18:13 dakikalık bir video belki ama can alıcı konulardan biri ve kesinlikle cok daha fazlası var aslında nasıl izah edebilirim bilmiyorum ama bu içtihatları çıkarabilmek icin verilen mücadeleler,emekler ve fedakarlıklar ile dolu çalısmalar ve Allah’ın kitabına gerekli özveriyi saygıyı ilgiyi gösteren ilim erbabı her biri birbirinden pek kıymetli değerli insanlar her birinizin gayretlerine şahit olmak paha bicilemez bir duygu ve şükür kaynağı adeta.Allahu teala her birinizden milyonlarca kere razı olsun.Allahın kitabını Allahın metoduyla fıtratla buluşturmaya devam inşaAllah..🙌🏼🌹
@erolincedal79063 ай бұрын
Abdülaziz hocam ve Yahya hocam konuyu hem Kurandan hem de hayattan ilgili ayetler ışığında çok güzel anlatmissiniz, çok teşekkür ederiz, Allah razı olsun sizlerden.
@knanibrahimov3 ай бұрын
Allah razı olsun sizdən
@İsmail-x9x3 ай бұрын
Sevgili değerli üstadlar değerli hocamız çok teşekkür ederiz Allah razı Olsun emeğinize sağlık mutluluk huzur getirsin Allah’ın melekleri bizlerede amin 🎉❤🎉❤🎉❤
@musagercek63913 ай бұрын
Allah razı olsun. 💯☝️🤲
@sevalbilgic23633 ай бұрын
Emeğinize yüreğinize sağlık Allah sizlerden razı olsun
@kadimkultur34582 ай бұрын
tek kelime ile muhteşem
@ekinoks36693 ай бұрын
[salât] sözcüğünün yapı olarak, ص ل ى [saly] ve ص ل و [salv] köklerinden türemiş olması mümkün görünmektedir. Dilbilgisi kurallarına göre her iki kökten de türemiş olabilir. Zira hem ص ل ى [saly] hem de ص ل و [salv] sözcükleri, son harflerinin "harf-i illet" olması sebebiyle "nâkıs"tırlar ve bu köklerden bir sözcük türediğinde, köklerin sonundaki harf-i illetler düşerek başka harfe dönüşür. Bu durumda, türeyen yeni sözcüğün, bu köklerin hangisinden türediği konusunda ciddi bir araştırma yapılmadığı takdirde ortaya bazı karışıklıklar çıkabilmektedir. Nitekim ص ل و [salv] kökünden olan kalıpların birçoğunun çekimlerinde و [vav] harfi, "galb" [değişim] neticesi ى ]ya]ya dönüşmekte ve bu şekilde türeyen sözcükler, ilk bakışta ص ل ى [saly] kökünden türemiş gibi görünmektedir. Bu gibi durumlarda Kur'ân'ın mesajını doğru anlamak için yapılacak ilk iş, sözcüğün türemiş olabileceği köklerin anlamlarına bakmaktır. Bu sebeple biz de tahlilimize, الصّلوة [salât] sözcüğünün türemiş olabileceği ص ل ى [saly] veص ل و [salv] köklerinin anlamları ile başladık. صلى [saly, sıla]; "pişirmek, yakmak, ateşe atmak-ateşe girmek, yaslamak" anlamına gelir. Sözcük bu manada Hâkka sûresi'nde geçmektedir: Sonra cehenneme [صلّوه/sallûhû] yaslayın onu. (Hâkka/31) Bundan başka, sözcük Kur'ân'da birçok kez, bu kökten türemiş olan إصلوها [islavhâ], يصلى [yeslâ], وسيصلون [veseyeslavne], ساصليه [seüslîhi], لايصلاها [lâ yeslâhâ] gibi farklı kalıplar hâlinde yine aynı anlamda yer almıştır. Meselâ, صلى [s-l-y] kökünden türemiş olan المصلّين [musallîn] sözcüğü, "destek veren, yardım eden" anlamında değil, "hayvanının sırtına, uyluğuna yaslanan" anlamında kullanılmaktadır. [ Lisân, 5/387; Tâc, 19/606.] صلى[saly] sözcüğü, Türkçe'deki "sallamak" ve "yaslamak" sözcüklerinin de kaynağıdır. Ancak, konumuz olan salât sözcüğünün kökünün saly olduğu varsayılırsa, Kur'ân'da geçen tüm الصّلوة [salât] sözcüklerinin ve türevlerinin "ateşe atmak, yaslamak" anlamında olduğunu kabul etmek gerekecektir ki bu durumda, meselâ Kevser sûresi'ndeki صلّ [salli] emrinden, "onu ateşe at" veya Ahzâb/56'daki صلّواعليه [sallû aleyhi] ifadesinden, "onu [Muhammed'i] ateşe sallayın/atın" anlamını çıkarmak gerekecektir. Sonuç olarak, "yardım, destek, çaba, gayret" anlamlarına gelen الصّلوة [salât] sözcüğüyle, "ateşe atmak, ateşe yaslamak, pişirmek, yakmak" anlamındaki صلى [saly] sözcüğü arasında herhangi bir mana ilişkisi kurma imkânı yoktur. ص ل و[salv]: İsim olarak "uyluk, sırt" demek olan sözcük şöyle açıklanır: صلو [salv], "insanın ve dört ayaklı hayvanların sırtı, kalça ile diz arası" anlamına gelir. [ Lisân, 5/387; Tâc, 19/606.] Bu anlam doğrultusunda fiil olarak kullanıldığında sözcük; "uyluklamak, sırtlamak" anlamına gelir ki, uyluğun [bacağın, diz ile kalça arasındaki bölümünün] yatay duruma getirilerek bir yükün altına uzatılması şeklinde bir hareket olan "uyluklamak" da, bir yükü sırta almak demek olan "sırtlamak" da, yük altına girmeyi, yüke destek vermeyi ifade eder. Bize göre salât sözcüğünün kökü saly değil, salv'dir. Sözcüğün aslı ise صلوة [salvet] olup, kök sözcük nâkıs [son harfi illetli] olduğundan, genel dilbilgisi kuralları gereği صلوة [salvet] sözcüğü,الصّلوة [salât] şekline dönüşmüştür. Nitekim sözcüğün çoğulu olan صلوات [salavât] sözcüğünde, kök sözcüğün asıl harfi olan و [vav] açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu durum, başka birçok sözcük için de geçerlidir. Meselâ, ğazâ [savaştı] sözcüğünün mastarı غزوة [ğazve]dir ve ğazve'nin çoğulu غزوات [ğazevât] olarak gelir. Diğer fiil çekimlerinde de ğazâ'nın "vav"ı, ya ى [ya]ya dönüşür yahut da düşer. Zaten salât sözcüğünün, s-l-v kökünden türediği hususunda ittifak olduğu içindir ki, bir anlam karışıklığı olmasın diye mushaflarda salât sözcüğü, الصلاة şeklinde ا [elif] ile değil, الصّلوة şeklindeو [vav] ile yazılır. Diğer taraftan, صلو [s-l-v] kökünden türemiş olan صلّى [sallâ] (mastarı salât) sözcüğünün anlamı, Kıyâmet/31-32'de, hiçbir yanlış anlamaya meydan vermeyecek şekilde net olarak açıklanmıştır: فلا صدّق ولا صلّى ولاكن كذّب و تولّى [felâ saddaqa velâ sallâ velâkin kezzebe ve tevellâ (31Fakat o, ne onayladı, ne destekledi. 32Fakat o, yalanladı ve geri durdu. 33Sonra da gerine gerine yakınlarına gitti.]. Görüldüğü gibi yukarıdaki cümlede dört eylem zikredilmiş, bu eylemlerden ikisi diğer ikisinin karşıtı olarak gösterilmiştir. Şöyle ki: صدّق [saddaqa]nın karşıtı olarak كذّب [kezzebe], yani "tasdik etme"nin karşıtı olarak "tekzib etme, yalanlama" fiili kullanılırken, صلّى [sallâ] fiilinin karşıtı olarak da تولّى [tevellâ] fiili kullanılmıştır. Kalıbı itibariyle "süreklilik" anlamı taşıyan tevellâ sözcüğü; "sürekli geri durmak, sürekli yüz dönmek, lakayt kalmak, ilgisizlik, pasiflik ve yapılmakta olan girişimleri kösteklemek" demek olduğuna göre, تولّى [tevellâ]nın karşıtı olan صلّى [sallâ] da; "sürekli olarak destek olmak, seyirci kalmamak" anlamına gelmektedir. Anlamı Kur'ân'da bu kadar açık olarak belirtilmesine rağmen salât sözcüğü, ünlü bilgin Râgıb el-İsfehânî'nin Müfredât adlı eserinde, "Lügat ehlinin çoğu, salât: 'dua, tebrik ve temcit'tir demiştir" ifadesiyle âdeta geçiştirilmiştir. Sonuç olarak الصّلوة [salât] sözcüğünün anlamını; "destek olmak, yardım etmek, sorunları sırtlamak; sorunların çözümünü üzerine almak" şeklinde özetlemek mümkündür. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, buradaki sorunlar, sadece bireysel sorunları değil, aynı zamanda toplumsal sorunları da kapsamaktadır. Dolayısıyla الصّلوة [salât] sözcüğünün anlamını, "yakın çevrede bulunan muhtaçlara yardım" boyutuna indirgemek doğru olmayıp, "topluma destek olmak, toplumu aydınlatmak, toplumun sorunlarını sırtlamak, üstlenmek ve gidermek" boyutunu da içine alacak şekilde geniş düşünmek gerekir. Yapılacak yardımın, sağlanacak desteğin gerçekleştirilme şeklinin ise "zihnî" ve "mâlî" olmak üzere iki yönü bulunmaktadır: • Zihnî yönü ile salât; eğitim ve öğretimle bireyleri, dolayısıyla da toplumu aydınlatmak, rüşde erdirmek; en sağlam yola iletmek; • Mâlî yönü ile salât; iş imkânları ve güvence sistemleri ile ihtiyaç sahiplerine yardım etmek, onları zor günlerinde sırtlamak, böylece de toplumun sıkıntılarını gidermektir. Bu âyette geçen الصّلوة الوسطى [es-salâtu'l-vusta] ifadesi, Müslümanlar arasında çok tartışılmasına rağmen bugüne kadar net bir şekilde açıklığa kavuşturulamamıştır. Bu ifadenin "orta namaz" olarak anlaşılmasında bir mutabakat olmasına karşılık, "orta namaz" ile hangi namazın kasdedildiği hususunda 40 civarında rivâyet ve 19 farklı görüş ortaya çıkmıştır.الصّلوة الوسطى [es-salâtu'l-vusta], kimine göre "sabah namazı", kimine göre "öğle namazı", kimine göre de "ikindi namazı"dır. Sonuç olarak, es-salâtu'l-vusta hususunda, ne salâtı "namaz" olarak değerlendiren klâsik anlayışla, ne de sorgulayıcı zihniyetin mantıkî yaklaşımlarıyla, herkesin kabul edebileceği bir sonuca ve gerçeğe ulaşılamamıştır. Biz de, derin bir araştırma yapmadığımız bu konuda, mevcut görüşlerden en sağlamını doğru olarak kabul etmek durumunda kalmıştık. Ancak, Kur'ân ve dil yönünden yaptığımız çalışmalar, meseleyi daha iyi anlamamıza sebep oldu. Sonuçta ulaştıklarımızı burada paylaşmak istiyoruz. Hemen şunu belirtelim ki biz, Peygamberimizin ve ilk Müslümanların salâtu'l-vusta'nın ne olduğunu gayet iyi bildikleri kanaatindeyiz. Çünkü salâtu'l-vusta hakkında Peygamberimiz ve sahabe döneminde ne Peygamberimize bir soru yöneltilmiş, ne de bir tartışma meydana gelmiştir. Konunun tahliline başlarken, öncelikle âyetlerdeki ifadelerle ilgili olarak iki hususun göz önüne alınması gerekir: 1) Âyetteki الصّلوة الوسطى [es-salâtu'l-vusta], muarref [belirtili] bir sıfat tamlamasıdır. Bir başka ifade ile sıfat ve mevsuf, lam-ı tarifli olup nekre [belgisiz] değildir. Yani, muarref bir ifade olan salâtu'l-vusta, özel isim konumunda olup herkesin bildiği bir salâttır. 2) Âyetteki," Salâtları ve salâtu'l-vusta'yı koruyun" ifadesinde, iki mef'ul [tümleç; belirtili nesne] bulunduğundan, salâtu'l-vusta'nın bildiğimiz salâtlardan ayrı, başka bir salât olduğu anlaşılmaktadır. Bu yüzden, salâtu'l-vusta'yı, günlük salâtlardan biri olarak kabul etmek bir hatadır.
@ademtokatl39513 ай бұрын
bu nerden alıntı
@ekinoks36693 ай бұрын
@@ademtokatl3951 yaziyorum ama siliyorlar işlerine gelmiyor heralde Hakkı yılmaz dan alıntıdır
@zamanhizlageciyor3 ай бұрын
@@ekinoks3669 Yorum sayısı yazan yerde "Sıralama ölçütü"nü "Önce yeni" yapmazsanız her yorum görünmez. Ayrıca ilk 1 dakika yorum görünmeyebiliyor. Kimsenin sildiğini sanmıyorum. Bir de link verince bazen yorum otomatik siliniyor, nedendir bilmiyorum.
@durdaneozkan59633 ай бұрын
❤👍🤲🌺
@sultanbulenterkaya3 ай бұрын
💯👏💚🤲
@mehmetsoyseven10063 ай бұрын
Sevgili hocam öğlen, ikindi, yatsının 4 akşam ın 3 rekât olduğunun delili nedir?. Cuma günü öğlen namazını. Niye 2 rekât kılıyoruz? Diğer günler niye 4 rekât kılıyoruz. Allah rızası için cevap bekliyorum. Selam ve saygılarımla.
@tamermutlu..3 ай бұрын
Dostum cevap vermezler veremezler çünkü öyle bir ayet yok.Ama sanki Allah akşam vaktinde benim için 3 rekat namaz kılın demiş gibi akşam namazının farzıni üç rekat kılıyor lar.Var mi bununla ilgili bir ayet,yok.Ama bunlara göre farz ve bunu Allah emretmiş.Birde bilinen bir ibadet diye bir safsata çıkarmışlar.Oructa bizden öncekilere farz kılınmıştır ama Allah orucun neden ve nasıl tutulacağını ayetleriyle açıklamış ama namazı haşa unutmuş nasıl yapılacağını geleneğe bırakmış.Birde bunlara göre namaz dinin olmazsa olmazı yerine getirmezsen direk cehennemliksin.Allah ıslah etsin.
@umutyalcinkaya333 ай бұрын
@@tamermutlu.. namaz bir çok ayette belirtilmiş. salatı ikame denilen yerlerde ve güneşin hareketlerini belirten ayetlerde bunun namaz olduğunu anlıyoruz. rüku edin secde edin diyen ayetlerde mevcut. ve bir çok ayette müminlerden bahsederken onların namaz kıldığından bahseder. namaz olmazsa olmazıdır zaten. namaz kulun ALLAH'a şükrü, namaz kim rab kimin kul olduğunu belirleyen ibadettir. kimse namaz kılmayan cehenneme gider diye bişey demiyor ama namaz kılan ALLAH'ı her daim hatırlayan olduğu için hesap günüde ALLAH'ın onu hatırlayacağını düşünüyorum. size göre de yan gelip yatayım. ALLAH'ın namazamı ihtiyacı var gibi kuranın bütününe bakmadan bir yargı oluşmuş. ben sadece Abdülaziz hocayı değil bir çok kişiyi takip ediyorum. hatta derslerini izliyorum. bir çok ayette namazın ne kadar önemli olduğuna şahit oldum. bunlar Hud. suresi 114. - isra suresi 78 - ali imran suresi 43 - hac suresi 77 - 26 - rum suresi 17-18 ve daha bir çok ayette belirtilen bir şeye safsata demek kuran okumadığınızın delilidir.
@muratgercek45493 ай бұрын
@@tamermutlu.. Nisa 102. ayet namazın varlığını kabak gibi gösteriyorken, namazın olmadığını iddia edebilmek için Kur'anı ANLAYARAK/ANLAMAYA ÇALIŞARAK okumamak gerekiyor. Zaten siz, oradan buradan duyduğunuzla hüküm verdiğinizden ve duyduğunuzu araştırmadığınızdan ''Kur'anda namaz yok, salat da namaz değildir'' diyorsunuz. Doğru, Kur'andaki salat ifadelerinin tümü namaz değil ama bazıları namazdır. Şu Nisa 102'ye bir bakalım ama namaz yerine salat diyelim bakalım ne var orada? Ayette kabaca diyor ki, Salata kalktığında (bak namaz demedik ha!) onlardan bir bölük silahlarını alıp seninle beraber olsun diyor, secde yaptıktan sonra da bular gitsin ötekiler gelsin diyor. Şu söylenenden bahsedilen şeyin namaz olmadığını anlamamak imkansız. Namaz bu kardeşim namaz. Bazıları ''salat, Kur2an eğitimidir'' diyor iyi de, Nisa 102'de bahsedilen şey cephede olan şey. Savaş sırasında (cephede) ne Kur'an eğitimiymiş bu? Sen, önceden öğrendiğin Kur'anı (savaş hükümlerini) cephede uygulayacaksın cephede eğitim mi olur? Ama namaz olur çünkü bir sonraki ayette yani Nisa 103'te ''vakti belirlenmiş bir farz olduğunu'' söylüyor. E o vakit de savaşa denk gelince mutlaka kılacaksın. Ha savaş gibi tehlikeli bir ortam olduğundan bir rekata düşürmüş Allah ki, kolaylık olsun ama farz yerine gelsin. Bir rekat demişken, Peygamberin arkasında sırayla duran gruplar bir rekat kılıyor. İmamlık yapan Peygamber de iki rekat. Hani diyorlar ya ''Kur'anda rekat sayısı yok'' diye hah, işte bu ve bununla alakalı başka ayetleri yan yana koyarsanız görür ve hesaplarsınız rekat sayılarını ki, Abdülaziz hocanın bunla alakalı videoları çok var. Konuşurken, bilerek konuşmak gerekiyor bunun içinse araştırmak gerekiyor. Kur2anda here şey var dikkatli okursanız. Eğer Allah'ın dininde namaz diye bir şey yok idiyse, günümüzde bile namaz kılan yahudi ve hristiyanların (hepsi değil tabi ki) olmasını nasıl açıklayacağız değil mi? Ki Allah'ın bütün kitapları aynı dini anlattığına göre? Dikkatli okursanız Kur'anda namaz var bunu artık anlayın.
@tamermutlu..3 ай бұрын
@@umutyalcinkaya33 kardeş ya okuduğunu anlamamışsın yada art niyetlisin.Salati namaz diye çevirmekle Kuran'da namaz olmaz .Salat destek tir yardımlaşma dir dayanismadir.Alllahin ayetleriyle bağ kurup Allah'ın dinine destek olmaktır.Sen namaz kılarak kime neye destek oluyorsun önce onu açıkla Şimdi sorumu tekrar soruyorum bak iyi oku:Akşam namazının farzı 3 rekât değilmi bana Kuran'da bana bunun ayetini gostersene yada ikindi namazının 4 rekât farzını.Farz demek Allah'ın emri demek.Kuran'da Akşam vaktinin farzını 3 rekât kilacaksiniz dlye bir ayet varmı kardeş.sen onu göster bana.cevabini senden önce ben vereyim böyle bir ayet yok.Peki kardeşim Allah'ın böyle bir emri yokken var deyip insanlara din pazarlamanın hesabını verebilecek misin.Hesap günü görüşeceğiz inşallah
@tamermutlu..3 ай бұрын
@@umutyalcinkaya33 önce Kuran'da geçen rükû,secde kıyam, kıble kavramlarının ne anlama geldiğini iyi öğren.Bir tek örnek verecem sana.İnsikak süresi 21. Ayet;"Kendilerine Kur'an okunduğu zaman secde de etmiyorlar."Eğer secde etmek yere kapanmak ise bu ayete göre her Kur'an okunduğunda yere kapanmamiz gerekir.Sen sana Kur'an okunduğu zaman yere kapanıyor musun kardeş? Eğer secde etmek senin anladığın gibiyse Allah'ın ayetlerine karşı gelmiş olmuyormusun.Gerci neyin farkına varıyorsunuz da bunun farkına varacaksınız.Kurani bir bütün olarak anlayarak okuyun kardeşim.Yoksa Kur'an'ın deyimiyle kaybedenlerden olacaksınız.
@ademozdemir2083 ай бұрын
Namaz madem bu kadar önemli bir ibadet niye vakitlerini tek bir ayette belirtmemişte puzzle gibi sabah namazı şu ayette, öğle namazı şu ayette akşam bir başka ayette diye bulmaca gibi vermiş.Hiç mi akletmezsiniz!!!
@onurkaya53173 ай бұрын
Güneşin hareketine göre Allah makamınamı geliyor Allah hani şah damarımızdan yakındı hani nerde olursanız olun Allah sizinle beraberdi,Allah ile aranıza vakit koymak bana pek makul gelmiyor,
Hûd 114'te gündüzün iki tarafı denince "öğleden önce" (veya kuşluk) ve ikindi anlaşılır. Dolayısıyla normal coğrafyada günlük namaz vakit sayısı en az 6 diye anlıyorum. İsra 79'a göre Makamı Mahmûd'a ulaşmak isteyen için ise 7 vakit (vitri gece kılmak olsa gerek).
@tamermutlu..3 ай бұрын
Hocam Hz Adem den beri var olan salattir namaz değildir.Kuran Allah'ın ve meleklerin Muhammed aleyhisselama sallat ettiğini söyler.Allah ve melekler Muhammed aleyhisselama namaz mi kilmislar.Boyle saçma bir şeyi nasıl savunuyorsunuz aklım almıyor.İkinci olarak namazın nasıl kılınacağı konusu.Allah bize namazı emretseydi nasıl kılınacağıni da aciklardi.Allah Kuran'da aciklamadigi bir konuda bizi sorumlu tutmaz.Allah,benim için 5 vakit namaz kilacaksiniz diyecek ama nasıl kilmamiz gerektiğini söylemeyecek.Sukurler olsun ki Rabbim sizin gibi zalim değil.Ucuncu olarak namazın farzı dediğiniz eylemleri siz Kurandan mi öğrendiniz yoksa gelenekten mi.Tabiki gelenek ten öğrendiniz.Allah bu Kur'an'ı gelenek dinini ata dinini terk edin diye gondermedimi.Sen diyorsun ki Allah namazı farz kıldı ama nasıl kılınacağıni gelenekten öğreneceksiniz dedi öylemi.Allah kendisiyle celişmez.Salati namaz diye çevirirseniz gerçeğin üzerini örtmüş oluyorsunuz.Hem de insanlara gerçeği söylemiyorsunuz.Bunun hesabını ahlrette vereceksiniz.Umulur ki akledersiniz.i
@ugur7593 ай бұрын
Salat sizce ne demek?
@tamermutlu..2 ай бұрын
@@ugur759 Salât cehaletle ve yoksullukla mücadele etmektir.Cehaletle nasıl mücadele edersin;Ayetlerle bağ kurup Kur'an'ı önce kendimiz öğreneceğiz sonra öğreteceğiz, Kur'an merkezli bir hayat yaşayacağız.Yoksullukla nasıl mücadele edeceğiz toplumda dayanışmayı sağlayarak çevremizde ki yetim yoksul ve yolda kalmışlara yardım ederek sadaka ve infak ederek zekat vererek hem toplumsal sorumluluğumuzu yerine getirip hemde arınmış Muddesir suresini oku kardeşim özellikle 40.ayetten sonrasını.Allahin dinini ancak Allah'ın sözleriyle Kuran'dan ogrenebilirsin
@zamanhizlageciyor3 ай бұрын
"Siyah iplik" ve "beyaz iplik" benzetmeleri "alan" için değil, "çizgi" için kullanılmış olsa gerek. Bu da hem ay, kar ve şehir ışıklarında hem de kutuplara yakın bölgelerde oruç hakkında bize gerekli bilgiyi verir. Yani ufkun güneş hizasındaki kısmı beyaz iplik, karşı tarafındaki kısmı da siyah iplik olsa gerektir, ama ay, kar veya şehir ışığı varsa, tam karşısı yerine bunların simetrik aydınlattığı güneş hizasının diğer tarafındaki ufuk çizgisi anlaşılır. Bu ikisi BİZCE ayırt edilmeye başlanınca imsak vaktidir. Eğer bu ayrım gece boyu hep varsa kutuplara yakın bir yerde VE gecenin kısa olduğu bir zamandasınız demektir. Bu durumda oruca başlama vakti oluşmadığı için orucu başka bir zamanda kaza etmek gerekir. Öyle 22 saat oruç tutup da 2-3 litre su içmeyi ve yemeyi 2 saate sıkıştırıp kendine eziyet etmeye ve böbreklerini iflas ettirmeye yer yoktur. Aynı mantıkla güneş batmıyorsa da orucun şartları oluşmadığından normal yer ve/veya zamanlarda kaza etmek gerekir. Zaten oruç "sayılı günlerde"dir. Güneşin 24 saat doğmadığı veya batmadığı zamanlarda günlerin sayısı karışır (veya hesap tarzı değişir), onlara "sayılı gün" denemez. Ama Bakara 185'e göre sayıyı tamamlamak gerektiği için normal yer ve/veya zamanlarda kaza etmek gerekir. Ben böyle anlıyorum. Doğrusunu Allah (cc) bilir.
@umutyalcinkaya333 ай бұрын
hocam kıramen katibin demek değerli hafızalar, yazıcılar demek, orda melek demiyor. orda bahsedilen beynimizin hafıza bölümünden bahsediyor. size şah damarınızdan daha yakınım diyen yüce ALLAH'ın meleğe ihtiyacı yok. alak suresi 15-16 ayetlerde günahkar perçeminden sürükleyeceğiz diyor. günahı düşünerek yapacağımız için beynimizin düşünme merkezinden bahsediyor. yani kısacısı ayette melek demiyor :)
@hasanemreyavuz98573 ай бұрын
Hocam Allah herseyi yazdığını araf 156 da da rahmetin herseyi kuşatmış bana yönelen yazacağını belirtir keza Sağımızda ve solumuzda görevli melekler vardır, onlar bizim her şeyimizi kayda geçirirler (Kaf 50/17-18) Melekleri Allah, elçi olarak görevlendirmiş (Fatır 35/1) ve “Elçilere selam olsun” (Saffat 37/181) buyurmuştur. Bu sebeple biz de namazı bitirince sağa ve sola döner, amellerimizi yazan meleklere “es-selamu aleyküm ve rahmetullah” deriz.
@umutyalcinkaya333 ай бұрын
@@hasanemreyavuz9857 direk Melek mi diyor. Yoksa parantez içine alınan melek kelimelerini siz ayet mi zannediyorsunuz
@umutyalcinkaya333 ай бұрын
@@hasanemreyavuz9857 o başını sağa sola çevirdiği de boş yere selam veriyorsun haberin yok. Çünkü orda melek yok. O melek diye çevrilen ayetlerde parantez içine alınan kelimeler ayet değil. Çeviren kişinin düşüncesidir. Bununda bil istedim
@tamermutlu..3 ай бұрын
@@hasanemreyavuz9857 Allah ayetinde elçilere selâm olsun demiş güzel de namazı bitirdikten sonra sizde meleklere selam verin dememiski.Ya salliyorsunuz eyvallah da bari destekli sallayın
@mehmetocel6133 ай бұрын
Size inanmıyorum.
@ahmetaladaggarban3 ай бұрын
Allah namazları sesli kılın diyor.Hal böyleyken öğle ve ikindi sessiz kılınır.Sesli kılınan namazlar da 2 rek'attir.Önce bunu açıklayın.
@FitratTv3 ай бұрын
Konuyla alakalı şu fetvamızdan yararlanabilirsiniz: www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/ogle-ve-ikindi-namazlarinda-imam-kiraati-nicin-sessiz-yapiyor.html
@zamanhizlageciyor3 ай бұрын
Yatsının vaktini nasıl günbatımı aydınlığı kaybolana kadar diyorsunuz, hiç bir delil göstermeden keyfi bir şekilde? O akşam namazı, neden yatsı olsun? Tüm vakitler aynı ayette belirtilmek zorunda değil ki. O kadar çok mantık ve düşünme hatası var ki söylediklerinizde buraya yazacak zamanım yok.