Mezhepçilik Fitnesi ve Firavun Ahlakı - Prof. Dr. Mehmet Okuyan

  Рет қаралды 214,268

Fatih Öztürk

Fatih Öztürk

8 жыл бұрын

Mezhepçilik Fitnesi ve Firavun Ahlakı - Prof. Dr. Mehmet Okuyan #mezhep #fitne #firavun

Пікірлер: 618
@denizsimsek8282
@denizsimsek8282 6 жыл бұрын
mehmet okuyan hocam allah sizden razı olsun kuranı bu kadar guzel açıklayan ve anlatan birisi görmedim ve bu kadar dürüst ve korkmadan anlatan sayılı güzel insanlardansın allah senden razı olsun
@fatihyldrm5966
@fatihyldrm5966 5 жыл бұрын
Allah razı olsun hocam, bugüne kadar, Kuran'ı Kerim i sizin kadar güzel yorumlayan kişiye rastlamadım
@hafsasahin4025
@hafsasahin4025 5 жыл бұрын
Yorumlayamayan demek istedin saniyorum.
@hafsasahin4025
@hafsasahin4025 5 жыл бұрын
@Cavide Kılınç Al birini ,vur ötekine.Hocalariniz belli oldukça sizin de ne olduğunuz belli oluyor.
@bahadirkosker1798
@bahadirkosker1798 Жыл бұрын
@@hafsasahin4025 sen yorumlada seni dinliyelim o zaman
@bahadirkosker1798
@bahadirkosker1798 Жыл бұрын
@@hafsasahin4025 hangi tarikata bağlısin onu söyle genelde tarikatcilar sevmez bu hocayi
@hamitk5010
@hamitk5010 2 ай бұрын
Bu adam fitnecinin teki ​@@hafsasahin4025
@uguraltinok87
@uguraltinok87 7 жыл бұрын
hocanın söylediklerine imzamı atıyorum
@fidankara7218
@fidankara7218 6 жыл бұрын
ugur altın Yazan: Abdullah Bekir Bismillâhirrâhmânirrahîm SORU 1: Bazıları“Bu ümmeti niçin parçalayıp mezheplere bölüyorsunuz mezhepsiz de Müslümanlık olur ?” diyorlar. Mezhep İmamları Gerçekten Bunların İddia Ettikleri Gibi Mezhepçilik Yaparak Müslümanları Böldüler mi? CEVAP: Bir kimse ister bir mezhebe tabi olsun veya hiç birine tabi olmasın, ister bir mezhebe inansın veya hiç birine inanmasın o kimse namaza başlarken ellerini kulaklarına götürerek veya ellerini kaldırmadan “ALLAHU EKBER” diye namaza başlıyorsa o kimsenin de bir mezhebi var demektir. Mezhepçilik ile bir mezhebe mensup olmayı birbirine karıştırmamak lazım. Yanlış ve sapkın bir mezhep de olsa bir kimsenin bir mezhebe tabi olarak amel etmesi mezhepçilikdeğildir. Kaldı ki dört sahih mezhepten birisine inanıp ona göre amel etmek hiçbir ahvalde mezhepçilik değildir. Mezhepçilik demek; bir kimsenin kendi mezhebinde olmayanları baskı ile, silah zoru ile kendi mezhebini kabule zorlamasıdır. Bu sebeple mezhepçilik kadar bir kimsenin Müslümanları tek mezhebe veya mezhepsizliği kabule zorlayıp baskı yapması da bir fitnedir. Kimler Mezhepçilik Yapmaktadır ? Mezhepçiliği geçmişte, Hariciye, Mutezile, Cebriye ve Batıniye gibi sapkın mezhepler yapıyordu.. Şah İsmail ile birlikte ise İran, Şia mezhepçiliğini başlatmıştır. İran mezhepçiliği, Azerbaycan’da yaşayan milyonlarca sünni Türkmeni zorla şia mezhebine sokmuş, kabul etmeyenleri ise katletmiştir. Çünkü Azerbaycan, Uzun Hasan zamanında sünni bir Türkmen devleti idi. İslam alemi bütün bunlara rağmen 1800’lü yıllara kadar İran hariç, birlik ve beraberlik içinde idi. Bazen Avrupalıların gazına gelen beşinci mezhep İran, arada yanlış hareket etse de onun icabına bakılıyordu. İmam-ı Azam, İmam-ı Şafi, İmam-ı Maliki, İmam-ı Hanbeli hazretleri ve onların değerli halifeleri hakkında (Allah onların kabirlerini cennet bahçeleri kılsın), “mezhepleri çıkararak bu ümmeti bölüp parçaladı” diyebilenler, ya art niyetli, ya da kara cahildir. İslam tarihinde gerçek anlamda hiç bir mezhep çatışması olmamıştır. Padişahlar arasında yapılan savaşları mezhep çatışması olarak göstermeye çalışanlar ise art niyetli gayrimüslimlerin piyonlarıdır.. Müslümanların % 95’i bir mezhebe mensup olmasına karşın 1400 yıl boyunca asla bir ehli sünnet mezhebi mensubu diğerine mezhebinden dolayı baskı yapmamış, onunla savaşmamıştır. Ehli sünnet mensupları tarih boyunca ehli sünnet olmayanlara asla zulüm etmemiş aynı mahallede yan yana barış ve huzur içinde yaşamışlardır. Öyle olsaydı İslam aleminin doğusuna hakim olan Sünni Müslüman Selçuklular ve daha sonra gelen Sünni Müslüman Timur oğulları, orta ve batısına hakim olan Sünni Müslüman Osman oğulları diğer mezhepleri ve diğer din mensuplarını yok edebilirlerdi. Günümüzde, İran’ın Şia mezhepçiliği, Suudların Vehhabi mezhepçiliği, içimizdeki Mealci selefiyeci sapkınlar, dinde reformcular, ehli sünnete mensup samimi Müslümanlara küfür ve şirk isnat ederek mezhepçilik yapıp fitne ve fesat çıkarmaktadırlar. DEAŞ(IŞİD), HİZBULLAH ve EL-KAİDE gibi sapıklar bu tür guruplardan türemişlerdir. Bir gün Ebu Cehil, Peygamberimize(aleyhissalatü vesselam); - “Sen ne kadar çirkinsin ey Muhammed” der. Peygamberimiz de ona; - “Doğru söyledin” buyurmuşlar. Bir süre sonra Ebu Bekir(r.a.) çıkagelmiş. - “Anam babam sana feda olsun ey Allahın Rasulü. Sen ne kadar güzelsin” demiş. Rasulullah(s.a.v.), ona da; - “Doğru söyledin ya Sıddık “buyurmuşlar. Yanında bulunanlar: - “Ey Allah’ın Rasulü her ikisine de ‘doğru söylediniz’ dediniz. Bunu bize açıklar mısınız?”derler. Rasulullah: - “Biz aynayız. herkes bizde kendi manevi durumunu görür.” buyurdular. Dalalet ehli selefiyeci ve dinde reformcu sapıklar, Peygamberimizin itikadını yansıtan ehli sünnet inancına baktıklarında kendi bozuk itikatlarına uymadığını görürler. O vakit ehli sünnet itikadının rengine bürünmüş müminleri anlayamayıp şirk ve küfür içinde sanırlar. Halbuki, o gördükleri bariz kendi iç alemlerindeki çirkin itikatlarının görüntüsüdür… Günümüzde bazı örgütler çıkıp kendi mezhepleri adına cinayetler işliyorlar. Bunların savunduğu mezhep her ne olursa olsun, bunların yaptıkları cinayettir kendileri de katildir.. Bunlar kendilerini Allah’ın askeri sanıyorlar ama; bunlar aslında şeytanın askerleridir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz : -” Ümmetimin âlimleri arasındaki ayrılık rahmettir.” ve “Ümmetimin âlimleri asla yanlış üzerinde ittifak etmezler.” buyurdular. En büyük müçtehid Peygamber( sallallahu aleyhi ve sellem ) Efendimizdir. Eshab-ı Kiramın (radıyallahu anhum)her biri birer müçtehid idi. Bir çoğunun içtihadı birbiri ile aynı olmakla beraber bazılarının içtihadları kısmen de olsa farklı idi. Rasulullah(salat ve selam üzerine olsun) onlara “siz ne yapıyorsunuz?” demedi. Hatta Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), bir çok kez bazı konularda Hz. Ömer’in (radıyallahu anh) içtihatlarını doğru buldular. Eshab-ı Kiramdan(radıyallahu anhum) sonraki devirlerde başka milletlerden Müslüman olanlar çoğalınca, içtihat derecesinde âlimler de azalınca, müçtehid olmayan Müslümanların müçtehid olan alimlere tabi olmaları elzem oldu. Bu sebepledir ki Tabiin devrinde 100’ün üzerinde hak mezhep ortaya çıktı. Bu hak mezhepler yıllar içinde daha çok rağbet edilen diğer hak mezheplere yerini bırakarak günümüze ancak Hanefi, Şafi, Maliki ve Hanbeli mezhepleri ulaşabildi… Daha sonraki yıllarda mezhep kuracak kadar içtihat ehli âlimler de olmadığı için yeni bir mezheb kurulmadı. Şu da biline ki, farz veya haram olduğu Kur’an ve sünnetle kesin olarak belirlenmiş mevzularda içtihat yapılamaz. Misal: İçkinin, domuzun, kumarın haram oluşu, orucun, namazın ve haccın farz oluşu gibi.. Dört hak mezhebin aralarındaki ayrılık da Kur’an ve Sünnetle haram veya farz olduğu kesin olarak belirlenmemiş mevzulardan ibarettir. Bundan dolayı mezhepleri karalamak, neden tek mezhep değil de dört mezhep demek, tam bir cehaletin ifadesidir. Kur’an’da Mezhep Var mıdır? Niçin Dört Mezhep? SORU 2: KUR’AN’DA MEZHEP VAR MIDIR ve MEZHEP NEDİR..? CEVAP: Mezhep kelimesi; Arapça’nın ‘zehebe’ (gitti) mâzi fiilinden türetilmiş Arapça kökenli bir kelimedir. Sözlükteki anlamı gidilen, takip edilen yol demektir. Kur’an’da geçen sırât(yol) kelimesiyle eş anlamlıdır. Mezhep kelimesinin dini alandaki anlamı ise Kuran ve Sünnetin yorumu demektir. Ehli Sünnet Yolunun müçtehit âlimleri Kur’an, Sünnet ve Eshabın İcmasına ve müçtehid derecesindeki Fukahanın bunlara dayalı olarak yaptıkları kıyas çalışmaların bütününü kapsayan yola Sünni mezhepler demişlerdir. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimizin yolu(mezhebi), Kur’an’da “Alâ sırâtın mustekîm(Ey Rasulüm), şüphesiz sen en doğru yol(mezhep) üzerindesin)” (Yasin-4) ayeti ile anılmış, sahabeler ve daha sonra gelen tabiin âlimlerince ise Ehl-i Sünnet mezhebi olarak yad edilmiştir. Peygamber Efendimizin yolu Kur’an’da “sırat-ı müstekîm(en doğru yol)“ olarak anılan ehli sünnet mezhebi, kendi içinde ve özünde hiçbir değişikliğe uğramadan değişik isimlerle (Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbeli gibi) anılmış olup, bunların hepsi itikatta tek mezheptir. Mezhep kelimesinin eş anlamlısı Fatiha Suresinde, sapkınların mezhebi(yolu), (dâllîn) ve diğeri doğru yolda olanların mezhebi olan (sırât-el mustekîm) olarak anılmaktadır. Bak Fatiha Suresi ayetler: - ” İhdines-Sırâtal-müstekîme”mealen; (Ey Rabbimiz)İlet bizi en doğru mezhebe (Rasûlullah’ın itikat ettiği ve uyguladığı islam yoluna). ” Sıratallezîne en’amte aleyhim” mealen; (ve ilet bizi kendilerine ni’met verdiklerinin mezhebine (Rasulullah’ın ve güzide eshabının yoluna).(Fatiha S.- 6) - ” Ğayril mağdûbi aleyhim veleddâllîn” mealen; (Gazaba uğrayanlarınkine ve sapkınların mezhebine (yoluna) değil.) ﴾Fatiha- 7﴿ Kur’an’da zikredilen “sırat-ı müstekîm ” olan doğru mezhep, ehli sünnet mezhebidir. Eğri mezhepler hakkında bilgi edinmek için şu alttaki yazının üzerini tıklayabilirsiniz; Mezhepler www.islamdergisi.com/genel/mezhepler/ Ehl-i Sünnet Mezhebi; Kur’an, Sünnet, İcma-i Ümmet(eshabın icması) ve Kıyas-ı fukahadan oluşur. Bu 4 delilden birini reddedenler ise, ehl-i sünnet mezhebinden sayılamaz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Ehl-i Sünnet mezhebi hakkında şöyle buyurdular: -“Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır, biri müstesna geri kalanları cehennemlik olacaklardır.” Bunu duyan Eshab-ı Kiram (Allah Onlardan Razı olsun) sorarlar: -“Ey Allah’ın Rasulü bunlardan, kurtulacak olanlar hangisidir?” Peygamberimiz (s.a.v.): -“Benim ve eshabımın yolunda gidenlerdir.” diye cevap verirler. (Kaynak: İbn-i Mace, Tirmizi , Ebu Davud) Bu yolun dışında kalan mezheplerin kimi sapkın olup, sapkınlıkta fazla ileri gitmeyen bazı Müslüman mezheplerdir. Kimi ise sapkınlıkta ileri gidip küfre düşmüş olan mezheplerdir. Bazıları da kendilerini mezhepsiz sayıp, dalalet mezhepleri ile değil de ehli sünnet mezhebine karşı amansız bir mücadele vermektedirler. Onlar da Mezhepsizlik Mezhebindendir
@fevzidurdu880
@fevzidurdu880 4 жыл бұрын
@@fidankara7218 rum süresi 32 sana hediye ediyorum belki düşünürsün sana allahın kitabı yetmiyor demeki
@ahmetd5594
@ahmetd5594 5 жыл бұрын
Allahın ipine sımsıkı sarılın ayetini gün yüzüne çıkaran bu insana ehli sünnet değil diyerek linç girişiminde bulunan insanlar var. Ama vazgeçmedi, vazgeçmeyecek bir duruş sergiliyor. Allah razı olsun hocadan
@hafsasahin4025
@hafsasahin4025 5 жыл бұрын
Ona kimse durup dururken Ehli sünnet değilsin demiyorki.O kendisi ehli sünnet olmadiğini hem sözleriyle hem sünnete karşi takindiği tavirla söyluyor zaten.
@gokhanatici17
@gokhanatici17 5 жыл бұрын
@@hafsasahin4025 Sen yorum yapma lan Sana soran oldu mu?
@internetreklam5770
@internetreklam5770 4 жыл бұрын
@@hafsasahin4025 örnek verirsen iddiana cevap alırsın. Kurana uymayan hadis ya da rivayet olur mu?
@fidankara7218
@fidankara7218 4 жыл бұрын
@@cihanaalp8870 kardeş Allah aşkına gidin dininizi öğrenin komik oluyorsunuz yav adam daha nasıl kuranın dışına çıksın gel sayalım yada sana gönderirim bunun sapıklıklsrını oku anlarsın bunların bu dini bozmak için tutulmuş gizli papazlar olduğunu fetö gibi
@fidankara7218
@fidankara7218 4 жыл бұрын
@@cihanaalp8870 arnet Kur’an’ı Kerim Peygamber Efendimize vahyolunmuştur. Ve o dönemde muhatap kitle ashabı kiramdır. Kur’an ayetlerinin nazil olma şekline baktığımız zaman ayetin bir şeyi tashih yada ikaz veya yeni bir düzenleme getirdiğini görüyoruz. Bu sebeple ayetin nüzul sebebini, Peygamberimizin ve eshabının bu ayeti nasıl tatbik ettiğini bilmeden ayetin manasını anlayamayız. Bütün bunları devreden çıkartınca yapılacak yorumlar Kur’an-ı kerimi kendi anlayışına göre yorumlamaktan başka bir şey olmadığı gibi “uydurulan bir din” ortaya çıkartacaktır. Asıl uydurulmuş din budur. Bakalım Mehmet Okuyan‘ın “arkadaşının evinde de yiyebilirsin” “tak veya hep beraber” ifadelerini çıkarttığı ayet aslında ne mana ifade ediyor: Aşağıdaki açıklamalar bütün tefsir kitaplarında geçmektedir. Hiçbir tefsir bunun aksine bir mana ifade etmemiştir: 1- Arkadaşın evinden yemek Hz. Aişe (r.a.) şöyle buyurdu: “Müslümanlar Rasulullah (s.a.v.) ile birlikte savaşa gider, anahtarlarını kefillerine verirler ve: “Evlerden yemenizi size helâl ettik, derlerdi. Onlar ise: Bunlardan yemek bize helâl olmaz. Çünkü onlar, gönül rızası olmadan bize izin verdiler. Biz sadece emanetçileriz” derlerdi. Bu­nun üzerine Yüce Allah, âyetini indirdi.” Dost ve ar­kadaşlarınızın evinden yemenizde de bir sakınca yoktur. Katâde şöyle der: Arkadaşının evine girdiğinde, ondan izin almadan bir şey yemende sakınca yoktur. 2- Birlikte veya ayrı ayrı yemek
@onderozturk1096
@onderozturk1096 7 жыл бұрын
Sn.Mehmet hocam Allah sizden razi olsun.Allah yolunuzu acik etsin.
@mecidcamalov2286
@mecidcamalov2286 6 жыл бұрын
Allah razı olsun Mehmet Okuyan hocamızdan.Quranı sizin sayənizdə tanıdıq.
@fidankara7218
@fidankara7218 6 жыл бұрын
Mecid Camalov Yazan: Abdullah Bekir Bismillâhirrâhmânirrahîm SORU 1: Bazıları“Bu ümmeti niçin parçalayıp mezheplere bölüyorsunuz mezhepsiz de Müslümanlık olur ?” diyorlar. Mezhep İmamları Gerçekten Bunların İddia Ettikleri Gibi Mezhepçilik Yaparak Müslümanları Böldüler mi? CEVAP: Bir kimse ister bir mezhebe tabi olsun veya hiç birine tabi olmasın, ister bir mezhebe inansın veya hiç birine inanmasın o kimse namaza başlarken ellerini kulaklarına götürerek veya ellerini kaldırmadan “ALLAHU EKBER” diye namaza başlıyorsa o kimsenin de bir mezhebi var demektir. Mezhepçilik ile bir mezhebe mensup olmayı birbirine karıştırmamak lazım. Yanlış ve sapkın bir mezhep de olsa bir kimsenin bir mezhebe tabi olarak amel etmesi mezhepçilikdeğildir. Kaldı ki dört sahih mezhepten birisine inanıp ona göre amel etmek hiçbir ahvalde mezhepçilik değildir. Mezhepçilik demek; bir kimsenin kendi mezhebinde olmayanları baskı ile, silah zoru ile kendi mezhebini kabule zorlamasıdır. Bu sebeple mezhepçilik kadar bir kimsenin Müslümanları tek mezhebe veya mezhepsizliği kabule zorlayıp baskı yapması da bir fitnedir. Kimler Mezhepçilik Yapmaktadır ? Mezhepçiliği geçmişte, Hariciye, Mutezile, Cebriye ve Batıniye gibi sapkın mezhepler yapıyordu.. Şah İsmail ile birlikte ise İran, Şia mezhepçiliğini başlatmıştır. İran mezhepçiliği, Azerbaycan’da yaşayan milyonlarca sünni Türkmeni zorla şia mezhebine sokmuş, kabul etmeyenleri ise katletmiştir. Çünkü Azerbaycan, Uzun Hasan zamanında sünni bir Türkmen devleti idi. İslam alemi bütün bunlara rağmen 1800’lü yıllara kadar İran hariç, birlik ve beraberlik içinde idi. Bazen Avrupalıların gazına gelen beşinci mezhep İran, arada yanlış hareket etse de onun icabına bakılıyordu. İmam-ı Azam, İmam-ı Şafi, İmam-ı Maliki, İmam-ı Hanbeli hazretleri ve onların değerli halifeleri hakkında (Allah onların kabirlerini cennet bahçeleri kılsın), “mezhepleri çıkararak bu ümmeti bölüp parçaladı” diyebilenler, ya art niyetli, ya da kara cahildir. İslam tarihinde gerçek anlamda hiç bir mezhep çatışması olmamıştır. Padişahlar arasında yapılan savaşları mezhep çatışması olarak göstermeye çalışanlar ise art niyetli gayrimüslimlerin piyonlarıdır.. Müslümanların % 95’i bir mezhebe mensup olmasına karşın 1400 yıl boyunca asla bir ehli sünnet mezhebi mensubu diğerine mezhebinden dolayı baskı yapmamış, onunla savaşmamıştır. Ehli sünnet mensupları tarih boyunca ehli sünnet olmayanlara asla zulüm etmemiş aynı mahallede yan yana barış ve huzur içinde yaşamışlardır. Öyle olsaydı İslam aleminin doğusuna hakim olan Sünni Müslüman Selçuklular ve daha sonra gelen Sünni Müslüman Timur oğulları, orta ve batısına hakim olan Sünni Müslüman Osman oğulları diğer mezhepleri ve diğer din mensuplarını yok edebilirlerdi. Günümüzde, İran’ın Şia mezhepçiliği, Suudların Vehhabi mezhepçiliği, içimizdeki Mealci selefiyeci sapkınlar, dinde reformcular, ehli sünnete mensup samimi Müslümanlara küfür ve şirk isnat ederek mezhepçilik yapıp fitne ve fesat çıkarmaktadırlar. DEAŞ(IŞİD), HİZBULLAH ve EL-KAİDE gibi sapıklar bu tür guruplardan türemişlerdir. Bir gün Ebu Cehil, Peygamberimize(aleyhissalatü vesselam); - “Sen ne kadar çirkinsin ey Muhammed” der. Peygamberimiz de ona; - “Doğru söyledin” buyurmuşlar. Bir süre sonra Ebu Bekir(r.a.) çıkagelmiş. - “Anam babam sana feda olsun ey Allahın Rasulü. Sen ne kadar güzelsin” demiş. Rasulullah(s.a.v.), ona da; - “Doğru söyledin ya Sıddık “buyurmuşlar. Yanında bulunanlar: - “Ey Allah’ın Rasulü her ikisine de ‘doğru söylediniz’ dediniz. Bunu bize açıklar mısınız?”derler. Rasulullah: - “Biz aynayız. herkes bizde kendi manevi durumunu görür.” buyurdular. Dalalet ehli selefiyeci ve dinde reformcu sapıklar, Peygamberimizin itikadını yansıtan ehli sünnet inancına baktıklarında kendi bozuk itikatlarına uymadığını görürler. O vakit ehli sünnet itikadının rengine bürünmüş müminleri anlayamayıp şirk ve küfür içinde sanırlar. Halbuki, o gördükleri bariz kendi iç alemlerindeki çirkin itikatlarının görüntüsüdür… Günümüzde bazı örgütler çıkıp kendi mezhepleri adına cinayetler işliyorlar. Bunların savunduğu mezhep her ne olursa olsun, bunların yaptıkları cinayettir kendileri de katildir.. Bunlar kendilerini Allah’ın askeri sanıyorlar ama; bunlar aslında şeytanın askerleridir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz : -” Ümmetimin âlimleri arasındaki ayrılık rahmettir.” ve “Ümmetimin âlimleri asla yanlış üzerinde ittifak etmezler.” buyurdular. En büyük müçtehid Peygamber( sallallahu aleyhi ve sellem ) Efendimizdir. Eshab-ı Kiramın (radıyallahu anhum)her biri birer müçtehid idi. Bir çoğunun içtihadı birbiri ile aynı olmakla beraber bazılarının içtihadları kısmen de olsa farklı idi. Rasulullah(salat ve selam üzerine olsun) onlara “siz ne yapıyorsunuz?” demedi. Hatta Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), bir çok kez bazı konularda Hz. Ömer’in (radıyallahu anh) içtihatlarını doğru buldular. Eshab-ı Kiramdan(radıyallahu anhum) sonraki devirlerde başka milletlerden Müslüman olanlar çoğalınca, içtihat derecesinde âlimler de azalınca, müçtehid olmayan Müslümanların müçtehid olan alimlere tabi olmaları elzem oldu. Bu sebepledir ki Tabiin devrinde 100’ün üzerinde hak mezhep ortaya çıktı. Bu hak mezhepler yıllar içinde daha çok rağbet edilen diğer hak mezheplere yerini bırakarak günümüze ancak Hanefi, Şafi, Maliki ve Hanbeli mezhepleri ulaşabildi… Daha sonraki yıllarda mezhep kuracak kadar içtihat ehli âlimler de olmadığı için yeni bir mezheb kurulmadı. Şu da biline ki, farz veya haram olduğu Kur’an ve sünnetle kesin olarak belirlenmiş mevzularda içtihat yapılamaz. Misal: İçkinin, domuzun, kumarın haram oluşu, orucun, namazın ve haccın farz oluşu gibi.. Dört hak mezhebin aralarındaki ayrılık da Kur’an ve Sünnetle haram veya farz olduğu kesin olarak belirlenmemiş mevzulardan ibarettir. Bundan dolayı mezhepleri karalamak, neden tek mezhep değil de dört mezhep demek, tam bir cehaletin ifadesidir. Kur’an’da Mezhep Var mıdır? Niçin Dört Mezhep? SORU 2: KUR’AN’DA MEZHEP VAR MIDIR ve MEZHEP NEDİR..? CEVAP: Mezhep kelimesi; Arapça’nın ‘zehebe’ (gitti) mâzi fiilinden türetilmiş Arapça kökenli bir kelimedir. Sözlükteki anlamı gidilen, takip edilen yol demektir. Kur’an’da geçen sırât(yol) kelimesiyle eş anlamlıdır. Mezhep kelimesinin dini alandaki anlamı ise Kuran ve Sünnetin yorumu demektir. Ehli Sünnet Yolunun müçtehit âlimleri Kur’an, Sünnet ve Eshabın İcmasına ve müçtehid derecesindeki Fukahanın bunlara dayalı olarak yaptıkları kıyas çalışmaların bütününü kapsayan yola Sünni mezhepler demişlerdir. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimizin yolu(mezhebi), Kur’an’da “Alâ sırâtın mustekîm(Ey Rasulüm), şüphesiz sen en doğru yol(mezhep) üzerindesin)” (Yasin-4) ayeti ile anılmış, sahabeler ve daha sonra gelen tabiin âlimlerince ise Ehl-i Sünnet mezhebi olarak yad edilmiştir. Peygamber Efendimizin yolu Kur’an’da “sırat-ı müstekîm(en doğru yol)“ olarak anılan ehli sünnet mezhebi, kendi içinde ve özünde hiçbir değişikliğe uğramadan değişik isimlerle (Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbeli gibi) anılmış olup, bunların hepsi itikatta tek mezheptir. Mezhep kelimesinin eş anlamlısı Fatiha Suresinde, sapkınların mezhebi(yolu), (dâllîn) ve diğeri doğru yolda olanların mezhebi olan (sırât-el mustekîm) olarak anılmaktadır. Bak Fatiha Suresi ayetler: - ” İhdines-Sırâtal-müstekîme”mealen; (Ey Rabbimiz)İlet bizi en doğru mezhebe (Rasûlullah’ın itikat ettiği ve uyguladığı islam yoluna). ” Sıratallezîne en’amte aleyhim” mealen; (ve ilet bizi kendilerine ni’met verdiklerinin mezhebine (Rasulullah’ın ve güzide eshabının yoluna).(Fatiha S.- 6) - ” Ğayril mağdûbi aleyhim veleddâllîn” mealen; (Gazaba uğrayanlarınkine ve sapkınların mezhebine (yoluna) değil.) ﴾Fatiha- 7﴿ Kur’an’da zikredilen “sırat-ı müstekîm ” olan doğru mezhep, ehli sünnet mezhebidir. Eğri mezhepler hakkında bilgi edinmek için şu alttaki yazının üzerini tıklayabilirsiniz; Mezhepler www.islamdergisi.com/genel/mezhepler/ Ehl-i Sünnet Mezhebi; Kur’an, Sünnet, İcma-i Ümmet(eshabın icması) ve Kıyas-ı fukahadan oluşur. Bu 4 delilden birini reddedenler ise, ehl-i sünnet mezhebinden sayılamaz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Ehl-i Sünnet mezhebi hakkında şöyle buyurdular: -“Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır, biri müstesna geri kalanları cehennemlik olacaklardır.” Bunu duyan Eshab-ı Kiram (Allah Onlardan Razı olsun) sorarlar: -“Ey Allah’ın Rasulü bunlardan, kurtulacak olanlar hangisidir?” Peygamberimiz (s.a.v.): -“Benim ve eshabımın yolunda gidenlerdir.” diye cevap verirler. (Kaynak: İbn-i Mace, Tirmizi , Ebu Davud) Bu yolun dışında kalan mezheplerin kimi sapkın olup, sapkınlıkta fazla ileri gitmeyen bazı Müslüman mezheplerdir. Kimi ise sapkınlıkta ileri gidip küfre düşmüş olan mezheplerdir. Bazıları da kendilerini mezhepsiz sayıp, dalalet mezhepleri ile değil de ehli sünnet mezhebine karşı amansız bir mücadele vermektedirler. Onlar da Mezhepsizlik Mezhebindendir
@durmusgenc2703
@durmusgenc2703 6 жыл бұрын
Mecid Camalov ..İslâm dininin esası yalnız Kur'an'dır, biz yalnız onda olan hükümler ile amel ederiz, onun haram dediğine haram, helal dediğine helal deriz." diyerek, sünneti dikkate almamak, ona kıymet vermemek, Peygamberimiz (asm)'in değerini ve görevini idrak etmemektir. Kur'an'ı tebliğ eden ve en başta tefsir eden O'dur. Peygamberimiz (a.s.m.) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: "Bana Kur'an-ı Kerim ve onunla birlikte, bir onun kadarı daha (yani sünnet) verildi. Bir kişiye, koltuğuna yaslanmışken hadisim ulaşır da, 'Aramızda Allah'ın kitabı var, ondaki helali helal, haramı da haram sayarız.' derse (bilsin ki) Resûllullah 'ın haram kıldığı da Allah 'ım haram kıldığı gibidir." (Ebu Davud, Sünnet, 6, İmare 33; Tirmizi, İlim 10)
@abdurrahmankr1919
@abdurrahmankr1919 5 жыл бұрын
Mehmet okuyan dinsizin teki mezhep imamlari çok alim ve allahin veli kullari imami azam imami maliki ahmet bin hambel radiyallahu anh hz eshabı ikramdandir mehmet okuyan kefereleri milletin aklını karıştırıyor bu soytarilara itibar etmeyin
@hikmetcelebi9858
@hikmetcelebi9858 5 жыл бұрын
@@fidankara7218 hayırdır birilerinden ne kadar para alıyıyorsun.? MAŞALLAH HERYERE ATLIYORSUN. 🤔
@fidankara7218
@fidankara7218 5 жыл бұрын
@@hikmetcelebi9858 bizim ücretimiz Rabbimden inşallah bidat EHLİYLE mücadele etmek en büyük cihaddır imanı olan anlar
@sainrza904
@sainrza904 5 жыл бұрын
ƏLHƏMDULİLLAH bütün məshəb və təriqətlərdən uzağam. HƏSBUN ALLAHU VƏ NİMƏL VƏKİL.
@hacmustafaersozlu356
@hacmustafaersozlu356 5 жыл бұрын
Allah razı olsun Mehmet Okuyan hocamızdan.
@gursoybedir2326
@gursoybedir2326 Жыл бұрын
Bütün hocalar böyle konuşsa islam birliğinin önünde engel kalmaz.Allah razı olsun.
@selimozturk1607
@selimozturk1607 5 жыл бұрын
Kurandan konuşuyor açıklıyorsın yasar nuri ve senin kıymetin bir türlü anlaşılmadı Allah razı olsun senden mehmet okuyan
@birolozkan6549
@birolozkan6549 5 жыл бұрын
Kardeşim yaşar nuriyle bu hocayı aynı kefeye koyma o sapık biriydi adam namz diye birşey yoktur dedi son zamanlar halk tvdeki komunistlere yüzlü görünmek için onlarda şakır şakır alkislmislardi
@arzunurr
@arzunurr 5 жыл бұрын
selim kardesim yasar nuri konusunda allah rizasi icin birdaha dusun onu nasil mehmet hocamizla ayni kefeye koyabilirsin cok buyu k yanilgidasin diye dusunuyorum
@hafsasahin4025
@hafsasahin4025 5 жыл бұрын
Evet Mehmet Okuyan, Yaşar Nurinin başka versiyonu.Biri namazi inkar ediyor diğeri hadisleri ve işine gelmeyen herşeyi
@emrehayat9200
@emrehayat9200 7 жыл бұрын
Allah sana uzun ömür versin ey güzel insan...
@durmusgenc2703
@durmusgenc2703 6 жыл бұрын
Fige. İslâm dininin esası yalnız Kur'an'dır, biz yalnız onda olan hükümler ile amel ederiz, onun haram dediğine haram, helal dediğine helal deriz." diyerek, sünneti dikkate almamak, ona kıymet vermemek, Peygamberimiz (asm)'in değerini ve görevini idrak etmemektir. Kur'an'ı tebliğ eden ve en başta tefsir eden O'dur. Peygamberimiz (a.s.m.) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: "Bana Kur'an-ı Kerim ve onunla birlikte, bir onun kadarı daha (yani sünnet) verildi. Bir kişiye, koltuğuna yaslanmışken hadisim ulaşır da, 'Aramızda Allah'ın kitabı var, ondaki helali helal, haramı da haram sayarız.' derse (bilsin ki) Resûllullah 'ın haram kıldığı da Allah 'ım haram kıldığı gibidir." (Ebu Davud, Sünnet, 6, İmare 33; Tirmizi, İlim 10)
@ahmetkucukkaya6892
@ahmetkucukkaya6892 5 жыл бұрын
@@durmusgenc2703 o zaman (haşa) Kur'an boşa gönderildi? Kuran'da ki, biz bu kitabı bütün insanlara kılavuz olarak indirdik tarzı ayetlerde boşa indi?
@gadget1947
@gadget1947 5 жыл бұрын
Ayıların Kralı sen şimdi mezheplerine inkar ediyorsundurda Kuran tefsirlerinide inkar ediyorsundur "Kuran apaçık bir kitap diye tefsirleri umursamıyorsundurda kendini kandırasaca aa belki hadislerinde bile inkar ediyorsundur vay haline vay böyle sapık hocalar dinleyecenize ehli sünnet vel cemaat a karışın bıraz İslam öğrenin
@ahmetkucukkaya6892
@ahmetkucukkaya6892 5 жыл бұрын
@@gadget1947 Nahl suresi 35. Ayette Yüce Rabbimiz ".....Buna karşın peygamberlerin vazifesi ancak açık saçık bir tebliğden ibarettir." diye buyurmuş. Ve daha defalarca ayette peygamberlerin yalnızca insanları uyarılmak için gönderildiği yazıyor. Sünnete uymak, peygamberimiz gibi yaşamak güzel şeyler buna lafım yok tabi ki. Lakin bazıları o kadar aşırılığa gidiyorki, Kur'an yerine hadislerden hüküm veriyor; bunu şu an piyasada dolaşan birçok (sözde) Hoca'dan duyarız. Yahu hüküm vermek tâbi ki Allah'a ait ama bu şirk gibi değil mi sence de? Hristiyanlar'da Hz. İsa'yı Tanrı olarak görüyorlar, yalnızca onun hükümlerine riayet ediyorlar. Bu bize sapıkça gelirken, neden kendi dinimizi kaynağının bile nereden geldiği belli olmayan hadislerle yürüten hocaların yaptığı sapıkça gelmiyor; üstüne üstlük dahada imanı kuvvetliymiş gibi görülüyor. Bak sana ilgili birkaç ayet vereyim; ve bunlar sadece Nahl suresinde bulunan ayetler ki Kuran'da bu tarz o kadar çok ayet var ki: ".... Bu kitabı da her şeyi açıklayan ve Müslümanlara doğruyu gösteren bir rehber, bir rahmet kaynağı ve bir müjdeleyici olarak indirdik." Nahl 89 "Ey Resulüm!) Biz, sana bu kitabi (Kur´âni) sirf hakkinda ihtilafa düstükleri seyi insanlara açiklaman için ve iman edecek topluma bir hidayet, bir rahmet olsun diye indirdik." Nahl 64 "Göklerde ve yerde olan her sey yalniz O´nundur. Din de daima O´nundur. Böyle iken, siz Allah´tan baskasindan mi korkarsiniz?" Nahl 52 "Allah, hiçbir seye gücü yetmeyen, baskasinin mali olmus bir köle ile, kendisine güzel bir rizik verilen ve o rizikdan gizli ve açik olarak harcayan hür bir insani misal verdi. Hiç bunlar esit olur mu? Bütün hamd Allah´a mahsustur. Dogrusu insanlarin çogu bilmezler." Bak Allah misal de vermiş; anladığım kadarıyla başkasının malı olmayın, özgür olun diyor. Ben ancak Allah'ın kuluyum ve rehberim açık seçik Kuran'dır. Lütfen kardeşim sende duyarlı ol, bu sahtekâr hocalara dini yedirtmeyelim. Resmen insanların üzerinden para kazanıyorlar.
@gadget1947
@gadget1947 5 жыл бұрын
Ayıların Kralı ehli sünnetten misin yoksa Kuranı kendine göre meal verenlerden misin
@cagrkoyuncu2214
@cagrkoyuncu2214 4 жыл бұрын
Hocam ne kadar doğru konuştun Allah razı olsun senden ve senin gibi düşünenlerden işte bu yüzden bütün felaketler yaptıklarımızın karşılığını veriyor yüce Allahım
@ruhvebeden3385
@ruhvebeden3385 6 жыл бұрын
Dinlerini parçalara ayırıp grup grup olanlarla senin hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır; sonra onlara durumlarını haber verecektir. (EN’ÂM,159) Hepiniz tek bir milletsiniz. Ben de sizin Rabbinizim. Öyle ise, hepiniz yalnızca Bana kulluk edin. Fakat milletler aralarındaki ilişkilerde, ayrılığa düştüler, bölündüler. Ama hepsi Bize döneceklerdir. (ENBİYA,92-93) KUşkusuz tüm milletler bir tek toplumdur. Ben de sizin Rabbinizim. O halde Bana karşı saygılı olun. Fakat insanlar, işlerini kendi aralarında parçalayıp, çeşitli kitaplara ayırdılar. Her hizip / grup kendi yazdıkları kitapla övünüyor. (MÜ’MİNÛN,52,53) Eğer yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı. Resule de düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir. . -Ey Peygamber, Ne diye eşlerinin gönlünü hoş etmek için Allah'ın helal kıldığını kendine haram ediyorsun? Allah, bağışlayıcıdır, merhametlidir. De ki: “-Allah, ne kadar durduklarını daha iyi bilir; göklerin ve yerin gaybını bilmek O’na mahsustur. O, öyle güzel görür, öyle güzel işitir ki!... Bütün gökler ve yer halkına, O’ndan başka hiç bir veli yoktur. O, hiç kimseyi, hükmünde ortak yapmaz?”Kehf 26 Biz ortak koşuculara öğüt almaları için, gerçekleri Kur’an’da her fırsatta / türlü biçimlerde, detaylı / ayrıntılı olarak açıkladık. (İSRA,41) Yemin olsun! Biz bu Kur’an’da, insanların anlamaları için, her türlü örneği ayrıntılı bir biçimde verdik. (İSRA,89) Biz Kitapta / Kur’an’da hiçbir şeyi eksik bırakmadık. (EN’AM,38) Anlayan bir toplum için, ayetleri en ince ayrıntısına kadar / tam bir biçimde ayrıntılı açıklamış bulunuyoruz. (EN’AM,98) Biz, öğrenmek isteyen bir topluluk için, ayetleri çeşitli şekillerde sunuyoruz / ayetlerimizi herkesin anlayabileceği bir şekilde ayrıntılı olarak açıklıyoruz. (EN’AM,105) Allah size Kitabı / Kur’an’ı en ayrıntılı bir şekilde / açıklanmış olarak indirmişken, Allah’tan başkasının hakemliğine / sözlerine mi uyayım? (EN’AM,114) Doğruya dönmeleri için ayetleri / ilkeleri böyle ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz / uzun uzun anlatıyoruz / işte ayetlerimizi ayrıntılı olarak açıklıyoruz ki aklınızı başınıza toplayıp, Allah’a ortak koşmadan dönebilesiniz. (ARAF,174) Allah, her kimi doğru yolda yürütmek isterse / isteyen kimseyi dosdoğru yola ulaştırmak için, onun gönlünü İslâm’a / barışa / Allah’a teslim olmaya açar. İşte bu yol / İslâm, Rabbinin dosdoğru yoludur. Titreyip özünü hatırlamaya niyeti olan bir halk için ayetleri / ilkeleri böyle ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz / uzun uzun anlatmaktayız / Biz düşünen / öğüt alan bir topluluğa ayetleri en ince ayrıntısına kadar ayrıntılı bir biçimde açıkladık. (EN’ÂM,125,126) Ey insanlar! Bu öyle bir Kitaptır ki, her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah’ın, ayetlerini kolaylaştırdığı / sağlamlaştırdığı, sonra da ayrıntılı olarak / uzun uzun açıkladığı bir Kitaptır. (HUD,1) Bu Kur’an, uydurma bir söz değildir; aksine bu Kur’an kendisinden önce gelen Tevrat, İncil, Zebur ve diğerlerini onaylayıp doğrulayan, her şeyin ayrıntılı açıklaması / her şeyi ayrıntılı kılıcı / uzunca anlatan ve inananlar için de bir yol gösterici ve Rahmettir. (YUSUF,111) Yemin olsun! Biz Kur’an’da insanlara her türden örnekler verdik ki, herkes düşünüp öğüt alsınlar. (ZÜMER,27) Yemin olsun! Biz bu Kur’an’da insanlar için, her türlü / her çeşit örneği ayrıntılı / türlü biçimlerde / değişik ifadelerle / her şeyi ayrı ayrı örnek vererek açıkladık. (KEHF,54) Biz sana bu Kur’an’ı, her şeyi açıklayan / her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı bir yol gösterici, bir rahmet ve Müslümanlara bir müjde olarak indirdik. (NAHL,89) Yemin olsun! Biz bu Kur’an’da, insanlara her türlü örneği verdik. (RUM,58) Yemin olsun! Biz size, her şeyi açık açık / açık-seçik anlatan ayetler / apaçık ilkeler, sizden önce geçmiş kimselerden örnekler ve erdemliler için de bir öğüt indirmiş bulunuyoruz.(NÛR,34) Yemin olsun! Biz, her şeyi apaçık bildiren / açık-seçik bilgiler veren ayetler / açıklayan ilkeler indirmiş bulunuyoruz. (NÛR,46) İşte Biz Kur’an’ı böyle apaçık / açık-seçik, anlaşılır ayetler / ilkeler olarak indirdik. (HAC,16) Andolsun ki, Biz öylesine açık ayetler / ilkeler indirdik ki, onları yoldan çıkmış olanlardan başkası inkâr etmez. (BAKARA,99) Biz ayetleri, yürekten inanacak olanlar için açık ve anlaşılır bir şekilde / iyiden iyiye açıklamışızdır. (BAKARA,118) Biz bilinçli / bilinçlenmek isteyen bir toplum / bilen bir halk için, buyruklarımızı / ayetlerimizi / ilkeleri en ince ayrıntısına kadar / ayrıntılı bir biçimde açıklarız / böylece uzun uzun anlatıyoruz / böyle ayrıntılı kılıyoruz. (A’RAF,32)
@ilyascamc8217
@ilyascamc8217 5 жыл бұрын
Yusuf Imran Allah razı olsun sizden din kardeşim .
@talhasparrow
@talhasparrow 5 жыл бұрын
Hz Peygamber Efendimiz buyuruyor ki : Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak bunlardan 1 tanesi hariç helsi ateştedir. Ateşte olmayan ise benim ve ashabımın yolundan gidenlerdir( ehl-i sünnetdirler ). Necm suresi 3. Ayette derki : O (Rasulullah) asla hevadan konuşmaz. Yani Hz Peygamber vahy kontrolunde konuşurdu. Yani bu hadis vahy kontrolunde olduğuna göre. Anlam olarak Allah söylemiş ama dile getiren Hz Rasulullah dır. Ama senin yazının ilk paragrafıyla çelişkili bu hadis. Hadi açıkla bunu.. Kardeşim Kur'an-ı Kerim bazı ayetleri o anki olaylara cevap, hüküm olarak vahyolunmuştur. Yani bu âyetler bize çelişkili gibi gözükse de aslında değildir ama biz anlayamayız. Kur'an da net olmayan hükümleri Allah Rasulu bize hadislerle açıklamıştır. Al sana hadis. Lütfen en az 5 tane tefsir âlimine sormadan herkese açık yerlere salak salak şeyler yazarak milletin aklını çelme..
@gerceklerhepbaskadir
@gerceklerhepbaskadir 5 жыл бұрын
@@talhasparrow diyorsunki kuran bize ozaman anlatiyordu. Hayır kuran hem geçmişi hem bugünü hemde yarını anlatan bir mübarek kitaptir Ve yine diyorsunki biz kuran-i anlamayabiliriz ayetler ile kuran sana herşeyi apaçık anlayasın diye gelmişken sen işine gelmediği içinmi anlamayiz diyebiliyorsun. Hiç okumasını biz bu kuran-i apaçık anlayasınız diye gönderdik dediğini
@erkancelik8499
@erkancelik8499 5 жыл бұрын
yusuf kardeşim helal olsun açık ayet varken hala kuranı anlayamassın diyor adamya
@hafsasahin4025
@hafsasahin4025 5 жыл бұрын
@@gerceklerhepbaskadir Komik olmayin.Akıl sahibi insansiniz.Biraz düşünün.Herkes Kur an i Kerim i anlayacak ve yorumlayacak yeteneğe sahipse Allah Teala Neden Rasulullah la gönderdi Kur an i.Hic düşündünüzmu.Direk kalbimize ilham edebilirdi.Yada herhangi bir yolla gönderirdi.Bir sabah uyandiğinda bütün insanlar başucunda birer Kur an bulabilirdi.Allah u Teala için haşa bunlar zormudur.Ama O cc Peygamberiyle gönderdi.Neden diye düşündunuzmu.Bunun sizin için hiçmi kiymeti yok.
@telmansuleymanli9138
@telmansuleymanli9138 5 жыл бұрын
AllAH senden razı olsun Mehmet okuyan.
@ahmetiri979
@ahmetiri979 7 жыл бұрын
Emin olun anlattığımız halde,''Allah böyle diyor'' dediğimiz halde,iman etmeyip,bildiklerine iman eden ve inanan insanlarımız var.Münafık demeye dilim varmıyor fakat alametleri var!
@endelusrisalenur6738
@endelusrisalenur6738 7 жыл бұрын
cok.iyi.allyatyor hoca
@Suhanketboga
@Suhanketboga Жыл бұрын
Allah herkesten bu bilgilerle beni kavuşturandan vesile olandan razı olsun hocam cennetin en güzel köşesine layıksınız . Allahım sizden razı olsun kafamda ki çekişkilere yol gösterdiniz 🙏🏼
@bahadirkosker1798
@bahadirkosker1798 Жыл бұрын
Mehmet hoca bir tanedir kuranı çok güzel anlatıyor hakikati herkesin anlayabileceği şekilde anlatıyor Allah razı olsun
@sociologist_
@sociologist_ 4 жыл бұрын
Sana helal olsun hoca, cidden güzel söylemiş
@yasin5603
@yasin5603 7 жыл бұрын
Mehmet Hoca anlatıyor susmuyordu ,Tarikatcilar çıldırıyor , ellerinden birşey gelmiyordu umitsizce dislike atıyordu 😂😂
@fidankara7218
@fidankara7218 6 жыл бұрын
Yasin ah kardeş ah bumu hoca hadis düşmanı meryem anamıza çift cinsiyetli diyen sapık Yazan: Abdullah Bekir Bismillâhirrâhmânirrahîm SORU 1: Bazıları“Bu ümmeti niçin parçalayıp mezheplere bölüyorsunuz mezhepsiz de Müslümanlık olur ?” diyorlar. Mezhep İmamları Gerçekten Bunların İddia Ettikleri Gibi Mezhepçilik Yaparak Müslümanları Böldüler mi? CEVAP: Bir kimse ister bir mezhebe tabi olsun veya hiç birine tabi olmasın, ister bir mezhebe inansın veya hiç birine inanmasın o kimse namaza başlarken ellerini kulaklarına götürerek veya ellerini kaldırmadan “ALLAHU EKBER” diye namaza başlıyorsa o kimsenin de bir mezhebi var demektir. Mezhepçilik ile bir mezhebe mensup olmayı birbirine karıştırmamak lazım. Yanlış ve sapkın bir mezhep de olsa bir kimsenin bir mezhebe tabi olarak amel etmesi mezhepçilikdeğildir. Kaldı ki dört sahih mezhepten birisine inanıp ona göre amel etmek hiçbir ahvalde mezhepçilik değildir. Mezhepçilik demek; bir kimsenin kendi mezhebinde olmayanları baskı ile, silah zoru ile kendi mezhebini kabule zorlamasıdır. Bu sebeple mezhepçilik kadar bir kimsenin Müslümanları tek mezhebe veya mezhepsizliği kabule zorlayıp baskı yapması da bir fitnedir. Kimler Mezhepçilik Yapmaktadır ? Mezhepçiliği geçmişte, Hariciye, Mutezile, Cebriye ve Batıniye gibi sapkın mezhepler yapıyordu.. Şah İsmail ile birlikte ise İran, Şia mezhepçiliğini başlatmıştır. İran mezhepçiliği, Azerbaycan’da yaşayan milyonlarca sünni Türkmeni zorla şia mezhebine sokmuş, kabul etmeyenleri ise katletmiştir. Çünkü Azerbaycan, Uzun Hasan zamanında sünni bir Türkmen devleti idi. İslam alemi bütün bunlara rağmen 1800’lü yıllara kadar İran hariç, birlik ve beraberlik içinde idi. Bazen Avrupalıların gazına gelen beşinci mezhep İran, arada yanlış hareket etse de onun icabına bakılıyordu. İmam-ı Azam, İmam-ı Şafi, İmam-ı Maliki, İmam-ı Hanbeli hazretleri ve onların değerli halifeleri hakkında (Allah onların kabirlerini cennet bahçeleri kılsın), “mezhepleri çıkararak bu ümmeti bölüp parçaladı” diyebilenler, ya art niyetli, ya da kara cahildir. İslam tarihinde gerçek anlamda hiç bir mezhep çatışması olmamıştır. Padişahlar arasında yapılan savaşları mezhep çatışması olarak göstermeye çalışanlar ise art niyetli gayrimüslimlerin piyonlarıdır.. Müslümanların % 95’i bir mezhebe mensup olmasına karşın 1400 yıl boyunca asla bir ehli sünnet mezhebi mensubu diğerine mezhebinden dolayı baskı yapmamış, onunla savaşmamıştır. Ehli sünnet mensupları tarih boyunca ehli sünnet olmayanlara asla zulüm etmemiş aynı mahallede yan yana barış ve huzur içinde yaşamışlardır. Öyle olsaydı İslam aleminin doğusuna hakim olan Sünni Müslüman Selçuklular ve daha sonra gelen Sünni Müslüman Timur oğulları, orta ve batısına hakim olan Sünni Müslüman Osman oğulları diğer mezhepleri ve diğer din mensuplarını yok edebilirlerdi. Günümüzde, İran’ın Şia mezhepçiliği, Suudların Vehhabi mezhepçiliği, içimizdeki Mealci selefiyeci sapkınlar, dinde reformcular, ehli sünnete mensup samimi Müslümanlara küfür ve şirk isnat ederek mezhepçilik yapıp fitne ve fesat çıkarmaktadırlar. DEAŞ(IŞİD), HİZBULLAH ve EL-KAİDE gibi sapıklar bu tür guruplardan türemişlerdir. Bir gün Ebu Cehil, Peygamberimize(aleyhissalatü vesselam); - “Sen ne kadar çirkinsin ey Muhammed” der. Peygamberimiz de ona; - “Doğru söyledin” buyurmuşlar. Bir süre sonra Ebu Bekir(r.a.) çıkagelmiş. - “Anam babam sana feda olsun ey Allahın Rasulü. Sen ne kadar güzelsin” demiş. Rasulullah(s.a.v.), ona da; - “Doğru söyledin ya Sıddık “buyurmuşlar. Yanında bulunanlar: - “Ey Allah’ın Rasulü her ikisine de ‘doğru söylediniz’ dediniz. Bunu bize açıklar mısınız?”derler. Rasulullah: - “Biz aynayız. herkes bizde kendi manevi durumunu görür.” buyurdular. Dalalet ehli selefiyeci ve dinde reformcu sapıklar, Peygamberimizin itikadını yansıtan ehli sünnet inancına baktıklarında kendi bozuk itikatlarına uymadığını görürler. O vakit ehli sünnet itikadının rengine bürünmüş müminleri anlayamayıp şirk ve küfür içinde sanırlar. Halbuki, o gördükleri bariz kendi iç alemlerindeki çirkin itikatlarının görüntüsüdür… Günümüzde bazı örgütler çıkıp kendi mezhepleri adına cinayetler işliyorlar. Bunların savunduğu mezhep her ne olursa olsun, bunların yaptıkları cinayettir kendileri de katildir.. Bunlar kendilerini Allah’ın askeri sanıyorlar ama; bunlar aslında şeytanın askerleridir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz : -” Ümmetimin âlimleri arasındaki ayrılık rahmettir.” ve “Ümmetimin âlimleri asla yanlış üzerinde ittifak etmezler.” buyurdular. En büyük müçtehid Peygamber( sallallahu aleyhi ve sellem ) Efendimizdir. Eshab-ı Kiramın (radıyallahu anhum)her biri birer müçtehid idi. Bir çoğunun içtihadı birbiri ile aynı olmakla beraber bazılarının içtihadları kısmen de olsa farklı idi. Rasulullah(salat ve selam üzerine olsun) onlara “siz ne yapıyorsunuz?” demedi. Hatta Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), bir çok kez bazı konularda Hz. Ömer’in (radıyallahu anh) içtihatlarını doğru buldular. Eshab-ı Kiramdan(radıyallahu anhum) sonraki devirlerde başka milletlerden Müslüman olanlar çoğalınca, içtihat derecesinde âlimler de azalınca, müçtehid olmayan Müslümanların müçtehid olan alimlere tabi olmaları elzem oldu. Bu sebepledir ki Tabiin devrinde 100’ün üzerinde hak mezhep ortaya çıktı. Bu hak mezhepler yıllar içinde daha çok rağbet edilen diğer hak mezheplere yerini bırakarak günümüze ancak Hanefi, Şafi, Maliki ve Hanbeli mezhepleri ulaşabildi… Daha sonraki yıllarda mezhep kuracak kadar içtihat ehli âlimler de olmadığı için yeni bir mezheb kurulmadı. Şu da biline ki, farz veya haram olduğu Kur’an ve sünnetle kesin olarak belirlenmiş mevzularda içtihat yapılamaz. Misal: İçkinin, domuzun, kumarın haram oluşu, orucun, namazın ve haccın farz oluşu gibi.. Dört hak mezhebin aralarındaki ayrılık da Kur’an ve Sünnetle haram veya farz olduğu kesin olarak belirlenmemiş mevzulardan ibarettir. Bundan dolayı mezhepleri karalamak, neden tek mezhep değil de dört mezhep demek, tam bir cehaletin ifadesidir. Kur’an’da Mezhep Var mıdır? Niçin Dört Mezhep? SORU 2: KUR’AN’DA MEZHEP VAR MIDIR ve MEZHEP NEDİR..? CEVAP: Mezhep kelimesi; Arapça’nın ‘zehebe’ (gitti) mâzi fiilinden türetilmiş Arapça kökenli bir kelimedir. Sözlükteki anlamı gidilen, takip edilen yol demektir. Kur’an’da geçen sırât(yol) kelimesiyle eş anlamlıdır. Mezhep kelimesinin dini alandaki anlamı ise Kuran ve Sünnetin yorumu demektir. Ehli Sünnet Yolunun müçtehit âlimleri Kur’an, Sünnet ve Eshabın İcmasına ve müçtehid derecesindeki Fukahanın bunlara dayalı olarak yaptıkları kıyas çalışmaların bütününü kapsayan yola Sünni mezhepler demişlerdir. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimizin yolu(mezhebi), Kur’an’da “Alâ sırâtın mustekîm(Ey Rasulüm), şüphesiz sen en doğru yol(mezhep) üzerindesin)” (Yasin-4) ayeti ile anılmış, sahabeler ve daha sonra gelen tabiin âlimlerince ise Ehl-i Sünnet mezhebi olarak yad edilmiştir. Peygamber Efendimizin yolu Kur’an’da “sırat-ı müstekîm(en doğru yol)“ olarak anılan ehli sünnet mezhebi, kendi içinde ve özünde hiçbir değişikliğe uğramadan değişik isimlerle (Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbeli gibi) anılmış olup, bunların hepsi itikatta tek mezheptir. Mezhep kelimesinin eş anlamlısı Fatiha Suresinde, sapkınların mezhebi(yolu), (dâllîn) ve diğeri doğru yolda olanların mezhebi olan (sırât-el mustekîm) olarak anılmaktadır. Bak Fatiha Suresi ayetler: - ” İhdines-Sırâtal-müstekîme”mealen; (Ey Rabbimiz)İlet bizi en doğru mezhebe (Rasûlullah’ın itikat ettiği ve uyguladığı islam yoluna). ” Sıratallezîne en’amte aleyhim” mealen; (ve ilet bizi kendilerine ni’met verdiklerinin mezhebine (Rasulullah’ın ve güzide eshabının yoluna).(Fatiha S.- 6) - ” Ğayril mağdûbi aleyhim veleddâllîn” mealen; (Gazaba uğrayanlarınkine ve sapkınların mezhebine (yoluna) değil.) ﴾Fatiha- 7﴿ Kur’an’da zikredilen “sırat-ı müstekîm ” olan doğru mezhep, ehli sünnet mezhebidir. Eğri mezhepler hakkında bilgi edinmek için şu alttaki yazının üzerini tıklayabilirsiniz; Mezhepler www.islamdergisi.com/genel/mezhepler/ Ehl-i Sünnet Mezhebi; Kur’an, Sünnet, İcma-i Ümmet(eshabın icması) ve Kıyas-ı fukahadan oluşur. Bu 4 delilden birini reddedenler ise, ehl-i sünnet mezhebinden sayılamaz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Ehl-i Sünnet mezhebi hakkında şöyle buyurdular: -“Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır, biri müstesna geri kalanları cehennemlik olacaklardır.” Bunu duyan Eshab-ı Kiram (Allah Onlardan Razı olsun) sorarlar: -“Ey Allah’ın Rasulü bunlardan, kurtulacak olanlar hangisidir?” Peygamberimiz (s.a.v.): -“Benim ve eshabımın yolunda gidenlerdir.” diye cevap verirler. (Kaynak: İbn-i Mace, Tirmizi , Ebu Davud) Bu yolun dışında kalan mezheplerin kimi sapkın olup, sapkınlıkta fazla ileri gitmeyen bazı Müslüman mezheplerdir. Kimi ise sapkınlıkta ileri gidip küfre düşmüş olan mezheplerdir. Bazıları da kendilerini mezhepsiz sayıp, dalalet mezhepleri ile değil de ehli sünnet mezhebine karşı amansız bir mücadele vermektedirler. Onlar da Mezhepsizlik Mezhebindendir
@kenankalecikli3731
@kenankalecikli3731 5 жыл бұрын
@@fidankara7218 Tıp biliminde 30 kadar kadın kayıtlara girmiştir, hem erkek hem kadın özelliği taşıması açısından; bunların 6'sı da kendilerini dölleyerek doğum yapmıştır. Araştır, öğren.
@alperes5907
@alperes5907 5 жыл бұрын
@@fidankara7218 Müslüman olamıyorsunuz siz kendinizi illa bir şeyhe ait hissedeceksiniz.
@selimhakan9421
@selimhakan9421 5 жыл бұрын
Fidan Kara şu
@selimhakan9421
@selimhakan9421 5 жыл бұрын
Fidan Kara bir
@byAsef
@byAsef 6 жыл бұрын
Allah razi olsun hocam
@fidankara7218
@fidankara7218 6 жыл бұрын
byAsef Yazan: Abdullah Bekir Bismillâhirrâhmânirrahîm SORU 1: Bazıları“Bu ümmeti niçin parçalayıp mezheplere bölüyorsunuz mezhepsiz de Müslümanlık olur ?” diyorlar. Mezhep İmamları Gerçekten Bunların İddia Ettikleri Gibi Mezhepçilik Yaparak Müslümanları Böldüler mi? CEVAP: Bir kimse ister bir mezhebe tabi olsun veya hiç birine tabi olmasın, ister bir mezhebe inansın veya hiç birine inanmasın o kimse namaza başlarken ellerini kulaklarına götürerek veya ellerini kaldırmadan “ALLAHU EKBER” diye namaza başlıyorsa o kimsenin de bir mezhebi var demektir. Mezhepçilik ile bir mezhebe mensup olmayı birbirine karıştırmamak lazım. Yanlış ve sapkın bir mezhep de olsa bir kimsenin bir mezhebe tabi olarak amel etmesi mezhepçilikdeğildir. Kaldı ki dört sahih mezhepten birisine inanıp ona göre amel etmek hiçbir ahvalde mezhepçilik değildir. Mezhepçilik demek; bir kimsenin kendi mezhebinde olmayanları baskı ile, silah zoru ile kendi mezhebini kabule zorlamasıdır. Bu sebeple mezhepçilik kadar bir kimsenin Müslümanları tek mezhebe veya mezhepsizliği kabule zorlayıp baskı yapması da bir fitnedir. Kimler Mezhepçilik Yapmaktadır ? Mezhepçiliği geçmişte, Hariciye, Mutezile, Cebriye ve Batıniye gibi sapkın mezhepler yapıyordu.. Şah İsmail ile birlikte ise İran, Şia mezhepçiliğini başlatmıştır. İran mezhepçiliği, Azerbaycan’da yaşayan milyonlarca sünni Türkmeni zorla şia mezhebine sokmuş, kabul etmeyenleri ise katletmiştir. Çünkü Azerbaycan, Uzun Hasan zamanında sünni bir Türkmen devleti idi. İslam alemi bütün bunlara rağmen 1800’lü yıllara kadar İran hariç, birlik ve beraberlik içinde idi. Bazen Avrupalıların gazına gelen beşinci mezhep İran, arada yanlış hareket etse de onun icabına bakılıyordu. İmam-ı Azam, İmam-ı Şafi, İmam-ı Maliki, İmam-ı Hanbeli hazretleri ve onların değerli halifeleri hakkında (Allah onların kabirlerini cennet bahçeleri kılsın), “mezhepleri çıkararak bu ümmeti bölüp parçaladı” diyebilenler, ya art niyetli, ya da kara cahildir. İslam tarihinde gerçek anlamda hiç bir mezhep çatışması olmamıştır. Padişahlar arasında yapılan savaşları mezhep çatışması olarak göstermeye çalışanlar ise art niyetli gayrimüslimlerin piyonlarıdır.. Müslümanların % 95’i bir mezhebe mensup olmasına karşın 1400 yıl boyunca asla bir ehli sünnet mezhebi mensubu diğerine mezhebinden dolayı baskı yapmamış, onunla savaşmamıştır. Ehli sünnet mensupları tarih boyunca ehli sünnet olmayanlara asla zulüm etmemiş aynı mahallede yan yana barış ve huzur içinde yaşamışlardır. Öyle olsaydı İslam aleminin doğusuna hakim olan Sünni Müslüman Selçuklular ve daha sonra gelen Sünni Müslüman Timur oğulları, orta ve batısına hakim olan Sünni Müslüman Osman oğulları diğer mezhepleri ve diğer din mensuplarını yok edebilirlerdi. Günümüzde, İran’ın Şia mezhepçiliği, Suudların Vehhabi mezhepçiliği, içimizdeki Mealci selefiyeci sapkınlar, dinde reformcular, ehli sünnete mensup samimi Müslümanlara küfür ve şirk isnat ederek mezhepçilik yapıp fitne ve fesat çıkarmaktadırlar. DEAŞ(IŞİD), HİZBULLAH ve EL-KAİDE gibi sapıklar bu tür guruplardan türemişlerdir. Bir gün Ebu Cehil, Peygamberimize(aleyhissalatü vesselam); - “Sen ne kadar çirkinsin ey Muhammed” der. Peygamberimiz de ona; - “Doğru söyledin” buyurmuşlar. Bir süre sonra Ebu Bekir(r.a.) çıkagelmiş. - “Anam babam sana feda olsun ey Allahın Rasulü. Sen ne kadar güzelsin” demiş. Rasulullah(s.a.v.), ona da; - “Doğru söyledin ya Sıddık “buyurmuşlar. Yanında bulunanlar: - “Ey Allah’ın Rasulü her ikisine de ‘doğru söylediniz’ dediniz. Bunu bize açıklar mısınız?”derler. Rasulullah: - “Biz aynayız. herkes bizde kendi manevi durumunu görür.” buyurdular. Dalalet ehli selefiyeci ve dinde reformcu sapıklar, Peygamberimizin itikadını yansıtan ehli sünnet inancına baktıklarında kendi bozuk itikatlarına uymadığını görürler. O vakit ehli sünnet itikadının rengine bürünmüş müminleri anlayamayıp şirk ve küfür içinde sanırlar. Halbuki, o gördükleri bariz kendi iç alemlerindeki çirkin itikatlarının görüntüsüdür… Günümüzde bazı örgütler çıkıp kendi mezhepleri adına cinayetler işliyorlar. Bunların savunduğu mezhep her ne olursa olsun, bunların yaptıkları cinayettir kendileri de katildir.. Bunlar kendilerini Allah’ın askeri sanıyorlar ama; bunlar aslında şeytanın askerleridir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz : -” Ümmetimin âlimleri arasındaki ayrılık rahmettir.” ve “Ümmetimin âlimleri asla yanlış üzerinde ittifak etmezler.” buyurdular. En büyük müçtehid Peygamber( sallallahu aleyhi ve sellem ) Efendimizdir. Eshab-ı Kiramın (radıyallahu anhum)her biri birer müçtehid idi. Bir çoğunun içtihadı birbiri ile aynı olmakla beraber bazılarının içtihadları kısmen de olsa farklı idi. Rasulullah(salat ve selam üzerine olsun) onlara “siz ne yapıyorsunuz?” demedi. Hatta Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), bir çok kez bazı konularda Hz. Ömer’in (radıyallahu anh) içtihatlarını doğru buldular. Eshab-ı Kiramdan(radıyallahu anhum) sonraki devirlerde başka milletlerden Müslüman olanlar çoğalınca, içtihat derecesinde âlimler de azalınca, müçtehid olmayan Müslümanların müçtehid olan alimlere tabi olmaları elzem oldu. Bu sebepledir ki Tabiin devrinde 100’ün üzerinde hak mezhep ortaya çıktı. Bu hak mezhepler yıllar içinde daha çok rağbet edilen diğer hak mezheplere yerini bırakarak günümüze ancak Hanefi, Şafi, Maliki ve Hanbeli mezhepleri ulaşabildi… Daha sonraki yıllarda mezhep kuracak kadar içtihat ehli âlimler de olmadığı için yeni bir mezheb kurulmadı. Şu da biline ki, farz veya haram olduğu Kur’an ve sünnetle kesin olarak belirlenmiş mevzularda içtihat yapılamaz. Misal: İçkinin, domuzun, kumarın haram oluşu, orucun, namazın ve haccın farz oluşu gibi.. Dört hak mezhebin aralarındaki ayrılık da Kur’an ve Sünnetle haram veya farz olduğu kesin olarak belirlenmemiş mevzulardan ibarettir. Bundan dolayı mezhepleri karalamak, neden tek mezhep değil de dört mezhep demek, tam bir cehaletin ifadesidir. Kur’an’da Mezhep Var mıdır? Niçin Dört Mezhep? SORU 2: KUR’AN’DA MEZHEP VAR MIDIR ve MEZHEP NEDİR..? CEVAP: Mezhep kelimesi; Arapça’nın ‘zehebe’ (gitti) mâzi fiilinden türetilmiş Arapça kökenli bir kelimedir. Sözlükteki anlamı gidilen, takip edilen yol demektir. Kur’an’da geçen sırât(yol) kelimesiyle eş anlamlıdır. Mezhep kelimesinin dini alandaki anlamı ise Kuran ve Sünnetin yorumu demektir. Ehli Sünnet Yolunun müçtehit âlimleri Kur’an, Sünnet ve Eshabın İcmasına ve müçtehid derecesindeki Fukahanın bunlara dayalı olarak yaptıkları kıyas çalışmaların bütününü kapsayan yola Sünni mezhepler demişlerdir. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimizin yolu(mezhebi), Kur’an’da “Alâ sırâtın mustekîm(Ey Rasulüm), şüphesiz sen en doğru yol(mezhep) üzerindesin)” (Yasin-4) ayeti ile anılmış, sahabeler ve daha sonra gelen tabiin âlimlerince ise Ehl-i Sünnet mezhebi olarak yad edilmiştir. Peygamber Efendimizin yolu Kur’an’da “sırat-ı müstekîm(en doğru yol)“ olarak anılan ehli sünnet mezhebi, kendi içinde ve özünde hiçbir değişikliğe uğramadan değişik isimlerle (Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbeli gibi) anılmış olup, bunların hepsi itikatta tek mezheptir. Mezhep kelimesinin eş anlamlısı Fatiha Suresinde, sapkınların mezhebi(yolu), (dâllîn) ve diğeri doğru yolda olanların mezhebi olan (sırât-el mustekîm) olarak anılmaktadır. Bak Fatiha Suresi ayetler: - ” İhdines-Sırâtal-müstekîme”mealen; (Ey Rabbimiz)İlet bizi en doğru mezhebe (Rasûlullah’ın itikat ettiği ve uyguladığı islam yoluna). ” Sıratallezîne en’amte aleyhim” mealen; (ve ilet bizi kendilerine ni’met verdiklerinin mezhebine (Rasulullah’ın ve güzide eshabının yoluna).(Fatiha S.- 6) - ” Ğayril mağdûbi aleyhim veleddâllîn” mealen; (Gazaba uğrayanlarınkine ve sapkınların mezhebine (yoluna) değil.) ﴾Fatiha- 7﴿ Kur’an’da zikredilen “sırat-ı müstekîm ” olan doğru mezhep, ehli sünnet mezhebidir. Eğri mezhepler hakkında bilgi edinmek için şu alttaki yazının üzerini tıklayabilirsiniz; Mezhepler www.islamdergisi.com/genel/mezhepler/ Ehl-i Sünnet Mezhebi; Kur’an, Sünnet, İcma-i Ümmet(eshabın icması) ve Kıyas-ı fukahadan oluşur. Bu 4 delilden birini reddedenler ise, ehl-i sünnet mezhebinden sayılamaz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Ehl-i Sünnet mezhebi hakkında şöyle buyurdular: -“Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır, biri müstesna geri kalanları cehennemlik olacaklardır.” Bunu duyan Eshab-ı Kiram (Allah Onlardan Razı olsun) sorarlar: -“Ey Allah’ın Rasulü bunlardan, kurtulacak olanlar hangisidir?” Peygamberimiz (s.a.v.): -“Benim ve eshabımın yolunda gidenlerdir.” diye cevap verirler. (Kaynak: İbn-i Mace, Tirmizi , Ebu Davud) Bu yolun dışında kalan mezheplerin kimi sapkın olup, sapkınlıkta fazla ileri gitmeyen bazı Müslüman mezheplerdir. Kimi ise sapkınlıkta ileri gidip küfre düşmüş olan mezheplerdir. Bazıları da kendilerini mezhepsiz sayıp, dalalet mezhepleri ile değil de ehli sünnet mezhebine karşı amansız bir mücadele vermektedirler. Onlar da Mezhepsizlik Mezhebindendir
@sehavet1
@sehavet1 6 жыл бұрын
Allah razı olsun.
@deryabazar1041
@deryabazar1041 4 жыл бұрын
Sni sevmek gibi bı sebebim var Allah'ın sözlerini gerçek ve doğru söylediğin icin.
@zehrademir3097
@zehrademir3097 6 жыл бұрын
ALLAH SİZDEN RAZİ OLSUN
@hayatiabay80
@hayatiabay80 7 жыл бұрын
Allah razi olsun hocam okumayan yine anlamaz orumcek aglari sarmis beyinlerini seni seviyorum memet okuyan rabbim senden razi olsun
@nurialdas1281
@nurialdas1281 6 жыл бұрын
Aklına yüreğine ilmine sağlık hocam
@mehmeteminozyazgan7225
@mehmeteminozyazgan7225 5 жыл бұрын
elini ayağını öpüyorum hocam seni allah gönderdi
@zakirburak700
@zakirburak700 3 жыл бұрын
Hoca bu işte yıllarca bu ümmeti rivayetlerle oyaladilar halede oyaliyorlar allah razı olsun hocam
@zeynepkuru7902
@zeynepkuru7902 Жыл бұрын
Allah her iki kymetli insan olarak sizlerden razı olsun.
@murat0071
@murat0071 5 жыл бұрын
Hocam konuştu gunuz bir çok video yu dinledim herşeye mantık çerçevesinde yaklaşıyor sunuz. Çok iyi açıklama Lar yapıyor sunuz. Yüce rabbim yıllarca bizi aydınlatma imkanını size nasib eylesin.tesekkurler
@fidankara7218
@fidankara7218 4 жыл бұрын
çalışalım. Mezhep Nedir? Lugatta, “gitmek”, “bir şeyi izlemek” ve “izlenilen yol” anlamlarına gelen mezhep kelimesi, “filanın mezhebi” tabirinde, “kişisel görüş” anlamında kullanılır. Fakat şerî bir kavram olarak mezhep, herhangi bir kişisel görüşü değil, belli bir usul neticesinde ortaya konulan ve kendi içinde tutarlı olan dînî bir görüşü ifade eder. Bu görüş itikadla da fıkıhla da alakalı olabilirse de daha çok fıkhî bir kavram olarak kullanılmakla birlikte özetle “hayatı, vahyin gösterdiği istikamette yaşayabilmek için bir müçtehidin ortaya koyduğu itikad veya fıkıh sistemine ve bu sistemin ilkeleri neticesinde ortaya koyulan görüşler” olarak tarif edilebilir. Ancak, soruyu soran kişi, Kur’ân’da bu sistemin ve/veya bu görüşlerin varlığını sormamakta, bilakis bu mezhep diye ifade edilen sisteme/usule ve görüşlere bağlı kalmanın ve onları taklit etmenin Kur’ân’da bir delili var mı, diye sormaktadır. Aslında taklit ve ictihad meselesi, her akıllı insanın vicdanında itiraf ettiği bir meseledir. Zira her insan aynı bilgi birikimine ve tecrübeye sahip değildir. Hatta her işte herkes ehil değildir, ehil olanı vardır, olmayanı vardır. Hevâ-i nefs kimi zaman engel olmaya çalışsa da, her insan hayatının istisnasız her anında ve her alanında bulabiliyorsa ehline, bulamıyorsa kendinden daha iyi bilene -fıtratı icabı- tabi ve teslim olma meylindedir. Aynı şekilde bir mezhebe bağlı kalmak da, din hakkında konuşurken belli bir usûl çerçevesinde konuşarak ehline tabi olmaktır. Bir mezhebe bağlı olmamak ise ehlini tanımamak ve usulsüz hareket etmektir ki ehliyetsiz ve kaidesiz yapılan her türlü faaliyetin çelişkiye ve yanlışa düşmeye mahkûm olduğu gayet açıktır. Bu yüzden bu kadar açık ve bedihî olan bir durumun ayrıca bir ayetle ispatlanmasını beklemek, münazara ilmi tabiriyle mükâberadır, yani vicdanında kabullendiği bir şeyi inatla inkâr edip, ispatlanmasını talep etmektir. Oysa delil, bedihi olmayan meselelerde talep edilebilir. Yine münazara tabiriyle bedihi olan bir şey, ispata muhtaç olmasa da, anlamayanlar için ‘tenbih’e ihtiyacı olabilir. Bu kabilden ulemânın işaret ettiği birkaç ayet ile meseleyi “tenbih”e çalışalım. Mezhep Bağlılığına Dair Kur’ân-ı Hakîm’den Bazı ‘Tenbih’ler Öncelikle yukarıda onlarca ayetten sadece bir örneği olarak zikredilen ayetlerdeki müteşâbihât vakıası, konuyla ilgili tek bir ayet olmasa dahî, farklı anlayışların kaçınılmaz olduğunu ve bu farklı tavırların bizzat Cenâb-ı Hak tarafından murad edildiğini ifade etmekte yeterince açıktır. Zira eğer Cenâb-ı Hak, ihtilafı murad etmemiş olsaydı, ayetlerde müteşâbihât olmaz, hepsi muhkem olurdu. Oysa müteşâbihâtın varlığı hem yukarıda işaret edilen ayette hem de örnekte olduğu gibi ihtilafı zorunlu kılmaktadır ki işte bu ihtilaf, bir usule bağlı olarak mezheplerin doğmasının asıl sebebini oluşturmaktadır. Kaldı ki Allâh-u Teâlâ, ehline ittibâyı ve onların taklid edilmesi gerektiği hakikatini bazı ayeti kerimelerde açıkça ifade buyurmuştur. Örneğin; “Mü’minlerin toptan sefere çıkmaları doğru değildir. Onların her bir fırkasından bir zümre dinde fakih olmaya çalışsalar ve kavimlerine dönünce de onları uyarsalar. Umulur ki, onlar da sakınırlar.”[8] Allâh-u Teâlâ Hazretleri bu ayet-i kerimede bir grubun dinde fakih olmasını, insanları uyarmalarını, insanların da o ihtarlar doğrultusunda sakınmaları gerektiğini açıkça emretmektedir. Herkes nasıl fizikçi, kimyacı, tıpçı olamıyor, bu kişilerin söylediklerine göre diğer insanlar hareket ediyorsa, aynı şekilde dînî mesâilde de herkes söz sahibi değildir. Bu nedenle söz sahibi olanların bir usûl çerçevesinde ortaya koydukları mezheplere tâbî olunur. “Eğer bilmiyorsanız, bilene sorun.”[9] Bir mezhebe tâbî olarak dinini yaşamak da, hayatının her anında karşısına çıkabilecek olan her bir meselenin tek tek şerî hükmünün ve nasıl yapılması gerektiğinin ilgili delillerini, şahsî ve zamansal sebeplerden dolayı inceleme imkânına sahip olamayan kişilerin, bu imkâna sahip olan ulemaya sorup öğrenmesi ve ona göre hayatını tanzim etmesi demektir.“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”[10] Kendisine ulaşan ve zahiren birbirleri ile ihtilaf eden bir takım naklî delilleri incelemekten aciz olan kişi ile onları tahkik edip hangisinin farza hangisinin müstehabba delalet ettiğini, hangisinin herkesi ilgilendirip hangisinin belli şahısları ilgilendirdiğini tespit edebilen kişi elbette bir değildir. İşte bir mezhebe göre hareket etmek, birince vasıftakilerin ikinci vasıftaki bir zatı taklid etmesi demektir.Allâh-u Teâlâ Hazretleri Kur’ân-ı Kerîm’de ilim ehlini, farklı derecelerde oluşlarına vurgu yaparak farklı kelimelerle anar. Bazen, “الذين أوتوا العلم / kendilerine ilim verilenler”, bazen “أولو العلم / ilim sahipleri”, bazen “العلماء / ulemâ”, bazen “الراسخون في العلم / ilimde rusuh/derinlik sahipleri”, bazen de “أئمة / imamlar” diyerek zikreder. Bunlardan bir tanesinde şöyle buyurmaktadır; “Kulları içinden (gerçek anlamda) saygı duyarak Allah’tan korkanlar, sadece ulemâdır (العلماء).”[11] Keza bir diğerinde de şöyle buyurmaktadır; “İşte bunlar, insanlar için verdiğimiz misallerdir. Fakat onları ancak âlimler (العالمون) hakkıyla anlayabilirler.”[12] Mademki herkes Cenâb-ı Hakk’ı hakkıyla takdir edip ona saygı duymaz ve ondan korkmaz ve mademki Kur’ân-ı Hakîm-i herkes anlayamaz, herkes hakkıyla idrak edemez. Öyleyse bu gibi kimselerin, Cenâb-ı Hakk’ı hakkıyla takdir eden, ona karşı hakkıyla saygı duyup ondan korkan ulemaya tâbî olmaları, Kur’ân-ı Hakîm-i hakkıyla idrak eden âlimlere tâbî olmaları, hem fıtraten ve vicdanen hem de şerî olarak bir zorunluluktur. Diğer bir ayet-i kerimede de şöyle buyurmaktadır; “Onlardan bir grubu, sabırları neticesinde imamlar kıldık. (Onlar, insanları) emirlerimize hidayet ederler.”[13] Bu ayet asıl olarak İsrail oğullarından bir grubun diğerlerine imamlık/önderlik yapıp, diğerlerini hak ve hakikate ulaştırdığından bahsetmektedir. Ancak bu vasıf sadece onlara mahsus değildir. Bilakis her ümmette benzer şekilde imamlar vardır. Hatta kimileri küfürde imamdır,[14] kimileri ise hidayette imamdır. Nitekim diğer bir ayet-i kerimede “Her insanın imamı ile birlikte çağırılacağı gün..”[15] buyurularak, kimlere tabi oluyorsak onlar ile mahşerde toplanacağımız bize haber verilmektedir. Küfrün ve dalâletin imamlarına tabi oluyorsak onlar ile çağırılacağız. Hidayetin ve hakikatin imamlarına tabi oluyorsak onlar ile hesaba davet olunacağız. Bu yüzden birçok tefsirde bu ayet-i kerîme, insanların mahşer yerinde hesaba davet edilirken “Ey Filan’a uyanlar!” diye çağırılacakları ifade edilmektedir. Peki, bunlardan “Hakk’a hidayet eden mi tâbî olunmaya daha layıktır? Yoksa hidayet edemeyen, kendisine yol gösterilse belki hidayet etmesi muhtemel olan mı?”[16] Elbette tabi olunacak bir zat varsa o da Hak’ka hidayet edip yol gösterendir. Dolayısıyla Hak’ka hidayet ediciliğine itikad edilen bir zata ve görüşlerine uymak, onu taklid etmek şer’ân zemmedilen bir davranış nasıl olabilir? Bilakis bu, her insanın en doğal bir halidir. Çünkü bir insan ne kadar bilgiye sahip olursa olsun elbet “Her bilenin üstünde bir bilen vardır.”[17] Bu da doğal olarak, daha çok bilene teslim olmayı beraberinde getirmektedir. Allâh-u Teâlâ Hazretleri Ashâb-ı Kirâm’ın ve onlara tabi olanların faziletinden bahsederken, “Muhâcirlerin ve Ensârın ilk/öncü olanlarından ve Onlara ihsan ile tâbi olanlardan Allâh râzı olmuştur, Onlar da Allah’tan râzı olmuşlardır”[18] buyurmaktadır. Eğer ehline tabi olmak mezmûm bir davranış olsaydı, Allâh-u Teâlâ’nın Sahâbe Efendilerimize tâbi olanlardan râzı olması mümkün olabilir miydi? Elbette mümkün değildir. Öyleyse Ashâb-ı Kirâm’a tabi olarak bir usûl inşâ eden mezhep imamlarından birine tâbî olmak neden mezmûm bir davranış olsun ki! Aksine Allâh-u Teâlâ’nın razı olduğu kullara tâbî olmak, aynı şekilde Mevlâ Teâla’nın razı olacağı bir davranıştır.Hatta Allâh-u Teâlâ Hazretleri bizlere, müminlerin yolundan asla ayrılmamız gerektiğini ihtar ederek şöyle buyurmaktadır; “Her kim, kendisine hidayet açıklandıktan sonra Rasûl’e inatla muhalefet eder ve Mü’minlerin yolundan başka bir yola tâbî olursa, onu kendi tercih ettiği ile bırakır (kasten yüz çevirdiğinden onu Hak’ka muvaffak da kılmaz), onu cehenneme koyarız. O ne kötü bir varış yeridir. ”[19] Dikkat ediniz! Mü’minlerin takip ettiği yol, hak olan mezhep imamlarına tabi olmaktır. Hulâsâ; Mezhep Bağlılığı Dînî bir Hassasiyettir
@zehra3675
@zehra3675 3 жыл бұрын
Bunlar namazi neye göre kıliyorlar
@celaloren2294
@celaloren2294 5 жыл бұрын
Hocam ağzına sağlık 10 numarasın 10
@muammerozkalp3914
@muammerozkalp3914 6 жыл бұрын
Allah razı olsun acizane yıllardan beri dilim döndüğünce m.hocanın dediğini anlatmaya çalışıyorum ama gel görki anlat.adam seni afaroz ediyo.evet hocam bu günkü islam aleminin çektiği bütün sıkıntının başı mezhepcilik ve cemaatcılık ne yazkki.
@mehmetkanar3340
@mehmetkanar3340 7 жыл бұрын
Allah senden razı olsun hocam
@serdalkaragoz2892
@serdalkaragoz2892 6 жыл бұрын
Hadis mezhep itikad teferruatindan uzak durmak,dini azaltmak değil, dinin aslına bakmaktir
@cavitkatirci1703
@cavitkatirci1703 6 жыл бұрын
Serdal Karagöz s
@fidankara7218
@fidankara7218 6 жыл бұрын
Serdal Karagöz Yazan: Abdullah Bekir Bismillâhirrâhmânirrahîm SORU 1: Bazıları“Bu ümmeti niçin parçalayıp mezheplere bölüyorsunuz mezhepsiz de Müslümanlık olur ?” diyorlar. Mezhep İmamları Gerçekten Bunların İddia Ettikleri Gibi Mezhepçilik Yaparak Müslümanları Böldüler mi? CEVAP: Bir kimse ister bir mezhebe tabi olsun veya hiç birine tabi olmasın, ister bir mezhebe inansın veya hiç birine inanmasın o kimse namaza başlarken ellerini kulaklarına götürerek veya ellerini kaldırmadan “ALLAHU EKBER” diye namaza başlıyorsa o kimsenin de bir mezhebi var demektir. Mezhepçilik ile bir mezhebe mensup olmayı birbirine karıştırmamak lazım. Yanlış ve sapkın bir mezhep de olsa bir kimsenin bir mezhebe tabi olarak amel etmesi mezhepçilikdeğildir. Kaldı ki dört sahih mezhepten birisine inanıp ona göre amel etmek hiçbir ahvalde mezhepçilik değildir. Mezhepçilik demek; bir kimsenin kendi mezhebinde olmayanları baskı ile, silah zoru ile kendi mezhebini kabule zorlamasıdır. Bu sebeple mezhepçilik kadar bir kimsenin Müslümanları tek mezhebe veya mezhepsizliği kabule zorlayıp baskı yapması da bir fitnedir. Kimler Mezhepçilik Yapmaktadır ? Mezhepçiliği geçmişte, Hariciye, Mutezile, Cebriye ve Batıniye gibi sapkın mezhepler yapıyordu.. Şah İsmail ile birlikte ise İran, Şia mezhepçiliğini başlatmıştır. İran mezhepçiliği, Azerbaycan’da yaşayan milyonlarca sünni Türkmeni zorla şia mezhebine sokmuş, kabul etmeyenleri ise katletmiştir. Çünkü Azerbaycan, Uzun Hasan zamanında sünni bir Türkmen devleti idi. İslam alemi bütün bunlara rağmen 1800’lü yıllara kadar İran hariç, birlik ve beraberlik içinde idi. Bazen Avrupalıların gazına gelen beşinci mezhep İran, arada yanlış hareket etse de onun icabına bakılıyordu. İmam-ı Azam, İmam-ı Şafi, İmam-ı Maliki, İmam-ı Hanbeli hazretleri ve onların değerli halifeleri hakkında (Allah onların kabirlerini cennet bahçeleri kılsın), “mezhepleri çıkararak bu ümmeti bölüp parçaladı” diyebilenler, ya art niyetli, ya da kara cahildir. İslam tarihinde gerçek anlamda hiç bir mezhep çatışması olmamıştır. Padişahlar arasında yapılan savaşları mezhep çatışması olarak göstermeye çalışanlar ise art niyetli gayrimüslimlerin piyonlarıdır.. Müslümanların % 95’i bir mezhebe mensup olmasına karşın 1400 yıl boyunca asla bir ehli sünnet mezhebi mensubu diğerine mezhebinden dolayı baskı yapmamış, onunla savaşmamıştır. Ehli sünnet mensupları tarih boyunca ehli sünnet olmayanlara asla zulüm etmemiş aynı mahallede yan yana barış ve huzur içinde yaşamışlardır. Öyle olsaydı İslam aleminin doğusuna hakim olan Sünni Müslüman Selçuklular ve daha sonra gelen Sünni Müslüman Timur oğulları, orta ve batısına hakim olan Sünni Müslüman Osman oğulları diğer mezhepleri ve diğer din mensuplarını yok edebilirlerdi. Günümüzde, İran’ın Şia mezhepçiliği, Suudların Vehhabi mezhepçiliği, içimizdeki Mealci selefiyeci sapkınlar, dinde reformcular, ehli sünnete mensup samimi Müslümanlara küfür ve şirk isnat ederek mezhepçilik yapıp fitne ve fesat çıkarmaktadırlar. DEAŞ(IŞİD), HİZBULLAH ve EL-KAİDE gibi sapıklar bu tür guruplardan türemişlerdir. Bir gün Ebu Cehil, Peygamberimize(aleyhissalatü vesselam); - “Sen ne kadar çirkinsin ey Muhammed” der. Peygamberimiz de ona; - “Doğru söyledin” buyurmuşlar. Bir süre sonra Ebu Bekir(r.a.) çıkagelmiş. - “Anam babam sana feda olsun ey Allahın Rasulü. Sen ne kadar güzelsin” demiş. Rasulullah(s.a.v.), ona da; - “Doğru söyledin ya Sıddık “buyurmuşlar. Yanında bulunanlar: - “Ey Allah’ın Rasulü her ikisine de ‘doğru söylediniz’ dediniz. Bunu bize açıklar mısınız?”derler. Rasulullah: - “Biz aynayız. herkes bizde kendi manevi durumunu görür.” buyurdular. Dalalet ehli selefiyeci ve dinde reformcu sapıklar, Peygamberimizin itikadını yansıtan ehli sünnet inancına baktıklarında kendi bozuk itikatlarına uymadığını görürler. O vakit ehli sünnet itikadının rengine bürünmüş müminleri anlayamayıp şirk ve küfür içinde sanırlar. Halbuki, o gördükleri bariz kendi iç alemlerindeki çirkin itikatlarının görüntüsüdür… Günümüzde bazı örgütler çıkıp kendi mezhepleri adına cinayetler işliyorlar. Bunların savunduğu mezhep her ne olursa olsun, bunların yaptıkları cinayettir kendileri de katildir.. Bunlar kendilerini Allah’ın askeri sanıyorlar ama; bunlar aslında şeytanın askerleridir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz : -” Ümmetimin âlimleri arasındaki ayrılık rahmettir.” ve “Ümmetimin âlimleri asla yanlış üzerinde ittifak etmezler.” buyurdular. En büyük müçtehid Peygamber( sallallahu aleyhi ve sellem ) Efendimizdir. Eshab-ı Kiramın (radıyallahu anhum)her biri birer müçtehid idi. Bir çoğunun içtihadı birbiri ile aynı olmakla beraber bazılarının içtihadları kısmen de olsa farklı idi. Rasulullah(salat ve selam üzerine olsun) onlara “siz ne yapıyorsunuz?” demedi. Hatta Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), bir çok kez bazı konularda Hz. Ömer’in (radıyallahu anh) içtihatlarını doğru buldular. Eshab-ı Kiramdan(radıyallahu anhum) sonraki devirlerde başka milletlerden Müslüman olanlar çoğalınca, içtihat derecesinde âlimler de azalınca, müçtehid olmayan Müslümanların müçtehid olan alimlere tabi olmaları elzem oldu. Bu sebepledir ki Tabiin devrinde 100’ün üzerinde hak mezhep ortaya çıktı. Bu hak mezhepler yıllar içinde daha çok rağbet edilen diğer hak mezheplere yerini bırakarak günümüze ancak Hanefi, Şafi, Maliki ve Hanbeli mezhepleri ulaşabildi… Daha sonraki yıllarda mezhep kuracak kadar içtihat ehli âlimler de olmadığı için yeni bir mezheb kurulmadı. Şu da biline ki, farz veya haram olduğu Kur’an ve sünnetle kesin olarak belirlenmiş mevzularda içtihat yapılamaz. Misal: İçkinin, domuzun, kumarın haram oluşu, orucun, namazın ve haccın farz oluşu gibi.. Dört hak mezhebin aralarındaki ayrılık da Kur’an ve Sünnetle haram veya farz olduğu kesin olarak belirlenmemiş mevzulardan ibarettir. Bundan dolayı mezhepleri karalamak, neden tek mezhep değil de dört mezhep demek, tam bir cehaletin ifadesidir. Kur’an’da Mezhep Var mıdır? Niçin Dört Mezhep? SORU 2: KUR’AN’DA MEZHEP VAR MIDIR ve MEZHEP NEDİR..? CEVAP: Mezhep kelimesi; Arapça’nın ‘zehebe’ (gitti) mâzi fiilinden türetilmiş Arapça kökenli bir kelimedir. Sözlükteki anlamı gidilen, takip edilen yol demektir. Kur’an’da geçen sırât(yol) kelimesiyle eş anlamlıdır. Mezhep kelimesinin dini alandaki anlamı ise Kuran ve Sünnetin yorumu demektir. Ehli Sünnet Yolunun müçtehit âlimleri Kur’an, Sünnet ve Eshabın İcmasına ve müçtehid derecesindeki Fukahanın bunlara dayalı olarak yaptıkları kıyas çalışmaların bütününü kapsayan yola Sünni mezhepler demişlerdir. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimizin yolu(mezhebi), Kur’an’da “Alâ sırâtın mustekîm(Ey Rasulüm), şüphesiz sen en doğru yol(mezhep) üzerindesin)” (Yasin-4) ayeti ile anılmış, sahabeler ve daha sonra gelen tabiin âlimlerince ise Ehl-i Sünnet mezhebi olarak yad edilmiştir. Peygamber Efendimizin yolu Kur’an’da “sırat-ı müstekîm(en doğru yol)“ olarak anılan ehli sünnet mezhebi, kendi içinde ve özünde hiçbir değişikliğe uğramadan değişik isimlerle (Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbeli gibi) anılmış olup, bunların hepsi itikatta tek mezheptir. Mezhep kelimesinin eş anlamlısı Fatiha Suresinde, sapkınların mezhebi(yolu), (dâllîn) ve diğeri doğru yolda olanların mezhebi olan (sırât-el mustekîm) olarak anılmaktadır. Bak Fatiha Suresi ayetler: - ” İhdines-Sırâtal-müstekîme”mealen; (Ey Rabbimiz)İlet bizi en doğru mezhebe (Rasûlullah’ın itikat ettiği ve uyguladığı islam yoluna). ” Sıratallezîne en’amte aleyhim” mealen; (ve ilet bizi kendilerine ni’met verdiklerinin mezhebine (Rasulullah’ın ve güzide eshabının yoluna).(Fatiha S.- 6) - ” Ğayril mağdûbi aleyhim veleddâllîn” mealen; (Gazaba uğrayanlarınkine ve sapkınların mezhebine (yoluna) değil.) ﴾Fatiha- 7﴿ Kur’an’da zikredilen “sırat-ı müstekîm ” olan doğru mezhep, ehli sünnet mezhebidir. Eğri mezhepler hakkında bilgi edinmek için şu alttaki yazının üzerini tıklayabilirsiniz; Mezhepler www.islamdergisi.com/genel/mezhepler/ Ehl-i Sünnet Mezhebi; Kur’an, Sünnet, İcma-i Ümmet(eshabın icması) ve Kıyas-ı fukahadan oluşur. Bu 4 delilden birini reddedenler ise, ehl-i sünnet mezhebinden sayılamaz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Ehl-i Sünnet mezhebi hakkında şöyle buyurdular: -“Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır, biri müstesna geri kalanları cehennemlik olacaklardır.” Bunu duyan Eshab-ı Kiram (Allah Onlardan Razı olsun) sorarlar: -“Ey Allah’ın Rasulü bunlardan, kurtulacak olanlar hangisidir?” Peygamberimiz (s.a.v.): -“Benim ve eshabımın yolunda gidenlerdir.” diye cevap verirler. (Kaynak: İbn-i Mace, Tirmizi , Ebu Davud) Bu yolun dışında kalan mezheplerin kimi sapkın olup, sapkınlıkta fazla ileri gitmeyen bazı Müslüman mezheplerdir. Kimi ise sapkınlıkta ileri gidip küfre düşmüş olan mezheplerdir. Bazıları da kendilerini mezhepsiz sayıp, dalalet mezhepleri ile değil de ehli sünnet mezhebine karşı amansız bir mücadele vermektedirler. Onlar da Mezhepsizlik Mezhebindendir
@vahdetcanerf6686
@vahdetcanerf6686 5 жыл бұрын
Bu hocalar varken ümmet arasında peygamber ve hatta peygamber sözlerine hadislerine gerek yok at çöpe gitsin ve şeytanın maskarasi ol yolunu kaybetmiş Körler yoksa kuran sizi indi de peygamber rın sözlerine bile gerek duymuyorsunuz
@fidankara7218
@fidankara7218 4 жыл бұрын
@Yasin Yeşilova kardeş oku okuda imanını bu satılıklara yem etmeçeşitli sorular Sual: Mezhepsiz, bid’at ehline mi deniyor? CEVAP Evet. Dört mezhepten birine uymayana dendiği gibi, doğru yolda olmayana da mezhepsiz denir. Şu üç sınıf, bid’at ehli yani mezhepsizdir: 1- Dört mezhebden hiçbirine uymayan, 2- Dört mezhebi karıştırıp, kolayına gelen mezhebe göre hareket eden, yani mezhepleri telfik eden, 3- Dört mezhebi hak bildiği hâlde, bir inanışı, Ehl-i sünnet itikadına uymayan. Sual: Mezhepsizlik konusuna niye fazla önem veriyorsunuz? CEVAP Mezhepsizlik konusuna fazla yer vermemiz itikad meselesi olduğundandır. İtikadı bozuk olanın ibadetleri boşa gider. Onun için önce doğru bir imana sahip olmak gerekir. Sual: İctihad ve mezhep nedir? CEVAP İctihad etmek, mezhep kurmak, dinimizin emridir. Resulullah efendimiz, Hazret-i Muaz’ı Yemene hakim olarak gönderirken, (Orada nasıl hükmedeceksin?) buyurunca, (Allah’ın kitabı) ile dedi. (Allah’ın kitabında bulamazsan?) buyurdu. (Resulullahın sünneti) ile dedi. (Onda da bulamazsan?) buyurunca, (ictihad ederek) dedi. Resulullah efendimiz, (Elhamdülillah! Allahü teâlâ, Resulünün elçisini, Resulullahın rızasına uygun eyledi) buyurdu. (Tirmizi) Allah ve Resulü, müminlere merhamet ettikleri için, bazı işlerin nasıl yapılacağı, Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açık bildirilmedi. Açıkça bildirilse idi, öylece yapmak gerekirdi. Farzı yapmayanlar günaha girer, kıymet vermeyenler de kâfir olurdu. Müminlerin hâli güç olurdu. Böylece mezhepler meydana geldi. Eshab-ı kiramın tamamı müctehid ve mezhep sahibi idi. Bunun için Peygamber efendimiz, (Eshabım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidayete kavuşursunuz) buyurdu. (Taberani, Beyheki, İbni Asakir, Hatib, Deylemi, Darimi, İ. Münavi, İbni Adiy) Mezheplerinin tamamı kitaplara geçmediği için, bugün hiç kimse, mesela (Ben Hazret-i Ömer’in mezhebindeyim) diyemez. Mezheplere bağlı hiçbir âlim, ictihad derecesine yükselse bile, mezhebinin imamının üsul ve kaidelerine, hiçbir zaman muhalefet etmez. Mezhepsiz olan hiçbir İslam âlimi yoktur. Müctehid kime denir? Kur'an-ı kerim ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmeyen hususları, açıkça bildirilenlere benzeterek, hüküm çıkaran derin âlimlere (Müctehid) denir. Eshab-ı kiramın hepsi müctehid idi. Sünnette kapalı kalan yerleri, müctehid âlimler açıklamış, mezhepler meydana çıkmıştır. Bu mezheplerden yalnız dördü kitaplara geçmiş, diğerleri unutulmuştur. Bu mezheplerin imanları, Eshab-ı kiramın ortak imanıdır. İmanda ayrılık caiz olmaz. Bu dört hak mezhebe, (Ehl-i sünnet) denir. Bu dört mezhepten hiçbirine uymayana mezhepsiz denir.
@uguryasar6823
@uguryasar6823 4 жыл бұрын
Senn çok yaşa Mehmet okuyan hocam.
@uzeyirdemir3034
@uzeyirdemir3034 6 жыл бұрын
benim mezhebim kuran
@fidankara7218
@fidankara7218 6 жыл бұрын
Üzeyir Demir Yazan: Abdullah Bekir Bismillâhirrâhmânirrahîm SORU 1: Bazıları“Bu ümmeti niçin parçalayıp mezheplere bölüyorsunuz mezhepsiz de Müslümanlık olur ?” diyorlar. Mezhep İmamları Gerçekten Bunların İddia Ettikleri Gibi Mezhepçilik Yaparak Müslümanları Böldüler mi? CEVAP: Bir kimse ister bir mezhebe tabi olsun veya hiç birine tabi olmasın, ister bir mezhebe inansın veya hiç birine inanmasın o kimse namaza başlarken ellerini kulaklarına götürerek veya ellerini kaldırmadan “ALLAHU EKBER” diye namaza başlıyorsa o kimsenin de bir mezhebi var demektir. Mezhepçilik ile bir mezhebe mensup olmayı birbirine karıştırmamak lazım. Yanlış ve sapkın bir mezhep de olsa bir kimsenin bir mezhebe tabi olarak amel etmesi mezhepçilikdeğildir. Kaldı ki dört sahih mezhepten birisine inanıp ona göre amel etmek hiçbir ahvalde mezhepçilik değildir. Mezhepçilik demek; bir kimsenin kendi mezhebinde olmayanları baskı ile, silah zoru ile kendi mezhebini kabule zorlamasıdır. Bu sebeple mezhepçilik kadar bir kimsenin Müslümanları tek mezhebe veya mezhepsizliği kabule zorlayıp baskı yapması da bir fitnedir. Kimler Mezhepçilik Yapmaktadır ? Mezhepçiliği geçmişte, Hariciye, Mutezile, Cebriye ve Batıniye gibi sapkın mezhepler yapıyordu.. Şah İsmail ile birlikte ise İran, Şia mezhepçiliğini başlatmıştır. İran mezhepçiliği, Azerbaycan’da yaşayan milyonlarca sünni Türkmeni zorla şia mezhebine sokmuş, kabul etmeyenleri ise katletmiştir. Çünkü Azerbaycan, Uzun Hasan zamanında sünni bir Türkmen devleti idi. İslam alemi bütün bunlara rağmen 1800’lü yıllara kadar İran hariç, birlik ve beraberlik içinde idi. Bazen Avrupalıların gazına gelen beşinci mezhep İran, arada yanlış hareket etse de onun icabına bakılıyordu. İmam-ı Azam, İmam-ı Şafi, İmam-ı Maliki, İmam-ı Hanbeli hazretleri ve onların değerli halifeleri hakkında (Allah onların kabirlerini cennet bahçeleri kılsın), “mezhepleri çıkararak bu ümmeti bölüp parçaladı” diyebilenler, ya art niyetli, ya da kara cahildir. İslam tarihinde gerçek anlamda hiç bir mezhep çatışması olmamıştır. Padişahlar arasında yapılan savaşları mezhep çatışması olarak göstermeye çalışanlar ise art niyetli gayrimüslimlerin piyonlarıdır.. Müslümanların % 95’i bir mezhebe mensup olmasına karşın 1400 yıl boyunca asla bir ehli sünnet mezhebi mensubu diğerine mezhebinden dolayı baskı yapmamış, onunla savaşmamıştır. Ehli sünnet mensupları tarih boyunca ehli sünnet olmayanlara asla zulüm etmemiş aynı mahallede yan yana barış ve huzur içinde yaşamışlardır. Öyle olsaydı İslam aleminin doğusuna hakim olan Sünni Müslüman Selçuklular ve daha sonra gelen Sünni Müslüman Timur oğulları, orta ve batısına hakim olan Sünni Müslüman Osman oğulları diğer mezhepleri ve diğer din mensuplarını yok edebilirlerdi. Günümüzde, İran’ın Şia mezhepçiliği, Suudların Vehhabi mezhepçiliği, içimizdeki Mealci selefiyeci sapkınlar, dinde reformcular, ehli sünnete mensup samimi Müslümanlara küfür ve şirk isnat ederek mezhepçilik yapıp fitne ve fesat çıkarmaktadırlar. DEAŞ(IŞİD), HİZBULLAH ve EL-KAİDE gibi sapıklar bu tür guruplardan türemişlerdir. Bir gün Ebu Cehil, Peygamberimize(aleyhissalatü vesselam); - “Sen ne kadar çirkinsin ey Muhammed” der. Peygamberimiz de ona; - “Doğru söyledin” buyurmuşlar. Bir süre sonra Ebu Bekir(r.a.) çıkagelmiş. - “Anam babam sana feda olsun ey Allahın Rasulü. Sen ne kadar güzelsin” demiş. Rasulullah(s.a.v.), ona da; - “Doğru söyledin ya Sıddık “buyurmuşlar. Yanında bulunanlar: - “Ey Allah’ın Rasulü her ikisine de ‘doğru söylediniz’ dediniz. Bunu bize açıklar mısınız?”derler. Rasulullah: - “Biz aynayız. herkes bizde kendi manevi durumunu görür.” buyurdular. Dalalet ehli selefiyeci ve dinde reformcu sapıklar, Peygamberimizin itikadını yansıtan ehli sünnet inancına baktıklarında kendi bozuk itikatlarına uymadığını görürler. O vakit ehli sünnet itikadının rengine bürünmüş müminleri anlayamayıp şirk ve küfür içinde sanırlar. Halbuki, o gördükleri bariz kendi iç alemlerindeki çirkin itikatlarının görüntüsüdür… Günümüzde bazı örgütler çıkıp kendi mezhepleri adına cinayetler işliyorlar. Bunların savunduğu mezhep her ne olursa olsun, bunların yaptıkları cinayettir kendileri de katildir.. Bunlar kendilerini Allah’ın askeri sanıyorlar ama; bunlar aslında şeytanın askerleridir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz : -” Ümmetimin âlimleri arasındaki ayrılık rahmettir.” ve “Ümmetimin âlimleri asla yanlış üzerinde ittifak etmezler.” buyurdular. En büyük müçtehid Peygamber( sallallahu aleyhi ve sellem ) Efendimizdir. Eshab-ı Kiramın (radıyallahu anhum)her biri birer müçtehid idi. Bir çoğunun içtihadı birbiri ile aynı olmakla beraber bazılarının içtihadları kısmen de olsa farklı idi. Rasulullah(salat ve selam üzerine olsun) onlara “siz ne yapıyorsunuz?” demedi. Hatta Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), bir çok kez bazı konularda Hz. Ömer’in (radıyallahu anh) içtihatlarını doğru buldular. Eshab-ı Kiramdan(radıyallahu anhum) sonraki devirlerde başka milletlerden Müslüman olanlar çoğalınca, içtihat derecesinde âlimler de azalınca, müçtehid olmayan Müslümanların müçtehid olan alimlere tabi olmaları elzem oldu. Bu sebepledir ki Tabiin devrinde 100’ün üzerinde hak mezhep ortaya çıktı. Bu hak mezhepler yıllar içinde daha çok rağbet edilen diğer hak mezheplere yerini bırakarak günümüze ancak Hanefi, Şafi, Maliki ve Hanbeli mezhepleri ulaşabildi… Daha sonraki yıllarda mezhep kuracak kadar içtihat ehli âlimler de olmadığı için yeni bir mezheb kurulmadı. Şu da biline ki, farz veya haram olduğu Kur’an ve sünnetle kesin olarak belirlenmiş mevzularda içtihat yapılamaz. Misal: İçkinin, domuzun, kumarın haram oluşu, orucun, namazın ve haccın farz oluşu gibi.. Dört hak mezhebin aralarındaki ayrılık da Kur’an ve Sünnetle haram veya farz olduğu kesin olarak belirlenmemiş mevzulardan ibarettir. Bundan dolayı mezhepleri karalamak, neden tek mezhep değil de dört mezhep demek, tam bir cehaletin ifadesidir. Kur’an’da Mezhep Var mıdır? Niçin Dört Mezhep? SORU 2: KUR’AN’DA MEZHEP VAR MIDIR ve MEZHEP NEDİR..? CEVAP: Mezhep kelimesi; Arapça’nın ‘zehebe’ (gitti) mâzi fiilinden türetilmiş Arapça kökenli bir kelimedir. Sözlükteki anlamı gidilen, takip edilen yol demektir. Kur’an’da geçen sırât(yol) kelimesiyle eş anlamlıdır. Mezhep kelimesinin dini alandaki anlamı ise Kuran ve Sünnetin yorumu demektir. Ehli Sünnet Yolunun müçtehit âlimleri Kur’an, Sünnet ve Eshabın İcmasına ve müçtehid derecesindeki Fukahanın bunlara dayalı olarak yaptıkları kıyas çalışmaların bütününü kapsayan yola Sünni mezhepler demişlerdir. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimizin yolu(mezhebi), Kur’an’da “Alâ sırâtın mustekîm(Ey Rasulüm), şüphesiz sen en doğru yol(mezhep) üzerindesin)” (Yasin-4) ayeti ile anılmış, sahabeler ve daha sonra gelen tabiin âlimlerince ise Ehl-i Sünnet mezhebi olarak yad edilmiştir. Peygamber Efendimizin yolu Kur’an’da “sırat-ı müstekîm(en doğru yol)“ olarak anılan ehli sünnet mezhebi, kendi içinde ve özünde hiçbir değişikliğe uğramadan değişik isimlerle (Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbeli gibi) anılmış olup, bunların hepsi itikatta tek mezheptir. Mezhep kelimesinin eş anlamlısı Fatiha Suresinde, sapkınların mezhebi(yolu), (dâllîn) ve diğeri doğru yolda olanların mezhebi olan (sırât-el mustekîm) olarak anılmaktadır. Bak Fatiha Suresi ayetler: - ” İhdines-Sırâtal-müstekîme”mealen; (Ey Rabbimiz)İlet bizi en doğru mezhebe (Rasûlullah’ın itikat ettiği ve uyguladığı islam yoluna). ” Sıratallezîne en’amte aleyhim” mealen; (ve ilet bizi kendilerine ni’met verdiklerinin mezhebine (Rasulullah’ın ve güzide eshabının yoluna).(Fatiha S.- 6) - ” Ğayril mağdûbi aleyhim veleddâllîn” mealen; (Gazaba uğrayanlarınkine ve sapkınların mezhebine (yoluna) değil.) ﴾Fatiha- 7﴿ Kur’an’da zikredilen “sırat-ı müstekîm ” olan doğru mezhep, ehli sünnet mezhebidir. Eğri mezhepler hakkında bilgi edinmek için şu alttaki yazının üzerini tıklayabilirsiniz; Mezhepler www.islamdergisi.com/genel/mezhepler/ Ehl-i Sünnet Mezhebi; Kur’an, Sünnet, İcma-i Ümmet(eshabın icması) ve Kıyas-ı fukahadan oluşur. Bu 4 delilden birini reddedenler ise, ehl-i sünnet mezhebinden sayılamaz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Ehl-i Sünnet mezhebi hakkında şöyle buyurdular: -“Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır, biri müstesna geri kalanları cehennemlik olacaklardır.” Bunu duyan Eshab-ı Kiram (Allah Onlardan Razı olsun) sorarlar: -“Ey Allah’ın Rasulü bunlardan, kurtulacak olanlar hangisidir?” Peygamberimiz (s.a.v.): -“Benim ve eshabımın yolunda gidenlerdir.” diye cevap verirler. (Kaynak: İbn-i Mace, Tirmizi , Ebu Davud) Bu yolun dışında kalan mezheplerin kimi sapkın olup, sapkınlıkta fazla ileri gitmeyen bazı Müslüman mezheplerdir. Kimi ise sapkınlıkta ileri gidip küfre düşmüş olan mezheplerdir. Bazıları da kendilerini mezhepsiz sayıp, dalalet mezhepleri ile değil de ehli sünnet mezhebine karşı amansız bir mücadele vermektedirler. Onlar da Mezhepsizlik Mezhebindendir
@asdAsd-om1mw
@asdAsd-om1mw 5 жыл бұрын
@@fidankara7218 ummetin alimleri arasında ayrılık rahmetmiş👉❓komik oldun Fidan kardeş belli oluyor müslümanların halinden.İkincisi o zaman da bu hocaya da kızmamalısın buda rahmettir demekki, çünkü buda sizden ayrı diye sorarlar emi☺Hadi buyur burdan yak🚬😁
@izleyiciabi4988
@izleyiciabi4988 4 жыл бұрын
@@asdAsd-om1mw cahil aklına hiçbirşeye açıklık getiremedin kasılma git adam akıllı öğren yorum adı üstünde yorumdur ki senin amacın bulanık ortam bulandirmak gibi geldi
@izleyiciabi4988
@izleyiciabi4988 4 жыл бұрын
@@asdAsd-om1mw aklın olsaydı anlardin beyinsiz
@asdAsd-om1mw
@asdAsd-om1mw 4 жыл бұрын
Ortalık öyle saf ve temiz ki bulandırayım dedim.Halbuki ne güzel it ürüyor ve kervanda yürüyordu.Ben ne yaptım böyle😧
@durmusgenc2703
@durmusgenc2703 6 жыл бұрын
İslâm dininin esası yalnız Kur'an'dır, biz yalnız onda olan hükümler ile amel ederiz, onun haram dediğine haram, helal dediğine helal deriz." diyerek, sünneti dikkate almamak, ona kıymet vermemek, Peygamberimiz (asm)'in değerini ve görevini idrak etmemektir. Kur'an'ı tebliğ eden ve en başta tefsir eden O'dur. Peygamberimiz (a.s.m.) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: "Bana Kur'an-ı Kerim ve onunla birlikte, bir onun kadarı daha (yani sünnet) verildi. Bir kişiye, koltuğuna yaslanmışken hadisim ulaşır da, 'Aramızda Allah'ın kitabı var, ondaki helali helal, haramı da haram sayarız.' derse (bilsin ki) Resûllullah 'ın haram kıldığı da Allah 'ım haram kıldığı gibidir." (Ebu Davud, Sünnet, 6, İmare 33; Tirmizi, İlim 10)
@siyahbeyal
@siyahbeyal 5 жыл бұрын
Bak bu senin yazdığın hadis değil mi? Hadis nedir? Peygamber efendimizin söylediği iddia edilen sözlere hadis denir. Allahın söylediği sözlere de ayet denir. Hepsini süpürüp atanlardan olamayız çünkü elimizde o zamandan bu zamana gelen başka birşey yok ancak hepsini süpürüp alanlardan da olamayız ayrılığa düşeriz ne yapmak lazım alırsın hadisi koyarsın ayetin yanına uyuyorsa birbiri ile çelişmiyorsa hadisi kabul et kimse birşey diyemez ancak kuranın öldürme yaşat dediğine hadis öldür diyorsa orada duracaksın arkadaş, örnek recm i peygamber efendimizin yaptığını söyleyen hadisler kuran yüz değnek cezası var öldürme yaşat diyor hadis alemlere rahmet olarak gönderilen son peygamberimizin henüz tövbe kapısı açıkken zina eden insanları nohut büyüklüğünde taş atarak işkenceyle öldürdüğünü söylüyor orada duracaksın. Durman gereken yeri bileceksin. Ben hadise inanırım ayete de inanırım ancak ayete önceliğim vardır öyle yapmazsan yarın sana elinde bir hadisle adamın teki gelir bak kuranda içki haram ama burada sahabelerin içki içtiği yazıyor demek izin vermiş peygamberimiz derse diyecek lafın olmaz.
@gokhanatici17
@gokhanatici17 5 жыл бұрын
Peygamber efendimize atılan iftiraları kabul etmek şirk'e ortak olmaktır. Peygamber efendimizin din adına uyguladığı pratikleri, sırf *kendi çıkarkarı ve menfaatleri için zamanla değiştirenler* (müşrikler), bu uygulamaları ideolojik sebeplerden dolayı dinin direği haline getirip, Allah sanki öyle buyuruyormuş gibi İslam adı altında yıllarca insanlara dayatmışlardır. Allah'a ortak koşmak, bir şeye veya din bilginlerine, şahısa ilahi özellikler atfetmek, Allah adına dinde kanunlar koymak anlamına gelir. Şirk eyleminde bulunanlar müşrik olarak isimlendirilir. Bu sebeplerden dolayıdır ki Kur'an-ı Kerim'le örtüşmeyen, Temel dayanağı Kur'an Kerim olmayan hiç bir hadisi peygamber efendimiz söylemiş yada pratiğe dökmüş olamaz. Kur'an-ı Kerim'de bahsedilen peygambere uyun ayetleri peygamber efendimiz zamanında (Sağlığında) yaşayan sahabeye yada insanlara hitaben (onlar için) indirilmiştir. Günümüze değiştirilmeden arı duru ulaşabilen tek kaynak Allah kelamı Kur'an-ı Kerim'dir ve dinin tek kaynağıdır. Mahşer günü bu kitaptan hesaba çekileceğimize göre bu kitabı hayat rehberi edinmemiz bizim hayrımızadır. Selam ve dua ile... *Tevbe Suresi 31. Ayet* Yahudiler Allah'ı bırakıp bilginlerini, hahamlarını; Hıristiyanlar da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesîh'i rableri edindiler. Halbuki onlara sadece tek ilâha kulluk etmeleri emrolundu. O'ndan başka tanrı yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır. *Yûsuf Suresi 106. Ayet* Onların çoğu, ortak koşmadan Allah'a inanmazlar. *Nisâ Suresi 48. Ayet* Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başka günahları, dilediği kimse için bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse büyük bir günah ile iftira etmiş olur.
@gokhanatici17
@gokhanatici17 5 жыл бұрын
Peygamberler kendisine vahyolunanlara uyması gerekir yani vahiyden başka bir şey söyleyemez ve uygulayamazlar. Peygamber efendimizin sünneti, yani hayatı boyunca din adına uyguladığı bütün pratikler Kur'an-ı Kerim'den başka bir şey değildir. Allah'ın sözünün üzerine kimse söz söyleyemez... *Hâkka Suresi 44-47. Ayet* Eğer Peygamber bize atfen bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı, elbette onu bundan dolayı kıskıvrak yakalardık; sonra da onun şah damarını keser atardık. Hiçbiriniz buna engel de olamazdınız. *Yûnus Suresi 108-109. Ayet* De ki: “Ey insanlar, size Rabbinizden gerçek (Kur’an) gelmiştir. Artık kim doğru yola girerse, ancak kendisi için girer. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Ben sizden sorumlu değilim.” (Ey Muhammed!) Sana vahyolunana uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.
@adnankarakoc5795
@adnankarakoc5795 2 жыл бұрын
Hocam allah razi olsun vallahi bu tarikatlar mezhepler yuzunden dinden cikacaktim cok sagol hocam
@ayseonur7407
@ayseonur7407 7 жыл бұрын
dogru diyorsun hocam seni fazla ozgur birakmazlar.
@hafsasahin4025
@hafsasahin4025 5 жыл бұрын
İnşaellah bırakmazlar
@fatmasayn8042
@fatmasayn8042 3 жыл бұрын
@@hafsasahin4025 Hiç müslümanca bir tavrınızı yorumlarda göremedim. Biz bu hocayı dinlemekten gayet memnunuz niye yani gelip hiç dinlemeden ne dediğini bilmeden yorum yapıyorsunuz. Bu hocayı dinlemeden önce belki kalbinizi kırabilirdim, ama bu hoca sayesinde kalp kırmanın ne kadar dehşet verici ayetlerini okuyunca artık o huyumdan vazgeçtim şükür. RABBİMden doğru olan en güzel yolda yürümenizi isterim. Selam.
@enes135
@enes135 7 жыл бұрын
Allah sizlerden razı olsun .
@teleskop7605
@teleskop7605 3 жыл бұрын
Allahim razi olsun canim hocam
@aslmelek
@aslmelek 7 жыл бұрын
Edip Yuksel ve siz Allah razı olsun sizlerden
@siyahbeyal
@siyahbeyal 5 жыл бұрын
Edip Yüksel ile Mehmet Okuyanın hiçbir alakası yoktur yazdığınız yorum nifak tohumu ekmekten farksız sizde farkındasınız
@asumanturel2850
@asumanturel2850 4 жыл бұрын
@@siyahbeyal ..Edip Yüksel Mehmet okuyanı bı ara takdir etmişti diye hatırlıyorum....tabiki bir degiller
@schroederschroeder8528
@schroederschroeder8528 4 жыл бұрын
Aleviyim- daha dogrusu Aleviydim! Ben anladim çok sükür!
@silouzayli1650
@silouzayli1650 8 жыл бұрын
Sen birtanesin
@durmusgenc2703
@durmusgenc2703 6 жыл бұрын
Silo Uzayli ...İslâm dininin esası yalnız Kur'an'dır, biz yalnız onda olan hükümler ile amel ederiz, onun haram dediğine haram, helal dediğine helal deriz." diyerek, sünneti dikkate almamak, ona kıymet vermemek, Peygamberimiz (asm)'in değerini ve görevini idrak etmemektir. Kur'an'ı tebliğ eden ve en başta tefsir eden O'dur. Peygamberimiz (a.s.m.) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: "Bana Kur'an-ı Kerim ve onunla birlikte, bir onun kadarı daha (yani sünnet) verildi. Bir kişiye, koltuğuna yaslanmışken hadisim ulaşır da, 'Aramızda Allah'ın kitabı var, ondaki helali helal, haramı da haram sayarız.' derse (bilsin ki) Resûllullah 'ın haram kıldığı da Allah 'ım haram kıldığı gibidir." (Ebu Davud, Sünnet, 6, İmare 33; Tirmizi, İlim 10)
@rabiasultan6679
@rabiasultan6679 5 жыл бұрын
Bir tane olan Allah cc
@gokhanboraklc2802
@gokhanboraklc2802 5 жыл бұрын
rabia sultan Tamam bana bir Mehmet Okuyan daha getir 😬
@hafsasahin4025
@hafsasahin4025 5 жыл бұрын
@@gokhanboraklc2802 Onun gibi sapkın insanlardan çok var malesef.Sizin alkiş tutmalarinizdan gittikçe çoğaliyorlar.Allah şerlerinden ümmeti Muhammed i korusun inşaellah.
@akay5440
@akay5440 2 жыл бұрын
Beni dine donduren ayettir ali imran suresi 103
@user-ly1iz2qx3o
@user-ly1iz2qx3o Жыл бұрын
Allah Razl Olsun
@DENIZDENIZ-ef4fr
@DENIZDENIZ-ef4fr 5 жыл бұрын
ALLAH RAZI OLSUN HOCAM GANI GANI VE EBEDEN
@lansman27
@lansman27 6 жыл бұрын
Çok doğru
@omerdemir3275
@omerdemir3275 4 жыл бұрын
meshepli olmakta müslümanı fırka ve fırkacılıa götürür.din içinde fırka ne varsa kabul etmeyecksin .meshepçi diye tabi olunan alimler hiç birisi meshepçi yada meshepli değildi.o alimler islamı insanlara teblig edip anlattılar, vede iştihat ettiler.mehmet hocaya selam olsun. Rabbimiz sizinle olsun.
@cex3831
@cex3831 3 жыл бұрын
Böyle alimlerin olması ne güzel
@bozkurt158
@bozkurt158 6 жыл бұрын
Siz istediginiz kadar anlatin guzel hocam, kendi dillerinde bile okusalar, kalpleri anlamadiktan sonra, anlamak istemedikten sonra, gercekten cok uzuluyorum Islam dunyasini, musluman ulkelerini gorunce, ALLAH hepimizin gunahlarini af-etsin ve ilk basta oldugu gibi birbirimizi kardes olarak gorelim ve yabancilari sevindirmiyelim cunku hepimizin biliyoruz onlardan hicbiri bizleri sevmez.
@fidankara7218
@fidankara7218 6 жыл бұрын
Boz Kurt Yazan: Abdullah Bekir Bismillâhirrâhmânirrahîm SORU 1: Bazıları“Bu ümmeti niçin parçalayıp mezheplere bölüyorsunuz mezhepsiz de Müslümanlık olur ?” diyorlar. Mezhep İmamları Gerçekten Bunların İddia Ettikleri Gibi Mezhepçilik Yaparak Müslümanları Böldüler mi? CEVAP: Bir kimse ister bir mezhebe tabi olsun veya hiç birine tabi olmasın, ister bir mezhebe inansın veya hiç birine inanmasın o kimse namaza başlarken ellerini kulaklarına götürerek veya ellerini kaldırmadan “ALLAHU EKBER” diye namaza başlıyorsa o kimsenin de bir mezhebi var demektir. Mezhepçilik ile bir mezhebe mensup olmayı birbirine karıştırmamak lazım. Yanlış ve sapkın bir mezhep de olsa bir kimsenin bir mezhebe tabi olarak amel etmesi mezhepçilikdeğildir. Kaldı ki dört sahih mezhepten birisine inanıp ona göre amel etmek hiçbir ahvalde mezhepçilik değildir. Mezhepçilik demek; bir kimsenin kendi mezhebinde olmayanları baskı ile, silah zoru ile kendi mezhebini kabule zorlamasıdır. Bu sebeple mezhepçilik kadar bir kimsenin Müslümanları tek mezhebe veya mezhepsizliği kabule zorlayıp baskı yapması da bir fitnedir. Kimler Mezhepçilik Yapmaktadır ? Mezhepçiliği geçmişte, Hariciye, Mutezile, Cebriye ve Batıniye gibi sapkın mezhepler yapıyordu.. Şah İsmail ile birlikte ise İran, Şia mezhepçiliğini başlatmıştır. İran mezhepçiliği, Azerbaycan’da yaşayan milyonlarca sünni Türkmeni zorla şia mezhebine sokmuş, kabul etmeyenleri ise katletmiştir. Çünkü Azerbaycan, Uzun Hasan zamanında sünni bir Türkmen devleti idi. İslam alemi bütün bunlara rağmen 1800’lü yıllara kadar İran hariç, birlik ve beraberlik içinde idi. Bazen Avrupalıların gazına gelen beşinci mezhep İran, arada yanlış hareket etse de onun icabına bakılıyordu. İmam-ı Azam, İmam-ı Şafi, İmam-ı Maliki, İmam-ı Hanbeli hazretleri ve onların değerli halifeleri hakkında (Allah onların kabirlerini cennet bahçeleri kılsın), “mezhepleri çıkararak bu ümmeti bölüp parçaladı” diyebilenler, ya art niyetli, ya da kara cahildir. İslam tarihinde gerçek anlamda hiç bir mezhep çatışması olmamıştır. Padişahlar arasında yapılan savaşları mezhep çatışması olarak göstermeye çalışanlar ise art niyetli gayrimüslimlerin piyonlarıdır.. Müslümanların % 95’i bir mezhebe mensup olmasına karşın 1400 yıl boyunca asla bir ehli sünnet mezhebi mensubu diğerine mezhebinden dolayı baskı yapmamış, onunla savaşmamıştır. Ehli sünnet mensupları tarih boyunca ehli sünnet olmayanlara asla zulüm etmemiş aynı mahallede yan yana barış ve huzur içinde yaşamışlardır. Öyle olsaydı İslam aleminin doğusuna hakim olan Sünni Müslüman Selçuklular ve daha sonra gelen Sünni Müslüman Timur oğulları, orta ve batısına hakim olan Sünni Müslüman Osman oğulları diğer mezhepleri ve diğer din mensuplarını yok edebilirlerdi. Günümüzde, İran’ın Şia mezhepçiliği, Suudların Vehhabi mezhepçiliği, içimizdeki Mealci selefiyeci sapkınlar, dinde reformcular, ehli sünnete mensup samimi Müslümanlara küfür ve şirk isnat ederek mezhepçilik yapıp fitne ve fesat çıkarmaktadırlar. DEAŞ(IŞİD), HİZBULLAH ve EL-KAİDE gibi sapıklar bu tür guruplardan türemişlerdir. Bir gün Ebu Cehil, Peygamberimize(aleyhissalatü vesselam); - “Sen ne kadar çirkinsin ey Muhammed” der. Peygamberimiz de ona; - “Doğru söyledin” buyurmuşlar. Bir süre sonra Ebu Bekir(r.a.) çıkagelmiş. - “Anam babam sana feda olsun ey Allahın Rasulü. Sen ne kadar güzelsin” demiş. Rasulullah(s.a.v.), ona da; - “Doğru söyledin ya Sıddık “buyurmuşlar. Yanında bulunanlar: - “Ey Allah’ın Rasulü her ikisine de ‘doğru söylediniz’ dediniz. Bunu bize açıklar mısınız?”derler. Rasulullah: - “Biz aynayız. herkes bizde kendi manevi durumunu görür.” buyurdular. Dalalet ehli selefiyeci ve dinde reformcu sapıklar, Peygamberimizin itikadını yansıtan ehli sünnet inancına baktıklarında kendi bozuk itikatlarına uymadığını görürler. O vakit ehli sünnet itikadının rengine bürünmüş müminleri anlayamayıp şirk ve küfür içinde sanırlar. Halbuki, o gördükleri bariz kendi iç alemlerindeki çirkin itikatlarının görüntüsüdür… Günümüzde bazı örgütler çıkıp kendi mezhepleri adına cinayetler işliyorlar. Bunların savunduğu mezhep her ne olursa olsun, bunların yaptıkları cinayettir kendileri de katildir.. Bunlar kendilerini Allah’ın askeri sanıyorlar ama; bunlar aslında şeytanın askerleridir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz : -” Ümmetimin âlimleri arasındaki ayrılık rahmettir.” ve “Ümmetimin âlimleri asla yanlış üzerinde ittifak etmezler.” buyurdular. En büyük müçtehid Peygamber( sallallahu aleyhi ve sellem ) Efendimizdir. Eshab-ı Kiramın (radıyallahu anhum)her biri birer müçtehid idi. Bir çoğunun içtihadı birbiri ile aynı olmakla beraber bazılarının içtihadları kısmen de olsa farklı idi. Rasulullah(salat ve selam üzerine olsun) onlara “siz ne yapıyorsunuz?” demedi. Hatta Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), bir çok kez bazı konularda Hz. Ömer’in (radıyallahu anh) içtihatlarını doğru buldular. Eshab-ı Kiramdan(radıyallahu anhum) sonraki devirlerde başka milletlerden Müslüman olanlar çoğalınca, içtihat derecesinde âlimler de azalınca, müçtehid olmayan Müslümanların müçtehid olan alimlere tabi olmaları elzem oldu. Bu sebepledir ki Tabiin devrinde 100’ün üzerinde hak mezhep ortaya çıktı. Bu hak mezhepler yıllar içinde daha çok rağbet edilen diğer hak mezheplere yerini bırakarak günümüze ancak Hanefi, Şafi, Maliki ve Hanbeli mezhepleri ulaşabildi… Daha sonraki yıllarda mezhep kuracak kadar içtihat ehli âlimler de olmadığı için yeni bir mezheb kurulmadı. Şu da biline ki, farz veya haram olduğu Kur’an ve sünnetle kesin olarak belirlenmiş mevzularda içtihat yapılamaz. Misal: İçkinin, domuzun, kumarın haram oluşu, orucun, namazın ve haccın farz oluşu gibi.. Dört hak mezhebin aralarındaki ayrılık da Kur’an ve Sünnetle haram veya farz olduğu kesin olarak belirlenmemiş mevzulardan ibarettir. Bundan dolayı mezhepleri karalamak, neden tek mezhep değil de dört mezhep demek, tam bir cehaletin ifadesidir. Kur’an’da Mezhep Var mıdır? Niçin Dört Mezhep? SORU 2: KUR’AN’DA MEZHEP VAR MIDIR ve MEZHEP NEDİR..? CEVAP: Mezhep kelimesi; Arapça’nın ‘zehebe’ (gitti) mâzi fiilinden türetilmiş Arapça kökenli bir kelimedir. Sözlükteki anlamı gidilen, takip edilen yol demektir. Kur’an’da geçen sırât(yol) kelimesiyle eş anlamlıdır. Mezhep kelimesinin dini alandaki anlamı ise Kuran ve Sünnetin yorumu demektir. Ehli Sünnet Yolunun müçtehit âlimleri Kur’an, Sünnet ve Eshabın İcmasına ve müçtehid derecesindeki Fukahanın bunlara dayalı olarak yaptıkları kıyas çalışmaların bütününü kapsayan yola Sünni mezhepler demişlerdir. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimizin yolu(mezhebi), Kur’an’da “Alâ sırâtın mustekîm(Ey Rasulüm), şüphesiz sen en doğru yol(mezhep) üzerindesin)” (Yasin-4) ayeti ile anılmış, sahabeler ve daha sonra gelen tabiin âlimlerince ise Ehl-i Sünnet mezhebi olarak yad edilmiştir. Peygamber Efendimizin yolu Kur’an’da “sırat-ı müstekîm(en doğru yol)“ olarak anılan ehli sünnet mezhebi, kendi içinde ve özünde hiçbir değişikliğe uğramadan değişik isimlerle (Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbeli gibi) anılmış olup, bunların hepsi itikatta tek mezheptir. Mezhep kelimesinin eş anlamlısı Fatiha Suresinde, sapkınların mezhebi(yolu), (dâllîn) ve diğeri doğru yolda olanların mezhebi olan (sırât-el mustekîm) olarak anılmaktadır. Bak Fatiha Suresi ayetler: - ” İhdines-Sırâtal-müstekîme”mealen; (Ey Rabbimiz)İlet bizi en doğru mezhebe (Rasûlullah’ın itikat ettiği ve uyguladığı islam yoluna). ” Sıratallezîne en’amte aleyhim” mealen; (ve ilet bizi kendilerine ni’met verdiklerinin mezhebine (Rasulullah’ın ve güzide eshabının yoluna).(Fatiha S.- 6) - ” Ğayril mağdûbi aleyhim veleddâllîn” mealen; (Gazaba uğrayanlarınkine ve sapkınların mezhebine (yoluna) değil.) ﴾Fatiha- 7﴿ Kur’an’da zikredilen “sırat-ı müstekîm ” olan doğru mezhep, ehli sünnet mezhebidir. Eğri mezhepler hakkında bilgi edinmek için şu alttaki yazının üzerini tıklayabilirsiniz; Mezhepler www.islamdergisi.com/genel/mezhepler/ Ehl-i Sünnet Mezhebi; Kur’an, Sünnet, İcma-i Ümmet(eshabın icması) ve Kıyas-ı fukahadan oluşur. Bu 4 delilden birini reddedenler ise, ehl-i sünnet mezhebinden sayılamaz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Ehl-i Sünnet mezhebi hakkında şöyle buyurdular: -“Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır, biri müstesna geri kalanları cehennemlik olacaklardır.” Bunu duyan Eshab-ı Kiram (Allah Onlardan Razı olsun) sorarlar: -“Ey Allah’ın Rasulü bunlardan, kurtulacak olanlar hangisidir?” Peygamberimiz (s.a.v.): -“Benim ve eshabımın yolunda gidenlerdir.” diye cevap verirler. (Kaynak: İbn-i Mace, Tirmizi , Ebu Davud) Bu yolun dışında kalan mezheplerin kimi sapkın olup, sapkınlıkta fazla ileri gitmeyen bazı Müslüman mezheplerdir. Kimi ise sapkınlıkta ileri gidip küfre düşmüş olan mezheplerdir. Bazıları da kendilerini mezhepsiz sayıp, dalalet mezhepleri ile değil de ehli sünnet mezhebine karşı amansız bir mücadele vermektedirler. Onlar da Mezhepsizlik Mezhebindendir
@fatihkeskiner6137
@fatihkeskiner6137 3 жыл бұрын
@@fidankara7218 sen işidi el kaideyi Taliban'ı Şii veya mutezile veya haricimi sanıyorsun 😂😂 Onların hepsi Sünni ve yaptıkları uygulamaların hepsinin Sünni fıkhında yeri var 😂😂 Kendini rezil etme bari
@eliferturk1519
@eliferturk1519 8 ай бұрын
Hocam Allah sizden razı olsun
@karacakaracael9166
@karacakaracael9166 5 жыл бұрын
Hocam Allaha emanet ol
@alaydinhassimi4788
@alaydinhassimi4788 4 жыл бұрын
Sayın hocam teşekkür ederim sayende müslüman gençler ateist olmaktan kurtuluyor
@sadiqquliyev6295
@sadiqquliyev6295 Жыл бұрын
Subhan Allah
@hamdikocyigit7534
@hamdikocyigit7534 6 жыл бұрын
kıymetli hocam seni Allah için çok seviyoruz
@remziyeyank3152
@remziyeyank3152 2 жыл бұрын
Cok dogru olur
@uveys7860
@uveys7860 4 жыл бұрын
Mehmet bey lütfen helal et hakkında da detaylı izah edin.Müşrik bismillah deyərək kesmişsə yenebilirmi?Amma detaylı ayetlerle cevap verin .Çok rica ediyorum.
@huseyinakbaba2305
@huseyinakbaba2305 6 жыл бұрын
Ben bunu sünni şafi şiirlere alevilere daha doğrusu hiç kimseye bir türlü anlatamadım. Şura 13 dinde ayrılığa düşmeyin. Rum suresi 32 embiya 93 enam159 ali ımran 103-105 ahh ahhh
@alikaraca9824
@alikaraca9824 5 жыл бұрын
İyi diyorsunda suç biz Şii lerde deyilki. Suç peygamberimizin emrine itaat etmeyenlerde. Peygamberimiz Kur 'an ve Ehli Beytime sarılın dedi. Sen gidip mezhep imamı olarak başkalarını kabul edersen bir sürü mezhebe bölünürsün.Oysaki Ehli Beyte tabi olunsaydı bir sürü isim ortaya çikmazdı. Tek ismimiz olurdu; MÜSLÜMAN...
@impulse6154
@impulse6154 5 жыл бұрын
@@alikaraca9824 Peygamberimiz hic bir zaman Ehli Beytime sarilin demedi öyle bir sey yok unutun artik sadece Kurani Kerime sarilin Allahin kitabina sarilin yoldan sapmazsiniz dedi. Inanmiyorsan o zaman en güvenilir hadisciler buhari müslim gibilerin kitaplarina bak bakalim ne yazmislar. Peygamberimiz söyle demistir: Size tek bir sey birakiyorum Allahin kitabina simsiki sarilin yoldan sapmazsiniz. Sünnet dediginiz sey Kuran ile uymasi gerek. Zaten Peygamberimiz Kurandan haric hic bir sey dememistir yapmamistir. Sünnet kelimesini siz cok farkli bir sey icin kullaniyorsunuz ve sirke giriyorsunuz. Allah Peygamberi Kurani Kerimi yasayip anlatsin ögretsin diye gönderdi Kuranin yanina kendisinden bir seyler uydurmasi icin göndermedi. Kuranda ap acik ayetler var neden okumuyorsunuz ? Peygamber bir sey dediyse ve ya yaptiysa sünnet degil Kurandir o zaten.
@mucahitaktas4215
@mucahitaktas4215 5 жыл бұрын
Hüseyin Akbaba anlatamassın. Önce 4hak mezhebin ne olduğunu anlamalısınız.4hak mezhebin kurallarının Kurana uyuyormu uymuyormu onu anlayamadan. Kşmseye anlatamassınız. Ve 4hak mezhebi ortadan kaldırdıpınızda. Kuranın ipine sımsıkı sarılalım dediğinizde birsürü farklı görüş oluşacağını herkesin aywtlere darklı manalar vereceğini anlayamadığınız için kimseye anlatamasssınız.
@hafsasahin4025
@hafsasahin4025 5 жыл бұрын
@@impulse6154 Sünnet, Resulullahın, sözleri, bütün ibadetleri, işleri, itikadları, ahlakı ve bir şey yapılırken görünce, mani olmayıp susması yani o işi mahsurlu görmemesi demektir.İnkar etmeden Sünnete uymadiğinizda haram işlemiş olmazsiniz.Fakat Kur an ı Kerim baştan sona farzı emreder.İnkar eden kafir olur.Yapmayan günahkar olur.Bu nedenle sünnet Kur an dır diyezsiniz.Doğrusu :Efendimiz sav Kur an ahlakiyla yaşamiştir.Kur an a ve Onun sav sünnetine uyarsaniz doğru yoldan şaşmazsiniz. Olmalidir.
@impulse6154
@impulse6154 5 жыл бұрын
@@hafsasahin4025 Kardeşim senin okuman yazman yok mu? Öyle olmalıdır diyorsun bide. Sünnet vardır ama sizin düşündüğünüz anlamı taşımıyor. Misal vereyim Peygamberimiz demiştir ki İlim öğrenmek sünnettir, şimdi biz tabi ki ne yapıyoruz Kuran'a bakıyoruz ve aha Kuran ne diyor ilk emri zaten oku. Yani demem o ki Peygamber efendimizin dediği zaten Kuran. Diyor ki mesela koku sürmek sünnettir ve biz yine Kurana bakıyoruz aha Kuran diyor ki Müslüman bir kimse temiz olandır. Yani şunu demek istiyorum Kuran eksik değil sünnet olmadan Kuran olmaz diyorlar bu yanlış ama Kuran olmadan sünnet olmaz derseniz tmm derim fakat o sünnet dediğiniz Kuran ile uyuşması gerek.
@canbags5047
@canbags5047 5 жыл бұрын
Ne mutlu HANİF olana... ☝️
@neslihantatari3563
@neslihantatari3563 4 жыл бұрын
Hoca ne diyor sen ne diyon mübarek
@canbags5047
@canbags5047 4 жыл бұрын
Hanif kelimesinin anlamını bilen kişi ne demek istediğimi anladı..
@neslihantatari3563
@neslihantatari3563 4 жыл бұрын
@@canbags5047 pardon kardeşim hanefilikle karıştırdım. Ne mutlu hanif olana... ☝Allah bir peygamber bir kitap bir...
@erkan4460
@erkan4460 6 жыл бұрын
ADAM DOĞRU KONUŞUYOR BEYLER
@fidankara7218
@fidankara7218 6 жыл бұрын
ASİL TÜRK Yazan: Abdullah Bekir Bismillâhirrâhmânirrahîm SORU 1: Bazıları“Bu ümmeti niçin parçalayıp mezheplere bölüyorsunuz mezhepsiz de Müslümanlık olur ?” diyorlar. Mezhep İmamları Gerçekten Bunların İddia Ettikleri Gibi Mezhepçilik Yaparak Müslümanları Böldüler mi? CEVAP: Bir kimse ister bir mezhebe tabi olsun veya hiç birine tabi olmasın, ister bir mezhebe inansın veya hiç birine inanmasın o kimse namaza başlarken ellerini kulaklarına götürerek veya ellerini kaldırmadan “ALLAHU EKBER” diye namaza başlıyorsa o kimsenin de bir mezhebi var demektir. Mezhepçilik ile bir mezhebe mensup olmayı birbirine karıştırmamak lazım. Yanlış ve sapkın bir mezhep de olsa bir kimsenin bir mezhebe tabi olarak amel etmesi mezhepçilikdeğildir. Kaldı ki dört sahih mezhepten birisine inanıp ona göre amel etmek hiçbir ahvalde mezhepçilik değildir. Mezhepçilik demek; bir kimsenin kendi mezhebinde olmayanları baskı ile, silah zoru ile kendi mezhebini kabule zorlamasıdır. Bu sebeple mezhepçilik kadar bir kimsenin Müslümanları tek mezhebe veya mezhepsizliği kabule zorlayıp baskı yapması da bir fitnedir. Kimler Mezhepçilik Yapmaktadır ? Mezhepçiliği geçmişte, Hariciye, Mutezile, Cebriye ve Batıniye gibi sapkın mezhepler yapıyordu.. Şah İsmail ile birlikte ise İran, Şia mezhepçiliğini başlatmıştır. İran mezhepçiliği, Azerbaycan’da yaşayan milyonlarca sünni Türkmeni zorla şia mezhebine sokmuş, kabul etmeyenleri ise katletmiştir. Çünkü Azerbaycan, Uzun Hasan zamanında sünni bir Türkmen devleti idi. İslam alemi bütün bunlara rağmen 1800’lü yıllara kadar İran hariç, birlik ve beraberlik içinde idi. Bazen Avrupalıların gazına gelen beşinci mezhep İran, arada yanlış hareket etse de onun icabına bakılıyordu. İmam-ı Azam, İmam-ı Şafi, İmam-ı Maliki, İmam-ı Hanbeli hazretleri ve onların değerli halifeleri hakkında (Allah onların kabirlerini cennet bahçeleri kılsın), “mezhepleri çıkararak bu ümmeti bölüp parçaladı” diyebilenler, ya art niyetli, ya da kara cahildir. İslam tarihinde gerçek anlamda hiç bir mezhep çatışması olmamıştır. Padişahlar arasında yapılan savaşları mezhep çatışması olarak göstermeye çalışanlar ise art niyetli gayrimüslimlerin piyonlarıdır.. Müslümanların % 95’i bir mezhebe mensup olmasına karşın 1400 yıl boyunca asla bir ehli sünnet mezhebi mensubu diğerine mezhebinden dolayı baskı yapmamış, onunla savaşmamıştır. Ehli sünnet mensupları tarih boyunca ehli sünnet olmayanlara asla zulüm etmemiş aynı mahallede yan yana barış ve huzur içinde yaşamışlardır. Öyle olsaydı İslam aleminin doğusuna hakim olan Sünni Müslüman Selçuklular ve daha sonra gelen Sünni Müslüman Timur oğulları, orta ve batısına hakim olan Sünni Müslüman Osman oğulları diğer mezhepleri ve diğer din mensuplarını yok edebilirlerdi. Günümüzde, İran’ın Şia mezhepçiliği, Suudların Vehhabi mezhepçiliği, içimizdeki Mealci selefiyeci sapkınlar, dinde reformcular, ehli sünnete mensup samimi Müslümanlara küfür ve şirk isnat ederek mezhepçilik yapıp fitne ve fesat çıkarmaktadırlar. DEAŞ(IŞİD), HİZBULLAH ve EL-KAİDE gibi sapıklar bu tür guruplardan türemişlerdir. Bir gün Ebu Cehil, Peygamberimize(aleyhissalatü vesselam); - “Sen ne kadar çirkinsin ey Muhammed” der. Peygamberimiz de ona; - “Doğru söyledin” buyurmuşlar. Bir süre sonra Ebu Bekir(r.a.) çıkagelmiş. - “Anam babam sana feda olsun ey Allahın Rasulü. Sen ne kadar güzelsin” demiş. Rasulullah(s.a.v.), ona da; - “Doğru söyledin ya Sıddık “buyurmuşlar. Yanında bulunanlar: - “Ey Allah’ın Rasulü her ikisine de ‘doğru söylediniz’ dediniz. Bunu bize açıklar mısınız?”derler. Rasulullah: - “Biz aynayız. herkes bizde kendi manevi durumunu görür.” buyurdular. Dalalet ehli selefiyeci ve dinde reformcu sapıklar, Peygamberimizin itikadını yansıtan ehli sünnet inancına baktıklarında kendi bozuk itikatlarına uymadığını görürler. O vakit ehli sünnet itikadının rengine bürünmüş müminleri anlayamayıp şirk ve küfür içinde sanırlar. Halbuki, o gördükleri bariz kendi iç alemlerindeki çirkin itikatlarının görüntüsüdür… Günümüzde bazı örgütler çıkıp kendi mezhepleri adına cinayetler işliyorlar. Bunların savunduğu mezhep her ne olursa olsun, bunların yaptıkları cinayettir kendileri de katildir.. Bunlar kendilerini Allah’ın askeri sanıyorlar ama; bunlar aslında şeytanın askerleridir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz : -” Ümmetimin âlimleri arasındaki ayrılık rahmettir.” ve “Ümmetimin âlimleri asla yanlış üzerinde ittifak etmezler.” buyurdular. En büyük müçtehid Peygamber( sallallahu aleyhi ve sellem ) Efendimizdir. Eshab-ı Kiramın (radıyallahu anhum)her biri birer müçtehid idi. Bir çoğunun içtihadı birbiri ile aynı olmakla beraber bazılarının içtihadları kısmen de olsa farklı idi. Rasulullah(salat ve selam üzerine olsun) onlara “siz ne yapıyorsunuz?” demedi. Hatta Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), bir çok kez bazı konularda Hz. Ömer’in (radıyallahu anh) içtihatlarını doğru buldular. Eshab-ı Kiramdan(radıyallahu anhum) sonraki devirlerde başka milletlerden Müslüman olanlar çoğalınca, içtihat derecesinde âlimler de azalınca, müçtehid olmayan Müslümanların müçtehid olan alimlere tabi olmaları elzem oldu. Bu sebepledir ki Tabiin devrinde 100’ün üzerinde hak mezhep ortaya çıktı. Bu hak mezhepler yıllar içinde daha çok rağbet edilen diğer hak mezheplere yerini bırakarak günümüze ancak Hanefi, Şafi, Maliki ve Hanbeli mezhepleri ulaşabildi… Daha sonraki yıllarda mezhep kuracak kadar içtihat ehli âlimler de olmadığı için yeni bir mezheb kurulmadı. Şu da biline ki, farz veya haram olduğu Kur’an ve sünnetle kesin olarak belirlenmiş mevzularda içtihat yapılamaz. Misal: İçkinin, domuzun, kumarın haram oluşu, orucun, namazın ve haccın farz oluşu gibi.. Dört hak mezhebin aralarındaki ayrılık da Kur’an ve Sünnetle haram veya farz olduğu kesin olarak belirlenmemiş mevzulardan ibarettir. Bundan dolayı mezhepleri karalamak, neden tek mezhep değil de dört mezhep demek, tam bir cehaletin ifadesidir. Kur’an’da Mezhep Var mıdır? Niçin Dört Mezhep? SORU 2: KUR’AN’DA MEZHEP VAR MIDIR ve MEZHEP NEDİR..? CEVAP: Mezhep kelimesi; Arapça’nın ‘zehebe’ (gitti) mâzi fiilinden türetilmiş Arapça kökenli bir kelimedir. Sözlükteki anlamı gidilen, takip edilen yol demektir. Kur’an’da geçen sırât(yol) kelimesiyle eş anlamlıdır. Mezhep kelimesinin dini alandaki anlamı ise Kuran ve Sünnetin yorumu demektir. Ehli Sünnet Yolunun müçtehit âlimleri Kur’an, Sünnet ve Eshabın İcmasına ve müçtehid derecesindeki Fukahanın bunlara dayalı olarak yaptıkları kıyas çalışmaların bütününü kapsayan yola Sünni mezhepler demişlerdir. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimizin yolu(mezhebi), Kur’an’da “Alâ sırâtın mustekîm(Ey Rasulüm), şüphesiz sen en doğru yol(mezhep) üzerindesin)” (Yasin-4) ayeti ile anılmış, sahabeler ve daha sonra gelen tabiin âlimlerince ise Ehl-i Sünnet mezhebi olarak yad edilmiştir. Peygamber Efendimizin yolu Kur’an’da “sırat-ı müstekîm(en doğru yol)“ olarak anılan ehli sünnet mezhebi, kendi içinde ve özünde hiçbir değişikliğe uğramadan değişik isimlerle (Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbeli gibi) anılmış olup, bunların hepsi itikatta tek mezheptir. Mezhep kelimesinin eş anlamlısı Fatiha Suresinde, sapkınların mezhebi(yolu), (dâllîn) ve diğeri doğru yolda olanların mezhebi olan (sırât-el mustekîm) olarak anılmaktadır. Bak Fatiha Suresi ayetler: - ” İhdines-Sırâtal-müstekîme”mealen; (Ey Rabbimiz)İlet bizi en doğru mezhebe (Rasûlullah’ın itikat ettiği ve uyguladığı islam yoluna). ” Sıratallezîne en’amte aleyhim” mealen; (ve ilet bizi kendilerine ni’met verdiklerinin mezhebine (Rasulullah’ın ve güzide eshabının yoluna).(Fatiha S.- 6) - ” Ğayril mağdûbi aleyhim veleddâllîn” mealen; (Gazaba uğrayanlarınkine ve sapkınların mezhebine (yoluna) değil.) ﴾Fatiha- 7﴿ Kur’an’da zikredilen “sırat-ı müstekîm ” olan doğru mezhep, ehli sünnet mezhebidir. Eğri mezhepler hakkında bilgi edinmek için şu alttaki yazının üzerini tıklayabilirsiniz; Mezhepler www.islamdergisi.com/genel/mezhepler/ Ehl-i Sünnet Mezhebi; Kur’an, Sünnet, İcma-i Ümmet(eshabın icması) ve Kıyas-ı fukahadan oluşur. Bu 4 delilden birini reddedenler ise, ehl-i sünnet mezhebinden sayılamaz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Ehl-i Sünnet mezhebi hakkında şöyle buyurdular: -“Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır, biri müstesna geri kalanları cehennemlik olacaklardır.” Bunu duyan Eshab-ı Kiram (Allah Onlardan Razı olsun) sorarlar: -“Ey Allah’ın Rasulü bunlardan, kurtulacak olanlar hangisidir?” Peygamberimiz (s.a.v.): -“Benim ve eshabımın yolunda gidenlerdir.” diye cevap verirler. (Kaynak: İbn-i Mace, Tirmizi , Ebu Davud) Bu yolun dışında kalan mezheplerin kimi sapkın olup, sapkınlıkta fazla ileri gitmeyen bazı Müslüman mezheplerdir. Kimi ise sapkınlıkta ileri gidip küfre düşmüş olan mezheplerdir. Bazıları da kendilerini mezhepsiz sayıp, dalalet mezhepleri ile değil de ehli sünnet mezhebine karşı amansız bir mücadele vermektedirler. Onlar da Mezhepsizlik Mezhebindendir
@siyahbeyal
@siyahbeyal 5 жыл бұрын
@@fidankara7218 mezhepsizlik mezhebi diyerek yeni bir ayrımcılık yaratmak da ayrımcılık mezhebidir o zaman saçma sapan yorum yazmaktan sıkılacağınız günleri sabırsızlıkla bekliyoruz
@fidankara7218
@fidankara7218 5 жыл бұрын
@@siyahbeyal vallahi kardeş okadar güzel açıklayıcı paylaşımdan sonra hale bildiğim doğrudur diyorsan seni Allah Proflarınla haşr eylesin ne diyelim yarın mahşerde hesap günü selamlaşırız siz gibilerle
@hikmetbey3681
@hikmetbey3681 5 жыл бұрын
Adam doğru konuşuyor da keşke dosdoğru konuşsa.
@tbrizsdov.1998
@tbrizsdov.1998 7 жыл бұрын
yahu adam gelin bir olak allah bunu soyluyor kitabinda, hocayi kotuleyen insalar var dinlemeyin diyor, ulan seni dinleyip mehsepcilik yapalim sonrada keseyim kafani isit gibi?))))
@edyed8205
@edyed8205 Жыл бұрын
❤❤❤
@mustafakose9882
@mustafakose9882 4 жыл бұрын
17 22-32 ve 40 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
@c.c.6711
@c.c.6711 5 жыл бұрын
12- Dileyen ondan öğüt alır. 13-14- Kur'an çok şerefli, yüceltilmiş tertemiz sahifelerdedir. 15-16- Şerefli, itaatkâr elçilerin elleriyle yazılmıştır. (Abese) Onu toplamak da okutmak da bize düşer.O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et.Sonra, onu açıklamak da bizim görevimizdir. Kiyame 17,18,19 Peygambere gizli vahiy ve hadislerin kilifi görülen hikmet kavrami bakin @t Elciye itaat kurana itaatir bakin: @t Peygamber haram koyamaz. Yemin olsun! Biz size, her şeyi açık açık / açık-seçik anlatan ayetler / apaçık ilkeler, sizden önce geçmiş kimselerden örnekler ve erdemliler için de bir öğüt indirmiş bulunuyoruz.(NÛR,34) Yemin olsun! Biz, her şeyi apaçık bildiren / açık-seçik bilgiler veren ayetler / açıklayan ilkeler indirmiş bulunuyoruz. (NÛR,46) İşte Biz Kur’an’ı böyle apaçık / açık-seçik, anlaşılır ayetler / ilkeler olarak indirdik. (HAC,16) Andolsun ki, Biz öylesine açık ayetler / ilkeler indirdik ki, onları yoldan çıkmış olanlardan başkası inkâr etmez. (BAKARA,99) Biz ayetleri, yürekten inanacak olanlar için açık ve anlaşılır bir şekilde / iyiden iyiye açıklamışızdır. (BAKARA,118) Biz bilinçli / bilinçlenmek isteyen bir toplum / bilen bir halk için, buyruklarımızı / ayetlerimizi / ilkeleri en ince ayrıntısına kadar / ayrıntılı bir biçimde açıklarız / böylece uzun uzun anlatıyoruz / böyle ayrıntılı kılıyoruz. (A’RAF,32) Gerçekten Biz inkârcılara, gerçekleri bilimsel olarak ve en ince ayrıntısına kadar açıkladığımız / ilme uygun biçimde, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap gönderdik. (A’RAF,52) Şükreden bir topluluk için ayetleri böyle ayrıntılı olarak / örneklerle / değişik şekillerde açıklarız. (A’RAF,58) Biz her şeyi apaçık bildiren / apaçık gösteren ayetler indirmiş bulunuyoruz. (MÜCADELE,5) Andolsun ki, Biz, size içinde (gereksinme duyacağınız her türlü) uyarının bulunduğu bir Kitap indirmiş bulunuyoruz. (ENBİYA,10) Biz, bilen bir halk için ayetlerimizi ayrıntılı bir biçimde açıklamaktayız / açık-seçik ortaya koyarız / uzun uzun anlatıyoruz. (TÖVBE,11) Dili Arapça olarak bilinen bir topluma, anlamaları için, Arapça bir Kur’an olarak ayetleri açıklanmış / ayrıntılı kılınmış bir Kitaptır bu. (FUSSİLET,3) Biz (bu Kur’an’da) akıllarında (tutmaları gerekli olan her şeyi) getirdik. (MÜ’MİNÛN,71) Allah, Rabbinize geri döndürüleceğiniz konusunda kuşkunuz olmasın diye / Rabbinizle karşılaşacağınızdan içsel olarak emin olmanız için, size ayetlerini / ilkelerini ayrıntılı açıklar.(RA’D,2) Allah, bilgi sahibi olmak / bilinçlenmek isteyen bir topluma / halka ayetlerini / ilkelerini ayrıntılı olarak açıklar / uzun uzun anlatıyor. (YUNUS,5) Düşünce sahibi toplumlar / zihni tutulmamış bir halk / derin derin düşünen bir topluluk için ayetlerimizi / ilkelerimizi ayrıntılı örneklerle açıklıyoruz / uzun uzun anlatırız. (YUNUS,24) Bu Kur’an, kendisinin ayrıntılı bir açıklamasıdır. (YUNUS,37) Kur’an’da her türlü uyarıyı apaçık yaptık ki belki onu okuyan, Allah’ın öfkesini çekmekten sakınır veya titreyip kendine döner / işte, onu anlaşılır bir okuma olarak Arapça indirdik, onda uyarıları ayrıntılı olarak açıkladık ki, belki saygılı olurlar, yahut onlara bir hatırlatma yapar / işte Biz, onu böylece Arapça bir Kur’an olarak indirmiş ve onda insanların bilincimize varmaları ya da kendilerinde bir uyanış meydana getirmeleri için tehditleri ayrıntılı bir biçimde açıklamış bulunuyoruz. (TÂ HÂ,113) Biz her şeyi ayrıntılı olarak / uzun uzadıya açıklıyoruz / her şeyi ayrıntılarına varıncaya kadar anlatıyoruz. (İSRÂ,12) Ayetlerimizi / ilkelerimizi ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz ki, günaha batmış olanların yolu iyice ayrılıp belli olsun / inkârcıların ne tarz bir yol izlediklerini açık-seçik göresiniz. (EN’ÂM,55) İyice anlasınlar diye / anlamaları için ayetlerimizi / hükümlerimizi nasıl da inceden inceye / ayrıntılı açıklıyoruz. Fakat senin halkın Gerçeğin tâ kendisi olduğu halde buna yalan dedi.(EN’ÂM,65,66) Biz, ayetlerimizi / belgeleri bilinçlenmek isteyen bir halk / bilgi sahibi / anlayan / iyice araştırıp kavrayan / maksadı kavramak isteyen bir toplum için böyle ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz / en ince ayrıntısına kadar / tam bir biçimde / gerçekten ayrıntılı kılmışızdır / uzun uzun anlatıyoruz. Bunda iman edecekler / inananlar için ibretler / deliller / belgeler vardır; bundan hiç şüpheniz olmasın. (EN’ÂM,97,98,99) Şükredecek / şükreden bir halk / topluluk için ayetleri / ilkelerimizi örneklerle / ayrıntılı / değişik şekillerde açıklıyoruz / çeşitli şekillerde sergiliyoruz. (ARAF,58) Dinlerini parçalara ayırıp grup grup olanlarla senin hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır; sonra onlara durumlarını haber verecektir. (EN’ÂM,159) Hepiniz tek bir milletsiniz. Ben de sizin Rabbinizim. Öyle ise, hepiniz yalnızca Bana kulluk edin. Fakat milletler aralarındaki ilişkilerde, ayrılığa düştüler, bölündüler. Ama hepsi Bize döneceklerdir. (ENBİYA,92-93) KUşkusuz tüm milletler bir tek toplumdur. Ben de sizin Rabbinizim. O halde Bana karşı saygılı olun. Fakat insanlar, işlerini kendi aralarında parçalayıp, çeşitli kitaplara ayırdılar. Her hizip / grup kendi yazdıkları kitapla övünüyor. (MÜ’MİNÛN,52,53) Ortağı olmayan Allah’a yönelin ve hepiniz O’na saygılı olun, Allah’ın dosdoğru dinine bağlanın ve ortak koşanlardan olmayın. Ortak koşanlar dinlerini parçaladılar ve mezhep mezhep oldular. Her mezhep kendi bağlandıklarıyla sevinip övünmektedir. (RÛM,31,32) Sakın, kendilerine apaçık kanıtlar geldikten sonra, gruplara ayrılıp, anlaşmazlığa düşenler gibi olmayınız. Mezheplere bölünüp ayrılığa düşenler için büyük bir azap vardır. (ÂLÎ İMRAN,105) Bundan başka artık hangi söze inanacaklar? Casiye suresi 7/185 Göklerin ve yerin egemenliğine ve ALLAH’ın yarattığı şeylere bakmazlar mı? Son anlarının yaklaşmış olabileceğini hiç düşünmezler mi? Bundan sonra artık hangi HADİSE (söze) inanırlar? 12/111 Onların tarihinde, bilinç sahipleri için bir ders vardır. Bu, uydurma bir HADİS değil; fakat kendisinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin detaylı açıklaması ve inananlar için bir hidayet ve Rahmettir. 18/6 Bu HADİSE inanmazlarsa onların ardından kendini sorumlu tutarak suçlayacaksın, üzüleceksin(öyle mi)? 31/6 İnsanlardan bazısı var ki, halkı bilgisizce ALLAH’ın yolundan saptırmak ve onu hafife almak için temelsiz HADİSLERE sarılırlar. Onlar için aşağılayıcı bir azap vardır. 39/23 ALLAH en güzel HADİSİ, tutarlı ve ikişerli bir kitap halinde indirdi. Rab’lerini sayanların derileri ondan dolayı ürperir. Sonra derileri ve kalpleri ALLAH’ın mesajına karşı yumuşar. Bu, ALLAH’ın yol göstermesidir; dilediğini ve/veya dileyeni ona ulaştırır. ALLAH’ın saptırdığı bir kimseye rehber bulunmaz. 45/6 Bunlar, sana gerçek olarak okuduğumuz ALLAH’ın ayetleridir. ALLAH’tan ve ayetlerinden başka hangi HADİSE inanıyorlar? 52/34 Doğru sözlüler iseler bunun benzeri bir hadis getirsinler. 68/44 Bu HADİSİ (sözü) yalanlayanla Beni başbaşa bırak. Onları, bilmedikleri yerden yavaş yavaş yaklaştıracağız. 77/50 Artık bundan sonra hangi hadise (söze) inanırlar? 4/42 İnkar edenler ve elçiye karşı gelenler o gün yerle bir olmak isterler. ALLAH’tan hiç bir HADİS gizleyemezler. 4/87 ALLAH: O’ndan başka tanrı yoktur. Gerçekleşmesi mutlak olan diriliş gününde sizleri biraraya toplayacaktır. ALLAH’tan daha doğru HADİSLİ kim olabilir? Dinlerini parça parça edip hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Allah onlara yapıp ettiklerini haber verecektir. 6-Enam Suresi 159 Hep birlikte Allah’ın ipine sarılın, fırkalara bölünüp ayrılmayın. 3-Ali İmran Suresi 103 Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra çekişmeye girip fırkalar (mezhepler) halinde parçalananlar gibi olmayın. 3- Ali İmran Suresi 105
@QuranveBiz
@QuranveBiz 4 жыл бұрын
Qurana qulaq asmaq istəyənlər varsa tərcüməsi ilə bir yerdə.kanalıma girib faydalana bilər.
@muratabaydn1586
@muratabaydn1586 2 жыл бұрын
Nasıl oluyor o ? Mezheplerin tamamı batıldır.
@aliabbaszade9303
@aliabbaszade9303 4 жыл бұрын
ALİ İMRAN 103 105 RUM 31 32 MUMİNUN 52 53 54 . ENAM 159
@esqinhasanov6218
@esqinhasanov6218 5 жыл бұрын
Selam aleyküm Allah razı olsun hocam ben sizinle nasıl görüşe bilirim ben rusiyada yaşıyorum
@kemalcam31
@kemalcam31 5 жыл бұрын
Mezhepsizlik dinsizlik köprüsü
@b.deveci6660
@b.deveci6660 4 жыл бұрын
Adam çok doğru konuşuyor helal olsun müslümanlar arasında mezhepçilik olmamalı hepimiz müslümanı İslam dini hepinize gelmiş Peygamberimiz de hepimize gelmiş öteki eleştirmenin anlamı yok
@mahirbatuk5012
@mahirbatuk5012 4 жыл бұрын
HOCAM SANA%100 KATILIYORUM. BU NEDENLE EN YAKIN AKRABALARIMIZLA BİRBİRİMİZE TERS DÜŞÜYORUZ.İNSANLAR BABA, VALİ. ŞEYH ARAMAKDAN VAZGEÇMİYOR. KURAN SANKİ BUGÜN İNMİŞ GİBİ MUCİZE BEKLİYOR.
@turangenc3186
@turangenc3186 5 жыл бұрын
Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Rasulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir.” (Nisa 59) Peki, bu emir apaçık bizim önümüzde durduğu halde Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin sünnetini ikinci plana atmak, hatta hiçe saymak, hangi ilim adamının yapabileceği, hangi vicdanın kabul edeceği bir iştir. Allah celle celaluh: “Ey müminler! Allah’a itaat ediniz, Rasule itaat ediniz” buyurmaktadır. Yani önce Allah’a itaat edeceksiniz, hemen akabinde Rasulullah’a, sonra da Allah’ın emrine uyan, Allah’a tam teslim olan ve Rasulullah’ın sünnetine uyan “emir sahiplerine” uyacaksınız. Fasıklara, facirlere, küfür ve şirk ehline asla uymayacaksınız. İslam’ın ölçülerine, İslam’ın ahkâmına savaş açmışlara, bunlar kim olursa olsun, asla uymayacaksınız. Peki, aranızda herhangi bir şey hususunda niza(çekişme) olduğu zaman kime müracaat edeceksiniz? O meselenizi sakın sağa sola, İslam’la alakası olmayan merkezlere değil, Allah’a ve Rasulüne götürünüz. Rasulullah hayatta olduğu zaman müslümanların meseleleri O’na götürülüyor ve bizzat Rasulullah tarafından çözülüyordu. Peygamberimiz öbür âleme göçtükten sonra da O’nun bize bıraktığı ve bu ikisine uyarsanız asla doğru yoldan sapmazsınız dediği Kur’an ve sünnete göre meseleler çözülmüştür. Ashab-ı kiram ve onları takip eden tabiin, tebe-i tabiin, müctehid imamlar ve sonraki İslam uleması bugüne kadar böyle yapmışlardır. Öyleyse biz müslümanların başka bir seçeneği yoktur. Aramızdaki olan meseleleri Allah ve Rasulünün bize emrettiği şekilde yani Kur’an’a ve sünnete uygun olarak çözeceğiz.
@razeyrazey4304
@razeyrazey4304 4 жыл бұрын
Bir çok hoca dinledim ilahiyatçı dinledim hepsi yanacaksiniz sukredin günahkârsınız şusunuz busunuz dedi ama mehmet hoca tam tersi ben inanıyorum kendi adıma varsa yanlışı ben bilmiyorum biliyorum diyen hocalar cevap videosu atar öğretir ama yoknsurekli fitne fesat korkutma ALLAH c.c razı olsun hocam sizden
@elnurehmedov7647
@elnurehmedov7647 4 жыл бұрын
☝🏻🤓
@akcoban782
@akcoban782 6 жыл бұрын
Fıkralara bölünüp ayrılmayın Allah ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın sizler bir birinize Düşman iken kalplerinizi bir birine yakinlaştirip sevdiren sizleri bir birine kardes kılan Rabbinizin üzerinizdeki nimetini hatirlayin Allah ın sizler için seçip beğendiyi sizlere yerlesik kıldığı Dini İslamı Geçmişten bu güne Yanliş verilen fetva lara ve fitnelere köle olarak değil Kur'an ı Kerim Hükümlerine ve Peygamberin sünnetine uyarak kardeş gibi ve özgürce yaşayın. Mezhep Allah ın sizlere dağılıp ayrılmayın diyerek kolaylıştırdığı isinizi Sizlerin dağılıp ayrılarak isinizi kendinize zorlastirmaniz gibidir ve Mezhepçilik yapanlar Alemlerin Rabbi olan Tek Bir Allah a karşı Açık bir Suç işlemektedir Şirke düşenlerden Ortak koşanlardandır. Suphan Allah Şu Sunni, Ben Şii, O şafi Vs. Benim abdestim namazim böyle Onunki şöyle diyerek bir birini kınamak ayristirmak Haramdır Günahtır Müslümanlar ancak bir birilerinin kardesleridirler ve Bir Müslüman ancak Mezhep hastaliğindan kurtularak islamin ve imanin şartlarini dost doğru bir şekilde yerine getirerek ve Peygamberinin sünnetine rağbet göstererek Hidayet bulur Kurtuluşa erer Yakında bileceksiniz. Öyleyse hepiniz Allah ın ipine sım sıkı sarılın Mezhep denilen Şirk yolundan dönün ve sünnete uyun ki imaniniz artsin Umulur ki Kurtulursunuz.
@atekin-mj2gz
@atekin-mj2gz 7 жыл бұрын
Türkçe ibadet mi olur diyenlere selam olsun...
@erdalt6206
@erdalt6206 4 жыл бұрын
Rehberimiz var Halen yol haritası alıyoruz
@008587
@008587 2 жыл бұрын
Mezheplilik veya mezhepcilik her ikisi de yanlış olmalı, hep birlikte Kuran'ın ipine sarilmaliyiz. Kurtuluş bundandır.
@mucahitaktas4215
@mucahitaktas4215 3 жыл бұрын
Mezhep yoktur diyenlere sorıyorum. Namazı nasıl kılıyorsunuz. Kurandaki namaz kılma şeklini yazıp biİ aydınlatırsanız memnun oluruz ama sanmıyorum ki içinizden bir kişi bile namazın şeklini yazamaz. Acaba kuran eksikmi galiba kuran eksik. Namaz farz ama kuranda nasıl kılındıpı yazmıyor. Belki merhaba mehmet okuyan biliyordur. Bildiğinş sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Oda bilmiyor.
@NABLYUDATEL-K-
@NABLYUDATEL-K- 6 жыл бұрын
Olmaz ki umumiyyetle mezhebi düz ya eyri qoysunlar bir kenara ALLAH a qulluq etsinler men mezhebleri HAQQ yolu saymiram menim yolum eqidem ALLAH in Peygemberimize vehy etdiyi Quran dir basqa hecneye inanmiram niye risk etmeliyem Quran dura dura ?
@muratozer375
@muratozer375 Ай бұрын
❤❤❤❤❤❤❤❤
@muhammedtemizkan5347
@muhammedtemizkan5347 5 жыл бұрын
Peki mezhebsiz m.okuyan canergiller m.islamoglu tayfası siz nikahinizi rukunkeri nasıl belirliyor sunuz namaz abdesti neye göre ayarlıyor sunuz
@neslihantatari3563
@neslihantatari3563 4 жыл бұрын
Adam mezhepsiz değil aynı zamanda mezhepçi de değil.!
@aliabbaszade9303
@aliabbaszade9303 6 жыл бұрын
HOCAM RUM 31 32 MUMINUN 52 53 54 ALI IMRAN 105 BU AYELERDE MEZHEBLE ILQILI BUNUDA OKUSUN INSANLAR
@aliozkan4609
@aliozkan4609 5 жыл бұрын
Herkesin kendi mezhebi olmuş kendi dini olmuş bizde söyle bizde böyle olmuş oysa tek mezhep vardır islam
@hafsasahin4025
@hafsasahin4025 5 жыл бұрын
Siz mezhebi çok yanlış anlamışsıniz.Mezhep din değildir.İslam bizim dinimizdir.
@ancalimonungol
@ancalimonungol 5 жыл бұрын
@@hafsasahin4025 Mezhepler ayrı dinlerdir çünkü ilahları ve elçileri farklıdır. Açıklayayım. İlah elçi atayandır. Elçi de ilahların ya da Allah'ın mesajını insanlara ulaştıran kişidir. Kuran'a göre Kuran mesajını insanlara ileten elçinin adı Muhammed, Muhammed adlı elçiyi atayan ilah da Allah'tır. Örneğin Sünnilik dinini ele alalım (diğerlerinin de pek farkı yok). Allah adlı ilahın atadığı elçinin adı Muhammed'tir ve onun görevi Kuran mesajını insanlara iletmektir. Artı olarak Muhammed adlı ilahın Allah'a isyan ederek Kuran'dan gizlediği ya da Allah'ın emretmediği mesajlarını insanlara iletmesi için onun atadığı (ya da hadislerde yazdığına göre yasakladığı) hadis yazarları vardır ki onlar da elçi kabul edilir. Bu durumda Muhammed adlı elçi Sünniliğe göre kendi elçileri olan ayrı bir ilah kabul edildiği sonucuna kesin olarak varılır. Son olarak bu hadis yazarlarının mesajlarını insanlığa açıklayan din adamları vardır ki, onlar da bu hadis yazarlarının elçileri kabul edilir. Bu durumda daha da detaya inecek olursak Sünnilik dininde Allah'ın, Muhammed'in, sahabelerin, hadis yazarlarının ve bu yazarların yazdıklarını onlara taşıyan üst nesillerin ortakları sırasıyla şunlardır: 0- Allah: baş ilah 1- Muhammed (Allah'ın elçisi): Allah'a isyan ederek mesajın büyük kısmını Kuran'dan gizlediğine inanılır :Allah'ın yeryüzündeki temsilcisi olan ilah 2- Sahabeler (Allah'ın ve Allah'a isyan ederek Allah'ın sözlerini Kuran'dan saklayan Muhammed'in elçileri): Muhammed sahabelere Kuran dışında hadis yazılmasını yasaklamıştır ve bu hadis kitaplarında yazar. Ancak Sünniler buna rağmen hadisleri yazmıştır ve sahabeleri Muhammed'in elçisi kabul eder.: Muhammed'in altındaki ilahlar. 3- Halifeler (yukarıdakilerin elçileri): daha alt ilahlar 4- Hadis yazarları (Muhammed'ten Kuran dışında hadisler yazan kişiler ve bu kişilerin mesajlarını ondan bir kaç yüz yıl sonra hadis yazarlarına taşıyanlara aracılık eden önceki nesiller (yukarıdakilerin elçileri): binlerce (belki de onbinlerce) daha alt ilah sürüsü 5- Din adamları (Bütün yukarıdakileri Allah'ın ve onun altındaki ilahların ve elçilerin mesajlarını onu kendi başlarına anlayamayacak insanlara açıklayan elçiler: Bunların ilahlık vasfı yok. Daha üstteki sayısız ilahın elçileri. Şaka değil. Sünnilik dini Yunanların eski dinleri dahil bilinen bütün pagan dinlerde olanın toplamından daha fazla ilaha sahip çok ilahlı bir dindir ve bu yukarıya bakarsanız tartışmaya bile açık bir konu değil. Bu ilahların Muhammed ve baş ilah Allah ve bir ya da birkaç hadis yazarı dışında hiç birinin "nitelikli" insanüstü özellikleri yoktur.
@hafsasahin4025
@hafsasahin4025 5 жыл бұрын
@@ancalimonungol Ya siz ne masal anlatiyorsunuz böyle.Üç beş şarlatan bu yazdiklarinizi byle yorumlamis, sizi kandirmişlar diye bizde mi inanacağiz yani.Bu yazdiklarınız büyük iftira ve saçmaliktir.Topluma empoze edip ilmi az insanlari kandirmak büyük vebaldir.Allah size hidayet versin.
@hafsasahin4025
@hafsasahin4025 5 жыл бұрын
@@ancalimonungol Yazdiklariniz karşisinda dehsete düştüm sizin adınıza.Tekrar tekrar okuyorum elle tutulur bir bilgi yok.Belli kopyala yapiştir yapmişsiniz.O siteden uzak durun size tavsiyem.Çok tehlikeli sözler bunlar.Çok yazik size
@ancalimonungol
@ancalimonungol 5 жыл бұрын
@@hafsasahin4025 Bir siteden kopyala yapıştır yapmadım. Basit bir mantıksal çıkarımla Sünnilik inancının (ve diğer bütün mezhep olarak adlandırılan inançların) politeist yapıları olduğunu sizlere göstermeye çalıştım. Dehşete kapılacak bir durum görmenize anlam veremedim. Buna sebep olan şey nedir? Son derece net bir anlatımla Sünnilikte Allah dışında kural koyucular kabul edildiğini ve Muhammed dışında Kuran elçileri kabul edildiğini açıkladım... Ki bu iddia benim değil Allah'ın iddiasıdır. İnananların çoğunluğunun ortak koşmadan Allah'a inanamayacağı Kuran'da Yusuf Suresi 106. ayette sabittir. Bu durumda çoğunluk olan mezhebe bakıp diğer mezheplerle karşılaştırınca ortak özelliklerinin şirk olduğu tartışmaya mahal vermeyecek şekilde açıkça görülüyor. kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.php?sure=12&ayet=106 Allah'ın bu iddiası karşısında dehşete düşüyor olmanızı eğer bu mezheplerden birine dahilseniz anlarım ancak bu iddiayı hatırlatanın ben oluşum neden sizi dehşete düşürüyor?
@Torabi.613
@Torabi.613 3 жыл бұрын
Ayrılmayın diye felsefe yapıyorsun bir de kendin de aynı şeyi yapmaktasin
@ancalimonungol
@ancalimonungol 5 жыл бұрын
Bütün hadis kitaplarını, peygamber sünnetini yasaklayan ve bunları izlemenin ve mezheplere dahil olmanın dinden çıkmak olduğunu ilan eden hadisler: “Biz hadis yazarken Hz. Peygamber yanımıza geldi ve ‘Yazdığınız şey nedir?’ dedi. ‘Senden işittiğimiz hadisler’ (sözler) dedik. Hz. Peygamber; ‘Allah’ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki milletler Allah’ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan çıktılar.’ dedi” (El Hatib, Takyid) “Benden Kuran dışında hiçbir şey yazmayın. Kim benden Kuran dışında bir şey yazmışsa imha etsin.” (Müslim, Sahihi Müslim, Kitab-ı Zühd; Hanbel, Müsned, 3/12, 21, 33) “Sahabe Allah’ın elçisinden sözlerini yazmak için izin istediler. Ancak onlara izin verilmedi.” (Darimi, es-Sünen) “Allah elçisinden sözlerini yazmak için izin istedik, bize izin vermedi.” (Tirmizi, es-Sünen, K. İlm) Şimdi sahih hadisleri kabul ediyorsan bunları kabul ettiğini de varsaymam gerekli. Madem peygamber yasakladı bu hadis işini.... Peygamberin bu yasağını çiğnemeyi kim emretti hadis yazarlarına? Peygambere hem uyup hem de nasıl uymuyorsun sen mesela onu anlat. ve bakınız müslümanım diyen insanların çoğunun bu hadislere, peygamber sünnetine ve mezheplere dahil olması gerçeği. Düşününce anlam veremiyorsunuz değil mi? Bu hadisin gerçek olma olasılığı oldukça yüksek çünkü bu hadislerin hiç biri gerçekten de peygamber zamanında yazılmamış. Kulaktan kulağa bir kaç kuşak sonrasına ulaşmış ve ancak o zaman yazılmaya başlanmışlar. www.kurandakidin.com/2011/10/10-hadisler-hadisleri-yargilarsa/
@EngineerBerat
@EngineerBerat 5 жыл бұрын
Hocam herşey tamamda, "5:40" arasında söylediğiniz Salatu selam, 10.10.2014 tarihinde yayınlanan TV 360 Vahiy'den hayat programında söylediklerinizle çelişmiyor mu? kzbin.info/www/bejne/kGLKm56Hp7Wid7M
@hafsasahin4025
@hafsasahin4025 5 жыл бұрын
Bu adam zaten hep kendiyle çelişiyor ama çoğu farketmiyor.Sizi tebrik ederim.
@taktiksoft
@taktiksoft 4 жыл бұрын
Herşeyden önce edep gelir. Kitabımızın Adı Kur’an-ı Kerim Azîm-u Şan’dır. Bu kitap değil. Hoca profesör olmuşsun önce edebini takın. Söylediklerin Allâh’ın sözleri amenna ve saddakna ama önce edep gelir. Envarul Aşıkin kitabında Anlatılıyor; Kullarım soracak ya rabbi biz dünyada iken Kur’an-ı Kerim’i okuduk bunun mükafatı nedir? diye. Allâh-ü Teâlâ dedi ki Ey! Kullarım siz dünyada iken okudunuz ben ise dinledim şimdi siz oturun ilâhi güzelliğimi seyredin bende size Kur’an-ı Kerim okuyayım. Allâh Teâlâ Taha ve Yasin Surelerini Okudu. Hoca ilk ayet İKRA (Oku) okumayı küçümseme sen kalben oku bakalım Kuran-ı Azîm-u Şan’ı anlayacaksın.
@mustafakose9882
@mustafakose9882 4 жыл бұрын
Ben RASULULLAH SAV MİN VE ASHABININ MESHEBİNDENİM. MESHEBLERİ KURANDI .
@mehmetirmak4540
@mehmetirmak4540 4 жыл бұрын
Amma hocam kuranda 7 ayetvar israilogullarini alemlere ustunkildikdiyor.
@atiba8169
@atiba8169 5 жыл бұрын
4 imamda kurana sımsıkı sarılmış. Sorun ne ? ( 4 imam ve 4 mezhep )
@gokhanatici17
@gokhanatici17 5 жыл бұрын
Ülkemizde yaşatılmak istenen emevi dinin ne olduğunu biliyormusunuz? Sözde din alimlerinin kendi menfaatleri ve çıkarları için istedikleri gibi ekleme çıkarma yapabildikleri Suni, yapay islam. İslam'a sonradan sokuşturulmuş din adı altında hurafaler hakkında bir kaç soru; Kur'an-ı Kerim'i Arapça okumak daha mı sevaptır. Anlamak için; Anlaşılan dilde (Ana Dili) okumak gerekmez mi? Müslüman olmanın en temel şartı nedir? İslam hangi kaynaktan, nasıl öğrenilir? İslam'ın 5 şartı diye bir şey var mı? Kur'an-ı Kerim de sıralı bir şekilde İslam'ın 5 şartı yazıyor mu? Peygamber efendimiz (hadislerinde) namazı detaylı bir şekilde tarif etmiş midir? Namazda okunan ettehiyatü Kur'an ayeti midir? Eğer değilse namazda niye okunur? Namazda Allah sadece bana yönelin ve sadece benden yardım isteyin dediği hâlde Peygambere hitapta bulunmak (ettehiyatü'de) selam vermek şirk değil midir? İmanın şartı 6 mıdır yoksa Kuran'da Allah'ın bize bildirdiği gibi 5 midir? Kur'ân'da Sünnet (çocuk sünneti, hıtan) ile ilgili bir âyet var mıdır? Eğer yoksa ve Allah'ın emri değilse niye müslümanlığın gereği olarak dayatılmaktadır? Kabirde azap var mıdır? Kadir gecesi hariç, Kandil gecelerinin kutsal gece olduğuyla ilgili ayet var mıdır? Bunun gibi sorulara Kur'an temelli cevap verebilirsen o zaman bu 4 mezhebin dine ne gibi zararları olduğu üzerine tartışabiliriz. Yüce Allah'ın mesajı (Kur'an-ı Kerim) ortadadır. Dileyen müslüman olmak için okur, dileyen inandığı hurafelerle, masallarla şirk işlemeye devam eder. Hem de İnandıklarını İslam zannederek... Bir konu ya kitaptandır, yada uydurmadır; Bir konu ya dindendir, yada uydurmadır. *_Din = Kur'an-ı Kerim_* Selam ve dua ile...
@havvanagedik7313
@havvanagedik7313 6 жыл бұрын
M
@mehmetakifduman7773
@mehmetakifduman7773 Ай бұрын
Emre Hoca! Mehmet Hoca konuşurken mail yada sosyal medya takibi yapma! Hoş olmuyor. Tüm TV programlarında şimdi bu yanlış davranış başladı. YAPMAYIN!
@serdaruluca
@serdaruluca 5 жыл бұрын
Hocam Ceddine Rahmet Olmaz Onun :)
@atlayerdiman3763
@atlayerdiman3763 4 жыл бұрын
o kadar ayet okuyup mezhep yoktur diyememek? mezhepli olabilirsin demek ne demektir şirk tir Kuran da recm var mı? yok eee mezhepte var mı var Kuran a aykırımı aykırı al sana tezat sadece müslümanım bu kadar ama genede Mehmet abi adamdır
@serdalkaragoz2892
@serdalkaragoz2892 6 жыл бұрын
Yaa. Tek bir kitabla yolumuzu bulmaya çalışmak cok mu yanlış arkadaşım. Geçmiş ummetlerin hepsi tek kitapla din yaşamış. Hangisinde hadis mezhep vs vardi ki. Tek kitap neden olmasi ki bizim dinimiz
@fidankara7218
@fidankara7218 6 жыл бұрын
Serdal Karagöz Yazan: Abdullah Bekir Bismillâhirrâhmânirrahîm SORU 1: Bazıları“Bu ümmeti niçin parçalayıp mezheplere bölüyorsunuz mezhepsiz de Müslümanlık olur ?” diyorlar. Mezhep İmamları Gerçekten Bunların İddia Ettikleri Gibi Mezhepçilik Yaparak Müslümanları Böldüler mi? CEVAP: Bir kimse ister bir mezhebe tabi olsun veya hiç birine tabi olmasın, ister bir mezhebe inansın veya hiç birine inanmasın o kimse namaza başlarken ellerini kulaklarına götürerek veya ellerini kaldırmadan “ALLAHU EKBER” diye namaza başlıyorsa o kimsenin de bir mezhebi var demektir. Mezhepçilik ile bir mezhebe mensup olmayı birbirine karıştırmamak lazım. Yanlış ve sapkın bir mezhep de olsa bir kimsenin bir mezhebe tabi olarak amel etmesi mezhepçilikdeğildir. Kaldı ki dört sahih mezhepten birisine inanıp ona göre amel etmek hiçbir ahvalde mezhepçilik değildir. Mezhepçilik demek; bir kimsenin kendi mezhebinde olmayanları baskı ile, silah zoru ile kendi mezhebini kabule zorlamasıdır. Bu sebeple mezhepçilik kadar bir kimsenin Müslümanları tek mezhebe veya mezhepsizliği kabule zorlayıp baskı yapması da bir fitnedir. Kimler Mezhepçilik Yapmaktadır ? Mezhepçiliği geçmişte, Hariciye, Mutezile, Cebriye ve Batıniye gibi sapkın mezhepler yapıyordu.. Şah İsmail ile birlikte ise İran, Şia mezhepçiliğini başlatmıştır. İran mezhepçiliği, Azerbaycan’da yaşayan milyonlarca sünni Türkmeni zorla şia mezhebine sokmuş, kabul etmeyenleri ise katletmiştir. Çünkü Azerbaycan, Uzun Hasan zamanında sünni bir Türkmen devleti idi. İslam alemi bütün bunlara rağmen 1800’lü yıllara kadar İran hariç, birlik ve beraberlik içinde idi. Bazen Avrupalıların gazına gelen beşinci mezhep İran, arada yanlış hareket etse de onun icabına bakılıyordu. İmam-ı Azam, İmam-ı Şafi, İmam-ı Maliki, İmam-ı Hanbeli hazretleri ve onların değerli halifeleri hakkında (Allah onların kabirlerini cennet bahçeleri kılsın), “mezhepleri çıkararak bu ümmeti bölüp parçaladı” diyebilenler, ya art niyetli, ya da kara cahildir. İslam tarihinde gerçek anlamda hiç bir mezhep çatışması olmamıştır. Padişahlar arasında yapılan savaşları mezhep çatışması olarak göstermeye çalışanlar ise art niyetli gayrimüslimlerin piyonlarıdır.. Müslümanların % 95’i bir mezhebe mensup olmasına karşın 1400 yıl boyunca asla bir ehli sünnet mezhebi mensubu diğerine mezhebinden dolayı baskı yapmamış, onunla savaşmamıştır. Ehli sünnet mensupları tarih boyunca ehli sünnet olmayanlara asla zulüm etmemiş aynı mahallede yan yana barış ve huzur içinde yaşamışlardır. Öyle olsaydı İslam aleminin doğusuna hakim olan Sünni Müslüman Selçuklular ve daha sonra gelen Sünni Müslüman Timur oğulları, orta ve batısına hakim olan Sünni Müslüman Osman oğulları diğer mezhepleri ve diğer din mensuplarını yok edebilirlerdi. Günümüzde, İran’ın Şia mezhepçiliği, Suudların Vehhabi mezhepçiliği, içimizdeki Mealci selefiyeci sapkınlar, dinde reformcular, ehli sünnete mensup samimi Müslümanlara küfür ve şirk isnat ederek mezhepçilik yapıp fitne ve fesat çıkarmaktadırlar. DEAŞ(IŞİD), HİZBULLAH ve EL-KAİDE gibi sapıklar bu tür guruplardan türemişlerdir. Bir gün Ebu Cehil, Peygamberimize(aleyhissalatü vesselam); - “Sen ne kadar çirkinsin ey Muhammed” der. Peygamberimiz de ona; - “Doğru söyledin” buyurmuşlar. Bir süre sonra Ebu Bekir(r.a.) çıkagelmiş. - “Anam babam sana feda olsun ey Allahın Rasulü. Sen ne kadar güzelsin” demiş. Rasulullah(s.a.v.), ona da; - “Doğru söyledin ya Sıddık “buyurmuşlar. Yanında bulunanlar: - “Ey Allah’ın Rasulü her ikisine de ‘doğru söylediniz’ dediniz. Bunu bize açıklar mısınız?”derler. Rasulullah: - “Biz aynayız. herkes bizde kendi manevi durumunu görür.” buyurdular. Dalalet ehli selefiyeci ve dinde reformcu sapıklar, Peygamberimizin itikadını yansıtan ehli sünnet inancına baktıklarında kendi bozuk itikatlarına uymadığını görürler. O vakit ehli sünnet itikadının rengine bürünmüş müminleri anlayamayıp şirk ve küfür içinde sanırlar. Halbuki, o gördükleri bariz kendi iç alemlerindeki çirkin itikatlarının görüntüsüdür… Günümüzde bazı örgütler çıkıp kendi mezhepleri adına cinayetler işliyorlar. Bunların savunduğu mezhep her ne olursa olsun, bunların yaptıkları cinayettir kendileri de katildir.. Bunlar kendilerini Allah’ın askeri sanıyorlar ama; bunlar aslında şeytanın askerleridir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz : -” Ümmetimin âlimleri arasındaki ayrılık rahmettir.” ve “Ümmetimin âlimleri asla yanlış üzerinde ittifak etmezler.” buyurdular. En büyük müçtehid Peygamber( sallallahu aleyhi ve sellem ) Efendimizdir. Eshab-ı Kiramın (radıyallahu anhum)her biri birer müçtehid idi. Bir çoğunun içtihadı birbiri ile aynı olmakla beraber bazılarının içtihadları kısmen de olsa farklı idi. Rasulullah(salat ve selam üzerine olsun) onlara “siz ne yapıyorsunuz?” demedi. Hatta Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), bir çok kez bazı konularda Hz. Ömer’in (radıyallahu anh) içtihatlarını doğru buldular. Eshab-ı Kiramdan(radıyallahu anhum) sonraki devirlerde başka milletlerden Müslüman olanlar çoğalınca, içtihat derecesinde âlimler de azalınca, müçtehid olmayan Müslümanların müçtehid olan alimlere tabi olmaları elzem oldu. Bu sebepledir ki Tabiin devrinde 100’ün üzerinde hak mezhep ortaya çıktı. Bu hak mezhepler yıllar içinde daha çok rağbet edilen diğer hak mezheplere yerini bırakarak günümüze ancak Hanefi, Şafi, Maliki ve Hanbeli mezhepleri ulaşabildi… Daha sonraki yıllarda mezhep kuracak kadar içtihat ehli âlimler de olmadığı için yeni bir mezheb kurulmadı. Şu da biline ki, farz veya haram olduğu Kur’an ve sünnetle kesin olarak belirlenmiş mevzularda içtihat yapılamaz. Misal: İçkinin, domuzun, kumarın haram oluşu, orucun, namazın ve haccın farz oluşu gibi.. Dört hak mezhebin aralarındaki ayrılık da Kur’an ve Sünnetle haram veya farz olduğu kesin olarak belirlenmemiş mevzulardan ibarettir. Bundan dolayı mezhepleri karalamak, neden tek mezhep değil de dört mezhep demek, tam bir cehaletin ifadesidir. Kur’an’da Mezhep Var mıdır? Niçin Dört Mezhep? SORU 2: KUR’AN’DA MEZHEP VAR MIDIR ve MEZHEP NEDİR..? CEVAP: Mezhep kelimesi; Arapça’nın ‘zehebe’ (gitti) mâzi fiilinden türetilmiş Arapça kökenli bir kelimedir. Sözlükteki anlamı gidilen, takip edilen yol demektir. Kur’an’da geçen sırât(yol) kelimesiyle eş anlamlıdır. Mezhep kelimesinin dini alandaki anlamı ise Kuran ve Sünnetin yorumu demektir. Ehli Sünnet Yolunun müçtehit âlimleri Kur’an, Sünnet ve Eshabın İcmasına ve müçtehid derecesindeki Fukahanın bunlara dayalı olarak yaptıkları kıyas çalışmaların bütününü kapsayan yola Sünni mezhepler demişlerdir. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimizin yolu(mezhebi), Kur’an’da “Alâ sırâtın mustekîm(Ey Rasulüm), şüphesiz sen en doğru yol(mezhep) üzerindesin)” (Yasin-4) ayeti ile anılmış, sahabeler ve daha sonra gelen tabiin âlimlerince ise Ehl-i Sünnet mezhebi olarak yad edilmiştir. Peygamber Efendimizin yolu Kur’an’da “sırat-ı müstekîm(en doğru yol)“ olarak anılan ehli sünnet mezhebi, kendi içinde ve özünde hiçbir değişikliğe uğramadan değişik isimlerle (Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbeli gibi) anılmış olup, bunların hepsi itikatta tek mezheptir. Mezhep kelimesinin eş anlamlısı Fatiha Suresinde, sapkınların mezhebi(yolu), (dâllîn) ve diğeri doğru yolda olanların mezhebi olan (sırât-el mustekîm) olarak anılmaktadır. Bak Fatiha Suresi ayetler: - ” İhdines-Sırâtal-müstekîme”mealen; (Ey Rabbimiz)İlet bizi en doğru mezhebe (Rasûlullah’ın itikat ettiği ve uyguladığı islam yoluna). ” Sıratallezîne en’amte aleyhim” mealen; (ve ilet bizi kendilerine ni’met verdiklerinin mezhebine (Rasulullah’ın ve güzide eshabının yoluna).(Fatiha S.- 6) - ” Ğayril mağdûbi aleyhim veleddâllîn” mealen; (Gazaba uğrayanlarınkine ve sapkınların mezhebine (yoluna) değil.) ﴾Fatiha- 7﴿ Kur’an’da zikredilen “sırat-ı müstekîm ” olan doğru mezhep, ehli sünnet mezhebidir. Eğri mezhepler hakkında bilgi edinmek için şu alttaki yazının üzerini tıklayabilirsiniz; Mezhepler www.islamdergisi.com/genel/mezhepler/ Ehl-i Sünnet Mezhebi; Kur’an, Sünnet, İcma-i Ümmet(eshabın icması) ve Kıyas-ı fukahadan oluşur. Bu 4 delilden birini reddedenler ise, ehl-i sünnet mezhebinden sayılamaz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Ehl-i Sünnet mezhebi hakkında şöyle buyurdular: -“Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır, biri müstesna geri kalanları cehennemlik olacaklardır.” Bunu duyan Eshab-ı Kiram (Allah Onlardan Razı olsun) sorarlar: -“Ey Allah’ın Rasulü bunlardan, kurtulacak olanlar hangisidir?” Peygamberimiz (s.a.v.): -“Benim ve eshabımın yolunda gidenlerdir.” diye cevap verirler. (Kaynak: İbn-i Mace, Tirmizi , Ebu Davud) Bu yolun dışında kalan mezheplerin kimi sapkın olup, sapkınlıkta fazla ileri gitmeyen bazı Müslüman mezheplerdir. Kimi ise sapkınlıkta ileri gidip küfre düşmüş olan mezheplerdir. Bazıları da kendilerini mezhepsiz sayıp, dalalet mezhepleri ile değil de ehli sünnet mezhebine karşı amansız bir mücadele vermektedirler. Onlar da Mezhepsizlik Mezhebindendir
@hafsasahin4025
@hafsasahin4025 5 жыл бұрын
Serdal Karagôz Yorumunuzu okuyanda Kur an la amel ediyorsunuz sanacak.
@hafsasahin4025
@hafsasahin4025 5 жыл бұрын
Bizim dinimiz Tek kitap zaten.Çok kitap diyende kimmiş
@mehmetcoban3258
@mehmetcoban3258 3 жыл бұрын
Filistinli kardeşlerimizin İsrail'e attığı füzelerin çoğu İran yapımıdır
@mertsoykan7619
@mertsoykan7619 2 жыл бұрын
AmeldeMezhepler NAMAZ ORIIC HAC ZEKAT HAMNIFI MEZHEBINE GORE IBADET EDERSIN DIGERLERI BATIL MEZHEP MEHMET OKUYAN ZINDIK SAYGILARIMIZLA EMEKLİ MIFTU VEKILI
@huseyinsarkulce7626
@huseyinsarkulce7626 4 жыл бұрын
Mehmet okuyan ayetler okuyor ama hiç birinin başında besmele çekmiyor neden acaba
@bekirabir9426
@bekirabir9426 4 жыл бұрын
hüseyin sarıkülçe inkarcının birinci alameti edep ya huy m okuyan sapık mezhepsiz pislik allah şerrinden korusun
@RAMAZAN1449
@RAMAZAN1449 6 ай бұрын
KURAN MEZHEPLERİ RED EDER: 1-ENAM 38 DE; Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Şeklinde ayet vardır. 2-Ali İmran 7 de ise Muhkem ayetlerden sorumlu olduğumuz yazılıdır.Muhkem( açı ve net olarak anlaşılan ayet demektir) 3- Ali İmran ﴾103﴿ deki ayeti hatırlarsak, Hep birlikte Allah’ın ipine, Kuran’a sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Gruplara ayrılmayın Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Yazılıdır. 4- Ayetlerde sürekli Tek Allah-Tek din islam-Tek Kitap Kuran’dır. Vurgulanmaktadır. 5- Ve Kuran birçok ayetinde BU KURAN bir KILAVUZ der. 6- ENAM ﴾159﴿ Dinlerini bölüp gruplara /Mezheplere ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir alâkan yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir. 7-Kuran derki: Bir konu hakkında eğer karar verecek iseniz MUHKEM kurallara göre karar verin diyor.( Muhkem: açık ve net olan herkesin doğru kabul ettiği ayet demek demektir. Örnek. Annene babana saygılı ol....Adaletli ol.... hak gasbı yapma- Namanz kıl- Oruç tur. Zekat ver.. bu şekilde 500 civarı ayet var. 8-Kuran derki Yunus 15: Kuran dışında söz söyleme? 9-Kuran derki: Kuran sizin sınava gireceğiniz DERS kitabınız. 10-Kuran derki: Zuhruf 44: Herkes Kuranı okuyup anlayıp kurana göre yaşamını sürdürüp sürdürmediğinden sorgulanacak ve hesaba çekileceksiniz. diyor. 11- Hz. Muhammde Veda hutbesi görevini tamamladı ve ŞAHİT OL YA RABBİ dedi. 12-Allah maide 3 e göre İSLAM nurunu tamamladı. 13-SORU: Kuranı kim tebliğ etti: Cevap: Hz.Muhammed. ANALİZ: Peygamberbersiz din olmaz. SORU:Hz.Muhammed neden kendi sözlerine ait kitap yazdırmadı. CEVAP: Çünkü Allah Kuranı Kerimde hiç bir şeyi eksik bırakmadı. NAMAZIN NASIL KILINACAĞINI KİM GÖSTERDİ: CEVAP: Hz.MUHAMMED. 14- Mezhep din değildir. Mezhep; Bir kişinin dini konudaki görüşüdür. O halde dini konudaki tek GÖRÜŞ ise Kuran daki ayetlerdir. Ve Kuran birçok ayetinde BU KURAN bir KILAVUZ der. Kuran’ın etrafında birleşmemiz istenmektedir. Zira,Hz.Muhammed’in Mezhebi yoktur.Hz.Muhammed’in Kılavuzuda Mezhebide KURAN dır.Kendisi bile yanlış anlaşılır diye kendi sözlerinden oluşan bir kitab oluşturmamıştır.Onun sohbetlerde söyledikleri sözlerini daha sonra arkadaşları diğer insanlara anlatıkları için HADİSLER bu şekilde ortaya çıkmıştır. Enam 159 ayet ile Kuranın Mezhepleri RED ETTİĞİ AYET: VARKEN., Ankebut 51'e göre KURAN SİZE YETMEDİMİ şeklinde ayet varken,.İnsanlar başkalarının ağzından duyduklarını DİN zannedip ona göre yaşamaktadırlar. Kuran'ı Mezhepciliğiği gurplaşmaları yasaklamışken bir sürü mezhep oluşmuş,, Mezhep imamları var onların peşine takılmış gidiyorlar. 15-HAKKA 44-45-46: Eğer Peygamber Kuran dışında kendinden din kuralı diye bazı sözler söylemiş olsaydı Onu kesinlikle gücünden ve desteğimizden mahrum bırakır,sonra yaşamına son verirdik. 16-HAKKA 48: Kuran doğru yolu gösterici bir uyarıcıdır/kılavuzdur. 17) Hakka 44-45-46 ayetlere göre Kuranın Kuralı Kuranda yazılıdır. Bizim sorumlu olduğumuz ayetler Ali İmaran 7 ye göre MUHKEM (yani herkesin doğru kabul ettiği ayetlerdir ve bunlar 500 civarıdır.örnek annene ve babana saygılı ol gibi-Adaletli ol- hak gasbı yapma gibi ) ayetlerdir. AYRICA KURAN MEZHEPLERİ RED EDİYOR LOKMAN 6-7: " ÖYLELERİ DE VAR Kİ,İNSANLARI ALLAH'IN YOLUNDAN AYIRICI VE HİÇ BİR BİLİMSEL GERÇEKLİĞİ OLAMAYAN TUTARSIZ HADİSLERE YÖNELİP, ÖENM VERİRLER.VE DEĞERLİ KİTAB OLAN KURANIN AYETLERİYLE AYNI TUTARLAR VE ONLARA BAĞLANIR SARILIRLAR.İŞTE ONLARA BÖYLE DAVRANANLAR İÇİN MAHVEDİCİ BİR AZAP OLACAKTIR.KURAN DIŞI VE ONA UYMAYAN HADİSLERİ/SÖZLERİ SÖYLEYENELRE VE KURAN AYETLERİ GİBİ DEĞER VERENLERE, DEĞERLİ KİTABIN AYETLERİ OKUNDUĞU ZAMAN,SANKİ ONU HİÇ İŞİTMEMİŞ GİBİ BİR TAVIRLA DİKKATE ALMAZLAR VE RİVAYET OLUNAN SÖZLERE DAHA ÇOK YÖNELİRLER.ONLARA ELEM VERİCİ BİR AZABIN OLACAĞINI BİLDİR denilmektedir..18-Kuran dışı sözlerin yanlışığı :ayrıca:Araf 3: Rabbinizden size indirilene (Kur´an´a) uyun. O´nu bırakıp da başka dostların peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz. Oysa:Ali İmran 7 ye göre herkesin açık ve net olarak anlayacağı muhkem ayetlerden sorumlu olacağımız yazılı iken,Müteşabbih ayetler için Bir Mezhebe bağlı olmak mı gerekir. 19-Sonuç olarak HERKES BİRBİRİNDEN BİR ŞEY ÖĞRENİR. LAKİN MEZHEPCİLİK NİYE OLUYOR Kİ... ZORUNDAMIYIZ... BİR ADAMIN PEŞİNDEN GİTMEYE KURANIN MUHKEM AYETLEİRNE GİTSEK OLMAZ mı? Bazı konuşmacılar: Şu sözün arkasına sığınıyorlar.EĞER İNSANLAR BİR MEZHEBE UYMAZ İSE,YENİ BİRİSİNİN SÖYLEDİĞİ SÖZE UYAR VE YENİ BİR MEZHEP DOĞAR.Yeni bir mezhep çıkmaması için mutlaka bir mezhebe uymak gerek. Diyorlar.Oysa Onların yanıldıkları şudur:Kuran Müteşabbihlerden değil, MUHKEM ayetlerden sorumlu olduğumuz için Muhkemler tebliğ edilmelidir.Müteşabbihleri ise ilim adamları tartışmalı ve doğrusunu Allah bilir demelidir.Kuran Açık ve net olan ve herkesin doğru kabul ettiği ayetlerden sorumlu tututuyor. Açık ve Net olan ANLAŞILAN bir ayet için bir mezhebe bağlı olmak ANLAMSIZ VE MANTIKSIZDIR. Mezhep nedir: Mezhep: Dini konuda bir adamın görüşü ve ona uyan gruplar. demektir. Oysa Din : KURAN DAKİ MUHKEM AYUETLERDİR. Ve Tarikatlardan-Mezheplerden değil Kurandan sorumlu olup, hesaba çekileceğiz. Çelişkiler var. ÇELİŞKİ 1= Muhammed Resule madem ki inanıyorlar fakat Muhammed Resulün tebliğ ettiği Kurandaki Ankebud 51 KURAN SİZE YETMEDİMİ ,derken ve Ayrıca Zuhruf 44 de SADECE KURANDAN SORUMLUSUNUZ derken ve yine Enam 159 da KURAN TÜM MEZHEPLERİ /TARİKATLARI/GRUPLAŞMALARI red etmişken NEDEN MEZHEP VAR? ÇELİŞKİ 2 = Muhammed Resulun diğer damadı Hz.Osman 'da var ,ken NEDEN sadece diğer DAMADI HZ. ALİ ÜZERİNDEN Mezhep oluyor? ÇELİŞİKİ 3= Muhammed Resulun hem kayınçosu hemde diğer amcasının oğlu MUAVİYE de varken NEDEN DİĞER AMCAOĞLU HZ.ALİ ÜZERİNDEN MEZHEP OLUYOR? ÇELİŞKİ 4= Kuran Hucurat 13 e göre TAKVA SAHİPLERİ ALLAH KATINDA DEĞERLİ İKEN NEDEN HZ.ALİ ÜZERİNDEN SOY GÜDÜLEREK MEZHEPCİLİK OLUYOR? ÇELİŞKİ 5= Muhammmed Resulün kendi oğulları var (Abdullah Kasım İbrahim ) Damad Hz.Osman'nın oğulları varken NEDEN SADECE HZ ALİ nin oğulları torunları üzerinden MEZHEP oluyor? ÇELİŞKİ 6= Mademki Muhammed Resule inanıyorsun onun getirdiği Kurandaki Fusilet 33 de tebliğ ettiği BEN MÜSLÜMANIM deyin derken siz NEDEN Mezhepe inanıyorsunuz? ÇELİŞKİ 7= Kuranın kuralalrının tanımını Ali İmran 7 de Muhkem yani açık ve net ayetlerden sorumlu olduğumuzun tanımını yapar ve bu tanımdam yola çıkarak diğer ayetlerde kuralları bulmamaızı ister ve ona göre yaşamamzıı isterken siz neden kendinize göre kurallar koyarak MEZHEPE inanıyorsun. ( Örnek Muhkem Kurallar Nahl 90 da ADALETLİ yzar ve diğer ayetlerde ise HAK GASBI YAPMA-ANAYA BABAYA SAYGILI OL- VS YÜZLERCE KURALLAR VAR)Kuran Tüm Mezhepleri red eder. Kurandan ayetler maddi deliler Şunlarddır =Araf =3 Ey insanlar!Rabbinizden size indirilen bu Kuran'ın bildirdiklerine uyun.O'nu bırakıp da evliyanın/velilerin/kutsallık payesi verdiklerinizin Kuran'a uymayan sözlerinin peşinden gitmeyin.Aklınızı ne kadar da az kullanıyor ve az düşünüyorsunuz Kuran diyorki;.Fussilet suresinde 33 de; Başka Dengi olmayan tek Allah'a dua eden,salih ameller gerçekleştiren ve "Ben tek Allah'a içtenlikle teslim olanlardanım/Müslümanlardanım" diyenden daha güzel inançlı kim olabilir? Dikkat Kuran tüm Mezhepelri red eder. “Enam 159 = Özellikle de dinlerini parçalara,fırkalara/hiziplere/mezheplere ayıran,grup grup olanlara uyma ve onlardan uzak dur.Artık onların işi Allah'a kalmıştır.Allah,hesap günü onlara amellerinin yanlışlığını haver verecek ve o zaman hatalarını anlayacaklarıdır.” Enam 159.Ayet daha ne desin? Kuran Unzurna diyerek seçimden söz eder.Takva diyerek Allah katında değerli olmanın soya göre değilde Allah dan en çok sakınana değer verildiğini bize Peygamvber tebliğ etmitir. Ankebud 51 de Kuran size yetmedi mi der.Ve ayrıca;Zuhruf 44.ayette sadece Kurandan hesaba çekileceğimizi Bize Bildiren Yine Muhammed Peygamberdir.Madem Peygambere inanıyorsak sadece Kuran dersini çelişmelıyıoz.İspat ediyorum maddi delil sunuyorum bakınız; AL-İ İMRAN 103 de; Birlik halinde Allah'ın ipine/tek ilahlı İslam dinine ve son kılvuz ders kitabı /davet kitabı olan Kur'an'a,dolayısıyla da din denilen muhkem/değişmez ana kurallara sımsıkı sarılın .der.
@dr_ozturk
@dr_ozturk 5 ай бұрын
Değerlendirmen için teşekkürler. 7 her görüşe saygı duymak önemli.
Şefaat nedir? Kimler Şefaat edebilir? Prof.  Dr.  Bayraktar Bayraklı
12:39
Hz. İsa Tekrar Dünya ya Dönecek mi? - Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı
9:24
터키아이스크림🇹🇷🍦Turkish ice cream #funny #shorts
00:26
Byungari 병아리언니
Рет қаралды 26 МЛН
Please be kind🙏
00:34
ISSEI / いっせい
Рет қаралды 173 МЛН
UFC Vegas 93 : Алмабаев VS Джонсон
02:01
Setanta Sports UFC
Рет қаралды 224 М.
Mezhepler Neden Ortaya Çıkmıştır?
19:32
HT Bilim Tarih Felsefe
Рет қаралды 107 М.
Kafirleri Bulduğumuz Yerde Öldürmeli miyiz? - Mustafa Öztürk
12:41
Mustafa Öztürk Arşivi
Рет қаралды 104 М.
Mezhepler arasındaki farklar nelerdir? (Cübbeli Ahmet Hoca)
35:57
HT Bilim Tarih Felsefe
Рет қаралды 11 М.
터키아이스크림🇹🇷🍦Turkish ice cream #funny #shorts
00:26
Byungari 병아리언니
Рет қаралды 26 МЛН