■ Park Jimin ■ Anáis Levi ◕ 16 Şubat 2020' ◕ 16.25 / Fransa - Paris📍 __ "Fotoğraf çekmen bitmedi mi?" dedi genç kız elindeki defter ve kalemle. - Sen hiç etrafına bakmıyorsun ki. Birkaç fotoğraf çeksen en azından odana falan asarsın. "Hmhm.." Anáis gözümü defterden ayırmadan resmini çizmeye devam etti. Yanında gezdikleri yerlerin fotoğraflarını çeken Chris genç kızın ikidir ne çizdiğini merak ettiği için anlık bir hareketle defteri aldı. Anáis inkâr etmedi, çizdiği kişi eski sevgilisi Jimin’di, elindeki gül ile daha çok animasyon’a kayan bir şekilde çizilmişti. Sessizliği bozan taraf Chris oldu, - Eski sevgilin mi? "Evet, o" - Davranışlarına göre onu unuttuğunu sanıyordum. Unutmadın mı? Dedi Chris resmi incelerken. "Aşk dediğin şey sonsuzdur. Unutulmaz" - Geldiğinden beri -2-3 hafta- bunu atlattığını gösteriyordun nasılsa. "Kalp’ten alınmış yaralar iyileşmez Christopher. Les blessures apprennent juste à se taire" *_Yaralar sadece susmayı öğrenir._* - ㅋㅋㅋㅋ Fransızca konuşmama gerek yok güzelim merak etme. "Sadece alıştırma yapıyordum. Defterimi alabilir miyim?" Chris defteri Anáis’e uzattığında kız resim çizmeye devam etti. Bir süre sonra defteri kapatıp çantasına koydu ve gezmeye devam ettiler. Âşıklar köprüsünü gezerlerken Anáis’in dikkatini birşey çekti. Köprüye kilitlenmiş onca kilidin tam ortasına asılmış, sulu ve akrilik boya ile büyük bir özenle çalışılmış bir tuval. Bir kadın, yüzü görünmüyordu fakat bedeni, boynu, köprücük kemikleri ve saçları belirgindi. Bu resim tanıdık gelmişti Anáis’e, uzun zaman önce o’nun çizdiği ve kendisine verdiği resim. Altındaki imza’ya baktı, *_JM’ochi ´_* Tanımamıştı bu ressamı Anáis. Kaşlarını çattı, diğer ihtimalin imkânı dahi yoktu -en azından onun için yoktu.- Belki tesadüftür diye düşündü. - Neye baktın Anáis? "Hiç… Şu resim biraz tanıdık geldi merak ettim" - Daha önce burada hiç görmemiştim bu resmi. Kim çizdiyse muhteşem çizmiş. "Hmhm.." - Ben su almaya gidiyorum güzelim, sende istiyor musun? Anáis resme kitlenmiş bakarken Chris’e başını salladı. Yoldan geçen genç bir kadına yöneldi, "Je suis désolé madame, savez-vous qui a dessiné cette image ?" *_Üzgünüm hanımefendi, bu resmi kim çizdi biliyor musunuz?_* - Ah, je pense que vous voulez dire le célèbre peintre de rue de France, Park Jimin. Nous avons vu cette photo ici le jour de la Saint-Valentin le 14 février et nous savions par l'autographe qu'elle avait été dessinée par lui, c'est beau, n'est-ce pas ? *_Ah sanırım Fransa’nın ünlü sokak ressamı Park Jimin’i kastediyorsunuz. Bu resmi 14 Şubat sevgililer gününde gördük ve imzadan onun tarafından çizildiğini anladık. Çok güzel değil mi?_* Park Jimin… Kulağında yankı yaptı genç kızın. O olamazdı değil mi? Olamazdı. _Olmamalıydı._ Bir yıldan sonra onunla aynı ortamda nefes aldığını bilmek onun için iyi değildi. - Vous allez bien madame?? On dirait que tu vas t'évanouir, dois-je te donner une eau de Cologne ? *_İyi misiniz Hanımefendi?? Bayılacak gibisiniz kolonya vereyim mi?_* "İyi değilim…" Anáis anın şaşkınlığı ile Fransızca konuşmadığını fark edemedi bile. - Désolé? Je ne comprends pas? *_Afedersiniz, Anlayamadım?_* Anáis kendini anlık toparayarak kadını yanıtladı, "Je vais bien, merci. Passez une bonne journée !" *_İyiyim, teşekkür ederim. İyi günler ~_* Kadın gülümseyerek yoluna devam edince Anáis elini ağzına götürdü. O olmamalıydı, en azından yokluğunda kalbindeki aşk harmanlanmıyordu fakat hazır değildi, tekrar acı çekmeye hazır değildi. - Güzelim suyunu getirdi- Hey iyi misin sen? Chris arkadaşının bembeyaz olmuş yüzünü görünce hemen suyu açtı ve Anáis’e verdi, Anáis sudan bir yudum alınca konuşmaya başladı, "İyiyim Chris, sorun yok" Yalandı. Anáis de biliyordu. - Pekâlâ… Öyle olsun. -- Okul çıkışı Chris, Elena ve Luis ile kaldıkları eve gidiyorlardı. Luis ve Elena Fransız oldukları için evde hep Fransızca konuşurlardı. Elena ve Anáis yanyana yürüdükleri için Anáis ona sormak istediği şeyi sordu. "Connaissez-vous un peintre nommé Park Jimin, Elena ?" *_Park Jimin adında bir ressam tanıyor musun Elena?_* - Il n'y a personne qui ne le connaisse pas, Anáis. *_Onu tanımayan yoktur, Anáis._* "Pouvez-vous me dire quelques mots sur lui ?" *_Bana onun hakkında birkaç şey söyleyebilir misin?_* - Il y a généralement des femmes et des couples dans les tableaux qu'il dessine. Il y a des rumeurs selon lesquelles il a eu une fois une histoire d'amour parce que les femmes qu'il a dessinées se ressemblaient toujours. *_Çizdiği resimlerde genelde kadınlar ve çiftler vardır. Bir zamanlar bir aşk acısı yaşadığına dair söylentiler var çünkü çizdiği kadınlar hep birbirine benziyor._* Anáis alt dudağını ısırdı ve başını salladı. O olabilir miydi gerçekten? O köprüde gördüğü resim bir zamanlar onun kendisini çizdiği ve ona hediye ettiği resimdi. Hâlen de saklıyordu onu Anáis. "L'avez-vous déjà vu ?" *_Onu hiç gördün mü?_* - Je l'ai vu un jour en me promenant. Une femme dessinait, et si je ne me trompe pas, elle pleurait. *_Bir gün yürüyüş yaparken görmüştüm onu. Bir kadın çiziyordu, ve yanlış görmediysem ağlıyordu._* Alt dudağını ısırarak başını salladı Anáis. Gerçekten o’ydu belki de? Jimin’i hâlen seviyordu genç kız, hatta eskisinden de fazla. Onu Fransız sokaklarında resim çizerken hayâl edince tebessüm etti. Biliyordu, unutması gerekliydi, ama şunu da biliyordu. Jimin gibi birini unutamazdı. -- Chris ve Anáis ders çıkışı birlikte gezmeye çıktılar. Fransa, özellikle de Paris gezmek için yaratılmıştı sonuçta değil mi? Ana dilleri aynı olduğu için 4 kişilik arkadaş gruplarında birbirlerine diğerlerine göre daha yakınlardı. - Aaaa Anáis bak! Ünlü sokak ressamı dedikleri bu adam herhalde. Genç kız kafasını arkaya çevirdiğinde kendisinden 2-3 metre uzaktaki tabureye oturmuş resim çizen genç adamı gördü, başında Fransa’yı andıran şık bir şapka, elinde sulu boya ve fırça vardı. Yüzü pek görünmüyordu ama gözleri belliydi. Ve o an Anáis’in nutku tutuldu, en son 1 yıl önce gözyaşları ile baktığı güzel gözleri nerede görse tanırdı. Tanımıştı, o’ydu. Başka bir açıklaması olamazdı. O buradaydı. Park Jimin. - Hadi yanına gidelim! "Chris gitmesek iyi-" - Hadi ama. Dün o resmin sahibinin buranın ünlü sokak ressamı olduğunu öğrendim. Gel resim çizdirelim! "P-peki" 'O benim eski sevgilim! Yanına gidemem!' Dese ne değişecekti ki? Biliyordu hayatına devam etmeliydi, o’ndan kaçarak bundan kurtulamazdı, böyle ilerlememeliydi. Aşkını unutamıyordu belki ama dışarıya vurarak yaşamak zorunda değildi elbette? Tek yapması gereken şey şu dakikaya dek onu görene kadar yaptığı şeyi yapmaya devam etmekti. Sevgisini kalbinin öyle derinlerine gömecek ki, kimse ama kimse ulaşamasın. Sadece onu görünce harmanlanacak bu sevgi, ama içinde. Dışarıda değil. Chris Anáis ile beraber ressamın yanına gittiklerinde Chris söze başladı. - Pourriez-vous s'il vous plaît dessiner une image de mon ami, monsieur? *_Rica etsem arkadaşımın resmini çizebilir misiniz bayım?_* PJM: "Bien sur-" *_Tabii ki-…_* Jimin yüzünü tamamen onlara döndüğünde gördüğü güzeller güzeli geçmişiyle gözlerini büyüttü. Bir yıldır görmediği güzelini Fransız Sokakları’nda görmek asla bekleyeceği birşey değildi. PJM: "A-Anáis Levi?" "Merhaba, Park" - Dur dur dur. Siz tanışıyor musunuz?? "Tanışıyoruz. Kendisi bir sene önce beni terk etmiş eski sevgilim" - Ne? Bu o mu? PJM: "Burada ne işin var… Beni nasıl buldun?" "Üniversite okumak için geldim, seni bulmadım" Bir süre birbirlerinin gözlerine baktı iki genç. Ne demeleri gerekiyordu? İkisi de eski sevgilisi ile aynı ülkede bir yıl ardından karşılaşmışlardı, ne yapmalılardı ki? Kendileri de bilmiyordu. Susmayı tercih ettiler. Jimin Anáis’i inceledi bir süre, başındaki bembeyaz çiçeklerle yapılmış taç güzelliğine güzellik katıyordu. Üzerindeki krem rengi kazak, altındaki etekle gerçekten şık duruyordu, bir Fransız gibi. Zarif, sade ama şık. - Kusura kalmayın bölüyorum. Ama eski sevgili olmanız senin ressam senin de model olduğunu değiştirmiyor. Jimin birkaç kere öksürdükten sonra eliyle modelin oturduğu tabureyi işaret etti. Devamı Alt Yorumda
@liliaandarenyus0232 жыл бұрын
PJM: "Ben modelin tıpatıp aynısını asla çizmem, Bayan. Öncelikle bunu söyleyeyim. Gözlerde, mimiklerde, ruhun içinde ne görüyorsam onu resmederim" Anáis kafasını salladı ve pozunu verdi. Özenmemişti aslında, sadece oturuyordu işte. Aradan yaklaşık 15-20 dakika geçtikten sonra Jimin resmi bitirdi. Chris ve Anáis yanyana gelip resme bakınca gördükleri şey Anáis’in yüzü dışında çok farklıydı. Kıyafetleri gerçektekinin aksine, bembeyaz. Dudaklarında kırmızılığı belli olan bir ruj, saçları omuzlarından akacak şekilde açık. Kafasında Fransa’yı andıran ve Jimin’inkine de benzeyen siyah bir şapka. Ve asla olmayan birşey; Anáis ayakta, prens görünümlü birinin elini tutuyor. Anáis -resimde- ağlıyor, gözünden kristale benzeyen birkaç damla yaş akıyor. Elini tuttuğu adamın yüzü görünmüyor çünkü kızın yanağını öpüyor. Çok uzun sürecek bir resim değildi aslında. Sulu boya ve biraz kuru boya ile yapılmıştı. Anáis onun yaptığı herşey gibi bu resme hayran oldu. - Bu tam olarak neyi ifade ediyor? PJM: "Bayan’da gördüğüm şey buydu. Acı, sevgi, özlem, tutku. Buna uygun yapabildiğim en iyi resim de bu" "Merci, Monsieur Park" *_Teşekkkürler, Bay Park._* PJM: "De rien, belle dame" *_Rica ederim, güzel Bayan._* Anáis yutkundu. Ücreti verecekken Jimin durdurdu onu, PJM: "Rica ederim, ücret istemiyorum. Tamamiyle içimden geldi" "Pekâlâ, öyle diyorsanız…" Anáis ve Chris Jimin’in yanından gidecekken, PJM: "J'espère que nos chemins se recroiseront un jour, Anáis Levi" *_Dilerim ki bir gün yollarımız tekrar kesişir, Anáis Levi._* Anáis hiçbir şey söylemeden sadece resmi ve Chris’i alıp oradan ayrıldı. Yürürlerken Chris söze atladı. - Anáis kızma ama birşey söyleyeceğim. "Söyleme, Chris" - Sen ilişkinizin bittiğine emin misin? Fransızca biliyorum ve ne dediğini anladım. Sanki seni seviyor gibi. "Hiçbir şeyden emin değilim. Beni bırakan oydu, bitti diyen de oydu ve bundan sonra ne olacağının önemi yok. Park Jimin güzel bir rüyaydı, ama artık bitti" -- "Çello da olmasa beni hayatta tutabilecek şey yok…" diye söylenerek Çello’sunu tekrar yerine koydu. Çalışmak için kalmıştı ve yorulmuştu. PJM: "Emin misin?" Arkadan gelen tanıdık sesle ağır hareketlerle arkasını döndü. Jimin uzun bir pardesü giymiş, kazağının boynuna koyduğu güneş gözlüğü ile her zamanki gibiydi, karizmatik ve yakışıklı. "Senin burada ne işin var?!" PJM: "Küçük bir ziyarete geldim" "Özür dilerim ama neyim olarak?" PJM: "Sana tapan bir adam olarak" dedi cezbedici sesiyle Jimin. Adam kıza yaklaştıkça kız geri gidiyordu, Anáis gözünü asla Jimin’e çevirmeden sadece yere bakıyordu. Birden Jimin hareket etmeyi bırakınca kendisi de otomatikman durdu. Jimin’in gözlerine baktığında adamın gözlerinin yaşla dolduğunu gördü. PJM: "Bu kadar mı nefret ediyorsun benden ki attığım her adımda uzaklaşıyorsun?" dedi dolgun alt dudağını dişleyerek. "Senden nefret etmiyorum, Park" diyebildi Anáis. PJM: "Benden nefret etmene bir şekilde dayanırım ama sende gördüğümü sen başkasında göreceksin diye ödüm kopuyor, Levi" Bir süre hiçbir şey söylemediler yine. Anáis duygusuz bir ifade sakınsa da birçok şeyi istiyordu hâlbuki. Bağırmak istiyordu. Ağlamak, çığlık atmak istiyordu. 'Beni neden bıraktın?!' demek istiyordu. En önemlisi, ona sarılmak da istiyordu. Gözyaşlarını omzuna akıtmak istiyordu, hasret kaldığı kolları arasında şefkat görmek istiyordu. Ama herşey bu kadar kolay olsa, katiller af dilese affedilirlerdi, değil mi? PJM: "Dışarıda konuşalım mı, lütfen?" "Bizim konuşacak hiçbir şeyimiz yok Jimin Park. Ne diyeceksen burada söyle ve binanın kapanma saati yaklaşıyor" PJM: "Burada olmaz… Ne olursun" "Beni terk eden sendin. Bitti diyen sendin. Arkanda iz bırakmayan da sendin. Aramızda geçen başka birşey olmadı zaten. Konuşacak birşey yok, herşey ortada" Dediği gibi Jimin onu kollarına çektiğinde sanki Anáis’in kırık kemikleri yerine oturdu, Jimin’in ağlama sesini duyunca kendini onun kollarına bıraktı. Neden ağlıyordu ki? Anlamamıştı. Adamın özlem dolu sarılmasına ne karşılık verdi, ne de kurtulmak için çırpındı. Jimin’se, göz yaşlarını Anáis’in boynuna akıtıyordu. PJM: "Beni istemeyen babandı Anáis! Ben seni bırakmayı hiç istemedim!" Diye kükrediğinde Anáis kaşlarını çattı. Anlayamıyordu. Babası ne alâkaydı şimdi? PJM: "Sana herşeyi açıklayacağım. Ama şimdi yalvarırım, donne moi un câlin." *_Bana sarıl._* Anáis genç adamın bu çaresiz hâline daha fazla göz yumamayacağı için ellerini Jimin’in sırtına getirdi, hafifçe sarmaladı, bir hatıraya sarılır gibi. Onun aksine Jimin onu öyle sıkı tutuyordu ki, sanki bıraksa uçup gidecekmiş gibi. "Tamam yeter" dedi Anáis net bir sesle. Jimin ondan ayrıldığında yanağındaki akmakta olan yaşları elinin tersiyle sildi. "Pekâlâ, dışarıda konuşalım" Dediğinde Anáis, Jimin gözleri yok olana kadar gülümsedi. İlk defa içten, sıcak bir gülüş sundu Paris’e. -- İkili beraber âşıklar köprüsüne gelene kadar tek kelime etmemişti. Köprüden geçerken onca kilidin arasında duran Jimin’in resmini gördüler ve durdular. "Arkadaşım bütün çizdiğini kadınların birbirine benzediğini söylemişti. O kızların hepsi, ben miyim?" Jimin gülümsedi, PJM: "Hepsi benim kalbimi esir alan kadının resmi, benim tatlı eziyetim" "Tatlı eziyet mi?" PJM: "Hmhm, tatlı eziyet, çünkü bir yanın acıdan kavrulmamı sağlarken, bir yanın da kalbimde bir çiçek bahçesi yeşertiyor" "Jimin anlamıyorum. Acıdan kavrulması gereken bendim, ve öyle de oldu. Beni terk eden sendin, bitiren sendin. Neden şimdi yanıma gelmiş sanki beni seviyormuşsun gibi dudaklarından böyle şeyler döküyorsun bana?" Jimin derin bir nefes aldıktan sonra ellerini pardesünün cebinden çıkardığı ve Anáis’in sağ elini tuttu. PJM: "Mecburdum sevgilim, senden mahrum kalmaya mecbur bırakıldım" Dediğinde şiddetli bir gök gürültüsünün ardından yağmur yağmaya başladı. İkisi de aynı anda gözlerini gökyüzüne çevirdiler, Jimin üzerindeki pardesüyü çıkardı ve Anáis’e sararak onu kendine çekti. Gözlerindeki ışık, o özlem okunuyordu, bitirilmemiş bir resim duruyordu kahverengi irislerinde. Yağmur şiddetlendiğinde Jimin onu daha da kendine çekti, nefesini kızın boynuna verdi. PJM: "Baban beni istemedi Anáis… Tehdit etti beni. Eğer senden ayrılmaz ve uzaklara gitmezsem…" "Ne yaparmış?" Dediğinde boynunda bir ıslaklık hissetti genç kız. Anáis’in Jimin’de en sevdiği şeylerden biri de buydu, Jimin fazlasıyla duygusaldı. Fakat bu küçümsenmemeli, aksine parmakla gösterilmeliydi. Şu zamanda hangi erkek böyleydi, ve doğru düzgün seviyordu ki? PJM: "Seni kendi seçtiği bir adamla evlendirecekti…" Titreyen sesiyle kurduğu cümleden sonra Anáis’in boynuna gömdüğü yüzü titremeye başladı, üzerindeki kazak onu ısıtmaya yetmiyordu. Anáis bu cümleye karşı gözlerini kocaman açmış ve Jimin’in daha fazla üşümemesi için kollarını bedenine sardı. Babası gerçekten bunu yapmış olabilir miydi? Tabii yapardı. Jimin’den haz etmezdi o. Ama bu sadece baba-kız kıskançlığı diye düşünmüştüm Anáis, daha fazlasını düşünememişti. "J-jimin… Ben bilmiyordu-" PJM: "Öpsene beni Anáis…" Adamın muhtaç dolu talebi kızın cümlesini yarıda bıraktı. Anáis bedenleri ayrılmayacak şekilde Jimin’e döndü. Adamın yüzüne yaklaştığında ikisininde gözleri kapandı. Önce Jimin’in iki yanağını, sonra ise uzun zamandır istediği yeri, dudaklarını öptü. Bir süre sonra ayrıldıklarında Jimin bununla kalmayıp, Anáis’in belini kavradı ve kızın boynuna minik öpücükler bırakmaya başladı. "Yani, eğer babam bunu söylemeseydi…" PJM: "Evet, ayrılmayacaktık… Ben seni çok seviyorum Anáis. Eskisinden daha da çok. Hâlen çok âşığım sana" Anáis Jimin’e olabildiğince sıkı sarılıp onun içine hapsolmak istercesine yüzünü boynuna sokarak sadece Jimin’in duyacağı şekilde fısıldadı. "Seni çok özledim" ` ` •La Fin… •300 Like falan gelirse beni mutlu edersiniz. Seviliyorsunuz, unutmayın!
@yabanci.2 жыл бұрын
@@liliaandarenyus023 muhteşem tek kelimeyle
@chaechae7872 жыл бұрын
@@liliaandarenyus023 tek kelimeyle harika kesinlikle yazar olabilirsin gerçekten çok çok güzel olmuş 💜💜💜
@zehra38932 жыл бұрын
@@liliaandarenyus023 2 Yorum gözükmüyor
@liliaandarenyus0232 жыл бұрын
@@zehra3893 PJM: "Ben modelin tıpatıp aynısını asla çizmem, Bayan. Öncelikle bunu söyleyeyim. Gözlerde, mimiklerde, ruhun içinde ne görüyorsam onu resmederim" Anáis kafasını salladı ve pozunu verdi. Özenmemişti aslında, sadece oturuyordu işte. Aradan yaklaşık 15-20 dakika geçtikten sonra Jimin resmi bitirdi. Chris ve Anáis yanyana gelip resme bakınca gördükleri şey Anáis’in yüzü dışında çok farklıydı. Kıyafetleri gerçektekinin aksine, bembeyaz. Dudaklarında kırmızılığı belli olan bir ruj, saçları omuzlarından akacak şekilde açık. Kafasında Fransa’yı andıran ve Jimin’inkine de benzeyen siyah bir şapka. Ve asla olmayan birşey; Anáis ayakta, prens görünümlü birinin elini tutuyor. Anáis -resimde- ağlıyor, gözünden kristale benzeyen birkaç damla yaş akıyor. Elini tuttuğu adamın yüzü görünmüyor çünkü kızın yanağını öpüyor. Çok uzun sürecek bir resim değildi aslında. Sulu boya ve biraz kuru boya ile yapılmıştı. Anáis onun yaptığı herşey gibi bu resme hayran oldu. - Bu tam olarak neyi ifade ediyor? PJM: "Bayan’da gördüğüm şey buydu. Acı, sevgi, özlem, tutku. Buna uygun yapabildiğim en iyi resim de bu" "Merci, Monsieur Park" *_Teşekkkürler, Bay Park._* PJM: "De rien, belle dame" *_Rica ederim, güzel Bayan._* Anáis yutkundu. Ücreti verecekken Jimin durdurdu onu, PJM: "Rica ederim, ücret istemiyorum. Tamamiyle içimden geldi" "Pekâlâ, öyle diyorsanız…" Anáis ve Chris Jimin’in yanından gidecekken, PJM: "J'espère que nos chemins se recroiseront un jour, Anáis Levi" *_Dilerim ki bir gün yollarımız tekrar kesişir, Anáis Levi._* Anáis hiçbir şey söylemeden sadece resmi ve Chris’i alıp oradan ayrıldı. Yürürlerken Chris söze atladı. - Anáis kızma ama birşey söyleyeceğim. "Söyleme, Chris" - Sen ilişkinizin bittiğine emin misin? Fransızca biliyorum ve ne dediğini anladım. Sanki seni seviyor gibi. "Hiçbir şeyden emin değilim. Beni bırakan oydu, bitti diyen de oydu ve bundan sonra ne olacağının önemi yok. Park Jimin güzel bir rüyaydı, ama artık bitti" -- "Çello da olmasa beni hayatta tutabilecek şey yok…" diye söylenerek Çello’sunu tekrar yerine koydu. Çalışmak için kalmıştı ve yorulmuştu. PJM: "Emin misin?" Arkadan gelen tanıdık sesle ağır hareketlerle arkasını döndü. Jimin uzun bir pardesü giymiş, kazağının boynuna koyduğu güneş gözlüğü ile her zamanki gibiydi, karizmatik ve yakışıklı. "Senin burada ne işin var?!" PJM: "Küçük bir ziyarete geldim" "Özür dilerim ama neyim olarak?" PJM: "Sana tapan bir adam olarak" dedi cezbedici sesiyle Jimin. Adam kıza yaklaştıkça kız geri gidiyordu, Anáis gözünü asla Jimin’e çevirmeden sadece yere bakıyordu. Birden Jimin hareket etmeyi bırakınca kendisi de otomatikman durdu. Jimin’in gözlerine baktığında adamın gözlerinin yaşla dolduğunu gördü. PJM: "Bu kadar mı nefret ediyorsun benden ki attığım her adımda uzaklaşıyorsun?" dedi dolgun alt dudağını dişleyerek. "Senden nefret etmiyorum, Park" diyebildi Anáis. PJM: "Benden nefret etmene bir şekilde dayanırım ama sende gördüğümü sen başkasında göreceksin diye ödüm kopuyor, Levi" Bir süre hiçbir şey söylemediler yine. Anáis duygusuz bir ifade sakınsa da birçok şeyi istiyordu hâlbuki. Bağırmak istiyordu. Ağlamak, çığlık atmak istiyordu. 'Beni neden bıraktın?!' demek istiyordu. En önemlisi, ona sarılmak da istiyordu. Gözyaşlarını omzuna akıtmak istiyordu, hasret kaldığı kolları arasında şefkat görmek istiyordu. Ama herşey bu kadar kolay olsa, katiller af dilese affedilirlerdi, değil mi? PJM: "Dışarıda konuşalım mı, lütfen?" "Bizim konuşacak hiçbir şeyimiz yok Jimin Park. Ne diyeceksen burada söyle ve binanın kapanma saati yaklaşıyor" PJM: "Burada olmaz… Ne olursun" "Beni terk eden sendin. Bitti diyen sendin. Arkanda iz bırakmayan da sendin. Aramızda geçen başka birşey olmadı zaten. Konuşacak birşey yok, herşey ortada" Dediği gibi Jimin onu kollarına çektiğinde sanki Anáis’in kırık kemikleri yerine oturdu, Jimin’in ağlama sesini duyunca kendini onun kollarına bıraktı. Neden ağlıyordu ki? Anlamamıştı. Adamın özlem dolu sarılmasına ne karşılık verdi, ne de kurtulmak için çırpındı. Jimin’se, göz yaşlarını Anáis’in boynuna akıtıyordu. PJM: "Beni istemeyen babandı Anáis! Ben seni bırakmayı hiç istemedim!" Diye kükrediğinde Anáis kaşlarını çattı. Anlayamıyordu. Babası ne alâkaydı şimdi? PJM: "Sana herşeyi açıklayacağım. Ama şimdi yalvarırım, donne moi un câlin." *_Bana sarıl._* Anáis genç adamın bu çaresiz hâline daha fazla göz yumamayacağı için ellerini Jimin’in sırtına getirdi, hafifçe sarmaladı, bir hatıraya sarılır gibi. Onun aksine Jimin onu öyle sıkı tutuyordu ki, sanki bıraksa uçup gidecekmiş gibi. "Tamam yeter" dedi Anáis net bir sesle. Jimin ondan ayrıldığında yanağındaki akmakta olan yaşları elinin tersiyle sildi. "Pekâlâ, dışarıda konuşalım" Dediğinde Anáis, Jimin gözleri yok olana kadar gülümsedi. İlk defa içten, sıcak bir gülüş sundu Paris’e. -- İkili beraber âşıklar köprüsüne gelene kadar tek kelime etmemişti. Köprüden geçerken onca kilidin arasında duran Jimin’in resmini gördüler ve durdular. "Arkadaşım bütün çizdiğini kadınların birbirine benzediğini söylemişti. O kızların hepsi, ben miyim?" Jimin gülümsedi, PJM: "Hepsi benim kalbimi esir alan kadının resmi, benim tatlı eziyetim" "Tatlı eziyet mi?" PJM: "Hmhm, tatlı eziyet, çünkü bir yanın acıdan kavrulmamı sağlarken, bir yanın da kalbimde bir çiçek bahçesi yeşertiyor" "Jimin anlamıyorum. Acıdan kavrulması gereken bendim, ve öyle de oldu. Beni terk eden sendin, bitiren sendin. Neden şimdi yanıma gelmiş sanki beni seviyormuşsun gibi dudaklarından böyle şeyler döküyorsun bana?" Jimin derin bir nefes aldıktan sonra ellerini pardesünün cebinden çıkardığı ve Anáis’in sağ elini tuttu. PJM: "Mecburdum sevgilim, senden mahrum kalmaya mecbur bırakıldım" Dediğinde şiddetli bir gök gürültüsünün ardından yağmur yağmaya başladı. İkisi de aynı anda gözlerini gökyüzüne çevirdiler, Jimin üzerindeki pardesüyü çıkardı ve Anáis’e sararak onu kendine çekti. Gözlerindeki ışık, o özlem okunuyordu, bitirilmemiş bir resim duruyordu kahverengi irislerinde. Yağmur şiddetlendiğinde Jimin onu daha da kendine çekti, nefesini kızın boynuna verdi. PJM: "Baban beni istemedi Anáis… Tehdit etti beni. Eğer senden ayrılmaz ve uzaklara gitmezsem…" "Ne yaparmış?" Dediğinde boynunda bir ıslaklık hissetti genç kız. Anáis’in Jimin’de en sevdiği şeylerden biri de buydu, Jimin fazlasıyla duygusaldı. Fakat bu küçümsenmemeli, aksine parmakla gösterilmeliydi. Şu zamanda hangi erkek böyleydi, ve doğru düzgün seviyordu ki? PJM: "Seni kendi seçtiği bir adamla evlendirecekti…" Titreyen sesiyle kurduğu cümleden sonra Anáis’in boynuna gömdüğü yüzü titremeye başladı, üzerindeki kazak onu ısıtmaya yetmiyordu. Anáis bu cümleye karşı gözlerini kocaman açmış ve Jimin’in daha fazla üşümemesi için kollarını bedenine sardı. Babası gerçekten bunu yapmış olabilir miydi? Tabii yapardı. Jimin’den haz etmezdi o. Ama bu sadece baba-kız kıskançlığı diye düşünmüştüm Anáis, daha fazlasını düşünememişti. "J-jimin… Ben bilmiyordu-" PJM: "Öpsene beni Anáis…" Adamın muhtaç dolu talebi kızın cümlesini yarıda bıraktı. Anáis bedenleri ayrılmayacak şekilde Jimin’e döndü. Adamın yüzüne yaklaştığında ikisininde gözleri kapandı. Önce Jimin’in iki yanağını, sonra ise uzun zamandır istediği yeri, dudaklarını öptü. Bir süre sonra ayrıldıklarında Jimin bununla kalmayıp, Anáis’in belini kavradı ve kızın boynuna minik öpücükler bırakmaya başladı. "Yani, eğer babam bunu söylemeseydi…" PJM: "Evet, ayrılmayacaktık… Ben seni çok seviyorum Anáis. Eskisinden daha da çok. Hâlen çok âşığım sana" Anáis Jimin’e olabildiğince sıkı sarılıp onun içine hapsolmak istercesine yüzünü boynuna sokarak sadece Jimin’in duyacağı şekilde fısıldadı. "Seni çok özledim" ` ` •La Fin… •300 Like falan gelirse beni mutlu edersiniz. Seviliyorsunuz, unutmayın!
@Anoabv122 жыл бұрын
*Mükemmel*
@ZRF__2 жыл бұрын
Bu ne güzellik böyle ya Cennetimde Cennetim. Ayçiçeğim Eziyetin Çok büyük Ve İnşAllah Karsiligini Yakın Zamanda Alırsın...Çok guzel çok özel... O kadar narin ve Hafif ki Hikaye insanın İçine dokunuyor..
@Kocabisacmailk_2 жыл бұрын
Ben hayatimda boyle bir sey okumadim(♡)
@perfect_eylul Жыл бұрын
Benim gibi fransız hayranı biri
@ecewld Жыл бұрын
Allah'ım çok duygusalll * göz yaşlarımı silen emoji *
@stillwithyou_kook Жыл бұрын
Mükemmelikten ağlıyacam şimdi inşallah banada nasip olur ~amin
@sumeyyefericeay6537 Жыл бұрын
Cok güzeldiii
@mylovejk37832 жыл бұрын
Şuan bende Jimini ö-pmek istiyom içim acıdı çok güzel💛🤧
@sude69362 жыл бұрын
Abi nedenini bilmediğim bi şekilde artık nasıl güzel yazdıysan ağlayarak okudum, gözlerimin doluluğundan göremedim bile yazıları
@aytachuseynli27852 жыл бұрын
Söyleyecek söz bulamıyorum...Zaten senin hikayelerine bayılıyorum, yeni abunen oldum💕🥰
@bedirhangundogdu3057 Жыл бұрын
Çok iyiydi sarıyor resmen
@fatmabuyukcolak48282 жыл бұрын
Çok güzel olmuş ellerine sağlık okurken duygulandım bir an
@middleofnowhere62092 жыл бұрын
Tu fais encore des merveilles ma chérie ;)
@liliaandarenyus0232 жыл бұрын
au moins aussi merveilleux que toi, magnifique
@middleofnowhere62092 жыл бұрын
@@liliaandarenyus023 Oh merci
@queen_ladyyyhyunlix29472 жыл бұрын
OHAAA JİMİNİ KENDİNDEN ÇOK SEVEN VE ULT BIASI JİMİN OLAN BEN ÖLÜYORUM ŞU AN
@kubragecin31532 жыл бұрын
Harikaydı inanılmaz bı cevhersin bunun farkında olmani istiyorum
@liliaandarenyus0232 жыл бұрын
🖤🖤
@kubragecin31532 жыл бұрын
@@liliaandarenyus023 :)
@winterbear_Taetae7 Жыл бұрын
Jiminshiiiiiii beni de ağlatacak bu kadar mı naif olunur? 🌸💜🐥
@xsmnrn Жыл бұрын
Hikaye yazma konusunda hafife alınmayacak derecede bir yeteneğin var. Her hikayende beni o hikayedeki karakterlerin ruh hallerine sokup kalbime değinebiliyorsun ve bu olağanüstü. Senin hakkında kişisel olarak yaşın,ırkın,yönelimin,dinin hakkında birşey bilmiyorum ama cidden yazdıklarınla beni zamansız olarak kendine çekebiliyorsun. Yazdığın için TEŞEKKÜRLER
@Laura.952 жыл бұрын
Ayy 16 Şubat benim Doğum günüm ve hikaye mükemmel ❤️♒️
@semra52632 жыл бұрын
Ya tek kelimeyle muhteşem olmuş ellerine emeğine yüreğine sağlık canım okurken uzaklara gittim yaşattın o duyguyu
@kpopun_meyvesi86372 жыл бұрын
Çok güzel olmuş ellerine sağlık.💜
@taesperlyy2 жыл бұрын
İzleyemedim aşkım acil bir işim vardı ama şimdi izleyeceğim ve şimdiden mükemmeldir aşkm
@park.jm_bts15032 жыл бұрын
Ben kalbimi biraktim bu hikayeye
@ALOK-xs3rg2 жыл бұрын
Çok güzel olmuş ellerine sağlık bebeğim ♥️🥰
@canozkaya25192 жыл бұрын
Galiba aşık oldum saygılar
@Elif-ej4xu2 жыл бұрын
Yine döktürmüşsün ellerine sağlık 🤎🤎
@bts_fangirl_armyroseyikoru89662 жыл бұрын
Nasıl tak diye burdayım yaağ
@dckaya12162 жыл бұрын
Lannnnn çokkk güzelllllll ellerinee saglıkk
@aliceweo72 жыл бұрын
Muhteşem yazıyorsun. Her hikayen ayrı bir güzel yaa❣
@minqluw2 жыл бұрын
Ohaa ya konu ayrı güzel kapak fotosu ayrı güzel kurduğun cümleler ayrı güzeldi tek kelimeyle BA-YIL-DIM sen bu işi fazlasıyla iyi yapıyorsun
@Ecrin127882 жыл бұрын
İdolumsun yazar 👑❤️🔥
@liliaandarenyus0232 жыл бұрын
Ah kalbim…
@OznurKartal Жыл бұрын
Nu konuda yetenekli olduğunu düşünüyorum. Gelecekte ne yapmak istediğini bilmiyorum, belki de çok farklı şeyler kuruyorsun kafanda ama yazmanın üzerine gidersen bu gibileri ve daha iyilerini yaparsın bence.
@liliaandarenyus023 Жыл бұрын
Kitap çıkarmak isterim
@OznurKartal Жыл бұрын
@@liliaandarenyus023 O zaman umarım ileride senin kitabını/kitaplarını okuyabiliriz diyelim. Seni yeni takip ediyorum ama okuduklarım kadarıyla bile iyisin. Seviliyorsun🤍
@nevademir32082 жыл бұрын
Nasıl tak diye buradayım saniyesinde yeahhh nxjncc
@liliaandarenyus0232 жыл бұрын
🖤
@sumeyyefericeay6537 Жыл бұрын
Tekrar söylüyorum sen bir yazar olmalısın~
@Roid_es2 жыл бұрын
İzlediğim çoğu diziden daha iyi tek bölümlük hikayeler yazıyorsun yolun açık olsun ♡︎
@RousePKXD Жыл бұрын
o değilde chris kaynadı arada
@liliaandarenyus023 Жыл бұрын
boşver elini sallasa ellisi
@RousePKXD Жыл бұрын
@@liliaandarenyus023 kdçsjdşsjsns
@jungkookcokcekici Жыл бұрын
neredeyse tüm hikayelerini okudum ve o kadar mükemmel yazıyorsun ki...
@Maichan612 жыл бұрын
Eğer sen yazar olmazsan hayal kırıklığı yaşarım. bu ne yha bune resmen bir sanat eseri yazmışsın çok duygusal çok hoştu ben normalde öyle romantik ve duygusal şeyleri sevmem ama bu cidden çok güzeldi bayıldım tek kelimeyle bayıldım. resmen aşk kokuyor ve çok güzel. Söylesenize bir hikayeye aşık olunabilinirmi ben oldum. Cidden çok güzel olmuş başarılarının devamını dilerim💕❤️
@liliaandarenyus0232 жыл бұрын
Yazar olursam mutlaka bildiririm güzelim, kitabımı almazsanız önce Yorganınızı sonra yastığınızı çalarım he (!)
@Maichan612 жыл бұрын
@@liliaandarenyus023 DGKEGEKEG tmm mutlaka alcak kitabını(!)
@Ecrin127882 жыл бұрын
Yazar bazen senin Fransız olduğunu düşünüyorum
@liliaandarenyus0232 жыл бұрын
Değilim be yavru
@MYWORLDBANGTAN2 жыл бұрын
Bu da harikaaa ya sen peri misin?¿
@liliaandarenyus0232 жыл бұрын
Kim bilir..
@MYWORLDBANGTAN2 жыл бұрын
@@liliaandarenyus023 bence öylesin hatta bence tüm ARMY ler peri
@MYWORLDBANGTAN2 жыл бұрын
Bugün ameliyat oldum ve şu an hastanedeyim sıkıcı olan zamanımı senin hikayelerini okuyarak geçiriyorum kook benim biasım ve bugün onun doğum günü saat 00:11 doğum günü kutlu olsun (aşkım benim sana söylediğim hikaye varya onu yazar mısın) şu an ayağım inanılmaz ağrıyor
@liliaandarenyus0232 жыл бұрын
Geçmiş olsun hayatım, vakit bulabilirsem yazarım ve inan onu nasıl devam ettiririm bilemiyorum
@MYWORLDBANGTAN2 жыл бұрын
@@liliaandarenyus023 tamam aşkım ama devam ettirmek için fikir verebilirim yada fikir alabilirsin eğer verdiğimiz fikirler aklına yatmazsa jk yada tae ile başka biriyle yapabilirsin
@liliaandarenyus0232 жыл бұрын
@@MYWORLDBANGTAN tamamdır teşekkür ederim güzelim
@MYWORLDBANGTAN2 жыл бұрын
@@liliaandarenyus023 birşey değil askım
@erbalchalamet2 жыл бұрын
YENI TEMA MI CUSSSS
@gamzehelli3502 жыл бұрын
Her hikayen nasıl bu kadar mükemmel ellerine sağlık 💜🥰
@liliaandarenyus0232 жыл бұрын
♥️
@gamzehelli3502 жыл бұрын
@@liliaandarenyus023 ❤
@park.jm_bts15032 жыл бұрын
Olm sen yazar olsana cok ii
@sevilabbasova9972 жыл бұрын
Muteşemsin yine,aşk şu kızın sana dediyi jk killer bunny onu ne zaman yazarsın?? Sabırsızlanıyorum da..
@liliaandarenyus0232 жыл бұрын
Bitirirsem bugün, bitiremezsem yarın
@sevilabbasova9972 жыл бұрын
@@liliaandarenyus023 Tamam aşkım,ben seni herzaman beklerim yazmanı sabırsızlıkla bekliyor olacağım Yazarım💜
@busrdemir2 жыл бұрын
Bir şey sorabilir miyim? Fransızca biliyor musun?
@liliaandarenyus0232 жыл бұрын
Ne yazık ki, hayır
@busrdemir2 жыл бұрын
@@liliaandarenyus023 teşekkür ederim üzülme ama istersen öğrenebilirsin
@Az7447_2 жыл бұрын
Bir şey sorabilir miyim? Fransızca biliyor musun yoksa çeviriden mi yazıyorsun?