Mümin olmak islamdan kopan kavramlar 04.05.2005

  Рет қаралды 70

Beyaz Yolcu

Beyaz Yolcu

Күн бұрын

Konumuz: İslâm'dan kopan kavramlardan mü'min olmak.
Bizim âlimlerimiz her kelimeyi lûgat mânâsından hareketle mânâlandırmışlardır. İşte problem buradan kaynaklanıyor. Mü'min kelimesi îmân kelimesinden gelir. Îmân; inanmak, inanç demektir. Mü'min de inanan ya da inancın sahibi demektir ki her ikisi de aynı mânâya gelir. Allahû Tealâ buyuruyor ki:
40/MU'MİN 40: Men amile seyyieten fe lâ yuczâ illâ mislehâ, ve men amile sâlihan min zekerin ev unsâ ve huve mu'minun fe ulâike yedhulûnel cennete yurzekûne fîhâ bi gayri hisâb(hisâbin).
Kim seyyiat (şer, derecat düşürücü ameller) işlerse mislinden daha fazla cezalandırılmaz. Kadınlardan veya erkeklerden kim amilüssalihat (nefsi ıslâh edici ameller, nefs tezkiyesi) yaparsa işte onlar, (îmânı artan) mü’minlerdir. Onlar, cennete konulacak ve hesapsız rızıklandırılacaktır.
Acaba bu âyet-i kerimede: "Kim Allah'a inanırsa, o mutlaka mü'mindir, Allah'ın cennetine girer." diye mi buyurulmaktadır? Acaba öyle mi? Allah'a inanan, Allah'ın cennetine girer mi? Onlar öyle söylüyorlar ama Allahû Tealâ öyle söylemiyor. Kur'ân-ı Kerim'de iki nevi mü'min vardır:
Takva sahibi olan mü'minler
Takva sahibi olmayan mü'minler
Mü'min kelimesi birkaç şekilde kullanılmıştır. Bu kelimelerden bir tanesi âmenû olmaktır. "Ellezine âmenû; Onlar ki âmenûdurlar; yani inanırlar. Allah'a îmân ederler, inanırlar." anlamındadır. Bir diğer kelime "yu'min"dir. "Yumin billâhi; Allah'a îmân etmek, Allah'a inanmak." demektir.
Allahû Tealâ inananların bir muhtevasını şöyle açıklamaktadır:
10/YÛNUS 62: E lâ inne evlîyâallâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Muhakkak ki Allah’ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun olmazlar, öyle değil mi?
10/YÛNUS 63: Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn(yettekûne).
Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyenlerdir) ve takva sahibi olmuşlardır.
10/YÛNUS 64: Lehumul buşrâ fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhırati, lâ tebdîle li kelimâtillâh(kelimâtillâhi), zâlike huvel fevzul azîm(azîmu).
Onlara, dünya hayatında ve ahirette müjdeler (mutluluklar) vardır. Allah’ın sözü değişmez. İşte O, fevz-ül azîmdir.
"O Allah'ın evliyası var ya, onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar. Onlar âmenû olmuşlardır ve takva sahibi olmuşlardır. Onlara dünyada da ahirette de müjdeler vardır."
Allah'ın evliyası kimdir? Evliyalık müessesesi Allah'a ulaşmayı dilemekle başlar. Allah'a ulaşmayı dileyen mü'minler gerçek mü'minlerdir. Öyleyse bir Allah'a inanan mü'minler vardır fakat Allah'a ulaşmayı dilememişlerdir. Onlar Mu'min Suresinin 40. âyet-i kerimesindeki cennete gireceklerin arasında yoktur.
Allah'a inananlardan her kim Allah'a ulaşmayı dilerse, o hakikî mü'min olur. Allahû Tealâ hakikî mü'minlerden bahsetmektedir. Sadece inananlardan Allah'a ulaşmayı dileyenler, hakikî mü'minlerdir. Yunus Suresinin 62, 63, 64. âyet-i kerimelerinde "âmenû" kelimesi geçmektedir. "ellezine âmenû ve kanu yettekun; Onlar âmenûdurlar ve takva sahibi olmuşlardır." Onlar, Allah'a inanırlar ama inançları, onları Allah'a ulaşmayı dilemeye vasıl etmiş ve Allah'a ulaşmayı dileyen mü'minlerden olmuşlardır.
Allah'a sonsuz hamd ve şükrederiz ki her konuda Allahû Tealâ doğrularla eğrileri birbirinden ayırmıştır. Kur'ân-ı Kerim'de "âmenû" kelimesinin kullanılmasında iki ayrı cephe görüyoruz. Yunus Suresinin 62, 63, 64. âyet-i kerimelerinde Allahû Tealâ buyuruyor ki: "ellezine âmenû ve kanu yettekun; Onlar âmenûdurlar ve takva sahibi olmuşlardır; âmenû olanlardan öyleleri ki bunlar takva sahibi oldular."
Takva ne zaman başlar? Allah'a yöneldiğimiz zaman başlar. Allahû Tealâ buyuruyor ki:
30/RÛM 31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
Allahû Tealâ "Allah'a yönel." diyor. Yani "Ölmeden evvel ruhunu Allah'a ulaştırmayı dile." Bu, Allah'a yönelmektir. "Ve O'na, Allah'a karşı takva sahibi ol." O kişi eğer Allah'a ulaşmayı dilemezse, Allah'a yönelmezse, takva sahibi olamaz. Sadece Allah'a yöneldiği takdirde takva sahibi olur. Demek ki inananlardan her kim Allah'a yönelirse o zaman takva sahibi olur. Münîb olursa, Allah'a ulaşmayı dilerse takva sahibi olur.
Takva sahibi olmayan fakat Allah'a inanan birisi Allah'ın cennetine giremez. Onun takva sahibi olabilmesi ise mutlaka Allah'a ulaşmayı dilemesine bağlıdır. Rum Suresinin devamına bakalım, tekrar aynı noktaya geri döneceğiz: "Allah'a ulaşmaya yönel, Allah'a yönel ve böylece Allah'a karşı takva sahibi ol ve namaz kıl ve müşriklerden olma."
"Şirkle Allah'a ulaşmayı dilemenin ne alâkası var?" mı diyorsunuz? Şirk ve Allah'a ulaşmayı dileme, birinci derecede illiyet rabıtası olan iki kelimedir. Kim Allah'a ulaşmayı dilemezse o kişi şirktedir. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse o kişi şirkte değildir. Kim Allah'a münîb olursa şirkte değildir. Kişi münîb olmazsa hem takva sahibi değildir hem de şirktedir. Münîb olmayan kişi takva sahibi

Пікірлер
Ölü İnternet Teorisi: İnterneti Kullanan Kaldı mı?
20:54
Evrim Ağacı
Рет қаралды 55 М.
PEDRO PEDRO INSIDEOUT
00:10
MOOMOO STUDIO [무무 스튜디오]
Рет қаралды 25 МЛН
I Took a LUNCHBAR OFF A Poster 🤯 #shorts
00:17
Wian
Рет қаралды 15 МЛН
Öldüğünüz zaman aklınız başınıza gelir iskender Ali mihr
4:56
muhammed buyukhan
Рет қаралды 17 М.
سخنرانی دکترحسین الهی قمشه ای تفسیر مثنوی ۱
1:06:54
ارزیابی و اصلاح نام
Рет қаралды 34 М.
Men Vs Women Survive The Wilderness For $500,000
31:48
MrBeast
Рет қаралды 35 МЛН
Dil Belası - İmam Gazali - Sesli kitap - 1. Bölüm
1:03:12
Şeytanın Çalgıları Prof.Dr.Mahmud Es'ad Coşan
54:33
Mahmud Es'ad Coşan sohbetleri
Рет қаралды 18 М.
PEDRO PEDRO INSIDEOUT
00:10
MOOMOO STUDIO [무무 스튜디오]
Рет қаралды 25 МЛН