Рет қаралды 20,864
Ölmeden Kabre Girdi! | Halis Bayancuk Hoca
Kardeşlerim, seleften bir tanesi son olaraktan kabirlerin başına gider oturur ve ağlardı.
Onu gören bir başkası dedi ki; "Herhalde dedi bu adam kendi ehlini kendi akrabalarının kabrine geliyor. Onlara olan özleminden dolayı oturup ağlıyor." Sonra baktı ki gitti bir başka kabrin başına daha oturdu, kabrin başına oturup yine aynı şekilde oturdu ve ağladı. Sonra ben bunu geldim o dönemin büyük imamlarından Muhammed ibn Münkedir'e anlattım. Dedim ki: Falanca adam gidiyor kabirlerin başında oturuyor böyle böyle şeyler yapıyor ben şaşırdım, Onun akrabası zannettim başta. O da dedi ki: Hayır o kalbi katılaşmaya başladığı zaman kabirlerin başına gider, kabirlerin başında oturup kalbini harekete geçiren bir insandır. Yani kalbinde oluşmuş olan o katılığı gidermek için kabristana gider kabirin, kabirin içindeki halleri, insanların orada neyle karşılaşacaklarını düşünür. Şeytanın aldatmasından nefsin gafletinden tuli emelden bu şekilde kendisini kurtarır.
Yani kardeşlerim onun için Peygamberimiz bize diyor ki:
كنت نهيتكم عن زيارة القبور الا فزوروها ، فإنها تذكرکُم الآخرة
"Ben kabir ziyaretlerini yasaklamıştım, kabirlere gitmeyin demiştim. Fakat artık ben size izin veriyorum, kabirleri ziyaret edebilirsiniz. Çünkü kabirler size ahiret hayatını hatırlatır."
Bizden önceki selef geçen dersimizde de söylemiştim kardeşlerim kimisi evine kabir kazıp, kabrin içersine girip kabrin içerisindeki o karanlığı ve darlığı nefsine hatırlatarak nefsini terbiye ederdi Rabi gibi. Kimisi Peygamberin (sav) yaptığı gibi yapar her gecenin sonunda kabirlere gider hem ölümü ve kabir hayatını hatırlar, hem de aynı zamanda orada bulunanlara dua ederdi.
Kimisi Osman (ra) gibi kabristanlara gider oturur orada ağlar ve bu ahiretin ilk menzilesiydi der. İlk menzilesi burasıdır derdi. Buradan kurtulduk mu sonrası da rahat fakat burada battık mı sonrası da kötüdür derdi.
Kardeşlerim bugün biz müslümanlar olarak şöyle halimize genel olaraktan bakarsak, şunu itiraf etmek zorundayız ki; birçoğumuzun Allah'ın rahmet ettikleri müstesna ya kalplerimiz hastalıklıdır veyahut da kalplerimiz katılaşmıştır. Allah'ın kelamını işitiyoruz kalplerimizde bir etki yok.
Peygamberin hikmetten vaazlarını işitiyoruz kalplerimizde bir etkisi yok. Düne kadar bizimle beraber olan arkadaşlarımız, yolu beraber yürüdüğümüz insanlar birer birer can veriyorlar. Dünya hayatı ile bağlantıları kopuyor kalbimizde bir hareketlilik yok. Demek ki bu kalpler katılaşmıştır kardeşlerim. Kalpler katılaşmıştır ki dağların üzerine indirilecek olsa, dağları param parça edecek olan Kur'an-ı Kerim'in ayetleri sayfa sayfa cüz cüz üzerimize okunmasına rağmen, bir şarkı dinler gibi bir neşid dinler gibi bir hikaye dinler gibi dinliyoruz zerre kadar bizi etkilemiyor. Bu Kur'an'ın etkisini yitirdiğinden dolayı değildir kardeşlerim. Bu Kur'an indirildiği gün de Allah'ın kelamıydı, bugün de Allah'ın kelamıdır. Kıyamete kadar da Allah'ın kelamı olmaya devam edecektir. Etkilenmeyen biziz. Kalplerimiz Kur'an'a kapanmıştır. Kalplerimiz masiyetlerin, dünya hayatının meşgalelerinin kiriyle kirlenmiştir. Kur'an-ı Kerim'in oraya etki etmesin önünde bir takım engeller vardır.
İşte ölüm kardeşlerim ahiret, kabir hayatı bunlar kalplerin üzerindeki bu bulutları kalplerin üzerindeki bu kiri ve bu pası gidercek olan şeylerdendir. Onun için selef alimleri bize diyorlar ki hadis olarak da naklediliyor. Fakat senedi problemlidir.
"Kişiye vaaz olarak ölüm yeter."
Eğer kişi aklını başına alsa ölüm üzerinde biraz tefekkür etse, kişiye vaaz olarak ölüm yeter.
Seleften bir tanesi kabristanda kendisine bir kabir kazıyor. O kabrin içerisine giriyor. Orada sabaha kadar bekliyor. Çok dar bir kabir yani böyle insan cesedi ancak sığacak şekilde bir kabir. Bir başkası geliyor ona soruyor diyor ki sen niye böyle yapıyorsun. Yani bari doğru düzgün bir yer kazsaydın kendine, içine yatacaksan da geniş bir yer olsaydı.
Ey falan diyor: Peygamber demiyor mu? Allah (swt) kabre giren facir insanın kabrini öyle bir birbirine geçirir ki, onun kemikleri öyle bir birbirine içine geçer ki insanlar ve cinlerden başka herkes bu sesi duyar. Orada öyle bir karanlık vardır ki insanoğlu o gün ürktüğü kadar başka hiçbir şeyden ürkmemiştir diye hal böyle iken ben kendime bunu hatırlatmak içim dar ve karanlık kabir kazmışım bu çok mu fazladır diyor.
Onun için kardeşlerim en azından bize bunları hatırlatacak, en azından bunları görüp içinde yaşadığımız hayatın sürekli olmadığının bilincine varacağımız hayatımıza bazı şeyler sokmamız lazım.
Videonun Tamamını İzlemek İçin
Kabir Hayatı ve Azabından Sakınma Yolları | Halis Bayancuk Hoca
• Kabir Hayatı ve Azabın...
☎️ İletişim için WP: +90 535 766 45 45
#Ölüm #Kabir #Ahiret #Kıyamet #Ramazan #RamazanSohbetleri #HalisBayancuk #EbuHanzala #Tevhid #TevhidDergisi