Seyyidhan Kömürcü - Hatırlamayı Unutmak

  Рет қаралды 6,489

Muhammet Furkan DUT

Muhammet Furkan DUT

Күн бұрын

Пікірлер
@cirkinmelek3236
@cirkinmelek3236 Жыл бұрын
Nasıl güzel. Nasıl için için yanıyor insan dinlediğinde.
@senanurbalcin4125
@senanurbalcin4125 3 жыл бұрын
Uykusuzluğa ilaç gibi emeğinize sağlık..👌🏼
@katre8185
@katre8185 3 жыл бұрын
Emeğinize sağlık . Teşekkürler 🌨️
@tark9725
@tark9725 3 жыл бұрын
Güzel şiirmiş ilk defa dinledim sesinzie emeğinize sağlık
@asldemir1007
@asldemir1007 Жыл бұрын
Çünkü yapraklar sevgilim düştükten çok sonra inanırlarmış artık ağaçta olmadıklarına..
@sonagidenyol
@sonagidenyol 3 жыл бұрын
Muazzam...
@sevvalcasurluk3015
@sevvalcasurluk3015 2 жыл бұрын
spotifya yükler misiniz
@nurhanakca4744
@nurhanakca4744 3 жыл бұрын
👍🏻🌻🕊️👏🌿
@diclekanat2826
@diclekanat2826 Жыл бұрын
ali şiir yazıyor mu sevgilim ali de ayşe gibi salondaki peteği kapatıp kendi çapında şiir karalıyor mu ilaç alıp bunu düşünüyorum her şey ben tam uyumak üzereyken olmuş gibi net hatırlamıyorum ama kesin biliyorum seni sevmek bir suya götürdü beni bir suya gittim dönemiyorum insan bazen dönemiyor sevgilim her sabah dilinin altına bir sözcük daha bırakıp dönemiyor ben bir ilk tam uyumak üzereyken nerelerden ben bir ilk uyanır uyanmaz nerelerden dönemedim bir dağın belindeki ağaçları hınçla sallamak diye bir ilaç ambulanstan yol istemek adlı bir atak ve bir ay kadar koşmak bana iyi geldi bana iyi geldi ne demek sabahları bana içimdeki deşik etimdeki işaret sabahları bana son anda ölmemiş olmanın öfkesi sabahları bana sert sessiz harfler sabahları içimin en güzel yeri senden bana dökülen incilerim sevgilim dökülüyor kaşıma sabahları içimi dünyada çok önemli şeyler oldu ama ben de sizin eve baktım bir tayın bir taya baktığı bir tayın bir taya uzun uzun baktığı bir tayın bir tayı bıraktığı gibi dünyada çok önemli şeyler oldu atlar yalnız kalmamak için bu kadar koşarlar diyen o at yalnızlar koşarken de yalnızdır diyen o at yalnızlar öperken de yalnız ben sana sımsıkı sarılırken de o at buramdaydı bu ses nereden geliyor dediğim o gün göğsümdeki at kardeşlerim göğsümdeki at yere uzandı dünyada çok önemli şeyler oldu hem ölmedim yüzükoyun hem alnımda yeryüzü ölürüm dediğim yerde ev yaptım hatırlamayı unutma sevgilim kırılmasın diye yükseklere bıraktığın o şeyleri hatırlamayı unutma dağların belindeki ağaçlardan çıkardığım hışırtıyı bu ses nereden geliyor dediğin zamanı o sesin sadece sana gelmesindeki rüzgârı unutma bazı sesleri sadece atların duyduğunu ve bu yüzden yalnız olduklarını atların yalnızlıktan koştuklarını görmek ve duymakla düştüğün ovayı yediğin kırbacı edindiğin vebayı unutma insan bazen unutup ölemiyor dünyanın sonunu görüp unutup ölemiyor nefis bir hevesle başka neresine gider başka nereme gidebilirim ki deyip göğsümdeki kazı alanına gittiğim o gün yerdeydi her şey yerdeydi herkes üzerini örtüp sen uyu dedim sen uyu ben bu yerde biraz daha bağdaş kurup sen uyu ben biraz artık hiç uyumayacağım ancak yükseklerde unutabilirim diyerek çıktığım ağaçlar yerleştiğim ilaçlar indiğim ovalar seni bir ormanda bulup bütün yokuşlardan sonra dümdüz bir yerde kaybetmiş olmak da marifet sevgilim şimdi uyumak ve bir ovayla tamamlanmak dışında bana ne iyi gelir bana ne iyi gelir uyumak ve bir ovayla tamamlanmak dışında sevgilim yatağın kırışmamış düzlüğü yastığın olmayan çukuru her şey neden bu kadar pırıl her şey neden bu kadar aklımda göğsündeki çöl sırtımdaki vaha reçinenin ağaca yapıştığı gibi hiddetle yapışıyordun bana senden sonra dünyada çok önemli şeyler oldu uçtum birine bakmıştım deyip içine girdiğim yüzlerden biri yokmuş içinizde diyerek çıktım biri yokmuş her sabah biri yokmuş her masa biri yokmuş her çarşı çalışmayan bir aleti kapatıp açmak gibi beni de her gece kapatıp kapatıp her sabah açan yeryüzü sanki dünyaya gelmedim de olmayan bir yerde olmayan birine bakıp bakıp çıktım ben düşersem kendim düşerim diye hem güzel uçtum hem muazzam düştüm sağ salim sensiz ve ayaküstü artık insan bana iyi gelmiyor artık insan bize iyi gelmiyor diyerek beraber havalandığımız göğü tek başına ve hiçbir yere değmeden düşmek düşmek nefisti sevgilim yere ilk indiğimde bir ağacı sallar gibi salladılar beni yere ilk indiğimde şimdi ben neyin yanındayım dedim ne benim yanımda boğazımdaki yumruyu boğazımdaki yumruyu göğüs kafesimi eklem yerlerimi seni ve bunu yerde anlatmamı benden bekleme “düşen şeylerin gürültüsü”nü konusu olmayan bir mutsuzluğu anlatmamı benden bekleme insanı çok aşağıya yapmışlar sevgilim insanı çok aşağıya içine çok yeryüzü içine çok dünya biliyorsun yükseldiğimiz gökte bu da olsa yer yarılır bu da olsa dünya durur dediğimiz her şey oldu dünya durmadı biliyorsun bir kere saçlarını çok bir kere sımsıkı bir kere tutam tutam üç yıl arkaya doğru tarayıp üç yıl bir muska gibi yanımda sakladım biliyorsun senin saçlarınla başlayıp nasıl oluyorsa benimle devam etmiş insan sevmeyen insan sevmeyen ama kırlara katkı sunan bir yüzün kapkaranlık bir ormanın vardı ormanımız düşsem ölürüm düşsek ölürüz dediğimiz o ormanda sana edilmiş bir yemin gibi başında beklemediğim cümle dalını budamadığım ağaç eğilmediğim yüz kalmadı sevgilim bir şey var artık kuramadığım kurmalı bir saat başımda çın çın öten bir demir dönemediğim bir yer fırlatmak için bir odaya koyup her gece salladığım bir cümle durup dururken başına geldiğim başıma gelen bir heves bir serinlik gittikçe kalbimi gagalayan bir kuş sevdiği şeye dokunmadan etrafını döndüğüm içimde sessizce büyüyen bir yer düşmek değil çakılmak isteği beni artık çağırma sevgilim kırınla ovanla etinle saçınla beni artık çağırma başından beri içimde birbirine bakan birbirine değmemiş iki tay var ben bir yere batayım bir yer bana batsın arzusu ben bir yere çarpayım bir yer bana çarpsın hevesi beni delinme beni parçalanma isteği beni taylarını saldığı gün cam yiyen bir at beni kardeşlerini çiğneyen genlerim beni tam ortasında kaldığım dünya beni Allah günde beş defa olmamışım diye geri çağırıyor sen beni çağırma yeryüzünde bazı konular yok bazıları da hiç kapanmıyor diye seni ateş ve suyla değil toz ve demirle değil künçle hınçla utançla icat ettim başkasın sen başkadır ağzın başka bir ağaca benziyorsun yüzünde başka bir orman var diye diye seni ben hem ormanına girip hem hiçbir dalına değmeyerek dokunmayarak hiçbir ağacına içimi taşlara sırtımı duvarlara süre süre seni ben gövdemse tir tir titreyen bir kuş ters dönmüş bir kaplumbağa seni ben durup dururken değil içinde sıkıldığım bir yeryüzü içimde sıkılan bir yeryüzü var diye diye icat ettim sevgilim ben hevesim kursağımda burada buralarda sen mucidini öldüren her icat gibi ne işe yaradığını bilmeyen bir alet gibi orada oralarda herkes durmuş birbirine bakıyor herkes durmuş birbirine neden bakıyor sürekli beni aşağıdan çağıran biri bir hırıltı olarak iniyorum çarşılara çarşılar renkli çarşılar dağılmışım beni yanlış toplamışlar gibi sevgilim artık başım tam gövdemin üstünde değil rüzgâr alan yerlerim su geçiren yerlerim karın boşluğumda tayını salan atın sesi kulaklarımda göğe fırlatılmış hep birbirine çarpan iki taşın sesi ağacıma salıncak kuranların sesi sorduğum herkes seni uzaktan tanıyor gittiğim her yerden az önce çıkmışsın kime baksam kim bana baksa içimde incinmiş bir atın o son cümlesi ölmek değil asılmak istiyordum dünyaya tayımı saldığım günden beri şimdi kim bilir nerede değilim diyerek günler yanımdan günler önümden günler içimden etinle geçiyor sevgilim etinle seni göğsüme takıp çıktığım rüzgârlar ne güzel ne güzel vurulduğum yerlerde yürüyebilmen evine rüzgâr götürebilmen aşağı bakabilmen ne güzel ağzınla kuş tutman kılı kırk yarman derini yüzmeden yeni bir deriye değdirebilmen ne güzel içimde bir yer bir yere değiyor kenarları kalkıyor aklımın kime değsem kim bana değse o tören düşerken biçim almış bir gövdeydim beni ancak düşerken sevebilirlerdi düşmek yapraklıdır sevgilim önce dökülüyorum zannediyor insan yana eğilmiş bir ağaç gibi dizlerimin orada başlayan harp omuzlarımda titremeye dönüştüğü zaman vakti gelen bir yaprak nasıl hem döküldüğünü zannedip hem düşüyorsa ağaçtan nasıl iniyorsa öyle yere öyle görkemli öyle yavaş öyle un gibi bakıp teni cam olan birinin boynuna şahdamarına seni tamamen unuttum ama etinin içini görüyorum saçlarının dibini razı bir rüzgâr gibi azar azar da olsa senden artık uyurken dökülüyorum kendi etrafıma kendi etrafıma sevgilim dal dal yaprak yaprak günde birkaç defa hafif sıyırıklarla çünkü yapraklar sevgilim düştükten çok sonra inanırlarmış artık ağaçta olmadıklarına çünkü yaprağın daldaki boşluğu yine o yaprağın kendisi kadar süzüle süzüle sevgilim süzüle süzüle döküldükten sonra da ağacını anlatan yapraklar gibi şimdi günlerim hiç geçmiyor olabilir ama geçmişim çok güzel gidiyor geçmişim bir yere gitmiş de gelecekmiş gibi geçmişim anlamadım ki nereden geçmiş düşmek yapraklıdır sevgilim unutmak çiçekli
@Pirayeee__Fff
@Pirayeee__Fff 9 күн бұрын
O kadar kralsın kii
@arzuakcan4267
@arzuakcan4267 3 жыл бұрын
🌼🦋🙋🏼‍♀️
@halimecetin1096
@halimecetin1096 2 жыл бұрын
🖤🌹
@necdetdamar7066
@necdetdamar7066 3 жыл бұрын
Abi sana ınstagram üzerinden ulaşıp bir şiirimi okumani rica edeceğim ama bunu ne zaman yapacağıma karar vermedim daha.
@MuhammetFurkanDut
@MuhammetFurkanDut 3 жыл бұрын
Yapmasan daha iyi olur kardeşim . Çünkü rica ve istek doğrultusunda seslendirme yapmıyorum. Kusuruma bakma olur mu ?
@halimecetin1096
@halimecetin1096 Жыл бұрын
🖤🌹
Seyyidhan Kömürcü - Altı Saç
18:27
Muhammet Furkan DUT
Рет қаралды 4,7 М.
Hatırlamayı unutmak | Seyyidhan Kömürcü
16:05
Tuğba Dursun
Рет қаралды 940
Haydar Ergülen Gurbet Kuşları Yorum Eser Gökay
7:02
Eser Gökay Yorumları
Рет қаралды 77 М.
Hak Ettiğin Sevgi ve İlişki için Olumlamalar / Reyhan İldaş
25:47
Siz Aşktan Ne Anlarsınız Bayım | DİDEM MADAK
8:14
Fatih ARSLANPINAR
Рет қаралды 243
seyyidhan kömürcü ''hatırlamayı unutmak''
15:12
Arjin Siya
Рет қаралды 206
Yazanlar Arasında, Bölüm 32 (Seyyidhan Kömürcü) | Edebiyat Burada
16:49
Muhammet Furkan Dut - Esved
3:53
Muhammet Furkan DUT
Рет қаралды 2,4 М.
terk ettiğimiz temmuzlar mezarlığı
4:52
Muhammet Furkan DUT
Рет қаралды 744
Kemal Varol, Küfran (Eser Gökay'ın Sesinden)
8:30
şiir kiri
Рет қаралды 40 М.
Gökhan Genç - Hoşça kal Latife
15:08
Muhammet Furkan DUT
Рет қаралды 488