Ramazan Huzuru - Komşu Hakkı - 31.Bölüm | Mustafa Akgül Hoca
Пікірлер: 2
@mustafakpcak76114 ай бұрын
Dillerinize sağlık sayın hocam Allah razı olsun.
@birsenyasa67593 жыл бұрын
KOMŞU HAKKI TEVBESİ Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm. Allahümme salli alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âl-i seyyidina Muhammed. Allahım! Komşuluk haklarını bilerek veya bilmeyerek, unutarak, komşularım ile iyi geçinmeyerek, küs kalmaktan, mallarına ve canlarına zarar vermekten, küçük görmekten, komşularıma kibirlenmekten, korkutmaktan, eziyet etmekten, küfür ve hakaret etmekten, art niyet beslemekten, komşularım için kötü zanda bulunmaktan, intikam almaktan, gizli veya açık kin ve öfke beslemekten, komşularımı kınamaktan, aşağılık, hor ve hakir görmekten, beğenmemekten, kıskanmaktan, dedikodularını yapmaktan, mallarını gasp etmekten, iftira atmaktan, (namus ve zina iftirası veya büyü iftirası) atmaktan, evliliklerini bozmaktan, ailelerinin yıkıma ve helâka uğramasını temenni etmekten, emanetlerine hıyanet etmekten, kötülüğünü istemekten, yardım istediğinde yardımlaşmamaktan, ihtiyacı olduğunda geri çevirmekten, hasta olduğunda komşularımı ziyaret etmemekten, ziyareti kesmekten, selâmlaşmamaktan, selâmı kesmekten, komşularımın haklarına riayet etmemekten, ihtiyacı olanlara maddi veya manevi destekte bulunmamaktan, “komşu komşunun külüne muhtaçtır” diyerek bütün ihtiyaç ve giderlerimi komşularımdan istemekten, temin etme çabasına girmekten, onlara yük olmaktan, senden dilemeyerek ve çaba göstermeyerek el açmaktan, komşum açken tok yatmaktan, yiyecek, içecek ve giyeceklerimi saklamaktan, ikram etmemekten, haklarımı haram etmekten, elimin altında bulunanları komşularımdan esirgemekten, onları ağırlamamaktan, zulüm etmekten, ölümlerini istemekten, komşularıma, komşularımın evlâtlarına, eşlerine, soy ve zürriyetlerine belâ, kahır ve lânet okumaktan, beddua etmekten, komşularıma gizli düşmanlık beslemekten, onların aile saadetleri için dua etmemekten, kendim için hayırlısını istediklerimi komşularım için istememekten, komşu olduğum için rahatsızlık duymaktan, komşuluk paylarından arazilerinde, mal ve mülklerinde aşırıyı istemekten, dilemekten, onların mallarını paralarını gasp etmekten, onlara tacizde bulunmaktan, tecavüz etmekten, aile dışı ilişkilerde bulunmaktan, komşularıma senin sevgin, şefkat, merhamet ve muhabbetinden fazla muhabbetler beslemekten, komşu kayırmaktan, komşularıma misafir olarak gelenlere Kur’an-ı Kerim’i ve Sünnet-i Seniyye’yi tebliğte bulunmamaktan, hidayetlerini istememekten, ziyaretlerimizde Kur’an-ı Kerim üzerine muhabbet etmemekten, dedikodu yapmaktan, çekiştirmekten, komşumu komşuma kötülemekten ve yanlış tanınmalarına sebebiyet vermekten, toplum dışı ve ahlâk kurallarını zedelemekten, Allahım! “Bana bu komşuyu neden verdin” gibi düşünceleri ve sözleri sarfetmekten, düşünmekten, söylemekten, senin rızanı ve takdirini gözetmeyerek sana iftira atmaktan, hesap sorma câhiliyeti içinde helâk olmaktan, yıkıma uğramaktan, şeytanın komşuluklarımızda bizlere vesvese vermesine sebep olan komşularımızın ve bizlerin lânetlenmesine ve azabına, gazabına sebep olan, olacak, olmuş, elimle, dilimle ve kalbimle yapmış olduğum bütün kötülüklerimden, Kendi adıma, soyum ve zürriyetim adına ve Hz. Âdem’den (aleyhisselâm) kıyamete kadar geçmiş, gelmiş, gelecek aynı günah, hata ve kusur işleyen, işleyecek ve işlediğimiz tüm inananlar adına, Yarattığın katreler ve zerreler adedince, Ahirette ve yeryüzünde bulunan tüm komşular ve komşuluklar sayısınca, Ahirete göçmüş ve komşuluk hakları ile gelen ve gelecekler sayısınca, Komşuluğa ve komşuluklara edilen beddua ve lânet sözleri sayısınca, Tevbe ettim. Estağfirullah Yâ Ğaffar, Yâ Settâr, Yâ Tevvâb. Tevbe ettim. Estağfirullah Yâ Mütekebbir, Yâ Hayy, Yâ Kayyum. Tevbe ettim. Estağfirullah Yâ Samed (ey hiçbir şeye muhtaç olmayan ve her şeyin ken- disine muhtaç olduğu), Yâ Mükrim (ey gerçek ikram sahibi), Yâ Mu’ti (ey mahlûkatına lâzım olan her şeyi veren), Yâ Muğni (ey mahlûkatının ihtiyacını giderip zengin kılan), Yâ Muhyî (ey canlılara hayat veren), Yâ men lâ yağfirü’z-zünube illâ hû (ey günahları kendisinden başka kimse mağfiret edemeyen), Yâ men lâ yukallibü’l kalbe illâ hû (ey kalpleri ken- disinden başkası değiştiremeyen), Yâ Kâşif (ey belâları kaldıran ve güzellikleri açığa çıkaran), Yâ Fâric (ey keder ve tasadan kurtarıp ferahlatan), Yâ habibe’t-tevvâbin (ey tevbekârların sevgilisi), Yâ râzıka’l-mukıllîn (ey ihtiyaç sahiplerine rızık veren), Yâ recâel-müznibîn (ey günahkârların ümidi), Yâ mûfiye menistevfah (ey kendisinden her ihtiyacını yerine getir- mesini isteyenlerin ihtiyaçlarına yeterli cevap veren), Yâ kâdiye menistekdah (ey kendisinden hükmetmesini isteyenler hakkında hükmeden), Yâ men lâ yuslihu amele’l-müfsidîn (ey fesatçıların işini düzeltmeyen), Yâ men hüve hayrü’l-fâsılîn (ey müşkül meseleleri halledip hükme bağlayanların en hayırlısı), Yâ hasenet tecâvüz (ey günahkârları cezalandırmaktan vazgeçmesi güzel olan). Allahümme salli alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âl-i seyyidina Muhammed. Ey insan, düşün! Sen alâküllihâl öleceksin. Eğer nefis ve şeytana tâbi’ isen, senin komşuların, belki akrabaların senin şerrinden kurtulmak için mesrur olacaklar. Eğer Eûzübillâhimineşşeytânirracîm deyip, Kur’ana ve Habib-i Rahman’a tâbi’ isen; o vakit semavat ve arz ve mevcudat, herkesin derecesine nisbeten, senin derecene göre senin firakından müteessir olup manen ağlarlar. Ulvî bir matem ile ve haşmetli bir teşyi’ ile, kabir kapısıyla girdiğin bekâ âleminde senin derecene nisbeten senin için bir hüsn-ü istikbâl var olduğuna işaret ederler. «Amr İbni Şu’ayb an ebihi an ceddihi (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) için bir koç kesildi. İbnu Ömer, ailesine: “Ondan yahudi komşunuza hediye ettiniz mi?” diye sordu. “Hayır!” cevabını alınca: “Bundan ona da gönderin. Zira ben Resûlullah’ın (aleyhi’s-salatu ve’s-selâm) : “Cebrail bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu vâris kılacağını zannettim” dediğini işittim” buyurdu.”»(2) «Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhi’s-salatu ve’s-selâm) buyurdular ki: “Komşusu, zararlarından emin olmayan kimse cennete giremez.”»(3) «Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhi’s-salatu ve’s-selâm) buyurdular ki: “Kim Allah’a ve âhirete inanıyorsa misafirine ikram etsin. Kim Allah’a ve âhirete inanıyorsa komşusuna ihsanda (iyilikte) bulunsun. Kim Allah’a ve âhirete inanıyorsa hayr söylesin veya sükût etsin.”»(4) Şeytan haritası syf: 859 ŞEYTAN HARİTASI Sayik kitap yayınevi İlm-i sayik Eğitim ve çözüm kitabı Whatsapp sipariş Hattı : 0541 850 84 67