Рет қаралды 169,299
Kabuki, (Japonca: 歌舞伎), bir Japon halk tiyatrosu türüdür. Onyedinci yüzyılın başlarında doğmuştur. Bu oyunun ilk temellerini aralarına güldürücü skeçler eklenen dans ve pandomim temsilleri oluşturuyordu..
Kabuki oyunlarını ilk kez sahneye koyan kişi antik Japon şintoist tapınağında dansçılık yapan Okuni'dir. İlk önceleri tapınakta doğan ve doğal olarak dinî unsurlar içeren Kabuki oyunları, zamanla din etkisinden kurtuldu dansların, hareketlerin, konuşmaların sergilendiği oyunlar hâline geldi...
***
Türklerin Tiyatro Geçmişi İse Daha Eskidir. Arapların Dinine
Geçtikten Sonra Öz Kültürlerini Yitiren Türkler Orjinal Tiyatro Geleneklerini De Unuttular. Eğer Türkler Orjinal Kültürlerini Yitirmeselerdi Bugün Japon Kabuki Sanatı Gibi İlginç Ve Çekici Sahne Sanatlarına Sahip Olacaklardı...
Eski Türk-Uygur Tiyatrosu menşe itibari ile çok eskilere dayanır. Refik Ahmet Sevengil " Türk Tiyatrosu Tarihi Eski Türklerde Dram Sanatı" adlı kitabında; " Çin'de hükümdar olan ilk üç sülalenin kurucuları da Türktür. Bunlar M.Ö. 2.202 yılından başlayarak M.Ö. 250 yılına kadar hüküm sürmüşlerdir. Görülüyor ki Çin'de ilk defa tiyatrodan bahsedilmesi- yani M.Ö. 1.150- Türklerin idaresi zamanına aittir. " Çin'de dram sanatını himaye edenler ve ilerletenler Türkler olduğu gibi orada bu sanatı kurmuş olanlar da Türklerdir " demektedir. Gerçekten de insanın en doğal davranışı olan taklit hareketlerine dayanan tiyatro sanatının diğer sanat dallarından önce doğduğu ve bunun hareketli Türkler arasında geliştiğini söylemek mümkündür. Eski ve yüksek kültür yaratan Türk boylarından biri olarak Uygurlar da aynı takdire layıktır.
Uygur Türkleri arasında tiyatro sanatının ne denli geliştiğini Çin kaynaklarından öğrenmekteyiz. M.Ö. 139'da Türkistan'a gelen ilk Çin elçisi Cang Çien: " Uygurlar kendi dil ve yazısına sahip olmakla kalmayıp, kendilerine özgü müzik, dans, tiyatro, ressamlık ve heykeltraşlık alanlarında da çok zengin ürünlere sahiptirler" diye kaydetmiştir.
Gerek M.S. 629'da Türkistan'a gelen Buda rahibi Suan Zang'ın hatıralarında gerekse M.S. 981'de Turfan'a gelen Çin elçisi Wang Yende'nin raporunda ve diğer bir çok Çin yıllıklarında banzer kayıtlar bulunmaktadır.
Doğu Türkistan'da "Kızıl Ming Öy" diye bilinen Budda tapınaklarındaki dans ve orkestra resimleri 8-9. yüzyıla ait 27 ülusluk tiyatro eseri "Maytrisimit"in Uygurcaya çevrilip sahnelerde oynanması Uygur Türklerinin zengin tiyatroculuk geleneğine sahip olduğunu göstermektedir.
Bu konuda Alman Türkolog A.V. Gabain şöyle demektedir; " ... O dönem (iç bölgeler ) deki çinlilere nazaran, eski Şincan (Doğu Türkistan'ın) sanatı, sessiz tiyatrosu, danslı tiyatrosu, orkestrası ve ilkel tiyatrosu büyük celbetme gücüne sahipti. Elde bulunan el yazmalarına göre, Türk Uygur alfabesinde yazılan sahne eserlerinin konusu Çince sahne eserlerinkinden üstünlük göstermektedir. "Eski Sincan (Doğu Türkistan)ın opera heyetleri, şarkıcılaarı, erkek kadın sazcıları iç bölgelerde konserler vermiş ve coşkulu karşılanmıştır.
御名残木挽闇爭