Рет қаралды 5,441
Tecrübeli yönetmen Mesut Uçakan, 10 Şubat Pazar günü, Saat 23.25’de, TRT Haber’de yayınlanan ‘Benim Annem Benim Babam’ programına konuk oldu.
Uçakan babasını anlatırken sözlerine “baba dediğimde bir ömür gözümün önüne geliyor.” diyerek başladı. Taşralı, kalabalık bir ailenin çocuğuydu ve ilk şahit olduğu, annesinin ve babasının çektiği geçim sıkıntılarıydı. Babası okula gidememiş, kendi çabaları ile okuma yazma öğrenmiş biriydi.
Vaaz dinlemeyi çok seviyor ve oğlunun da bir vaiz olmasını istiyordu. Ortaokula gitmesine izin vermedi. Bir yıl kaybetmesini göze alarak yeni açılan İmam-Hatip lisesine gönderdi oğlunu.
“Harçlığın var mı diye sorduğunda, onurlu delikanlı, her defasında “var baba.” diyordu. Oysa yoktu. Babası üst üste aldığı var cevaplarından şüphelenip “göster bakalım.” deyince gerçek ortaya çıktı.
Okumaya olan iştahı ile kitapların içine dalan genç Mesut Uçakan vaizlik yerine sinemacı olmayı seçmişti. Babası bu tercihine de ses çıkarmadı.
İnsanın her çağında babaya ihtiyacı olduğunu anlatan Uçakan şunları söyledi:
“Ne kadar yaşlanırsa yaşlansın, sürekli kaybolmayan bir çocukluğu var. O çocukluk, o babayı arıyor. Ben baba olduktan sonra bunun önemini biraz daha anladım.”
Annesi sıkıntılar çeken, çocuklarını sevgiyle büyüten, onları doyurmak için çırpınan bir kadındı. Liseyi bitiren Uçakan, üniversite için ailesinden ayrıldı.
“Üniversite gittiğimde annem de çok üzüldü. Epey hasretlik çekti. Bilhassa bu çocuk ne yapacak orada parasız? diye çok endişe duyduğunu biliyorum.”
Annesi hastalanmıştı. Onca acısına rağmen hayata küsmeden son yıllarını geçirdi. Babasından sonra annesini de kaybeden Mesut Uçakan, ikisinin de ardından şunları söyledi:
“Anneyi ve babayı kaybetmenin, insanın hayatında boşluklar oluşturduğunu görüyorsunuz. Yerini hiç bir şey doldurmuyor. En büyük tesellimiz şu oluyor. Ben annemi babamı son yıllarında üzmedim. Bir hadis-i Şerif hatırlıyorum. “Anne babası yanında yaşlanıp da cenneti kazanamayanlara şaşarım.” diyor peygamberimiz. (...) Allah biliyor, her ikisi de bizden razı gittiler.”
Anne, baba...
Hayatımızdaki en temel rol modelleri, en belirleyici kişilerdir.
Onları gözlemler, onlara benzeriz en çok.
Bir yanımız birinden, bir huyumuz diğerindendir.
Onlara özenir Onları severiz en çok.
Bizi, hesapsızca o kadar çok severler ki; onları taklit ederek sevmeye başlarız.
En basitten en zora; her şeyi onlardan öğreniriz.
Elimizden tutarlar ve hayat denilen sahneye çıkarırlar bizi.
Çatışmalarımız, kavgalarımız da onlarladır.
İster kız, ister erkek olalım, annemiz babamızla olan hesaplaşmamız hiç sonuçlanmaz.
Şairlerin, öykücülerin, romancıların bitmek bilmeyen konusudur.
Sinemacılara, psikiyatrlara da zengin malzeme kaynağıdır.
Kısacası; Anne babamızla yaşadıklarımız, hayatımızın en temel hikayesidir aslında.
Bu anlamda hepimizin anlatacağı çok şeyi vardır.
Biz bu programımızda o hikayeleri derlemek, derleyip sunmak istiyoruz.
Birimizin anlattıklarının diğerine ayna olacağını düşünüyoruz.
Sevinçlerimizin, acılarımızın, iniş çıkışlarımızın ortak oluşuna bakıp şaşıracağız.
Anne babamızla yaşadığımız kırılma anlarını çocuklarımızla da tekrarladığımızı fark edip hayret edeceğiz.
Ve hikayelerimizi paylaşma sürecinde, biz de anne baba olmayı öğreneceğiz.
BENİM ANNEM BENİM BABAM bizim, hepimizin ortak ve büyük hikayesinden sahneler aktaracak izleyenlere.
İnanıyoruz ki;
O hikayeler birleştikçe, kültürümüzün ve medeniyetimizin büyük resmi ortaya çıkacaktır.
www.benimannembenimbabam.com
/ trtannembabam
/ trtannembabam
/ trtannembabam
#benimannembenimbabam #TRTHaber #MesutUcakan