"benim meczup haykırışlarım senin rengarenk, doksan dokuzluk tesbihlerine gömüldü. güldün delicesine; ağladım,anlamadın. tanelerinde yüzün,imamesinde endamın vardı sonra ben çekerdim o sevda tesbihini düşlerim yanardı saatler boyu ah çekerdim iple çekerdim zamanı yazar yazar bir şiiri temize çekerdim cam kenarında hamalıydım ak düşmüş saçlarının yaşımın ,yurdumun kahrını çekerdim sonra bir sigara yakardım yüreğimde dumanı ölüm diye, içime çekerdim. öyle çok yüz vardı ki etrafımda, hangisine baksam yalnızlık çekerdim. sonra kendimi çekerdim kılcallarından dünyanın, bırakırdım bir dere kenarına, dikkat çekerdim. yürürdüm açılmamış kuyularına ömrün kurak bir insanlık için ab-ı hayat çekerdim senin hiçbir zaman duyamadığın ne yükler çekerdim,ne tadılmamış sancılar bakardım, ne yaparsam yapayım olmuyor bir türlü saat hep aynı,dakikalar aynı,saniyeler aynı sen hep aynısın ben aynıyım,kurşunlar aynı uzaklık ,yakınlık dağlar ve çöller bir ceylanın gözlerindeki korku,karıncanın ayağındaki umut kum fırtınası aynı.. mektup yazar ,haber güvercinleri uçurur telgraf çekerdim sen hala sabır tespihleri gönderirdin ötelerden; gam çekerdim, dert çekerdim.. anladım ki yol yok,çeşme batık,hayal boş. anladım ki kültablası delinmiş,ceplerimi acıyla doldurmuşum anladım ki insanlık küf altında ;umrunda mı sanki ben varmışım yokmuşum tam da o anda son bir türkü tutturur yer yüzünde, son bir şiir okurdum gri dudaklarımla adımı yazardım nilüfer yapraklarına bir ışığı söndürür, bir kapıyı kapatır son defa seyrederdim yüzünü bulutlarda adımın üzerine çizgi çekerdim.."