Рет қаралды 2,403
KURTULUŞ YOLU
30 Ağustos Salı günü sabah 08:00 gibi uyanıp hazırlanmaya başladım. Turun ilk kamp sabahı kendimi çok yorgun hissediyordum. Kullanabileceğim bir tuvalet de yoktu. Uyanır uyanmaz arka tarafındaki tarlada kaldığım restoranta gittim. Tüm kapılar kapalıydı. Mecburen tuvalet bulmak için ormanlık alana doğru gittim. Sonra kıyafetlerimi değiştirip çadırı, kampı toparlayıp tekrar bisiklete yükledim. İlk gün hazırlanmak çok yorucu oldu. zor da olsa toparlanıp yola çıktım.
2. güne büyük bir yorgunluk ve büyük bir hesap hatasıyla başladım. Ladik'ten Samsun'a doğru giderken Çakallı olarak bilinen meşhur yerde kahvaltı yapmayı düşündüm. Neredeyse hiçbir şey yemeden 40-50 km bisiklet sürmek sıcak havayla birleşince hem zihnen hem bedenen yıpratıcı oldu.
Ladik'ten Havza, Kavak yoluna doğru çıkmaya çalışırken birden Kurtuluş yolu tabelası dikkatimi çekti. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıktıktan sonra Havza'ya geçerken kullandığı Kurtuluş Yolu burasıydı. Ana yoldan çıkıp bu yolu takip etmeye karar verdim.
Atatürk Samsun'a çıktıktan sonra Anadolunun iç kısımlarına geçerken bu yolu kullanır. Daha yolun başında, tam geçtiğim bölgede, Atatürk'ün aracı arızalanır. Yaverleri Rum ve Ermeni çeteler sebebiyle Paşanın güvenliğini düşünmektedir. Şöför aracı tamir etmeye çalışır. Atatürk beklemekten sıkılıp araçtan inerek Havza'ya doğru yürümeye başlar. Her zaman olduğu gibi yerinde duramayan, tehlikeye atılmaktan korkmayan, hedefine odaklanmış bir liderdir. Yaverleri de peşinden gelir. İşte burada yürürken Dağ Başını duman almış marşını söylemeye başlar. Bu yolda tek başına yürüyerek ilk Havza'da faaliyetlerde bulunur ve Milli Mücadeleye milleti, bürokrasiyi inandırarak Havza'dan başlatır. Ben de tüm bunları düşünerek bir ara heyecanlandım ve marşı söylemeye başladım.
Çakallıya ulaştığımda neredeyse tamamen tükenmiştim. Neyse ki Çakallı 'ya sağ salim ulaşıp kahvaltı yapabildim. Burada kendimi çok yorgun hissediyordum. Samsun'a erkenden ulaşıp uyuma planları yapmaya başladım.
Çakallı sonrası Samsun'a doğru giderken hava tamamen bulutlarla kapandı. Hava durumuna dikkatlice bakmama rağmen yağış riski görmemiştim. Bu durum yorgunlukla birleşince bende büyük bir stress oluşturdu. Yine de iyi yol alıyordum. Akşam üzeri hava kararmadan vakitlice kamp yerime ulaşırım diye düşünmeye başladım. Tam o sırada yolun kenarında yatan 5-6 köpek aniden üzerime doğru saldırdı. Yol kenarında yattıklarından saldıracaklarını hiç düşünmemiştim. Birden ters bir hareket yapıp yolun içine düştüm. Arkadan araç geliyor mu diye baktım ve hemen kendimi ve bisikleti yolun kenarına çektim.
Kazanın verdiği korku ve panikle üzerimdeki yaraları kontrol etmeye başladım. Yoldan geçen bir çift araçlarını ilerde durdurup yanıma geldiler. Kusura bakmayın dediğimde sizin bir hatanız yok, köpeklerin size saldırışını gördük dediler. İyi misiniz, size yardım etmek için durduk dediler. Hatta siz iyi misiniz, bisiklette sorun var mı diye defalarca sorduklarını net bir biçimde hatırlıyorum. Hatalı olup olmamanın bir önemi yoktu. Ölümden dönmüştüm. Türkiye'de tur boyunca tüm yollarda buna benzer bir şey yaşayabilirim duygusuyla yol aldım. Tüm yollarda bisiklet için neredeyse hiç alan yok ve her an buna benzer bir köpek sürüsü size saldırabilir.
Bisiklette de bende de ufak tefek hasarlar olduğu belliydi. Moralim çok bozuldu ve o halde Samsun'a doğru yol almaya çalıştım. Samsun'a yaklaşırken aktarıcıdan farklı sesler duymaya başladım. Samsun'a girişte bir yokuş başında vites değiştirince aktarıcı tamamen koptu. Kaza sebebiyle eğilmişti. Ben fiziksel ve zihinsel olarak bunu fark edecek durumda değildim. Samsun girişinde bisiklet tamamen hareket edemez hale gelmişti.
O sırada artık tamamen çöktüm. Ne yapacağımı, arızanın kaç paraya çözülebileceğini, turu bitirmeyi, eve dönüşü, akşam ne yapacağımı, bisikleti nasıl taşıyacağımı düşünürken yanımda bir araç durdu. Hayırdır bir sorun mu var diye sordu birisi. Moralim o kadar bozuktu ki belli belirsiz bir evet dedim, sesim çıkmadı. Hallederiz gel benim atölye aşağıda, sen bisikleti getirebilir misin oraya kadar, getiremezsen arkaya atalım dedi. Yokuş aşağı olduğu için, getiririm ben dedim. Birlikte atölyeye geçtik. Harun'la böyle tanıştım.
Harun çok uğraştı fakat bisikleti yapamadı çünkü çok küçük ve özel bir parça lazımdı, kadro kulağı. Hatta Samsun'daki hiçbir bisikletçi yapamadı çünkü parça yoktu. Ama Harun işini gücünü bıraktı, saatlerce benimle ilgilendi. Gece beni güvenli bir yere bırakana kadar da yanımdan ayrılmadı...
#yavuzbolat #bisikletletürkiyeturu #erbaa #ladik #samsun #havza #kavak #kurtuluşyolu #Atatürk #19mayıs1919