Рет қаралды 37,926
Emine Eroğlu
*Düzeltme:
Değerli dostlarım,
Kimlik İnşası programında,
“Ben gizli bir hazine idim, bilinmek istedim” (Aclûnî, II, 132) hadis-i kudsisini zikredecekken, şaşkınlığımdan, onun yerine “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat, 56) ayetini zikretmişim. Düzeltir, hepinize selam ederim.
Emine Eroğlu
*﴾Ahzab Suresi 72﴿ "Muhakkak ki Biz, emaneti göklere, arza ve dağlara arz ettik (sunduk, teklif ettik). Onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Ve insan onu yüklendi. Muhakkak ki o (nefs), çok zalimdir, çok cahildir."
*Kimlik inşamız ayette geçen şekliyle emanet kavramına bağlıdır. Ayetin sonu “insan çok zalim ve cahildir” bu şekilde bitiyor. Peki insan zalim ve cahil olduğu için mi emaneti yüklenmiştir ? yoksa emaneti yüklendiği için mi zalim ve cahildir ?
*Emanete binlerce anlam verilmiştir. İslam felsefecileri akıl, tasavvuf erbabı aşk demiştir; namaz ve irade diyenlerde olmuştur.
*Üstad Bediüzzaman ise emanete “benlik” anlamını vermiştir. İnsanlara verilmiş emanet enedir. Ene Allah’ı bilme yöntemidir. İnsanın nazarı hep kendi benliğine çevrilmiştir.
Kendini bilme süreci nedir? İnsan emaneti nasıl yüklenmeye çalışır? Bu sorulara cevap verilmiştir .
*Emanet kavramının zıttı mülktür. Yeryüzünde mülk edinme, sahiplenme, 'benim' demek yada zıddıyla mülkün sahibini tanımak, benliğin sahibini tanımak ve onlara emanet muamelesi yapmaktır.
*Eğer mülkü sahibine verir emanet olarak üstümüze alırsak unutmayalım ki emanetin sorumluluğu vardır ve mülkün sahibinin koyduğu şartlara göre riayet ederiz .
*Fıkıh usulünün temel felsefesi de emanet üzerine kuruludur . Ne yaparsak emanete riayet ederiz ? , ne yaparsak emanete hiyanet ederiz? sorularının cevapları aranır.
*Ben ve benim ifadeleri çok tehlikeli bir yolculuktur. Eğer mülkü sahiplenir bu size özgürlük alanı tanıyor gibi olsa da unutmayalım ki mülkün sahibi biz değiliz. Unuttuğumuzda ise benlik yaralanmaları yaşamaya başlarız .
*Hepimiz kendi benliğini inşa etmeye çalışan ustalarız.
*Benliğin hem müsbet hemde menfi yanı vardır.
*İnsan farazi çizgiler çekerek kendine bir sınır çizer. O farazi çizgiler ile kendini çözmeye çalışır, anlar ve Allah’ı bilmeye çalışır. Farazi hatlar yerine farkında olmadan gerçek hatlar çizmeye başlamak ise temel sorundur. Mesela insan evladını emanet olarak görür, Allah çocuğu ile imtihan ettiğinde ise insanın sergilediği tavır ile gerçek mi farazi mi çizgi çektiğini ortaya koyar.
*Sadece kayıplar yada imtihanlar ile emanet kavramına bakamayız . Şükür etmek de emanet kavramını idrak ettiğimiz anlamına geliyor. Şükür emanet kavramı ile biçimleniyor. Şükür kavramını emanet kavramı ile değerlendirmemiz gerekiyor. Şükür’le Allah’tan geleni Allah’a döndürüyoruz .
*Benliğin 2 yönü vardır. Biri benliği kazanmak, Muhammed İkbal “Benlikten vazgeçmek için önce benlik kazanmak lazımdır “ demiştir. Ve bir tenkitte bulunmuştur;
”Alemi İslamın temel problemi, benlik kazanmadan benlikten vazgeçmektir.”
*Hepimizin istidatları var ve bunlarla benlik kazanmak gerekiyor.
*Olmayan bir benlikle Allah’ı tanıyamayız. Öncelikle kimlik inşası, yani bir benlik inşası gerekiyor. Önce Allah’ın isimleriyle, O isimlerin insandaki tecelli dalga boylarıyla, O isimlere olan istidatlarımız ile bir ruh heykeli inşa etmek gerekiyor. Bir benlik, kimlik inşası gerekiyor.
*Kazanılmamış bir benlik ile insan bir şey elde ettiğinde elde ettiğini terk edememek gibi bir komplikasyon ortaya çıkıyor.
*İki çeşit benlik komplikasyonu insanda ortaya çıkıyor. Birincisi, benlik kazanma; ikincisi kazanılmış benlikten vazgeçememe komplikasyonu. Kazanılmış benlikten vazgeçemezseniz bu durum kibir, gurur olarak ortaya çıkıyor. Benlik kazanamaz ise bu da insanda aşağılık kompleksi olarak ortaya çıkıyor.
*Bütün varlık alanlarında, bütün mesleki alanlarda benlik kazanmaya ihtiyaç var. Fakat oluşan bu benlikle gurur ve kibire sebebiyet vermeden doğrudan tevazuyla bunları Rabbe vermeye ve şükre dönüştürmeye ihtiyacımız var.
*Tevazu ile aşağılık kompleksi arasındaki fark benlik farkıdır. Tevazu sahibi insan benlik inşa etmiştir ve benliğinden vazgeçmiştir. Aşağılık kompleksindeki insan ise benlik inşa edememiştir.
Cömert ile müsrif arasındaki fark benliktir.
*İmtihan sıkıntı zamanlarında Allah emanetini geri aldığında kulunun haline bakar nasılsın? der. Kavram emanet kavramı ise “Şükür halindeydim Ya Rabbi“ diye cevap vermeliyiz. Ve o benliği yeniden inşa etmek gerekir. O verişleri benliğin en ince nakışlarına dönüştürmek gerekiyor. Hepimiz kendi benliğimizin heykeltıraşlarıyız.
*Doğu ile Batı toplumları arasındaki fark benlik inşası farkıdır. Vahidi kıyası olmalı. Ölçü olmalı sınırlar böylelikle bilinip koordinatlar verilmektedir. Yani ilim sanat irfan derinlik ile yönlendirme vardır. İnsanın benliği de bunlarla şekillenmektedir.
Hamase : benlik inşasının olmadığı yerde hayali benlikler inşa etmek demektir.