“Nereden geldim ben buraya, kimim ben, bunlar da kim? ” Filmlerde görürüz ya hani, hafıza kaybına uğrayan insanlar gözlerini açtıklarında peşpeşe sorular sormaya başlarlar. Peki aynı şekilde bomboş bir hafızayla bu dünyaya geliriz de neden bu soruları sormayız? Bazı insanları gerçekten hiç anlayamıyorum... Aslında bazı insanları değil de çoğu insanı desem daha doğru olacak belki de... Nasıl olur da insan, nasıl var olduğunu; neden var olduğunu düşünmeden yaşayabilir? İnsanın cevap bulması gereken ya da merak etmesi gereken bundan daha önemli hangi soru olabilir? Az biraz düşünüp de kafasını çok yormak istemeyenleri hadi yine bir kenara bırakalım. Bunun dışında bu konuyu hiç umursamayıp hayatına devam eden o kadar çok insan var ki... “Yaşıyorum ya işte, neden nasıl farketmez” dercesine… Bu hayatın sonunda ölüm olmasa, sürekli etrafında bu dünyadan göçenleri görmüyor olsalar, keyiflerine baksınlar diyeceğim ama bu hayatın bir sonu olduğu da apaçık ortada ve yine de umurlarında bile değil. Herhangi bir yerde çalışan bir görevliyi düşünelim. Şirketten bir eleman gelip de “Al bunlar biletlerin, yarın Patagonya’ya gitmen gerekiyormuş” dese, adam Patagonya’ya sorgusuz sualsiz gidip de orada kafasına göre takılıp gelir mi? “Kim beni oraya gönderdi, neden gönderdi, orada ne yapmam gerekiyor, görevlerim neler, ne kadar kalacağım?” diye sormaz mı azıcık kafası çalışan bir insan? Ama insanlar kendilerine verilen hayata dair soru sorma gereği duymadan, sürekli bir gaflet halinde yaşayabiliyorlar. Küçük işleri kendilerine hedef edinip hayatlarını o küçük hedefler peşinde koşarak harcıyorlar. Hayvandan farksız bir şekilde yiyip, içip kendilerine verilen süreyi dolduruyorlar. Bu gaflet aynı zamanda çok büyük bir nankörlüğü de barındırıyor ama yazıyı çok da uzatmak istemiyorum. İnşallah bu yazımı okuyup da bu sorulara cevap aramaya başlayanlar olursa kendilerine kaynakların en güzeli Kuran-ı Kerim’i öneriyorum. Kerem Aydınlar
@nahidamammadova42945 ай бұрын
James McAvoyu bir duzgun telafuz etseydimiz guzel olurdu, kulagim kanadi. Bu arada en sevdigim oyuncu
@eminmmmdov71815 ай бұрын
Nahide doğru-dürüst yazmayı öğren önce sonra ingilizce telaffuz dersi geçmeye çalışırsın cahil kafanla .
@eminmmmdov71815 ай бұрын
Nahide doğru-dürüst yazmayı öğren önce sonra ingilizce telaffuz dersi geçmeye çalışırsın cahil kafanla.
@eminmmmdov71815 ай бұрын
Nahide doğru-dürüst yazmayı öğren önce sonra ingilizce telaffuz dersi geçmeye çalışırsın cahil kafanla.
@korbiray5 ай бұрын
James Mcavoy Mert Yazicioglu’nun İskoc versiyonu gibi. 🤔
@Beyaz-w5b2 ай бұрын
“Eğer kalplerine gerçek anlamda bakmayı öğrenirlerse, insanların çoğunluğu, şiddetli bir şekilde istedikleri şeyin bu dünyada olmadığını anlayacaklardır... Öyle bir hasrettir ki hiçbir evlilik, hiçbir seyahat, hiçbir eğitim, gerçek anlamda onu tatmin edemez. Bunu söylerken başarısız evlilikleri, tatilleri, eğitimleri kastetmiyorum. Olması mümkün en başarılılarını kastediyorum. Eğer kendimde, bu dünyadaki hiçbir deneyimin tatmin edemediği bir arzu tespit edersem, bunun en muhtemel açıklaması, başka bir dünya için yaratılmış olduğumdur. Eğer dünyevi hazların hiçbiri onu tatmin edemezse bu, dünyanın bir hile olduğunu göstermez. Muhtemelen dünyadaki hazlar onu tatmin için değil, bilakis onu açığa çıkarmak içindir. Böylece gerçek hayatın farkına varalım. Eğer böyleyse, bir yandan bu dünyevi nimetleri hiçbir zaman küçük görmemeli ve şükürsüzlük etmemeliyim, diğer yandan bunları bir kopyası, yankısı, serabı oldukları şeyle karıştırma yanılgısına düşmemeliyim. Kendimde gerçek vatanım için arzuyu muhafaza etmeliyim, o vatan ki ölmeden ona kavuşamam...” (C.S. Lewis) Bütün insalar mutluluğu arar. Bunun hiçbir istisnası yoktur. Bütün insanlar şikayet emektedir; prensler, hizmetçiler, asiller, halk , yaşlı, genç, güçlü, zayıf, eğitimli, cahil, sağlıklı, hasta, her ülkede , her zamanda, her dönemde, her şartta... Boş yere etrafındaki her şeyle boşluğu kapamaya çalışır, o şeylerden hiçbiri ona yardımcı olamaz, çünkü bu sonsuz boşluk ancak ancak sonsuz ve değişmez bir objeyle yani Allah ile kapatılabilir. (Pascal) "...Dikkat edin! Kalpler ancak Allah’ı hatırlamakla huzur bulur." (Kur'an. Ra‘d suresi. 28 ayet) "Bilin ki dünya hayatı, sadece bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda bir övünme, mal ve çocuk sahibi olma (yarışın)dan ibarettir. (Bu hayat), tıpkı bir yağmur gibidir; (yetiştirdiği) ürünleri çiftçilerin hoşuna gider. Sonra (o ekinler) kurur; sen onun sararmış olduğunu görürsün; sonra da (o ekinler) kuru bir kırıntı (çer çöp) olur. Ahirette (inkârcılar için) şiddetli bir azap vardır. (Müminler için ise) Allah’ın bağışlaması ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir." (Kur'an. Hadid suresi. 20 ayet) "Ey iman edenler! Rükû edin; secde edin; Rabbinize ibadet edin; hayır işleyin ki kurtulasınız!" (Kur'an. Hacc suresi. 77 ayet) Mehmet Okuyan meali
@komila72894 ай бұрын
Niyee Kanni seçmedi yaaaa
@Melike-v8u5 ай бұрын
Kaan Urgancıoğlu' nu nasıl seçmedi
@ninixrosie5 ай бұрын
Kaan evli o yüzden seçmedi bence
@hazalkozlu18965 ай бұрын
Bu eski video ozamanlar evli değildi @@ninixrosie
@ninixrosie5 ай бұрын
@@hazalkozlu1896 diğerini daha çok seviyor ola bilir,o zamanlar Kaan'la araları çokta iyi olmamışta ola bilir
@semseddinsoltanov35 ай бұрын
İnanamıyorum😮
@martalopez49315 ай бұрын
En qué se basaba la elección de una persona u otra?
@muratyagmur36574 ай бұрын
Yakim Fenix diye okunmaz, Hoakin Fenix diye okunur...San Juan, Porto Riko doğumlu...
@sevinchnodirova63604 ай бұрын
2:52
@fatmaakn77205 ай бұрын
Harry steyles a kim bu dedii şaka mi ?
@esrazism24553 ай бұрын
Sana ne? Ezik
@BaharGulmemmedova2 ай бұрын
Tom❤
@lunar-g6q5 ай бұрын
Emre bey
@serkeshche2 ай бұрын
Kaan ile ayrıldılar mi neden onu direkt eledi 😅
@hakunamatata163228 күн бұрын
evli değil miydi adam ?
@lunar-g6q5 ай бұрын
Kuruluş Osman
@Kalibro1_5 ай бұрын
Çok kuru
@KayaKaya-o5w3 ай бұрын
Sunucunun üslubuna bak yaa🤦🏻♀️Programda İğrenç İğrenç küfür ve argo kelimeler yeterince döndüğüne göre sizi tebrik ediyorum batılı oldunuz👏(!)
@Beyaz-w5b2 ай бұрын
“Nereden geldim ben buraya, kimim ben, bunlar da kim? ” Filmlerde görürüz ya hani, hafıza kaybına uğrayan insanlar gözlerini açtıklarında peşpeşe sorular sormaya başlarlar. Peki aynı şekilde bomboş bir hafızayla bu dünyaya geliriz de neden bu soruları sormayız? Bazı insanları gerçekten hiç anlayamıyorum... Aslında bazı insanları değil de çoğu insanı desem daha doğru olacak belki de... Nasıl olur da insan, nasıl var olduğunu; neden var olduğunu düşünmeden yaşayabilir? İnsanın cevap bulması gereken ya da merak etmesi gereken bundan daha önemli hangi soru olabilir? Az biraz düşünüp de kafasını çok yormak istemeyenleri hadi yine bir kenara bırakalım. Bunun dışında bu konuyu hiç umursamayıp hayatına devam eden o kadar çok insan var ki... “Yaşıyorum ya işte, neden nasıl farketmez” dercesine… Bu hayatın sonunda ölüm olmasa, sürekli etrafında bu dünyadan göçenleri görmüyor olsalar, keyiflerine baksınlar diyeceğim ama bu hayatın bir sonu olduğu da apaçık ortada ve yine de umurlarında bile değil. Herhangi bir yerde çalışan bir görevliyi düşünelim. Şirketten bir eleman gelip de “Al bunlar biletlerin, yarın Patagonya’ya gitmen gerekiyormuş” dese, adam Patagonya’ya sorgusuz sualsiz gidip de orada kafasına göre takılıp gelir mi? “Kim beni oraya gönderdi, neden gönderdi, orada ne yapmam gerekiyor, görevlerim neler, ne kadar kalacağım?” diye sormaz mı azıcık kafası çalışan bir insan? Ama insanlar kendilerine verilen hayata dair soru sorma gereği duymadan, sürekli bir gaflet halinde yaşayabiliyorlar. Küçük işleri kendilerine hedef edinip hayatlarını o küçük hedefler peşinde koşarak harcıyorlar. Hayvandan farksız bir şekilde yiyip, içip kendilerine verilen süreyi dolduruyorlar. Bu gaflet aynı zamanda çok büyük bir nankörlüğü de barındırıyor ama yazıyı çok da uzatmak istemiyorum. İnşallah bu yazımı okuyup da bu sorulara cevap aramaya başlayanlar olursa kendilerine kaynakların en güzeli Kuran-ı Kerim’i öneriyorum. Kerem Aydınlar