yok etti. Mesela onu John Snow öldürecekti ve kendi de ölecekti
@theocolesS4 ай бұрын
yemek yerken izlemelik bir şey ararken buraya döndük iyi mi
@ahmet84973 ай бұрын
Sarıyor
@mahmutberatsahin77452 ай бұрын
valla ben de aynısı bi yandan 13.cuma videolarını izliyorum hala
@j.j.j14392 ай бұрын
jahreinin diziyi gömmesinin sebebi dizinin çok iyi olması ve batırması bu diziyi seviyoruz her şeyiyle
@kamerus9813 күн бұрын
Japonyada ki oyun elden ring ☠️
@efeozer67042 жыл бұрын
ama sanki final sonrası da devam edecekmiş gibi. bitti.
@doganylmaz1150 Жыл бұрын
ederseler analarını sikeyim onların
@efeozer6704 Жыл бұрын
@@doganylmaz1150 e işte john dizisi var.
@doganylmaz1150 Жыл бұрын
@@efeozer6704 harbi mi
@Maxwellin20 Жыл бұрын
@@efeozer6704 Sesi soluğu kesildi o dizinin de Arya'nın dizisi gelmesi lazım şuan
@ismailyavuz3575 Жыл бұрын
@@Maxwellin20 Aegon Targaryenin Westerosu fethiyle ilgili bi dizi de gelecekmiş.Ona çok hype'ım şuan
@DorunberYurttasdelen Жыл бұрын
6. ve 7. Kitap Will Rule Them all olacak herhalde adam ikisi birden 1500 sayfadan uzun olacak dedi
@jessiepinkman914 ай бұрын
6. Kitap “kış rüzgarları” 7. Kitap “bahar rüyası” olacak
@oynanacaklarveizlenecekler783710 ай бұрын
Karterr, Vallheas’tan buralara kadar arkadaşını bulabilmek umuduyla gelmişti ancak henüz Rodrigho’ya ait bir iz olsun bulamamaları kendisini düş kırıklığına uğratmıştı. Rodrigho’yu görürse yanlarından ayrılmasının asıl gerekçesini öğrenmek için onu soru yağmuruna tutmayı düşünüyordu, tıpkı önlerinde ilerleyen kraliyet askerlerinin kendisini ve arkadaşlarını soru yağmuruna tutması gibi yapacaktı. Karterr arkadaşı Mogan’ın ısrarı üzerine Kuytu Orman’a gelmişti. Mogan’ın, Rodrigho izine rastlayabilecekleri hatta onun ölmediğine dair ısrarına dayanamayıp bu maceraya katılmak nezaketini gösteren diğer büyücü arkadaşı Sawyer’ın da aslında kendisi gibi düşündüğüne emindi. Meraklı askerlerin bellerindeki kınlarının içerisindeki kılıçları doğru zamanda kullanabilmeleri kendi yönlendirmelerine bağlı olacağını biliyordu umuyordu ki askerler kendilerine güvensinler. Ancak Mogan’ın haline acıyordu onun aslında Rodrigho’nun yaşadığını gördüğü şeye bir türlü güvenemiyordu. Alvin, umduğu rahatlatıcı cevabı ararcasına çekinmeden tekrar sordu: -Adı ne demiştiniz aradığımız arkadaşınızın? Soruş tarzından da belli etmeden artık bu arama hem sıkıcı bir hal almaya hem de tehlikeli olmaya başladı anlamında algılanmasını istemişti bir an önce geri dönülmesini merakla bekleyen bir heves vardı, bunu fark etmelerini ve buna bir an önce son verilmesini istemişti. İçlerinde ortadaki at üzerinde bulunanı ve askerleri takip eden diğer yaşlı büyücü ve kendisini daha öncesinde Mogan olarak tanıtanı söze girmişti bu seferde: -Rodrigho Sanchez, dedi. Alvin’in aldığı cevaplar arkasında kendisini rahatlatıcı cümleler yoktu soru sormaktan da çekindi çünkü hemen arkasında bulunan en sonuncu yaşlı büyücünün kaşlarını çatmış olduğunu fark etmişti işte onun adını Sawyer olarak hatırlıyordu korkusu bilgilerinin tazelenmesini gerektiriyor gibiydi. En son sorusuna cevap veren ve kimi aradıklarını söyleyen Mogan isimli bu yaşlı adam için ise hiç de hoş karşılanamayacak şeyler duymuştu yol boyunca yine Karterr ve Sawyer’dan. Karterr, Sawyer’in kaşlarını çatmış olduğunu onun sessizliğinden anlamış olacak ki Sawyer’i konuşturmaya çalışarak kaşlarının çatıklığına son vermeyi planlıyordu sonuçta önlerindeki adamlar kraliyet askerleri idi ve arkadaşları hakkında bilgi öğrenmeye de hakları vardı. Bu yüzden Sawyer’a: -O da bizim arkadaşımızdı, Vallheast’tan ayrıldığından beridir bu böyleydi ama asıl sorun onun Rodrigho hakkındaki iddiaları, deyiverdi eliyle de Mogan’ı işaret edip gösteriyordu. Sawyer’da atılıp: -Hiç sorma biz arkadaşımızın izine bile zar zor rastlayabilir miyiz acaba diye düşünüyoruz o kalkmış bize neler söyleyip duruyor, dedi. Karterr, amacına ulaşmıştı bu hep denediği bir taktikti adeta.Sawyer büyücülük işlerinden uzaklaşmış olmasının verdiği huzursuzluk değil de belki de bir an için bile olsun Rodrigho’nun yaşadığına inanmak istiyordu. Ama yol boyunca bir iz bile bulamamaları canını sıkmaya başlamıştı ve Mogan’ın bundan sonra nasıl tepki vereceğine bile aldırış etmemiş olarak bu sözleri sarf etmişti. Bunca yolu boşu boşuna gelmiş olmanın verdiği bir burukluk da taşıyordu ama bu kesinlikle öndeki kraliyet askerinin bu sorularından bıkmış olmasından veya kaşlarının çatıklığından da değil bir türlü daha tek bir ize rastlamamış olmalarıydı. Vallheas’tan Krallığa oradan da bu Kuytu Orman’a gelmelerinden beridir aynı şeyleri söyleyen Mogan yine: -Rodrigho evet o yaşıyor onu en son buralarda gördüm. Biz Vallheast’ta iken bunu gördüm, dedi. Mogan, Vallheast’ta Rodrigho’yu görmüştü diğerlerinin ne düşüneceklerini ve ne söylediklerinin önemi yoktu nihayet Rodrigho’yu buradan sağ salim bir şekilde çıkartıp yeniden Vallheas’a dönüp kendilerini büyü konusunda geliştirebileceklerdi ama Kuytu Orman, ile ilgili Rodrigho’yu burada yalnız başına görmemişti. Şansları vardı ki kraliçe yanında üç kraliyet askerini de yollamak gereği görmüştü. Bu genç savaşçılar ormandaki diğer varlıklara karşı kendilerini korurken, Mogan da büyücü arkadaşları ile ormandaki yaratıklara bir sürpriz hazırlamayı kafasına koydu zamanı gelince diğerlerini de bundan haberdar edecekti zaten neredeyse yaklaşmışlardı. Mogan, kendileri ile dalga geçmelerine karşılık Rodrigho’yu görünce arkadaşlarının yüzlerinin alacağı ifadeyi de tahmin edebiliyordu.
@Heisenberg-pr1hk2 ай бұрын
unsalidlere high garden vermediler ki benim hatırladığım grey worm yavuklusunun adasına götürdü
@aybarsduran2 ай бұрын
teklif ettiler
@oynanacaklarveizlenecekler783710 ай бұрын
Game of Thrones tarzı yazı yazmayı denemiştim beğenir misiniz bilmem, eksikleri söylerseniz ekleyebilirim uyarır mısınız? Alvin, karanlığın ormana iyice hâkim olmasından çekinerek diğerlerinin bu anlamsız ilerleyişine bir son vereceklerini ummak istiyordu ancak Brian ve Alberto kendilerinden oldukça emin halde bulunmaları nedense Alvin’in huzursuzluğunu gidermeye yetmiyordu. Kraliçenin emri üzerine, bir kayıp vakasının doğruluğunun tespiti için Kuytu Orman’a gönderilmişlerdi gerçi Alvin, kraliçe tarafından bizzat görevlendirilmişti. Alberto ile Brian bu görevi hiç düşünmeksizin kabul etmişlerdi. Kuytu Orman ile küçüklüğünden beridir hafızasında kalan tek şey buraya girenlerin asla geri dönemedikleri efsanesi idi bunun bir efsane olarak kalmasını umuyordu içten içe. Karşılarında Water-Po Savaşında olduğu gibi saldırabilecekleri belirli düşman olsaydı onun için dert değildi ancak gecenin karanlığı ilerlemeye başlayınca ve karşılarına nereden ve ne oldukları belirsiz varlıklar tarafından saldırı düzenlenirse ne yapacaklardı biraz da onun için endişelenmiyor değildi aslında, her zaman için efsanelerin birer masal olabileceğini ve çocukluğunda bütün bunların gerçekleşmesini düşlerdi böylece o gençliğinde canavarlar ve daha nicesi ile savaşabilir, hünerlerini sergileyebilme ve kahramanlıklarını gösterebilme fırsatını yakalayabilirdi. En azından kendilerine Vallheas’ta büyü konusunda bilgili üç yaşlı büyücü de eşlik ediyordu. Karanlığın kendisinde bıraktığı korku etkisiyle sürekli konuşmak ve onların seslerini duyarak bir nebzede olsun kendisini ferahlatacak birkaç cümle duymak istiyordu Yaşlı adamlara dönüp: -O nasıl birisiydi, diye sordu artık buna hakkı olduğuna inanıyordu ve bu soruda onun istediği şey sorgulayıcı olmasından ziyade daha sonra sormayı planladığı sorulara kendisini rahatlatacak cevap arıyordu sadece. Saçı ve sakalı bembeyaz olmasına rağmen gitgide kararan havanın sadece meşalelerin aydınlattığı kadarıyla beyazlığı seçilen ve kendisini Karterr diye tanıtanı söze girdi: -Saçları sapsarı ve gözleri masmaviydi.
@ikisilahsor61835 ай бұрын
bravo
@devNewt0n4 ай бұрын
japınya daki oyun Elden Ring galiba
@ekinboranaydn4701 Жыл бұрын
Ağa çok komik bir şey söyleyeyim mi En basta aptal japon oyununa danışmanlık yaptı diyor ya o oyun elden ring galiba
@Fingolfin4 Жыл бұрын
Gerçek mi la
@denizarslan674 Жыл бұрын
Yep öyle ama cidden jon'un dizisi geleceğinr aegon'a dizi çekseler çok daha iyi olurdu
@ismailyavuz3575 Жыл бұрын
@@denizarslan674 Aegon dizisi gelecek
@gokselgursoy56 Жыл бұрын
ASJKDHBASHODBASD
@sosuke50259 ай бұрын
Siksok oyun en iyi oyun seçildi yıl sonu çıktığı için 2 yilda da xd
@oynanacaklarveizlenecekler783710 ай бұрын
Alvin, yine kendisini korkutan şu konuşmaya geri dönmeyi asla istemezdi elbette ancak konu nasıl olduysa yine ve yine büyücülerin kayıp arkadaşlarına gelivermişti. Bu korkunç görünümlü ki karanlıkta daha da korkunç olmaya başlamışlardı ve kendilerini büyücü olarak tanıtmaları da zihnindeki korkunç oluşları algısını kaldırabilmesinde nafile olmaya devam ediyordu. Artık emindi ki bu yaşlı adamlar, kendisini Alberto’yu ve Brian’ı soyacaktı her an temkinli davranmaya çalışıyor kendilerini takip ediyorlar mı diye de arkasına dönüp bakıyordu, en sonunda büyücülerin kendilerini bu Kuytu Orman’da yalnız bırakmalarını dilemişti inandığı Tanrılarından. Artık büyücülerin arkadaşları ölü mü değil mi tartışması yetmezmiş gibi bir de büyücüler tarafından soyulmak belki daha da kötüsü öldürülmek korkusu kapladı içini. Neyse ki büyücülerin bunu isteseler çoktan yapabileceklerine olan bir anlık kendisini rahatlatma gayreti sonuç verdi de bu yaşlılara karşı hissettiği bu korkunçluk algısı düşüncesinden alıkoymuştu kendisini ya hoş, gerçi büyücülerin herhangi bir şekilde bile büyü yaptıklarına dair bir emare de görememişti yol boyunca. Alvin, Brian ve Alberto’ya kalsa onlar sadece kraliçelerinin emrine uyduklarını söyleyeceklerini düşünmeye başladı ama Alberto’nun, Alvin ve Brian’a iyice yaklaşıp kısık sesle şu sözleri ile aslında kraliçe emri gereğince böyle bir maceraya atılmak niyetinde olmadığını iyice belli ediyordu: -Bu yaşlı ve kendilerini bir şey sanan budalalara aslında ölülerden korkmadığımızı kanıtlamak için kraliçe böyle bir teklifi sunduğunda hiç çekinmeden bu görev için öne atılmak ile hem kahrolası hayali arkadaşlarını bulamadığımız hem de böylesi sözde tehlikeli bir göreve çıktığımız için kraliçe bizi bu gereksiz yolculuğumuzdan dolayı ödüllendirecek olması ne kadar da komik. Alberto, bu görevi almaktaki asıl amacını ise hem Brian’dan hem de Alvin’den saklamayı başarmıştı. Alberto, bu saçma görev sayesinde hem Travis hem de kraliçenin neredeyse en yakın adamı Stephen’dan daha prestijli bir konuma geçmeyi düşlüyordu ve kraliçe ne Stephen’ı ne de Travis’i seçsin sadece kendisini en sadık adamı olarak seçmesini istediği için atılmıştı ve bu onuru kolayca kazanabileceğine olan inancı büyücülerin bir türlü kendilerini durdurmayıp atlarını sürekli ilerilere sürmesinden dolayı daha da artmıştı, hava da kararmaya devam ediyordu ama bir şekilde geri döneceklerdi bildiği bir şey varsa o da buydu. Brian, Alberto’ya katılmamış olsa da dayanamayıp kıkırdar gibi yapıyordu. Brian, Alberto’nun yaptığı esprilere ne kadar saçma da olsa gülüyormuş gibi yapması gerektiğini biliyordu ona göre bu askeri rütbe atlamasında önemli bir adımdı. Veisk Kraliyeti’nin her nedense buna değer vereceği ile ilgili bir zannı vardı ya da sadece Alberto’ya şirin gözükmek için yapıyordu sonuçta Alberto kumandanlarıydı ve kraliçe Alberto’nun vereceği bilgilere göre davranacaktı eğer Alberto, kendisi hakkında olumlu şeyler söylerse bu Brian için bir avantaj anlamına gelecekti ve nihayetinde beklediği terfi etmeyi yakalama şansı yakalamış olması onu mutlu ediyordu. Mogan, genç askerlerin bu fısıldaşmalarından büyüsü sayesinde haberdar olmuştu ancak kendi gözleri ile başlarına gelecek olayı yaşamalarıyla kendisine hak vereceklerini biliyordu. Rodrigho’ya yaklaştıklarını iyice sezmişti. Kendisi hakkıında sarf edilen sözlere itibar etmemek onun açısından daha mantıklı bir yoldu. Sadece, askerler kendisine güvenmeleri gerekiyordu, yoksa onca yolu boşuna gelmiş olmayı elbette kraliyet askerleri de istemeyecekti.
@jessiepinkman914 ай бұрын
Her cümlesinde çok haklı gerçekten yazık oldu
@feynmanintegral3 ай бұрын
Japon oyunu kısmında patlamış sanki.Elden ring harika bir başyapıt.
@Radledd3 ай бұрын
@@feynmanintegral o yıl sekiro çıkmadı mı?
@ashenone43862 ай бұрын
00:48 o oyun elden ring bu arada
@emirev6 ай бұрын
kitapta en iyi savaş komutanı olduğunu duyunca çok şaşırdım. Filmde tarihin en kötü komutasını yaptı. Her şeyin içine sıçtı.
@senzelwashington6 ай бұрын
1.10 siksok oyun dediği de elden ring gibi bir efsane bu arada :)
@sansdancesocool575910 ай бұрын
elden ring 💀
@oynanacaklarveizlenecekler783710 ай бұрын
Alvin, büyücüleri alaya alırken bile Alberto’nun ölüler kelimesini kullanması bile işte onu daha da bu yolculuğu katlanılmaz hale getirmeye yetmişti. Brian, Alvin’in kuşkulu ve hafiften korkmuş olduğunu düşündüğü yüz ifadesinde takılı kaldı gözleri bir ara. Atlarının üzerinde arkalarından kendilerine eşlik eden garip giyimli yaşlı adamların söyledikleri doğru mu diye geçiriyordu içinden. Endişesini de belli etmemeye çalışarak: -Yanınızdan ayrılması nasıl olmuştu, diye sordu. Hava karanlığı bastırmaya devam ettikçe meşalelerin aydınlattığı alan da daralmaya başlamıştı. Geldiklerinden beridir seslerinden tanıyordu artık. Mogan cevap veriyordu: -Valheas’ta iken öğrencilerimizden bir kısmı onun ‘kısa süre sonra geri döneceğim’ dediğini anlattılar ancak ondan sonra Rodrigho’dan bir haber alamadık. Öğrencilerimiz Rodrigho’yu en son Kuytu Orman’ı izleyen patika yoluna giderken görmüşler. Bana kalırsa şüphelendiği bir şey olduğu için acele çıkması gerekti yoksa bize haber verirdi bunda kuşkum yok, dedi. Mogan’ın bu sözleri üzerine, Karterr ve Sawyer, artık Rodrigho’yu gerçekten de görebilmek umudu taşımaya başladılar bir an için bile olsa. Nihayetinde Mogan’ın ‘’işte onu buralarda bir yerlerde gördüm’’ demesi üzerine hepsi sağa sola bakınmaya başladılar. Atların huzursuzlukları durmadan hareket etmelerinden belli olmaya başlamıştı bile. Alvin’in, korkusu daha da artmıştı ve artık dayanamayıp söylemek istediklerini söyledi: -Buradan gidelim, haydi geri dönelim, onu bulamadığımızı söyleriz, lütfen. Alvin, bir taraftan bu sözleri sarf ederken öbür taraftan da Hiddetli Ak’ı tutmaya çalışıyordu. Bu adı, atının beyaz olması ve çocukluğunda hep hızlı bir ata bineceği hayalini iple çekerken ki haline gülüp, atını ilk gördüğünde kendisinden ürkmemesinden ötürü vermişti. Hiddetli Ak da diğer atlar gibi etrafın iyice soğumasından da tedirgin olarak sahibine ne kadar itaat etmeye çalışsa da çevreden tehlike gelebilir diye korkusu vardı dikildi ve kulaklarını dikmiş bir vaziyette bekliyordu soğuk artmaya başlıyordu. Alvin gibi diğerleri de atlarını kontrol edebilmek için sakinleştirmeyi başarınca Mogan atından indiğinde: -Dikkatlice etrafa bakının, parlayan nesne görürseniz bana haber verin kağıt olacak, dedi. Eğer askerlerden birisi bulursa bu basit isteğini yerine getireceklerine güveniyordu. Bulunduğu yeri askerlerden kazmalarını istedi. Alberto Brian’a: -Şu kazmayı al da yaşlı adamın işaret ettiği yeri kaz ve buradan gidelim, dedi. Alberto, amacına ulaşmak üzere olmanın verdiği bir mutlu tebessümü bu karanlıkta diğerlerinin görüp görmediklerini umursamıyordu. Artık tek yapmaları gereken birazcık araştırmaydı. Alberto’nun bu emirleri üzerine Brian: -Yanımızda kazma kürek getirmiş olmamızın sebebi yaşlı moruklar ile dalga geçmek isteyişimiz olduğunu sanmıştım, dedi. Brian, atından inerken söylemişti. Kazma kaldıracak takati bütün gün yolculukta olmalarından dolayı bulamıyordu, üstelik kazmayı kaldıracak takati bulsa bile çelimsiz kolları için oldukça ağır bir görev olduğunu anlamıştı ancak Alberto’nun bunları duyacak sabrı yoktu ve emri altındaki askerinin kendi emrini ikiletmesine şaşırmıştı. Yol boyunca yaptığı esprilere gülen Brian’dı şimdi ise kumandanının emrini sorgulama cüretini nasıl olurdu da kendisinde bulabilirdi. Gözleri bir ara diğer emri altındaki askeri Alvin’i aradı o da geri dönmeleri konusunda isteğini belirtmişti ancak kumandanının emri dışına çıkmayacağını düşünmüşken bir meşale aydınlığının kendisinden uzaklaştığını fark edince Alvin olduğunu anlaması çok da uzun sürmemişti. Alberto, Alvin’e: -Eğer şimdi çekip gidersen burada görevi tamamlayıp krallığa geri dönerim ve kraliçeye yaptığın yaramazlıklarından bahsederim, diyerek tehdit etti. Alvin, Alberto’daki böylesi tehlikeli bir göreve bağlılığını ve tutkusunu anlıyordu. Alvin, tehlikeli görev kelimesini düşünmekten bile korkar olduğunu düşündükçe fırsat varken geri dönmek yerine Alberto’nun emri altında olduğundan dolayı kendisini şansız olarak görüyordu Alberto’nun emrinde olmasından dolayı nefret etmişti kendisinden ve diğerlerinden. Alvin, isteksizce Alberto’nun emrine itaat ettiğini gösteriyordu ve elinde meşalesi ile yaklaşıyordu, korkuyor ama emre itaatsizlik nedense onu daha da korkutuyordu bu durumunu garipsemişti. Alberto, Alvin’i erkenden geri dönmek fikrinden onu korkutup vazgeçirmeye sözlerinin kifayet ettiğine karar verince bu sefer de sözünü ikiletmiş olan ve halen daha eline kazma almamış emri altındaki Brian’a döndü: -Emrimi ikilettiğini mi görüyorum yoksa, diye sordu. Brian, istemeyerek de olsa, yorgun da olsa Alberto’nun görev aşkı için verdiği bütün bu emirlerin aslında halen daha bir saçmalıktan öteye gitmediğini anlıyordu. Belki biraz anlayış gösterir diye Alberto’ya: -Yolculuk epey yorucuydu biraz müsaade edin de dinlenelim ondan sonra devam edelim, dedi. Alberto’nun sessiz ama öfkeden deliye dönmüş olabileceğini tahmin edebiliyordu. Alberto, Brian için öfkesi anında karar verdiği cezayı söylemek üzereyken, Alvin, Brian’ın belki de idam tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını anlamıştı: -Kazma işini ben alabilirim, dedi. Ortam yumuşamış gibiydi ama Brian, geri döndüklerinde bu davranışını Alberto’nun kraliçeye söyleyeceğinden emindi. Alvin, kazma işini alması ile işe Mogan’ın tarif ettiği yerden kazmayı vurmaya hazırlanırken diğerleri de etrafa dağılmış Mogan’ın bahsettiği parlaklığı olan kağıdı aramak için Alvin’den birkaç metre uzaklaşmışlardı ki Alvin, kazmayı toprağa vururken gözüne bir parlama iliştiğini fark etti işte az ötesinde Mogan’ın bahsettiği küçük parlaklığı bulunan el kadar bir kağıdı bulmuştu. Görünüşü Alvin’in tuhafına gitmişti çünkü kahverengi üzerinde üstünkörü bakabilme fırsatı bularak şekiller olduğunu hatırlayabildi uzun süre bakamadı, o dalmış kağıtta ne olduğunu anlamaya çalışırken Brian’ın: -Burada da yok, diye diğerlerine seslenişi üzerine irkildi. Alvin, kağıdı Mogan’a vermesi gerektiğini biliyordu ama buna rağmen kağıdı üzerinde gizledi, bu kağıdın içerisinde kim bilir ne tür şeyler yapabileceği sihir numaraları vardır diye düşünüyordu Kuytu Orman’dan çıktıklarında kağıdı büyücülere para karşılığında satabilme fikri bile gelmişti aklına. Yaşadıkları artık ona çok çelişkili gelmesi daha da ilginçleştirmişti. Kuytu Orman’a gelmeden önce girenlerin buradan çıkamadığı söylentisi de aklına gelmişti telaştan kağıdın içerisine bakabilme fırsatı da bulamamıştı. Eline kazmayı alıp tekrar işine koyulmuştu kağıt ile ‘belki de’ diyerek kafasından geçiriyordu, ‘belki de ne kadar zengin olabileceğini hayal edemeyeceğim’ diye düşünüyordu istekliymiş gibi sertçe toprağı kazmaya devam ediyordu. Kısa süre içerisinde Alberto, Brian ve büyücüler kağıdı bulabilmek için bir de Alvin’in bulunduğu yerin diğer tarafını da iyice aramaya gelmişlerdi.