Рет қаралды 350
Sen, içinde eskimeyen baharlar saklayan bir çiçektin: çok sevdi seni frak giyenler
"tedbiren idamına bilahare mahkemenin devamına" dediler, sevdiler
bi kara tahta koydular sınıfın tam ortasına, bi kesik vals koydular ankaranın, sevdiler
"bunu kutlamalı" dediler, havai fişekler yağdırarak dersimin üzerine, bunu kutlamalı
seyyid rıza sevmeli idare-i cumhuriyeti, şeyh said sevmeli, sevmeli iskilipli
ya istiklal ya ölüm, ya roma ya ölüm, ya bizim saksımızda büyürsün ey çiçek, ya ölüm!
sen, yaprağında nice rüyalar taşıyan bir çiçektin: çok sevdi seni şaraptan anlayanlar
kendilerinden başka hiç kimse yoktu, yoktu kaldırım kenarında mendil satan çocuklar
doğurup doğurup sokağa bırakıyorlardı şekerim, istanbul işgal altındaydı
altın değer kaybediyorsa borsa vardı. ben onu yazarım gazetede" vardı, sevdiler
av partileri, yardım baloları, dubai seyahatleri, butik kafeleri vardı, sevdiler
antidepresanları, yaşam koçları, renk danışmanları, fitness centerları, avmleri vardı
bizden çok inanırlardı allaha, bizden çok bilirlerdi mevlanayı, bizden çoktular aslında
sen, kokusunda bin bir sarhoşluk gizleyen bir çiçektin: çok sevdi seni parmak kaldıranlar
"orada bir sıkıntı varsa çözeriz" diye başladılar söze, egemenliği kayıtsız şartsız,sevdiler
biz dediler, amerikanın bize verdiği yetkiye dayanarak halkımızı hep çok, sevdiler
bir işçi öldü dehlizlerinde bir maden ocağının, kendini astı bir kız ikna edilmemiş odasında
"memleketin ali çıkarları için katlanılabilir zayiatlar" listesinde geçti isimleri
sen toprağında denizin hayalini kuran bir çiçektin: çok sevdi seni takke takanlar
çok hüzünlü, çok gurbetli, çok mızraplı, çok testili şarkılar söylettiler
"izin aldın mı" diye sordular furkana, "bize sordun mu" dediler, sevdiler
çok üzüldüler israilli askerlere, üzülsünler; çok kızdılar esmaya: ölmenin sırası mıydı
sen, ruhumuzun aydınlık bahçesinde büyüyen bir çiçektin: bir tek biz sevmedik seni
frak giymeyen, şaraptan anlamayan, parmak kaldırmayı sevmeyen, takkesiz adamlardık
roboskinin, ibda-c koğuşunun, mavi marmaranın, cem evlerinin, camilerin
fabrikaların, tersanelerin, tekstil atölyelerinin, halk ekmek büfelerinin arasında
"türkiye acıları" maddesinde küçük bir yer verdiler bize
bahçemizde türkiye kadar mahzun bir çiçek vardı
İsmail Kılıçarslan
(itibar-2014 şubat sayısında yayınlanmıştır)