Рет қаралды 350,148
PEŞREV
Makâm : Kürdîli hicazkâr
Usûl : Ağır Düyek
Bestekâr : Kemençeci Vasilâki
BİR KENDİ GİBİ ZALİMİ SEVMİŞ YANIYORMUŞ
(ŞARKI)
Makâm : Kürdîli hicazkâr
Usûl : Sengin Semâî
Bestekâr : Lem'i Atlı
Güftekâr : Yaşar Şâdi Bey
Bir kendi gibi zâlimi sevmiş yanıyormuş
Duydum ki beni şimdi vefâsız anıyormuş
Kalbim gibi feryâd'ediyor sızlanıyormuş
Duydum ki beni şimdi vefâsız anıyormuş
NEREDEN SEVDİM O ZALİM KADINI
(ŞARKI)
Makâm : Kürdîli hicazkâr
Usûl : Orta Aksak
Bestekâr : Selâhattin Pınar
Güftekâr : Yusuf Ziyâ Bey (Ortaç)
Nereden sevdim o zâlim kadını
Bana zehr'etti hayatın tadını
Sormayın söylemem asla adını
Bana zehr'etti hayatın tadını
SANA EY CANIMIN CANI EFENDİM
(ŞARKI)
Makâm : Kürdîli hicazkâr
Usûl : Curcuna
Bestekâr : Rahmi Bey
Sana ey cânımın cânı efendim
Kırıldım küstüm incindim gücendim
Benim nevres nihâl-i ser bülendim
Kırıldım küstüm incindim gücendim
nevres : yeni yetişmiş, yeni yetişen, yeni biten; genç, taze
nihâl : fidan, taze sürgün; ince, düzgün bedenli sevgili
ser : baş, tepe, uç, nihayet, zirve, gaye; başkan, reis
bülent : yüksek, yüce
serbülend : yüce, başı yüksek
GİDELİM GÖKSU'YA
(ŞARKI)
Makâm : Kürdîli hicazkâr
Usûl : Aksak
Bestekâr : Lâvtacı Hristo (Hıristaki) Efendi
Güftekâr : Yahya Kemal Beyatlı
Gidelim Göksu'ya bir âlem-i âb eyleyelim
O(l) kadehkâr güzeli yâr olarak peyleyelim
Bize bu tâli(h)imiz olmadı yâr n'eyleyelim
VUSLAT DİLERİM YARİME HİCRANDAN USANDIM
(GAZEL)
Kuddûsî / Asdik Ağa (Asadur Hamamcıyan)
Vûslat dilerim yârime, hicrândan usandım
Her şâm û seher âh ile efgândan usandım
Kalmadı firâka mecâl usandım
Çün zerre vefâ bulmadığım ihvândan usandım
vûslat : sevgiliye kavuşma veya iki sevgilinin birbirine kavuşması
yâr : aşık olunan kişi, sevgili
hicrân : ayrılık; ayrılığın yol açtığı onulmaz acı, üzüntü
şâm û seher : akşam sabah
âh ile efgân : ah ile inleme
firâk : birbirini seven iki kişinin ayrı düşmesi, birbirinden ayrılması; üzüntü, sıkıntı, mahzunluk
mecâl kalmamak : gücü kuvveti tükenmek, bitkin düşmek
çün : çünkü, şu sebepten ki, zira
zerre : çok küçük parçacık, hiç mi hiç
vefâ : sevgide, dostlukta süreklilik, bağlılık, sebat; sözde durma
ihvân : kardeşler, candan dostlar, ahbaplar
O(l) kadehkâr güzeli yâr olarak peyleyelim
âlem : içkili, yemekli eğlence, eğlenti
âb : su
ol : o
kadehkâr : içki dağıtan, içki sunan kişi
yâr : sevgili
peylemek : bir yere, bir şeye veya birisine göz koymak; parasını önceden vererek bir şeyi kendisine ayırmak
tâlihi yâr olmak : her şey istediği, düşündüğü gibi gerçekleşmek, işleri yolunda gitmek
KARŞIYAKA'DA İZMİR'İN GÜLÜ
(ŞARKI)
Makâm : Kürdîli hicazkâr
Usûl : Aydın
Bestekâr : Lâvtacı Hristo (Hıristaki) Efendi
Karşıyaka'da İzmir'in gülü
Seyrân ediyor elinde mülü
Beri yakada gönül bülbülü
Ne garip garip öter yuvada
Ne hazîn hazîn uçar havada
Bakın şu kızın elâ gözüne
Sabah güneşi vurmuş yüzüne
Sitem hançeri takmış göğsüne
Ne garip garip öter yuvada
Ne hazîn hazîn uçar havada
seyrân etmek : gezmek, gezinmek, dolaşmak
mül : şarap; göze sürme çekecek alet
hazîn : üzüntü veren, dokunaklı, hüzünlü
sitem : kırgınlık, incinme
hançer : divan şiirinde sevgilinin kaşı ve kirpiği; güneş ışığı
Serhânende NURETTİN ÇELİK İdaresinde
Ahmet Özhan / Umut Akyürek / Elif Güreşçi Çiftçioğlu / Bekir Ünlüataer
- 29/05/2009 Beyaz SHOW -