🔴Derin Keşifler ve Evrenin Ötesine Yolculuk

  Рет қаралды 29,463

Paso Video Uzay

Paso Video Uzay

Күн бұрын

Пікірлер: 17
@kenancoban2070
@kenancoban2070 Ай бұрын
kendi alaninda uzak ara birinci olması gereken bir kanal uzun süredir takip ediyorum hem anlatımıyla hemde gorselleriyle bu isin nasıl yapılması gerektiğini gözler onune seriyor inşallah gerektiği ilgiyi kisa zamanda bulur
@pasovideouzay
@pasovideouzay Ай бұрын
çok teşekkürler selamlar
@mamidenk
@mamidenk 2 ай бұрын
ağzına sağlık
@pasovideouzay
@pasovideouzay 2 ай бұрын
uzay devam
@RecepSabri-vm5dt
@RecepSabri-vm5dt Ай бұрын
Voyager 1 den bi iletişim alsak şuan nerde allah bilie büyük ihtimalle uzayın en sonunu gördü yada görmesine az kaldı benim inancım bu
@turalmammadov1608
@turalmammadov1608 2 ай бұрын
Yeni video ve yuxulayib yatmaq zamani
@diamonia
@diamonia 2 ай бұрын
İyi uykular arkadaşlar
@pasovideouzay
@pasovideouzay 2 ай бұрын
selamlar
@erdalsahin791
@erdalsahin791 2 ай бұрын
👍
@aliyildiz6057
@aliyildiz6057 Ай бұрын
Evrenin Derinliklerine Yolculuk (Bölüm 1) Yıldızlar sessizdi. Onları ilk kez böyle gördüm. Sessizlik ve yıldızlar… Bu iki şeyin bir arada bu kadar tehditkar olabileceğini hiç düşünmezdim. İnsan evrenin derinliklerine yolculuk etmeyi hayal ederken, bunun bir macera olduğunu sanıyor. Bilinmezlik ise yalnızca romantik bir fikir gibi geliyor. Ama hiçbir şey, karanlıkta nefesinizi tutarak yıldızların sizi izlediğini hissetmek kadar dehşet verici değil. Ben Behlül. İnsanlık Federasyonu’nun ilk derin uzay gemisi Promethea’nın baş mühendisiyim. En azından kâğıt üstünde öyleyim. Gerçekte, beni bu yolculuğa getiren tek şey merak. Ve belki de kaçmak. İnsan hep bir şeylerden kaçar, değil mi? Bana göre dünya çok küçüktü. Her şey çok tekrardı. Aynı yüzler, aynı rutinler, aynı aldatıcı sahneler… Belki de bu yüzden Promethea’ya katıldım. Bir gemi, yıldızlara doğru bir yolculuk ve bilinmeyene dair bir umut. Ama şimdi buradayım, Promethea'nın titanyum koridorlarında adımlarımı yankılanırken dinliyorum, ve bir şeylerin çok yanlış olduğunu biliyorum. Bihter Geminin kaptanı Bihter. O kadar soğukkanlı, o kadar kontrollü ki bazen onun bir insan olmadığını düşünüyorsunuz. Buz gibi bakışları, emirlere sarsılmaz sadakati ve o incecik sesinin verdiği sertlik... Herkes ona hayran. Ben bile. Ama itiraf edeyim: Bihter’i bir kaptan olarak değil, bir insan olarak tanımak istiyorum. Onun neden sürekli kendini bir çelik duvarın ardına sakladığını anlamaya çalışıyorum. Sanırım onu çözmek istiyorum. Beni Promethea’ya çeken şey, bilinmeyendi. Ve galiba Bihter, bu bilinmezliğin somut bir parçası. “Behlül,” dedi bir gün, o çelik bakışlarını bana dikerek. “Motivasyonunuzu hâlâ anlayabilmiş değilim.” O zaman ona ne söyleyeceğimi bilemedim. Yalan söyledim. “Benim motivasyonum, insanlık için yeni bir yuva bulmak.” Gülümsedi. Ya da öyle sandım. “Yıldızlar, düşündüğünüz kadar misafirperver değildir.” Haklıydı. Yolculuğun Başlangıcı Promethea’nın görevi basitti: Dünya’ya benzer bir gezegen bulmak. Dünya’nın sonu yaklaşıyor. Kaynaklar tükeniyor. İklim felaketi bizi köşeye sıkıştırmış durumda. İnsanlık, yeni bir başlangıç arıyordu. Ama hiçbirimiz, bu yolculuğun başlangıçta düşündüğümüz kadar basit olmayacağını bilmiyorduk. Promethea, ışık hızına yakın bir hızla ilerliyordu. İnsan teknolojisi en sonunda bu sınırı aşmıştı. Işık Hızı Tüneli adını verdiğimiz bir motor sistemi, bizi uzayın katmanları arasında taşıyordu. Ama tünelin öteki ucunda ne olduğunu bilmiyorduk. Bihter her zaman odasında saatlerce oturup yıldız haritalarını incelerdi. Ona eşlik ettiğim bir gün, elindeki projeksiyon ekranına baktım. Elinin hafif titrediğini fark ettim. Bu, onun gibi birine hiç yakışmıyordu. “Sana bir şey sorabilir miyim, Bihter?” dedim. “Benim adımı kullanma,” dedi sertçe. “Sana kaptan diye hitap etmen gerektiğini defalarca söyledim.” “Peki, Kaptan,” dedim. Ama aldırmadım. “Bu yolculuk seni korkutuyor mu?” Başını kaldırıp bana baktı. Bu kez bakışlarında kızgınlık yerine başka bir şey vardı. Yorgunluk. Belki de biraz hüzün. “Beni korkutan şey, yıldızlar değil, Behlül. Beni korkutan şey, insanın ne kadar ileri gidebileceği.” O an ne demek istediğini tam anlayamadım. Ama anlamam uzun sürmedi. --- İlk Anormallik Yolculuğun üçüncü haftasında, Promethea'nın dış radarlarında bir gariplik fark ettik. Tünelin içinde ilerlerken bir tür enerji dalgası gemiyi yalayıp geçti. Öyle bir dalga ki, motorlarımızda bir kesinti yaşandı. Geminin ışıkları bir anlık titreşti ve kaptan köprüsünde hepimiz donakaldık. “Ne oldu?” diye sordu Bihter, bağırarak. “Bilmiyorum,” dedim. “Sanki... bir şey bize çarptı.” Ama bu mümkün değildi. Işık Hızı Tüneli'nde ilerlerken hiçbir şey çarpamaz. Orada fizik kuralları çok farklıdır. Orası, bir anlamda gerçeklikten kopmuş bir bölgedir. Ama bu çarpışma, bir gerçeklik olduğunu hissettirmişti. Ve o gerçeklik, bize dostça yaklaşmıyordu. Dışarıdaki sensörler yeniden çalışmaya başladığında bir şey fark ettik. Bir gölge. Tünelin içinde, bize paralel olarak ilerleyen bir gölge. Ama hiçbir kütleye sahip değilmiş gibi görünüyordu. “Bu bir gemi mi?” diye sordum. Ama kimse cevap vermedi. Bihter, sadece boşluğa bakıyordu. Gölgeyi inceliyordu. Ve o an anladım ki, onu tanıyordu. --- Bölüm 1’in Sonu Evrenin derinliklerinde bir şey vardı. Ve o şey, bize doğru yaklaşıyordu. Ama asıl sorun bu değildi. Asıl sorun, bu şeyin Promethea’nın içindekilerle bir bağlantısı olduğunu hissetmemdi. Kaptan Bihter, gemiyi çok iyi tanıyor gibiydi. Ama sanki bir sırrı saklıyordu. Ve Promethea’nın taşıdığı sır, bizi hepimizi yok edebilecek kadar karanlıktı. Devam Edecek...
@aliyildiz6057
@aliyildiz6057 Ай бұрын
Evrenin Derinliklerine Yolculuk (Bölüm 2) Tünelin içinde beliren gölge gemi gibi görünen bir şeydi. Ama normal bir gemi değildi. Onu tanımlamak zor; sanki bir kütlesi varmış gibi görünüyordu ama aynı zamanda hiçbir şey yokmuş gibiydi. Üzerinde dalgalanan, gözle görülemeyen ama hissedilebilen bir karanlık vardı. Daha önce hiçbir fizik kitabında böyle bir şey okumamıştım. Bihter’in bakışları sabitlenmişti. Elleri kenetlenmiş, geminin holografik ekranında titreşen gölgeyi izliyordu. Fısıltıyla konuştu: “O... burada.” “O kim?” diye sordum. “Bu şey nedir, Bihter? Ne biliyorsun?” Ama cevap vermedi. Belki de veremedi. --- İlk Çarpışma Promethea, tünelde hızla ilerliyordu. Ancak gölge, sanki hızımızla alay edercesine aynı hızı koruyordu. Herkes tedirgindi. Geminin ekibi, bu şeyin ne olduğunu anlamak için veri toplamaya çalışıyordu ama gölge bir radar sistemine bile takılmıyordu. “Bu şey bir yaşam formu olabilir mi?” dedim, analiz ekranlarını incelerken. “Belki bir uzaylı gemisi, belki de... bilmiyorum, başka bir boyuttan bir şey.” Bihter o soğukkanlı, buz gibi sesiyle yanıtladı: “Bu bir gemi değil. Yaşam formu da değil. Bu, evrenin bizimle alay etmek için yarattığı bir hata.” Bihter’in söyledikleri beynimde yankılandı. Ama ne demek istediğini tam anlamamıştım. Promethea'nın motorları aniden titredi. Tüm gemi sarsıldı ve ışıklar bir kez daha kesildi. Karanlıkta herkesin nefesini duyabiliyordum. Ama sadece bir kişinin sesi bu sessizliği bozdu. Bihter. “Beni bırakmayacak,” dedi. --- Bihter’in Sırrı Motorlar yeniden çalışmaya başladığında, gölge daha da yakınımıza gelmişti. Tünelin duvarları boyunca süzülen devasa bir girdap gibi dönüyor ve her saniye Promethea’yı içine çekecekmiş gibi görünüyordu. Bihter odasına çekildi. Onun bu kadar uzun süre yalnız kalması normal değildi. Ekip geminin durumu üzerinde çalışmaya devam ederken, ben içimdeki merakla kaptanın özel odasına gittim. Kapıyı çaldım. “Git buradan, Behlül,” dedi içeriden gelen o soğuk ses. Ama dinlemedim. Kapıyı açtım. Bihter, masasında oturuyordu. Elinde eski bir defter vardı. Parmaklarıyla sayfaları okşuyor gibiydi, sanki bu defter onun bir parçasıymış gibi. Beni görünce derin bir nefes aldı ve defteri sakladı. “Ne saklıyorsun?” dedim. “Bunu yapma, Behlül.” “Bihter, gemide hepimizi tehdit eden bir şey var ve sen bir şeyler biliyorsun. Nedir bu gölge? Neden bizi takip ediyor?!” Bihter yüzünü bana döndü. Gözleri karanlıktı, tıpkı o gölge gibi. Ve işte o anda anladım. Bu sadece bir yolculuk değildi. Promethea’nın peşindeki şey, yalnızca bir tesadüf değildi. “Onu tanıyorsun,” dedim fısıltıyla. “O gölgeyi tanıyorsun.” Bihter bir an sustu. Gözlerini kaçırdı, ama sonra derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. “Bu, geçmişimle ilgili,” dedi. “Ben... bir zamanlar, bu yıldızlara çok daha yakındım.” Sözleri beni sersemletmişti. “Ne demek istiyorsun? Geçmişinle yıldızların ne alakası var?” Ama cevap vermek yerine, o eski defteri bana doğru itti. “Burada yazıyor,” dedi. “Ama bunları bilmek isteyip istemediğinden emin ol.” Defteri açtım. İçinde, bilmediğim bir dilde yazılmış metinler ve garip semboller vardı. Ama bir şey çok tanıdıktı: Gölgelerin çizimi. Aynı bizim tünelde gördüğümüz şeye benziyorlardı. --- Karanlık Anılar Bihter konuşmaya devam etti. “Yıllar önce, Promethea gibi bir gemide başka bir yolculuğa katılmıştım. Ama o zaman kaptan değildim. Henüz bir araştırmacıydım. Ve biz... yıldızların arasında bu şeyle karşılaştık. Gölgeyle.” “Peki ne oldu?” diye sordum. Bihter’in sesi titredi. “O gemidekilerin hepsi öldü. Gölge onların enerjisini, zihinlerini, her şeylerini çekip aldı. Ama beni bırakmadı. Çünkü... beni istiyordu.” Bu kelimeler içimde bir soğukluk dalgası yarattı. “Ama sen hayattasın. Kaçmayı başardın.” “Hayır,” dedi Bihter. “Kaçmadım. O beni takip etti. Promethea’yı seçmemin nedeni, onu uzaklara götürmekti. İnsanlıktan uzağa, başka hiçbir şey bulamayacağı bir yere. Ama görüyorum ki... o hâlâ burada.” --- Gölgenin Çağrısı O anda geminin iletişim ekranları titredi. Hiçbir yerden bir ses yankılandı. Korkutucu derecede insanı andırıyordu ama bir yanı garipti, bozuk gibiydi. “Bihter,” dedi o ses. “Kaçamazsın.” Bihter bir adım geri çekildi. Yüzü bembeyaz olmuştu. O anda ilk kez, onu gerçekten korkmuş gördüm. Promethea’nın koridorlarında ışıklar bir kez daha söndü. Ve geminin metal zemininde yankılanan bir titreşim hissettim. Gölgeler geminin içinde bir yerlerdeydi. Ve şimdi, sadece Bihter’i değil, hepimizi istiyorlardı. Devam Edecek...
@aliyildiz6057
@aliyildiz6057 Ай бұрын
Evrenin Derinliklerine Yolculuk (Bölüm 3) Gölgenin sesi, Promethea'nın titanyum koridorlarında yankılandı. Bu ses, sadece bir tehdit değildi. Bu, tüm gemiyi ele geçiren bir varlığın yankısıydı. Bir şeylerin bizi gözlediğini, bizi tanıdığını ve en karanlık korkularımıza dokunduğunu hissettim. Bihter hâlâ odasındaydı. Gölgenin "Kaçamazsın," dediği o an bile gözlerini bir an bile kırpmamıştı. Onun bu kadar korkusuz göründüğüne aldanmak istiyordum, ama bakışlarında bir şey vardı: Çaresizlik. Koridorlardaki ışıklar aniden söndü. Geminin acil durum sistemleri devreye girerken, bir dizi kırmızı ışık yanıp sönmeye başladı. Dışarıdan gelen titreşimler, sanki geminin kendisi korkmuş gibi Promethea'nın metal iskeletini titretiyordu. Bir şey içerideydi. Ve bunu hepimiz biliyorduk. --- Gölge Gemide Gemi kontrol odasına dönerken ayağımın altındaki zeminin hafifçe titrediğini hissettim. Bunu daha önce hiç yaşamamıştık. Promethea, yıldızlararası bir gemiydi; bu titreşimler, dışarıdan gelen bir çarpmanın değil, geminin içindeki bir varlığın işaretiydi. Kontrol odasına vardığımda, tüm mürettebat panik halindeydi. İkinci kaptan Nihal, korkuyla dolu gözlerini Bihter’e dikmişti. “Kaptan, bu… bu şey nedir?!” diye bağırdı. Bihter cevap vermedi. O sadece önündeki monitörlere bakıyordu. Orada gölge görünmüyordu, ama hepimiz hissediyorduk. Bir teknisyen bağırdı: “Gemi içindeki enerji akışı bozuluyor! Bu mümkün değil, ama... gölge motorlara doğru ilerliyor gibi görünüyor.” Bihter aniden emirler yağdırmaya başladı. “Tüm bölümlerin kapılarını kilitleyin. Enerji akışını tünel sistemine yönlendirin. Gemiyi sabit tutmamız gerek!” Ama bunlar hiçbir işe yaramıyordu. Gölge sanki geminin kendisini yiyip bitiriyordu. Havadaki titreşimler daha yoğun hale geldi. Ve o an, Promethea’nın duvarlarında çatlaklar belirmeye başladı. Çatlaklardan dışarı sızan karanlık, gölgenin bir parçası gibi hareket ediyordu. --- Bihter’in Fedakarlığı O an Bihter’in yüzüne baktım. Gözleri o kadar kararlıydı ki sanki zaten bir karar vermiş gibiydi. Çatlaklardan süzülen karanlığa doğru yürümeye başladı. “Dur!” diye bağırdım. “Nereye gidiyorsun?!” Ama Bihter dönmedi. O karanlığın içinde bir şeyle yüzleşmeye gidiyordu. Ve ben onun ne yaptığını anlamaya başlamıştım. Promethea’nın merkezi bir yapay zekası vardı, ama aynı zamanda geminin tüm sistemlerine bağlı bir organik kontrol ünitesi bulunuyordu. Bu ünite, gemiyi hayatta tutmak için sürekli enerji yayar ve insan sinir sistemiyle benzer bir yapıya sahipti. Ve bu gölge, tam da bunu tüketmek için buradaydı. “Bihter!” diye bağırdım. Onun arkasından koştum. Ama kapılar bir bir arkamdan kapanıyordu. Gölgenin Promethea’nın kontrolüne geçtiği belliydi. Bir noktada, koridorun sonundaki kapıyı zar zor iterek açtım. Bihter oradaydı, geminin enerji ünitesinin önünde. Gölge, devasa bir varlık olarak onun karşısında duruyordu. Kararlılıkla ona baktı ve fısıldadı: “Yeter artık. Beni istiyorsun, öyle değil mi?” --- Gerçekler Ortaya Çıkıyor Gölge, sanki bir hayvan gibi hareket ediyordu. Çatlaklardan sızıyor, duvarlarda kıvrılıyor ve sürekli büyüyordu. Ama o anda durdu. Ve bir tür şekil aldı: Karanlık bir insan figürü. Bihter’e bakıyordu. “Senin hatan,” dedi gölge. Ses, geminin her köşesinden yankılanıyordu. “Beni serbest bıraktın.” O an her şeyi anladım. Gölge, Promethea’dan önceki o ilk görevde serbest kalmıştı. Bihter’in bahsettiği "yıldızlara yakınlık" tam olarak bu olmalıydı. Bir tür bilinmeyen varlığı uyandırmışlardı. Ama Bihter, onu geride bırakmak yerine Promethea’yı bir yem olarak kullanıyordu. “Bihter, bunu yapma!” diye bağırdım. Ama dönüp bana sadece bir kez baktı. Ve o bakış... her şeyin sonunu getirdi. --- Fedakarlığın Bedeli Bihter, Promethea’nın organik enerji sistemine adım attı. Gölge bir anda ona yöneldi. Onu yutuyordu, ama aynı zamanda kendisi de sönmeye başlıyordu. Promethea’nın ışıkları tekrar titremeye başladı. Gölge, sanki bir kurbanını bulmuş gibi hareketsizleşti. “Behlül...” dedi son bir kez. “Kaç. Bu şey yalnızca beni istiyor. Kaç ve bir daha yıldızlara yaklaşma.” “Bihter, hayır! Sana yardım edebiliriz!” Ama çok geçti. Gölge, tamamen Bihter’in çevresini sarmıştı. Onu yutuyordu. Ve sonra, bir anda... yok oldular. Gemi sessizliğe büründü. --- Yıldızlara Dokunanlar Promethea bir süre sonra normale döndü. Tünelin çıkışına ulaştığımızda, herkes nefes aldı. Ama gemide bir eksiklik vardı. Bihter’in varlığı, soğuk ama güçlü liderliği, artık yoktu. Onu bir kahraman olarak mı hatırlamalıyım? Yoksa gölgeyi serbest bırakan kişi olarak mı? Emin değilim. Ama bildiğim bir şey var: Yıldızlara dokunmak istedik ve bedelini ödedik. Bu hikayeyi yazıyorum çünkü bir gün yine Promethea gibi bir gemi inşa edecekler. İnsanlık yıldızlara ulaşmaya çalışmaktan vazgeçmeyecek. Ama kim bilir, belki de Bihter gibi bir lider olduğunda, bizi tekrar kurtarabilir. Yıldızlar hâlâ sessiz. Ama artık biliyorum ki, o sessizlik... aldatıcı. SON
@tulayaras8703
@tulayaras8703 2 ай бұрын
@pasovideouzay
@pasovideouzay 2 ай бұрын
selamlar
@bibilabu7
@bibilabu7 Ай бұрын
Bu kanalda kayboluyorum
@pasovideouzay
@pasovideouzay Ай бұрын
selamlar kardeşim
@hasanolgun286
@hasanolgun286 2 ай бұрын
.
Evren'in 13.7 Milyar Yıllık Hikayesi.. Dünyanın Oluşumu..
3:42:53
HT Bilim Tarih Felsefe
Рет қаралды 4,6 МЛН
My scorpion was taken away from me 😢
00:55
TyphoonFast 5
Рет қаралды 2,7 МЛН
“Don’t stop the chances.”
00:44
ISSEI / いっせい
Рет қаралды 62 МЛН
She made herself an ear of corn from his marmalade candies🌽🌽🌽
00:38
Valja & Maxim Family
Рет қаралды 18 МЛН
Zamanda Yolculuk Mümkün Mü? | Başka Meseleler - 5 Ocak 2025
3:06:07
Habertürk TV
Рет қаралды 116 М.
Dünya Starlar Evsiz Kaldı: Los Angeles'da Her Yer Küle Döndü!
16:16
EVRENİN GİZEMLERİ 1. BÖLÜM | 4K UZAY BELGESELİ
47:32
Bizim Gezegenimiz
Рет қаралды 199 М.
Evren Neyden Oluşur?
30:03
Doğal Frekans • Bilim
Рет қаралды 29 М.