32. Ders -Namaz Mükellefiyeti ve Namazın Farzları- -namaz mükellefiyetinin şartları: 1) islam 2) buluğ (baliğ) yani ergenlik 3) akıl -namazın kabul olması için, ibadetten sayılması için, kişinin borcunu üzerinden düşürmesi için, bu şartların olması lazım. mümeyyiz çocukların ibadetleri nedir? mümeyyiz çocuk; aklî dengesi yerinde, iyiyi kötüden ayırma gücüne sahip ama aklı yeterli olgunluğa ulaşmamış yani ergenlik çağına girmemiş çocuktur. genelde 7 yaşından başlatırlar, ergenliğe kadar devam eder. ama temyizin ön yaşı yoktur. çünkü bazı çocuklar 5 yaşındadır ama cin gibidir. her şeye akılları erer. ama 7 yaşından başlatmakta kolaylık vardır. rasulullah aleyhisselam, "7 yaşına gelince çocuğa namazı emredin." 10 yaşına gelince biraz daha iş dayatmaya dönecek. 7 yaşından 10 yaşına kadar, biraz daha yumuşak bir devre geçecek. 10 yaşından sonra hâlâ namaza başlamadıysa, sıkıştırma devresi başlayacak demektir. ergenlik çağına girince de mesuliyet devresi gelmiştir. hadisi şerifte 7 yaşın geçmesi, temyiz yaşı için örnek kabul ediliyor ama bu da bağlayıcı değildir. çünkü namaza başlamasını sağlamak başka şeydir, temyiz için sınır çizmek başka şeydir. peki bu yaştaki çocuğun ibadeti ne olur? ibadetinden ecir kazanır. temyiz çağındaki çocuğun ibadeti geçerlidir. ancak mesul değildir. annesi babası da bu ibadete zemin hazırladıkları için, çocuklarına bu şuuru aşıladıkları için, ecir kazanırlar. rasulullah akeyhisselam hac sırasındayken, bir kadın rasulıllah akeyhisselam'a hürmet edildiğini görüyor ve kim diye soruyor. onlar da rasulullah aleyhisselam'dır diyor. kadın da çocuğunu kucağına alıyor ve aleyhisselam'a göstererek, "buna hacc var mıdır?" diyor. "evet, senin için de ecir vardır." diyor. anne baba bu yolda kendine düşeni yapmak için çırpınır ama o çocuk da yapmadığı ibadetlerden sorumlu değildir. o ibadetlerin sadece kâr tarafı çalışır. temyiz yaşındaki çocuğun alıp satması heçerli değildir. ancak velisinin izni ve desteğiyle geçerlidir. -namaz konusu çokça üzerinde durulan bir konudur. zeynel abidin, ebu hanife'yi görünce, hani hep böyle dedikodu üretilir ya 'ebu hanife reyi sünnetin önüne geçiriyor.' diye, zeynel abidin sitemle, "sen reyini nasıl dedemin sünnetinin önüne geçirirsin." diyor. ebu hanife, "eğer dediğin gibi yapacak olsaydım, sana sorayım; namaz mı ibadet olaeak daha öndedir yoksa oruç mu?" elbette namaz, diyor. "eğer aklı, dedenin sünnetinin önüne geçirecek olsaydım, adetli kadınların namazlarını kaza etmelerini, oruçlarını kaza etmemelerini söylerdim. ama rasulullah aleyhisselam oruçlarını kaza etsibler dedi, namazlarını kaza etsibler demedi. ben, dedenin sünnetiyle amel ediyorum." diyor. dostlukları da böyle başlamıştır. " ر ْمُ ْ َك َوأ َ اَ ْهل وةِّ ٰ بِّال صل َوا ْص َطبِّ ْر َها ْي / َعل َailene namazı emret, namaz konusunda gerçekten gerçekten َوا ْص َطبِّر .demek." ol sabırlı gerçekten kelimesi, sabırda her türlğ sebatı ve çareyi gmstermenin adıdır. sabrın en yüksek derecesi budur. namaza kaldıracaksın, geri yatmalarla uğraçacaksın, oyuna dalıp gittiyse tatlı sözlerle almayı becereksin, gâhi mükafat vaad edeceksin, gâhi kaşlarını çatacaksın. bu tür verilen genel mücadelelerin adıdır o kelime. bunu rasulullah akeyhisselam gibi hiç sertlik kullanmadan başarabilen, baş üstünedir. ama her çocuk böyle değildir, her insan da böyle değildir. karşına alıp, "yavrum, bu o kadar ciddi bir meseledir ki seni seviyorum ama gerekirse canını da yakarım." ne zaman buna sıra gelir? uğraşırsın, didinirsin, hiöbir fayda vermez. ihmaller birbirini kovalar. kötü arkadaşlar edinir vs. bu sefer sertleşiyorsun. 10 yaşına geldikten sonra sertleime başlar ve yavru, senin neden kızdığını, neden sertleştiğini hem bilmeli hem de iyi bir siyaset takip etmelisin. hadiseler oturaklaştıkça buna göre tavır alacaksın. xenabı allah'ın verdiği zekayla, bu dengeyi kurmayı başarmalı insan. gayret ettiği nispette de bunun ecrini alır. " ل َكَ Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve kendilerine emredileni yerine getiren melekler vardır." (el tahrîm, 6) yani feryadlarınızın, melekleri yumuşatacağını zannetmeyin, diyor... -namaz mükellefiyeti ergenlikle başlar ve ömür boyu sürer. genellikle 10 yaşında, murahaka dediğimiz bir devre başlar. bu devrede çocuk hem şefkat görmeli, hem de bu devrede allah'a ibadetin kük salması gerektiği için, anne baba tarafından ibadete ve doğrulara yönlendirilmeli ve kendisine de büyük adam gibi değer verilmelidir. çocuğun en kritik devrelerinden biri de budur. bir de 16-17-18 yaş devreleri, genellikle kayıp ve isyan devreleri sayılır. bu devredeki çocuklara ayrıca dikkat ve anlayış gösterilmelidir. murahaka devresi, çocuğun bedeninin en çok geliştiği 2. devredir. insan en hızlı büyümeyi, 0-2 yaş arasında yapar. ikinci hızlı büyüdüğü devre, murahaka devresidir. eller, kollar, vücut hızlı büyüdüğü için sakarlık çoğalır. bunların çoğu, çocuğun ihmalkârlığından değil, vücudu alışamadığından kaynaklanır. bir taraftan büyük olduğunu kabullenir, öbür taraftan çocuk ruhunu kaybetmez. ikisinin arasıbda denge kurmanız gerekir. kendisiyle ilgili karar verileceği zaman, büyük insan gibi konuşulmasından hoşlanır. ama eve çikolata geldiği zaman hâlâ çocuk olmak ister. anne babalar bu devredeki çocuklarını anlamalılar.
@daisyy.00463 жыл бұрын
Namazın Farzları -farz kelimesi; mutlaka yerine gertirilmesi gereken, kişinin üzerine vazife olan şeylerin adıdır. hem şartı içerisine alır hem de rüknü içerisine alır. farzların hepsi aynı değildir. misal; hac ve umre için ihram farzdır ama umrenin veya haccın rüknü değildir. dolayısıyla buna şart diyoruz. ama mesela kabe'yi tavaf, hac ve umrenin rüknüdür. ikisi de olmazsa olmaz ama biri içinde biri dışında. mesela; bu binanın olmask için, tuğlası, betonu vs. şarttır. bu binayı oluşturuyorlar ve binanın içerisindeler. bu binanın bu şekilde yapılması için, usta ve işçiler de lazım. onlar nerede? yok. bu binanın duvarı değil, kirişi değil, hiçbir şeyi değil ama usta olmadan, bu duvarlara demir gelip girmez. o usta şarttır; bu binanın demiriydi, tuğlasıydı vs. rükündür. abdest, namaz için şarttır ama bir parçası değildir. rükû, secde bir parçasıdır. namazsız da abdest olur ama abdestsiz namaz olur. usta olur, bina yapmaz ama her bina için ustaya ihtiyaç vardır. namazın da böyle rükünleri var. altısı içinden altısı dışından diye dile getirilen o dışındaki farzlara şart diyoruz. içinden olanlara da rükün. -namazın farzlarına bakalım. 1) necasetten taharet 2) hadesten taharet 3) setri avret 4) vakit 5) istikbali kıble 6) niyet -necaset ve taharet ile ilgili bilgi verildi. şimdi setri avreti paylaşacağız. setri avrette de erkek ve kadınlar birbirlerinden ayrılırlar. erkeklerin namazının sahih olması için örtülmesi gereken yerler, göbek ve dizkapağı arasıdır. ekserî ilim ehline göre diz kapağı da bunun içine dahildir. sebepsiz ve imkan varken bir erkeğin belden üstü açık olarak namaz kılması mekruhtur. omuzları açık olarak namaz kılması da mekruhtur. yani atletle namaz kılması mekruhtur. rasulıllah aleyhisselam'ın, abdesr azalarını dışarıda bırakacak şekilde, kolunu yukarı kıvırarak namaz kıldığı görülmemiştir. buna dayanarak bazo ilim ehli, abdest azaları açık olarak namaz kılmanın mekruh olduğu kanaatindedirler. bunu şöyle doğruktmakta fayda var; uzun kıllu bir gömleğin veya kazağın kollarını yukarı kıvırarak, abdest azalarını dışarı çıkaracak şekilde namaz kılmak mekruh olsa gerektir. rasulullah aleyhisselam'ın dşğer davranışlarına da bakıyoruz. o aleyhisselam'ın, mü'minin vakarını zedeleyecek davranışların hepsine muhaliftir. mesela birini görüyor, saçının bir tarafını kestirmiş, ikaz ediyor. böyle yapmayın, düz alın, diyor. sadece sağ tarafını traş ettiğini görüyorsun, gülesin geliyor. bu vakar zedeleyici işte. hatta, çocuktur sanki ne olacak, demeyin diyor. çocuğun bile küçükten şahsiyetinin oturmasını istiyor. sahabeler koşarak namaza geliyorlar. nereye yetilecekler? kâmet getiriliyor, namaza yetişecekler, hayra yetişecekler. rasulullah aleyhisselam, hayır diyoe. namaza koşarak gelmeyin, diyor. vakarla yürüryün, yetiştiğiniz yerden kılın, yetişemediğinizi tamamlayın diyor. bunları derlediğimşzde anlıyoruz ki rasulullah aleyhisselam, kolların kıvrık olmasını vakar zedeleyici buluyor. ama kolların kendiliğinden kısa olması ayrı meseledir. kadınlar için; el, yüz ve ayak bileklerin aşağısı hariç her yerin kapalı olması gerekiyor. uzun bir iç elbisesi ile namaz kılabilirsiniz ama sokağa çıkamazsınız. namaz ve dışarıdaki tesettür farklı. kadınların, sokakta iken, ayaklarının mahrem sayılabileceği daha güçlüdür. ekseri ilim ehli mahrem olduğu kanaatindedir. elbiselerin dar ve ince olmaması ayrı bir konu ama bütün azalar kapalı olduğu sürece namaz sahihtir. setri avret denince bunu anlıyoruz. -vakit: namaz, vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır. delil, nisa suresi 103. ayet. " َوة نِّ ا ٰ ال صل َكانَ ْت ى ُمْؤ ِّم۪ني َن َعلَ ْ ال ًاباَكتً / ِّوتاُوقْم َnamaz, mü'minlerin ğzerine vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır. namazın vakitleri, cibrîl'in imametiyle öğrenilmiştir. hadisi cabir bin abdullah radıyallahu anh rivayet eder. müttefekunu aleyh bir hadistir. cibril, rasulullah aleyhisselam'a hem namazın ilk vakitlerinde hem de son vakitlerinde kıldırmıştır. yani beş vakit namazı iki kere kıldırmıştır. ve rasulullah aleyhisselam'a, "ümmetinin namaz vakitleri, bu ikisinin arasındadır." demiştir. bu vakitlerle ilgili gelen bilgilerden sabah namazıyla başlıyoruz.
@daisyy.00463 жыл бұрын
1) sabah namazının vakti; fecri sadıkın doğuşundan, güneş'in doğuşuna kadardır. bazk kaybaklarda ikinci fecirden güneş'in doğuşuna kadar, denilir. aynı şey anlatılıyor aslında. iki tane fecir var. birincisine ya birinci fecir diyoruz ya da fecr-i kazip diyoruz. mevsime ve ülkeye göre değişir. ikinci fecirden yaklaşık 1 saat kadar öncedir. doğudaki ufuktan gükyüzünün ortasına doğru uzun bir aydınlık hat ulaşır. dolayısıyla bir aydınlanma olur. bu aydınlanma, etraftaki varlıkları ayırt edecek kadar ciddidir. öyle olunca insan hakikaten kanıyor. bakıyorsunuz o, yeniden kararıyor ve gökyüzünün ortasına ulaşan o aydınlık da kayboluyor. yeniden ortalığa karanlık çöküyor. aradan zaman geçikten sonra, ufuktan, dağların arkasından, enine doğru bir aydınlık beliriyor. giderek artar ve hiç eksilmez. bu aydınlığa fecr-i sadık diyoruz. sabah namazının vakti, bu fecirden güneşin doğuşuna kadardır. güneş doğduğu zaman sabah namazının vakti çıkar, başka bir vakit girmez. sabah namazının bu vaktini ilim ehli ikiye ayırır; birinci bölüme, ğales vakti deniyor. ikinci devreye, isfar vakti deniyor. imam şafii rahimehullah ve imam ahmed rahimehullah, sabah namazının ğales vaktinde kılınmasının daha faziletli olduğu kanaatindedir. ebu hanife rahimehullah, cemaatle kılındığı zaman, isfar vaktinde kılmanın daha faziletli olduğu kanaatindedir. isfar vakti; karşıdaki gelen insanın şeklinin daha belirgin olduğu, yüzünün diğer insanların yüzünden ayırt edebileceğin vakite denir. imam şafii; bir emir geldiğinde, emri yapacak zaman dilimi de gelindiğinde, hemen onu yapmaya koşmak en doğrusudur. bu daha faziletli olsa gerektir, diyor. ebu hanife; evet, bütün ibadetler için prensip budur ama şari bazen istisna getiriyor. sabah namazında da öğle namazında da bu istisna var. sabah namazındaki isitisna, "sabah namazını cemaatle isfarda yerine getirin. bunda ecir vardır." diye bir hadisi şerif var. sabah namazı uyku anı. kalkacaksınız, abdestinizi alacaksınız, üzerinizi giyip camiye geleceksiniz; dolayısıyla fecir girer girmez kılmak kolay bir hadise değildir. isfar vaktine ne kadar gecikirse, cemaat o kadar çok olur ve cemaatin çoklupı da fazileti çoğaltır. rasulullah aleyhisselam, bu hikmete binaen böyle söylemiş olsa gerektir ki teşvik edilmiştir. böyle düşünüyor. bunun ölçüsü ne? cemaatle namaz kılındı bitti. anlaşıldı ki namazda hata var. güneş doğmadan, teniden sünnete uygun olarak kılınacak kadar bir vakit kalmalı diyorlar. ona göre bitireceksin. isfar vakrindeki ölçü bu olmalıdır. hanefilerde de bir yerde ğales vaktinde kılmak daha faziketlidir çünkü orada rasulullah aleyhisselam'ın öyle yaptığına dair rivayet açıktır. nerede? müzdelife'de. 2) öğle ve cuma namazının vakti: başlama vakti zeval, bitiş vaktinde ihtilaf vardır. şimdi güneş doğdu. doğdu doğdu tam tepeye geldi. sonra batıya doğru ilerledi. zeval; gölgenin, barı tarafından doğu tarafına düşmesine denir. (hocamız burayı göstererek anlattığı için notlarda eksiklik olabilir. 57.30 - 58.30 arasını izlemenizi tavsiye ederim.) öğle namazının vakti o zaman başlar. bitişinde ihtilaf var. ebu hanife ve talebeleri arasında da ihtilaf var. güneş en tepedeyken bir gölge var. gölgenin en kısa olduğu zaman da bu zamandır. adı, istiva gölgesi. imameyn; her şeyin gölgesi, istiva gölgesi çıkıkdıktan sonra, kendisi kadar olunca öğlenin vakti çıkar, ikindinin vakti girer, diyorlar. çubuğumuz 1 metre, istiva gölgesi 30 cm idi. ne zaman öğlenin vakti çıkmış, ikindinin vakti girmiş olur? istiva gölgesine ekleyeceksiniz demektir. yani 1 metrelik çubuğun gölgesi, 130 cm olunca. telebeler böyle dedi. ebu hanife; eşyaların, istiva gölgesi çıkıkdıktan sonra, gölgeler kendisinin uzunluğunun iki katı olunca, öğlen çıkar ve ikindi girer diyor. yani yani 1 metrelik çubuğun gölgesi, 2.30 olunca. ikisinin arasında yarım saat fark yoktur. hatta birçok yerde ebu hanife'ye göre ezan okunur. şu anda okunan ezanlar imameyne göre okunuyor. sabah ezanı türkiye cumhuriyeti'ne göre, vaktinden 30-40 dakika sonra okunuyor... ihtiyatlı hareket etmek babından, öğle namazını gölgeler iki karına çıkmadan kılmak, ikindiyi de iki katına çıktıktan sonra kılmak iyidir. 3) ikindi namazının vakti: ihtilafa binaen, öğle namazı vaktinin çıkışıyla ikindi namazının vakti girer, güneşin batışıyla çıkar. güneş sararınca ikindi namazı kılınmıyor diyorlar, kılınır. 4) akşam namazının vakti: akşam namazının vakti de güneşin batışıyla girer, şafağın kayboluşu ile biter. şafak neye denir? sabahleyin fecrin doğuluna şafak denmez. şafak, akşam olur. ebu yusuf, imam muhammed, imam şafii ve imam ahmed'e göre; güneşin battığı istikamette onu takip eden kızllığa denir. ufukta kızıllık kaybolunca akşam namazının vakti bitiyor. ebu hanife'ye göre; kızllığı takip eden mavimsi aydınlıktır. şu anda akşam namazı ebu hanife'ye göre bitip, yatsı namazı da ona göre okunuyor. burada kızllık batmadan kılmak, ihtiyata daha uygundur. böykece namaz, bütün imamlara göre sahih olmuş olur. bu aydınlık devre, ekvatora yaklaştıkça daha kısa sürelidir, kutuplara ilerledikçe daha da uzar. bu yüzden birçok kuzey ülkede yatsı namazının girişi, imameynin ve diper imamların görüşü esas alınarak tayin edilir. 5) yatsı namazının vakti: şafağın kaybolmasıyla başlar, fecr-i sadıka kadar sürer.
@besileadsan46559 ай бұрын
Notlarınız çok güzel olmuş her derste olsaydı keşke çok faydalandım Rabbim razı olsun