Sherlock Holmes - Aslan Yelesi (Sesli Kitap)

  Рет қаралды 41,403

Kelime Kutusu

Kelime Kutusu

Күн бұрын

Пікірлер: 47
@songulylmaz4518
@songulylmaz4518 Жыл бұрын
nerede ise elli kere dinledim sesinden başka kitaplar bekliyorum yüreğine ağzına sağlık sesin müzik gibi
@Zehra.ufuk007
@Zehra.ufuk007 Жыл бұрын
Dinlemeye doyamıyorum 👍💙🍀
@nihatceylan4127
@nihatceylan4127 5 жыл бұрын
Hos geldiniz 👏👏🌹
@emineakts643
@emineakts643 5 жыл бұрын
Ağzınıza sağlık 👏🏻
@nrnur2379
@nrnur2379 10 ай бұрын
Emeğinize sağlık.
@jainhandson9996
@jainhandson9996 5 жыл бұрын
Çok çok tesekkür ederim ne zamandır bekliyordum
@bozcaada1
@bozcaada1 5 жыл бұрын
Ağzınıza sağlık👏👏👏
@yasarcardak26
@yasarcardak26 10 ай бұрын
Teşekkür ederim 👍👏🙋‍♂️
@aliyildiz6057
@aliyildiz6057 4 күн бұрын
Aslan Yelesi - I. Bölüm İstanbul'un puslu sabahlarından birinde, sabah ışığı zar zor şehrin karanlık köylerine ve dar sokaklarına sızıyordu. Her şeyin bir sırrı olduğu ve geçmişin gölgelerinin gizlendiği bir sabah... Bihter, komiser olarak görevine başlamadan önce içindeki huzursuzlukları bir kenara bırakmak için birkaç derin nefes aldı. Ama her zaman olduğu gibi, bir şey onu sıkıştırıyordu. O, çözülememiş bir bulmaca, anlam verilemeyen bir durumdu. Ben ise, onun en yakın yardımcısı olarak her zaman nehrin taşan sularını kontrol etmekle yükümlüydüm. Bihter, yüzündeki gergin ifadeyle odağıma döndü. “Behlül,” dedi soğuk bir sesle, “bu sabah başka bir şey hissediyorum. Bugün önemli bir gün. Bunu sen de hissediyorsun, değil mi?” Evet, hissediyordum. Ama ne olduğunu, neyin bizi beklediğini tam olarak kestiremiyordum. Ancak bir şey vardı, hem Bihter’in sesinde hem de odada havada asılı kalan gerginlikte; bir sır vardı ve o sırla birlikte, gizemli bir güç şehri kasıp kavuracak gibiydi. “Evet,” dedim, biraz tereddütle, “ama ne olduğunu anlamıyorum. Her şey olağan gibi görünüyor. Fakat… her şeyin ardında bir şeyler olduğunu biliyoruz.” Bihter, ellerini birleştirerek masanın üzerindeki eski dosyayı karıştırmaya başladı. Dosyanın üzerindeki etiket, "Aslan Yelesi" yazıyordu, ama bu etiketin tam anlamını çözmek bile bir çaba gerektiriyordu. Daha önce duymamıştım bu ismi. İlgimi çeken tek şey, dosyanın etrafındaki eski, sararmış fotoğraflardı. Her biri, farklı dönemlere ait insanları ve olayları gösteriyordu. Bu, tek bir gizemli olayla bağlantılı bir arşivdi. Ve Bihter’in yüzündeki bu yoğun ifadenin anlamı daha da belirginleşti: Bir şeyler yanlış gidiyordu. “Bir zamanlar, bu şehirde bir aslan vardı,” dedi Bihter, derin bir nefes alarak. “Ama aslan bir anda kayboldu. Ve bir aile… bir sır… Aslan’ın kaybolduğu gün, her şeyin başlangıcıydı. Şimdi, o kaybolan aslanın geri dönme zamanı.” O esnada Bihter’in bakışları uzaklara dalmıştı. Gözleri, geçmişe bir yolculuğa çıkıyordu, sanki zamanın geçişini değil, yalnızca bu kaybolmuş aslanın kimliğini çözmek için sabırsızlanıyordu. İçimden bir şeyler tırmandı. O aslanın kim olduğunu çözmeliydik. O kaybolan aslanın, sırların ve tehlikelerin etrafında dönen bu dünyanın merkezine nasıl yerleştiğini öğrenmeliydik. Ama Bihter, her zaman olduğu gibi, bir adım daha ileri gitmek istiyordu. “Behlül,” dedi, “şu fotoğraflara bak. Bu kişi, çok iyi tanıdığın birine benziyor. O zamanlar yaşanan olayları hatırlıyor musun? Bunu çözmeden önce, bu aileyi bulmalıyız. Bu ailenin geçmişi, bu şehrin karanlık yönlerine kadar uzanıyor.” O an gözlerimdeki netlik belirdi. O fotoğrafta, benim çok iyi bildiğim bir yüz vardı. Hatta onu sıkça görüyordum, ama nerede gördüğümü tam hatırlamıyordum. Bihter’in söylemek istediği şeyi tam olarak anlamamıştım, ancak fotoğraftaki adamın adı, geçmişin arka odalarındaki kapıları aralamamı sağladı. “Bu adam… bu adamı ben de tanıyorum,” dedim, sesim kısık ve biraz da gergin. “Ama… hatırlamıyorum. Bu adamın geçmişiyle ilgili çok fazla boşluk var. Ama bir şeyler var. Bihter, bu aileyi bulmamız lazım.” Bihter gözlerini kısıp, derin bir nefes aldı. “Evet, Behlül. Ama bunun daha fazlası var. Bu yalnızca bir aile değil. Bu bir güç. Ve bu güç, yıllardır sadece bekliyordu.” Benim için her şeyin içine çekildiği bir çukur gibi hissettim. Şimdi, Bihter’in peşinden gitmek zorundaydım. Ama bu yolculuk, beni yalnızca gizemli bir suç dünyasına değil, aynı zamanda geçmişin yeniden şekillendiği bir gerçeğe götürecekti. Bihter, dosyanın içinden bir mektup çıkardı ve üzerinde “Aslan Yelesi” yazan mührü dikkatlice inceledi. “Bu, son şansımız,” dedi, “Ve şehri bu tuhaf gizemden kurtarmak, bizim elimizde.” “Peki ne yapmalıyız?” diye sordum. Bihter, kararlı bir şekilde yerinden kalktı. “İlk olarak, bu adamın geçmişini bulmalıyız. O zaman, tüm sırların anlamı ortaya çıkacak.” “Peki ya biz?” dedim, biraz da kafam karışmış şekilde. “Biz ne olacağız?” Bihter, gözlerimi sabırla süzdü. “Biz, sadece oyuncularız Behlül. Ama bu oyun, kazananı çok net bir şekilde belirleyecek.” --- Aslan Yelesi - II. Bölüm Bihter ve ben, geceyi bir arayışla geçirmeliydik. Fakat bu yolculuk, geçmişin yalnızca yansımasıyla değil, geleceğin de bir parçası olacaktı. Şehrin dar sokaklarında ilerlerken, aklımdan sürekli olarak bir soru geçiyordu: "Bu kadar karanlık bir yolculuğun sonunda, kimin hayatı değişecekti?" Bihter’in sessizliği, her geçen an daha da fazla bir anlam taşıyor gibiydi. Gözlerindeki ışığı takip etmek için, biraz daha hızlandım. "Bihter, nereden başlıyoruz?" diye sordum. Bihter bir an duraksadı ve derin bir nefes aldı. "Eski bir mülk var. Bir zamanlar bu ailenin yaşadığı yerdi. Oraya gitmeliyiz. Bu, her şeyin başlangıcıydı." Karanlıkta ilerlerken, şehri daha önce hiç görmediğimiz bir şekilde keşfe çıkıyorduk. Gökyüzündeki bulutlar, geceyi daha da korkutucu hale getiriyordu. Bir an, arkamızdaki adımların seslerini duyduğumda, birilerinin bizi izlediğini fark ettim. Ancak, Bihter her zaman olduğu gibi, bu konuda oldukça soğukkanlıydı. O kadar sakin bir şekilde yürüyordu ki, arkasındaki karanlık bile ona yaklaşamıyordu. Ve sonunda, terkedilmiş mülke vardık. İçeri girdiğimizde, duvarlarda eski duvar yazıları ve her köşede bir anı vardı. Ancak bir şey eksikti… Bir şey eksikti ve bunu bulmalıyız. Bihter, hızla bir odanın kapısını açtı. Kapı gıcırtıyla açılırken, gözlerim odanın karanlık köşelerine odaklandı. O an, tarihin son sayfasını çevirecek bir şey olduğunu fark ettim. Bihter, gözlerini açtı ve odada duran eski portreye baktı. “Bu,” dedi, “her şeyin başlangıcı.” Gözlerim, portredeki figüre takıldı. Portredeki adam, tam olarak beklediğimiz kişiydi. Yalnızca bir isim vardı: "Aslan Yelesi."
@aliyildiz6057
@aliyildiz6057 4 күн бұрын
Aslan Yelesi - III. Bölüm Bihter’in sesi, odadaki ölümcül sessizliği bozan ilk şeydi. “Behlül, bak. Bu portre… Aslan Yelesi. O, yalnızca bir isim değil. Bir kimlik, bir efsane, bir güç. Bizim gibi sıradan insanlar, bu adama yaklaşamaz. Ama biz, bu güçle yüzleşmek zorundayız.” Portredeki adam, aslan yelesine benzer bir saç stiline sahipti ve suratı, yılların silip süpürdüğü anıların derin izlerini taşıyordu. O kadar keskin bir ifadeye sahipti ki, gözlerini fotoğraftan alamadım. Bir şey vardı. Bu adam sadece bir resim değil, aynı zamanda geçmişin bir parçasıydı. Ve bu parça, bir şekilde bugüne taşınmıştı. “Bihter…” dedim, sesimde bir titreme vardı. “Bunu anlamaya başladım. Aslan Yelesi, yalnızca kaybolmuş bir kişi değil. Bir güç, bir geçmiş, bir lanet. Şimdi bu adamı bulmalıyız. Ama nasıl? Nerede?” Bihter, yüzündeki soğuk ifadeyi kaybetmeden, cevap verdi. “Çünkü Aslan Yelesi, yalnızca bir isim değil. Bir grup, bir tarikat. İstanbul’un altına kök salmış bir şey. Hızla büyüyen, tüm şehri etkisi altına alan bir gizem. Ve biz, şimdi onu çözmek zorundayız.” Bihter’in sözleri, odada yankılandı ve karanlık, daha da derinleşti. Şehirdeki her sokak, her eski bina, her terkedilmiş ev bu sırrın içinde kaybolmuştu. Aslan Yelesi’nin geride bıraktığı ipuçları, bir labirent gibi her yönüyle karışıktı. Bir yandan, Bihter’in güvenli ve kararlı adımları bana cesaret verirken, diğer yandan her şeyin daha karmaşık hale geldiğini hissediyordum. “Bu mülkün etrafında bir şeyler var,” dedi Bihter, elini masa üzerindeki eski haritaya koyarak. “Harita, bir zamanlar Aslan Yelesi’ne ait olan bu yerin kalıntılarını gösteriyor. Ancak dikkatli olmalıyız, bu sadece bir harita değil. Aynı zamanda bir uyarı.” Bihter, haritada dikkatlice ilerledi. Her işaret, her sembol, bizi İstanbul’un karanlık taraflarına doğru yönlendiren birer işaretti. Yavaşça, dikkatle incelediği haritanın köşesinde bir işaret gördü. Bu işaret, neredeyse silinmiş gibi görünüyordu ama yine de belirgin bir şekilde yerini koruyordu. “İşte bu,” dedi, “Buradan başlayacağız. Bu nokta, Aslan Yelesi’nin en yakınındaki yerdir.” O an, kalbimde bir his belirdi. Karanlık, etrafımda dönmeye başlamıştı. Bihter’in bu kadar kararlı olması, bana daha fazla sorumluluk yüklemişti. Artık bu işin sonunu görmek istiyordum. Ama bir şey vardı… her an, bir şeyin patlayacak gibi olduğunu hissediyordum. --- Bihter, çok geçmeden hazırlıklarını tamamladı ve bizim için yolculuk başlamak üzereydi. O anda, onu yalnızca komiser olarak değil, bir lider gibi gördüğümü fark ettim. Karşısında tüm bu karmaşıklığı çözebilecek tek kişi o gibiydi. Fakat yine de bir soru vardı: Bu soru, sonu olmayan bir yolculuğa mı götürecekti, yoksa tüm bu gizemin çözülmesinden sonra, kimseyi rahat bırakmayacak bir şey mi doğacaktı? “Hazır mısın?” dedi Bihter, bana dönerek. “Evet,” dedim, omuzlarımda bir yük hissederek. “Ama ne olacak, Bihter? Bu, gerçekten sona erdiğinde, her şey daha da mı karışacak?” Bihter, kısa bir süre sessiz kaldı ve ardından sakin bir şekilde cevap verdi. “Bu, sadece bir başlangıç. Her şeyin sonu, yeni bir başlama noktasıdır. Eğer biz bunu çözemezsek, şehri sonsuza kadar kaybederiz. Ama çözmeliyiz.” --- Bihter ile birlikte, geceyi geçirmeye karar verdik. İstanbul’un farklı köylerine ve kasabalarına doğru ilerlerken, şehri farklı bir açıdan gördüm. Artık her sokak, her cadde bir anlam taşıyor, her köşe daha karanlık bir sır saklıyordu. İstanbul, bir labirente dönüşüyordu ve biz, bu labirentin içinde kaybolmuş birer yolcu gibiydik. Her adım, her iz, bir diğerinin peşinden sürüklüyordu. Evet, aslan yelesi… artık yalnızca bir isim değil, karanlık bir efsaneye dönüşüyordu. Bizim için geri dönüş yoktu. Bu yolculuk, bizi yalnızca bir sonla karşı karşıya getirecekti: Kimseyi kurtaramazdık, ama kendi kaderimizi yazmak zorundaydık. İstanbul’un gece ışıkları yavaşça kaybolurken, Bihter bir kez daha bana döndü. “Behlül, her şeyin sonu geldiğinde, kimse beklediği gibi bir hayatı yaşayamayacak.” Gözlerim, onun soğukkanlı ifadelerine takıldı. Bihter, bir komiser gibi değil, bir komutan gibi konuşuyordu. Bu soğuk gerçek, beni derinden sarstı. “Sonra ne olacak?” diye sordum. Bihter, bir adım attı ve geceye karıştı. “Sonra,” dedi, “karanlık her şeyi yutacak. Ama en azından, biz doğru yolda olacağız.” Gözlerim, onun siluetini takip etti. Ve o an fark ettim: Karanlık, ne kadar derin olursa olsun, bir zamanlar kaybolmuş bir aslanın arkasında bir ışık bırakıyordu.
@aliyildiz6057
@aliyildiz6057 4 күн бұрын
Aslan Yelesi - IV. Bölüm Geceyi sürükleyerek ilerlerken, her adımda İstanbul’un karanlık sokakları daha da derinleşiyordu. Bihter’in liderliğinde gittiğimiz bu yolculuk, adeta zamanın ve mekânın sınırlarını zorluyor gibiydi. Şehir, bir yanıyla geçmişin izlerini taşırken, diğer yanıyla modern dünyanın soğuk ve sert yüzünü gösteriyordu. Bihter, karanlıkta bir fener gibi yolumuzu aydınlatıyordu ama bu yolun sonu nereye varacaktı? "Behlül," dedi Bihter, sert bir şekilde. "Bu işin sonu, sadece bizim değil, İstanbul’un da sonu olacak. Eğer biz başarılı olursak, her şey yeniden şekillenecek. Ama ya başarısız olursak, işte o zaman her şey yok olur." Kelimeler, havada asılı kaldı ve içimde bir korku dalgası uyandırdı. İstanbul’un altına kazılmış bir kuyuyu keşfetmek üzereydik, ama bu kuyu yalnızca bir yeraltı geçidi değildi. O, aynı zamanda geçmişin karanlık sırrını, Aslan Yelesi’nin sırlarını barındırıyordu. Yavaşça ilerlerken, Bihter elindeki haritayı bana uzattı. "Bu harita, Aslan Yelesi’nin son izlerini gösteriyor. Artık çok yakınız. Bu işin sonunda, yalnızca o değil, şehrin en karanlık köşelerini de ortaya çıkaracağız." Ben, haritaya göz attım. Aslan Yelesi’nin bulunduğu yer, şehrin en eski ve terkedilmiş mahallelerinden birine işaret ediyordu. Yavaşça, her bir sokağın adını anımsayarak ilerledik. Bihter, neredeyse her adımı dikkatle atıyor, haritaya odaklanarak bir iz peşinden sürükleniyordu. Her adım, her köşe başı bizi biraz daha bilinmeyene yaklaştırıyordu. Sokaklar, artık o kadar tenha ve sessizdi ki, sanki zaman durmuş gibiydi. Bihter, her bir bina ve her bir taşın bize ne kadar büyük bir sır taşıdığını biliyor gibiydi. Birçok kez durakladı ve dikkatle etrafı inceledi. "Burası," dedi bir noktada, "Aslan Yelesi’nin geriye bıraktığı en önemli ipucu." Gerçekten de etrafımızda terkedilmiş, çok eski bir yapının kalıntıları vardı. Her şey neredeyse çökmüş, duvarlar yıkılmış, ama içeriye adım attığımızda, birden her şey değişti. Bir anda karanlık, beklenmedik bir şekilde yoğunlaştı. "Bihter!" diye bağırdım, karanlıkta bir şeylerin hareket ettiğini fark ederek. Ama Bihter, sakin bir şekilde dönüp bana bakarak, sadece başını salladı. "Burada, her şey farklı. Bu yer, Aslan Yelesi’nin son kalesi. Eğer burada kalırsak, geçmişin ve şimdinin sınırları arasındaki çizgiyi geçmemiz gerek." İçeriye girdiğimizde, ortamın ağırlığı ve soğukluğu her adımımızda artıyordu. Bihter’in adımları sert ve kararlıydı. Ben ise ona yetişmeye çalışırken, içimde bir tuhaflık hissettim. Sanki bir şeyler bizi izliyordu, ama ne olduğunu bir türlü çözemedim. Sesler, karanlıkta yankı yaparak birer hayalet gibi bizim etrafımızda dönüyordu. Yavaşça ilerlerken, bir odanın derinliklerinden gelen bir ses duyduk. Bu ses, sanki eski zamanlardan kalmış bir çağrıyı andırıyordu. Bihter’in gözleri karanlıkta parladı. "Burası, Aslan Yelesi’nin sırrını saklayan yer. İpucu burada olmalı." Odaya adım attıkça, eski duvarlarda garip semboller belirmeye başladı. Sanki zamanla silinmiş ama hâlâ var olan yazılar. Bihter, bir an için durdu ve haritayı dikkatle inceledi. "Burada… bir işaret var." Bihter’in parmağı, bir duvarın köşesinde belirginleşen bir şekli işaret etti. O şekil, aslanın yelesini andıran bir motifti. "Bu, kesinlikle Aslan Yelesi'nin sembolü. Ama bir şey eksik…" Birden, o anı takip eden sessizlik, bir çığlıkla bozuldu. Bihter, kendini savunmaya çalışarak geriye doğru sıçradı. Bir şey vardı. Karanlıkta bir siluet belirmişti ve hareketleri çok hızlıydı. Ben, hemen yerimden fırladım ve Bihter’in yanında durarak etrafı taradım. "Sakin ol, Behlül," dedi Bihter, bana bakarak. "Bu yalnızca bir uyarıdır. Aslan Yelesi’nin koruyucuları buradalar. Onlar, bu sırrı sakıyanların son temsilcileri." Gerçekten de, karanlıkta beliren figür, bir yandan bizi izlerken, bir yandan da gizemli bir şekilde kayboluyordu. Gözlerimiz, her hareketi dikkatle takip etti. Ama ne olursa olsun, burada geçireceğimiz her an, bizi daha da derin bir sırra doğru çekiyordu. Bihter ve ben, o odada daha fazla durmamaya karar verdik. Fakat geriye doğru ilerlerken, bir şey fark ettim. Odaya girdiğimizde gördüğümüz sembol, arkamızdan parlıyordu. Sanki her şeyin, bu noktada çözülecek bir sonuca doğru ilerlediğini hissediyordum. --- Ve o an, karanlık tüm şehirde yankılandı. Aslan Yelesi’nin gerçek sırrı ortaya çıkacaktı, ama bu sır, hepimizi farklı bir yola sürükleyecekti.
@aliyildiz6057
@aliyildiz6057 4 күн бұрын
Aslan Yelesi - V. Bölüm (Son) Geriye doğru ilerledikçe, karanlık daha da yoğunlaştı. Bihter’in parıltılı gözleri, Aslan Yelesi’nin sırrını ortaya çıkarmak için çok güçlüydü. Ama ben, her adımda, bu sırrın bizi neye dönüştüreceğini daha çok merak ediyordum. Sanki tüm bu yolculuk, bizlerin bilinçaltındaki korkuları ortaya çıkaracak bir testti. Bihter, her zaman kararlıydı, ama bu sefer bir değişiklik vardı. Derin bir nefes aldı ve bir an için gözleri uzaklara daldı. "Behlül," dedi, sesi biraz dağılmıştı, "Her şeyin sonu, bazen başladığı yerden çok farklı olur." O an, odadaki sembolün tam karşısında durduk. Sembol, duvarda belirginleşiyor ve sanki bir çağrı yapıyormuş gibi havada asılı kalıyordu. Bihter, dikkatle işaretin etrafını inceledi. "Bu işaret… Artık tamamlanmış. Aslan Yelesi’nin sırrı burada, duvarın içinde." Birden, duvarın tam ortasında bir mekanizma hareket etmeye başladı. Taşlar, yerinden oynayarak gizli bir geçidi ortaya çıkardı. Bihter, bir an bile tereddüt etmeden bu geçidi takip etti. Ben de, korku ve heyecan içinde, onun arkasından adım attım. Geçit, dar ve uzun bir koridordu. Her adımda, taşların yankıları büyüyordu. Bihter'in önde ilerlerken, her adımını izliyordum. Ancak her şeyin bir sonu vardı ve bu geçidin sonunda neyle karşılaşacağımızı bilmiyorduk. Bu, hem bir keşifti, hem de bir sonun başlangıcıydı. Koridorun sonunda, büyük bir taş kapı vardı. Kapı, Aslan Yelesi’nin simgesiyle süslenmişti ve etrafında ince ince yazılmış kadim yazılar vardı. Bihter, kapının önünde durdu ve son bir kez haritayı inceledi. "İşte burası," dedi. "Son nokta." Kapıyı açmak için gerekli kodu çözmeye çalıştı. Haritada yazılı olan semboller, ona bir yol haritası sunuyordu. Ve sonunda, büyük bir çaba ile kapı açıldı. İçeriye girdiğimizde, gözlerim karanlığa alışmaya çalışırken, yavaşça etrafı taradım. Burası, zamanın unutmuş olduğu bir hazine odasıydı. Her yerde eski el yazmalarından tutun da, binlerce yıl öncesine ait objeler vardı. Fakat bir şey dikkatimi çekti: Odanın tam ortasında, bir masa yerleştirilmişti ve masanın üzerinde, parlayan bir nesne vardı. O nesne, Aslan Yelesi’nin simgesiyle işlenmiş eski bir kutuydu. Bihter, kutuyu dikkatle kaldırdı ve içini açtı. Kutunun içinde, çok eski bir kitap vardı. Kitap, kadim yazılarla doluydu. Bu kitap, Aslan Yelesi’nin tarihini anlatan bir rehberdi. Ama içinde daha fazlası vardı. Kitap, yalnızca tarihi değil, aynı zamanda çok derin bir güç hakkında bilgi veriyordu. Bu güç, şehri şekillendirecek, geleceği belirleyecek bir güçtü. Bihter, kitabı yavaşça inceledi ve gözleri, kitabın içeriğini anlamaya çalışıyordu. "İşte burası," dedi. "Bu kitap, Aslan Yelesi’nin sırrını barındırıyor. Ama daha fazlası var. Bu sırrı çözmek, bizi sadece geçmişin değil, aynı zamanda şehrin geleceğini de kontrol etmemize yol açacak." O anda, arkamızda bir gürültü duyuldu. Hemen arkamı dönüp, karanlıkta bir siluet fark ettim. Bir anda her şey değişti. Bihter’in sakin duruşu, şimdi bir tehdit gibiydi. O siluet, sadece bir izleyici değil, aynı zamanda Aslan Yelesi’nin koruyucusuydu. Ve bu koruyucu, bize yaklaşırken gözlerinde bir öfke vardı. Savaş kaçınılmazdı. Ama Bihter, hiç tereddüt etmeden, kitabı bir kenara koydu ve silueti dikkatle izledi. "Burası, Aslan Yelesi’nin son noktası. Burada, yalnızca hayatta kalanlar gerçek sırrı bilecek." Koruyucu, hızla ilerleyerek Bihter’e saldırmaya başladı. Ama Bihter, tam zamanında hareket ederek, koruyucunun elinden kaçtı. Behlül olarak ben, hızlıca Bihter’in yanında yerimi aldım ve onu korumak için harekete geçtim. Bihter, son bir hamleyle, koruyucuyu etkisiz hale getirdi ve oda yeniden sessizliğe büründü. Kitap, masanın üzerinde parlamaya devam ediyordu. Ama artık, tüm sırlar çözülmüştü. Bu sır, Aslan Yelesi’nin kaybolan gücünü barındırıyordu. Ve Bihter, bu gücü, geleceği şekillendirmek için kullanmaya karar vermişti. Her şey bir döngüydü. Aslan Yelesi, tarihin karanlık katmanlarında bir iz bırakmış, ama şimdi o iz, tekrar gün yüzüne çıkmıştı. Ve İstanbul, bir kez daha, büyük bir sırrı barındırıyordu. Fakat bu sefer, geçmişin karanlıklarına saplanmak yerine, o sırları doğru kullanacak insanlar vardı: Bihter ve ben. Kitap, şimdi bizimdi. Ve bu sır, her adımda, şehrin kaderini değiştirecek bir güçle parlıyordu. Son.
@muhammedyaasar
@muhammedyaasar 3 жыл бұрын
Teşekkürler.
@ciminkitaplar-seslikitapla9596
@ciminkitaplar-seslikitapla9596 5 жыл бұрын
"Topluluk" bölümünden kanal ile yaşadığınız sıkıntıları yeni gördüm. Geçmiş olsun. Umarım bunca uğraşıdan sonra yılmaz ve bizi Sherlock Holmes serisinden mahrum bırakmazsınız. Uzun süre sizi ve bir kanalı daha takip ettikten sonra, benzer bir kanal açtım o yüzden size de kısa bir teşekkür etmek istedim hem böyle bir hobiye vesile olduğunuz için hem de okumalarınız için.Sevgiler
@KelimeKutusu
@KelimeKutusu 5 жыл бұрын
Teşekkür ederim. Holmes öyküleri bittikten sonra romanları da gelecek. En azından şu anda bir problem görünmüyor. İnsanları kitap ve edebiyat konusunda her hangi bir faaliyete teşvik edebildiysem ne mutlu bana. Kanalınız hayırlı olsun. Abone olarak bir nebze desteğim olsun. Amaçladığınız hedeflere en kısa sürede ulaşabilmeniz dileği ile... Saygılarımla.
@ciminkitaplar-seslikitapla9596
@ciminkitaplar-seslikitapla9596 5 жыл бұрын
​@@KelimeKutusu İnce düşünceniz için teşekkür ederim çok naziksiniz. Sabırsızlıkla bekliyoruz yeni kitapları .
@ferdabasak6806
@ferdabasak6806 3 жыл бұрын
Emeğinize sağlık teşekkürler
@TheEfsaneufuk
@TheEfsaneufuk 4 жыл бұрын
EMEĞİNE SAĞLIK
@yasarcardak26
@yasarcardak26 10 ай бұрын
👍👏🙋‍♂️
@Hatice0202
@Hatice0202 2 жыл бұрын
Çok ilginç bir öyküydü artı Sherlock Holmes kendi ağzından anlatması daha güzeldi bence. O yaratığı çok merak ettim acaba gerçekten varmı öyle bir şey korkunç
@KelimeKutusu
@KelimeKutusu 2 жыл бұрын
Evet "Cyanea capillata" yada "aslan yelesi denizanası" diye google araması yaparsanız bulabilirsiniz...
@Hatice0202
@Hatice0202 2 жыл бұрын
@@KelimeKutusu Çok teşekkürler evet buldum az önce zehirli denizanaları araması yaptım ama bulamamıştım hatta vikipedi'de bu öyküden bahsediliyor
@hamitk2294
@hamitk2294 5 жыл бұрын
Tebrikler harikasınız umarım diğer kitaplarda yakında eklenir başarılarınızın devamını diliyorum 😊
@fariztardu7905
@fariztardu7905 5 жыл бұрын
Hocam ağzınıza sağlık yeni bölüm ne zaman gelir
@KelimeKutusu
@KelimeKutusu 5 жыл бұрын
Yeni Holmes bölümü Pazar günü gelecek. Çarşamba günü de Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisinden bir öykü gelecek...
@kbraa571
@kbraa571 4 жыл бұрын
En ilginç hikayelerden biriydi.
@gokalpsuzgun5324
@gokalpsuzgun5324 5 жыл бұрын
Teşekkürler
@SimgeDemir-t7r
@SimgeDemir-t7r Жыл бұрын
İyi
@onurersoy7911
@onurersoy7911 5 жыл бұрын
İyi ki varsınız
@salihcanmoglu1355
@salihcanmoglu1355 5 жыл бұрын
Ağzınıza sağlık
@muhendis4746
@muhendis4746 5 жыл бұрын
Harika, özlettiniz valla Teşekkürler
@mehmetkara9510
@mehmetkara9510 5 жыл бұрын
👌👌👌
@bursabirlik9682
@bursabirlik9682 5 жыл бұрын
🦁
@mansursagar6112
@mansursagar6112 5 жыл бұрын
💐
@ismailsen3153
@ismailsen3153 4 жыл бұрын
👏👏👏
@engindalc2728
@engindalc2728 2 жыл бұрын
Katil ahtapot reis çıktı
@HzAhmak-nx5jm
@HzAhmak-nx5jm 4 жыл бұрын
🙏🙏🙏🙏💗
@nihatceylan4127
@nihatceylan4127 5 жыл бұрын
🌹
@niyaziokur4967
@niyaziokur4967 3 жыл бұрын
Agatha christine kitaplarından da olsa
@kmlcxn
@kmlcxn 5 жыл бұрын
👌🏻
@serkanustam
@serkanustam 5 жыл бұрын
teşekkürler
@komutanlogar7347
@komutanlogar7347 2 жыл бұрын
Hocam bu kitabın tam halidir değil mi
@KelimeKutusu
@KelimeKutusu 2 жыл бұрын
Siz hangi kitaptan bahsettiniz bilmiyorum ama bu, öykünün tamamı. Muhtemelen bahsettiğiniz kitapta bunun gibi birkaç öykü daha vardır.
@yaseminkaratas4999
@yaseminkaratas4999 5 жыл бұрын
👍 100. beğeni ✋
@fatimeqasimova7081
@fatimeqasimova7081 5 жыл бұрын
👍🏽👍🏽👍🏽
@tayipyucel5680
@tayipyucel5680 3 жыл бұрын
32 dk sındayım ve cevap galiba buldum deniz anası olabilir
@nesrinozturk483
@nesrinozturk483 Жыл бұрын
Teşekkürler
Sherlock Holmes - Peçeli Kiracı (Sesli Kitap)
24:44
Kelime Kutusu
Рет қаралды 27 М.
Sherlock Holmes - Abbey Çiftliği Vakası (Sesli Kitap)
50:31
Kelime Kutusu
Рет қаралды 42 М.
Wednesday VS Enid: Who is The Best Mommy? #shorts
0:14
Troom Oki Toki
Рет қаралды 50 МЛН
Война Семей - ВСЕ СЕРИИ, 1 сезон (серии 1-20)
7:40:31
Семейные Сериалы
Рет қаралды 1,6 МЛН
Sherlock Holmes - Kara Dedektif Ölüm Döşeğinde (Sesli Kitap)
30:13
Sherlock Holmes - Üç Öğrenci (Sesli Kitap)
35:53
Kelime Kutusu
Рет қаралды 43 М.
Sherlock Holmes - Asil Bekar (Sesli Kitap)
45:31
Kelime Kutusu
Рет қаралды 48 М.
Sherlock Holmes - Gümüş Şimşek (Sesli Kitap)
48:20
Kelime Kutusu
Рет қаралды 41 М.
Sherlock Holmes - Kayıp Futbolcu (Sesli Kitap)
44:32
Kelime Kutusu
Рет қаралды 37 М.
Sherlock Holmes - Beyaz Asker (Sesli Kitap)
39:26
Kelime Kutusu
Рет қаралды 40 М.
Sherlock Holmes - Karton Kutu (Sesli Kitap)
43:05
Kelime Kutusu
Рет қаралды 64 М.
Sherlock Holmes - Albayın Ölümü (Sesli Kitap)
41:14
Kelime Kutusu
Рет қаралды 50 М.
Sherlock Holmes - Kayıp Antlaşma (Sesli Kitap)
1:15:49
Kelime Kutusu
Рет қаралды 89 М.
Sherlock Holmes - Üçgen Çatılar (Sesli Kitap)
33:44
Kelime Kutusu
Рет қаралды 48 М.
Wednesday VS Enid: Who is The Best Mommy? #shorts
0:14
Troom Oki Toki
Рет қаралды 50 МЛН