Рет қаралды 100,261
Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın:
/ Önemli İnsanlar
neyzen tevfik 24 mart 1879’da bodrum’da doğdu. asıl adı mehmed tevfik olup soyadı kanunundan sonra kolaylı soyadını almıştır. hayatının belli bir dönemi hakkında en doğru bilgiler 1917’de yazdığı “tercüme-i hâlim” adlı şiirinden öğrenilmektedir. çocukluğunu geçirdiği bodrum'da beraber olduğu ailesi ile ilgili çok sınırlı kaynakta belli başlı bilgiler bulunmaktadır. dedesi samsun bafra’da câmi-i kebîr imamı kolaylıoğulları’ndan mustafa efendi, babası istanbul dârülmuallimîn-i âliye’nin ilk mezunlarından bodrum rüşdiye mektebi kurucu öğretmeni hâfız hasan fehmi efendi, annesi bolu’nun müstahkimler nahiyesinde hatipoğulları sülâlesinden emine hanım’dır. hasan fehmi bey, neyzen'in ifadesi ile annesi ile birlikte "yüzünde riyasız, masum bir insanlık ifadesi" bulunan kültürlü, sanatsever ve tevfik gibi nükteci bir rüştiye öğretmeniydi.
şair, doğumunu da kendisine has üslubuyla şu sözlerle anlatacaktı:ben bu iki aziz mahlûkun sulbünden 1296 senesinde bodrum'da dünyaya geldiğim zaman biri çekip da kulağıma yeryüzünün beni bekleyen maddî, manevî akıbetlerini fısıldayabilseydi, geldiğim yoldan geri dönmeğe muhakkak yeltenirdim. fakat ayni zamanda da iki tesîr altında bundan vazgeçerdim. birisi anam ve babamın güzel yüzlerindeki riyâsız ve masum insanlık ifadesi, ikincisi de ege denizi'nin bütün hayatımda hayali ruhumu kucaklayan yeşil enginliği…
ahmet şefik adında bir de kardeşi vardı. kardeşi de ilerde çok iyi yerlere gelecek ayrıca onun eserlerine de sahip çıkacaktı. tevfik'e, anılarına ve eserlerine sahip çıkan, büyük önem veren ve ansiklopedilerde adının yer almasında büyük pay sahibi olan şefik bey ilerleyen yıllarda sığır vebası, tavuk kolerası aşısı, antraktsa teşhis çiçek aşısı ve anadolu keçilerinin plöro-paömonisi konularında çalışmalar yapmış bir bakteriyolog olacakrtı.. istiklal savaşı'ndan sonra atandığı pendik bakteriyolojihanesinde 1939 yılına kadar müdürlük, 1939-1945 yılları arasında tarım bakanlığı teftiş heyeti üyeliği ve bundan sonra 1951'e kadar da tarım bakanlığı müsteşar yardımcılığı yapacaktı.
neyzen tevfik odrum'daki çocukluk yıllarında babası ile birlikte genellikle, tepecik camii'nin yakınındaki kahvede vakit geçirirken kahveye gelen dervişlerin üflediği, ı ney dikkatini çekti ve o da denemek istedi. o an hissettiklerini bir şiirinde şöyle anlatacaktı yıllar sonra: neyzen, o anı şu sözlerle anlatacaktı:ben babamın dizinin dibinde çocuk ruhumun olanca vecdiyle dikkat kesilmiş, bu düdüğü kemali huşu ile dinlemiş ve dinlerken de allahu âlem bir daha aslıma rücû' etmemek üzere kendimden geçmiştim.
babası eğitim hayatını olumsuz etkileyeceğini düşünerek o erken yaşlarda buna izin vermedi. çocukluk arkadaşlarından avram galanti, tevfik'in düdükler yapıp çalarak civardaki çocukları etrafında topladığını ve ilham kaynağının deniz olduğunu anlatıyordu.
rüşdiyeyi bodrum’da okudu. babasının tayini üzerine urla’ya göç ettiler (1892). ömür boyu kurtulamayacağı sara nöbetleri şeklinde gelen bir hastalığa burada yakalandı. taşındıktan yaklaşık bir yıl sonra, 1893'te ilk sara nöbetini geçirdi. babasının neyzen tevfik üzerindeki otoriter tutumu, oğlunun sara hastalığının ortaya çıkmasından sonra farklı bir seyir izleyecekti. neyzen berber kâzım'dan ney dersleri almaya başladı ve aynı yıl ilk sara nöbetini de geçirdi. annesi birçok doktora ve hocaya danıştı fakat sonuç alamadı. en sonunda hastalığı kontrol altına almayı başaran, annesinin götürdüğü istanbul'da pepo adlı bir doktor oldu. doktor "fazla üzerine gidilmemesi gerektiğini" ve "en çok hoşlandığı şeyleri yapmasına izin verilmesi" gerektiğini söylemişti. sağlığına zarar vereceği endişesiyle ailesi ona neyi yasaklamışsa da daha sonra doktorunun tavsiyesiyle tekrar üflemeye başladı. bir süre sonra hastalığı kontrol altına alındığı için babası okula devam etmesi gerektiğini düşündü. izmir idâdîsi’ne yatılı olarak girdi, ancak hastalığı yüzünden yine okulu bırakmak zorunda kaldı.
o dönemde gezgin saz ustaları, gezerek kendi eserlerini halkla buluşturmaya çalışırlardı. neyzen daha küçük yaşta olmasına rağmen ustaların hikâyelerinden etkilenerek şiir yazmaya da başlamıştı.
kâzım efendi’nin tavsiyesi üzerine izmir mevlevîhânesi’ne devam ederken mevlevîhâne müdavimleri arasında şair eşref, tokadîzâde şekib bey, tevfik nevzad, abdülhalim memduh, bıçakçızâde hakkı gibi çoğu sürgün dolayısıyla izmir’de bulunan edebiyat ve mûsiki dünyasının sanatkârlarıyla tanıştı. türkçe, arapça ve farsça dersleri aldı.
#neyzentevfik #neyzenler #kimdir