Edebiyat Söyleşileri | Necip Tosun | 39. Bölüm @trt2

  Рет қаралды 5,779

TRT 2

TRT 2

Күн бұрын

Yazar Necip Tosun ile hem kendi öykü serüveni hem de öykü kuramı konuşuluyor.
#edebiyat #kültür #sanat
Edebiyat Söyleşileri'nin diğer bölümleri için: • Edebiyat Söyleşileri |...
TRT 2 KZbin kanalına abone olmak için: bit.ly/2V0TZDD
Tüm bölümler ve daha fazlası için bizi takipte kalın:
www.trt2.com.tr/
/ trt2
/ trt2
/ trt2tv
/ trt2

Пікірлер: 15
@Emin-Erenkoylu0
@Emin-Erenkoylu0 4 жыл бұрын
Yazı hayatını Hece dergisinde devam ettiren Ne­cip Tosun, 1999-2005 yılları arasında Hece’de ya­yımlattığı öykülerini ikinci öykü kitabı Otuzüçüncü Peron’da birleştirerek okurlarıyla buluştu Aralık 2005'de Hece Yayınlarından çıkan kitap on üç öy­küden oluşuyor. Öykü üzerine yaptığı incelemeler ve yazdığı denemelerle öyküyü her anlamda ku­şatan bir yazar olarak; Tosun Türkiye Yazarlar Birliğinin 2005 Öykü Ödülünü alarak bunu bir kez daha ispatladı. Yazar okuyucuya son derece samimi bir öykü dili sunuyor Öykü kahramanları sıradan insanlarmış gi­bi görünseler de bu zamanın dünyasına başkaldırıp, çevrelerinde ve kendi içlerinde olup bitenlere isyan ederek diğerlerinden ayrılıyorlar. Öykü kişilerindeki umutsuzluk, yenilmişlik., tükenmişlik, geçmişi kurca­layış, şimdi'den rahatsız olma hali ön plâna çıktığın­dan haklı mutsuzluğu okuyucuya derin bir şekilde hissettiriyor. Kitaptaki bu mutsuzluk hali kişilerde bir eylemde bulunma gereksinimine yol açıyor: "gitme" eylemi. Bu anlamda kitabın adı öykülerle bütünleşi­yor. Bu gitme hali bazen kişilerin iç dünyasında ba­zen de dış gerçeklikte kendini gösteriyor. Kişiler ha­yallerini gerçekleştirmeyi tutkuyla istediklerinden, bunu gerçek dünyada başaramadıkları vakit iç alemlerine gömülerek dış dünyayı bir anlamda red­dediyorlar. Tam bu noktada karşımıza rüya unsuru çıkıyor. Yazar hemen her öyküsünde bu unsuru kul­lanıyor ve gerçekle rüyanın ayırt edilemediği bir du­rum oluşuyor, bu da öyküleri daha çekici kılıyor. Öykülerin kurmacasına baktığımızda olayların çokluğundan ziyade durumların varlığı dikkat çeki­yor. Yazar bir filmi baştan sona anlatmayı değil de filmin beş dakikalık bir kısmını bütün filmi özetler şekilde vermeyi yeğliyor. Mekan olarak ise şehrin, kentin ve kasabanın sokaklarını ve ille de otogar­ları öykünün merkezine yerleştiriyor. Yalnız bura­da otogar somut olmaktan ziyade insanın içinde var olan soyut bir mekan olarak karşımıza çıkıyor. Dil bakımından kusursuz olan kitap, teknik olarak herhangi bir farklılık içermemekte. Üsluptaki aynı­lık okuyucuyu rahatsız etmekten ziyade okuyucu­nun kendisini öykülerin akışına bırakarak kitabı bir solukta bitirmesini sağlıyor. Geleneksel yapıdan kopmayan Necip Tosun bir kez daha iyi öyküyü okurlarına sunuyor. İlk öykü olan Aynalar ve Sırlar öyküsü gerçeküstü durumların kullanıldığı bir öykü olup şehrin kalabalı ğında yüzünü yitirmiş ve ışığını arayan bir ressamı anlatıyor. "Bir şeyi resmetmek için o şeyin kendisi olmak gerekir", diyen yazar hayatı anlayabilmek için kendini keşfetmenin mutlak olduğunu vurguluyor. İkinci öykü Mektup kızının kaldığı otelde ölü bulun­masıyla sarsılıp bu acıyı yapılabilecek en iyi şeyle unutmaya çalışıyor: Kasabadan kasabaya giden ve ömrünü otellerde bitirmeyi isteyen bir anne karşımı­za çıkıyor. Ne kadar kaçılırsa kaçılsın insanın ken­dinden başka gidecek yeri olmadığı vurgulanıyor. Otuzüçüncü Peron yine bir terk etme-geri dönme halinden yola çıkarak gitme'nin işlendiği bir öykü. insanların rüyalarından vazgeçtikleri ölçüde ken­dilerini yitirdiklerini anlatmaya çalışan yazar ger­çekle düşü iç içe sokarak okuyucuyu uyarıyor. İn­sanın kendisine dıştan ve içten bakma halini gör­düğümüz bu öyküde kabına sığamayan insanların belki de içlerinde hep bir peron numarası taşıdığı sonucuna varabiliriz. Ricat öyküsü bir kitabevi sahibinin, tam anlamıyla bu dünyanın manzarasından tiksinmiş biri olarak düzene isyan edip otogarın ışıltısını içinde hisset­mesini konu ediniyor. Kitaba hakim olan insanla­rın iç boşaltma hali bu öyküde fazlasıyla kendini hissettiriyor. Sis Çanları yine kitabın bütünlüğünden kopmayan bir öykü olarak, kasabasına geri dönen, yenilmiş-liği kabullenen bir dostu sayesinde hem kendisi için hem de onun için bu defa kalmayı tercih eden bir kahramanın öyküsünü görüyoruz. Kitapta var olan gerçekleri gerçek olmayan du­rumlarla anlatmaya çalışan Necip Tosun, bu ko­nuda gayet başarılı oluyor. Kırılmalar öyküsü ise bunlardan biri. Yine yaşadığı çirkin dünyayı redde­dip tükenmeye başlayan güzellikleri yaşatmayı il­ke edinmiş isyankar bir kişilik görüyoruz.. Bedenden çok ruhu anlatan, dış'tan çok iç'i anla­tan yazar, yaşamın özünde bulunan ölümü kurca­layıp, ölümdeki gerçekliği ortaya çıkararak okuru rahatsız etmeyi başarıyor: Uğultu, Bakışlar, Park Otel, Yansıma ye Kırılmalar ölüm üzerinden haya­ta ulaşmaya çalışan öyküler. Park Otel'de Azraille randevulaşmayı, Yansıma'da bir insanın belki de bulabileceği en iyi yer olan mezarlıktaki kendini arayışı, Uğultu'da göçük altında kalan bir insanın gerçek ses'e ulaşmasını konu ediniyor. Gidememenin ya da gitmenin pişmanlığını hisset­mek isteyen okurlar için, Necip Tosun ve Otuzü­çüncü Peron. Seda Yücel, Dergah Edebiyat Sanat Kültür Dergisi
@fundafulya4175
@fundafulya4175 4 жыл бұрын
Kaliteli bir yazar, harika bir program. İnşallah tekrar bekliyoruz Necip Tosun'u programa. Derin bilgi ve sohbet birikiminden istifade etmek isteriz her zaman!
@abdullahturay3608
@abdullahturay3608 4 жыл бұрын
Fevkalade bir birikim. Öykü bence de harika bir tür. Hocamıza bu manada kesinlikle katılıyorum. Ben öykü türünden ziyade roman okuyan biriydim. Ama Yusuf Atılgan’ın Saatlerin TIKIRTISI öyküsüyle öyküye büyük bir merak sardım. Necip Tosun'un Öykümüzün Kırk Kapısı kitabıyla karşılaştım. Ardından bu söyleşiyi izledim. Çok teşekkür ediyorum.
@fatihcelik8918
@fatihcelik8918 2 жыл бұрын
Sevgili Ahmet Murat beyin kaliteli soruları ve değerli öykücü, eleştirmen Necip Tosun'un dolu dolu yanıtları ve birikim paylaşımı için çok teşekkür ederim. Ufuk açıcı, bilgilendirici ve oldukça kıymetli bir söyleşi olmuş. Bugünden bakarak Necip Tosun gelecek nesillere önemli eserler bırakmıştır demek mümkün.
@cngreen2950
@cngreen2950 Жыл бұрын
Tesekkurler 🇹🇷🌹❤️
@gokcenyt
@gokcenyt 3 жыл бұрын
Maşallah çok dolu çok beyefendi bir yazar.
@tanertokerr
@tanertokerr 4 жыл бұрын
Çalışmalarını merakla bekliyoruz. Özellikle 40 yazarın ele alınacağı kitap büyük heyecan uyandırdı.
@doga1372
@doga1372 3 жыл бұрын
Çok teşekkürler 🌸
@enginkuscu8391
@enginkuscu8391 4 жыл бұрын
Edebiyat edep ten gelmiyor mu?Yaratıcı yaratıcılık edepli bir ifade midir?Yaratmak yoktan var etmek demek değil midir?Edep Yahu!..
@mehmetzahid8804
@mehmetzahid8804 4 жыл бұрын
İnsan için kullanırken yaratmanın yoktan yaratma anlamında kullanılmadığını biliyor olmanız lazım. Ayrıca yaratmak anlamına gelen arapça halk kelimesi Arapçada "güzelce, ölçülüce yapmak" anlamlarına da gelir.
@enginkuscu8391
@enginkuscu8391 4 жыл бұрын
@@mehmetzahid8804 üstad arapça konuşmuyoruz malumunuz.Yaratma kelimesi fazlaca kullanıldığı içinde, olur olmaz her yerde de söylenir oluyor.Hem Yaradana saygı hem de dile saygı bakımından bu kelimenin Türkçe de böylesine kullanılmaması lazım.Zaten ifade yerini de bulmuyor.Felsefe diline bildiginiz gibi yaratı ve yaratılar şeklinde sirayet de ediyor.Buralar kamuya açık yerler olduğundan yani kültüre katkı platformları mesabesinde olmaları hasebiyle;hesaba katılması gereken hususlar var.Esas mesele kelimenin art niyetle kullanılıyor olması değil.Saygı ve sevgiyle..
@serdanayman9660
@serdanayman9660 4 жыл бұрын
Yaratıcıya mahsus olan “ halk etmek” yani yoktan varetmek değil burada kastedilen, ön yargı ile bakmayın lütfen
@serdanayman9660
@serdanayman9660 4 жыл бұрын
Yaratıcıya mahsusu olan “ halk etmek” yani yoktan varetmek değil burada kastedilen, ön yargı ile bakmayın lütfen
@enginkuscu8391
@enginkuscu8391 4 жыл бұрын
@@serdanayman9660 kardeşim hala yaratı diyebiliyorsunuz o halde diyecek bir şeyim yok sizlere.Her fırsatta söylüyorum biz Türklerin Yaradanı vardır.Yaratmak da ona mahsustur.Bu bir rikkattir edeptendir saygıdandır.Evvelce dikkat edilen incelikler birer birer kaybolup gidiyor.Laf uzadı kusura bakılmasın madem ki vicdanlar iz'anlar rahatsız olmuyor o zaman yapacak bir şey yok.Saygı ve sevgiyle..
Edebiyat Söyleşileri | Mustafa Akar | 35. Bölüm @trt2
52:00
Necip Tosun - Kahve Bahane 102.Bölüm
58:44
DiyanetTV
Рет қаралды 390
Остановили аттракцион из-за дочки!
00:42
Victoria Portfolio
Рет қаралды 3,4 МЛН
Worst flight ever
00:55
Adam W
Рет қаралды 21 МЛН
Nastya and balloon challenge
00:23
Nastya
Рет қаралды 59 МЛН
Bike Vs Tricycle Fast Challenge
00:43
Russo
Рет қаралды 85 МЛН
Edebiyat Söyleşileri | Cemal Şakar | 45. Bölüm @trt2
52:14
PERGAMON'DAN BERGAMA'YA - BİR ZAMAN YOLCULUĞU
28:11
Hamit İRİ
Рет қаралды 259
GEÇİT | NECİP TOSUN (Seslendiren: Nisan Kumru)
19:51
ÇANTADA KİTAP
Рет қаралды 4,2 М.
Edebiyat Söyleşileri | Ali Ayçil | 47. Bölüm @trt2
53:30
Bir Sohbet - Cemal Süreya (1986) | TRT Arşiv
7:45
TRT Arşiv
Рет қаралды 160 М.
Yekta Kopan'la Yazar Söyleşileri - Latife Tekin | HepsiTV
30:54
Felsefe ve Bilgelik |  Yaşamın Gerçek Anlamı
1:00:01
Geçmişin Penceresi
Рет қаралды 2,6 М.
Остановили аттракцион из-за дочки!
00:42
Victoria Portfolio
Рет қаралды 3,4 МЛН